KURUMSAL İLETİŞİM: KAVRAMSAL BİR DEĞERLENDİRME (original) (raw)

AKADEMİK KENDİLEŞME: KAVRAMSAL BİR ÇÖZÜMLEME

Öz Nitelikli insan gücü yetiştiren ve bilim üreten kurumlar olan üniversitelerde bi-limsel gelişimi teşvik eden olumlu faktörler olduğu gibi üretkenliği olumsuz yönde etki-leyebilecek faktörler de bulunmaktadır. Yurtdışı alanyazında " academic inbreeding " olarak isimlendirilen olgu, akademide üretkenliği ve bilimsel başarıyı olumsuz yönde etkileyen faktörlerden biri olarak bilinmektedir. Böyle bir durumun süreç içerisinde tekrarlanması durumunda bilimsel üretkenliğe zarar verebileceği gerekçesiyle, yakın dönemde bu olgu akademisyenlerce oldukça tartışılmış ve karşı çıkılmıştır. Bilgi üret-mek, yeni fikirlere açık olmak ve bilimsel bilgi birikimini gelecek nesillere iletmekle yükümlü olan üniversitelerde özgün eserlerin ortaya çıkabileceği, nitelikli fikir tartışma-larının yapılabileceği ve farklı bakış açılarının kazandırılabileceği ortamlar oluştu-rulmasında " akademik kendileşme (academic inbreeding) " önemli bir engel olarak görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, akademik kendileşme (academic inbreeding) kavramına ilişkin kavramsal ve analitik bir çerçeve sunmaktır. Bu çalışmada, yurtdışı alanyazında " academic inbreeding " olarak isimlendirilen kavram, " akademik kendileşme " olarak Türkçeye çevrilmiştir. " Academic inbreeding " kavramı, üniver-sitelerin kendi üniversitelerinde doktora eğitimi verdikleri öğrencileri akademisyen olarak işe almaları şeklinde tanımlanmaktadır. Bu konuda, yurtdışında önemli bir alan-yazın oluşmuş olmasına rağmen, Türkiye'de bu kavram çok az incelenmiştir. Bu çalışmada, " academic inbreeding " kavramının bilim camiasındaki etkileri üzerinde du-rulmuş ve konuya ilişkin kavramsal bir temel oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu anlamda, bu çalışmanın Türkiye'de bu kavrama ve bu kavramın etkilerine ilişkin araştırmaların gerçekleştirilmesine kaynaklık ederek alanyazına önemli bir katkı sunması beklen-mektedir. Abstract As there are positive factors promoting scientific development, there are also

ÖĞRENEN ÖRGÜTLER: KAVRAMSAL BİR DEĞERLENDİRME

Conference: Hodja Akhmet Yassawi International Conferences on Scientific ResearchAt: Nakhchivan, Azerbaijan, 2021

Günümüz kurumlarının hızla değişen ve gelişen dinamik çevreye ayak uydurması adeta bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu dinamik çevrede kurumsal sürdürülebilirliği sağlamak canlı bir organizmanın hayatta kalma mücadelesine benzemektedir. Canlı bir organizmanın hayatta kalabilmesi çevresel değişimlere ayak uydurabilmesiyle alakalıdır. Bu kapsamda kurumlar da çevresine ayak uydurabildiği sürece sürdürülebilirliklerini sağlayabilmektedirler. Diğer yandan bu hızlı ve dinamik süreç kurumların bazı problemler yaşamasına sebebiyet verebilmektedir. Bu kapmsada kurumların olası krizleri yönetme konusunda yeterli kapasite veya yedek stratejilere sahip olmadığı ve savunmasız kalabildikleri bilinmektedir. Bu doğrultuda gündeme gelen kavramlardan biri de öğrenen örgütlerdir. Öğrenen örgütler kavramı; yönetim, psikoloji ve beşerî bilimler literatüründe oldukça popüler hale gelmiştir. Bu kavram bir kurumun süregelen iş akışı içinde deneyimlediği olaylardan sonuç çıkarmasını, bu sonuçların dinamik çevreye adaptasyonda kullanılmasını, personel gelişimini gözeten bir sistemin mevcudiyetini ve nihai olarak kendini yenileyen proaktif bir kurumu ifade etmektedir. Ayrıca öğrenen örgütler; organizasyonel gelişim, deneyim kazanımı ve kurumsal büyüme ile ilişkilendirilmektedir. Bu kapsamda birçok kurumun üst yönetimi bu kavramın; kurumsal öğrenme biçiminin, etkinliğinin, yenilik yapma ve büyüme potansiyelinin kilit bir göstergesi olduğunu düşünmektedir. Öğrenen örgütler ile ilgili mevcut literatüre bakıldığında büyük bir bölümünün özel sektör işletmeleri ile ilgili olduğu görülmektedir. Buna karşın kamu sektörü ile ilgili çalışmalar da mevcuttur. Bu kapsamda çoğu çalışmada "öğrenen işletme" ifadesi kullanılmasına rağmen kamu sektörü ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlarının kendilerini işletme/şirket olarak görmedikleri gerçeğinden hareketle çalışmada "kurum/örgüt" kelimesi tercih edilmiştir. Bu çalışmanın amacı organizasyonel bir bakış açısıyla öğrenen örgüt literatürünün incelemesini yapmaktır. Çalışmada ilk olarak öğrenen organizasyon literatüründe bulunan bazı tartışmalı hususları incelenmiş olup ve sonrasında örgütsel öğrenme ile öğrenen örgüt kavramları arasındaki temel farklılıklar ele alınmıştır.

E-DEVLET: KAVRAMSAL BİR DEĞERLENDİRME

International Journal of Disciplines In Economics and Administrative Sciences Studies (IDEAstudies), 2020

E-devlet, kamu yönetiminde ve siyasi karar alma süreçlerinde Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin (BİT) stratejik ve koordineli kullanımını ifade eder. E-devlet ile hedeflenenler; verimlilik artışı, sürekli iyileştirme, siyasi katılım ve şeffaflıktır. Bu hedeflere ulaşmanın ön koşulu ise sağlam bir kurumsal temel ve iyi bir teknik altyapıdır. Günümüzde e-devletin etkin kullanımı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ile sınırlı olmasına karşın gelişmemiş ülkeler için de potansiyel bir gelişim fırsatı olabilmektedir. Çoğu durumda reform önündeki engeller finansal-altyapısal yetersizlikten ziyade politik düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Oysa e-devlet siyasi-idari reform hareketleri ve ulusal kalkınma için önemli bir araçtır. Ayrıca e-devlet teknolojik faydalarının ötesinde iyi yönetişimi, sivil toplumu ve çok aktörlü etkileşimi de destekleyebilmektedir. Bu kapsamda çalışmanın amacı e-devlet kavramını incelemek ve genel önemini ortaya koymaktır. Çalışmada önce e-devlet ile yönetişim kavramları arasındaki ilişki ortaya konulmuş; sonra e-devletin farklı boyutları ve potansiyel faydaları değerlendirilmiştir.

KURUMSAL KAPASİTENİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK KAVRAMSAL BİR YAKLAŞIM

2023

Today, technology, which is changing and transforming at a dizzying pace, is also changing social structures, and in parallel with the changing social structure, citizens' expectations from public administration are differentiating and increasing. In addition, public administrations today have to cope with global problems. In addition, public administrations now have to fulfil their duties effectively by using fewer resources due to neoliberal budget restrictive measures. The ability of institutions to fulfil their duties effectively and efficiently requires the relevant institution to possess a set of capabilities. The level of the institution's possession of this set of capabilities, which is called institutional capacity, significantly affects the effective and efficient fulfilment of the duties of the institution. For this reason, while allocating tasks and resources to institutions, it should be assessed whether they have the institutional capacity to fulfil the assigned tasks. As a result of the assessment, new capacities should be created or existing capacities should be improved if necessary. However, since the concept of institutional capacity is not clearly defined and is used interchangeably with concepts that meet other types of capacity, a confusion of meaning and evaluation is observed in the literature. In this way, it is inevitable that the evaluations made in cases where the concepts are not fully understood will be inaccurate. Therefore, the purpose of this study is to ensure that the concept of organisational capacity and related concepts are understood and evaluated correctly. In accordance with this purpose, the concept of capacity, its types, dimensions, the concept of institutional capacity, institutional capacity assessment methods and institutional capacity development approaches are explained in a systematic manner.

KURUMSAL İKTİSADIN TARİHSEL, KAVRAMSAL VE METODOLOJİK BİR DEĞERLENDİRMESİ 1

Türk İdare Dergisi, 2018

İktisat bilimine yönelik bir "olması gereken" tarifi yapan Kurumsal İktisat ekolü, ekonomiyi topyekun kurumsallaşmış bir süreç olarak görerek, yerleşik iktisattan ayrılmış ve adeta yeni bir iktisadın mümkün olabileceğini göstermiştir. Bunu gerçekleştirirken de, yerleşik iktisadın yöntemlerine ve varsayımlarına adeta meydan okumuştur. Çoğu zaman sadece yerleşik iktisat eleştirisiyle var olduğu düşünülen Kurumsal İktisat, özünde orijinal birçok kavramı ve olguyu iktisat yazınına kazandırmış, bunları geliştirmiş, iktisat biliminin olgunlaşmasını ve özüne yani bir sosyal bilime dönmesini sağlayıcı bir rol üstlenmiştir. Esasen kurumsal iktisadın en büyük katkısını günümüzde halen yerleşik iktisat temelinde yapılan kalkınma ve büyüme gibi olguların açıklanması süreçleri ile toplumlar arasındaki gelişmişlik farklılıklarının nedenleri ve bunların önlenmesine ilişkin politika geliştirme ve karar alma süreçlerindeki alternatif bakış açılarında görebiliriz. Bu çalışmada amaçlandığı gibi kurumsalcı yaklaşımın tarihsel, kavramsal ve yöntemsel açıdan yeniden ilgi alanı haline gelmesini sağlayacak akademik çalışmalar, günümüzün iktisadi problemlerinin çözülebilmesi noktasında hem yerleşik iktisadın tıkanma noktalarının aşılabilmesi ve hemde belki de kurumsal iktisat gibi iddialı ve alternatif yaklaşımların önemli birer seçenek haline gelmesine katkı sağlayabilecektir.

MEKÂN-KİMLİK ETKİLEŞİMİ: KAVRAMSAL ve KURAMSAL BİR BAKIŞ

Abstract Although human-environment relations, in other words humans are engaged in space, have been existed since the human being existence these studies are emerging more recently in academic sense. Until the 1960s Studies related to human’s perception to environment in order to determine the principles of learning human, natural environment and human natural environment, learning and coding of life environment were made mostly by cultural geographers and architects. Today, these studies have become multidimensional by entering into the interests of many disciplines ranging from sociology to literary, psychological and urban sciences. This multidimensionality presents a complexity both conceptually and theoretically. For understanding and reading human-environment relations through space, concepts which are included in different disciplines and which will facilitate the understanding of the subject, such as perception, meaning, belonging, privacy, sovereignty, ownership and self-awareness associated with the space in this study and a framewok was created for entering into the studies on space and identity interaction. In the second part of the work, Phenomenological Approach, Socio-Psychological Approach and Marxist Approach have been dealt with in the urban space on the conceptual framework Keywords: Space – Identity Interaction, Space, Meaning, Belonging, Theory.

ULUSLARARASI SORUMLULUK HUKUKUNDA DEVLETLERİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ SORUMLULUĞU: KURAMSAL BİR DEĞERLENDİRME

ULUSLARARASI SORUMLULUK HUKUKUNDA DEVLETLERİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ SORUMLULUĞU: KURAMSAL BİR DEĞERLENDİRME

Kaynaklanan Sorumluluğunu Düzenleyen Maddeler Metni, uluslararası sorumluluğun ikincil kurallarına ilişkin teamül hukukunu yansıtmakta ve sorumluluk alanında yeni müesseseler tesis etmektedir. Uluslararası hukuk kurallarının ihlâlinin, söz konusu kuralların niteliği ne olursa olsun aynı sorumluluk mekanizmasına mı tâbi tutulacağı yoksa bazı kuralların ihlâlinin özel bir sorumluluk şeması dâhilinde mi değerlendirileceği meselesi üzerinde uzun yıllar çalışan Uluslararası Hukuk Komisyonu, devletlerin uluslararası sorumluluklarının, ihlâl edilen uluslarası yükümlülüğün niteliğine göre bir başka devlete, birden çok devlete veya uluslararası toplumun geneline karşı doğabileceğini hükme bağlamıştır. Metinde "genel uluslararası hukukun emredici kurallarından kaynaklanan yükümlülüklerin ağır ihlâlleri" düzenlenmiş ve bir devletin, uluslararası hukukun emredici hükümlerinden doğan bir yükümlülüğünün ağır ihlâli halinde, mağdur devletin yanı sıra, diğer tüm devletlerin yükümlülüğünü ihlâl eden devletin sorumluluğunu ileri sürebileceği ifade edilmiştir. Böylece, klâsik uluslararası hukukta iki taraflı bir ilişki telâkki edilen sorumluluk ilişkisi, söz konusu ihlâllerin varlığı halinde çok taraflı bir kimliğe büründürülmüştür. Makale, uluslararası hukukta "ağırlaştırılmış sorumluluk" olarak adlandırılan bu mekanizmanın oluşturulma sürecini ve işleyiş kurallarını incelemektedir. Abstract State responsibility has always been one of the most controversial areas of international law. Adopted by the International Law Commission in 2001, the Articles on the Responsibility of States for Internationally Wrongful Acts which aimed to clarify the rules of international law on State responsibility, not only codify the customary law related to the secondary rules of international responsibility, but also create new institutions. Whether all violations of international rules should be submitted to a unique law of responsibility or violations of some international rules should be treated under a specific responsibility schema has, for a longtime, occupied the International Law Commission. The final draft provides that responsibility of a State can be owed to a State, a group of States or the international community as a whole according to the nature of the violated obligation. The articles regulate "

KAMU YÖNETİMİNDE KADIN: TOPLUMSAL CİNSİYET TEMELLİ BİR DEĞERLENDİRME

KAMU YÖNETİMİNDE KADIN: TOPLUMSAL CİNSİYET TEMELLİ BİR DEĞERLENDİRME, 2023

Yaşamın her alanında eşit bir yönetimin sağlanması ve ayrımcılığın önlenmesinde önemli bir yere sahip olan kamu yönetimleri açısından toplumsal cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi ve kadınların kamu sektöründeki yerlerinin ve temsil düzeylerinin güçlendirilmesi günümüzde oldukça önemli hale gelmiştir. Ancak pek çok ülkede kadınlar, kamu yönetimine eşit şekilde katılamamakta, üst düzey görevlerde ve karar alma sürecine etki eden pozisyonlarda yer alamamaktadırlar. Dolayısıyla kadınlarla erkeklerin eşit fırsat, hak ve uygulamalara maruz kalacağı bir yapılanmanın oluşmasının önemi düşünüldüğünde kamu yönetimi disiplinini ve kadınların kamu yönetimi içerisindeki durumlarını toplumsal cinsiyet perspektifi ile ele almanın gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda çalışma, kamu yönetimi, feminizm ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkiye yönelik teorik bir inceleme yapmakta; kadınların kamu yönetimi içerisindeki yeri ve sorunlarına değinerek başta UNDP, OECD ve TUİK gibi kaynaklardan elde edilen veriler ışığında kamu sektöründeki durumlarını dünyada ve Türkiye'de karşılaştırmalı olarak ortaya koymakta ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında kamu yönetimin rolüne ilişkin çıkarımlarda ve önerilerde bulunmaktadır.