Kur’an’da Aile Bireyleri Arasındaki İlişkiler (original) (raw)
Related papers
Kur’an Bağlamında Ahirette Aile Birliği
Tafsir Dergisi - Tafsir Journal , 2023
İnsanlar, karşılaştıkları sıkıntı ve mutlulukları ilk önce aile fertleriyle paylaşmayı, elde ettikleri başarılara onların da şahit olmalarını ve kendisini takdir etmelerini isterler. Her iki durumda da insanın yanında olan ailesi, zorlukları paylaşarak azaltır, mutlulukları paylaşarak çoğaltır. Bu durum, kişi ile aile fertlerinin arasında var olan yakın ve sıcak ilişkinin doğal bir sonucudur. İslam ailesinin en temel özelliği huzur, sevgi ve rahmet yuvası olmasıdır. Bu ailede eşler birbirleriyle huzura kavuşur, çocukları da güzel ortamda büyürler. İslam ailesinde karı-koca birbirlerinin cenneti olurken çocukları da o cennet bahçesinin meyveleri olurlar. Kur’an’a göre aile olmanın nihai gayesi, Allah’ın rızasını kazanmak için aile fertlerinin birbirlerine yardımcı olmasıdır. Kur’an, aile fertlerini sadece dünya hayatında birbirlerinin maddî ve manevî ihtiyaçlarını gideren kişiler olarak değil, aynı zamanda ahirete hazırlık yaparken birbirlerinin destekçileri ve cennette ebedî hayatı birlikte yaşayacak kişiler olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla İslam’a göre evliliğe karar veren eşler, yalnızca bu dünya hayatında kendilerine eş seçmekle kalmazlar, aynı zamanda cennetteki eşini de seçmiş olurlar. Dünyada iken insanın en sevdiği kişiler arasında eşi ve çocukları ilk sıralarda yer alır. Hz. Peygamber’in “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” müjdesi, dünyadaki bu mutlu beraberliğin ahirette de devam edeceğini ve dünyadaki fâni mutluluklarının cennette ebedî mutluluğa çevireceğini haber vermektedir. Dünyada Allah Teâlâ’nın rızasına erişmek için beraberce çabaladığı ailesi ile ahiret mutluluğunu paylaşmak, her müminin en büyük arzusudur. İnsanın ahirette ailesini tanıyıp tanımayacağı, onlarla görüşüp görüşmeyeceği, cennette ebedi mutluluğu birlikte yaşayıp yaşayamayacağı her zaman merak konusu olmuştur. Birbirlerine karşı bu derece yakın olan aile fertlerinden birini veya birkaçını kaybeden herkesin ilk aklına gelecek olan sorular şunlardır: Acaba dünya hayatında bana bu kadar yakın olan aileme ahirette de kavuşabilecek miyim? Orada onları tanıyabilecek miyim? Orada onlara yardım edebilecek miyim? Cennette de onlarla birlikte olabilecek miyim? Bu konuda yapılan araştırmalar, toplumumuzda bu tür soruların özellikle Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı kurumlara oldukça sık yöneltildiğini göstermektedir. Kur’an’ı-Kerim, net bir şekilde müminlerin bu beklentilerinin gerçekleşeceğini bizlere haber vermektedir. Her müslüman, bu müjdeli haberin kendi ailesi için de gerçekleşebilmesi için dünyada Allah’ın rızasını kazanmaya gayret etmekte ve vefat eden aile fertlerinin ardından bu umutla hayata tekrar tutunmaya çalışmaktadır. Konuya gerek kaza veya tabii afetler gerekse diğer sebeplerden dolayı aile fertlerinden birini veya birkaçını kaybeden kişilere verilecek manevi destek adına bakılacak olursa bu müjdeli haber, onlar için oldukça değerlidir. Kayıpları için yas tutanlar, dünyada olmasa bile ahirette sevdiklerine kavuşacağını bilmesi, acısını hafifletecek ve o zor günleri daha kolay atlatmasına yardımcı olacaktır. Kur’an’da cenneti kazanan kullara orada aileleriyle birlikte olacaklarını müjdelemektedir. Birçok ayette ifade edilen bu müjdenin tek şartı, her bir aile ferdinin iman etmesi ve sâlih amel işlemesidir. Dolayısıyla cennete girmenin ön şartı iman sahibi olmaktır ve herkes, kendi çabası sonucu cenneti hak etmelidir. Cennete giren aile fertlerinden her biri, kendi işledikleri sâlih ameller ölçüsünde cennetin çeşitli makamlarını hak ederler. Buna rağmen Allah Teâlâ, rahmetiyle muamele ederek onları en üst makamda bulanan aile ferdinin yanına yükseltip aileyi bir araya getirecek ve cennet mutluluğunu birlikte yaşama imkânı lütfedecektir. Kur’an’daki bu müjdenin, dünya hayatında kişinin en çok sevdiği, güvendiği, acısını ve sevincini paylaştığı aile fertlerini kaybettiğinde ona manevi bir destek olacağı gayet açıktır. Özellikle ani ölümlere neden olan tabii afetlerde yakınlarını kaybedenlerin yaşadıkları manevi sıkıntı düşünüldüğünde kişinin ahirette yakınları ile buluşacağı inancı, insanın bu buhrandan daha kolay çıkmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda kişinin cennette ailesiyle buluşmasının iman ve sâlih amel şartına bağlanması, Müslümanı daha şuurlu kılacak ve dünyada Allah Teâlâ’yı razı edecek ameller işlemeye sevk edecektir. Çalışmamızın hedefi genel olmakla beraber özellikle beklenmedik ani kayıpların yaşandığı deprem, sel, yangın gibi tabii afetlerden sonra yakınları vefat eden insanların bu konudaki sorularına Kur’an’ın verdiği cevapları tespit ederek manevi destek konusunda onlara yardımcı olmaktır. Literatür taraması metodunun kullanıldığı bu çalışmada, ilgili ayetler bağlamında ahirette aile birliğinin devamı, mahkeme-i kübrada aile fertlerinin birbirlerine karşı sergiledikleri tavırları ve cenneti kazanan aile fertlerinin birlikte olmaları konusu incelenmiştir.
Kur’an’da Peygamberler Örnekliğinde Ailede Anne-Baba ve Çocukların Hukuku
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
All rights reserved Kur'an'da Peygamberler Örnekliğinde Ailede Anne-Baba ve Çocukların Hukuku Öz: Kur'an, geçmiş ümmetlerin hayatlarından kesitleri, ders çıkartıp güncelleme adına insanlığa örnek olması için içerisine almış bir kitaptır. Bu yönüyle Kur'an'ın belli bir kısmını kıssalar oluşturur. Bu kıssalar içerisinde çağlarına damga vurmuş peygamber misalleri önemli yer tutar. Peygamberlerin, nebevî ya da beşerî hayatta karşılaştıkları olaylara karşı tutum ve davranışları, farklı yönleriyle âhir zaman insanının dikkatine sunulur. Toplumların temel yapıtaşı olma özelliğini tüm asırlarda ve toplumlarda koruyan aile kurumundaki bireylere karşı peygamberlerin takınmış oldukları tutum ve davranışların bir kısmı Kur'an'da yer almaktadır. Aile kurumunda huzur ve saadetin yerleşmesi ve ailede zaman zaman karşılaşılan olaylara doğru ve yerinde tepkilerin verilebilmesi için, Kur'an'da yer verilmiş peygamberlerin rol model davranışları son derece önemlidir. Bu bağlamda, kişinin kendi dışında en öncelikli kimseler olan anne-baba ve evlatların peygamberler ekseninde Kur'an'daki hukuku ele alınacaktır.
Hz. Peygamber’in Öğretisinde Aile ve Ehl-i Beyt Sevgisi
Sayın Kaymakam, sayın savcı, sayın müftü, ilçemizin çeşitli kurumlarında görev yapan değerli arkadaşlar, Arguvan Abdu'l-Musa Kültür Merkezi'nin değerli yönetici ve üyeleri, sevgili dinleyiciler, basınımızın değerli mensupları; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın organize ettiği Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde Malatya ve Arguvan Müftülüğünün katkılarıyla düzenlenen Hz. Peygamber'in Öğretisinde Aile ve Ehl-i Beyt Sevgisi konulu konferansımıza teşrif ettiğiniz için hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı bu seneki Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde aile konusunun işlenmesine ağırlık verdiği için biz de bu konuda sizleri bilgilendirmeye çalışacağız. Her ne kadar konumuz Hz. Peygamberin öğretisinde aile olsa da, Hz. Peygamber İslam Dininin tebliğcisi olduğu için konu bir anlamda İslam'da Ailenin yeri ve önemi şeklinde anlaşılabilir. İslam söz konusu olduğunda, ailenin İslam'daki yeri ve önemine geçmeden önce, aile kurumunun oluşumu ve İslam öncesi Cahiliye dönemindeki durumuna göz atmak faydalı olacaktır. Sosyologlar aileyi ana-baba ve çocuklardan oluşan Küçük Aile ve anababa, çocuklar, torunlar, dedeler ve ninelerden oluşan Büyük Aile şeklinde ikiye ayırmaktadırlar. İslam düşüncesinde de genel olarak aile denildiğinde anababa, çocuklar, dedeler, nineler ve torunlardan müteşekkil Büyük Aile anlaşılmaktadır. Günümüzde ise genellikle küçük aile tipinin hakim olduğunu görmekteyiz.
Hz. Muhammed’in Çocuklarıyla İlişkileri
2007
This study deals with the relationship of the Prophet Muhammad with his children and also examines the differences and similarities of his behavioral styles with the traditional understanding that the Arabic society had during his time. The Prophet Muhammad had both boys and girls. However, while his boys died in their very early ages, his girls reached at their adolescent periods and got married. While three girls died before the Prophet, the other passed away just after dying of the Prophet. Although the prophet had some grandchildren from his three girls, his lineage continued with Fâtima. He was a good father and compassionate grandfather. In addition, the Prophet emancipated his slave, Zeyd b. al-Harisa before his prophet hood, adopted him and loved him like his children
Kur’An’Da Kardeşli̇ği̇n İnsanî Ve Ahlâkî Temelleri̇
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2018
Bu makalede Kur'an'ın nazil olmasıyla birlikte oluşan kardeşliğin mahiyeti, genel anlamda Kur'an'da bahsedilen kardeşlik türleri, bunları oluşturan temel ilkeler ve bunun bir sonucu olarak insanların ilişkilerinde meydana gelmesi gereken değişimler tetkik edilmiştir. Öncelikle Kur'an ile birlikte oluşan kardeşliğin temel dayanaklarının bulunup bulunmadığı şayet bu kardeşliğin temel parametreleri varsa bunların neler olabileceği üzerinde durulmuştur. Fikir hürriyetinin sağlandığı ortamın oluşturulması, insan onurunun korunması, adalete tanıklığın yapılması, ihtilaflar vuku bulduğunda çözüm odaklı düşünülmesi, iyinin yanında, kötünün ise karşısında durulması, hoşgörülü olunması, beşerî ilişkilerde saygı dilinin kullanılması ve dürüst olunması gibi değerlerin Kur'an ile birlikte oluşan kardeşliğin temel prensipleri olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra çalışmada Kur'an-ı Kerim'deki konuyla ilgili ayetlerden, bu âyetlerle ilgili tefsir kitaplarında yer alan yorumlardan, konu ile ilgili hadislerden ve genel anlamda kardeşlik ve kardeşlik hukukuyla ilgili yapılan çalışmalardan yararlanılarak bir senteze varma yöntemi kullanılmıştır. Bunun neticesinde Kur'an'da insan olmaktan ve inançtan kaynaklanan kardeşlik türleri, merhametli olmak, adalete tanıklık etmek gibi yukarıda zikredilen niteliklerin, kardeşliğin insanî ve ahlâkî temel prensipleri oldukları sonucuna varılmıştır.
Kur’an’a Göre İlahî İmtihan Bağlamında Çocuk
Peygamberimiz ve Çocuk, 2021
Kur’ân’ın haber verdiğine göre insanın fıtraten arzuladığı ve kendisine verilen en büyük nimetlerden olan çocukları ile imtihanı oldukça çetin geçecektir. Çünkü imtihanın zorluğu, verilen nimetin büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Kur’ân’ın bu konuda verdiği en önemli mesaj, çocuklarının varlığı ile kendini şanslı ve güçlü hissedenlere yöneliktir. Bu noktada kendisine bahşedilen evlatları ile olacağı imtihanın farkına varamayıp onları sadece dünya hayatı için bir güç ve iktidar unsuru olarak algılayanları bu imtihanı kaybedebilirler. Çünkü Kur’ân’a göre kişinin çok çocuğunun olması Allah’ın onu çok sevdiği anlamına değil bilakis imtihanın daha çetin geçeceği anlamına gelmektedir. Ayrıca ahirette herkes kendi hesabını bizzat kendisi vereceği için evlatların ebeveyne dünyadaki gibi bir faydaları da olamayacaktır. Kur’ân’a göre çocukların şefkatli bir ortamda ve sağlıklı yetiştirilmesi için ebeveyne düşen görevler vardır. Çocuklar ile olacak imtihan da bu görevleri yerine getirirken gerçekleşecektir. Ebeveynlerin çocuklarının gerek bedenen gerek ahlaken en güzel bir şekilde yetiştirilmesi için gerekli ted-birleri alması gerekmektedir. Çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren insanın onunla imtihanının başladığını bildiren Kur’ân, bir şehre girerken nasıl davranması gerektiğine kadar birçok konuda ebeveynin çocuklarına rehberlik etmesi gerektiğini hatırlatır. Ebeveynin, dünyevî hayatlarında olduğu gibi dinî ve ahlâkî hayatlarının şekillenmesinde de çocuklarını eğitmesi, sâlih bir insan olarak yetiştirmesi, bunu yaparken de mutlaka kendisine yardım etmesi için Allah’a dua etmesi gerekmektedir. Her insan, evlatlarına iyi bir gelecek bırakabilmek için çabalar. Fakat Kur’ân, çocuk sevgisini Allah'ın emir ve yasaklarını arka plana atacak kadar yüceltenleri kınar ve bu durumun Allah’ı zikretmeye ve O’na ibadet etmeye engel olmaması gerektiğini hatırlatır.
Hz. Peygamber’in Aile Hayatına Yönelik Âyetlerin Değerlendirilmesi
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
ÖZ: Bu makalede, ahlâkıyla Kur'an'ın canlı halini temsil eden Hz. Peygamber'in aile hayatında insanların aile mutluluğuna ışık tutacak hususlar medenî sûreler bağlamında aktarılmaya çalışılacaktır. Başlangıçta, İslam'dan önceki dönemde gerek dinî yapıda gerek sosyal kurumlarda ve gerekse cahiliye toplumunda aile yapısının nasıl teşekkül ettiğine ve ailede en önemli görevi üstlenmiş olan kadına nasıl bakıldığına kısaca değinilecektir. Sonrasında, İslâm'ın aile ve kadına yaklaşımı Kur'an ve sünnet perspektifinden önceki sistemlere kıyasla değerlendirilecek. En sonunda ise, aile hukukunun ana hatlarıyla işlendiği Ahzâb ve Tahrim sûreleri başta olmak üzere, diğer medenî sûrelerde Hz. Peygamber'in aile hayatına ışık tutan hususlar ele alınarak ailenin tanzimine yönelik olarak ortaya çıkan hususlar maddeler halinde aktarılacaktır.
Kur’an’ı incelediğimizde, iletişim konusunu farklı varlık düzeylerine göre değişik açılardan ortaya koyan mesajlar içerdiği görülmektedir. Bu mesajların ana hedefi ise, Allah-insan ilişkisinin Rab-kul ilişkisine dönüşmesini sağlamaktır.
Kur’an-i Kerim ve Kitab-i Mukaddeste Hukuki Açidan Aileye Bakiş
International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researches
Kutsal kitaplar, insanlar arasındaki ilişkileri ve aile yapısını düzenleyen hukuki prensipleri içermektedir. Aile, her kutsal kitapta da çok önemli bir konudur ve insanların hayatındaki en temel birimlerden biridir. Kur'an-ı Kerim, aile kavramını Allah'ın insanlara lütfettiği bir nimet olarak tanımlar. İslam dininde evlilik, iki kişinin karşılıklı rızası ile gerçekleşen bir sözleşme olarak kabul edilir ve bu sözleşme tarafların birbirine karşı sorumluluklarını ve haklarını belirler. Ayrıca Kur'an-ı Kerim, aile içinde sevgi, saygı ve adaletin korunmasını vurgular. Kitab-ı Mukaddes ise aileyi, Tanrı'nın insanlara verdiği bir armağan olarak tanımlar. Kitap, evliliğin birlikte yaşamak, çocuk sahibi olmak, birbirine sadık kalmak ve birbirine yardım etmek anlamına geldiğini belirtir. Ayrıca Kitab-ı Mukaddes, aile içinde sevgi, saygı ve bağlılığın korunması gerektiğini vurgular. Her iki kitap da aile içindeki eşitlik ve adalet ilkesine büyük önem verir. Erkekler ve kadınlar...
et-Tefsîrü’l-Kâşif ve fî Zılâli’l-Kur’ân’da Ailede Kadın
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 2023
In this article, it is examined how Egyptian commentator Sayyid Qutb (d. 1966) and the Shiite commentator Cawad Mughniyah (d. 1979) whose life are not far from each other, approached the issue of "women in the family" in the Quran. Although their life and geography they lived in are close to each other, it has been analysed whether the point of view of Shiite-Sunni sect they belong to affects their similar or different opinions when approaching the subject. Since the issue of women in Islam is a highly debated topic today, it is important to consider comparatively how contemporary commentators approach women as family members. In this research the issue of women in the family; It is divided into three main headings: woman as a girl, woman as a wife and woman as a mother. Under each heading, the verse related to the subject has been examined and only the views of commentators in their tafsirs have been mentioned. Although Mughniyah and Sayyid Qutb belong to different sects, it was concluded that they were close to each other in matters related to the position of women in the family in Islam except for subject of inheritance.