Osmanlı Müzeciliğine Bakış: Bahriye Müzesi (original) (raw)
Related papers
Bahriye, Müze ve Kütüphane İdaresi araştırması
Bahriye, Müze ve Kütüphane İdaresi araştırması, 2023
Mehmet Hikmet Pasha worked in varios departments and commissions of the Ottoman Navy after his graduation from Turkish Naval Academy (Bahriye Mektebi) in 1882. He served as an naval attaché inside the Embassy in Athens. During the reign of Abdulhamit II, he became the Sultan's aide-de-camp at Yıldız Palace. In 1897, he was appointed to the founding director of the Naval Museum and Library Administration and the opened of Tailor House (Terzihane) in Imperial Arsenal (Tersane-i Âmire). In the following years, Hikmet Pasha had accomplished many different high-level missions in the navy and accomplished successful works. Afterwards he was sent to many European countries and USA with an official duty to inspect the construction of ships. He found the opportunity to examine the maritime trade, naval organization, shipyards and ships of several countries. His experience and opinions on this subject can be followed from his published works. Despite the fact that Hikmet Pasha had important positions in the late Ottoman navy and had many copyrighted and translated works, there is not much information about the current literature. This study aims at revealing the life story of Mehmet Hikmet Pasha (1863-1934), who worked in important positions of late Ottoman navy.
İZMİR Bahri Baba (Dede) ya da Bahriyye Mevlevihanesi
İZMİR Bahri Baba (Dede) ya da Bahriyye Mevlevihanesi, 2023
İzmir'in bilinmeyen ikinci mevlevihanesi olan Bahri Baba (Dede) ya da Bahriyye Mevlevihanesi hakkındadır. Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin öğütleriyle büyüyüp gelişen bu tarikatın İzmir tasavvuf hayatına girmesi ne yazık ki çok geç olmuştur.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi
Sultanahmet Meydanı'ndaki günümüze ulaşan tek vezir sarayı olması bakımından oldukça önemli olan İbrahim Paşa Sarayı, geçmişten bugüne birçok değişikliğe uğramış ve kullanım amacı defalarca değişmiştir. 1914'te İslam eserlerinin yurtdışına kaçırılmasını engellemek ve sergilenmesini sağlamak için Müze-i Hümayun'da İslam Eserleri Seksiyonu açılmış, zamanla sayıları artan bu eserler için yer temini süreci başlamıştır. Bu eserlerin teşhiri için ilk olarak Süleymaniye Külliyesi'nin İmaret Binası kullanılmış, yapının boyutları sorun teşkil etmeye başladığında yeni bir bina arayışına girilmiştir. Bu arayış 1965'te İbrahim Paşa Sarayı'nın Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ne tahsis edilmesiyle son bulmuştur. 1983'ten beri bu yapı Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak işlev görmektedir. Tarihi bir yapının müze olarak işlevlendirilmesi yeni bir durum değildir fakat bu yapının günümüze ulaşan tek vezir sarayı olması, çeşitli amaçlarda kullanılması, restore edilene kadar atıl bir vaziyette olması, müze binası olarak tahsis edilmesinden sonra İslam Eserlerini koruma misyonuna sahip olması ve varlığını müze binası olarak sürdürmesi oldukça önemlidir.
Bi̇r Hafiza Mekâni Olarak Müze: Ankara Etnografya Müzesi̇
2013
Bu calismada Ankara Etnografya Muzesi bir hafiza mekâni olarak degerlendirilmektedir. Ulus devletin insa surecinde aktarilmaya calisilan tarih olgusu ve toplumsal hafizanin kuruldugu bir mekân olan muzelerde, kapitalist dunya duzeninin etkisi ile koruyup saklanan nesneler yasadiklari yerden, zamandan koparilmakta ve insa edilen ulusal kimlige hizmet eder sekilde yeniden uretilmektedirler. Muzelerde yasanan bu baglamsizlastirma faaliyeti ile sergilenen koleksiyonlar, sanat eseri olmaktan cikip raflarda ziyaretcilerini bekleyen metalara donusmusler ve kitlelerin tuketimine sunulmuslardir. Muzelerde, sergilenen, temsil nesnesi haline getirilen seyler siyaseten yeniden anlamlar kazandirilip yeniden uretilirken, muze nesneleri olarak kolektif bellegin unsurlarini canli tutma gorevini de yerine getirirler. Calismaya kapsamin Ankara Etnografya Muzesi sahip oldugu eserler ve koleksiyonlar, bunlarin nasil sunuldugu, neler anlattigi ve aktardiginin anlasilmasi icin bicimsel olarak incelenirke...
Bahriye Mektebi’nden 1882’de mezun olan Mehmet Hikmet Paşa, Osmanlı donanması ile Bahriye Nezareti’nin çeşitli daire ve komisyonlarında uzun yıllar görev yapmıştır. Atina Sefareti emrinde ataşenaval (deniz ataşesi) olarak bulunmuş, ardından Sultan II. Abdülhamit döneminde Yıldız Sarayı’nda padişah yaveri olarak vazifelendirilmiştir. Aynı dönemde 1897 yılında tesis edilen Bahriye Müze ve Kütüphane İdaresi’ne kurucu müdür olarak atandığı gibi Tersâne-i Âmire bünyesinde Terzihane’nin açılışına da öncülük etmiştir. Sonraki yıllarda bahriyede birçok farklı üst düzey vazifelerde bulunarak başarılı işlere imza atmıştır. Osmanlı donanması için Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Avrupa ülkelerindeki tersanelerde inşa ettirilen gemilere nezaret etmek üzere geçici görevle birçok defa yurtdışına da gönderilmiştir. Gittiği ülkelerin deniz ticaretini, bahriye teşkilatını, tersanelerini ve donanma gemilerini inceleme imkânı bulmuştur. Paşa, Sadece incelemekle kalmamış, edindiği izlenimleri yazmıştır. Türk denizciliği ile Avrupa ülkeleri denizciliğini mukayese eden yazılar kaleme almıştır. Son dönem Osmanlı bahriyesinde önemli makamlarda bulunmasına ve çok sayıda telif ve tercüme eseri olmasına rağmen mevcut literatürde hakkında fazla bilgi bulunmayan Bahriye Mirlivası Mehmet Hikmet Paşa’nın hayat hikâyesinin ve askerî faaliyetlerinin ortaya çıkarılması bu makalenin temel hedeflerinden biridir.
Harbiye Askeri Müzesi ve Yeni Müzecilik
Harbiye Askeri Müzesi ve Kültür Sitesi üzerine kısa bir değerlendirme. Günümüz yeni müzelerinin misyonları ve faaliyetleri göz önünde bulundurarak, Harbiye Askeri Müzesinde mevcut durumun çağdaş anlayışın neresinde olduğuna dair eleştiriler içerir.