Kronik Hastalıklarda İlaç Kullanımının Yaşam Kalitesi ve Sosyal Katılıma Etkisi Üzerine Nitel Bir Çalışma (original) (raw)

Kronik Hastalıklarda Sosyal Hizmet

DergiPark (Istanbul University), 2023

Kronik hastalıklar yavaş ilerleyen, uzun süre devam eden ve birden fazla risk faktörünün sebep olduğu, genellikle karmaşık bir seyir gösteren ve kişilerin yaşam kalitelerini olumsuz etkileyen hastalıklardır. Dünya sağlık örgütü raporlarına göre kronik hastalıklar dünyadaki ölümlerin %60'ından sorumludur. Kardiyovasküler hastalıklar, kanserler, diyabet ve kronik akciğer hastalıkları gibi hastalıklar dünyadaki ölümlerin çoğunun altta yatan nedenlerdendir. Kronik hastalıklar en temelde; metabolik, nörolojik, onkolojik hastalıklar ile kas ve iskelet sistemi, kalp ve damar, solunum hastalıkları, AIDS ve HIV gibi sınıflanabilmektedir. Kronik hastalıklar konusu bakımından tıp biliminin bir alanı olarak düşünülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı açıklarken kişilerin tam iyilik hali kavramını kullanmaktadır. Kronik hastalık tanısı alan kişilerin de tam iyilik hali için tıbbi teşhis ve tedavinin yanında tinsel ve psiko-sosyal desteğe de ihtiyaç duyulmaktadır. Tıbbi sosyal hizmet uzmanları kronik hastalıklar alanında hastaların güçlendirilmesi, desteklenmesi ve rehabilitasyonu gibi konularda rol ve görevlerle çalışmaktadırlar. Tıbbi sosyal hizmet uygulamalarında destek ve hizmet sunumunda sosyal hizmet uzmanları temelde, birey, aile, grup, örgüt ve toplumla çalışma faaliyetleri yürütebilirler. Kurumsal bir yapı ve süpervizyon altında çalışan sosyal hizmet uzmanları kronik hastalıklar alanında daha çok kronik hastalığa sahip olan birey ve ailesiyle çalışmaya ağırlık vermektedir. Bunun yanında kronik hastalıklar alanında grup çalışmaları da etkili bir sosyal hizmet yöntemi olarak uygulanmaktadır. Tıbbi sosyal hizmet uygulamaları çerçevesinde sosyal hizmet uzmanlarının kronik hastalığa sahip bireyler ve ailelerine yönelik uygulamalarını; kurum ve kaynaklarla bağlantı kurucu, savunucu, eğitici ve öğretici, danışman, değişim ajanı ve vaka yönetici gibi rolleri üstlenerek kişilerin iyilik hallerinin korunması, desteklenmesi ve geliştirilmesi için mücadele eder.

Kronik Hastalığı Olan Çocukların Davranışlarının ve Yaşam Kalitelerinin İncelenmesi

Türkiye çocuk hastalıkları dergisi, 2020

Amaç: Çocukluk çağında görülen kronik hastalığa sahip olan çocuk sayısı her geçen gün artmaktadır. Türkiye'de kronik hastalığı olan çocukların duygusal ve davranışsal problemleri ile yaşam kalitelerini ele alan çalışmaların sayısı ise oldukça sınırlıdır. Bu nedenle araştırmada kronik hastalığı olan çocukların davranışlarının ve yaşam kalitelerinin incelenmesi ve sonuçlar doğrultusunda öneriler sunulması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Araştırma Ankara il merkezinde bulunan Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi Endokrin, Nöroloji ve Nefroloji polikliniklerinde diyabet, epilepsi ve kronik böbrek yetmezliği tanıları nedeniyle takip veya tedavi olan çocuklar ve anneleri ile yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak "Genel Bilgi Formu", "Çocuk ve Gençler İçin Davranış Değerlendirme Ölçeği" ve "Çocuklar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği" uygulanmıştır. Bulgular: Araştırmaya kronik hastalık tanısı almış 93 çocuk ve annesi dâhil edilmiştir. Araştırmaya dâhil edilen çocukların %53.8'i kız, %46.2'si erkek olup, kızların yaş ortalaması 12.8±0.8, erkeklerin yaş ortalaması 12.9±0.8 yıldır. Katılımcıların hastalık türlerine bakıldığında %46.2'si diyabet, %30.1'i epilepsi ve %23.7'si kronik böbrek yetmezliği tanısı olan çocuklardır. Araştırmada aile tipi ve hastalık türünün hem davranış hem de yaşam kalitesi üzerinde; sürekli ilaç kullanımı ve hastane yatış sayısının ise sadece yaşam kalitesi üzerinde anlamlı etkisi olduğu; buna karşın, yaşın davranış ve yaşam kalitesini anlamlı düzeyde etkilemediği belirlenmiştir. Sonuç: Araştırma sonucunda kronik hastalığı olan çocukların davranış problemlerinin yüksek, yaşam kalitelerinin ise düşük olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, çocukların davranış problemleri ile yaşam kaliteleri arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

İlaçlama Çalişanlarinda Solunum Fonksi̇yonlarinin Yaşam Kali̇tesi̇ne Etki̇si̇

İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, 2016

Bu çalışma ile ilaçlama çalışanlarında solunum fonksiyonlarının yaşam kalitesi üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Tüm çalışanların sistemik fizik muayeneleri yapılmış ve solunum fonksiyon testlerine bakılmıştır. Astım yönünden sorgulamaları NIOSH astım sorgulama formu ile yapılmış ve yaşam kalitesi, Kısa Form-12 (Short Form-12) ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmaya 298 erkek ilaçlama çalışanı dahil ettik. Katılımcıların 10'unda (%3.35) bronş obstrüksiyonu bulguları saptadık. Solunum fonksiyon testlerinde çalışanların %13.75'inde (n=41) (%95 GA: 0.10-0.17) obstrüksiyon bulguları tespit ettik. Kısa Form-12'nin fiziksel ve mental komponent skor ortalamaları sırasıyla 48.18±3.96 ve 45.92±6.45 idi. İlaçlama süresi ve yoğunluğu ile ne obstrüksiyon ne de yaşam kalitesi arasında bir ilişki saptanmadı. Obstrüksiyonu olmayan ilaçlama çalışanlarında fiziksel komponent skorları obstruksiyonu olanlardan anlamlı olarak daha yüksekti (t=2.54, p=0.01). Sonuç: Çalışmamızda ilaçlama maruziyeti ile bronş obstrüksiyonu veya yaşam kalitesi arasında bir ilişki saptayamadık. Mesleki maruziyetin yaşam kalitesi üzerine etkisini inceleyen çalışmalar sınırlıdır ve bu alanda yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Çalışan sağlığı açısından yaşam kalitesini azaltan faktörler tespit edilmeli ve bu faktörleri en aza indirecek yöntemler uygulanmalıdır. Anahtar kelimeler: Solunum fonksiyon testi; yaşam kalitesi; ilaçlama çalışanları ABSTRACT Objective: In this study, we aimed to investigate the effect of respiratory functions on quality of life in pesticide workers. Materials and Methods: We performed physical examinations and respiratory function tests in all of the workers. We also applied NIOSH asthma questionnaire and assessed quality of life with Short Form-12. Results: We enrolled 298 male pesticide workers. We detected findings of bronchial obstruction in 10 (3.35%) of the participants. We found findings of bronchial obstruction on respiratory function tests in 13.75% of the participants (n=41) (95% CI: 0.10-0.17). Average of physical and mental component scores of Short Form-12 were 48.18 ± 3.96 and 45.92 ± 6.45, respectively. The intensity and duration of exposure had no significant association with the quality of life or obstruction. Physical component scores in non-obstructed workers were significantly higher than obstructed workers (t=2.54, p=0.01). Conclusion: We could not detect an association between pesticide exposure and bronchial obstruction or quality of life in this study. Studies investigating the effect of occupational exposure on quality of life are scarce and new studies are needed in this field. Factors that reduce the quality of life in terms of employee health should be identified and methods to minimize these factors should be applied.

Kronik Hastalığı Olan Bireylerde Covid 19 Korkusu ve Sağlık Hizmetlerini Kullanma Durumlarının Değerlendirilmesi

İstanbul Gelişim Üniversitesi sağlık bilimleri dergisi, 2022

Bu çalışma, kronik hastalık tanısı almış 18 yaş üstü bireylerin Covid 19 korkusunu ve sağlık hizmetlerini kullanma durumlarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışma tanımlayıcı-kesitsel tipte tasarlanmıştır. Bir eğitim ve araştırma hastanesi kliniklerinde Mart-Haziran 2021 tarihleri arasında yataklı tedavi hizmeti alan 18 yaş üstü bireyler ile yapılan bu çalışma, 200 katılımcı (91 kadın, 109 erkek) ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kronik hastalık tanısı almış katılımcıların sosyodemografik özelliklerini (yaş, eğitim, genel sağlık durumu vb.) ve sağlık hizmeti kullanma durumlarını sorgulayan kişisel bilgi formu ve Kovid-19 Korkusu Ölçeği kullanılmıştır. Veriler, tanımlayıcı istatistikler (sayı, yüzde, ortalama, ortanca, standart sapma, minimum ve maksimum değerler), nonparametrik testler (Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis H testi ve Spearman's korelasyon testi) ile analiz edilmiştir. Verilerin normal dağılıma uygunlukları Kolmogorov Smirnow testi, çarpıklık ve basıklık değerleri ile değerlendirilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, anlamlılık düzeyi olarak p<0,05 kabul edilmiştir. Bulgular: Elde edilen verilere göre, katılımcıların Kovid-19 Korkusu Ölçeği puan ortalamasının 11,86±2,33 olduğu bulunmuştur. Katılımcıların %27,5'i pandemi sürecinde kronik hastalık tedavi süreçlerinin etkilendiğini bildirmektedir. En sık kullanılan sağlık hizmet kurumunun 3,47±1,91 ayda sıklıkla Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) olduğu ifade edilmiştir. Sonuç: Kronik hastalık tanılı bireylerin tedavi bakım süreçlerinin devamlılığının sağlanması için yeni yöntemlerin geliştirilmesi, sağlık hizmet sunumlarına entegre edilmesi ve bu konuda bilimsel çalışmaların yapılması önerilmektedir.

Madde Kullanım Bozukluğu Olan Olgularda Dürtüsellik ve Yaşam Kalitesi

Bağımlılık dergisi, 2024

Objective: This study examines the impact of impulsivity on quality of life among individuals with Substance Use Disorder (SUD). Method: The research was conducted on 45 substance users and 43 voluntary participants who applied to the Training and Research Hospital in Kırşehir between September and October 2023. The participants included 63 men and 25 women, with ages ranging from 18 to 67. The Barratt Impulsiveness Scale (BIS-11) and WHO Quality of Life Scale (WHOQOL-BREF) were used as measurement tools. Results: The findings indicate that individuals with SUD have higher impulsivity and lower quality of life compared to the control group. Specifically, the strongest impact of impulsivity on quality of life was identified in the sub-dimensions of social relationships and psychological health. Conclusion: High impulsivity negatively affects the quality of life of individuals diagnosed with SUD. This study supports the view that intervening in the levels of impulsivity in individuals diagnosed with SUD can improve the quality of life and enhance treatment compliance.