Röportaj - Çağdaş Dedeoğlu: “Politik Ekoloji, Ezilenlerin Ekolojisine Odaklanmamızı Sağlayabilir” (An interview in Turkish) (original) (raw)

Gölgeli Demokrasi Çağının Ekolojik Eleştirisi

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

21. yüzyıl kimi iktisadi, siyasi ve toplumsal krizlere gebe olduğu gibi insanlık ve dünya için çok daha büyük bir tehdit olarak ekolojik krizle de karşı karşıyadır. Bu krizin atlatılması için bilim insanları çeşitli teknik ve uzmanlık gerektiren çalışmalar yapmaktadır. Oysa, krizin kökeni çok daha temelde, politik bir zeminde tartışılmalıdır. Bu makale bu savdan hareketle, ilk olarak gölgeli olarak nitelendirdiği çağdaş liberal demokrasinin temel dayanaklarını toplumsal ve siyasal yönden eleştirel olarak incelemektedir. Gölgeli demokrasilerin kavramsal ve fonksiyonel bir kriz içinde olduğunu göstermektedir. Bu suretle de çalışma, ekolojik kriz ile gölgeli demokrasi anlayışı arasında ilişkiler kurmaktadır. En nihayetinde çalışma Murray Bookchin'in toplumsal ekoloji kuramı perspektifinde gölgeli demokrasiden ideal bir demokrasiye geçiş için gerekli anlayış değişimine vurgu yapmaktadır.

Iklim Adaletine Demokrasi Perspektifi ile Bakmak Ekolojik Demokrasi

İklim krizine yönelik çözüm arayışları devletlerarası konferanslarda ve çeşitli örgütler çerçevesinde iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum çalışmalarına yönelik olarak devam etmektedir. Ekonomik çıkarları öncelikli olan devletlerin ileri sürdüğü argümanlar ile bilim insanlarının ortaya koyduğu veriler arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. İklim krizinin zemininde yatan sosyal adaletsizlik burada da karşımıza çıkar. Birçok durumda devletler, kendilerini yönlendiren çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda, bilim insanlarının uyarılarını görmezden gelmektedir. Dolayısıyla iklime ilişkin kararlarda inisiyatif devletlerin ve sermayenin elindedir. Uluslararası antlaşmalara taraf olan devletlerin büyük bir bölümünün, bu kararlarda yer alan hedeflere ulaşmanın çok uzağında olduğu görülmektedir. Ancak aynı zamanda iklim krizi konusunda harekete geçilmesi gerektiğinin de farkındadırlar. Bunu sağlayan, 1970’li yıllardan bugüne dek inisiyatif kullanarak bir baskı unsuru yaratan ve giderek güçlenen “çevresel adalet” hareketleridir. Bu çalışmanın temel amacı iklim değişikliği ile mücadelede iklim adaleti hareketlerinin ve iklim adaleti kavramının geçmişten bugüne kadar gelen kavrayışlarını ele alarak yeni bir demokrasi anlayışının yaratacağı etkileri tartışmaktır. Ekolojik bütünlüğü, ekolojik sınırları, etik kaygıları, katılımcılığı, eşitlik ve adaleti, doğa hakkını, yerelliği ve bölgeselliği içeren bir demokrasi anlayışının, ekolojik krizin etkisini azaltacağı ve iklim adaletini sağlayabileceği bu çalışmanın temel argümanlarından biridir. Çalışmada iklim adaletinin ve toplumsal adaletin sağlanabilmesi için literatürde net bir tanıma sahip olmayan ekolojik demokrasi kavramı ve bu yeni demokrasi anlayışının neleri kapsaması gerektiği tartışılacaktır.

Ekolojik Kriz Karşısında Devletin Rolü Üzerine İdeolojik Bir Tartışma

Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2018

Karşı karşıya olduğumuz ekolojik kriz on yıllar içerisinde yaşam koşullarımızı son derece sert bir biçimde etkileyebilecek boyutlara ulaşmıştır. Öyle ki içinde bulunduğumuz çağın, böyle büyük bir gezegensel dönüşüme sebep olan türümüzün isminin verilerek Antroposen olarak adlandırılması bile önerilmiştir. Yaşanılan ekolojik krizin boyutlarının gün geçtikçe ağırlaşması, devletin ekolojik kriz karşısındaki konumunu gündeme taşımaktadır. Hobbes’un güçlü devletine karşı Locke’un sınırlı devlet düşüncesi, devletin rolüne ilişkin ekolojik tartışmalarda önemli felsefi kaynaklardır. Öte yandan ekolojik kriz karşısında devletin atıl ve gerekli hamleleri yapmada isteksiz kalması, devletin gerçek fonksiyonunun doğru biçimde değerlendirilemediğine işaret eder. Bu çalışma, yeşil siyasal düşüncede yer alan tartışmalar ekseninde, devletin ekolojik sorunlar karşısındaki konumunu belirginleştirmeyi amaçlarken, liberal devletin başarısız olmaya mahkum olduğunu savunmaktadır.

Politik Ekolojinin Karanlık Yüzü

Ekoloji hareketi hem ilerici hem de gerici düşünceler için son yıllarda bir savaş alanı haline gelmiştir. Ekoloji hareketi içerisinde, gerçekten ilerici ve insancıl olandan, tümden insan sevmez ve hatta eko-faşist olan çeşitli düşüncelerle karşılaşılır. Amerikalı toplumsal ekolojist Murray Bookchin on yıl kadar önce “Ekoloji ‘kasvetli bir bilime’ mi dönüşecek?” adlı makalesinde ABD ekoloji hareketi içerisinde insancıllık-karşıtı eğilimler saptadı: Derin ekoloji, biyo-merkezcilik, Gaiacı bilinç ve eko-teoloji gibi. Akıldan kuşku duyulması ve ekolojik konulara yaklaşımda içgüdüsel ve akıldışı olana önem verilmesi bu görüşlerin temelidir.

SÖYLEŞİ: Çöküşe Toplumsal Ekolojik Pencereden Bakmak

Duvar and Özgür Üniversite , 2018

The collapse seems inevitable in today's capitalist growth economy. Better to question all the consumption links which are like a web and everything is interlinked socially, ecologically and politically. We need to go back to the root causes such as how the waste has been created, how capitalistic economy sees nature as a resource all the time. In the end, we need to consider what the solution could be locally and globally. In this interview we tried to dig out all these areas.

Devrimci Bir Araç Olarak Politik Ekoloji

Yeniden Akdeniz Ekoloji, Sayı 2, 2021

Politik ekoloji ya da siyasal ekoloji, toplumun doğayla etkileşimlerinin konu edildiği akademik bir disiplin. Politik ekolojinin içeriği farklı biçimlerde doldurulabilir kuşkusuz. Yine de politik ekolojiyi üç özelliğine indirgemek mümkün: i) ekolojik eşitsizlikler, ii) ekolojinin siyasallaşması iii) doğayla ilişkiler zemininde ekolojik mücadeleler. Bu üç niteliğin, hem doğayla etkileşimlerin kuramsal olarak kavranması hem de direnme, savunma, yenisini kurma bakımından pratik eylemlilik boyutları bulunuyor. Bu yazıda bu üç niteliğiyle politik ekolojinin devrimci bir araç olarak inşa edilebileceği tezini tartışacağım.

Ayşe ÖZCAN - SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EKSENİNDE " YENİ ÇEVRESEL HAKLAR DENEYİMİ " VE EKO-POLİTİK BIR ANALİZ: " GÜNEŞ VE RÜZGÂR HAKLARI "

Güneş ve rüzgâra erişim hakkı bir “çevre hakkı” olarak tanımlanabilir ve bu haklar birinci kuşak haklar açısından da önem taşımaktadır. Çalışmada “güneş ve rüzgâr hakları” kentlerde bireylerin “çevre hakkı” olarak değerlendirilerek sınırlandırılmaktadır. Bu kapsamda güneş ve rüzgâr hakları “sürdürülebilirlik” ekseninde şu iki önemli konu üzerinden tartışılmaktadır: (1) Enerji üretimi, (2) Kentsel sürdürülebilirlik. Çalışmanın dayandığı temel denence (hipotez) şudur: “Güneş ve rüzgâr hakları, “çevre hakkı” kapsamında kentsel politikalar açısından giderek önem kazanan bir konudur ve kavramsal açıdan geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Çalışmada şu temel konulara yer verilmektedir: (1) “Güneş ve rüzgâr hakları” konusunda kavramsal tartışmalar ve konuya ilişkin küresel eğilimler, (2) Yenilenebilir enerji kaynağı olarak Güneş ve Rüzgâr’ın kentsel planlamadaki önemi, (3) Kentsel sürdürülebilirlik açısından güneş ve rüzgâr haklarının değerlendirilmesi, (4) Sonuç ve öneriler.

Toplumsal Ekoloji ve Andre Gorz' un Ekoloji Politigi

Toplumsal Ekoloji ve Andre Gorz' un Ekoloji Politiği, 2010

“Toplumsal Ekoloji ve Andre Gorz’un Ekoloji Politiği” adlı çalışmanın konusu, toplumsal ekolojiyi ve Andre Gorz’un ekolojik politikasını incelemektir. Temel amacı ise ekolojik bir görüşün toplumsal ve radikal olması gerektiğini vurgulamaktır. Bu yüzden tezin kapsamı,‘Toplumsal Ekoloji’ ve ‘Ekososyalizm’i içerecek şekilde genişletilmiştir. Dünyada, ekolojik politikanın oluşturulmasına öncülük ettiği ve bu politikanın sosyalist araçlarla toplumsallıştırılmasında iyi bir örnek sunduğundan, özel olarak incelenmek için Fransız düşünür Andre Gorz seçilmiştir. Çalışma üç bölüme ayrılmıştır. Çalışmanın “Ekoloji ve Ekolojik Düşünce” adlı birinci bölümünde, çalışmaya bir kapsam çizilmesi amaçlanmıştır. Bu bölüm kendi içinde iki kısma ayrılmıştır. “Bilim Olarak Ekoloji” adlı birinci kısımda, ekolojik düşünceye kaynaklık eden ekoloji bilimi ele alınmıştır. Bölümün “Ekolojik Düşünce” adlı ikinci kısmında ekolojik düşüncenin genel hatlarına, dinamiklerine, eleştirilerine yer verilmiştir. Çalışmanın “Temel Tartışmalar Ekseninde Toplumsal Ekoloji ve Ekososyalist Düşünce” adlı ikinci bölümünde Toplumsal Ekoloji kuramı ve Ekososyalizm ele alınmıştır. Bu amaçla bu bölüm de iki kısma ayrılmıştır. “Toplumsal Ekoloji” kısmında, bu düşünceye öncülük eden Murray Bookchin’in metinleri üzerinden, Toplumsal Ekolojinin ekolojideki temel sorunlara ne cevap verdiği incelenmiştir. “Ekososyalizm” adlı ikinci kısımda da, Ekososyalizmin bu sorulara ne cevap verdiği ve ürettiği çözümler ele alınmıştır. Çalışmanın “Andre Gorz’un Ekoloji Politiği” adlı üçüncü ve son bölümü, Gorz’un ekolojik politikasının daha iyi anlaşılabilmesi açısından üç kısma ayrılmıştır. “Gorz’da Sosyalizm” adlı birinci kısımda, Gorz’un sosyalizm anlayışı ve temel politikaları ele alınmıştır. “Gorz’da Kapitalizm” adlı ikinci kısımda, Gorz’un kapitalizme ve kapitalizmin iktisadi akılcılığına karşı eleştirileri ele alınmıştır. “Gorz’da Ekoloji” adlı üçüncü ve son kısımda ise, Gorz’un sosyalist politikalarla ekolojik politikaları nasıl birleştirdiği gösterilmiştir. Ve böylece çalışma sona ermiştir.

Kurucu Bir Ekoloji Siyaseti

Redaksiyon Dergi "21.Yüzyılda Kurucu Fikirler" sempozyumunda 26-27 Aralık 2015'te Ankara'da yaptığım konuşmanın tashih edilmemiş metni RedPolitik Dergisi 2. Sayısında yayınlandı.