Mevsimsellik Ve Dindarlık İlişkisi (original) (raw)

Simgeler ve Dindarlık

Bugün XIX. Yüzyılın hissetmiş olmasının bile mümkün olmadığı birşey anlaşılmaya başlanmıştır. Bu da simgenin, efsanenin, imgenin,manevi hayatın özüne ait oldukları;bunları gizlemenin, sakatlamanın, geriletmenin mümkün olduğu; ancak asla yokedilemeyecekleridir." Mircea Eliade, İmgeler ve Simgeler, s.XVIII 14 Muhammed s.a.v müşriklerin kurban kestiği taşların üzerinde kurban kesmemiş ve bunu kesinlikle yasaklamıştır 15 Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş,s.359-365

Dengeli Yaşam ve Dindarlık İlişkisi

Journal of analytic divinity, 2021

İntihal/Plagiarism: Bu makale, iThenticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. This article has been scanned by iThenticate. No plagiarism detected. Etik Beyan/Ethical Statement: Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur/It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited (Hümeyra A. Doğan-Behlül Tokur) Finansal Destek / Grant Support: Yazarlar bu çalışma için finansal destek almadıklarını beyan etmiştir. / The authors declared that this study has received no financial support. CC BY-NC 4.

Din ve Ekonomi İlişkisi

Din ve ekonomi, toplumsal yaşamı yönlendiren ve günlük siyaseti belirleyen iki önemli olgudur. Toplumda önem atfedilen bu iki kavram sık sık araştırmaların konusu olmaktadır. Bu iki kavramın birbiriyle olan ilişkisi de ayrı bir konu olarak araştırmaya değerdir. Bu çalışma da bahse konu olan ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada din ve ekonomi kavramlarının birbiriyle ilişkili olduğu ve iki kavramın da birbirini etkilediği ve şekillendirdiği hipotezi konu edinilmiştir. Bu bağlamda ilkel dinler, antik inanışlar ve İbrahimi dinler araştırma kapsamına dâhil edilmiştir. Mümkün olduğunca bu inanışların kutsal saydığı metinlerden yararlanılmış, bunun yanı sıra hipotezde bahsedilen ilişki tarihsel ve toplumsal açıdan da değerlendirilmiştir. Bu çalışma, dinlerin ekonomik hayat bakışı ile ilgili karşılaştırmalı bir değerlendirme olarak tasarlanmamıştır. Metinde her bir inancın ekonomik öğretileri, birbirinden bağımsız olacak şekilde irdelenmiştir. Bu bağlamda özellikle Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet ön plana çıkarılmıştır.

Toplumsallaşma ve Dindarlık (Samsun Örneği)

Türkiye Diyanet Vakfı Matbaası, Ankara, 2011

Din, insanların tutum ve davranışlarını, insanlar arası ilişkileri ve toplumsal hayatı belirleyen bir kurumdur. Bu anlamda din, insani deneyimin merkezinde yer alan bir fenomendir. Söz konusu bu deneyim, büyük oranda bireyin içinde yaşadığı toplumun sosyo-dînî yapısına bağlı olarak tecrübe edilmektedir. Dinle ilgili bilgiler genelde soyut olduğundan zorunlu olarak bir sembol ya da bir imge aracılığıyla sunulmaktadır. Birtakım semboller veya imgeler vasıtasıyla toplumsal alanda tezahür etmemiş bir dînin, bireyler üzerinde sosyal etkisinden bahsedilemez. Bu nedenle, din toplumsal alanda, semboller, değerler, normlar, imgeler yoluyla tezahür etmekte ve bireylerin, bunlarla etkileşimi ölçüsünde dindarlık eğilimleri ve tipolojileri oluşmaktadır. Dolayısıyla bireyin, toplumsal alanda tezahür etmiş ve kurumsallaşmış dinle olan etkileşimi, ancak bir toplumsallaşma süreciyle ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, Samsun örneğinden hareketle günümüz Türkiye’sinin değişen sosyo-kültürel ortamında dinsel yaşayışta gözlemlenen değişimler ile bu bağlam içerisinde toplumsallaşmasını sürdüren bireylerin ‘dindarlık yönelimleri’ ve ‘dînî toplumsallaşma’ sonuçları üzerine rol oynayan sosyal faktörlerin etki düzeyleri araştırılmaktadır.

Ruh Sağlığı ve Dindarlık İlişkisi

Journal of Ibn Haldun Studies, Ibn Haldun University

Bu çalışmada, pandemi süreci sonrasında üniversite gençliğinin ruh sağlığına yönelik değişkenleri ve dindarlık düzeyleri incelenerek varolan durumunun ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışma verileri, pandemi süreci sonrasında üniversite öğrencilerinin % 29 oranında orta ve yüksek yalnızlık düzeyine sahip olduğunu, %31 oranında çok şiddetli düzeyde depresif belirtiler göstermekte olduğu ve %27 oranında çok şiddetli düzeyde anksiyete belirtileri olduğunu, %16 oranında çok siddetli düzeyde stres bozukluğu belirtilerine sahip bulunduğunu ortaya koymuştur. Cinsiyetler açısında ruh sağlığı değerlendirmesinde erkeklerin kaygı düzeyi kadınlara göre daha yüksek bulunmuştur. Araştırmada ortaya çıkan bulgulara göre; dindarlık düzeyi, depresyon, kaygı, yalnızlık ve stres düzeylerinin negatif yordayıcısıdır. Tüm bu veriler, dindarlığın ruh sağlığı için bir koruyucu faktör olabileceği savını desteklemektedir.

DİNLER ve MÛSİKÎ

İnsan, manevi dünyası olan, düşünen ve inanan bir varlıktır. İnsanın manevi dünyasında teŪahür eden inanç ve düşünceler; güŪellik, estetik ve sanat gibi olgularla birlikte kültürel algısının oluşmasında etkin olmuştur. Fıtri olarak insanın yaratılışında var olan bu olgular, tarihi ve içtimai süreçte din ile şekillenerek anlamını bulmuş, dini kaygı ve gerekliliklerle yorumlanarak sanat eserlerinin meydana getirilmesinde önemli rol üstlenmiştir. İlk çağlardan günümüze kadar geçen Ūaman içinde kendi mukaddesleri ile değişmeŪ değerlerini tespit eden ve koruyan her din, inanç bağlamında farklılıklar gösterse de hemen hepsi Allah'a ulaşma gayesiyle sanatı anlatım dili olarak kullanmıştır. İnanç değerleri doğrultusunda meydana getirilen ve insanın Yüce Yaratıcıya ulaşma noktasında hissiyatını en iyi ifade edebildiği sanat ise mûsikîdir. Bu çalışmada; ilkel Ūamanlardan başlamak üŪere ilahi dinler; Mûsevilik, Hristiyanlık ve İslam içerisinde din ile mûsikînin ayrılmaŪ beraberliklerinin araştırılması hedeflenmiştir.

Çağdaş Zamanlarda Din ve Dindarlık

Bu kitabın yayım hakkı İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesine aittir. 5846, 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserileri Yasası gereği herhangi bir bölümü, resmi veya yazısı, yazarların, yayımcısının yazılı izni alınmadan tekrarlanamaz, basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz, hiçbir biçimde, hiçbir yolla çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. Yazıların ve görsellerin yasal sorumluluğu yazarlara aittir.

Mevlevîli̇k Ve Mûsikî

2007

Hz. Mevlânâ; XIII. yuzyilda yasamis olan, buyuk bir Islâm alimi, gonul insani ve Allah dostudur. Hz. Mevlânâ, yasamis oldugu donemde, ogretilerini anlatma ve halka ulastirma konusunda basta siir ve Musiki olmak uzere sanatsal unsurlari ziyadesiyle kullanmis ve on plana cikarmistir. Bundan dolayi, O’nun hayatini, ogretilerini anlatmak ve nesillere aktarmak maksadiyla kendisinden sonra kurulmus olan Mevlevi Tarikati da musikiye Hz. Mevlânâ’nin teveccuhu uzere gereken onemi vermis, zaman icerisinde ve gunumuzde de hala etkilerini gordugumuz yakin tarihimizin en kaliteli san’at okullari olmuslardir. Mevlevilik Tarikati icin cok onemli bir yer tutan san’atkârlik ve san’at hayâti, Hz. Mevlânâ’nin ornek yasami ve ogretileri ile kendi icerisinde dillerden dillere, gonullerden gonullere tekke terbiyesi ve mesk usulu ile aktarilmis, zaman icerisinde demlenmis, olgunlasmis ve ozellikle Dede Efendi, Şeyh Galip, Zekai Dede gibi san’at tarihine ismini altin harflerle yazdirmis san’atkârlari ile b...