Hz. Peygamber’İn Ki̇şi̇li̇ği̇ni̇n Temel Bi̇r Bi̇leşeni̇ Olarak El-Emîn Sifati (original) (raw)

Hz. Peygamber’İn Ümmîli̇ği̇ Meselesi̇

2012

Hz. Peygamber’in “ummiligi” meselesi surekli olarak onun okuryazarligi baglaminda ele alinmis ve Kur'an’da kullanilan “ummi” nitelemesinden hareketle Hz. Muhammed’in okuma yazma bilmedigi ifade edilegelmistir. Ancak gerek Kur'an-i Kerim’de ve gerekse Kur'an oncesi kutsal kitaplardan Kitab-i Mukaddes’te kullanilan “ummi” nitelemeleri “okuryazar” olmayla dogrudan alakali degildir. Soz konusu ilahi kitaplarda “ummi” kelimesi, ‘okuryazar olmayan’ anlamina degil, aksine “ilahi vahye mazhar olmayan, ehl-i kitap grubuna dâhil olmayan’’ anlamlarina gelmektedir. Diger taraftan kaynaklarda Hz. Peygamber’in okuryazarligina iliskin ikna edici bir delil bulunmasa da bu husus ihtimal disi da degildir. Hayat hikâyesiyle ilgili bilgiler goz onunde bulunduruldugunda Hz. Muhammed’in, donemindeki Mekke standartlarina gore kulturlu bir kisi oldugu; okuyup yazmaya onem verdigi; bu vesileyle kendisinin de okur-yazar olmasinin makul durdugu anlasilmaktadir.

İbn Fâris’in “Efrâdü Kelimâti’l-Kur’âni’l-Azîz” Adlı Risalesi ve Vücûh ve Nezâir İlminin Bir Alt Kolu Olarak Efrâd

II. ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ VE SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU BİLDİRİ TAM METNİ, 2018

"Afrâdu Kalimâti’l-Qur’âni’l-Azîz” Of Ibn Fâris and Afrâd as a Branch of the Science Of Wucûh And Nazâ’ir İbn Fâris’in Efrâdü kelîmâti’l-Kur’âni’l-azîz adlı risalesi, vücûh ve nezâir ilminin bir alt kolu olarak efrâd konusunda yazılmış tek eser olma özelliği taşımaktadır. Efrâd, benzeri bulunmayan lafızlardır. Lafızların birden çok manaya sahip olmaları gerçeğinin aksine bu kelimeler, manaya delalet etme açısından tek kalan kelimelerdir. Kur’ân ilimleri açısından efrâd; Kur’ân’da bir kelimenin kullanıldığı yerlerin tümünde belli bir manaya gelirken sadece bir âyette farklı bir manada kullanılmasıdır. Bu çalışmamızda İbn Fâris’in eseri tanıtılarak efrâd konusunun vücûh ve nezâir ilminin içindeki konumu ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Ebû’L-Muîn En-Nesefî’Ye Göre Mahi̇yet, Artma Ve Azalma Yönüyle İman

DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), 2007

The nature of faith according to Abu'-Muîn an-Nasafi Abu'l-Muîn an-Nasafi probably made the most important contributions to the theolological system of Mâtürîdî school. For this reason he is called second person in Maturîdî Kalam School. In this paper, first, after giving brief discussion on faith in general we will focused on definition of faith according to him. Second, we will try to explain his views about the definition and essence of faith whether it increases and decreases. Finally, we will summarize and critizize his views on this subject.

Kemâleddîn İbnü’l-Hümâm’a Göre Peygamberliğin Gerekliliği

Tetkik, 2022

İnsanlığın peygamberlere olan ihtiyacı ve Allah’ın insanlara peygamber göndermesinin gerekli olup olmaması hususları, İslam düşüncesinde üzerinde en çok durulan konulardan biridir. Nübüvvetin gerekliliği konusu, birey ya da toplumun vahiy ve peygambere ihtiyaç duyup duymadığı, ihtiyaç duyuyorsa bunun hangi alanlarda olduğu tartışmasını içermektedir. “Allah tasavvuruna ulaşmak için peygamber gerekli midir, Allah’ın insanoğluna peygamber gönderme zorunluluğu var mıdır, Akıl peygamberlerin getirdiği dinî ve ahlâkî ilkelere ulaşabilme potansiyeline sahip midir, İyi ve kötünün bilinmesinde peygamberin bildirimi gerekli midir ve Kendilerine peygamberin daveti ulaşmayan toplumların ibadet sorumlulukları ne düzeydedir?” gibi sorular nübüvvete duyulan ihtiyaç kapsamında ele alınmaktadır. Çalışmamızda, Kemâleddîn İbnü’l-Hümâm’ın (öl. 861/1457) peygamberliğin gerekliliğine dair görüşleri, el-Müsâyere fi’l-ʿaḳāʾidi’l-münciye fi’l-âḫire’ isimli eserinden hareketle tespite çalışıldı. İbnü’l-Hümâm...

İsmâilîlik İnancının Temel Metinlerinden KELÂM-I PÎR: Kitâb-ı Heft Bâb

2020

Bedahşan bölgesi İsmailileri, Orta Asya’da tarihsel süreç içerisinde zamanla Farsileşmenin ya da Türkleşmenin etkisi altında kalmaksızın, hala İslam öncesi kültür izlerini kendi İslami geleneği içerisinde baskın bir şekilde yaşatan, Pamirler ve Hindikuşların dağlı Tacikleridir. Kelâm-ı Pîr ise, onların İsmaililik yorumlarını en iyi şekilde yansıtan metindir denilebilir. Her ne kadar Bedahşan’a İsmaililiği getirmiş olan Nasır-ı Hüsrev’e atfedilen bir eser olsa da kitabın edebi dili bunun doğru olmadığını göstermektedir. Türkçeye kazandırılmış olması, inanç biçimi olarak Anadolu Aleviliği ve Bedahşan İsmaililiği karşılaştırması yapmamıza olanak sağlaması açısından büyük önem taşıyor. Son yıllarda Türkiye’de oldukça popüler olan ve daha ziyade Ortadoğu kökenli etkilerden biri olarak görülen Anadolu Aleviliğinin kökenindeki İsmaili etkiler meselesinin Orta Asya ayağının anlaşılması açısından önemlidir ve büyük bir katkıdır. Emeği geçenleri kutlarız. Zahide AY

Kur’An Bağlaminda Peygamberleri̇n Sifatlari

2018

Peygamber inanci Islam inanc sisteminin uc temel ilkesinden biridir. Allah-vahiy-peygamber ve insan iliskisinin merkezinde peygamber yer almaktadir. Peygamber vahyi teblig etmekle gorevli olmasinin yaninda vahyin yasanmasi noktasinda orneklik teskil etmekle yukumludur. Bu yuzden nubuvvet Islam'in dogru anlasilmasinin pratik boyutunu ortaya koyar. Kur'an-i Kerim'de nubuvvet ile ilgili cok sayida kavram gecmektedir. Bu kavramlar nubuvvetin farkli yonlerini ortaya koymaktadir. Islam dusuncesinde peygamberlerin sifatlari ile ilgili belli kavramlar uzerinde durulmustur. Kur'an-i Kerim'de bu sifatlarin disinda farkli kavramlar bildirildigi gibi, anlam kaymasina ugramis kavramlar da bulunmaktadir. Nubuvvet'in onemli bir yonunu ortaya koyan peygamberlerin sifatlari ile ilgili kavramlar, nubuvvetin dogru bir duzlemde anlasilmasina katki saglayacaktir.

Arslan, İhsan. "Kur’ân-ı Kerîm’e Göre Hz. Peygamber’in Beşeri Özellikleri ",Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi , 2017, 6 (11): (53-110).

With the creation of the first human on the earth the process of God’s sending prophets began the most important feature of the prophets sent is that they are humans. God preferred this method in order to reach his message to the humans explicitly. The last member of the prophet hood circle the Prophet was chosen and sent among his with the creation of the first human on the earth the process of God’s sending prophets began the most important feature of the prophets sent is that they are humans. God preferred this method in order to reach his message to the humans explicitly. The last member of the prophet hood circle the Prophet was chosen and sent among his own society. God states the species of the prophet by defining him in the Koran with this line: “I am also a human like you”. By defining himself with the statement: “Call me God’s slave and prophet” the Prophet who is supplied with the revelation made this reality stay in the Muslims’ minds alive. This paper in tends to explain that the Prophet carries human traits within the frame of objective data by centralizing Koran. The research made manifests that he is not an “angel-prophet” but a “human-prophet” in a way that everyone will grasp.

Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri

Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2017

Kur'an'da Tekebbür Ehlinin Özellikleri Öz: İnsan, dünyaya imtihan olmak için gönderilmiştir. Bu imtihanda başarılı olmanın kriteri, Kur'an ve sünnete uygun bir hayat yaşayabilmektir. Bu nedenle kişinin, bu iki kaynağın rehberliğine ihtiyacı vardır. Kur'an'ın amacı insanlara rehberlik etmektir. Allah, Kur'an'da olumlu ve olumsuz insan karakteri üzerinde durmuştur. Tarihten örnekler vererek bunları insanların gözünde somut hale getirmiştir. İyilerin cennete, kötülerin ise cehenneme gideceğini haber vermek suretiyle bu konuda insanları uyarmıştır. Kötü örneklerden bir tanesi de tekebbür ehlidir. Bu makalede Kur'an'da tekebbür ehlinin özellikleri konusunu ele aldık. Bu çerçevede adı geçen kişilerin nasıl bir kişiliğe sahip olduklarını ortaya koyduk. Bunun yanında Allah'a karşı sergilemiş oldukları tavırları inceledik. İnkârcı ve isyankâr bir kişiliğe sahip olduklarını gördük. Aynı zamanda gönderilen bütün peygamberlere ve onların getirdikleri vahiylere düşmanlık ettiklerini müşahede ettik. Ayrıca kendileri gibi olmayan diğer insanlara karşı duruşlarını ele aldık. Toplumdaki zayıf insanları küçük gördüklerini tespit ettik. Onlar, sahip oldukları varlıklarını kimseyle paylaşmak istememişlerdir. Bu davranışlarının sonucu olarak ahirette karşılaşacakları muameleyi gözler önüne serdik.