Üniversite Eğitiminde Cinsiyet Ayrımcılığının Kökenleri (YTÜ Örneği) (original) (raw)
Related papers
Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt 4, No 2, 2012, pp. 111-120.
Bu çalışmada, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde yapılan bir uygulama ile Türkiye'deki yüksek öğretim ve cinsiyet ayrımcılığı üzerine odaklanılacaktır. Çalışma, yüksek öğretime devam etmek isteyen kadınları analiz etmek için, gelir, ebeveynin eğitim durumu, kültürel ve ataerkil davranışlar gibi faktörleri birbirinden ayırt etmeye çalışmaktadır. Çalışmada, uygun verilerin toplanması amacıyla anket tekniğini kullanılmıştır. Bulgular, Yıldız Teknik Üniversitesi örneğinden hareketle, Türkiye'deki yüksek öğretim ve topluma olan yansımaları ortaya koymaya çalışacaktır. Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenen " Üniversite Eğitiminde Cinsiyet Ayrımcılığının Kökenleri (YTÜ Örneği) " konulu projenin sonuçlarına dayanılarak hazırlanmıştır.
YTÜ BAP Araştırma Projesi, 29-02-01-KAP01, 2012.
YTÜ BAP Koordinatörlüğü desteğiyle yürütülen bu proje, Yıldız Teknik Üniversitesi veri grubu aracılığıyla Türkiye'deki yüksek öğretim ile toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri arasındaki ilişkiye odaklanmaktadır. Proje, kadınların üniversite eğitimine erişimlerinde, öğrencilerin ailelerinin geliri, eğitim durumu ve meslekleri gibi kültürel, ataerkil ve sosyo-ekonomik etkileri irdelemekte ve çalışma, uygun verileri toplamak için anket tekniğini kullanmaktadır. YTÜ ile sınırlandırılan araştırmanın bulguları, daha geniş bir perspektiften tartışılacak ve değerlendirilecektir. Sahadan elde edilen sonuçları genelleştirmeden Türkiye'nin toplumsal cinsiyete göre yüksek öğretim manzarasını anlamak ve toplumun kadının üniversite eğitimine yaklaşımını yorumlamak amaçlanmıştır. Öte yandan, yine çalışmanın sonuçlarının yardımıyla, proje cinsiyet ayrımcılığı ve Türkiye'nin ekonomik kalkınması arasındaki ilişkiyi tartışmaya çalışacaktır. Bu bulgu ve tartışmaların kadınların eğitim olanaklarını ve kadınların üniversiteye erişiminin toplumsal etkilerini araştıran olası çalışmalara katkı sunabileceği söylenebilir.
Üniversite Öğrencilerinde Dolaylı Saldırganlığın Kullanımında Cinsiyet Farklılıkları
Edebiyat Fakultesi Dergisi, 2011
Bu araştırma dolaylı saldırgan davranışlar sergileme ve bu tür davranışlara hedef olma açısından cinsiyete bağlı farklılıkların üniversite öğrencilerinde incelenmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak Forrest, Eatough ve Shevlin (2005) tarafından geliştirilen Dolaylı Saldırganlık Ölçeği'nin saldırgan ve hedef formları kullanılmıştır. Dolaylı Saldırganlık Ölçeği'nin saldırgan formu (DSÖ-S) bireylerin başkalarına yönelik dolaylı saldırgan davranışları ne sıklıkta sergilediklerini, hedef formu (DSÖ-H) ise dolaylı saldırgan davranışlara ne ölçüde hedef olduklarını ölçmeyi amaçlamaktadır. Ölçeğin her iki formunda da aynı maddeler yer almakta, ancak maddeler saldırgan formunda bireylerin dolaylı saldırgan davranışları ne sıklıkta sergilediklerini, hedef formunda ise bu tür davranışlara ne sıklıkta hedef olduklarını ölçecek biçimde ifade edilmektedir. Benzer şekilde her iki formda da Sosyal Dışlama, Kötü Mizah ve Suçluluk Hissettirme olarak adlandırılan üç alt ölçek yer almaktadır. Araştırma Karabük Üniversitesi'nin değişik fakülte ve yüksekokullarında öğrenci olan katılımcılar ile yürütülmüştür. Aynı maddelerden oluşmaları nedeniyle Dolaylı Saldırganlık Ölçeği'nin saldırgan ve hedef formları iki farklı gruba uygulanmıştır. Ölçeğin saldırgan formunun örneklemini 200, hedef formunun örneklemini 220 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada yer alan toplam 420 katılımcının 181'i (% 43.10) kadın, 239'u (% 56.90) ise erkektir. Katılımcıların yaş aralığı 18 ile 40 arasında değişmektedir, yaş ortalaması 20.66'dır.
Üniversitede Cinsiyetçilik Ağı
2004
Üniversite, kamusal alanın önemli bir birimidir ve diğer kamusal yapılarda olduğu gibi, eril (erkeksi) olanın yanında durur. Üniversitede, erkeklerarası dayanışma, tarihsel olarak normal kabul edilmiş ve bu dayanışmadan doğan güç ve iktidar ilişkileri, cinsiyetçi liği yeniden üretmiştir. Binlerce yıllık geçmişi olan akademide kadınların varlığı bir yüzyıla sığmaktadır. Kadınların ve aslında tüm öteki olanların akademisyen ve öğrenci olarak üniversitedeki konumları, baskın heteroseksüel erkek kültürünün hegemonyası altında şekil lenmektedir. Bizde ise Batı ile karşılaştırıldığında çok farklı görünümler elde edilmektedir Bu yazı, temelde üniversitede heteroseksüel erkeklik normunun dışında olmayı sorgulamayı hedeflerken, öte yandan da bizim akademik dünyamızın Batı ile örtüşen ve ayrıksı duran yanlarına önemle vurgu yapmayı hedeflemektedir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Akademideki İzdüşümleri: Artvin Örneği
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, 2024
Bu çalışmada, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin akademideki izdüşümlerinin açığa çıkarılması amaçlanmaktadır. Artvin kentindeki akademisyen kadınlarla yüz yüze derinlemesine görüşmeler yapılmış ve kendi hikâyeleriyle akademisyen kadın olma deneyimleri incelenmiştir. Görüşmeler neticesinde, akademisyen kadınların cinsiyet eşitsizliği ile mücadele ettikleri ve taşra kültürünün bu eşitsizliği derinleştirdiği anlaşılmıştır. Akademide cinsiyet eşitsizliğine dair yapılan vurgular; yatay ve dikey ayrışma, eril dil ve uygulamalar, istenmeyen feminenlik, baskı, dedikodu, mobbing ve taciz üzerinde yoğunlaşmaktadır. Sorunun çözümü için toplumsal cinsiyete duyarlı bir bakış açısının benimsenmesi elzemdir
Akademinin Cinsiyeti: Yıldız Teknik Üniversitesi Örneği Üzerinden Üniversite ve Toplumsal Cinsiyet 1
2015
‘The Domestic’ of the Academia: Science, Gender and The Case of a Technical University Abstract: The literature on Turkey and education underlines that the process through which women were included in the universities in Turkey has been to some extent different than the Western European and Anglo-Saxon examples. Despite the quantitative stronghold of women in Turkish academia, the organization of the academic institutions and life, the patriarchal structure of the business sector and university demand us to explore this quantitative visibility. As there are many studies that explore the experiences of women in academia in Turkey (Öncü 1979; Günlük-Şenesen 1996; Özel 2007; Hacifazlıoğlu 2010), there is no nationwide study that employs qualitative and quantitative methods simultaneously. Hence the ability to make comparisons on women in academia between scientific disciplines and universities are limited. This study aims to explore women’s experiences in academic life, production, mobility and analyze gendered differences in terms of work-home balance. The research for this study is conducted in 7 universities of Turkey in which a survey was conducted with 1390 respondents and each university team conducted 16 in-depth interviews with the academicians in their universities. This paper, based on the case of Yıldız Technical University aims to analyze women’s academic production with a gender perspective which particularly focuses on the relations between home and academia. YTU data was collected through online surveys (total 134 respondents) and in-depth interviews with 8 female and 8 male academicians. Statistical data of the numbers of male and female students, academicians in faculties and departments and academic managerial positions for the years 2010 and 2012 was also collected during the field study for comparative reasons. Based on YTÜ case, this study aims to delve into ‘the domestic’ of the academia in Turkey by focusing on the different patterns of the gender regime in the universities. Key Words: Science, Engineering, Gender, Women academics, work-life balance.
Üniversite Öğrencilerinin Tutkunluk Düzeyinin Belirleyicilerinden Biri Olarak Cinsiyet
2020
Kritik dusunebilmek, problem cozebilmek, isbirligi yapabilmek ve etkili ilesim kurabilmek 21. yuzyil becerileri olarak tanimlanmakta (Ananiadou ve Claro, 2009); ogrenci tutkunlugu (student engagement) ise soz konusu becerilerin yordayicilari arasinda yer almaktadir (Carini, Kuh ve Klein, 2006). Tutkunluk seviyesinin egitimde gecirilen yillar icerisinde dusus gosterdigine iliskin arastirma bulgulari (Klem ve Connell, 2004), ozellikle universite ogrencilerinin tutkunluklarinin guclendirilmesine iliskin politika ve uygulamalarin gelistirilmesi gerekliligine isaret etmektedir. Bu calismada da bir demografik ozellik olan cinsiyetin universite ogrencilerinin tutkunluk duzeylerini farklilastirmadaki etkisi arastirilmakta; boylece, tutkunlugu arttirmaya yonelik politika ve uygulamalarin gelistirilmesine katkida bulunulmasi amaclanmaktadir. Bu dogrultuda, farkli universitelerde egitim goren universite ogrencilerine ulasilmis, olcek uygulamasi ile veri toplanmistir. Veri toplama araci olarak...
Üniversite Öğrencilerinin Yaşlı Ayrımcılığıyla İlgili Tutumları: Keskin MYO Örneği
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi
Öz İnsanlar bir araya geldiklerinde yaş, cinsiyet, ırk, din gibi faktörler bu birlikteliğin kalitesine ve sürekliliğine önemli derecede etki eder. Kadın ve erkeğin bir arada olduğu bir ortamda iletişimin boyutu, yaşlı ve genç bireylerin bir arada olduğu mekânlarla aynı değildir. Erkeklerin kadınlara, gençlerin yaşlılara, aynı din mensuplarının diğer dini gruplara karşı ayrımcılık gösterme durumu her zaman mevcuttur. Bu durum, cinsiyet, ırk, yaş vb. faktörlerin bireysel tutumları önemli derecede etkilediğinin bir göstergesidir. Buradan hareketle, bu araştırmada yüksekokul öğrencilerinin yaşlı ayrımcılığıyla ilgili tutumları incelenmektedir. Veri toplama aracı olarak 10 sorudan oluşan "Kişisel Bilgi Formu" ile 23 sorudan oluşan "Yaşlı Ayrımcılığı Tutum Ölçeği (YATÖ)" kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda yaşlı ayrımcılığı tutum ölçeğinden öğrencilerin aldığı puanların cinsiyet ve öğrenim görülen program gibi değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterdiği (p<0.05) belirlenmiştir. Sonuç olarak bireylerle kurulan ilişki ve iletişimin temelinde tutumlar yer almaktadır. Olumlu tutumlara sahip olmak ve yaşlılara yönelik olumlu bir bakış açısına sahip olmak da bu nedenle önemlidir. Buradan hareketle, yaşlıya yönelik yapılacak planlamalarda üniversite öğrencisi genç bireylerin yaşlılara ilişkin tutumlarının araştırılması, toplumsal temelde kuşaklar arası farklılıkların ortadan kaldırılması bağlamında geleceğe ışık tutacak bilgiler elde edilmesi açısından önemli bir gerekliliktir.