Hegel'De Düşünümsel Bi̇li̇nci̇n Peki̇nli̇k Yanilsamasi Ve Kurgusal Özne (original) (raw)
Related papers
Felsefi Düşün- Hegel ve Hegelcilik
Felsefi Düşün- Hegel ve Hegelcilik, 2016
Felse Dü ün, hakeml b r akadem k felsefe derg s d r ve derg de kör hakeml k s stem uygulanmaktad r. Alt ayda b r (Ek m ve N san aylar nda) yay nlan r. Felse Dü ün, e Ph losopher s Index taraf ndan ndekslenmekted r. Ayr ca Temmuz 2015'ten t baren EBSCO Human t es Internat onal Index te yer almaya ba lam t r. Felse Dü ün s a bl nd-rev ewed and b annual (October and Apr l) academ c journal of ph losophy. Felse Dü ün s ndexed by e Ph losopher s Index. Felse Dü ün s also ndexed by EBSCO Human t es Internat onal Index database from July 2015.
Öz: Bu makale Hegel felsefesini temel alarak özne kavramını ele almaya çalışıyor. Genel olarak Hegel'in bize önerdiği özneyi, klasik felsefedeki özne kavrayışından oldukça farklı bir yerde buluyor. Bu yeni kavrayış, özneyi bir sabitlik ve kendine eşitlik olarak düşünmüyor; bunun yerine özneyi sürekli kendine dönen bir hareket olarak düşünüyor. Öznenin bir hareket olarak düşünülmesini ise daha çok çatallanma ve dolayım kavramlarından itibaren anlamaya çalışıyor. Bundan başka; bu makale, Hegelci özne yapısı içinde kalarak Hegelci özneyi eleştirmeye çalışıyor ve onun ötesinde bir özne kavrayışı sunmaya çalışıyor. Bu eleştiri ve önerinin temel kavramlarını ise 'ayrık özne', 'gömülü özne', ruh ve insan kavramları teşkil ediyor.
Kuşkuculuk, Diyalektik ve Hegel (Skepticism, Dialectic and Hegel)
Sofist Uluslararası Felsefe Dergisi, 2023
Felsefe, gelişiminin çeşitli dönemlerinde yeni başlangıçlar yaparken kendini kuşkucu düşünceyi alt etme gereğiyle karşı karşıya bulmuştur. Platon'un Sofistler, Augustinus'un Kuşkucular, Descartes'ın Montaigne, Kant'ın Hume, vb. karşısındaki durumu böyledir. Hegel de kendi döneminde, genel olarak kuşkucu perspektifle olduğu gibi, Kuşkuculuğa göz kırpan Kant'ın felsefesiyle ve ayrıca gerçeği akıl yoluyla bilme girişimine meydan okuyan kimi eğilimlerle hesaplaşmak gereğini hissetmişti. Onun durumunda orijinal olan nokta, kuşkuyu felsefi düşüncenin kritik bir uğrağı haline getirerek aşmaya çalışmış olmasıdır. Bu makalede, genel olarak Hegel'in Kuşkuculukla ilişkisi tartışılacak ve Kuşkuculuk ile Hegelci diyalektik arasındaki benzer ve farklı noktalara işaret edilecektir. Ayrıca, Hegel'in felsefe tarihi kavrayışının Kuşkuculuğa Kuşkuculuk yoluyla bir yanıt olarak görülebileceği ortaya konacaktır.
Nermi̇ Uygur' Un Felsefesi̇'Nde Varlik Di̇l Ve Düşünceni̇n Anlamsal İli̇şki̇si̇
2019
Nermi Uygur son yuzyilda Dunya'ya ve Turkiye'ye deger katmis ve tarihin kayda dusmus oldugu onemli bir dusunce insani ve felsefecisidir. Turkiye'deki egitiminden bir sure sonra Almanya'da egitimini surdurmus ve oradaki calismalarinda bilhassa Edmund Husserl'in Fenomenoloji Anlayisi'ndan etkilenerek bu teoriyi kendi felsefe duzleminde yogurarak onu farkli bir tatla sunmaya calismistir. Solipsizme dusmeden “fenomenoloji” ya da “oz benlik” kavraminin baskalarinda mevcut olan tezahurune de dikkat ederek bunu sik sik felsefe calismalarinda kullanmistir. Nermi Uygur, felsefeci, edebiyatci ve ayni zamanda iyi bir deneme ustasidir; otuzdan fazla eser vermis cok goruslu cok renkli ve cok boyutlu bir kisiliktir. Felsefe, dusunce, dil, kultur, edebiyat, sanat, bilim ve egitim kavramlari uzerinde iyice kafa yormus ve merkezinde insanin ve insan dusuncesinin oldugu bir anlam dunyasina dogru yolculuk etmistir. Nermi Uygur tikelden tumele dogru bir sicrayis gerceklestirm...
Hegel’De Bi̇li̇nç Ve Özgürlük İli̇şki̇si̇ Bağlaminda Karakter Fi̇lmi̇ Üzeri̇ne Bi̇r İnceleme
SineFilozofi, 2021
Human, who is described with the notion of "subject" in modern philosophy, differs from other beings with its reason. Because, thanks to its reason, human knows itself and builds the world based on this knowledge. Self-knowledge is functional in establishing existence and life. While a human, who controls its body with its reason, establishes its existence, it also acquires the freedom that helps it to continue the existence. There is a direct connection between the establishment of life, which is a process of being constructed and acquiring freedom. The free person establishes this life by acquiring self-consciousness. A human who tries to possess its body and everything that helps it to survive by using its reason is recognized by other people as long as it possesses. In this respect, survival is the same as recognition. There is a great struggle behind both. Here, G. Wilhelm Hegel who saw this struggle points out that human existence is established around the struggle for recognition in his famous book called Phenomenology of Spirit. This struggle marks the struggle of mind with other minds as much as it indicates the conflict of mind with itself and thus its existence. Human acquires its existence by struggle. The state of acquiring the being in question takes place in different stages through which consciousness overcomes. Each stage of consciousness points to the point at which human reaches greater freedom. Here, this study aims to consider the development of human existence, which is pointed out in the context of the establishment of consciousness and freedom in Hegel, together with the Character (Mark van Diem, 1997) film. It reveals how the film's main character, Jacob, built his presence around his struggle with his cruel father and his mother, who lived a reclusive life. By claiming that each element and stage in Jacob's life coincides with one of the stages of consciousness, self-consciousness and recognition that Hegel points to, the work explains these stages together with Jacob's life. It shows how the life that progress through these stages opens to freedom.
Özet Bu çalışmada Hegel'in güzel sanatlar üzerine düşünceleri ve estetik açısından yaptığı felsefi incelemenin Hegel'in tin felsefesi açısından önemi ele alınarak, tin felsefesinin ve Hegel'in nihai felsefi amacının-bu Mutlak'ı düşünümsel açıdan açımlayabilmek ve kavrayabilmek olarak bütün düşünsel ve eylemsel insan etkinliğinin Kavrama yükseltilmesi-bir ayağı olarak sanatın İdea yönünü saptayarak buradan tarihsel ve bilişsel açıdan sanatın ve sanat nesnesinin nasıl bir konum aldığı ve sanatın kendinde amacı ve bu amacın İdea'nın alımlayıcısı olarak sanatçının ve sanat nesnesinin nasıl bir bütünlük çerçevesinden kendisini gösterdiği incelenmiştir. Bu bağlamda Tin' in sanatta; din, tarih, hukuk ve ahlakta ortaya çıkmasından nasıl bir farkla kendisini gösterdiği ve bu bağlamın ne şekilde bir bütünlük içerimlediği soruları Mutlak'ın kendisini bir bildiriş şekli olarak sanatı düşünsemek yoluyla araştırılma konusu edinilmiştir.