Türk Sosyoloji̇si̇ni̇n Yeni̇ Çalişma Mecralari (original) (raw)
Related papers
Türki̇ye’De Sosyoloji̇ni̇n 100 Yillik Bi̇ri̇ki̇mi̇ Üzeri̇ne Bazi Tespi̇tler
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Bu makalede, 100 yıllık Türk sosyoloji tarihi ile ilgili olarak bazı çıkarımlar, değerlendirmeler ve sınıflandırmalar yapılmaktadır. Türkiye'de sosyolojinin kazandığı genel özellikler, eğilimler ile sosyologların araştırma alanlarının, yönelimlerinin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmaktadır. 100 yıllık Türk sosyoloji tarihi ile birlikte Batı'dan aktarılan ve benimsenen ekollere, yaklaşımlara, paradigmalara değinilmekte; temel etkene, süreklilik ve kopuşlara yer verilmektedir. Yine bu makalede, Doğu toplumlarının ve Türk toplumunun Batılı toplumlardan farklılığı üzerine görüşler, kuramlar üreten sosyologlara dikkat çekilmektedir. Türk sosyoloji tarihinde görüş ve kuramları ile öne çıkan bazı sosyologların kendileri ile özdeşleşmiş görüş ve kuramları birer cümle ile hatırlatılmaktadır.
Türk Sosyoloji̇si̇nde Metodoloji̇k Yöneli̇mler
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Türkiye'de sosyolojinin gelişimini sadece sosyoloji alanındaki değişmelerle ele almak konunun bütününü görmemizi engelleyici bir niteliğe sahiptir. Dolayısıyla bu yazıda sosyoloji ve sosyolojik düşüncenin temel belirleyicilerinden olan düşünce hayatı ve siyasi gelişmelerin hem Türkiye hem de Dünya'da yarattığı etkilerinin yanında metodolojik değişmeleri de ele alarak sosyolojinin gelişiminin daha anlamlı bir çerçeveye oturtulması amaçlanmıştır. Bu bağlamda Türk sosyolojisi açısından yöntemsel temel özelliklerin ve bu anlamdaki farklılıkların dahil edildiği bir dönemleştirme bu yazının ana karakterini oluşturmaktadır.
Türk Sosyoloji̇si̇ Üzeri̇ne Kisa Bi̇r Bakiş
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2016
Sociology producing solutions for the problems of the modern societies in the West provides formulas for the modernization and the torment coming along with the modernization in Turkey. Starting with the Tanzimat Reform era in the Ottoman period, the modernization had to call the Christian West-which had been 'the other' for centuries and a historical actor that we had to struggle against-as 'the great powers' and put great effort in catching up with them. However, the intellectuals in the Tanzimat Reform era, Constitutional era, and early Republican era avoided from calling this process as the 'Westernization'. In the early Republican period, Turkish sociology began to measure the Turkish modernization while discussing the concept of the sociology and Turkish Revolutions. Following the declaration of the Republic, the intellectuals began to prepare a scientific ground for the Republic and the revolutions and set an ideological ground for the Turkish revolution. The topics for discussion were firstly explaining why we fell behind by describing the West and us, and then what we succeeded with the Turkish revolution. In this period, the modernization was minimized to industrialization and development, which made becoming 'Western' possible in a pragmatist and short way. The politics was the hot discussion topic which left no occasion to discuss the problems of the Turkish civil society that has quickly embraced the technology and the concepts which were not created by them. In the post-1980 period, Turkish sociology leaned toward the cultural problems of modern society triggered mostly by the capitalism on account of the global economic dynamics. The West was re-modernizing in a different manner and Turkish sociology was struggling to keep up with it. Globalization replacing the modernization was the topic for discussion in Turkish sociology. With the questioning of modernization and nation-state and pre-nation identities becoming visible in the public area, the sociology-the science of nation-statestarted to discuss the transnational and the national components. This article studies how Turkish modernization took its shape in the historical transformation process of Turkish sociology trapped between universality and locality, within the frame of magazines where the intellectuals expressed themselves better both within and outside the academic arena.
Türk Düşünce Si̇stemi̇ndeki̇ İki̇li̇ Yapinin Sosyoloji̇k Yansimalari
Future Visions Journal, 2018
Dil, bir milletin düşünceye ait temellerini ve düşünce altyapısını oluşturan sistemdir. Türkçede yardımcı unsur ve esas unsur adı verilen ikili bir yapı bulunmaktadır. Türklerin sosyal hayatına, yaşama şekline ve toplumun diline ait unsurlara bakıldığında ikili yapının yansımaları dikkati çekmektedir. Somut örnekler ve bulgular bu düşünce tarzının yansıması olarak karşımıza çıkar. Türk düşünce sistemindeki ikili yapıya göre Türk'ü ve Türk milletini oluşturan unsurlar, dilde olduğu gibi esas unsur ve yardımcı unsur olarak iki kısımdan oluşur. İkili yapı aileden devlete kadar topluma ait bütün kurumlarda etkisini gösterir. Bu çalışmanın amacı Türk düşünce sistemindeki ikili yapının sosyolojik yansımalarını toplum nezdinde tespit ederek ortaya koymaktır. Çalışma, nitel araştırma modeline göre desenlenmiştir. Araştırma verilerinin oluşturduğu örneklem dokümanları seçilmiş literatüre dayanmaktadır. Bununla birlikte çalışma, bir doküman incelemesi niteliği taşımamaktadır. Veriler, yazarların zaman içerisinde yaptıkları kodlamalara dayanmaktadır. Çalışma, sabit bir doküman üzerinden değil, Türk tarihinin, dilinin ve edebiyatının önemli motiflerine ve vurgularına işaret eden literatüre dayanılarak yürütülmüştür. Teori oluşturmaya yönelik bir çalışmadır. Çalışma sonucunda; Türk'ün yaşayışında ve dünya görüşünde ikili yapının var olduğu tespit edilmiştir. Bu yapının çeşitli sebeplerle bozulması, dili konuşan milletin düşünme yapısının bozulmasına, değişmesine ve yok olmasına etki edebilir. Bir milletin varlığını sürdürmesini sağlayan en önemli unsur, konuştuğu dile özgü düşünce kodlarının ve sistemlerinin davranışa ve toplum-devlet ilişkilerine yansımasıdır. Türklerde de bu ikili yapının dil ve dil bilgisi kurallarında olduğu gibi sosyal yaşantının da her alanına yansıması doğaldır.
Sosyoloji̇ni̇n Türki̇ye’Ye Geli̇şi̇ni̇n 100. Yili Üzeri̇ne
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Sosyoloji 19. Yüzyılda Fransa'da doğmuş ve 20. Yüzyılın başında Türkiye'ye gelmiştir. 18. Yüzyıldan itibaren yüzünü Fransa'ya çeviren Osmanlı İmparatorluğu sosyolojik görüşler açısından da Fransa'dan etkilenmiştir. Bu çalışmada sosyolojinin Türkiye'deki ve Türk üniversitelerindeki serüveni açıklanacaktır. Bu bağlamda sosyolojinin İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde kuruluşu, temel yaklaşımları, önemli temsilcileri ve yayınları, temel konuları ve problemleri üzerinde tarihi bir perspektifle durulacaktır.
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Türkiye'de sosyoloji eğitimi Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul Darülfünunun'da Genç Osmanlı entelektüellerinden biri olan Ziya Gökalp'in verdiği derslerle başlamıştır. Kurucu olarak Ziya Gökalp, E. Durkheim' in bir sanayi toplumu olan Fransa'da başta anomi olmak üzere toplumsal sorunları çözmek amacıyla birey yerine topluma öncelik tanıyan yaklaşımını, henüz sanayileşmemiş Osmanlı toplum ve devlet yapısını çöküşten kurtarmak için uygun bularak benimsemiştir. Durkheim'ın "fert yok cemiyet var" ünlü deyişiyle toplumda çatışma yerine dayanışmayı ön plana çıkaran ahlakçı ve bütüncü yaklaşımının politik amaçlarla benimsenmesi, Türkiye'de sosyolojinin bugün hala süregelen sosyoloji nedir ve sosyolog ne yapar gibi önemli kimlik sorunlarına sahip olmasının başlıca nedenlerinden biri olmuştur. Öte yandan Türkiye'de sosyolojinin akademik bir disiplin olarak ön plana çıkarken karşılığında ücret ödenen bir meslek olarak görülmemesi ve dolayısıyla eğitiminde mezunların istihdamının göz ardı edilmesi araştırmanın temel problemini oluşturmaktadır. Bu makale, öğrenci ve mezun sosyologlar ile onların velilerinin görüşlerini de kapsayan geniş bir ampirik çalışmanın özet bir sunumu olarak yayına hazırlanmıştır. Fenomonolojik nitel araştırma geleneği ilkelerine uygun olarak yürütülen çalışmadan elde edilen verilerin analizi, sorunların özünde sosyolojinin kimliğinin belirsizliğinin ve buna bağlı olarak da öğrenci ve mezunların beklentilerini karşılamaktan uzak bir eğitim verilmesinin yattığını ortaya koymuştur.
Türk Sosyolojisinde Değişen Eğilimleri Anlama Denemesi: Sosyoloji Dergisi Örneği
Emerged in order to find solutions for social problems of the Western societies in the 19th century, the science of sociology gained a presence at university level in Turkey in the early 20th century. The first department of sociology that was founded in İstanbul University in 1914 has graduated students from the department and also made an important contribution to the academic publishing community by publishing a journal called Journal of Sociology. Theoretical subjects were covered more in the initial issues of this journal in order to make sure that the sociology is recognized in a theoretical way, however, in the following issues, field studies that are related to the transformation of country have been dealt with by means of exemplary cases such as modernization, rural depopulation, village monographs and the impact of mechanization on village. In this study, the researchers will attempt to understand the change in the fields of interest of and transformation of discussion topics in sociology in Turkey based on the articles published in the İstanbul University Journal of Sociology 65 issues published from 1917 to the first issue of 2019 were subjected to document and content analysis and it was aimed to find out the change in the fields of interest of our sociology based on the journal. The influence of certain people can be clearly observed from time to time in the publishing strategies of the journal. It can be observed in the journal that a sociological information production was performed within the framework of significant changes and problems that occur in the world and Turkey. It was observed that the journal included articles in a case subject in 2004 and afterward. As a result, the journal functioned as a significant production center for sociological information in Turkey from day one.