TÜRKİYE'DE TELEVİZYON TARİHİ (original) (raw)
Related papers
İRAN'DA TELEVİZYON YAYINCILIĞININ TARİHSEL GELİŞİMİ
Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
İran’da televizyon yayınları ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan halkı toplumsal, siya- sal, kültürel ve ekonomik konularda önemli derecede etkilemiştir. Pehlevi döneminden başlanarak monarşik rejimin ideolojik bir aygıtı olarak kullanılan televizyon, devrimin ardından farklı karakteristik özelliklere bürünmüşse de ideolojik bir aygıt olma özelliğini kaybetmemiştir. Bu çalışmada televizyonun İran’daki tarihsel gelişim süreci hakkında bilgi verilmektedir. İran’a televizyonun ilk kez getirildiği Pehlevi döneminden başlanarak 1979 İran İslam Devrimi ile birlikte İran’da televizyon yayıncılığının genel çerçevesi çizilmeye çalışıl- mıştır. Pehlevi döneminde ilk televizyon yayınlarının başladığı süreçte ülkedeki siyasi atmosfe- rin nasıl olduğu, televizyon kanallarının içeriklerini nelerden oluştuğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Devrimden sonraki dönemde ise televizyon yayınlarındaki değişimler, yayın süreleri, hangi konuların konu edinildiği ve televizyonun yeni kurulmuş bir devlet yapısı içerisindeki rolü araştırılmıştır.
TÜRK TELEVİZYON DİZİLERİ EFSANESİ VE GERÇEKLER
Teknolojik bir icat olan televizyonun tarihsel gelişim süreci değişen-dönüşen toplumsal, kültürel, ekonomik ve özellikle teknolojik şartlar çerçevesinde seyretmiştir. Söz konusu tarihsel seyir şartları günümüzde de değişmeye devam etmekte, çekim süreçlerinde gerçekleşen yeni teknolojik icatların yanında yayın mecralarının çeşitlenmesi muvacehesinde televizyon yeni sınırlar ve imkanlarla yüzleşmektedir. Günümüzün medyatik araçlar matriksinin içinde merkezi konumu muhafaza etmeye çalışan televizyon sadece toplumla kurduğu ilişki biçimlerinde değil, aynı zamanda kendi gelişim tarihiyle de yüzleşmekte, değişim ve dönüşüme maruz kalmaktadır.
TÜRKİYE'DE TELEVANJELİZM: DİNİ TELEVİZYON KANALLARI
Televanjelizm: Türkiye'de Dini Televizyon Kanalları Üzerine Bir İnceleme, 2021
Bu araştırmanın problemi, dini televizyon kanallarındaki farklı programlarda ortaya çıkan din sunumlarını incelemektir. Bu bağlamda incelenen din anlatım şekillerinin niteliği, benzerliği ya da farklılığı çalışmanın temel unsuru olarak belirlenmiştir. Bir başka ifade ile sadece dini
Öz Türkiye'de ilk düzenli televizyon yayınları 31 Ocak 1968'de başlamıştır. Ancak, Türkiye'nin televizyonla tanışması ve bir televizyon şebekesi kurulması için girişimlerde bulunulması çok daha eskilere dayanmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'de televizyon kurulmadan çok önce başlayan ve televizyonun kuruluşuna kaynaklık eden tartışmalar ele alınacaktır. Bu tartışmalar televizyonun henüz kurulmadan çok önce toplumsal ve siyasi hayatta üstlenmesi istenen temel rollere büründürüldüğünü ve sınırlarının belirlendiğini göstermektedir. Bu çerçevede, Türkiye " de televizyona yönelik ilk ilgilerin başladığı 1930'ların başından, ilk kez bir televizyon şebekesi kurma girişimlerinin başladığı 1950'lere ve oradan da ilk televizyon yayınlarına başlandığı 1968 yılına kadar olan dönemde, Türkiye'de televizyon konusunda yürütülen siyasi, toplumsal ve ekonomik tartışmalara ve her seferinde gerçekleştirilemeyen televizyon kurma girişimlerine odaklanılacak ve az gelişmiş bir ülkede yönetici sınıfların kalkınma, eğitim ve milli güvenlik gibi kavramlara dayanarak yeni teknolojilerle kurdukları sorunlu ilişkiler sorgulanacaktır. Abstract The first regular television broadcasting in Turkey started on January 31, 1968, with TRT Ankara Television. This study focuses on the debates regarding the television broadcasting's social and political role, which began long before the establishment of the television station. In this context I will first examine the interests in television that germinated between the 1930s and 1950s. I will also delve into the political, social and economic debates, which concentrate on the attempts for the establishment of television between 1930 and 1968, and analyze the ruling class' troubled relationship with technology in a less developed country like Turkey through concepts such as education, development and national security.
AVRUPA BİRLİĞİ'NE UYUM SÜRECİNDE TÜRKİYE'DE TELEVİZYON YAYINCILIĞINA YÖNELİK DÜZENLEMELER
ÖZET AB, Lizbon Stratejisi ile belirlediği, 2010 yılına kadar dünyanın rekabet gücü en yüksek, dinamik bilgi ekonomisine ulaşma hedefi doğrultusunda yoğun bir teknik altyapı ve mevzuat geliştirme faaliyeti ile rakipleri olan ABD ve Japonya'nın önüne geçme çabası içerisindedir. Yayıncılığın Avrupa içerisinde sınır tanımadan serbestçe dolaşımını öngören ekonomi merkezli düzenlemeler ise hızla değişen ve yöndeşen medya endüstrisini yeterince düzenleyemediği, tekelleşme konusundaki önlemlerin yetersizliği ve çoğulculuğun güvence altına alınamaması gibi konularda eleştirilmektedir. AB'nin tam üyelik yolunda ilerleyen Türkiye'deki yayıncılık düzenlemelerine etkisini değerlendirmeyi amaçlayan bu çalışmada yayıncılık alanına ilişkin AB düzenlemeleri ve Türkiye'deki uygulamalar irdelenmektedir.
TÜRK TELEVİZYON DİZİLERİNDE TOPLUMSAL KİMLİKLERİN TEMSİLİ
Kitle iletişim araçlarına eleştirel bir açıdan yaklaşıldığında, medyanın erkek egemenliğinde olduğunu ve bu sebeple de ataerkil zihniyeti desteklediğini söylemek mümkündür. Medyanın gücünün sınırsız olduğunu savunan Frankfurt Okulu ve Kültürel Çalışmalar Birmingham Okulu gibi eleştirel yaklaşımlara göre birey, medyada gördüklerini gerçek sanma eğilimdedir. Bu durum kimi zaman bireylerin medya aracılığıyla sunulan içerikleri sorgusuz benimsemesi sonucuna varabilmektedir. Medya metinlerinde, anaakımın dışında kalanlar diğer bir ifadeyle “öteki”ler yeteri kadar temsil edilmezken, anaakımın içinde kalanlarsa belli başlı stereotipler ve çerçeveler etrafında kurgulanmaktadır. Bu bakış açısından yola çıkarak “Türk Televizyon Dizilerinde Toplumsal Kimliklerin Temsili” konulu çalışma kapsamında yerli televizyon dizilerinde yer alan karakterler analiz edilerek, bunların egemen ideolojiyi ne kadar yansıttıkları, mevcut düzeni ne kadar olumladıkları ve neleri eleştirip kimleri ötekileştirdikleri incelenmiştir. İçerik analizi yöntemi esas alınarak yapılan bu çalışma, 2011-2012 yayın döneminde reyting ölçümlerine göre en fazla izlenen ilk 5 dizi (Arka Sokaklar, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Adını Feriha Koydum ve Kuzey Güney) üzerinden yapılmıştır. Araştırmanın neticesinde ana hatları ile (a) dizi karakterlerinin egemen ideolojiyi yansıtacak biçimde kurgulandığı, (b) genel kabul görmüş ve/veya görmesi istenilen davranış kalıplarının olumlandığı, (c) toplum ve sistem açısından “öteki” olarak görülen kimliklerin ise olumsuzlanarak göz ardı edildiği bulgulanmıştır
TÜRİYE'DE TURİZM VE TANITMA (Tarihî İncelemeler)
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2020
Günümüz dünyasının en önemli kuvvet ve kudret kaynaklarından biri durumunda olan turizm; siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel ve teknolojik değişim ve gelişimleri etkileyebilecek bir konuma yükselmiştir. Bu nedenle Türkiye’nin sahip olduğu turizm potansiyellerinin etkin bir şekilde değerlendirilmesi ve bu alandaki gelişmeler doğrultusunda sürdürülebilir turizm poli¬tikalarının oluşturulması önem arz eden bir konudur. Dün¬yada olumlu ve kuvvetli bir Türkiye imajının yaratılması ise ülkenin tarihî, tabii, sosyal ve kültürel değerlerinin turizme hizmet edecek çağdaş yöntem ve vasıtalarla dış dünyaya tanıtıl¬masından geçmektedir. Devletin ve milletin geleceği için önem arz eden bu hususta başarılı olmak Türkiye’nin medeni dünyada kendini ifade edebilmesinin ve kabul ettirebilmesinin en meşru yollarından birini teşkil etmektedir. Bu bağlamda turizmin bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geçirdiği tarihî merhale ve istihaleleri iyi bilmek gerekmektedir. Bununla birlikte Türkiye’de turizm tarihine ilişkin çalışmaların oldukça kısıtlı ve yetersiz durumda olduğu görülmektedir. Ulusal ve uluslararası bilimsel mecralarda sunulmuş ya da yayımlanmış çalışmaların yeniden gözden geçirilerek bir bütün olarak derlendiği bu çalışma bu nedenle önem arz etmektedir. Çalışmada bölümler hâlinde işlenen konular münasebetiyle Türkiye’de turizm ve tanıtma faaliyetlerini Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze uzanan tarihî süreç içinde takip etmek mümkün olmaktadır. Turizmin Türkiye’deki tarihî seyrine ilişkin bu bilgilerden hareketle Türkiye turizminin dünyadaki rekabet gücünü artıracak ve bir marka olarak ülkeyi dünya turizminde en üst noktalara taşıyabilecek gerçekçi, kalıcı ve sürdürülebilir politikaların oluşturulabilmesi yegâne dileğimizdir. Çalışmanın yayınlanmasında katkılarından ötürü Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nün değerli idareci ve çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım.
TÜRKİYE'DE DERGİCİLİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Bu çalışma kapsamında Türkiye'de dergiciliğin tarihçesi ele alınacaktır. Ülkemize matbaanın geç gelmesinden dolayı basın alanında iki yüz yıllık bir gecikme yaşanmıştır. Bu nedenle basın hareketleri başlar başlamaz dergiler de yaygınlaşmıştır. Günümüzde dergicilik alanında teknolojik açıdan hiçbir sorun yaşanmamıştır. Ancak toplumumuzun okuma alışkanlığının bulunmamasından dolayı dergi satışlarının son derece düşük olduğu görülmektedir. Toplumsal olarak okuma seviyemizi ve buna bağlı olarak dergi satış oranlarını artırmak için çabalamamız gerekmektedir. Dergiler toplumların yaşam biçimlerini, siyasal koşullarını, gelişim aşamalarını anlamak için gazeteler kadar önemli birer yayın organıdır. Bu nedenle dergicilik tarihimizin de araştırılması gereklidir. Biz de bu amaçla bu çalışma kapsamında basın tarihimiz açısından önemli dergileri tarihsel süreç içerisinde kısaca irdelemeye çalıştık. Günümüzde dergiciliğin konumunu anlayabilmek için öncelikle tarihçesini irdelemek gerekmektedir. Avrupa'da olduğu gibi ülkemizde de yayınlanan ilk dergiler bilimsel nitelik taşımaktadır.Oysa günümüzde yayımlanan dergilerin en önemli özelliği bireyleri tüketime yönlendirmektir.Bu çalışma kapsamında dergiler dönemlere ayrılarak irdelenmeye çalışılacaktır. Öncellikle Osmanlı dönemi, daha sonra Kurtuluş Savaşı yılları, ardından Cumhuriyetin ilk yıllarında dergicilik olgusu ele alınacaktır. Son olarak günümüzde dergiler incelenecektir.