Sektörel Politikalar ve Çevre (original) (raw)
Related papers
Business and Economics Research Journal, 2020
Bu yaklaşımın temelinde kamu yararı ve bürokrasi yer almaktadır. Yeni kamu işletmeciliği yaklaşımı ise neoliberal düşünce çerçevesinde şekillenen ve devleti sınırlayan bir düşünce sistematiğidir. Bu kapsamda kamu harcamalarının ve kamu istihdamının azaltılmasına yönelik, özelleştirmelerin ağırlık kazandığı, deregülasyon ve kamu hizmetlerinin sunulmasında etkinlik artışını sağlayacak politikalar uygulanmıştır. Bu çalışmada yeni kamu işletmeciliği yaklaşımından hareketle Onuncu ve On Birinci Kalkınma Planlarında yer alan temel politikalar incelenmektedir. Planlarda kamu işletmeciliği ile ilgili dikkat çeken hususlar özelleştirmeye verilen önem, hesap verebilirlik ve mali yerelleşme olarak sıralanabilmektedir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda iki planda da kamu işletmeciliği özelinde konulan hedeflerin ve öngörülen politikaların yeni kamu işletmeciliği yaklaşımına vurgu yaptığı belirtilebilmektedir. Çalışmanın ampirik uygulama kısmında kamu iktisadi teşebbüslerinde yaratılan katma değerin, tarım ve sanayi sektörü büyüme hızlarına etkisi araştırılmıştır. Bu kapsamda 1985-2017 dönem aralığında söz konusu değişkenler arasında ARDL sınır testi ile eşbütünleşme ve Toda-Yamomoto testi ile nedensellik incelenmiştir. Çalışma sonucuna göre kamu iktisadi teşebbüsleri katma değerinin tarım sektörü ve sanayi sektörü büyüme hızını artırdığı ve değişkenler arasında uzun dönemli pozitif ilişkinin varlığı tespit edilmiştir.
Eğitimde Kuram ve Uygulama, 2019
Makale Bilgisi Türkiye'de 1933 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı'nın en yüksek danışma organı olarak Milli Eğitim Şûraları gerçekleştirilmektedir. Şuraların dayanağı "2287 sayılı Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun" ile ortaya konulmuştur ve ilk Milli Eğitim Şûra'sı da 1939 yılında toplanmıştır. 1960 yılından itibaren ise planlı kalkınma dönemi başlamış ve bu doğrultuda kalkınma planları hazırlanmıştır. 1963 yılından 2013 yılına kadar da 10 tane kalkınma planı gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmanın amacı planlı kalkınma döneminde yapılan Milli Eğitim Şûraları'nda alınan kararlar ile kalkınma planlarında eğitimle ilgili alınan kararları birlikte değerlendirmektir. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi ile yapılmış ve verileri analizi için betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Bu bağlamda araştırmanın verilerini oluşturan Kalkınma Planları ve Milli Eğitim Şûralarına ilişkin dokümanlar öncelikle betimlenmiş, sonra yorumlanarak elde edilen sonuçlara dayalı varsayımlarda bulunulmuştur. Araştırma sonuçlarına göre Türk eğitim sistemine yön vermesi beklenen kalkınma planlarında ve milli eğitim şûralarında her zaman birbiriyle tutarlı kararlar alınmadığı görülmektedir. Milli Eğitim Şûralarının kalkınma planlarındaki hedefler çerçevesinde ele alınması eğitimle ilgili politikaların geliştirilmesi açısından önemlidir. Bu açıdan bakıldığında eğitim politikalarının geliştirilmesine yönelik bu tarz çalışmaların bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması ve aralarında eşgüdümün sağlanması gerekmektedir. Şûralarda ve kalkınma planlarında alınan kararların uygulamaya konulup konulmadığının denetlenmesi de eğitimle ilgili politikaların uygulanması sürecini daha işler hale getirecektir.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI SOSYAL VE EKONOMİK DESTEK HİZMETLERİNİN ANALİZİ
International Journal of Eurasia Social Sciences, 2018
Türkiye'de çocuk alanında gelişen sosyal politika uygulamalarından biri de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) hizmetleridir. Bu çalışma kapsamında da 2000'li yıllarda yapılan SED yardımları; yıllara göre yardım alan kişi sayıları, yardım miktarları ve GSYİH içindeki payları açısından ele alınacaktır.
Eğitimde Politika Analizleri ve Stratejik Araştirmalar Dergisi
2006
Öz. Eğitimde niteliğin geliştirilebilmesi için öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin önündeki engellerin belirlenmesi ve bu engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik öneriler geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin önündeki engelleri belirlemek ve bu alana yönelik öneriler geliştirebilmektir. Araştırmada, 24 katılımcıdan açık uçlu sorular yardımıyla yazılı olarak elde edilen veriler, nitel araştırma yöntemleri ile incelenerek içerik analizi yardımıyla değerlendirilmiştir. Öğretmen ve yönetici görüşlerine göre, öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin engelleri; yasal, pedagojik, yönetsel ve toplumsal nedenlere dayanmaktadır. Özellikle, öğretmen seçme, yetiştirme ve istihdamının yetersizliği, eğitim politikalarındaki belirsizlik, eğitim sisteminin sürekli değişmesi, öğretmen örgütlenmesinin yetersizliği, öğretmenlerdeki amaç ve motivasyon eksikliği ile öğretmenlerin kariyer gelişimlerinin sağlanamaması, meslekî gelişimin engelleri olarak görülmektedir. Araştırma bulgularına göre, öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin önündeki engellerin ortadan kaldırılabilmesi için, öğretmen yetiştirme, seçme ve istihdamının yeniden düzenlenmesi, öğretmenlerin meslekî gelişimlerini sağlayacak eğitim politikası ve eğitim planlaması yaklaşımlarının esas alınması, sağlıklı bir kariyer planlaması sistemi oluşturulması, yaşam boyu öğrenme olanaklarının sağlanması, eğitimde yapılacak her türlü değişikliğin devlet politikası olarak yürütülmesi önerilebilir.
DergiPark (Istanbul University), 2019
Kent lojistiği ile etkileşime giren kentsel arazi kullanım alanları terminaller, ambarlar, şebekeler, depolama alanları, pazar alanları ve dağıtım alanları olarak nitelendirilebilirler. Bu alanlar kent içerisinde geniş yer kaplamakta olup kentsel-mekânsal etkileşim ve kentsel-erişilebilirlik üzerinde etkili olmaktadır. Sanayi toplumun yerleşmesi bütün sektörlerde üretim ve talep fazlalığı yaratmıştır. Dolayısıyla günümüzde artık depolar, pazarlama ve dağıtım alanları gayrimenkul sektöründen lojistik sektörüne kadar pek çok alanın doğrudan çalışma konusu haline gelmiştir. Lojistik hareketin incelenmesi, depoların, dağıtım merkezlerinin ve pazarlama alanlarının kapasite ve yer seçim ilişkilerinin araştırılması ve bütüncül şekilde ele alınması, kent merkezleri ile tarımsal ve kırsal alanlar arasında ilişki kurulmasında önemli analitik süreçlerdir. Depolama, dağıtım ve pazarlama alanlarının şehir planlama ile olan ilişkilerinin lojistik, yer seçimi, erişilebilirlik, kültürel, ekonomik ve sosyal açılardan ilişkilendirilmesi kapasite ve yer seçimlerinin analizinde, aynı zamanda yüksek ölçekli ilke, strateji, politika ve yaklaşımların üretilmesinde daha etkin ve isabetli kararlar verilmesini sağlayacaktır. Bu çalışmada, İzmir'de depolama, dağıtım ve pazarlama alanlarının kapasiteleri, alansal büyüklükleri ve konumları incelenmiştir. Sorunlar genel ve yerel sorun noktaları olarak ele alınmıştır. Pazar yerleri, organik pazarlar, depolama alanları, soğuk hava depoları, meyve ve sebze halleri, balık halleri ve et entegre tesislerinin üretim alansal büyüklükleri ve yerleri demografik veriler, tarımsal üretim oranları ve kentsel diğer özellikler ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirmeler İzmir'deki lojistik hareketler, kırsal alanlardaki yük taşımacılığı özellikleri ve BV (Başlangıç-Varış) matrisleri açılarından yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda İzmir'de depolama, dağıtım ve pazarlama alanlarının planlanması ile ilgili yaklaşım ve planlama ilkeleri/önerileri üretilmiştir. Lojistik planlama müdahale biçimlerinin yönelmesi gereken konular ve alt detay araştırma konuları ile yer seçime dair paradigmalar üretilmiştir.
Amme İdaresi Dergisi
Bu çalışmanın temel amacı, vergi mükelleflerinin politik kurumlara duyduğu güven (kamu yönetişiminin kalitesi), vergi mükelleflerinin sosyal sermaye algısı, vergi idaresine karşı tutumu, mali adalet algısı ve otorite ile işbirliği eğiliminin vergi ahlakı üzerindeki etkisini irdelemektir. Bu çalışmada beyan esasına tabi vergi mükellefleri araştırmanın ana kütlesini oluşturmaktadır. Ancak ana kütlenin tamamına ulaşmak gerek zaman gerekse maliyet açısından zor olduğundan araştırmanın kapsamı Aksaray ve İzmir şehirleri ile sınırlandırılmıştır. Vergi ahlakının belirleyicilerini tespit etmeye yönelik olarak yapılan bu araştırmada, önerilen araştırma modelini ve araştırma hipotezlerini test etmek için yapısal eşitlik modeli kullanılmıştır.
Uşak’ta Ailelerin Bulaşık Makinesi Talebini Etkileyen Faktörlerin İkili Tercih Modeli İle Analizi
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2009
Son iki yüzyıldır sağlık koşullarındaki iyileşme ve gelişen ekonomik koşullar sonucu hızla artan dünya nüfusu, su başta olmak üzere doğal kaynaklara olan talebin önemli ölçüde artmasına yol açmıştır. Artan dünya nüfusu ile birlikte, son dönemde etkileri daha da belirginleşen küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişiklikleri, su kaynakları üzerindeki baskının daha da artmasına neden olmuştur. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük kentler başta olmak üzere, evsel kullanım için su talebinin karşılanması çözülmesi gereken öncelikli sorun haline gelmiştir. Su kıtlığı probleminin çözülmesinde yapılacak yeni yatırımlar yanında, ailelerin su tasarrufuna özen göstermeleri, sorunun aşılmasında özellikle uzun vadede büyük önem taşımaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, evlerde bulaşık makinesi kullanımının yaygınlaştırılması su tasarrufu konusunda önemli katkılar sağlayacaktır. Özellikle; yeni nesil bulaşık makinelerinin daha az enerji ve su harcamaları sorunun çözümü açısından önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu çalışmada, Uşak İli Kentsel alanında uygulanan anket verileri kullanılarak, ailelerin bulaşık makinesi sahipliğini etkileyen faktörler araştırılmıştır. Araştırmada iki durumlu yapay bağımlı değişkenli modellerden Doğrusal Olasılık ve Logit modelleri kullanılarak ekonometrik tahminler yapılmıştır. Gerek Logit, gerekse Doğrusal Olasılık modeli kullanılarak yapılan tahminlere göre; bir ailede ev hanımının ücretli bir işte çalışmasının bulaşık makinesi sahipliğini önemli derecede etkileyen bir faktör olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ailenin yakın çevresindeki ailelerin büyük çoğunluğunda bulaşık makinesi bulunması ile eğitim ve gelir seviyesinin yükselmesi bulaşık makinesi sahipliğini etkileyen önemli faktörler olarak belirlenmiştir. Ailenin yakın çevresindeki ailelerin büyük çoğunluğunda bulaşık makinesi bulunmasının, bulaşık makinesi sahibi olma olasılığını etkileyen önemli bir faktör olarak belirlenmesi; tüketim kalıplarının hanehalkının içinde bulunduğu sosyal çevreden etkilendiğini varsayan Nisbi Gelir Hipotezi'nin Uşak İli kentsel alanında geçerli olduğunu göstermiştir.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2020
Bu çalışmada lise öğrencilerinin Newton'un hareket yasalarına yönelik çoktan seçmeli soruları çözerken kullandıkları bilişsel ve üstbilişsel stratejileri öğrencilerin üstbilişsel farkındalıkları ve kavramsal anlama düzeylerini dikkate alarak incelenmiştir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması temel alınmıştır. Yedi kişinin verisi çalışmada kullanılmıştır. Öğrenci seçiminde ölçüt örneklemeyöntemiyle öğrencilerin ilk olarak kavramsal anlama düzeyi Kuvvet Konuları Kavram Testi ve üstbilişsel farkındalık düzeyleri ise Problemleri Nasıl Çözersiniz ölçeği ile belirlenmiştir. Elde edilen verilerle öğrenciler kavramsal anlama düzeyi ve üstbilişsel farkındalık seviyelerine göre gruplandırılmıştır. Sesli düşünme tekniği kullanılarak öğrencilere Temel Mekanik Test 'inden seçilen sorular çözdürülmüş ve çözüm sürecine yönelik yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin üstbilişsel farkındalıkları ve kavramsal anlama düzeylerinin kullandıkları bilişsel ve üstbilişsel stratejileri etkilediği ve kavramsal anlama düzeyi düşük öğrencilerin soruyu okuma aşamasında daha fazla ve üstbilişsel düzeyde strateji kullanırken, üstbilişsel düzeyi yüksek öğrencilerin ise çözüm aşamasında daha fazla ve üstbilişsel strateji kullandıkları bulunmuştur.
2019
Bu arastirmanin amaci, meslek yuksekokulu ogrencilerinin kariyer stresi ile ozyeterlilik inanci iliskisinin demografik degiskenlerin farklilastirici rolu kapsaminda incelenmesidir. Arastirmanin calisma grubu, 287 meslek yuksekokulu ogrencisinden olusmaktadir. Veri toplama araci olarak, Kariyer Stresi Olcegi, Ozyeterlilik Olcegi ve Kisisel Bilgi Formu kullanilmistir. Verilerin analiz edilmesine hiyerarsik regresyon analizi, korelasyon analizi, bagimsiz orneklemler icin t testi, Anova testi, frekans, faktor ve guvenilirlik analizleri kullanilmistir. Arastirma sonuclarina gore, Kariyer Stresi ve alt boyutlari ile Ozyeterlilik Inanci arasinda anlamli ve negatif yonlu bir iliskinin oldugu tespit edilmistir. Ogrencilerin Kariyer Streslerinin ortalama duzeyde, Ozyeterlilik Inanclarinin ise yuksek duzeyde oldugu ortaya konulmustur. Ogrencilerin Kariyer Stresini en yogun olarak sirasiyla, Is Bulma Baskisi, Kariyer Belirsizligi ve Bilgi Eksikligi, Dissal Catisma boyutlarinda yasadiklari sonuc...
DergiPark (Istanbul University), 2022
Erişim, sağlık hizmetlerinin organizasyonu, finansmanı ve sunumunun incelenmesinde önemli bir kavramdır. Sağlık hizmetlerinin talep ve tüketiminde erişim eşitliği ve sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için sağlık hizmetlerine erişimin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetlerinin sunumunda, hasta akışının tıkanması ve buna bağlı olarak tedavisinde aksaklıkların yaşanması erişimin önündeki çeşitli engellerden kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada sağlık hizmetlerinde artış gösteren erişim eşitsizliğinde tüketici taleplerinin arz üzerine etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Bu çalışmanın amacı, bakım alma ve hizmetlerden yararlanma amacıyla sağlık hizmetlerine erişimde, hasta akışı tıkanıklığının oluşmasında tüketici tutum faktörlerinin etkisinin araştırılması ve talep yönlü faktörlerin arz üzerine etkisinin varlığının incelenmesi gerekliliğine farklı bir bakış açısı sağlamak ve yönetsel stratejiler geliştirilebilmesi için veri oluşturmaktır. Araştırma belirli bir zaman kesitinde, neden ve sonuç arasındaki ilişkinin birlikte incelendiği kesitsel araştırma modeli olarak tasarlanmıştır. Çalışmada, sağlık hizmeti almak için bir kamu sağlık işletmesine başvuru yapan poliklinik hastalarının bir yıllık hasta akış dağılımı incelenmiş, veriler Pareto ilkesi temel alınarak analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda, bakım alma ve hizmetlerden yararlanma için sağlık hizmetlerine erişim talebinde bulunan hastaların poliklinik başvuruları branş ve tanı bazlı olarak gruplandırılmış, 2000 kişilik örneklem grubu üzerinde analiz yapılmıştır. Sağlık hizmeti sunumunda poliklinikten yararlanma sayısının hesaplanması amacıyla uygulanan pareto analizi sonunçlarına göre; branşların tamamında %20'lik hasta kitlesinin kendi gurubu içerisinde gerçekleştirilen toplam muayene kitlesinde %80 lik yer kapladığı görülmüştür. Pareto analizi ile ulaşılan sonuçlarda sağlık hizmetlerinin talebinde tüketicilerin yoğunluğunun belirlenmesi, tespit edilen bu bireylerin tüketici tutum ve davranışları açısından incelenmesi ve satın alma davranışlarının değerlendirilmesinin karar vericiler için pazarlama araştırmalarında nicel bir karar aracı olarak nitelendirilebileceği öngörülmüştür.