BÜYÜK TASFİYENİN ETKİ VE SONUÇLARI BAKIMINDAN ÜLKE EKSENLİ BİR KARŞILAŞTIRMA: AZERBAYCAN VE MOĞOLİSTAN (original) (raw)
Tarihte kararlarıyla dönüm noktası oluşturan, bulundukları ülkenin ve top-lumun kaderine etki eden liderler ortaya çıkmıştır. Bu liderlerden biri de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) başkanlık yapmış Stalin’dir. Toplum-sal alandaki varlığı ile bir “Stalin kültü” oluşturmayı başaran SSCB Komünist Partisi genel başkanı hem birlik içerisindeki hem de birlik dışarısındaki ülke-lerde birtakım politik kararlara imza atmıştır. Sovyetler Birliği’nin etkin olduğu bölgelerde Stalin hâkimiyetini, sosyalist ideolojiyi, siyasi yapılanmayı tehdit edecek unsurların temizlenmesi gündeme gelmiş; ulus fikrinin yayılmasına ön ayak olabilecek toplumun önde gelen isimleri tasfiyeye uğramıştır. Literatürde tasfiye, temizlik, büyük terör, represiya gibi farklı isimlendir-melerle yer alan bu politika, aralarında toplumun önde gelenlerinin de bulun-duğu binlerce kişinin ölümüne neden olmuştur. Ülkelerde siyaset, edebiyat, sanat, bilim gibi alanlarda toplumda etki yaratmış ya da yaratabilecek isimler bu politika kapsamında yargılanarak çeşitli cezalara çarptırılmışlardır. Çalış-manın konusu Azerbaycan ve Moğolistan’da represiyaya uğrayan isimlerdir. Bu isimlerin bağımsızlıktan sonra toplumsal alanda ne düzeyde etkiye sahip olduklarına, kentsel alanda ne ölçüde temsil edildiklerine dikkat çekilmiş bu düzlemde araştırma gerçekleştirilmiştir.
Related papers
BAĞIMSIZLIK SONRASI AZERBAYCAN-TÜRKİYE
Bir kuş oldum çıktım yola Gittim gördüm dost ilinde Ne bir ses var ne yayla Sordum Garip minareden; Akşam olmuş Ezan hani Baykuş konmuş minberlere Diyen hani Duyan hani
BAĞIMSIZLIK DÖNEMİNDE AZERBAYCAN-ÖZBEKİSTAN İLİŞKİLERİ
BAĞIMSIZLIK DÖNEMİNDE AZERBAYCAN-ÖZBEKİSTAN İLİŞKİLERİ, 2019
Azerbaycan ve Özbekistan Hazar denizinin iki kıyısında bulunan iki kardeş ülke… SSCB çok yakın ilişkileri bulunan iki Cumhuriyet bağımsızlığını kazandıktan sonra da bu ilişkileri sürdürdü. Azerbaycan'la Özbekistan arasında doğrudan karşılıklı ilişkilerin kurulması her iki ülkenin henüz SSCB yönetiminde olduğu dönemde başladı. Bu amaçla 1990 yılının Ekim ayında Azerbaycan heyeti Taşkent şehrine resmi ziyareti gerçekleştirdi. Azerbaycan Cumhuriyetinin Özbekistan Cumhuriyetindeki Büyükelçiliği 1996 senesinde faaliyete başladı. Özbekistan Cumhuriyetinin Azerbaycan Cumhuriyetindeki Büyükelçiliği 1998 senesinin Mayıs ayında göreve başladı. Azerbaycan'la Özbekistan arasındaki ilişkiler 2 taraflı ve çok taraflı olarak, çeşitli biçim ve araçları kullanılarak gerçekleştirilmektedir. İki devlet arasında ilişkiler devlet ve hükümet temsilcilerinin karşılıklı ziyaretleri, çeşitli uluslararası ve ulusal kurumlar çerçevesinde toplantılar, telefon görüşmeleri, nota değişimi, büyükelçilik ve konsolosluk düzeyinde ilişkiler vb. şekillerde gerçekleşmektedir. İkili ilişkilerin kurulduğu 1995 senesinden 2018 senesine kadar Azerbaycan ve Özbekistan Cumhuriyetleri arasında Cumhurbaşkanları seviyesinde 8 görüşme yapıldı. Araştırmada Azerbaycan ve Türkiye Türkçelerinde, aynı zamanda Rusça ve diğer dillerde bulunan çeşitli resmi kaynaklara ve uluslararası kurumların bilgilerine dayanarak iki ülke arasındaki ilişkilerin bugünü ve yarını gözler önüne serilmeye çalışıldı.
DONMUŞ ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜNE İKİ FARKLI YAKLAŞIM: AZERBAYCAN VE GÜRCİSTAN
Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2021
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının Sovyet coğrafyasında neden olduğu güç boşluğu, pek çok çatışmanın fitilini ateşlemiştir. Balkanlardan Kafkasya’ya tarihsel temeli bulunan birçok anlaşmazlık, 1990’lı yılların başında birer birer sıcak savaşa dönüşmüştür. Söz konusu savaşların sonunda imzalanan ateşkes anlaşmaları ise ne savaşın ne de barışın olmadığı bir ortam yaratarak bahsi geçen çatışmaların “donmuş çatışmalar” olarak nitelendirilmesine neden olmuştur. Söz konusu çatışmaların üzerinden yaklaşık 20 yıla yakın bir süre geçse de bu durumda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ta ki, 2020 yılının Kasım ayına kadar… Söz konusu donmuş çatışmalardan biri olarak nitelenen ve diğerleri gibi kısa ve orta vadede çözümlenmesi çok da beklenmeyen Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ Sorunu, 27 Eylül tarihinde tekrar sıcak çatışmaya dönüşmüş ve 10 Kasım’da Ermenistan Devlet Başkanı Nikol Paşinyan’ın yenilgiyi kabul eden anlaşmanın imzalandığını tüm dünyaya duyurmasıyla çözümlenme yoluna girmiştir. Bahsi geçen anlaşmayla Azerbaycan işgal altındaki topraklarına yeniden kavuşmuştur. Böylelikle Dağlık Karabağ Sorunu’nun bir donmuş çatışma olmaktan çıkışına yönelik adım atıldığına şahitlik edilmiştir. Ancak Kafkasya’daki diğer donmuş çatışma alanları olan Gürcistan sınırları içerisindeki Abhazya ve Güney Osetya’da ise ters yönde bir akım gözlemlenmektedir. Özellikle Ağustos 2008 Savaşı’nın ardından her iki ayrılıkçı bölgenin bağımsızlığının Rusya Federasyonu tarafından tanınmasıyla sorunun daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülmektedir. Esasen bu zıtlığın nedeni olarak anılan süreçte ilgili ülkelerin sorunların çözümlerine yönelik olarak takip ettikleri iç ve dış politikalardaki farklılık gösterilebilir. Bu noktada Azerbaycan’ın doğal kaynak zenginliğini Rusya’nın kontrolü altında olmayan rotalardan dünya pazarlarına arz ederek elde ettiği geliri askeri gücünü desteklemek için kullanmasının yanı sıra, Haydar Aliyev ve oğlu İlham Aliyev’in iktidarı döneminde uygulanan dengeli dış politikanın Dağlık Karabağ Sorunu’nun diğer örneklerden farklı bir şekilde bir donmuş çatışma olmaktan çıkarılmasında önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Diğer taraftan Gürcistan, Azerbaycan gibi Rusya’nın kontrolü altından çıkmasını sağlayacak ve ordusunu güçlendirecek bir ekonomik zemine sahip değildir. Ayrıca özellikle batı destekli bir renkli devrim sonucunda iktidara gelen Mihail Saakaşvili’nin yakın ve güçlü komşusu Rusya’yı dikkate almayan tek taraflı (Batı yönelimli) dış politikası, diplomatik olarak Gürcistan’ın elini zayıflattığı gibi, Rusya’nın da tepkisini çekmiştir. Ekonomik zayıflık, dış politikada atılan yanlış adımlarla birleşince doğrudan Rusya’nın müdahil olduğu Abhazya ve Güney Osetya sorunları daha da derinleşerek çözümsüzlüğünü korumuştur.
VERGİ DENETİMİ VE İDARESİ BAĞLAMINDA AZERBAYCAN VE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI
YÖK, 2023
Devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu tüm kamu harcamalarını finanse etmek için başvurduğu en önemli gelir kaynağı vergilerdir. Günümüzde vergi sistemi içinde beyana dayalı olarak ödenecek vergiler, mükellefler tarafından yapılan beyanlar üzerinden hesaplanır. Vergi, devletin yükümlülüklerini gerçekleştirmek için mali kaynak olsa da vergi mükelleflerinin kulanılabilir gelirlerini azalttığı için mükelleflerin daha az vergi ödeyebilmek için yanlış veya hatalı beyanlar vermesi ihtimali vardır. Dolayısıyla yapılan beyanın doğruluğu vergi hasılatı açısından son derece önemlidir. Bu tür yanlış vergi beyanları ve vergi kaçaklarının önlenmesi için etkin bir vergi denetim sistemi oluşturmak zorunludur. Bununla da vergi denetiminin temel amacının vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetini ortaya çıkarmak olduğunu görürüz. Bu araştırma beyana dayalı vergi sisteminde gerekli olan vergi denetimi açısından Azerbaycan ve Türkiye karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla iki ülkenin vergi denetim yapısı, işlevleri, vergi denetim türleri ve göstericileri ortaya konulmuştur.
AZЕRBAYCAN'IN ULUSLARARASI MALİ KURUMLARLA İLİŞKİLERİ
2006
Bağımsızlığını kazandıktan sonra Azerbaycan dünya ekonomisinde önemli rolleri olan Uluslararası Mali Kurumlarla işbirliğine büyük önem vermiş ve bu işbirliyi sonucunda ülke ekonomisinin dinamik kalkınmasında büyük başarılar göstermiştir.Azerbaycanın liberal ekonomik sisteme geçiş sürecinde ve finansal kaynak sıkıntılarının çözümünde bu kurumların katkısı önemli olmuştur ve bu işbirliği hal hazırda genişleyerek devam etmektedir. Özellikle liberal ekonomi tecrübesinin ülkeye kazandırılması, bağımsızlığını yeni kazanmış Azerbaycan için en önemli katkı olmuştur.
2022
Öz 1994 yılında Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir ateşkes anlaşması imzalansa da sınır hattında zaman zaman şiddeti artan çatışmalar yaşanmaya devam etmiştir. Bu çatışmaların en kapsamlı olanı 2-5 Nisan 2016 tarihlerinde gerçekleşen Dört Gün Savaşları'dır. Dört Gün Savaşları, Azerbaycan-Ermenistan sorununun çözümüne yönelik ilginin azaldığı bir dönemde Karabağ meselesini uluslararası alanda yeniden gündeme getirerek savaş seçeneğinin aslında ortadan kalkmadığına dikkat çekmiştir. Nitekim 27 Eylül-10 Kasım 2020 tarihleri arasında yaşanan savaşta Azerbaycan'ın topraklarının büyük bir kısmını Ermeni işgalinden kurtarmayı başarması ile bölge sakinlerinin geri dönüşü için çalışmalar başlatılmıştır. Dört Gün Savaşları sonrasında Azerbaycan kamuoyunda "Böyük Qayıdış" olarak nitelendirilen Çocuq Mərcanlı köyünün yerleşime açılması, İkinci Karabağ Savaşı'nda işgalden kurtarılan kentlerin yeniden yapılandırılması için bir pilot proje görevi görmüştür. Bu çalışmada, Çocuq Mərcanlı köyünün sözü edilen simgesel anlamından hareketle, savaş sonrası süreçte işgalden kurtarılan toprakların yerleşime açılması için yürütülen faaliyetler ve geri dönüş politikasının, bir yeniden doğuş öyküsüne dönüştürülebilirliği analiz edilmektedir.
AZERBAYCAN VE TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
TÜRKİYE İLE TÜRK CUMHURİYETLERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İLİŞKİLER, 2015
Çalışmada Azerbaycan’ın bağımsızlıktan sonraki dönemde Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerinin gelişimi, mevcut durumu ve geleceğine yönelik beklentilerin bilimsel analizi yapılmaktadır. Bu bağlamda ilk önce iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler ticaret, yatırım ve işgücü boyutları ile kapsamlı bir şekilde analiz edilmekte, sonra ise bu ilişkilerin geleceğine yönelik beklentiler ortaya konulmaktadır. Araştırma sonucuna göre geçen süre zarfında iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler sanayileşmesini neredeyse tamamlamış bir ülke ile ciddi bir kalkınma ve sanayileşme çabaları içerisinde bulunan bir ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin niteliğine uygun, potansiyelin altında, fakat olumlu bir seyir izlemektedir. Özellikle iki ülkenin katılımıyla gerçekleştirilmiş ve planlanan küresel ve bölgesel nitelikli ekonomik projeler bu ilişkilere artık bir nevi stratejik ortaklık statüsü kazandırmıştır. Azerbaycan’ın son yıllar Türkiye ekonomisine yönelik artan yatırımları, yakında tamamlanması beklenilen Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı Projesi ve Trans Anadolu Boru Hattı Projesi (TANAP) ise iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geleceğini belirleyecek temel etkenler olarak karşıya çıkmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.