Şev Açılarının Ilk Yaklaşım Olarak Hesaplanmasında İki Yeni Pratik Yöntemin Konya-Çumra Manyezit Sahasına Uygulanışı (original) (raw)
Related papers
HATİB EŞ-ŞİRBİNİ VE MUGNİ'L-MUHTAC ADU KİTABINDAKi METODU
Hiai 10 ve miladi 16. yüzyılda yaşayan büyük Şafii fakihi Hatib eş-Şirbini ( ö. 977/ 1569) Fıkıh, Tefsir, Hadis, Akide, Nahiv ve diğer ilim dallannda en az 24 kitap kaleme alan çok yönlü bir alimdir. Daha çok fıkıh yönüyle öne çıkmış olup Şafi mezhebinde büyük bir itibara sahiptir ve fetva sıralamasında büyük Şafii fakihi Zekeriya ei-Ensan'den hemen sonra gelmektedir. Fıkıhteki en meşhur kitaplanndan el-ikna ile Muğni'I Muhtac ilim çevrelerince büyük ilgi görmüş, ilki Ezher Üniversitesi'nin Use, ikincisi Fakülte seviyesinde ders kitabı yapılmıştır. İmam Nevevi'nin Şafilerce hemen en muteber fıkıh metni sayılan el-Minhac üzerine kaleme aldığı Muğni'I-Muhtac sözkonusu metnin üslup ve ifade bakımından da çok güzel orta üzeri uzunlukta bir şerhtir. Kitap ülkemiz şafiierince aynı ilgi ve itibara sahiptir.
10. TRANSIST Uluslararası İstanbul Ulaşım Kongre ve Fuarı, 2017
Toplu taşıma sistemlerinin hizmet kalitesi, hem mevcut kullanıcıların deneyimlerini olumlu yönde etkilemesi hem de şahsi aracı ile seyahat eden kişileri toplu ulaşımı kullanmaya teşvik etmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Literatürde, toplu taşıma sistemlerinin hizmet kalitesini ölçmek amacıyla anket ve mülakat tekniklerinin yanı sıra, çeşitli istatistiki ve matematiksel yöntemler kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, otobüs hatlarının hizmet kalitesini ölçmek amacıyla çok kriterli karar verme tekniklerine dayalı iki aşamalı bir yöntem geliştirilmiştir. İlk aşamada, hizmet kalitesi kriterlerinin önem derecesini kullanıcıların perspektifinden belirlemek amacıyla AHP tekniği kullanılmıştır. İkinci aşamada ise otobüs hatlarının hizmet kalitesi skorunu ölçmek ve sıralamak için TOPSIS kullanılmıştır. Böylelikle otobüs hatlarının hizmet kalitesi kullanıcıların perspektifinden ölçülmüştür. Analiz sonuçlarına göre hizmet kalitesinin yüksek ve düşük olduğu hatlar belirlenmiş ve yapılacak iyileştirmelerin hangi hatlardan başlaması gerektiği ortaya konmuştur.
ÂŞIK ÇELEBİ'NİN RAVZATÜ'Ş-ŞÜHEDÂ TERCÜMESİNDE METODİK UYGULAMALAR
ÖZET Ravzatü’ş-Şühedâ adlı Farsça eser hicrî 908 (miladi 1502) yılında Hüseyin Vâiz-i Kâşifî tarafından Kerbela olayı merkeze alınarak yazılmış bir eserdir. 16. yüzyıl Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Âşık Çelebi şairlerle ilgili yazmış olduğu Meşâ’irü’ş-Şu’arâ adlı eseri ile meşhur olmuştur. Ayrıca Arapça ve Farsça dillerinden Türkçeye yapmış olduğu tercümelerle de önde gelen bir mütercimdir. O Kâşifî’nin Ravzatü’ş- Şühedâ adlı eserini hicrî 953 (miladi 1546) yılında Türkçe’ye tercüme etmiştir. Daha sonra ise bu tercümesini tekrar ele alarak yeniden düzenlemiş ve ona son şeklini vermiştir. Onun bu eseri tercüme için seçmesinde muhtemelen kendisinin seyyid oluşu etkili olmuştur. Tercüme neticesinde ortaya çıkan metnin sanat kaygısı ile oluşturulduğu görülür. Böylece Türk nesir edebiyatında önemli bir eser de ortaya çıkmıştır. Mütercim burada tıpkı bir şair gibi hareket etmiş, hem şekil hem de anlam ile ilgili sanatlardan faydalanmıştır. Tercüme metin kaynak metin ile karşılaştırıldığında birtakım metodik uygulamalardan bazı çıkarımlara ulaşılabilir. Yani mütercim eseri tercüme ederken hedef kitleyi dikkate alarak belli bir metot takip etmiştir. Bu metotta kelime değiştirme, özetleme, genişletme, ayıklama, ekleme ve yerelleştirme şeklindeki birtakım uygulamalar dikkat çekmektedir. Bu makalede Ravzatü’ş-Şühedâ tercümesindeki Âşık Çelebi’nin bu uygulamalarının ne tür metodik özellikler sergilediği çeşitli örneklerle gösterilmiştir. Ayrıca Âşık Çelebi’nin bu tercümedeki üslubu ve tercüme hatalarına da kısaca değinilmiştir. Böylece tercüme ana özellikleriyle tanıtılmıştır. Anahtar Kelimeler: Âşık Çelebi, 16. yüzyıl, Ravzatü’ş-Şühedâ, tercüme, Türk nesir edebiyatı.
Sinav Çi̇zelgeleme Problemi̇nde Sinif Ve Gözetmen Atamalari İçi̇n İki̇ Aşamali Bi̇r Çözüm Yaklaşimi
Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering, 2020
Bu çalışmada, sınav çizelgeleme problemi için hedef programlama tabanlı bir çözüm yaklaşımı önerilmektedir. Yakın tarihli başka bir çalışma kapsamında çeşitli kriterler dikkate alınarak sınavların zaman dilimlerine atanması için bulanık mantık ve hedef programlama tabanlı bir yaklaşım geliştirilmiştir. Bu çalışmada ise sınav çizelgesinin tamamlanması amacıyla zaman dilimlerine atanmış olan sınavların, sınıf ve gözetmen atamalarının yapılması için iki aşamalı öncelikli hedef programlama tabanlı bir yaklaşım kullanılmıştır. Geliştirilen yaklaşımda, söz konusu hedef programlama modelleri ardışık olarak çözülerek, problem boyutunda azalma ve çözüm süresinde iyileşme sağlanması amaçlanmıştır. Önerilen yaklaşım, gerçek bir sınav çizelgeleme problemine uygulanmıştır. Elde edilen çizelgenin gerçek hayattaki çizelgeyle derslik kapasite kullanım oranları, toplam kullanılan derslik ve buna bağlı olarak gözetmen sayıları gibi çeşitli performans kriterleri açısından karşılaştırılması sonucunda önerilen yaklaşımın daha iyi sonuçlar ürettiği görülmüştür. Çalışma kapsamında, gözetmen tercihlerinin ve gözetmen başına sınav sürelerinin de dikkate alınmasıyla, gözetmenler için uygunluk ve iş yükü dengesinin de iyileştirilmesi sağlanmıştır. Buna ek olarak, atamaların gerçekleştirilme süreleri açısından da uzun süreler gerektiren gerçek-hayat problem çözüm süreci ile karşılaştırıldığında, önerilen yaklaşım kullanılarak çok daha kısa sürede atamalar gerçekleştirilebilmektedir.
ÇİFT KAHRAMANLI AŞK MESNEVİLERİNİN SEBEB-İ TELİF VE HATİMELERİNDE ŞAİRİN ŞİİRİ İLE ÖVÜNMESİ -II
Mesnevilerin giriş bölümünde bulunan sebeb-i telif başlığında eserin yazılma nedeni açıklanır. Bu başlıkta, şairin hayatı ile alakalı detaylar bulunabilir. Kendinden önceki büyük şairleri anması ve onlara nazire yazmakla övünmesi gibi şair ve eserine dair tutumlara ulaşılabilir. Hâtime başlığında ise şair çoğunlukla eserin tamamlanması sebebiyle Allah’a hamd ve senâda bulunur. Padişaha veya eserini sunduğu kişiye -diğer devlet büyüklerinden biri olması muhtemeldir- dua eder. Kendisinden önceki bilindik mesnevi şairlerini anar ve kendi kalemiyle övünür. Kıskanç insanlardan, düşmanlarından, müstensihlerin hatalarından eserini koruması için Allah’a dua eder. Son olarak da eserinin ismini, bitiş tarihini ve beyit sayısını belirterek okuyanlardan hayır duası ister. Mesnevilerde şairin şiirini övmesi, diğer şairlerden kendini üstün tutarak daha iyisini ortaya koyabileceğini belirtmesi, büyük hamse yazarlarını ya da aynı konuda kendinden önce eser vermiş şairleri anarak kendini de onlarla birlikte zikretmesi zamanla bir gelenek hâline gelmiştir. Şairin benlik algısını öne çıkararak başka şairlerin ken- disiyle boy ölçüşemeyeceğini, tüm kelimelerinde derin manalar bulunduğunu, bu manaların bir mücevher gibi değerli olduğunu, bunu da ancak kıymetini bilenlerin anlayacağını belirtir. Bu makalede çift kahramanlı aşk mesnevilerinin sebeb-i telif ve hâtime kısımları incelenerek şairin şiirini övmesi beyitlerle örneklendirilmiştir. Bahsedilen benlik algısı çerçevesinde ele alınan örnekler üzerinden şairin kendini nasıl öne çıkardığı ve bunu yaparken kullandığı tutumlar incelenmeye çalışılmıştır.
Günümüzde tüm kurumların halkları (hedef kitleleri) ile karşılıklı iletişime dayalı olarak faaliyetlerini sürdürmeleri gerektiği kaçınılmaz bir gerçektir. Gerek literatürde gerekse uygulamada çoğu zaman halkla ilişkiler faaliyetleri sadece kâr amacı güden kuruluşlara yönelik olarak algılansa da günümüzde kamu kurumları da halkla ilişkiler çalışmalarına başvurmaktadırlar. Bu noktada kamu kurumları kapsamında değerlendirilen belediyeler de çağdaş, şeffaf ve katılımcı bir yönetim anlayışı gereği bulundukları bölgede hizmet götürdükleri vatandaşlar için anlayış, destek ve güveni sağlamaya yönelik halkla ilişkiler faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Bir tanıma ve tanıtma süreci olan halkla ilişkilerde hedef kitlenin yakından tanınması tutumlarının, beklentilerinin ve isteklerinin bilinmesi yapılacak tanıtım faaliyetlerinde başarıyı getiren önemli bir etkenlerden biridir. Belediyeler günümüzde hizmet götürecekleri halkı tanıma, onların beklenti, istek ve şikayetlerini öğrenme noktasında birçok yöntemden faydalanmaktadır. Bu açıdan bakıldığı zaman halkın belediyelere yakınma, istek ve şikayetlerini iletme yöntemlerinden bir olan “mavi masa” uygulamaları belediyelerin halkla ilişkiler faaliyetleri için önemli bir tanıma aracı olmaktadır. Bu makalede İstanbul’un ve aynı zamanda Türkiye’nin önemli belediyelerinden biri olan ve de çok geniş bir hizmet alanına sahip bulunan Şişli Belediyesi’ndeki “mavi masa” çalışmaları incelenmiştir.
APSİS ARAÇ TAKİP SİSTEMİ İLE ŞEHİR HARİTALARININ SAYISALLAŞTIRILMASI ve KONYA UYGULAMASI
Özet: Genel araç takip sistemleri araçlarõn konumsal bilgileri hakkõnda veri üreten sistemler olarak bilinmektedir. Fakat özellikle Türkiye gibi sayõsal haritalarõ tamamlanmamõş ülkelerde bu sistemlerin çalõşmasõ sayõsal haritayõ önemli bir altlõk olarak kullanmalarõndan dolayõ genelde mümkün olamamaktadõr. Bu çalõşma ile sayõsal haritasõ bulunmayan (özel amaçlarla üretilenler hariç) Konya`nõn ana caddelerinde Apsis araç takip sistemi ile GPS verileri toplanmõş ve sistemin tüm şehirde çalõşmasõna olanak sağlayacak bir sayõsal haritasõnõn üretimi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra üretilen bu sayõsal harita altlõk olarak kullanõlarak Apsis araç takip sisteminde kontrolü sağlanmõştõr. Bu sistemle üretilen sayõsal harita daha ileriki aşamada toplu taşõm araçlarõnõn konumsal ve sayõsal güzergah bilgilerinin işlenmesi için de bir altlõk oluşturabilecektir. Bu sayede toplu taşõm araçlarõ ana duraklarõnda bilgi üreten akõllõ toplu taşõm bilgi sistemi için de gerekli olan ilk adõm atõlmõş olacaktõr.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ ÖRNEKLİĞİNDE HADİS VE SİYER RİVAYETLERİ İLE İLGİLİ METODOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME
2018
Öz Hadis rivayetlerinin baş tarafında bir sened zinciri vardır ve bu, hadis rivayetlerinde vazgeçilmez bir unsurdur. Aynı şekilde siyer rivayetlerinin ekserisinde de sened zinciri yer alır. Ancak isnad uygulaması siyer haberleri için vazgeçilmez bir unsur değildir. Bu noktada metodolojik açıdan hadis ve siyer ilimleri birbirinden ayrılır. Hadis usulcüleri siyer müelliflerini birçok nedenle eleştirirler. Bu eleştirilerin en önemli sebeplerinden biri, onların her haber için ayrı bir isnad kullanmamalarıdır. Bu nedenle hadisçiler, onlardan rivayet nakletmezler. Ancak biz, hadisçilerin siyer ilmi ile hadis ilmi arasında-ki farkları göz önüne almadan değerlendirme yaptıkları görüşündeyiz. Dolayısıyla bu ilim dallarının kendi dinamikleri içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Siyer rivayetlerinin hadis rivayetleri gibi aynı yöntemle tenkit edildiğinde objektif ol-mayan değerlendirmelere yol açabileceği kanaatindeyiz. Abstract There is a chain of sanad at the head of the hadith narratives and this indispensable element in the hadith narratives. In the same way, in the majority of the narratives of siyar include a chain of sanad. However, isnad implementation is not an indispensable element for siyar narratives. Hadith methodologists criticize the siyar writers for many reasons. One of the most important reasons of this criticizes that they do not use a separate (isnad) for every narration. For this reason, the hadith writers do not transfer narrative from them. However, we think that the hadith methodologists are evaluating without considering the differences between the siyar and hadith science. Therefore, we defend that these disciplines should be evaluated within their own dynamics. We believe that siyar narratives may lead to non-objective evaluations when criticized in the same way as hadith narrations.