Meydânî’nin Mecme‘U’l-Emsâl’i Çerçevesinde Arap Deyim Ve Atasözlerinde Bitkiler (original) (raw)
Related papers
2016
Mehmed Emin es-Şirvâni, akli ve nakli ilimlere dair eserleriyle taninan on yedinci yuzyil Osmanli dusunurudur. Bu yazida, Şirvâni’nin cismâni meâdle ilgili bir risalesi tahlil, tercume ve tahkik edildi. Yazinin iceriginden Şirvâni’nin misal âleminden hareketle ahiret ahvali olarak adlandirilan mahser, berzah, Cennet, Cehennem vb. bircok hususun aydinlanabilecegi iddiasi ortaya cikmaktadir. Israki ve Ibn Arabi geleneginin misal âlemiyle ilgili aciklamalari, Şirvâni’nin temel dayanaklaridir. O bu hususu ayetleri de sahit gostermek suretiyle israrci bir sekilde misal âlemine yogunlasmaktadir. Risalenin sonunda insanin hakikatiyle ilgili olarak, Gazzâli’nin Ihyâu ulumi’d-din adli eserinden alinmis olan ruh, nefs, kalp ve akildan olusan dort terim ve kalple ilgili konular aciklanmaktadir.
İbn Yemîn’in Gazellerinde Çiçekler, Ağaçlar ve Meyveler
İlahiyat Tetkikleri Dergisi, 2017
Fars edebiyatının önemli şairlerinden olan İbn Yemîn, Beyhak' a bağlı Feryûmed köyünde dünyaya gelmiştir. Küçük yaştan itibaren şiir söyleyen şair, dönemin ileri gelenlerinin meclislerinde bulunmuş ve onlara methiyeler söylemiştir. İbn Yemin, şiirlerini akıcı, sade ve anlaşılır bir dille söylemiş; anlaşılmaz kelime ve tamlamalardan kaçınmıştır. Horasan üslubunu kullanan İbn Yemîn kaside, gazel ve rubai gibi farklı nazım türlerinde başarılı olmasına karşın sosyal ve ahlakî konuları içeren kıtalarıyla şöhret bulmuştur. Söz konusu çalışmada İbn Yemîn'in Dîvân'ında yer alan gazelleri Farsçadan Türkçeye çevrilerek incelenmiştir. Gazellerde geçen gül, nergis, yasemin, lale, nilüfer, menekşe vb. çiçekler; servi, söğüt, çınar vb. ağaçlar; elma, ayva vb. meyveler tespit edilerek bunlar hakkında genel bilgiler verilmiş; bu çiçek, ağaç ve meyvelerle yapılan tamlamalar, ifade ettikleri anlamlar ve bunlarla çeşitli unsurlar arasında kurulan ilgiler örnekleriyle dikkate sunulmuştur.
Fuzûlî’nin Leylâ ve Mecnûn Mesnevisinde “Ağyar” efad
Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Eski Türk edebiyatında mesneviler birer anlatma esasına dayalı metin türü olarak sahada geniş yer bulmuş ve özellikle dönem edebiyatının geniş halk kitleleri ile buluştuğu bir alan olmuştur. Klasik Türk edebiyatının saray ekseninden uzaklaşarak geniş coğrafyalara yayıldığı mesnevi alanında şüphesiz Türk edebiyatı eşsiz eserlere sahiptir. Tüm mesneviler arasında ise akıllara ilk olarak Leyla ve Mecnun gelmektedir. Neredeyse her yüzyılda karşılaşılan bir hikâye olan bu mesnevi, birçok şair tarafından işlense de Fuzûlî ile bu mesnevinin özdeşleşmiş olması herkesçe kabul gören bir gerçektir. Eldeki çalışma, adı geçen mesnevide iki ana karakter olan Leylâ ve Mecnûn dışındakileri ele almakta ve mesneviye farklı bir açıdan yaklaşmaktadır. Mesnevi, çalışmamızda “ağyâr” eksenli olarak ele alınmıştır. Âşık ve maşuk tasvirleri aşkı anlamak için bir çıkış noktası olarak görünse de aşkı anlamak için neyin aşk olduğunun yanında nelerin aşk olmadığını da iyice irdelemek gerekir. Bu sebeple çalışmamız âşık ve maşuk dışında kalan ve “ağyâr” olarak tabir ettiğimiz kişi ve kavramlara odaklanmaktadır. “Ağyâr”, yabancılar anlamında olup Leylâ ve Mecnûn dışındaki tüm tip ve kavramları kapsayan temel bir unsur olarak çalışmamızda yer bulacaktır.
Mâtürîdî’De Âyetleri̇ Tevi̇lde Ki̇naye Unsuru
2019
Islamic scholars have made great efforts to understand the verses of the Qur’an. This has led them to resort to more than one method such as rational, narrational, lin- guistic and rhetorical. One of these scholars is Abu Mansur al-Maturidi, who is one of the most important defenders of the Ahl al-Sunnah. In this study, the way Maturidi used sarcasm in the interpretation of the verses in his Ta’wilat al-Qur’an is analyzed. In this context, after briefly giving information about his life and his direction of creed and Ta’wilat al-Qur’an, Mâturidi’s interpretations are discussed in a broad framework such as the purpose of using sarcasm, its frequency of use, and pla- ces of use. Particularly, the use of sarcasm in the verses where time, space, or bodily elements, which pave the way for the emergence of a lot of scrutiny in the matter of creed, are examined. In addition, according to the Ahl al-Sun- nah views, the contribution of Maturidi in the context of exalting Allah from body,...
Muhammed Emîn eş-Şirvânî ve Şerhuʼl-Beyteyni’l-Meşhûreyn Risâlesinin Tahkîk ve Çevirisi
Atıf / Citation: Kamran Abdullayev, "Muhammed Emîn eş-Şirvânî ve Şerhuʼl-Beyteyniʼl-Meşhûreyn Risâlesinin Tahkîk ve Çevirisi", Trabzon İlahiyat Dergisi 7/1 (Bahar 2020): 383-408. İntihal: Bu makale, iThenticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: This article has been scanned by iThenticate. No plagiarism detected. web: http://dergipark.gov.tr/tid mailto:
15. Yüzyilda Yazilmiş Mensur Bi̇r Akâi̇d-Nâme Örneği̇: Yėgen Mahmûd’Un Envâru’L-Kulûb’Ü
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2017
Şeyh Bedreddin’in (ol.1420) muritlerinden olan Y ė gen Mahmud tarafindan 15. yuzyilda yazilan Envâru’l-Kulub, Islamin temel esaslarini anlatan mensur bir akâid-nâmedir. Eser; “Allah, Kur'ân-i Kerim, huruf-i mukatta’ât, Hz. Muhammed, iman, namaz, zikir, akil, nefis ve vesile” olmak uzere on bâbdan olusur. Her bâb, yazar tarafindan ilgili ayetlerin tefsiri yapilarak aciklanmistir. Harekeli nesihle 187 varak, 15 satirdan olusan eserin yazari Y ė gen Mahmud hakkinda kaynaklarda bir bilgiye rastlanilmamistir. Ayni sekilde eserin telif/istinsah tarihi hakkinda da bir bilgi yoktur. Kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanilmamissa da yazarin seyhinin Şeyh Bedreddin (ol.1420) olmasindan hareketle eserin 15. yuzyilda yazildigini soylemek mumkundur. Eser, 14-15. yuzyillarin dini ve siyasi yonuyle one cikan sahsiyetlerinden Şeyh Bedreddin’in muritlerinden biri tarafindan kaleme alinmasi ve iceriginde temel dini konulara yer verilmesi bakimindan onemlidir. Envâru’l-Kulub, harekeli bir Eski...
Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2024
XV. yüzyılda yaşayan, Hocazâde Muslihuddin Efendi (öl. 893/1488) gibi dönemin âlimlerinden ders alan Yûsuf b. Hüseyin el-Kirmâstî (öl. 900/1494), Bursa’nın Kirmâst (Mustafakemalpaşa) ilçesindendir. II. Bâyezid (1481-1512) dönemi kadılarından olan Kirmâstî, İstanbul’da Kirmâstî adında bir medrese kurmuştur. Sahn-ı Semân başta olmak üzere dönemin farklı medreselerinde müderrislik yaptıktan sonra yargı alanına geçerek Bursa ve İstanbul’da kadılık vazifesini icra etmiştir. Kadılık görevi esnasında aldığı adil kararları ve cesaretli duruşundan dolayı II. Bâyezid’in takdirini kazanmıştır. İstanbul’da bir mescid, bir medrese bir de mektebi olduğu bilinmektedir. Ancak bu yapılar günümüze ulaşmamıştır. Memleketi Kirmâstî’de de bir mektebi olduğu bilinmektedir. Kirmâstî, 900/1494 yılında vefat etmiş ve Fatih Câmii’nde inşa ettiği mektebinin yanına defnedilmiştir. Bu çalışmada belâgat, bedî’, beyân, usûl, fıkıh, münâzara ve akâid gibi dönemin din ve dil ilimlerinde yetkin bir âlim olması hasebiyle Kirmâstî’nin günümüz akademik dünyasına yeni bir perspektifle yeniden takdim edilmesi ve el-Muhtâr fi’l-me‘ânî ve’l-beyân isimli eseri özelinde el-muhassinât el-ma‘neviyye bedî‘î üslupların incelenmesi amaçlanmıştır. Böylece önem arz eden bu Osmanlı âlimi ve eserleri tanıtıldıktan sonra el-Muhtâr fi’l-me‘ânî ve’l-beyân” isimli eseri özelinde el-muhassinât el-ma‘neviyye bedî‘î üsluplar incelenerek ilgililerin dikkatine sunulmuştur.