Avrupa insan hakları mahkemesi içtihatlarında Bilgi Edinme Hakkı (original) (raw)
Related papers
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde İsnadı (Suçlamayı) Öğrenme Hakkı
Ceza hukuku ve kriminoloji dergisi, 2023
Şüphelinin/sanığın hakkındaki suçlamadan haberdar edilmesi, bir hak olarak Anayasa'da açıkça düzenlenmemiştir. Anayasa Mahkemesine göre suçlamayı öğrenme hakkının anayasal dayanağı Anayasa'nın 36. maddesidir. Bununla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinde, şüphelinin/sanığın suçlamadan haberdar edilmesini istemesi bir hak olarak açıkça öngörülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre (AİHM) Sözleşme'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen güvenceler, aynı maddenin (1) numaralı fıkrasında güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının birer özel görünüm biçimidir. Bu sebeple şüphelinin/ sanığın suçlamadan haberdar edilmediği bir yargılamanın hakkaniyete uygun olduğu söylenemez. Anayasa Mahkemesi suçlamayı öğrenme hakkının anayasal temellerini ve sağladığı anayasal teminatları belirlerken Sözleşme'yi ve ilgili AİHM kararlarını gözetmektedir. Bu bağlamda Türk hukukunda anayasal düzeyde bir güvence olarak suçlamayı öğrenme hakkı, adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak Anayasa Mahkemesi içtihatlarıyla ete kemiğe bürünmüştür. Asgari güvenceler sağlayan anayasal düzeyde bu hakkın birer yansıması olarak ilgili usul kanununda daha ileri düzeyde hükümler de mevcuttur. Ancak çalışmada, suçlamayı (isnadı) öğrenme hakkı-Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ışığında-Anayasa ve Sözleşme'nin sağladığı güvenceler çerçevesinde değerlendirilecektir. Bu değerlendirme, suçlamayı öğrenme hakkının 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki (CMK) yansımaları da gözetilerek yapılacaktır.
Ceza Hukuku ve Kriminoloji Dergisi, 2022
Şüphelinin/sanığın hakkındaki suçlamadan haberdar edilmesi, bir hak olarak Anayasa'da açıkça düzenlenmemiştir. Anayasa Mahkemesine göre suçlamayı öğrenme hakkının anayasal dayanağı Anayasa'nın 36. maddesidir. Bununla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinde, şüphelinin/sanığın suçlamadan haberdar edilmesini istemesi bir hak olarak açıkça öngörülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre (AİHM) Sözleşme'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen güvenceler, aynı maddenin (1) numaralı fıkrasında güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının birer özel görünüm biçimidir. Bu sebeple şüphelinin/ sanığın suçlamadan haberdar edilmediği bir yargılamanın hakkaniyete uygun olduğu söylenemez. Anayasa Mahkemesi suçlamayı öğrenme hakkının anayasal temellerini ve sağladığı anayasal teminatları belirlerken Sözleşme'yi ve ilgili AİHM kararlarını gözetmektedir. Bu bağlamda Türk hukukunda anayasal düzeyde bir güvence olarak suçlamayı öğrenme hakkı, adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak Anayasa Mahkemesi içtihatlarıyla ete kemiğe bürünmüştür. Asgari güvenceler sağlayan anayasal düzeyde bu hakkın birer yansıması olarak ilgili usul kanununda daha ileri düzeyde hükümler de mevcuttur. Ancak çalışmada, suçlamayı (isnadı) öğrenme hakkı-Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ışığında-Anayasa ve Sözleşme'nin sağladığı güvenceler çerçevesinde değerlendirilecektir. Bu değerlendirme, suçlamayı öğrenme hakkının 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki (CMK) yansımaları da gözetilerek yapılacaktır.
Avrupa İnsan Haklari Mahkemesi̇ Ve Anayasa Mahkemesi̇ Kararlari Işiğinda Mahkemeye Eri̇şi̇m Hakki
2016
Avrupa Insan Haklari Sozlesmesi ile Anayasa’da taninan bir hakkinin ihlal edildigini iddia eden herkes, mahkemeye erisim hakkina sahiptir. Mahkemeye erisim hakki, en genel anlamiyla bir mahkeme karari elde edebilme hakkini guvence altina alir. Soz konusu hak, uzun tartismalar ve degerlendirmeler neticesinde hem medeni hak ve yukumluluklere ait uyusmazliklarda hem de suc isnatlarinda adil yargilanma hakki kapsaminda taninmistir. Mahkemeye erisimin, adil yargilanma hakkinin on kosulu oldugu ilk kez “Dogrudan Etki Doktri”ni tarafindan kabul edilmistir. Avrupa Insan Haklari Mahkemesi AIHM de 1975 yilinda verdigi Golder karariyla mahkemeye erisim hakkini, adil yargilanma hakkinin on sarti olarak kabul etmistir. Mutlak bir hak olmayan mahkemeye erisim hakkinin dogrudan ya da dolayli olarak sinirlandirilmasi mumkundur. Ancak bu sinirlandirmanin mesru amaca hizmet etmesi ve olculu olmasi gerekir. Bugun hem AIHM hem de Anayasa Mahkemesi, mahkemeye erisim hakkinin ihlal edildigi iddialarini k...
Demokratik ve Seffaf Yönetimi Anlamlandıran Bir Hak: ‘Bilgi Edinme Hakkı’
Geleneksel yönetim anlayıslarına egemen olan “gizlilik” anlayısının yerini “açıklık”, “yönetimde seffaflık” gibi terimlere bırakmasıyla birlikte, günümüzde önem kazanan ve bu degisimi anlamlandıran bir hak olarak ‘bilgi edinme hakkı’ çalısmamıza konu edinilmistir. Çalısmada öncelikle bahsedilen terimler kavramsal çerçevede incelenmeye çalısılmıstır. Daha sonra yönetim anlayısındaki degisimle birlikte ortaya çıkan bu hakkın gelisimi ve tarihsel süreci, öncelikle dünya, sonrasında Türkiye bakımından degerlendirilerek günümüz yasal düzenlemeleri üzerinde durulmustur. Ayrıca çalısmamızda bilgi edinme hakkı, demokratik yönetimin üç önemli ayagından biri kabul edilerek, bu hakkın demokratik bir yönetim ve hukuk devleti için gerekliligi vurgulanmıstır.
Karşılaştırmalı Yargı Kararları Işığında Haberleşmeye Saygı Hakkı
Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
The right to correspondence has been an area where public authorities have intervened more with the nascent technology in the last 50 years. Therefore, it is not a coincidence that countries enact provisions that entail interception or detection of communication to their criminal laws. One of the main interventions in question is the prevention/censorship of correspondence. However, when it comes to censoring or blocking letters, those who are most affected by this situation will undoubtedly be prisoners. Because the only connection of prisoners with the outside world is sending/receiving letters. Therefore, in this study, the right to correspondence has been explained and in the light of its interpretations of jurisprudence in similar cases. Furthermore, this right is comparatively examined in terms of the interference of prisoners in communication with the outside world in the verdicts of the Turkish Constitutional Court, the European Court of Human Rights and the US Supreme Court. Finally, in the last part, the reasons for different interpretations in similar cases are dwelled on.
Insan hakları avrupa mahkemesi kararlarında grev hakkı
2022
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından oluşturulmuştur. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin denetim organı olarak kurulmuştur. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi çalışma hakları bağlamında örgütlenme özgürlüğü başlığı altında sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkına ve kölelik, esaret, zorla ve zorunlu çalıştırma yasağına yer vermiştir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde grev hakkı yer almamaktadır. Ancak İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde grev hakkı yer almamasına karşın “üyelerin çıkarlarını koruma” ifadesini geniş yorumlayarak, grev hakkı ile ilgili kendisine yapılan başvuruları değerlendirmiştir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi sendika özgürlüğünün örgütlenme özgürlüğü başlığı altında incelemesi nedeniyle önceki davalarında bu hakkın bireysel boyutuna daha çok odaklanmıştır. Ancak zaman içerisinde hem toplu sözleşme hem de grev hakkına dönük önemli kararlar almıştır. Bu kararlarda İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ni yorumlama tekniğini genişletmesi ve sendika özgürlüğünün kolektif boyutunu dikkate almasının payı büyüktür. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi grev hakkı ile ilgili ilk kararlarında bu hakkın sendikalar için üyelerinin çıkarlarının korunma araçlarından birisi olduğunu vurgulamıştır. Ancak grev hakkını mutlak bir hak olarak görmekten kaçınmıştır. Daha sonraki kararlarında ise İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi grev hakkını İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 11. Madde kapsamına dahil etmiş ve grev hakkının İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi tarafından korunan bir hak olduğunu vurgulamıştır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi grev hakkı ile ilgi kararlarında uluslararası sözleşme ve bu sözleşmelerden doğan denetim organlarının kararlarını kullanmıştır. Bunlar arasında Avrupa Sosyal Şartı ile şartın denetim mekanizması olan Sosyal Haklar Avrupa Komitesi ile Uluslararası Çalışma Örgütünün denetim organı olan Sendika Özgürlüğü Komite’sinin yer aldığını belirtmekte fayda vardır. Öte yandan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin grev ile ilgili tutumunun süreklilik arz ettiği söylenemez. Bu nedenle İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin grev hakkı ile ilgili tutumunun oturmuş bir içtihat haline geldiğini söylemek zordur. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi grev hakkı ile ilgili zaman zaman ilerici kararlar vermiş olsa da bazı kararlarında grev hakkı ile ilgili bu ilerici tavrından ödün vermiştir. Çalışmada İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin grev hakkını yorumlama biçimi, grev hakkı ile ilgili kararlarında dayandığı uluslararası kaynaklar ve almış olduğu kararlar incelenmiştir.