Aliya’nın Fikir Dünyasında Kavram Düalizmin Değeri Üzerine (original) (raw)
Related papers
Sosyal Hizmet Bağlamında Aliya İzzetbegoviç’in Düşünce Dünyası
Turkish Studies, 2020
The idea of a social state that protects the individual and society began to develop and was institutionalized as a result of the economic and social crises arising from wars, famines, and epidemics during the twentieth century, especially in Europe. With the erosion over time of natural networks such as family and kinship that provided social security and social services to the individual in the past, the state gradually assumed this role. The rights of disadvantaged groups such as women, minorities, immigrants, unemployed people, elderly people, and children were reorganized within the framework of fundamental rights such as equality, justice, democracy, and freedom as a requirement for the emerging understanding of the social state and gained universal recognition. As a thinker who witnessed the wars and socioeconomic and political crises in Europe during that period, the works of Alija Izetbegovic are shaped by fundamental universal social rights, democracy, equality, and morality and deal with topics such as family, women, elderly people, children, poverty, war, crime, and so on. As the founding head of state of the Republic of Bosnia and Herzegovina, the works of Alija Izetbegovic are mainly analyzed through the lenses of political philosophy, religion, and morality. However, many of Aliya's ideas about social services fall in line with the present-day human rights discourse. This study will seek to answer the question of what the social work paradigm is in Aliya Izetbegovic's works by discussing the ideas expressed by the thinker within the scope of social services issues. Accordingly, Aliya's works were analyzed through social services-themed topics such as the issues of family, women, crime, and elderly people, revealing universal discourses that can go beyond political and religious perceptions of Aliya's works.
Ali Abdurrâzık’ın Hilafet Düşüncesine Dair Bir İnceleme
Theosophia Journal, 2023
A Study on Ali Abdal-Rāziq's Khilafah Thought Abstract: With the Industrial Revolution, the bill for the backwardness in the Islamic geography was largely blamed on traditional religious thought and the caliphate center, which was the protector of religion, was also affected. With the spread of the nation-state, the institution of the caliphate began to become dysfunctional and new theories were developed by Muslim scholars in this field. Some scholars argued that the purpose of the caliphate was the government and if the government existed, there would be no need for the caliphate, some scholars argued that all Muslims should gather under the umbrella of the caliphate above nation-states, and some other scholars took a different stance by expressing the religion-world dualism. Ali Abd al-Rāziq held the latter view and argued that the caliphate was not a religious institution, but on the contrary, based on historical experience, it harbored many evils and we should get rid of it. In this study, we will first address the shortcomings of his thesis by presenting his general opinion, and in doing so, we will try to present his opinion directly from his work rather than polemical works, and then we will briefly share our personal opinion on what kind of method should be followed in terms of updating Islamic law as a whole, rather than specific issues. Keywords:Islamic Law, Politics, Caliphate, Ali Abd al-Rāziq
Türk Düşünce Dünyasinda Hazret-İ Ali̇
hbvdergisi.gazi.edu.tr
Hz. Muhammed'in yakını olması, İslamiyetin yayılmasında birinci derecede rol alması ve dördüncü halife olması sebepleriyle Hz. Ali'nin dünya tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Hz. Ali, yiğit ve bilim sahibi olmakla da öne çıkmıştır. Bununla birlikte uğradığı haksızlıklar, sırtından vurularak şehit olması, çocuklarının canice şehit edilmesi gibi olaylar bütün dünyayı derinden etkilemiştir. Onun "Zülfikar" adlı kılıcı kahramanlığının sembolü olmuştur. Kur'an ve hadisler konusundaki bilgisi, biliminin sembolü olarak tarihteki yerini almıştır. Bütün bunlardan dolayı ölümünden bu yana yaklaşık 1350 yıl geçmesine rağmen o, unutulmamıştır. Aksine geçen zaman içinde şahsiyeti, yaşayış tarzı, kahramanlığı, adaleti ve bilimi Türk milletinin her ferdine örnek teşkil etmiştir. Bu özelliklerinden hareketle Türk milletinde Hz. Ali ile ilgili bir düşünce dünyası şekillenmiştir. Hatta Türk milleti, Hz. Ali'yi gönlünün ve düşünce dünyasının merkezine yerleştirmiştir. Onunla ilgili şekillenen Türk düşünce dünyası, tarih içerisinde belirgin bir biçimde yazılı ve sözlü edebiyatımıza aksetmiştir. Biz, Türk düşünce dünyasında Hz. Ali'nin yerini belirleyebilmek için Karahanlı Dönemi'nde kaleme alınmış eserleri, Dede Korkut Hikâyeleri'ni, Menakıb-ı Hacı Bektaş Velî'yi, Anadolu'da teşekkül etmiş Türk destanlarını, Divan Edebiyatı çerçevesinde kaleme alınmış divanları taradık. Ayrıca Anadolu'dan derlenmiş efsaneleri gözden geçirdik. Bu eserlerden hareketle Hz. Ali ile ilgili şekillenen Türk düşünce dünyasını tespit etmeye çalıştık.
Eleştiri Aracı Olarak “Kavramsal Sanat” Ve Daniel Buren
Art-e Sanat Dergisi, 2017
Dünya genelinde büyük siyasi ve sosyal olayların yaşandığı 1960'lar, pek çok sanatçının sanatın doğasını, ticari ilişkiler ve geleneksel kurumlarla olan bağlantısını sorguladığı, genel geçer kurallar ve beklentilerden uzaklaşarak yeni formlar ve kavramlarla denemelere giriştiği bir dönemdir. Sanatta düşüncenin nesneye baskın çıktığı bir tavrın gelişmesiyle ortaya çıkan Kavramsal Sanat hareketi, Daniel Buren'in de dâhil olduğu bir eğilim olmuştur. Ancak Buren, kavramı bir eleştiri aracı olarak kullanmasıyla kendini farklı bir yere koymaktadır. Bu çalışma Buren'in, yalnızca resim ya da heykelin sınırları içinde kalmayan, mimariyle ve oluşturulduğu mekânla anlam kazanan kendine özgü yapıtlarının, kendisi tarafından eleştirilen ve farklı bir şekilde yorumlanan Kavramsal Sanat açısından değerlendirilmesini içermektedir.
İnovasyon Üzeri̇ne Kavramsal Bi̇r İnceleme
International Journal of Management and Administration, 2017
İnovasyon ya da anlam olarak tam karşılamasa da dilimizdeki karşılığı olan yenilik kavramı son yıllarda birçok alanda araştırma yapan bilim adamlarının en fazla ilgisini çeken kavramlardan biri olmuştur. İnovasyon kısaca farklı, değişik, yeni fikirler geliştirerek değer katan, özgün ürün ve hizmetler ortaya koymaktır. Yoğun rekabet şartlarında işletmelerin ayakta kalabilmeleri ürün ve ya hizmetlerinde inovasyon yapmalarıyla mümkün olmaktadır. Öyle ki günümüzde şirketler ancak yenilik yaparak tüketicilerin hızlı bir şekilde gelişen ihtiyaçlarına cevap verebilir ve rakiplerinden her zaman için bir adım öteye geçebilir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, inovasyonla ilgili literatür özeti yaparak konuyla ilgili kavramsal bir çerçeve oluşturmak ve inovasyon hakkında ilgili çevrelere yönelik farkındalık oluşturmaktır.