‘Securing’ treatment for female prisoners with mental health issues (original) (raw)

Psychiatry services and moral distress (tur)

It is known that ethical issues frequently become the main topic of conversation in psychiatry services. Healthcare professionals, who face ethical problems, seek to overcome them via laws, regulations and institutional legislations. However, these systems are not always influential in solving the problems and moral integrity of the individuals are negatively affected. Moral distress was originally defined as occurring when a healthcare personnel knows the right thing to do, but institutional constraints make it nearly impossible to pursue the right course of action and it is common event in psychiatric field. Moral distress is affected by external (institutional), clinical and individual factors depending on the characteristics of healthcare service system, healthcare personnel and service receiver group. Furthermore, moral distress negatively affects the health, care quality of the healthcare personnel and patient safety. This review has been prepared with a view to drawing attention to the concept of moral distress, which has significant effects on the health of healthcare personnel and service quality, analyzing it specifically in psychiatry field.

Kapalı Alanda Psikiyatri: Cezaevinde Mental Sağlık ve İntihar

6. Siyasal Psikoloji Konferansı, 2020

Mahkûmların mental durumlarını etkileyen cezaevi koşulları ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Fakat psikolojik durumları etkileyebilecek yaygın faktörler arasında (bazen niasin veya B12 vitamini eksikliği durumunda demansla sonuçlanabilecek) beslenme bozuklukları, uyku bozuklukları, cinsel bozukluklar, hijyen koşulları veya cezaevi personeli tarafından kötü muamele sayılabilir. Ulusal komisyonlar, hükümetler ve uluslararası toplumun hapishanelerde daha iyi bir yaşam için sayısız vaatlerine ragmen mahkûm intiharlarının önüne geçilememiştir. Birçok yerde intihar, cezaevinde önde gelen ölüm nedenidir. Uluslararası intihar araştırmasının sonuçlarına dayanarak, ceza infaz kurumlarındaki intihar oranının genel nüfusa göre birkaç kat daha yüksek olduğu konusunda konsensüs bulunmaktadır. Son yıllarda, cezaevi intiharlarında küçük ama umut verici bir azalma gözlenmiştir. Cezaevi intiharları üzerine yapılan ulusal çalışmalar, cezaevi şartlarının iyileştirilmesi ve intihar davaları ile ilgili araştırmaları içeren gelişmiş eğitim müfredatı sayesinde konuyla ilgili artan farkındalık, intihar oranlarındaki genel azalmayı etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Bu tür gelişmeler önemli olmakla birlikte, kalıcı değildir. İntihar riskini azaltmayı sürdürmek ve ilerletmek için hem hekimlerin hem de cezaevi idarecilerinin sürekli ve tutarlı çabaları gerekmektedir. Cezaevi intiharlarında diğer belirleyici tecrittir. Uzun süre uyaran yoksunluğu sonucunda, bireylerde, uyarana karşı hipervijilans, algı bozuklukları, illüzyon, halüsinasyon, panik atak, düşünme, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları, primitif, agresif ruminasyon, paranoya, öfke kontrolünde zorluk ve delirium gibi psikiyatrik semptomlar görülmektedir. İzlemesi ve risk değerlendirmesi zor olan tecrit edilmiş mahkûmlarda, intihar girişimleri, müdahalesi zor ve daha ölümcül olmaktadır. Mahkûm intiharlarına karşı, hekimlerin ve ceza infaz memurlarının bilinçlendirilmesi ve onlara eğitim sağlanması ile kamuoyu yaratma çabaları çok değerli olmakla birlikte, bu konuda gözle görülür bir aşama kaydetmek için düzeltici bir ceza tekniği olarak kapatmanın işlevselliği sorgulanmalı ve daha yapısal dönüşümlere yönelinmelidir.

Ceza İnfaz Kurumlarindaki̇ Di̇n Hi̇zmetleri̇nde Cezaevi̇ Vai̇zleri̇ni̇n Karşilaştiklari Sorunlar

Journal of International Social Research, 2016

Öz Bu çalışmanın amacı ceza İnfaz kurumlarında mahkûmların ıslahına yönelik gerçekleştirilen din eğitimi faaliyetlerinde cezaevi vaizlerin karşılaştıkları sorunların tespit edilmesidir. Araştırmanın örneklemini cezaevinde çalışmakta olan gönüllü 17 cezaevi vaizi oluşturmuştur. Araştırmada tarama modeli benimsenmiş ve verilerin elde edilmesinde de nitel araştırma tekniklerinden yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde içerik analizinden yararlanılmıştır. Araştırma sonunda; ceza infaz kurumlarındaki din hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde vaizlerin, mesleki yeterlilikleri, cezaevlerinin fiziki şartları, Din ve Ahlak Bilgisi dersleri, mahkûmlarla yapılan bireysel görüşmeler, çalışma ortamı ve koşulları ile ilgili birçok sorun ile karşılaştıkları; bu sorunların da din eğitimi faaliyetlerinin amacının gerçekleşmesini olumsuz yönde etkilediği sonucu ortaya çıkmıştır.

Medical approach to women experienced physical violence

2011

TEZ8346Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2011.Kaynakça (s. 183-192) var.xi, 193 s. : tablo ; 29 cm.Violence against women is one of the most widespread human rights and public health problems in the world today. According to United Nations Declaration to the Elimination of Violence Against Women, 1993, the term ""violence against women"" means any act of Gender-based violence that results in, or is likely to result in, physical, sexual, or psychological hurt more suffering to women, including threats of such acts, coercion or arbitrary deprivation of liberty, whether occurring in public or in private life. This study presents the results of a research conducted to determine, arrangements and attitudes in medical establishments where battered women consulted also to determine their expectations about these arrangements and attitudes. This study was realized in eight cities' women shelters. Interviewed by 51 women using half planned face to face in...

Major Issues in Female Dormitories of Universities and their Relationship with Mental Health

Yuksekogretim Dergisi, 2021

Screening and identifying the problems faced by university students, and finding the sources and understanding the variables that cause these problems are very important for mental health. Campus is an environment that is open to many risk factors and much research has confirmed that university study is particularly difficult for women. The aim of this study is to investigate the problems of female students living in university dormitories in a comprehensive manner and to make a relational analysis in the areas that are considered to be related to these problems. In addition, it aims at determining the extent to which university students' depression, anxiety, stress and psychological wellbeing are predicted by the various problem areas experienced by the students. 122 Female students participated in the study. "Newly-Developed Problem Screening Inventory", "Depression-Anxiety-Stress Scale (DASS-21)" and the "Psychological Well-being Scale" were used...

One of the psychiatric emergencies: individuals who exposure sexual assault or violence and help

TAF Preventive Medicine Bulletin, 2016

Cinsel şiddet, cinsel saldırı ve tecavüz birey, aile ve toplumlar için endişe yaratıcı durumlardır. Her yaş, sosyal sınıf ya da meslekteki kadın ya da erkek, cinsel saldırıya maruz kalabilir. Ancak bazı gruplar cinsel saldırı ile karşılaşma açısından çok daha fazla risk altındadır. Çocuklar ve adölesanlar, daha önce fiziksel ya da cinsel istismara uğrayanlar, engelli bireyler, madde kullanım bozukluğu olanlar, evsiz ve yoksul bireyler, cezaevinde yaşayanlar bu gruplara örnek olarak verilebilir. Cinsel saldırıya maruz kalanlar günlük aktivitelerini gerçekleştirmede güçlük yaşayabilir; depresyon, suisid, anksiyete ya da korku, seksüel disfonksiyon, düşük benlik saygısı ve somatik şikâyetlere sahip olabilir. Cinsel saldırıya uğrayan birey, adli süreçlerin başlatılarak durumun belirlenmesi için bazen birden fazla sayıda muayeneye maruz kalarak ikinci bir travma daha yaşayabilmekte; muayene ve tedavi ile ilgili protokoller uygulanırken mağdurun yaşayabileceği bu ikinci travma ne yazık ki göz ardı edilebilmektedir. Bu derlemenin amacı; cinsel şiddet ya da saldırı görerek yoğun travma yaşayan bireylerin, tedavi ve bakım hizmetlerinin sistematik ve hümanistik şekilde planlanmasını sağlayacak bir rehber oluşturmaktır.

A Qualitative Study About The Effects of Women's Shelter Models On Women's Mental Health

2018

Amaç: Dünyada ve Türkiye'de ataerkil sistemin bir parçası olan toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki eşitsiz güç ilişkilerinin hem bir yeniden üretme aracı hem de bir sonucu olarak kadına yönelik şiddetin kamusal ve özel alanda çeşitli türlerinin halen yoğun bir biçimde yaşandığı bilinmektedir. Sığınak modellerinin yarattığı değişkenlerin (fiziksel koşullar, kurallar, işleyiş, personelin yaklaşımı, destek hizmetleri vb.) kadınların güçlenme ve iyileşme süreçlerine paralel olarak ruh sağlıklarına etkileri olduğu düşünülmektedir. Bu araştırmayla, kadın sığınağı modellerinin şiddete maruz bırakılan kadınların psikososyal güçlenme süreçlerine olan etkisinin gösterilmesi ve sığınak modellerinin bu bağlamda düzenlenmesi için öneriler sunulması amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma İstanbul'un çeşitli ilçelerinde daha önce şiddete maruz bırakıldığı için sığınaklara başvurmuş ve orada en az 3 aylık süre ile kalmış ve en az 6 ay önce sığınaktan ayrılmış olan 8 kadınla, 15 Mart-15 Mayıs 2018 tarihleri arasında yürütülmüş nitel bir çalışmadır. Araştırmaya katılan 8 kadına ek olarak 2 kadınla daha olmak üzere toplamda 10 tane kadınla yapılan nicel çalışmanın verileri ise destekleyici olarak kullanılmıştır. Bulgular: Derinlemesine görüşmelerin deşifre edilmiş metinlerinden yola çıkarak gerçekleştirilen betimsel analizde öne çıkan temalar üzerinden; güçlenmeye dair deneyimler, psikososyal destek, baskı ve denetim, olumuz duygular, retravmatizasyon olarak 5 ana kategori ve çeşitli alt kategoriler belirlenmiştir. Ek olarak yürütülen nicel çalışmada da nitel analizde belirlenen kategorilere paralel veriler elde edilmiştir. Sonuç: Sığınak modellerinin yarattığı değişkenlerin kadınların güçlenme ve iyileşme süreçlerine paralel olarak ruh sağlıklarına olumlu (güçlenme, özgüven ve bağımsızlık, kontrol duygusunun yeniden kazanımı vb.) ve olumsuz (baskı ve denetlenme hissi, korku ve endişe, retravmatizasyon vb.) etkileri olduğu görülmüştür. Özellikle feminist yaklaşımın, ortaya konan olumlu etkilerle ilişkili olduğu saptanmıştır.

Cezaevinde Sağlık Hakkı - Prisoners' Health Rights

Incarceration of prisoners’ in conditions detrimental to their health and inaccessibility of required health care cause grave suffering. Such suffering can only be prevented by determining the obligation of states. Within this context conventions, declarations and recommendations adopted within the United Nations and European Council systems impose certain obligations on states with regard to prisoners’ health rights. The main object of this study is to analyse the judgements of the European Court of Human Rights related to health right of prisoners under article 3 of the European Convention on Human Rights. By these judgements important standards that the state parties must respect were adopted. In these judgements while the Court requires that prisoners must be held in conditions which are consistent with human dignity, it also recognized that imprisonment might justify certain restrictions on access to health care.