Değişen Müze Kavramı ve Çağdaş Müze Mekanlarının Oluşturulmasına Yönelik Tasarım Girdileri (original) (raw)
Related papers
Değişen ve Gelişen Türkiye Müzeleri
Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi, 2022
Ülkemizde müzecilik Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze uzanan köklü bir birikime sahiptir. İlk müzecilik faaliyetleri zengin tarihî ve kültürel mirasımızı “korumayı” hedefleyen, 19. yüzyılın Batılılaşma çabalarının bir göstergesi olarak ortaya çıkmıştır. Müzeciliğimiz, 1846 yılında Tophâne-i Âmire Müşiri Ahmed Fethi Paşa’nın gayretleri ile Aya İrini Kilisesi’nde açılan “Müze-i Askeri”den itibaren sürekli bir değişim ve gelişim içinde olmuştur. Çağdaş anlamda, 1881 yılında Osman Hamdi Bey’in göreve gelmesi ile başlayan müzecilik serüvenimiz, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren atılan akılcı adımlarla günümüze kadar gelişerek gelmiştir. 1980’den sonra açılmaya başlayan özel müzeler ile yeni bir ivme kazanan müzeciliğimiz, son yıllarda yerel yönetimler tarafından açılan Kent Müzeleri ile sayısal olarak da artış göstermiştir. Anadolu’nun binlerce yıllık tarihsel ve kültürel mirasını barındıran Türkiye müzelerini, dünyadaki olumlu gelişmeler ile eş düzeye getirmek amacıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından son yıllarda önemli atılımlar gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde müze sayısını artırmak, çeşitlendirmek ve müzelerimizi çağdaş müzecilik anlayışı doğrultusunda yenilemek amacı ile yürütülen çalışmalar çerçevesinde birçok yeni müze inşa edilmiş ve varolan müzelerin bakımı, onarımı yapılıp teşhir tanzimi yenilenmiştir. Birçoğunun ise yenilenmesine devam edilmektedir. Yaşanan bu değişim ve dönüşüm ile birlikte, ülkemiz bugün itibarıyla çağdaş müzeler konusunda dünyaya örnek teşkil edecek müzelere ev sahipliği yapmakta ve her geçen gün bu müzelere bir yenisi eklenmektedir. Yeni müzecilik anlayışı çerçevesinde, gelişen teknolojik olanakları da kullanarak oluşturulan sergileme teknikleri sayesinde, müzelerimiz bugün farklı bir görünüm kazanmıştır. Müzelerimizin eriştiği bu çizgiyi korumak, dünyadaki değişime bağlı olarak her geçen gün geliştirmek, Kültür ve Turizm Bakanlığının ana hedefleri arasında yer almaktadır.
Tarihi Yapıda Çağdaş Müdahale; Yeniden İşlevlendirmede Tasarım Stratejisi Olarak ˜Ekleme’
Tasarim + Kuram
Tarihi yapıların işlevsel dönüşüme yönelik yeniden tasarlanması, uzun bir süredir mimarlık pratiğinin gündeminde olan bir konudur. Tarihi yapılara uygulanacak müdahalelerin, tarihi bağlamı koruyarak öne çıkarması ve bağlamdan ilham alarak kendi dönemini yansıtması beklenmektedir. Diğer bir deyişle, özgün niteliklerin yeni tasarımı biçimlendirmesi, benzer şekilde yeni tasarımın da özgün yapılara yeni anlamlar kazandırarak niteliğini arttırması istenmektedir. Fakat tarihsel/bağlamsal verilerle kurulacak uyum ve karşıtlık gibi ilişkilerin karmaşıklığı, tarihi yapıların yeniden tasarlanmasını oldukça problemli bir süreç durumuna getirmekte, mimarın eski-yeni arasında iki yönlü bir etkileşim ve bağ kurmak için tasarımını yönlendiren mimari bir strateji kullanması gerekmektedir.Ev sahibi yapının somut ve somut olmayan özgün nitelikleri ile yeni işlevin gereksinimlerini barındıran unsurlar arasında kurulan ilişkiye göre belirlenen bu stratejilerden birisi ekleme (insertion) stratejisidir. ...
Teknolojik Yenilikler Doğrultusunda Müzelerde Sergileme Yöntemlerinin Değişimi
DergiPark (Istanbul University), 2023
Hızla gelişen ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan dijital dünya sanatta da yeni yöntem ve gelişimleri beraberinde getirmiştir. Böylece günümüzde teknoloji de müze sergilemelerinde önemli bir rol almaya başlamıştır. Bu çalışmada da teknoloji ve sergileme ilişkisi incelenmiştir. Sergilemelerde müze türüne, hedef kitlelere ve kullanım amacına bağlı olarak birtakım farklılıklar göstermektedir. Bu sebepten müzelerin işlevlerine göre ve kullanılan dijital yöntemlerine göre durum çeşitlilikler gösterebilir. Makale içinde "Teknolojik Yenilikler Doğrultusunda Müzelerde Sergileme Yöntemlerinin Değişimi" başlığı altında incelenen konularda müzelerin işlevlerine göre sergileri ve çeşitli teknolojik yöntem örneklerine değinilmiştir.
Müzelerde Görsel Ki̇mli̇k Ve Markanin Önemi̇
Journal of Turkish Studies, 2018
Müzeler, toplumun hizmetinde olan, kamuya açık, insanlığın mirasını korumayı amaç edinen kurumlardır. Toplumun gelişimi ve kültürel mirasın korunması açısından müzeler önemli bir role sahiptir. Günümüzde tarihsel bir bellek oluşturma adına bulundukları coğrafyaların sahip olduğu değerleri arşivleyip sergilemenin yanı sıra toplumun eğitilmesi görevini de üstlenmişlerdir. Bununla birlikte müzeler, koleksiyonlarında var olan farklı tarihi ve arkeolojik döneme ait eserleri topluma sunarak, bu farklı dönemler ve medeniyetler arasında ilişki kurabilmelerini de sağlamaktadır.
Tarihi Çevrede Yeni Yapı Tasarımının Müze İşlevi Özelinde Değerlendirilmesi
Art-e Sanat Dergisi
Sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan yaşanan değişimler, değişen ihtiyaçlar, nüfus artışı gibi çeşitli etkenler tarihi çevrede yeni yapıların yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda tarihi çevrede yeni yapı tasarımı korumacılık olgusunun ortaya çıkışından bu yana sürekli tartışılan bir konu olmuştur. Özellikle mevcut dokuya uygun olmayan yeni yapıların yapılması tarihi çevreyi büyük oranda tahrip etmiş, var olan değerler yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bütün bunların bir sonucu olarak tarihi çevrede yeni yapı konusunda uluslararası tüzükler, bildirgeler, ilkeler yayınlanmış, çeşitli ülkeler konu ile ilgili standartlar oluşturmuştur. Bu çalışmada, Türkiye ve Avrupa’dan toplam beş adet tarihi çevrede yapılan yeni müze yapısı; tasarımsal başarısı ile içinde bulunduğu tarihi dokuyla olan ilişkisi ve uyumu açısından, uluslararası tüzük, bildirge, ilke ve standartların yol göstericiliğinde değerlendirilmiştir. Bahse konu standartlarda tarihi çevrede yeni yapı ilkeleri a...
Çağdaş Sanat ve Sanat Hamilerinin İlişkisinin Müzeler Üzerinden Değerlendirilmesi
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2022
Paleolitik Çağlardan beri anlatılmak istenenin çeşitli biçimlerde ve tekniklerde ifade edilmesiyle şekillenen sanat, modern çağlarla birlikte, yaratıcının hislerinin de deneyimlenmesinin hedeflendiği Çağdaş Sanat’a dönüşmüş, Çağdaş Sanat ise sanayi çağlarından sonra ivme ile evrensel dile dönüşmüştür. Bir yatırım ve nüfuz etme aracı olarak kullanılarak, toplumlara çağ atlatmış sanat, Rönesans çağlarından beri maddi ve manevi gücü elinde bulunduranların yönlendirmesi ve katkılarıyla gelişmiştir. Kapitali elinde bulunduran aileler,yaptıkları yatırımlarlasanatıngelişmesi için finansal destek sağlarken aynı zamanda ona yön vermişlerdir.Sanatçı ve toplum arasındaki iletişimi kuran sanat galerileri ve müzeler, bu yönlendirmede aktif rol oynayan kurumlar haline gelmişlerdir. Vakıflardan sağlanan gelirlerle yönetilen ve sanat piyasasının gidişatını belirleyerek şubeleşme trendine giren müzeler, şube açtıkları kentlerin kültürel çerçevesini çizen etkin aktörler olarak görev almışlardır. Makalede, kapitali elinde bulunduran ailelerin sanatı yönlendirme şeklinin asırlar boyunca devam eden önemine değilmiş ve günümüzdeki somut örnekleri üzerinden ve Çağdaş Sanat’ın ve kültür sanat merkezlerinin geldiği nokta değerlendirilmiştir.
Mekan Tasarımında Görsel Algı Unsurlarının Bir Müze Örneği Üzerinden İrdelenmesi
Uluslararası Zanaattan Sanata Kongre ve Jürili Karma Sergisi, 2021
Bireysel ortamdaki görsel girdinin kalitesi görsel kültürün oluşmasında önemli bir faktördür. Normal şartlar altında birey sürekli olarak yaşadığı yerlerde, gezdiği ve olduğu alanlarda görsel olarak iletişim ve etkileşim halindedir. Bu süreçte görsel algıya dayalı uyaran organizasyonu, bireyin mekânı algılama ve anlama sürecini doğrudan etkilemektedir. Müzeler, toplumsal ilgi çekmekle birlikte; ziyaretçileri için bilişsel bir süreç yaratmayı hedeflemektedir. Ziyaretçilerin görsel algı deneyimi de çağdaş müzeciliğin eğitsel işlevinde önemli bir faktördür. Bu araştırmada, müzede sergilenen eserlerin yanı sıra mekansal algı ve yorumlamayı etkileyen tasarım bileşenlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Belirlenen yapı Moskova'da kültür merkezine dönüştürülmüş ve planları birçok insanı cezbeden eski bir bira fabrikasıdır. Bu yapının bir sanat merkezi olması, buranın farklı zaman aralıklarında farklı kişiler tarafından kullanılmasına da olanak tanımaktadır. Bu olanaktan yararlanılarak, analiz araştırmasında oluşturulan uzamsal okuma çerçevesinin yöntem seçiminin yapısı incelenmiştir. Bu nedenle, seçilen yapının okunmasıyla belirlenen çerçevede, görsel algının önemli bir yer tuttuğu algısal deneyimin temel ve ek mekansal bileşenleri, sergileme kavramının tarihi ile birlikte değerlendirilmektedir. Seçilen mekanda görsel algıyı harekete geçiren faktörler eser, mekan ve birey arasındaki ilişki bağlamında değerlendirilmiştir. Bu bağlamda müze deneyimindeki tasarım unsurların mekan algısı ve sergilenen eserler üzerindeki etkisi analiz edilmektedir.
"Aynalı Labirent: Küreselleşen Kentte Tüketim" (Ed. Ali Ergur) içinde Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, No. 2, ISSN: 1305-2411, 2012
Günümüzde işlevi “bazı insanlarda aidiyet duygusunu, bazı insanlarda ise dışlanma duygusunu” pekiştirmek olan müzeye yönelik eski sosyolojik eleştiri geçerliliğini yitirmiş görünüyor; zira yeni müze anlayışı, müzeyi artık esin perilerine ait bir mâbet yeri olmaktan çıkarmış, onu halk panayırı ile alış veriş merkezi arası melez bir mekân olarak yeniden diriltmiş bulunmaktadır .