Plasti̇k Sanatlarda Kapi İmgesi̇ (original) (raw)

Plasti̇k Sanatlarda Kadina Yöneli̇k Şi̇ddet Türleri̇: Çağdaş Türk Resmi̇ Örneği̇

The Journal of Academic Social Science Studies, 2017

Geçmişten günümüze değin kadın ve sanat ilişkisi toplumsal ve ekonomik gelişmelerle paralellik göstermiştir. Bu yapı içerisinde değerlendirilen kadına yönelik şiddet konusu tüm dünyada ve ülkemizde yaygın ve önemli toplumsal sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Resim sanatında kadın bedenine yönelik şiddet kimi zaman fiziksel şiddetin görsel temsili iken kimi zaman kadın bedeninin tüketim nesnesi olarak konumlandırılması biçiminde karşımıza çıkabilmektedir. Çalışmanın amacı; Kadına yönelik şiddet türlerinin Çağdaş Türk resim sanatına yansımalarını ve bu durumun sosyo-ekonomik nedenlerini tartışmaktır. Bu çalışma nitel bir araştırma olup; betimseltarama yöntemiyle yapılandırılmıştır. Bilgiler literatür taraması yoluyla toplanmıştır. Bu değerlendirmelere dayanarak seçkili örneklem yöntemi ile seçilen 8 adet eser incelenmiştir. Seçilen Eserler; Şükran Moral, İsmet Doğan, Kezban Arca Batıbeki, Nil Yalter , Huri Kiriş ve Nur Koçak adlı sanatçılara aittir. Kitle iletişim araçlarının da etkisiyle hızla yaygınlaşmış, kolay algılanan güncel sanat ürünlerinin önemli bir bölümünde; kadına yönelik bu tutumlar, aynı zamanda sanatta seçme hakkını ortadan kaldırmış ve tıpkı popüler kültür gibi bireylere dayatılmıştır. Bu durum kadına yönelik bir tür psikolojik şiddet oluşmasının yanı sıra, şiddeti tetikleyici bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır. Sanatsal üretimdeki yeni dinamikler ve sanatsal tüketimin belirleyenleri de bu şiddetin kaynağını oluşturmaktadır.Çalışmanın bulgularında, kadına yönelik şiddetin, farklı formlarda sanat eserlerine yansıdığı ortaya konulmuştur. Sanatçılar kadına yönelik şiddeti konu edinebilmekte, sanatçı özne ve alımlayıcı özne bağlamında bireyler kadına yönelik şiddet görebilmektedir. Araştırmada varılan sonuçlara dayalı olarak öneriler sunulmuştur.

Grafi̇k Tasarimi Bağlaminda Sanatçi Ki̇taplari

2018

20. yuzyil sanat ortaminin karakteristik ozelliklerini tanimlayan bircok oncu, deneysel ve bagimsiz hareket icinde gelismis, bir sanat formu haline gelen sanatci kitaplari, gunumuz teknoloji ve sanat ortaminda onemli degisimlerin somut estetik urunleri olmustur. Cok sayida edebiyat ve sanat akimi, 1960 yillardan sonra savlarini; yazinin geleneksel anlatim yolunu kullanmadan, dogrudan sanat urunu uzerinden aciklamayi secmistir. Arastirmanin amaci, cok tartismali bir alan olan sanatcilarin kitaplarinin kesin bir sekilde tanimlanmasi ya da tarihsel dokumunu sunmak degil; "sanatcilarin kitaplari" olarak kabul edilen estetik faaliyet alaninin, grafik tasarimi baglaminda sanat dunyasina sundugu estetik yenilikleri analiz etmektir. Cok sayida ornegin ve tartismanin yer aldigi, konu ile dogrudan baglantili bilimsel ve sanatsal calismalarin incelemesi sonucu elde edilen bilgi; ortak savlar baglaminda rafine edilerek derlenmistir. Sanatcilarin kitaplarinin ulkemizde yeterince ilgi g...

Plasti̇k Sanatlarda Kapı İmgesi̇/ The Door İmage on Plastic Arts

İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, 2018

Hayatı anlamlandıran sanatın kendi anlamı, hayatla iç içe oluşu ile alakalıdır. Sanatta tek bir idealden söz edilemeyeceği gibi, her durum, her nesne, hayatın içinde olan her şey sanatın konusu olabilmekte, sanatçısıyla farklılaşan ifade biçimleri ile çeşitlenmektedir. Plastik sanatlarda, sanat nesnesinden beklenen "açık yapıt" niteliği; geçmişi, şimdiyi ve geleceği anlama/anlamlandırma ve yorumlama olgusunu-mecazen-kapı imgesi ile özdeşleştirmemize olanak sağlar. Belleklerdeki-yeniden biçimlenebilir olan-sanatsal kapı imgesinin, sahip olduğu potansiyelle farklı anlam katmanlarının oluşturulmasına izin vermekte ve bu sayede doğurganlığıyla kendini oldukça farklı şekillerde özgürce gösterdiğine şahit olunmaktadır. Çoğunlukla işlevine ve maddesel varlığına aşina olunan kapıların; sembolik ve düşünsel özelliklerini pek çok alandan taşıdığını ve 'formdan öte bir kavram' olduğunu söylemek mümkündür. Sanatsal bağlamda kapı imgesi, 'ben' ve/veya 'öteki'ne ait dünya(lar) için bir seçeneğe sahip olma(-ma) duygusu yaratmakta, bu da toplumsal öznelerin aşamalı olarak Baba-Devlet-Tanrı otoritesi ile ilişkilerinin görünür temsili olarak "kapı"nın biteviye sorgulandığı bir alan yaratmaktadır. Bir sanat formu olarak kapı imgesi, sanatın dönüştürücü gücüne duyulan ihtiyaç ölçüsünde tekrarlanmakta, yeniden biçimlendirme isteği uyandırarak, bir seçeneğe (daha) sahip olunduğunu düşündürmektedir.

Kutadgu Bilig Dizinindeki Bir Kelime Hakkında III: idiş-ıdış ‘Kap’ Üzerine

Hikmet, 2017

Sami origin scripts, Brāhmī and Turkic Runic scripts do not use a separate sign for /ï/ and /i/ in Old Turkic. The suffixes with palatal or velar consonants play an important role in the transcription of words. There are ïdïšlïγ, idiš and idišči in Qutadγu Bilig’s Edition and Index. Although these words are of the same origin, it is quite surprising that their transcriptions are different. These words need to be revisited by looking at Qutadγu Bilig’s manuscripts.

Resi̇m Sanatinda Empresyoni̇zmden Günümüze Mor Rengi̇n Plasti̇k Anali̇zi̇

AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ, 2020

Öz: Mor rengin, empresyonizmden yakõn geçmişimize kadar olan dšnemindeki kullanõmõ ve bu sŸreç içerisinde pigment olarak resim sanatõnõn ifade biçimlerine olan yansõmalarõ araştõrmamõzõn temelini oluşturmaktadõr. Bu çalõşmanõn amacõ, Empresyonizm ile farklõ anlamlarda ve anlatõmlarda kullanõlmaya başlanan mor rengin, geçen sŸreçteki anlatõm biçimlerini ele almaktõr. ‚alõşmamõzda, resim sanatõnda morun yeri araştõrõlõrken empresyonizmden, yakõn geçmişimize değin resimlerinde mor rengi sõklõkla kullanan sanatçõlar seçilmiş ve bu sanatçõlarõn çalõşmalarõ kronolojik bir sõra ile irdelenmiştir. İncelenen gšrsellerin, değerlendirme sŸrecinde ise niteliksel araştõrma yšntemi kullanõlarak, morun, fiziki yapõsõna ve insan ruhunda uyandõrdõğõ etkilere değinilmiş, sanatçõlarõn mor rengin karakterini çalõşmalarõnda nasõl yansõttõklarõ konusu ele alõnmõştõr. Araştõrma sonucunda, empresyonizm ile birlikte mor rengin, nesnenin gerçek rengi yerine kullanõlmasõnõn sona erdiği, sanatçõlarõn bu rengi duygularõnõ ifade etmede ya da plastik šğe olarak değerlendirmede resimlerinde šn plana çõkardõklarõ sonucuna ulaşõlmõştõr.

Anti̇k Çağ Heykel Sanatinda Kopya

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR …, 2010

Antik dönemde ortaya konulan mermer yontu ve bronz döküm heykellerin bir çoğu günümüze ulaşamamıştır. Bronz heykeller erititip başka alanlarda kullanılmış olduğundan bir çok bronz heykelin varlığını o dönemin yazarı Pilinus'un kitaplarından bilmekteyiz. Antik Grek mermer yontularının ise s'avaşlar ve depremler sonucu kırılıp döküldüğü bir çoğunun kireç ocaklarında eritHip kullanıldığı da bilinmektedir. Roma imparatorluğunun savaşlar sonucu Grek heykellerini yağma edip Roma'da toplaması sonucu Greidi usta yontucular bu ülkeye getirilerek halktan gelen yoğun talep üzerime kopyalama işlemine başlanmıştır. Bu kopyalamalar bize orijinal yontular hakkında ipuçları vermektedir. Bu çalışma; heykel sanatındaki kopya ve antik kopyalar hakkında sanatçılara ışık tutacağı kanısıyla ortaya konulmuştur. G. Lippold'a göre kopya; "Bir eserin orijinal bütünlüğü veya tel< tek hatlanyla yeniden üretilmesi gereken taklididir." Bir esericı bütünüyle yeniden üretilmesi o kadar önemli değildir; saç lü)eleri gibi çok zor kopyalananayrmtılarıda tek tek kopyalanabilir. Lippold, ister gerçekten hisseden sanatçı olsun, ister mermerci (taşçı), bu şekilde çalışan kişileri. kopyacı olarak adlandırmaktadır.i Birçok eserin aynı orijinalin kopyaları gibi birbirleriyle tıpatıp benzeştiğini ve bu tür eşerlerin taklit o~arak nitelendirildiğıini söyleyen Lippold, tal{litte, orijinaııe kopya arasında bütün yönleriyle benzerlik olduğunu, bir başka kopyalama şekli olan tekrarlamada ise bütün hatların tamamen aynı olmadığını, bIrçok durumda, bütün taklit ve tekrarlamaların, belirli bir orijinalden esinlendilder,ini vurgulamaktadır. l Lippold, orijinalden, yalnızca eski dönemlerin, yani l<las1k ve Hellen döneminin eserlerinin anlaşılmaması gerektiğini, aksine, Roma Dönemi yapıtlarının da kesinlikle bu kategoriye girdiğini; bir yapıta, çol< önemli bir sanatçı tarafından yaratılması ölçüt alınarak orijinal dendiğini ve çok kopyası yapıldığı vurgulandığında ise "şaheser" olarak betimlendiğini belirtmektedir. J Örneğin, AntikÇağ'da ün'lü bir heykeltraş olan Polyklet'in Diskobios heykelinin Torlonia Müzesi'nde•, Basel'de National Müzesi'nde', Roma "At<ıcurk Ülll\o't~rsi(€~ı, Güzel S<o.nadar f<ıkmrf'~ı. H~~yl{d BöHimt. 8<ı.şk"'lır. llipold, G Kopeiıı und ıırnbıldlnge:n. Griechıscher s.tt'.wen, 191-3_ Anlik çag 5Ml",IÇIS,1 ya d.,:ı, taş uslası bir ligUru L<l}d ak{.'\nıkc~n mutloı1ka küçül(bir model rNlkec Yd a III model kulli'Il'Hna,ktadır.~unu y<\parken bir ;ınl",mdoi\. kopya t:..'Y1emilıi dc gCfçekl("'!(jrır\ekredif.5~ı. 2Upold. G.. a..g.e. Kopya bir e5erden tekrar kopya yapıldığında. orjina! eserden ram.:\men uz.aklı\ŞIIAc.:ığlnddll kopyrıııın orijin.:ıJe benzeriiSi de azalauuttr. s.3 3UI>old. G.• a.g.e.. '.3. Krelke"bom, O.

Op Art Sanat Akiminin Gi̇ysi̇ Modasina Etki̇si̇

İdil Sanat Dergisi, 2019

Sanat ve moda birbirlerini yüzyıllarca etkilemiştir. Aynı dönemlerde çalışmış olan sanatçılar ve giysi tasarımcılarının eserleri incelendiğinde birbirlerinden etkilendikleri görülmektedir. Op Art Sanatı, çizgi ile gözü ileriye ve arkaya götüren ışık birlikteliğinin salt görsel-algısal etkiler oluşturmak amacıyla sistematik biçimde araştırılması üzerine temellenen bir akımdır. Bu makalede, 1960’lı yıllara damgasını vuran akımlardan biri olan Op Art sanat akımının sanatçılarından Victor Vasarely, Bridget Riley ve Richard Anuszkiewicz’in yaptığı eserlerin, yine aynı dönemin giysi tasarımcılarından Andre Courreges, Mary Quant, Pierre Cardin, Paco Rabanne’nin tasarımlarına yansımaları incelenmiştir. Çalışmada Op Art sanat akımının sanatçıları ile aynı dönemdeki tasarımcıların giysilerindeki etkileşimleri görsellerle açıklanmıştır.

Gevale Kalesi Kazılarında Ortaya Çıkartılan Seramiklerde Kap Formları

Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi

Konya'nın batısında yer alan Gevale Kalesi tarih boyunca önemli bir savunma yapısı olarak kullanılmıştır. Zamanla büyük bir bölümü tahrip olmuş ve metruk hale gelmiş olan kalenin, yalnız temel kalıntıları günümüze ulaşabilmiştir. 2013 yılından günümüze kadar devam eden kazılarda kaleye ait surlar ile müştemilatına ait çeşitli mekânlar gün yüzüne çıkartılmıştır. Bu kapsamda dönemin tarihine, kültürüne ve sanatına ışık tutacak taşınabilir nitelikte malzemeler de bulunmuştur. Malzemelerin önemli bir yekûnunu da genel olarak sırlı ve sırsız olarak iki gruptan meydana gelen seramikler oluşturmaktadır. Kalede yapılan kazı çalışmalarında antik dönemlere ait sırsız seramiklerin yanı sıra çok sayıda sırlı seramik de ele geçmiş olup, sırlı seramikler genel olarak 13. ve 15. yüzyıllar arasına tarihlendirilir. Bu çalışmada 2013 ve 2017 yılları arasında Gevale Kalesi kazılarında ortaya çıkartılan seramik kapların formları konu edilmiştir. Seramik kaplar; kâse, tabak, testi ve çömlek örneklerinden oluşmaktadır. Günlük kullanım ihtiyacını karşılamaya yönelik üretilen bu kaplarda farklı teknik ve malzeme kullanıldığı görülmektedir. Kaplar formlarına göre farklı bezeme özellikleri göstermektedir. Fakat çalışma kapsamında teknik ve bezeme özellikleri üzerinde durulmamış, çeşitli kap formları hakkında bilgiler verilip değerlendirmelerde bulunulmuştur.