1989 Yılı ve Sonrasında Bulgaristan'dan Türkiye'ye Yönelen Göçler (original) (raw)
Related papers
Bulgaristan'dan Türkiye'ye Türk Göçü (1989 Örneği)
Bu makalede Türklerin Bulgaristan 'dan Türkiye'ye olan göçleri esnasındaki serüvenleri kronolojiye uygun olarak anlatılmıştır. İlk önce 1989 öncesi yapılan bütün göçlere kısaca değinilmiş, sonrasında 1989 göçünü hazırlayan etkenler işlenmiştir. Asıl konumuz olan 1989 göçü ise son aşamada değerlendirilmiştir. Göç sonrası göçmenlerin karşılaştığı sorunlardan da bahsedilerek makale sonra erdirilmiştir. Bu yazının yayınlanmasındaki amaç asla Türk-Bulgar nefreti yaratmak değildir. Amacımız yaşananlardan ders çıkarılıp tekrar böyle hatalara düşülmemesidir
Balkanlar'dan Türkiye'ye Son Büyük Göç Olarak 1989 Göçüne Giden Süreç
2016
Kendi ulus devletlerini kurmak isteyen Balkan devletlerinin, içerisindeki azınlıklara yönelik asimilasyon ve göç ettirme politikalarını tarih boyunca canlı tuttuklarını görmekteyiz. Balkanlar'da en fazla Türk azınlığın yaşadığı Bulgaristan, kendi azınlık politikalarında da aynı tutumları Komünist dönem öncesi ve sonrasında da çeşitli şekillerde uygulamıştır. Bu çalışmada 1989 göçüne giden sürecin nasıl işlediği, Bulgaristan'daki Türk ve Müslüman azınlığın neden asimilasyon politikalarına ya da göçe mecbur edildiği sorularına cevap aranmış olup ve bu bağlamda Bulgaristan – Türkiye ilişkilerinin hangi boyutta olduğuna değinilmek istenmiştir.
Osmanlıdan Günümüze Bulgaristan'dan Türkiye'ye Göçler
Geçmişten Günümüze Uluslararası Göç, 2022
Osmanlı Devleti’nin savaşlarda yenilerek Balkanlardan çekilmesiyle o topraklarda yaşayan Müslümanlar özellikle Türkler çok büyük sıkıntılar yaşamışlardır. Çalışmamızın konusu olan Bulgaristan’da yaşayan Türkler 93 Harbi de denilen Osmanlı-Rus Savaşı(1877-1878)’nın Osmanlılar tarafından kaybedilmesiyle beraber söz konusu sıkıntıları çekmişler, Ruslar ve hemen ardından Bulgar çeteleri tarafından yapılan eziyetlere katlanamayarak Anadolu’ya göç etmişlerdir. Hemen arkasından kaybedilen Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Anadolu’ya göçleri arttırmıştır. Osmanlı Hükümeti Bulgaristan’dan gelen bütün göçmenleri büyük bir şefkatle karşılamıştır. Bununla beraber hiç beklemediği kitlesel göçlerle karşılaşınca hazırlıksız yakalanmış, alınan önlemler yetersiz kalmış, gerek göçmenler gerekse hükümet başta iskan konusu olmak üzere bazı sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu sıkıntılara çözüm bulmak üzere İskan Kanunu kabul edilip, uygulamaya geçilmiş, göç eden kişilere vatandaşlık verilmiş, yardımlarda bulunulmuş, çocuklarına eğitim imkanları sağlanmış, kısaca Osmanlı vatandaşlarıyla uyum içinde mutlu bir şekilde yaşamaları için Devlet, elinden geleni yapmıştır. Bu çalışmada Osmanlı Döneminde Bulgaristan’dan Türkiye’ye gerçekleşen göçler ele alınarak bu göçlerin nedenleri, taraflara etkileri ve Bulgaristan’dan göç edenlerin Türkiye’ye entegrasyonu için yapılan çalışmalar incelenmektedir.
TÜRKİYE-BULGARİSTAN İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA 1989 ÖNCESİ POMAK GÖÇLERİ
TOBİDER, 2020
Günümüz Bulgaristan coğrafyasında yaşayan Pomakların göç kaderi 1877’den 1920 yıllarının ilk yarısına kadar devam eden süreçte Türklerin göç kaderinden farklı değildir. 1923 yılından sonra Bulgaristan yetkililerinin Pomaklar ile ilgili resmi görüşü değişmiş ve Bulgar olarak ilan edilen bu Müslüman azınlığın göçü devlet yetkilileri tarafından yasaklanmıştır. Buna bağlı olarak bireyler üzerindeki baskılar yoğunlaşmış, hayat şartları dayanılmaz bir aşamaya ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Pomak göçlerine yaklaşımı, Bulgaristan ile imzaladığı ikili antlaşmalarda, kurumlar arasındaki resmi yazışmalarda yer almaktadır. Müslüman azınlıklara yönelik değişmez ve sinsi bir iç ve dış politika izleyen Bulgaristan’dan farklı olarak Türkiye Cumhuriyeti, Pomakların göçü konusunda istikrarlı bir tutum içinde olmamış ve zaman içinde bilinçli veya bilinçsiz bazı tavizler vermiştir.
1989 Bulgari̇stan Göçmenleri̇ni̇n Kültürlerarasi İleti̇şi̇m Prati̇kleri̇: Eski̇şehi̇r Örneği̇
2014
1989 yilinda zorunlu goce tabi tutulan Bulgaristan Turklerinin buyuk bir kismi Turkiye'ye gelmeyi tercih etmistir. Bu calismada Eskisehir'de Şahin Tepesi'nde yasayan Bulgaristan gocmenlerinin gundelik hayatiyla ilgili bazi konular arastirilmistir. Bulgaristan gocmenlerinin kendi aralarinda ve “digerleri” ile kurduklari kulturlerarasi kopruler, iletisim, kulturel kimlik, uyum sureci gibi konular kulturlerarasi iletisim ana basligi altinda incelenmistir. Ayrica Bulgaristan gocmenlerinin kendilerini kulturel kimlik olarak tanimlama sekilleri ve toplum tarafindan kabul gorme sekilleri kulturlerarasi iletisim boyutunda degerlendirilmistir. Katilimcilar, genel olarak toplumun temsili tum gruplarla iyi gecindiklerini; uyum surecinde yasadiklari sikintilar uzerine fazla dusunmeden ve irdelemeden ilerlediklerini; etnik ya da dini koken bazinda herhangi bir ayrim yapmadiklarini; kulturun ve hayatin paylasimi sureclerinde Bulgaristan gocmenleriyle kurduklari iletisimi daha verimli ...
Türklerin Bulgaristan dan 1989 Zorunlu Göçünün Çağdaş Dans Sanatına Yansıması
2015
Bulgaristan'da 1877-1878 Osmanlı-Rus sava ından 1989 yılına dek süreklilik gösteren ancak tarihsel ko ullara ve dünyadaki güç ili kilerinin konjonktürüne ba lı olarak de i ik adlandırmalar altında çe itli biçimler alan, özellikle Müslüman Türklere yönelik asimilasyon politikaları ve dinsel ve etnik ayrımcılı a dayalı göçe zorlama uygulamaları yürütülmü tür. 1984 yılında ba layan iddetli asimilasyon ve nihayetindeki 1989 zorla kitlesel göç (forced mass migration) çe itli bilim dalları tarafından pek çok ara tırmanın ve incelemenin konusu olmasına kar ın, sanat alanında önemi ve büyüklü ü ile orantılı bir ilgi görmemi tir. Bu nedenle ça da dans sanatı alanında bu konuyu i leyen tek dramatik dans eseri olarak 16.Uluslararası stanbul Tiyatro Festivali ve 18. Uluslararası Varna Tiyatro Festivali'nde sahnelen simler Evi irdelenmektedir. Bu otobiyografik eserde metin yazarlı ı, koreografi ve dansçılı ı üstlenen Ayrin Ersöz'ün bizzat içinde ya adı ı asimilasyon ve 89 göçünü ele alı ı, dans sanatının sosyolojik ve politik olgularla nasıl ili ki kurdu una da ı ık tutmaktadır. Ça da dans sanatının dü ünsel temelleri arasında, somatik yöntemler ve fenomenolojik yakla ımlar da bulunmaktadır. Bu yönde ortaya konulan çalı mada Müslüman Türk bir aileye mensup bir kız çocu unun 10-14 ya ları arasında ya adıkları onun ruh ve zihin dünyası içinden ele alınmakta ve devlet eliyle yürütülen isim de i ikliklerinde somutla tı ı ekilde kendi kimli ine yönelik yıkıcı tutumlara maruz kalması, etnik ve dinsel ayrımcılıktan kaynaklanan nefret ve a a ılamanın nesnesi olması ve zorla göçe tabi kılınması yine kendi öznel deneyimleri aracılı ıyla konu edilmektedir. Ayrıca eserin metnine dayanak olan kuramsal zeminin açımlanabilmesi için hafiflemi olmakla birlikte Müslüman Türklere yönelik ayrımcılık ve asimilasyonun fiilen halen sürdürülmekte olması bakımından kendi içinde siyasal, dinsel, etnik ve kültürel ço ulculu u sa lamayan devletlerden sayılabilecek olan Bulgaristan örne i, öznellik merkezli modern Kartezyen anlayı ın egemen oldu u etnik milliyetçi ontoloji ile 'öteki'ni merkeze alan Levinas'ın ça da etik yakla ımını kar ıla tırılarak ele alınmaktadır.