İbn Rüşd'ün Te'vil Anlayışında Metodoloji Sorunu (original) (raw)

İbn Rüşd’Ün Te’Vi̇l Anlayişinda Metodoloji̇ Sorunu

DergiPark (Istanbul University), 2010

İslam dünyasında ister siyasi, ister fikri, isterse de sosyal merkezli olsun, hemen her akımın temelinde bir yorumlama faaliyetinin bulunduğunu söylemek, sanırız fazlaca iddialı bir söz olmaz. İslam tarihinde ortaya çıkan pek çok akımın temelinde, diğerlerinden farklı bir şekilde yorumlanmış bir metin görüyor olmamız, bu sözümüzü doğrular niteliktedir. Onun içindir ki, bu durumu fark eden İslam düşünürleri, erken dönemlerden itibaren bu söz konusu yorumlama faaliyetinin nasıllığı üzerine bir takım metotlar geliştirmek için çalışmalar yapmışlardır. Bu konuda kalem oynatan düşünürlerden biri de şüphesiz İbn Rüş'dür. O, kendi bakış açısıyla meseleye yaklaşmış ve tevil konusunda olmazsa olmaz bir takım metodlar ortaya koymuş, hangi metinlerin tevil edilebileceği, tevilin nasıl yapılacağı, kimlerin tevil yapabileceği, yapılan tevillerin nerede ve nasıl kullanılacağı soruları etrafında bir metodoloji ortaya koymuştur. Bu metodoloji ışığında farklı yorum anlayışlarını eleştiriye tabi tutan İbn Rüşd, yeri geldikçe kendi metodunun tutarlılığını ortaya koymayı amaçladığı yorum örnekleri vermekten de çekinmemiştir.

Marife.2010_3. İBN RÜŞD’ÜN TE’VİL ANLAYIŞINDA METODOLOJİ SORUNU / THE PROBLEM OF METHODOLOGY IN IBN RUSHD’S HERMENEUTIC ,Dr. Hasan OCAK

İslam dünyasında ister siyasi, ister fikri, isterse de sosyal merkezli olsun, hemen her akımın temelinde bir yorumlama faaliyetinin bulunduğunu söylemek, sanırız fazlaca iddialı bir söz olmaz. İslam tarihinde ortaya çıkan pek çok akımın temelinde, diğerlerinden farklı bir şekilde yorumlanmış bir metin görüyor olmamız, bu sözümüzü doğrular niteliktedir. Onun içindir ki, bu durumu fark eden İslam düşünürleri, erken dönemlerden itibaren bu söz konusu yorumlama faaliyetinin nasıllığı üzerine bir takım metotlar geliştirmek için çalışmalar yapmışlardır. Bu konuda kalem oynatan düşünürlerden biri de şüphesiz İbn Rüş’dür. O, kendi bakış açısıyla meseleye yaklaşmış ve tevil konusunda olmazsa olmaz bir takım metodlar ortaya koymuş, hangi metinlerin tevil edilebileceği, tevilin nasıl yapılacağı, kimlerin tevil yapabileceği, yapılan tevillerin nerede ve nasıl kullanılacağı soruları etrafında bir metodoloji ortaya koymuştur. Bu metodoloji ışığında farklı yorum anlayışlarını eleştiriye tabi tutan İbn Rüşd, yeri geldikçe kendi metodunun tutarlılığını ortaya koymayı amaçladığı yorum örnekleri vermekten de çekinmemiştir I think that it would not be too assertive to claim that hermeneutic activity underlies almost every movement in the Muslim world, be it political, intellectual, or social. The fact that a text that has been interpreted differently from other texts underlies many currents that have arisen in Islamic history evidences this claim. Therefore, the Muslim thinkers who have come to realize this fact have from the early years onwards tried to develop theories to explain the nature of this hermeneutic activity. Ibn Rushd is no doubt one of the thinkers who wrote on this subject. He approached the issue from his own perspective and laid down some necessary principles regarding the allegorical interpretation of the Scripture, developing a special methodology about the questions, “Which religious texts can be interpreted allegorically? What is the procedure of this work? Who can perform this work? Where and how the allegorical interpretations will be used?” In the light of this methodo-logy, Ibn Rushd criticized various conceptions of hermeneutics, giving examples of allegorical interpretations to establish the validity of his own hermeneutical method

Selefiyye’nin Te’vil Anlayışına Farklı Bir Yaklaşım -İbn Akîl Örneği

İslami İlimler Dergisi, 2020

Kelâm ilminde te’vil meselesi, ilk dönemlerden itibaren Müslümanların gündemini meşgul eden ve çokça tartışılan konular arasında olagelmiştir. Özellikle Allah Teâlâ’nın insanlara kendisini tanıtmak için zikrettiği ve zâhirî üzere alındığında O’nun eli, yüzü, gözü, inmesi, çıkması gibi yaratılmış varlıklara ait organlara, vasıflara benzeyen haberî sıfatların anlaşılması ve te’vil edilmesi hususunda mezhepler farklı tavırlar takınmıştır. Bir grup bu nasları literal anlamda alarak Allah’ı sonradan yaratılmış varlıklara benzetmiş O’nun da insanlarınkine benzer organlara ve vasıflara sahip olduğunu savunmuştur. Diğer bir grup ise teşbih ifade eden bu nasların Allah’ın şanına yakışır bir şekilde te’vil edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kendilerine Selefiyye adı verilen kişiler ise haberî sıfatları teşbihe düşmeden aynı zamanda herhangi bir tefsir ve te’vil yapmadan naslarda geçtiği şekilde kabul etmeyi ve bu konuda tevakkuf edilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Her ne kadar haberî sıfatla...

Rü’yetullah Tartışmalarına Metodolojik Bir Bakış

Kocaeli İlahiyat Dergisi, 2019

Allah'ın âhirette görülmesi, Müslüman kelamcılar arasında tartışmalı bir meseledir. Mu'tezile, Allah'ın aşkınlığı ilkesini esas aldığı için, O'nun görülemeyeceğini fikrini benimsemiştir. Onlara göre görme eylemi sadece fiziksel şartlar çerçevesinde gerçekleşebilir; Allah'ın fiziksel benzerlikler içerecek şekilde yaratılmışlara benzetilmesi, temel dinî ilkelere aykırıdır. Ayrıca Kur'an ve Sünnet'te de Allah'ın görülebileceğine dair kesin bir ifade yoktur. Ehl-i Sünnet kelamcıları ise, Mu'tezile'nin aksine, âhirette Allah'ın görülebileceğine inanır. Onlara göre fiziksel şartları barındırmadan görme olayının gerçekleşmesi aklen mümkündür. Nitekim hem Kur'an hem de Sünnet'te rü'yetullahın gerçekleşeceğini belirten beyanlar bulunmaktadır. Bu makalede, Allah'ın görülmesi meselesinde hem Mu'tezile hem de Ehli Sünnet kelamcıları tarafından ortaya konan görüşler metodolojik olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, konuyu ispatlamak için ileri sürülen aklî ve naklî delillerin, söz konusu kelamcılar tarafından kabul edilen yöntemlere göre üretilip üretilmediği denetlenmiştir. Diğer taraftan bu delillerin, ispat etmeyi hedefledikleri hükümleri gerçekleştirecek kapasiteleri olup olmadığına bakılmıştır. Deliller hakkındaki metodolojik değerlendirmeye rü'yetullah ile kastedilen anlamın belirlenmesi de eklenmiştir. Mesele, lafız-mana ilişkisinde bir anlama yöntemi olan te'vil açısından da ele alınmıştır.

İbn Rüşd’Ün Tenzîhî Di̇l Anlayişi

Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2022

Öz Çalışmamızda İslam düşüncesinde ve din felsefesinde önemli bir tartışma konusu olan teşbihî ve tenzihî dil meselesi İbn Rüşd"ün konuya dair görüşleri çerçevesinde incelenmiştir. Konu, filozoflar ve kelam âlimleri tarafından Kur"an"da Tanrı"nın mahiyeti ve niteliklerinin nasıl ifade edilebileceği çerçevesinde tartışılmıştır. Kur"an"da Tanrı"nın varlığı, sıfatları, mebde-meâd"a ilişkin metafizik konularda çeşitli bilgiler verilmiştir. Bu bilgiler insanın zihin dünyasına hitap edecek şekilde birtakım kavramlarla sınırlıdır. Bu kavramların metafiziksel ve fiziksel durumlarını ifade ederken birçok sınırlılıklarının olması kavramların nasıl anlaşılması gerektiği problemine sebep olmuştur. Din felsefesinde bu konular teşbihî ve tenzîhî dil gibi başlıklar altında tartışılmıştır. Bu bağlamda çalışmada İbn Rüşd"ün tenzihî dil anlayışı incelenmiştir. İbn Rüşd, Tanrı hakkında ancak olumsuzlama ifadeleriyle konuşulabileceğini iddia etmiştir. O, Tanrı ile ilgili sıfatların klasik anlamda zâtî, selbî, teşbihî bağlamda ele alınmasından hareketle selbî sıfatlara özel bir önem atfetmiş ve Tanrı"dan eksikliklerin izale edilmesi çerçevesinde tenzih dilini savunmuş, böylece insanları teşbih düşüncesinin sebep olabileceği problemlerden korumayı amaçlamıştır. Öte yandan O, ilâhî metinlerde Tanrı hakkında tenzih ve takdîse yer verildiğini ve insanın bu söylemleri akılla bilebileceğini ileri sürmüştür. İbn Rüşd, Tanrı hakkındaki bazı hakikatlerin kapalı olduğu için sadece burhanla bilinebileceğini ve burhâna ulaşamayanlara ise temsîl ve teşbih yolu kullanılarak anlatılabileceğini iddia etmiştir.