HIZLI DÜNYANIN YAVAŞLARI: SAKİN ŞEHİR, YAVAŞ YEMEK HAREKETLERİ VE SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRASLA İLİŞKİLERİ - Slows of The Fast World: The Cittaslow, Slow Food Movements and Their Relations to Intangible Cultural Heritage (original) (raw)
Related papers
ÖZET Küreselleşme insanları daha çok çalışmaya, daha hızlı yaşamaya, daha çok üretmeye ve daha çok tüketmeye zorlamaktadır. Bu hızlı akış, hem çevrenin bozulmasına neden olmakta hem de insanların geçmişten bugüne getirdiği toplumsallaşma ve yaşamsal birikimlerini renklendiren kültürel unsurların yerini sıradan aynılaşmış unsurlara bırakmasına neden olmaktadır. Son yıllarda karşımıza çıkan " Yavaş Hareketi " hızlı modern hayatı eleştiren, yeme içme biçimi, ekonomik hayat, trafik, gazetecilik ve modaya kadar hız ve modern tüketim kalıplarını dönüştürecek bir kültürel değişimi savunmaktadır. Hız ve küresel piyasalara karşı bir meydan okuma olan " Yavaş Hareketi " özellikle yavaş yemek, yavaş şehir ve yavaş moda ve yavaş gazetecilik yavaş medya, yavaş seyahat konuları çerçevesinde ele alınmaktayken artık gündelik hayata ilişkin her şeyin yavaş yaşanması vurgulanmaktadır. Yavaş hareketinin başlangıç noktası yavaş yemek hareketidir. Sanayileşmeyle insanların yaşam tarzı değişmiş ve bu yaşam tarzı değişikliği de yeme alışkanlıklarında değişikliğe yol açmıştır. Yavaş yemek hareketi 1980'lerde " Fastfood " olarak adlandırılan yeme alışkanlığına karşı geliştirilmiştir. Daha sonra yavaş şehir hareketi yavaş yemeği takip etmiştir. 30 ülkede 225 şehrin üye olduğu yavaş şehir organizasyonu yerel yaşamı ve yerel kalkınmayı ifade etmektedir. Hareketin çıkış noktasını küreselleşmeye karşı yerel kültürel unsurlara sahip çıkılması ve desteklenmesi, çevrenin korunması ve sürdürülebilir çevre politikalarının uygulanması gibi çalışma oluşturmaktadır. Yavaş hareketi olarak adlandırılan özünde yerelliğe övgü ve doğaya saygı olan bu küresel hareketin kavramsal çerçevesi bu çalışmada ayrıntılı ele alınmıştır. Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenen " İletişim Çağında Frene Basmak: Yavaş Şehirlerin Çevre İletişimi Bağlamında Analizi, Çevresel Toplumsal Katılım, İşbirliği Ve Uzlaşma Stratejilerinin Yavaş Şehirlerde Nasıl Sağlandığının Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma " başlıklı araştırma projesi çerçevesinde yapılmıştır. ABSTRACT Globalization force people more work, live faster, produce more and consume more. This fast flow, either cause to collapse environment or cause to be give place cultural elements which are coming from past to today, and also encolor their socialization and their vital savings, to ordinary, same elements. " Slow Movement " , encounted in recent years, defends a cultural change criticize modern life which can transform speed and modern consuming models such as eating habits, economy of life, traffic, journalism and fashion. " Slow Movement " as a challenge against speed and global market is emphasize that no longer everything should live slow while it is approached in slowfood, slowcity, slowfashion, slowjournalism, slowmedia and slowtravel frame work. The start point of slow movement is slowfood movement. Industrialization has become a fast lifestyle and this lifestyle changed eating habits of people. "Slow eating" movement has developed in 1980s against fast eating habits named as "Fast Food". After that Citta Slow movement has followed the slow food. Citta slow organization express a local life and local development movement that 225 cities in 30 countries are members of this movement. Against the globalization studies about to claim and to support local culture, to protect environment and to apply sustainable environment policies are the starting point of movement. In the study, the conceptual framework of this global movement, which has praise to locality and respect to nature, was investigated. The study was examined in the frame work of " Braking In The Communication Age: A research to Analysis Of Slow Cities In The Context Of Environmental Communication, Environmental, Social Participation, Cooperation And Reconciliation Strategies to Determine how it is being secured in Slow Cities " which was supported by TUBİTAK.
ŞEHİR SENFONİLERİ: MODERN ŞEHİR HAYATININ BELGESEL FİLMLERDEKİ YANSIMALARI
Öz: Sinemanın başlangıç yılları olan 1920’lerde şehre ait olan her türlü yeni, hızlı ve karmaşayı kucaklayan avant-garde yapımlar ortaya çıkmıştır. Bu yapımlar o dönemin modern şehirlerinin güç, kargaşa ve heyecanına odaklanırken; hem Avrupa hem de Birleşik Devletler’deki şehirlerin gündelik yaşamından kesitleri bir araya getirerek “şehir senfonileri” olarak ifade edilen bir türün başlangıcına öncüdürler. İlk dönemde ortaya konulan şehir senfonilerine ve ardıllarına bakıldığında bunların belgesel yapımlardaki, insanların ya da var olan durumların ardındaki gerçeği kavramaya yönelik olan objektif realiteden uzaklaştıkları görülmektedir. Bu yapımlar yalnızca zamanın, mekânın ve duygu durumunun şiirsel manipülasyonu ile ortaya konulabilecek olan içsel hakikati açığa çıkartmanın peşindedirler. Şehir senfonilerinin içerisinde şehirlerdeki çeşitli mimari yapılara ve bunların fonksiyonel dizaynlarına odaklanıldığı yapımlar da bulunmaktadır. Modern şehir yaşamının bir parçası olan mimari yapılara, modellere ve ritme odaklanan bu filmler gündelik hayatın izlenimlerini taşımaktadırlar. Şehir yaşamında insanın etrafını kuşatmış olan çeşitli yapılar bu filmlerde en ince ayrıntısına kadar ele alınmakta, gündelik koşturmacanın içerisinde şehir sakinlerinin gözünden kaçan detaylar vurgulanmaktadır. Bu çalışma çerçevesinde şehir senfonileri türü içerisinde yer alan ve şehirdeki gündelik yaşama odaklanan türün üç önemli temsilcisi olan belgesel yapım ele alınmaktadır. Bunlar Walther Ruttmann’ın Berlin, Büyük Bir Şehrin Senfonisi (1927), Alberto Cavalcanti’nin Sadece Zaman (1926) ve Dziga Vertov’un Kameralı Adam (1929) isimli belgesel yapımlarıdır. Bu filmlerin yapım özellikleri şehir senfonileri türü çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu yapımlar sinemanın modern şehirlerin ortaya çıkış sürecini sergilemesi; mimari ve müzik gibi diğer sanat dallarıyla olan yakın bağlantılarını ortaya koymaları açısından önem taşımaktadırlar. Anahtar Kelimeler: Şehir senfonisi, Belgesel Film, Avant Garde Film, Endüstri Devrimi, Walther Ruttman, Alberto Cavalcanti, Dziga Vertov
Cittaslow Kentleri̇ İçi̇n Slow Food Çalişmalarinin Önemi̇
Electronic Journal of Vocational Colleges, 2015
Globallesen dunyamizda bircok kent birbirini taklit etmektedir. Giderek daha da bir birine benzeyen kentler, yasam tarzlari, yemek kulturu, giyim tarzlari vb. neticesinde kentlerin ozgun yapilari kaybolmaktadir. Cittaslow kentlerin aynilasmasina ve ozgun yapilarinin kaybolmasina karsi bir tepki hareketi olarak karsimiza cikmaktadir. Cittaslow hareketi Slow Food hareketinin devami niteligindedir. Slow Food iyi, temiz ve adil gida felsefesini savunmaktadir. Yerel uretim ve yerel tuketim sayesinde gelecek kusaklara aktarilacak mutfak kulturundeki ozgunluk devam edecek, yerel degerler kaybolmadan gelecek kusaklara aktarilabilecektir. Bu calismada Slow Food, Cittaslow kavramlari, Cittaslow kentlerinin Slow Food faaliyetleri ve bu faaliyetlerin Cittaslow olmadaki onemi uzerinde durulmus, Turkiye ve Dunyadan ornekler verilmistir. Cittaslow yerel yonetimlerinin yapabilecekleri Slow Food faaliyetleri ve surdurulebilirligi konusunda cozum onerilerinde bulunulmustur.
DergiPark (Istanbul University), 2023
Tarhana soup, which is consumed by many people, is a type of souprich in vitamins, minerals and amino acids. Thanks to the Turks who migrated from Central Asia, it is also consumed by different societies. Thetraditional Turkish soup has developed for hundreds of years, passed down from generation to generation, and has reached the present day and gained a uniqu estructure. Despite the fact that different products and different flavors are produced in different regions of Turkey, the consumption of ready-made food is increasing with the introduction of fast food products into ourlives and women taking their place in working life. Ready-made and unhealthy foods, especially consumed by young people, impair food safety and prevent the valuable products of our food culture from being forgotten and transferred to future generations. This study aims to increase the awareness of tarhana, which is both nutritiousand a cultural heritage, and to increase its consumption. Based on the concept of "ancestor of instantsoups" used for tarhana, it is presented as an important conclusion to suggest that in stant soup brands should also be included in the production of various locally produced tarhana types. Inaddition, it shows the importance of tarhana in poems that area bout to be forgotten and the value that Turkish people give to tarhana soup in their daily life.
GÜNDELİK HAYAT”TA ŞEYH ŞARAN TEPESİNİN KORUDUKLARI: MEKÂN, KÜLT VE ANLATI
Prof. Dr. Ensar Aslan’a Armağan, Fenomen Yayınları, s.353-370., 2022
Bir mekâna dair anlatılar sadece o mekânın fiziksel olarak var olmasıyla ilgili değildir. İnsan belleğinde yer alması, kutsal bir mekân ise ritüellerin sürdürülmesi ve geleceğe aktarılmasıyla da ilişkilidir. Dolayısıyla insanın varlığı ve insana dair olanın önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, “gündelik hayat” kavramı merkeze alınarak Mardin yöresinde Şeyh Şaran’a ait olduğuna inanılan üç kutsal mekâna ait kült ve anlatılar değerlendirilecektir. Çalışmada toplum arasındaki bağları güçlendiren “gündelik hayat” kavramı, Şeyh Şaran tepesine yapılan ritüelistik yolculuk temelinde ele alınmıştır. Simmel’in “toplumu” ele alışından hareketle konuya yaklaşmak yerinde olacaktır. “Toplum da tıpkı organik bir beden gibi kendisini oluşturan unsurlar, yani bireyler arasındaki etkileşimlerden oluşur.” (Başdaner, 2020: 72) der. Bu yaklaşım Simmel’in, toplumun etkileşimsel bir yapıya sahip olmasını vurgulaması açısından önemlidir. Kaynak kişilerin mekâna dair anlatıları, anlatıların deneyim ve kültürel belleğin sürekliliğiyle ilişkilendirilmesi konuyu toplumsal bir düzlemde ele almayı sağlamaktadır. Bu etkileşimler temelde insanların dinsel, ahlaki, cinsel vb. birçok amaçla kurdukları ilişkilerden oluşur. Bu açıdan bakıldığında toplum, “statik ve sui generis (kendine özgü)” bir kendilik olmaktan ziyade, unsurların arasında sürekli yeniden kurulan bağların akışının şekillendirdiği bir oluşumdur. (Başdaner, 2020: 73). Şeyh Şaran’a ait tüm anlatı ve ritüeller de toplumun sürekli yeniden kurulan bağlarını hem şekillendirmekte hem de korumaktadır. Kutsalı korumanın halk arasında refleksi olarak değerlendirilen anlatı geleneğinin bu işlevsel yönü “gündelik hayat” kavramsal yaklaşımı ve kaynak kişilerin anlatımı esas alınarak çalışmanın teorik çerçevesi oluşturulacaktır. Kutsiyet atfedilenin korunması esnasında toplumun reflekslerinin, ritüellerinin ve anlatıların sürekliliğine katkıları da mekân, kült ve anlatı ilişkisi üzerinden okunacaktır. Söz konusu mekânlar; Mardin merkezde Kayacan sitesinin yakınlarındaki tepe, Kabala’da1 bir bahçe ve Savur ilçesinde bulunan Şeyh Şaran dağıdır.
“Yavaş Hareketi̇”: Çevreden Kültüre Hayatin Her Alaninda Küreselleşmeye Başkaldiri
2016
Kuresellesme insanlari daha cok calismaya, daha hizli yasamaya, daha cok uretmeye ve daha cok tuketmeye zorlamaktadir. Bu hizli akis, hem cevrenin bozulmasina neden olmakta hem de insanlarin gecmisten bugune getirdigi toplumsallasma ve yasamsal birikimlerini renklendiren kulturel unsurlarin yerini siradan aynilasmis unsurlara birakmasina neden olmaktadir. Son yillarda karsimiza cikan “Yavas Hareketi” hizli modern hayati elestiren, yeme icme bicimi, ekonomik hayat, trafik, gazetecilik ve modaya kadar hiz ve modern tuketim kaliplarini donusturecek bir kulturel degisimi savunmaktadir. Hiz ve kuresel piyasalara karsi bir meydan okuma olan “Yavas Hareketi” ozellikle yavas yemek, yavas sehir ve yavas moda ve yavas gazetecilik yavas medya, yavas seyahat konulari cercevesinde ele alinmaktayken artik gundelik hayata iliskin her seyin yavas yasanmasi vurgulanmaktadir. Hareketin cikis noktasi olan kuresellesmeye karsi yerel kulturel unsurlara sahip cikilmasi ve desteklenmesi, cevrenin korunmas...
Somut Olmayan Kültürel Miras: Aşağıseyit Sudan Koyun Atlatma ve Çoban Bayramı Intangible Cultural Heritage: Aşagıseyit Sheep Jumping and Shepherd Dark (Sample of Shepherd's Day, 2020
toplumlarının organizasyonları ve işlevleri karşısında zengin çeşitlidir. Her ne kadar birbirlerinden farklı olsalar da festivaller, kesin karakteristik belirleyici niteliklere sahiptirler. Onlar, takvimsel düzen aralıklarıyla meydana gelir, ulusaldır, halkın iştirak ettiği kompleks bir durumdur ve tüm bunlara ses, görüntü ve amaç da eklenir. Sudan Koyun Atlatma ve Çoban Bayramı; somut olmayan kültürel miras ulusal envanterinde‘Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler’ dâhilinde “Çoban Bayramları: Koç Katımı, Saya, Döl Dökümü, Yünüm-Koyun Yüzdürme” grubuna giren, gelenekleri kuşaktan kuşağa aktarma amacıyla yapılan bir kutlama olarak değerlendirilmektedir. Anadolu coğrafyasında birçok yörede bolluk ve bereket amaçlı yapılan bu ritüel, Denizli’nin Çal ilçesinde yer alan Aşağıseyit köyünde yüzyıllardır kutlanagelen bir bayram olarak bilinmektedir. Ele alınan araştırmada öncelikli amaç Aşağıseyit Köyünde yapılan Çoban Bayramı’nın geleneksel işleyişinin ve halk kültürü bağlamında işlevlerinin araştırılmasıdır. Bu çerçevede yöre halkı ile görüşmeler yapılmış ve bayram kutlamalarına dair yazılı belgeler taranmıştır. Sudan Koyun Atlatma Bayramı ve Çoban geleneğin temsilciliğini yapan çobanlar, cazgırlar ve hakem heyeti ile görüşülmüş; geleneğin himayesini yapan dönemin ağası ile de bir mülakat gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler zaman, mekân ve eğlence başlıkları altında toplanmıştır. Bu çalışmada icra edilen yarışma esnasında gerçekleştirilen geleneksel halkbilimi unsurları araştırılacak, Türk kültür envanterine dâhil edilen Çoban Bayramı’nın Denizli kolu, kültürel bilginin gelecek kuşaklara aktarımı bağlamında ortaya konulacaktır. Anahtar kelimeler: Çoban, bayram, Aşağıseyit, ritüel, koç