Ekonomik ve Sosyal Göstergelerin Kadınların Yaşam Beklentisi Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi (original) (raw)

Yaşamın Örgütlenmesinde Kadınların Komünal Ekonomi Arayışları

Jineoloji Dergisi, Sayı 16, 2020

Tüm özgürleşme mücadeleleri ekonomik yaşamın kapitalist, devletçi ve patriyarkal olmayan bir zihniyetle örgütlenmesini zorunlu kılıyor. Bu nedenle yazı boyunca komünal ekonomi denildiğinde özünde anti-kapitalist ve anti-patriyarkal otonom bir ekonomi kastedilmektedir ve kooperatifler kolektif işin/yaşamın örgütlendiği mekanizmalar olarak ele alınmaktadırlar. Dünyada kapitalist ilişkilerin tahakkümünde kalan hatta bu ilişkileri yeniden üreten sayısız kooperatif vardır ancak bu kooperatiflerin özünde komünal ekonomilerin örgütlenmesinde bir araç olarak ele alınamayacağını ifade etmez. Daha ziyade kooperatiflerin sadece kapitalizme karşı değil aynı zamanda ataerkiye karşı da örgütlenmesi gerektiğini ifade eder. Yazının ilerleyen kısımlarında bu nedenle kooperatifler merkezli bir anlatım yapılmaktadır ve bu kooperatifler resmilikleri üzerinden değil işleyişleri temelinde kooperatif olarak ele alınmaktadır.Hele de kadınların özne olduğu kooperatif deneyimleri, kooperatifçilikte yeni bir anlayışın ortaya çıkmasında önemli bir potansiyel taşımaktadır. Nitekim bu kooperatifler sadece çalışmaları değil tüm yaşamsal faaliyetleri dönüştüren yapılara dönüşür. Bu nedenle kadın bakış açısıyla yaşamın örgütlenmesi anlamında komünal ekonomi, ekonomiden fazlasını ifade eder.

EKONOMİK KRİZLERİN KADIN İSTİHDAMI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Turkish Studies - Economics, Finance, Politics, 2020

İstihdam günümüz dünyasında çözülmesi gereken önemli bir olgudur. Sadece gelişmekte olan ülkelerin problemi olmamakla birlikte gelişmiş ülkelerin de sorunudur. Kadın istihdamı sadece ekonomik olarak değil aynı zamanda toplumsal bir sorun olduğu için çözülmesi gereken bir konudur. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını kadınlar oluşturmasına karşın toplam istihdamdan yeterli payı alamadığı görülmektedir. İstihdamda ortaya çıkan olumlu gelişmeler ekonomik ve sosyal gelişmenin önemli bir işareti olmaktadır. Aynı şekilde toplumsal gelişme için de kadın istihdam oranlarındaki artış dikkatle takip edilmelidir. Ekonomik krizler nedenleri ve sonuçları ile birlikte kadın istihdamı üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı ekonomik krizlerin kadın istihdamı üzerindeki etkilerini nitel bir araştırma ile incelemektir. Ayrıca ekonomik kriz dönemlerinde özellikle kadınları çalışmaya iten sebeplerin araştırılması, çalışma koşullarının belirlenmesi, iş hayatına atılırken ve çalışma yaşamı içinde yaşadıkları problemler ve engellerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Ekonomik kriz ile kadın istihdamı konularında nicel araştırmaların fazlalılığı karşısında nitel çalışmaların kısıtlı kalması bu çalışmanın farklılığını ortaya koyması açısından önemlidir. Nitel araştıma yöntemi kullanılarak kadınların kendi görüşleri doğrultusunda ekonomik krizlerin kadın istihdamı üzerindeki etkileri çeşitli alt başlıklar halinde incelenmiştir. Bu çalışmada ekonomik krizler ile kadın istihdamı arasındaki ilişkiler açısından literatür taraması yapılmış ve sonrasında çalışmanın örneklemi olan Bilecik ilinde özel sektörde çalışan 30 katılımcı kadınla yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar sonucunda kadın katılımcıların gözünden değerlendirmeler yapılmıştır. Son olarak da çalışmayla ilgili değerlendirme yapılıp sonuçlandırılmıştır.

Kalkınma Göstergeleri Çerçevesinde Yaşam Beklentisinin Yapısal Eşitlik Modeli İle İncelenmesi

Anemon Muş Alparslan Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2018

Bu çalışmada, Türkiye'de yaşayan kişilerin yaşam beklentileri kalkınma göstergeleri dikkate alınarak incelenmiştir. Çalışmada, Birleşmiş Milletler Beşeri Kalkınma İndeksi içerisinde yer alan kalkınma göstergelerinden; Temel makroekonomik göstergeler ve bireysel sağlık göstergelerinden yararlanılmıştır. Kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla, ekonomik büyüme, tasarruflar, sabit sermaye yatırımları gibi ekonomik göstergeler ve yaşam beklentisi, ölüm oranları, doktor başına düşen nüfus gibi sağlık göstergeleri olmak üzere yedi gösterge kullanılmıştır. Çalışmada, yaşam beklentisi bağımlı değişken olarak ele alınmış ve diğer göstergelerin yaşam beklentisine etkileri yapısal eşitlik modeli ile açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular, ölüm oranı dışında Türkiye'nin kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla ekonomik büyüme, sabit sermaye yatırımları, tasarruf ve doktor başına düşen nüfusun yaşam beklentisi üzerinde önemli bir etken olduğunu göstermiştir.

EĞİTİM SEVİYELERİNE GÖRE KADIN EMEĞİNİN EKONOMİK BÜYÜME PERFORMANSINDAKİ ROLÜ: TÜRKİYE DENEYİMİ

According to the results of the causality analysis, there is a one-sided causality relationship between the other variables related to education and the economic growth, while only the Labor Force Participation Rate of High School or Faculty Graduates and the economic growth variable are related to mutual causality. According to this result, it is understood that the labor force participation of women with different education levels is the reason for economic growth.

Ceditçi Düşüncede Kadının Sosyo-Ekonomik Rolü ve Etkileri

2021

Ceditçi düşünce, 19. yüzyılda İsmail Gaspıralı öncülüğünde Rusya Türkleri arasında ortaya çıkmış bir aydınlanma hareketidir. Rusya Türklerinin siyasi, iktisadi, toplumsal ve kültürel sahalarda geri kalmışlığına çözüm üreterek, toplumun sosyoekonomik olarak gelişmesi hedeflenmiştir. Ceditçi aydınlar, bu hedefe ulaşmada en büyük engelin cehalet ve kadınların toplumsal yaşamdan dışlanmış vaziyeti olduğunu düşünmüştür. Ceditçilere göre kadınlar toplumun mimarı olmakla beraber aynı zamanda toplumsal gelişmenin de itici unsurudur. Bu nedenle ilk olarak kadın hak ve hürriyetleri meselesine çözüm üretmeyi amaçlamışlardır. Bu çalışmada, 19. yüzyıl sonunda ortaya çıkan ve SSCB'nin kurulmasına kadar etkin olan Ceditçi düşüncede, kadının sosyoekonomik statüsü incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak Ceditçi aydınların bu konuda kaleme aldığı eserler değerlendirilmiş ve daha sonra Rusya Türkleri arasında ortaya çıkan kadın hareketinde gösterdikleri faaliyetler incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar neticesinde, Ceditçi düşünürlerin maddi ve manevi ilerlemede kadının toplumsal yaşamdaki itici rolüne dair farkındalık yaratmanın ve kadınların toplumsal yaşamdaki merkezi rolüne uygun toplumsal yapının sağlanmasını bir misyon haline getirdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca kadın hak ve hürriyetleri meselesinde elde edilen kazanımlarda etkin rol oynadıkları görülmüştür.

KADIN ÇALIŞANLARIN CİNSİYET ROL STRESİ ve İŞE ADANMIŞLIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİDE YAŞAM KALİTESİNİN DÜZENLEYİCİ ROLÜ

Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi

Bu çalışmada kadın çalışanların cinsiyet rol stresi ve işe adanmışlıkları arasındaki ilişkide yaşam kalitesinin düzenleyici rolü sorgulanmıştır. Kadınların yaşamın farklı alanlarındaki rollerinin çatışmasından ortaya çıkan rol stresiyle ilgili bireysel Batılı toplumlarda birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen kolektivist Türk toplumunda yeterli bir çalışmaya rastlanmamıştır. Türk toplumunda kadınların iş yaşamında daha fazla rol almasının rol stresine yol açabileceği ve bunun işe adanmışlıklarını olumsuz etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu süreçte kadınların yaşam kalite algılarının yaşayabilecekleri stresi azaltarak işe adanmışlıklarını arttırabileceği düşünülmektedir. Batı Karadeniz illerindeki kadın çalışanların oluşturduğu 306 kişilik örneklemden elde edilen verilerin SPSS 21'de analiz edilmesiyle elde edilen sonuçlara göre rol stresinin işe adanmışlık üzerinde olumsuz etkisi gözlenirken yaşam kalite algısının etkisiyle bu ilişki olumlu hale dönmüştür.

The Examination of the Effects of the Economic and Social Indicators on Women’s Life Expectation

2018

The main purpose of this study is to determine the effects of life expectancy of women on access to education, employment, average income and health by panel data analysis. The life expectancy is a subject that is particularly studied in the literature especially in development content. It is thought to be that this issue needs to be examined in specifically on women as gender studies accelerate these days. Within the scope of this study, randomly selected 7 countries with the variables of education, employment, average income, and access to health facilities, which are among the determinants of life expectancy in the literature, have been examined based on the classification of welfare regimes. In these seven randomly chosen countries with shared data sets, it was examined whether the selected variables had an effect on the life expectancy of women between 2009-2016. According to the findings, results of the analysis were similar to the literature, the employment and average income variables on the life expectation are positive, while the problems experienced in accessing the health opportunities have a negative effect.