Ukrayna ve Rusya: Tarih Üzerinden Savaş (ASBÜ History Talks, 16 Haziran 2022) (original) (raw)

200 Yıllık Örtülü ‘papaz’ Savaşları (16.08.2018) Görüş Yazısı

1820 yılında iki Amerikalı Protestan din adamı olan Pliny Fisk ve Levi Parsons'ın İzmir'e ayak basmasıyla başlayan Amerikan misyonerlik mücadelesi 200 yıl sonra bugün yine İzmir'de düğümlendi. Pastör Andrew Brunson'un Türkiye aleyhine yapmış olduğu faaliyetler ve terör propagandalarına iştirak etme gerekçesiyle tutuklanması Türkiye-ABD ilişkilerini koparan son nokta oldu. Peki Pastör gerçekten tek bahane mi? Hem evet hem hayır. Brunson hakkında verilecek olası bir tavizden sonra ABD'nin mevcut dış politikasının Türkiye aleyhtarlığı değişmeyeceği gibi (İran, İsrail ve Akdeniz Havzası) Brunson'un temsil ettiği agresif ve evanjelist protestan yayılmacılığı başlı başına Türkiye için bir tehdit. Bu yazıda o agresif yayılmacılık bir tekerrür filmi olarak projeksiyona yansıtılacak. Günümüz Amerika Birleşik Devletleri politikalarında etkin bir unsur olan 'Evanjelik' kanadın ilk öncülerini oluşturan misyonerler; din ve insani yardım (filantropi) faaliyetleri üzerinden önce kamuoyu vicdanını sonra da ABD siyasetini 200 yıl içerisinde belirli oranlarda baskılamayı başarmışlardır. Bir çıkar grubu olarak Evanjelik kanadın etkin olması sürecinde benzer kiliselerin, yani bizim anlayışımızla benzer cemaatlerin, bir araya gelerek oluşturdukları çatı kurumlar ortaya çıkmıştır. Yabancı ülkelere gönderilen bu çatı kurumlara bağlı misyonerler sayesinde toplum vicdanına tesir etmeye, başta medya ardından da akademiyi dünyanın bilinmeyen kısmıyla tanıştırmaya ve nihayetinde de kendi dünya görüşleri

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE TÜRKİYE VE SOVYET RUSYA ARASINDA YAPILAN MOSKOVA ANLAŞMASI’NIN ÖNEMİ (16 MART 1921)

MUTAREKEDEN_ISTIKLALE 1921_YILINDA_MILLI_MUCADELE, 2021

THE IMPORTANCE OF THE MOSCOW AGREEMENT SIGNED BETWEEN TURKEY AND SOVIET RUSSIA DURING THE PERIOD OF THE NATIONAL STRUGGLE (16 MARCH 1921) Abstract Relations between Ankara and Moscow began during the National Struggle at a time when both countries were experiencing common difficulties. During this period, in Anatolia, which was occupied, there was a struggle against imperialist forces as well as the uprisings of the former regime’s supporters. From the point of view of the Government of the Russian Socialist Federative Soviet Republic, the October Revolution of 1917 was being fought against opponents, while on the one hand, the imperialist forces were being fought against. There was a common struggle in both countries against both the supporters of the old system and the imperialist powers. During this period, the administrations of the two countries, which share a common destiny, cooperated politically with each other due to these situations in favor of both sides. After Mustafa Kemal’s letter to Vladimir Ilyich Lenin dated April 26, 1920, on the provision of weapons, ammunition, and money assistance needed in the process of the National Struggle, friendly relations were established with the Moscow administration. On May 11, 1920, the first delegation of the Parliament, headed by Foreign Minister Bekir Sami Bey, was sent to Moscow to agree. However, after the negotiations failed to produce a positive result, the second delegation of the Parliament was sent to Moscow on February 19, 1921 under the chairmanship of Economy Minister Yusuf Kemal Bey. After long negotiations, the Moscow Agreement was signed on March 16, 1921, which was in favor of both countries.

Rusya’da 1905-1920 Yılları Arasında Tarihsel Dönüşüm Süreci ve Siyasal Tartışmalar

YDÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ

Bu çalışmanın amacı, Rus Devrimi'nin hangi tarihsel ve düşünsel koşullar içinde oluştuğunu, bu koşullarda meydana gelen değişikliklerin Lenin’in teorik dünyasına nasıl yansıdığını ve devrim stratejisini belirlerken ne tür etkilerde bulunduğunu anlamaya ve göstermeye yöneliktir. Rusya’da devrimci dönüşüm sorunsalına Lenin açısından bakıldığında sosyalizmin gerçekleşmesi için bir devrime ihtiyaç vardır. Ancak, Rusya’nın kendine özgü koşulları göz önünde bulundurulduğunda, işçi sınıfının “bilinçlendirilmesi” gerekliliği ön plana çıkar. Lenin, bu noktadan sonra kitlelerin bilinçlendirilmesinin merkezi esaslara dayalı örgütlenmiş disiplinli bir parti aracılığıyla aşılabileceğini iddia eder. Rus burjuvazisinin güçlü olmayışı burjuva devrimini güçleştiren temel faktörlerden biridir. Bu noktadan sonra Lenin, kapitalizmin görece geliştiği ve güçlü burjuvazinin olmadığı ülkelerde işçi köylü ittifakı temelinde burjuva demokratik devriminin gerçekleştirebileceği iddiasında bulunur.

Savaş İletişimi: Rusya-Ukrayna Savaşı Üzerine Bir İnceleme

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2023

Savaş iletişimi, savaş dönemlerinde devletlerin ve hükümetlerin iç ve dış kamuoyu başta olma üzere hedef kitlelerini bilgilendirmek ve etkilemek amacıyla kullandıkları iletişim yöntemlerini, araçlarını ve uygulamalarını ifade etmektedir. Makalede savaş iletişimi kavramından hareketle Rusya-Ukrayna savaşındaki yayıncılık ve gündem oluşturma faaliyetlerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda kitle iletişim araçlarının içerik sağlayıcısı olan, iç ve dış kamuoyuna dönük içerik üreten ve bu özelliğiyle dikkate değer savaş iletişimi araçlarının başında gelen resmi haber ajanslarının (TASS ve Ukrinform) içerikleri mercek altına alınmıştır. İki ülkenin resmi haber ajanslarının savaşı nasıl ele aldığı, savaşı ve savaşan tarafların iddialarını nasıl haberleştirdikleri, hangi konularda haberler ürettikleri ve savaş iletişimi bağlamında hangi mesajları ön plana çıkardıkları incelenmiştir. Çalışmanın kaleme alındığı dönemde bir yılını dolduran savaş sürecinin tamamını incelemek marjinal faydayı azaltacağından 1-31 Ocak 2023 tarihleri arasındaki bir aylık dönemde üretilen içerikler örneklem olarak seçilmiştir. Elde edilen veriler nitel ve nicel içerik analizi tekniğiyle analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda ajansların haber içeriklerinin bağlı oldukları ülkenin iddialarını, mesajlarını ve meşruiyet yaratma çabalarını destekleyecek şekilde oluşturulduğu ortaya çıkmıştır.

Savaşın Söylemi, Söylemin Savaşı: Sputnik Haber Ajansının Rusya-Ukrayna Çatışması Haberlerinin Söylemi

Selçuk Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2022

ÖZ 24 Şubat 2022'de Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'in emriyle Ukrayna'ya karşı 'Özel Askeri Operasyon' adı altında bir askeri hareket başlatıldı. Putin operasyonun Donbass sakinlerini korumak için tasarlandığını, amacının Ukrayna'yı silahsızlandırılmak ve ülkede faaliyet gösteren neo-nazilerden arındırılmak olduğunu açıkladı. Halen devam etmekte olan bu savaşın, medya üzerinden de yürütüldüğünü bilmekte fayda var. Medyanın savaşı nasıl ele aldığı ve aktardığı kuşkusuz her iki taraf için hayati önem taşımaktadır. Medyanın temsil ettiği fikirler ve tutumlar kamuoyunun oluşumuna etki edebilmekte ve kitle hareketlere sebep olmaktadır. Bu çalışmada Rus medyasının Rusya-Ukrayna savaşını nasıl ele aldığı ve Rusya saldırganlığını nasıl meşrulaştırdığı konusu ele alınmıştır. Bu çerçevede Rusya'nın uluslararası propaganda aracı bilinen Sputnik Haber Ajansı tarafından olaya ilişkin servis edilen haberler analiz edilmiştir. Analiz için Teun van Dijk'in tasarladığı eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada zaman aralığı 18 Şubat-28 Mayıs olarak belirlenmiştir. Sputnik bu çatışmayı haberleştirirken Rus kamuoyunda ve uluslararası alanda savaş kararını meşrulaştırıcı söylemleri üretmiş ve dolaşıma sokmuştur. Haber metinlerindeki Ukrayna'nın 'onlar haksız' söylemi Rusların toplumsal bilincinde oluşan Ukrayna'ya karşı öfke ve olumsuz yargılarla ilişkilendirilmiştir. Araştırma sonucunda, Sputnik'in Ukrayna'yı düşman, haksız, acımasız, Nazizm kelimeleriyle ilişkilendirerek ayrıştırıcı, yargılayıcı söylemler üzerinden sunduğu da bulgulanmıştır.

Rus Modernleşmesinde Batı Karşıtlığının Tarihsel Temelleri

Özet: Türkiye'nin kuzey komşusu olan Rusya ile ilişkileri yaklaşık 6 asırlık bir geçmişe dayanmaktadır. Özellikle 18. Yüzyılda Petro reform programı ile birlikte Avrasya bölgesinde önemli bir güç haline gelen Rusya ile Osmanlı Devleti; Balkanlar, Kafkasya, Türkistan bölgeleri başta olmak üzere sürekli rekabet halinde olmuştur. Geleneksel olarak sıcak denizlere inme siyasetini, bugün Akdeniz üzerinde elde ettiği askeri üslerle güçlendiren Rusya, Türkiye'nin kuzey komşusu olduğu kadar bugün güneyde de hesap edilmesi gereken bir stratejik güç konumuna gelmiştir. Rusya'nın modernleşme deneyimi, Osmanlı‐Türk modernleşme deneyimi ile oldukça benzer bir süreç izlemiştir. Her iki ülke de modernleşme yoluyla bölgede güçlü bir stratejik pozisyon elde etmek, varlığını garanti altına almak istemiştir. Avrupa'da doğal ve kendi iç dinamikleri ile gelişen modernleşme, Rusya'da aydın bürokrat bir elit tarafından tepeden inme bir biçimde gerçekleştirilmiştir. Modernleşmenin halk katında yeterli desteği bulamaması da duygusal tonu yüksek, modernleşme karşıtı bazı fikirlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu makalede 18. ve 19. Yüzyılda Rusya'nın modernleşme sürecinin temel özellikleri analiz edilmeye çalışılacaktır. Modernleşmeyi destekleyen ve ona karşı çıkan siyasal düşünceler, Batı'ya karşı gösterilen farklı tepkiler analiz edilecektir. Makalede, Rusya'daki Batı karşıtlığı ve onu besleyen reformların dönüştürücü ve refleksif etkileri üzerinde durulacaktır. Abstract: Turkey relationship with its northern neighbour Russia has six centuries background. Russia, which became an important force in the Eurasia region with the Petro reform program, was in competition with Ottoman Empire in The Balkans, the Caucasus, and the Turkestan regions in the 18th century. Russia, which strengthened its traditional policy of of Accession to the Warm Sea with the obtained military power in the Mediterranean, has become a strategic force so it has to be counted in the south as well as north. Russia's modernization experience followed a very similar process with the experience of Ottoman‐ Turkish modernization. In both countries, it has been sought to achieve a strong strategic position, and guaranteeing their own existence in the region has been aimed. The modernization developed with its natural and internal dynamics in Europe, but it was accomplished sudden and unexpected way in Russia by an intellectual bureaucratic elite. The fact that the modernization did not find sufficient support on the public level also led to the emergence of some ideas against modernization with high emotional tone. In this article, the basic characteristics of the modernization process of Russia in the 18th and 19th centuries will be tried to be analysed. The different responses to the political thought, the West, which support and oppose modernization will be analyzed. In essence, the anti‐Westernism in Russia and the transformative and reflexive effects of the reforms that nurture it will be discussed.

ÜÇÜNCÜ YILINA GİRERKEN UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI

Bir şarkı iki millet! Biz, bir millet iki devlet deriz oysa. Hem coğrafi hem de kültürel, Azerbaycan ve Türkiye’den birbirine daha yakın iki Slav halk olan Ukraynalılar ve Ruslar, Türkler gibi tek kaderin ortak paydaşları olarak görmediler kendilerini. Gerçekten de öyle değiller. Japonya’ya sınır Kamçatka’daki Rus, Polonya’ya sınır Liviv’deki Ukraynalıyla aynı kadere inanmadı. Ama iki halk da aynı şarkıya, aynı Slav güzeli Katyuşa’ya inandı. Çünkü asker vatanını korurken Katyuşa ise aşkını içinde sakladı (Пусть он землю бережет родную, А любовь Катюша с бережет).