Raşit Küçük’le Zevk-i Tahattur | Coşkun Yılmaz (original) (raw)
Related papers
Raşit Küçük Hoca ve Konya | Coşkun Yılmaz
Bir asırdan biraz evvel 1917' de Dârüsselâm, Kudüs bizden ayrı düştü. Endülüs'ün acı ve hüzün yüklü hatıraları dururken, Türkistan, Hindistan daha soğumamışken gereken dersler alınamamış ve Kudüs de kaybedilmişti. Tarih tekerrür ettiği her derste daha ağır bedeller ödetiyordu. Ve Gazze. Sultan Kutuz'un önüne çıkan her şeyi ve her yeri yakıp yıkan Moğol istîlâsına 1260 tarihinde dur dediği Aynicâlût Savaşı'nın, canlı şahidi aziz topraklarda şimdi yeni bir Endülüs sergileniyor. Dünya sessiz, insanlık çaresiz; çağdaş Câlûtlar her zamankinden daha fütursuz. Dârülmülk Konya'nın üçüncü sayısı işte tam bu vahşetin tanıklığında vücut buldu. Dârülmülk'ten Dârüsselâm' a bir dua olsun diye… Bir dua olsun ki Kılıçarslanlar, Selahaddinler, Baybarslar… artık geç kalmasın. Ve bir dua da Mustafa Sabri Küçükaşcı hocamıza. İnanırız ki ne kadar yaşadığımız değil ne için yaşadığımız ve yaşadığımız sürede neler yapabildiğimiz hayatımızı anlamlı kılacaktır. Konya'nın mümtaz değeri aziz Küçükaşcı hocamız bunun en güzel örneklerinden birini sergileyerek Dâr-ı bekâ'ya azimet eyledi. Hepimize umudu, sabrı ve sevgiyi emanet ederek… Dârülmülk Konya bir kimlik olduğu kadar bir medeniyet hafızası olma hasbiliği ile huzurlarınıza çıkmaktadır. Bu itibarla üçüncü sayısında da hem kimliğimizin hem de medeniyetimizin hafızasından zengin ve farklı konularla koru harlandırmaya devam edecektir. Umulur ki bu kor tıpkı tarihte olduğu gibi gelecekte de nice mahzun ve mazlum gönüllerin yüreklerini ısıtacak, yeni baharlar muştulayacaktır.
Bir Resim Üç Yorum: Zamanın Zamanı | Coşkun Yılmaz
Üsküdar Kültür, Sanat ve Medeniyet Dergisi, 2021
Merhaba... Sizleri Üsküdar'ın on üçüncü sayısında buluşmanın memnuniyet ve heyecanı içerisinde selamlıyoruz. Üsküdar Dergisi on üçüncü sayısında da ilk sayısında olduğu gibi hem Üsküdar'ın, hem de İstanbul başta olmak üzere tüm cihanın kadim tarihini ve kültürel birikimini anlamayı, anlamlandırmayı, günümüze taşıyıp geleceğe aktarmayı ve bunu yaparken sizleri şahit tutmayı görev edinmiştir. 2021 yılı fikir ve sanat dünyamız için adeta hazan mevsimi olmuş, toplumumuzun önemli simaları bir bir aramızdan çekilmeye başlamıştır. Dergimizin bu sayısında vefâyât bölümünü bu insanlara ayırdık. Sezai Karakoç, Teoman Duralı, Mustafa Yazgan, Alaeddin Yavaşça gibi sanat ve fikir dünyamızın kayıplarını andığımız yazılarımızı dikkatinize sunuyoruz. Derginin ikinci bölümü ise genellikle birbirine zıt meclislerde zikredilmeye gayret (!) gösterilen geleneksel ve modern sanatlar. Bu minvalde yazarlarımızın her iki saha için de değerlendirmeleri, gençliğin geleneksel sanatlarla ilişkisi, teknolojinin geleneksel sanatlarda kullanımı, zanaat ve sanat ilişkisi ve "eser"in hukuki durumuyla ilgili yazılar kaleme alındı.
İshak Bağlamında Onat Kutlar’ın Öykücülüğü ve “Çatı” Öyküsünün Tahlili
2013
“1950 Kuşağı” olarak adlandırılan öykücüler, biçim ve içerik konusundaki tutumlarıyla Türk öykücülüğünde modernist bir dönüşümün / yeniliğin zeminini hazırlamışlardır. Sait Faik, Vüs’at O. Bener ve Nezihe Meriç gibi öncü yenilikçilerin birikimini Varoluşçuluk, Sürrealizm gibi Batı kaynaklı düşünce ve sanat akımlarından mülhem etkilerle sentezleyen bu öykücüler, “birey”i ve onun iç yaşantısını, yalnızlığını, bunalımını, iletişimsizliğini modernist tekniklerle kurgu düzlemine taşımıştır. Onat Kutlar, henüz yirmi üç yaşındayken yazdığı İshak adlı öykü kitabıyla bu kuşağın önemli yazarlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Dokuz öyküden oluşan bu tek öykü kitabıyla 1960 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazanan Kutlar, İshak’ta, dâhil olduğu edebî anlayışa paralel temaları ve teknik özellikleri kendine özgü bir tutumla kullanmıştır. Hayatın monotonluğundan bunalarak bulunduğu ortamdan kaçıp kurtulmak, yeni ve başka bir yaşam kurmak isteyen muhtelif insanların çabaları, İshak’taki öykülerin tematik bağlamını oluşturmaktadır. Bu paralelde, öykülerde, ev içi yaşantıların ve aile çevresinin sert kalıpları içinden çıkmanın yolunu / yordamını arama çabasındaki karakterlerle karşılaşılır. Fantastik / gerçeküstü / kafkaesk öğeler, öykülerin kurgu düzlemindeki temel motifler olarak dikkat çeker. Genel bir nazarla bakıldığında, İshak’taki öykülerin dil, kurgu, atmosfer ve içerik özellikleri bakımından bütünlüklü bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Kitaptaki dördüncü öykü olan “Çatı”ya yönelik bir tahlil denemesi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Tahlile katkıda bulunulacağı düşüncesiyle, çalışmanın giriş bölümünde, kabaca, “1950 Kuşağı” öykücülüğünü hazırlayan iç ve dış dinamiklere işaret edilmiş, ardından İshak dolayımında, Kutlar’ın öykücülüğüne dair genel birtakım tespitlerde bulunulmaya çalışılmıştır.
karam.org.tr
It was made additional taxes on income subject before Constitutional Monarchy II due to The Ottoman State's economic and financial situation. These taxs were Personal Tax "Vergi-i Şahsiye" and Domesticated Animals Tax "Hayvanat-ı Ehliye Rüsumu". Kastamonu trades organizations opposed Personal Tax that was one of these taxes in Kastamonu. They were asked to remove this tax formation. This request not accepted by the government and in Kastamonu was a rebellion initiative. Behind rebellion in Kastamonu had been tax and the economic issues as well as the local management issues. Besides, political activities of The Young Turks were also effective. This event was caused loss of the prestige in The Ottoman management. Both of taxes were also abolished in the 25 March 1907.
Joseph Raz, argues that law claims authority and accepts this is a fact that exists in nature of all law systems. According to him law, whatever specialty it has, inherently claims authority. According to Raz, the importance is in service of law in terms of law’s authority. Law, mediates for benefit of subjects bringing together subjects and reasons of right acts. Hence, law does not create value directly but it is the best tool for providing valuable life by being authority. As Raz attributes such a function to law and base the content of law on social facts, it makes him to be seen as positivist and anti-positivist.