Woman stereotypes in Turkish TV series in the context of gender roles (original) (raw)

Toplumsal Cinsiyet Rolleri Bağlamında Türkiye'deki Televizyon Dizilerinde Sunulan Kadın Stereotipi

Alanya Akademik Bakış , 2020

ÖZET İnsanoğlunun geçmişten günümüze yaşadığı ilk ayrım kadın ve erkek olması yönündedir. İlk zamanlarda bu ayrım işbölümü yapılmasını kolaylaştıran bir etkenken zamanla egemenlik alanı erkekler lehine genişleyerek iktidar alanına dönüşmüştür. Erkeğin elde ettiği bu güç içinde yaşadığı toplumun yapısını da değişime uğratmıştır. Artık topluluklarda kadın ve erkeğin tanımlanması roller üzerinden gerçekleşmeye başlamıştır. Hangi cinsin nasıl görüneceği, hangi rolleri üstleneceği, hangi duygusal ve düşünsel ufuklarda gezmesi gerektiği toplum tarafından belirlenir olmuştur. Günümüzde bireyler cinsiyet rolüne dair kodlanmayı sadece aile ve akrabalarını seyrederek öğrenmemekte aynı zamanda kitle iletişim araçlarından da etkilenmektedirler. Modern zamanın en etkili hikaye anlatıcılardan biri olarak karşımıza çıkan televizyon ve onun içeriğindeki diziler bireylere içinde yaşadıkları toplumsal değerleri yansıtırken aynı zamanda toplumsal cinsiyete dair stereotipler de sunmaktadır. Bu stereotipler cinsiyet rollerinin normalleştirilmesine de etki etmektedir. Bu bağlamda çalışmada, 08-15 Mart 2019 tarihleri arasında ulusal kanallarda yayınlanmakta olan dizilerin tanıtımının yapıldığı ve bölümlerinin yer aldığı ilgili sayfalarda kadın karakterlerin nasıl tanımlandığı incelenmiştir. Dizilerdeki ana kadın karakterlerin betimlenmesine dair veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak irdelenmiştir. Elde edilen ana bulgu ekseninde, dizilerin tanıtım sayfalarında çizilen kadın stereotipinin toplumsal cinsiyet rollerine uygun olarak tasarlandığını söylemek mümkündür.

Women's woman perception on TV programmes in Turkey

2015

WOS: 000409693700006Perception studies reveal how an audience creates meaning, and observes the interaction between the audience and media message. This study aims to reveal and compare how two similar demographic group audiences perceive women characters on TV (series, news, reality shows). For this purpose, the theoretical framework of the perception method is illustrated in the first section, and then the social roles of gender are described by clarifying social gender and notions of social gender in the second section. In the third section, TV program genres such as series, news and reality shows are explained including key features and discourses. Finally, in the last section, the perception of women included in the study toward women in TV programs is interpreted. Results show the women, who have been watching the series and news programs, demonstrate similar characteristics such as being happy with their husbands, fighting for their family and being conventional - accepting t...

Toplumsal Cinsiyet Rolleri Bağlamında Televizyon Dizileri İle Sunulan Kadın Stereotipi

Alanya Akademik Bakış, 2020

ÖZET İnsanoğlunun geçmişten günümüze yaşadığı ilk ayrım kadın ve erkek olması yönündedir. İlk zamanlarda bu ayrım işbölümü yapılmasını kolaylaştıran bir etkenken zamanla egemenlik alanı erkekler lehine genişleyerek iktidar alanına dönüşmüştür. Erkeğin elde ettiği bu güç içinde yaşadığı toplumun yapısını da değişime uğratmıştır. Artık topluluklarda kadın ve erkeğin tanımlanması roller üzerinden gerçekleşmeye başlamıştır. Hangi cinsin nasıl görüneceği, hangi rolleri üstleneceği, hangi duygusal ve düşünsel ufuklarda gezmesi gerektiği toplum tarafından belirlenir olmuştur. Günümüzde bireyler cinsiyet rolüne dair kodlanmayı sadece aile ve akrabalarını seyrederek öğrenmemekte aynı zamanda kitle iletişim araçlarından da etkilenmektedirler. Modern zamanın en etkili hikaye anlatıcılardan biri olarak karşımıza çıkan televizyon ve onun içeriğindeki diziler bireylere içinde yaşadıkları toplumsal değerleri yansıtırken aynı zamanda toplumsal cinsiyete dair stereotipler de sunmaktadır. Bu stereotipler cinsiyet rollerinin normalleştirilmesine de etki etmektedir. Bu bağlamda çalışmada, 08-15 Mart 2019 tarihleri arasında ulusal kanallarda yayınlanmakta olan dizilerin tanıtımının yapıldığı ve bölümlerinin yer aldığı ilgili sayfalarda kadın karakterlerin nasıl tanımlandığı incelenmiştir. Dizilerdeki ana kadın karakterlerin betimlenmesine dair veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak irdelenmiştir. Elde edilen ana bulgu ekseninde, dizilerin tanıtım sayfalarında çizilen kadın stereotipinin toplumsal cinsiyet rollerine uygun olarak tasarlandığını söylemek mümkündür.

Medyada Kadın ve Temsil Biçimi: Tv Dizileri Üzerinden Bir Tartışma

Medyada Kadın ve Temsil Biçimi: Tv Dizileri Üzerinden Bir Tartışma , 2019

Kimlikler, “ben kimim?” sorusuna verdiğimiz cevaplardır. Yaşadığımız dünya içinde üretilen ve içselleştirilen kimliklerimiz açısından temsilin gerçeklikten sapmaması bir hayli önemlidir. Bunun aksine, kadın kimliği üzerinde erkeklik ya da annelik gibi olguların kurduğu tahakküm biçimleri, kimliği kendi doğasından uzaklaştırmaktadır. Özellikle medyanın izlerkitlenin tutumlarını, davranışlarını, düşüncelerini, kimliklerini etkilediği göz önünde bulundurulduğunda, kadın kimliğini temsil biçimleri bir hayli önemli kazanmaktadır. Hâlbuki “annelik” kadının biyolojik bir yetkinliği, erkeklik ise kadın kimliğinin eşitidir. Medyanın üretim biçimiyle “annelik” bir biyolojik yetkinlik, erkeklik ise bir eşit olmaktan çıkarak “kadın” kimliğini baskılayan ve tahakkümü altına alan bir kimliğe dönüşmektedir. Ve kadın; ancak “anne” olarak ya da “eril” bir gücün himayesindeyken yaşayabilen bir özne olarak sunulmaktadır. Kadının edilgen temsili toplumsal sorunları tetikleyen bilincin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Ülkemizde her geçen gün artan kadın tacizleri, cinayetleri kadın kimliğine yaklaşımın tekrar gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Araştırmanın kuramsal zemini George Gerbner’in kültivasyon (ekme) kuramına dayanmaktadır. Gerbner’e göre medya belirli tutumları ve düşünceleri ekip yetiştirerek toplumun gerçeklik algısını biçimlendirir. Araştırmanın amacı, “kadın” kimliği üzerinde kurulmaya çalışılan tahakküm(ler) karşısında medyanın tutumunu incelemek ve “kadın” kimliğinin salt gerçekliğiyle temsilinin önemine dikkat çekmektir. Amaç doğrultusunda televizyon dizilerinde reytingi yüksek olan “Kadın” dizisi göstergebilim yöntemiyle analiz edilmiştir. Sonuç olarak; medyanın egemen ideolojik bir bakış açısıyla “kadın” kimliğini güçsüz, eril bir güce muhtaç; “anneliği” ise güçlü ve kendine yeten bir kimlik olarak üreterek, kadın kimliğini kendi öz gerçekliğinden uzaklaştırdığı görülmüştür.

Aydın & Aydın Aslaner Presentation of Stereotype Women's Roles in Television Commercials

ÖZET Ataerkil toplumlarda kadına yüklenen roller çeşitli sosyo-kültürel araçlar ile yaygınlaştırılmaktadır. Genelinde medya özelinde reklamlar, ataerkil söylem ve ideolojinin taşıyıcısı olmasının yanı sıra mevcut sistemi de meşrulaştırarak kadın stereotip rollerini yeniden ve yeniden üretmektedir. Bu çalışmada, yargısal örneklem ile seçilen, Türkiye'deki televizyon kanallarında yayınlanmış, Persil, Patos Stick, Lassa ve İstikbal reklamlarındaki, geleneksel, dekoratif, geleneksel olmayan ve süper stereotip kadın rolleri, niteliksel araştırma yöntemlerinden göstergebilimsel analiz ile incelenmiştir. Bu bağlamda analiz edilen televizyon reklamlarında, stereotip kadın rollerinin, ataerkil ideoloji ile arasındaki tek yönlü hegemonik ilişkinin nasıl yansıtıldığı ve sunulduğu ortaya konulmuş ve kadınlara geleneksel olmayan ya da süper kadın gibi roller sunulsa da, bu rollerin ataerkil ideolojinin tahakkümü altında ve baskın erkek değerleri kurgusuyla örüntülendiği saptanmıştır. ABSTRACT Roles attributed to women in patriarchal societies are disseminated throughout various socio-cultural tools. Media, in general and advertisements in particular are conveyors of patriarchal discourse and ideology and they legitimize existing system and regenerate the stereotypical women's roles. Traditional, decorative, non-traditional and super stereotype female roles in Persil, Patos Stick, Lassa and İstikbal commercials that are broadcast on TV channels in Turkey and selected with non-probability sampling have been examined in this study based on semiotic analysis, the one among qualitative research methods. In this context, it is revealed how the unilateral hegemonic relation between stereotype female roles and patriarchal ideology is reflected and presented in the analyzed TV commercials and it is determined that these roles are patterned based on dominant male values and under the domination of hegemonic ideology although non-traditional or super female roles are presented to women.

Televizyon dizilerinde üretilen toplumsal cinsiyet algısında senaryo yazarlarının rolü

RumeIiDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2023

Çocukluğumuzdan bu yana toplumsal cinsiyete ilişkin algımız ailede, okulda, çevrede kültürel pratiklerle birlikte yeniden inşa edilmektedir. Bu toplumsal mekanizmaların yanında en etkili araçlardan biri de medya temsilleridir. Medya her gün yarattığı içeriklerde cinsiyete ilişkin egemen normları, kodları, sınırlarının ve çerçevesinin toplumsal yapı tarafından çizildiği toplumsal cinsiyet rollerini çeşitli temsiller aracılığıyla yeniden üretmektedir. Özellikle kadınlık ve erkeklik rollerine ilişkin egemen düşünce ve davranış kalıpları üretimlerinin en sık görüldüğü türlerden biri de televizyon dizileridir. Televizyon dizilerinin senaryoları, üretilen karakterler, roller, diyaloglar vb. toplumsal cinsiyet algımızın şekillenmesinde oldukça etkilidir. Dolayısıyla içerik üreticileri olan senaryo yazarlarının televizyon dizilerinde üretilen toplumsal cinsiyet algısındaki rolü, bu çalışmanın merak konusudur. Bu bağlamda televizyon dizi senaryosu yazmış ya da yazmakta olan 6 senaristle derinlemesine görüşmeler yapılmış, elde edilen veriler betimsel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Sonuç olarak araştırmaya katılan senaristlerden edinilen bilgiye göre, toplumsal cinsiyete ilişkin kültürel üretim pratiklerinin kodları dizi senaryolarında kullanılmakta televizyonda yaratılan karakterlerin çoğunda, geleneksel kadınlık ve erkeklik rolleri hâkim olmaktadır. Senaristlerin bakış açısını; RTÜK’ün kuralları, izleyici beğenisi, yapımcı ile yapılan anlaşmalar, dizinin yayınlanacağı kanal, kişisel yaratıcılık gibi birçok değişken etkileyebilmektedir. Ayrıca katılımcı senaristlere göre kadına yönelik şiddetin televizyon ekranlarından gösterilmesi her açıdan riskli olup bu konuda gereken hassasiyete meslektaşları tarafından özen gösterilmesi beklenmektedir. Kadın ve erkek eşitliği gözetilerek belirlenmiş katılımcıların neredeyse tamamı, hikayeleri senaryolaştırma sürecinde toplumsal cinsiyet algısına yönelik ortak görüşler ve sonuçlar ortaya koymuştur.

Kadınlık ve Erkekliğin Değişmeyen Halleri: Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet

fe dergi feminist ele, 2020

Bu makalede dizilerdeki kadın ve erkek temsillerinin kısıtlılığını kapsamlı bir örneklem içinde ortaya çıkaran en güncel araştırmalardan biri olan TÜSİAD desteğiyle gerçekleştirilmiş Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması'ndan (2018) yola çıkılarak araştırmanın ortaya koyduğu içerik analizine dayalı sonuçların metin analizi ile derinleştirilmesi amaçlanmıştır. Kadın ve erkek karakterlerin fiziksel ve duygusal özellikleri, üstlendikleri roller, ve yer aldıkları sahneler açısından kalıplaşmış toplumsal cinsiyet algılarını pekiştiren şekilde temsil edildiklerini ortaya çıkaran veriler televizyon ekranlarında indirgemeci ve özcü bir yaklaşım olduğunun kanıtıdır. Araştırma, ekranlardaki temsillerin çerçevesini belirlemek açısından iyi bir başlangıç olsa da, bu temsillerin feminist bir okumasını yapmak için verilerin metin analizi ile desteklenmesi gerekmektedir. Zira nicel veriler sahne içlerindeki görüntüye dair biçimsel özellikleri ya da mizansenin detaylarını kapsamamaktadır. Bu makalede bu araştırma içindeki dizilerden seçilmiş örnek sahnelerin analizleri aracılığıyla ekranlardaki "erkeklik" ve "kadınlık" anlayışının daha derinlikli bir okumasının yapılması hedeflenmektedir. Nicel veriler nitel yorumlar ile desteklenerek televizyon dizilerindeki kadınlığa ve erkekliğe yüklenen olumlu ve olumsuz anlamlar feminist bir bakış açısından tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Feminist televizyon eleştirisi; toplumsal cinsiyet; ekran temsilleri; Türkiye'de televizyon dizileri Unvarying States of Womanhood And Manhood: Gender in Television Series Drawing its data from the findings of the research titled Gender Equality in Television Series (2018), which is one of the most up-to-date studies that reveals via a comprehensive sample the limitations of representations of men and women on screen, this article aims to rethink and re-evaluate the research's results through textual analysis. The data reveals that the ways in which characters are represented reinforce stereotypical gender perceptions in terms of their physical and emotional characteristics, roles they take, and the scenes they take place, and it can be read as evidence of a reductionist and essentialist approach towards gender on television screens. While the research is a good start in framing screen representations, the data needs to be supplemented with textual analysis to make a feminist reading of these representations. Quantitative data neither includes the formal features of the image inside the scenes nor the details of the scene. This article aims to make an indepth reading of the terms "masculinity" and "femininity" as produced for the screen through the analysis of the sample scenes selected from the series in this study. The understanding of masculinity and femininity on television will be discussed from a feminist perspective by supporting quantitative data with qualitative interpretations.

Tennesse Williams’ın kadın karakterlerinde sosyal maske/persona

International journal of human sciences, 2014

Common etymon of word "personality" in foreign languages is based on the word "persona". Meaning of the word "persona", in latin, is the mask the stage actors use. Jung, defining the "Persona" as a concept within the scope of analytic psychology, sees it as a functional cover, a form of spiritual behavior, which responds to daily needs of the person. When both definitions are read simultaneously the "persona" shall become the "social mask". In brief; in order to receive acknowledgementand not to be excluded, and to acquire some sort of things, social masks (personas) suitable with communal codes that one is a part of are used. Our social masks in this sense are our face that people around us see and recognize. Maintaining the personality within "normal" borders is dependent on persona's motion and its transmutation when needed. Play characters, too, have social masks. In this study, a review was performed out of chosen play scripts on play persons who use the social masks that undertake key roles in the stack of encoded social relationships.