Sinematik Mekân ve Türk Sinemasında Mekân Temsilleri (original) (raw)

Sinemasal Mekanlar ve Sinemasal Mekanların Çözümlenmesi

sinecine, 2016

This study examines the conceptualisation of cinematic space, discusses the theoretical background of this conceptualisation, and outlines a method for analysing cinematic spaces. Cinematic spaces are materialized through on-screen displays of physical spaces and/or spaces as subjectively experienced. Physical spaces, even if framed as cinematic landscapes, cinematic cityscapes, cinematic seascapes, etc., are ultimately transformed into cinematic spaces by fictionalizing and editing, since it is the director of the film who decides what is to be framed. Cinematic spaces as re-experienced spaces are structured with rich content. They coexist with the cinematic subject not only as platforms on which cinematic acts take place, but also as economic, political, cultural, social, ideological, class-related, gendered, and various other elements experienced by the cinematic subject. They create a “new reality.” Moreover, cinematic spaces support interaction between the subject and physical spaces. Testing these proposals by focusing on a particular film or a director’s filmography is valid only if both formal and contextual analyses are employed. *** Bu çalışma sinemasal mekân kavramsallaştırmasını ortaya koymayı, bu kavramsallaştırmaya temel oluşturacak kuramsal yazını ve sinemasal mekânların çözümlenmesine dair yöntemi tartışmayı amaçlamaktadır. Sinemasal mekânlar fizikî ve/veya deneyimlenmiş mekânların sinema sanatı aracılığıyla dolayımlanarak perdeye ya da ekrana getirilmesiyle vücut bulurlar. Fizikî mekânlar, sinemasal manzaralar–peyzajlar; sinemasal kent manzaraları; sinemasal deniz manzaraları ve benzeri biçimde çerçevelenmiş dahi olsalar, nihayetinde neyin çerçeveleneceği yönetmen tarafından belirlendiğinden, kurgulanarak sinemasal mekânlara dönüşürler. Bununla birlikte yeniden–deneyimlenmiş mekânlar olarak sinemasal mekânlar, fizikî mekânlarla kıyaslanamayacak biçimde zengin bir içerikle yapılandırılmıştır. Sinemasal mekânlar, sinemasal özneyle varlığını bularak, salt sinemasal eylemin devindiği bir platform olmakla kalmaz, sinemasal öznenin deneyimlediği ekonomik, politik, kültürel, toplumsal, ideolojik, sınıfsal, toplumsal cinsiyetçi ve benzeri öğeleri de içerirler. Yeni bir ‘gerçeklik’ oluştururlar. Dahası sinemasal mekânlar, özneyle fizikî mekânlar arasında bir etkileşime de yol açarlar. Sinemasal mekâna dair bu önermeleri bir filmi ya da bir yönetmenin filmografisini merkeze alarak sınamak, biçimsel ve bağlamsal çözümlemenin bir arada yürütülmesiyle mümkündür ancak.

Mekanın Sinematografik Temsili Bağlamında Beden-Mekan İlişkisi

2020

Mimarlik ve sinema etkilesimini fenomenolojik olarak inceleyen bu calisma, mekânin sinema araciligiyla temsili baglaminda bedenin kentsel mekânla girdigi etkilesimi konu almaktadir. Sinemada fiziksel olarak hareketsiz olma durumunda kalan izleyicinin, gorme duyusu uzerinden mekânla nasil ozdeslesebilecegi sorusunun cevabi aranmistir. Bu baglamda sinemada kentsel mekânin sunum bicimleri sorgulanmistir. Deneyime olanak taniyan kentsel mekânin, sinemada yasamin icinden ‘oldugu gibi’ aktarilmasiyla, izleyici katilimciliginin artacagi hipotez olarak belirlenmistir. Gorme duyusunda dokunsal bir bilesenin gizli oldugu savi ile hipotez iliskilendirilmistir. Bu baglamda bedenin kentsel ve sinemasal mekân deneyimi incelenmistir. Sinemada bedenin mekâni izleyerek deneyimlemesi, gorme duyusu ile iliskilendirilirken kentte bedenin mekâni fiziksel olarak deneyimlemesi ise dokunma duyusu ile iliskilendirilmistir. Arastirmada yontem olarak beden, mekân, sinema kavramlarinin dolaysiz ve birbiriyle o...

Türk Sinemasında Mahalle Temsili

Mahalle kasabada da olan bir yapılanma olmakla birlikte bu makalede kentteki mahalleye odaklanmayı tercih edeceğim, çünkü mahallenin değişimi ışığında inceleyeceğim filmler kentlerde geçmektedir. Odaklanacağım yıllar 60, 70, 80, 90 ve 2000’lerin filmleri olacak. Bu makale bir film analizinden ziyade mahallenin geçirdiği dönüşüm ve değişimi Türk sineması ışığında inceleyebilmektir.

Sinema ve Mahremiyet: Sine-Gözün Alanları

Mahremiyetin Medyası, 2021

Değişen toplum yapısı mahremiyet kavramının dönüşmesine yol açmıştır. Mahremiyet, gizli kalma durumu ve özel olanı saklı tutma halidir. Mahremiyet ilk bilinen anlamıyla özel hayatın gizliliği anlamına gelmekte ve kadın bedeni üzerinden bir tanımlamaya tabi tutulmaktadır. Ancak bu görünen anlamın yanı sıra birçok alanda farklı boyutları barındırmaktadır. Bu bölümde sinema yoluyla ve sinema ile yapılan mahremiyetin dönüşümü ele alınacaktır. Bir başka deyişle mahremiyet alanlarını esneten araçsal sinema ve anlatısal sinema örnekler üzerinden açıklanacaktır. Sinemanın hem kitle iletişim aracı hem de sanat olması bizi mahremiyet alanları ve toplum açısından çeşitli yönlere götürmektedir. Üretildiği toplumdan, kültürden, düşünce yapısından etkilenen sinema hem teknolojik bir araç olarak küreselleşme, dikizleme kültürü gibi gelişmelerden etkilenmiş hem de anlatısal boyutlarıyla gündelik yaşamımızın beyaz perdeye yansıyan hali olmuştur. Bu anlamda sinemanın mahremiyet ve gözetleme üzerine olan ilişkisine geçmeden önce toplumsal yapıda yaşanan değişimleri incelemek daha doğru olacaktır. Zira geçirdiğimiz sosyal, kültürel, toplumsal süreçler sanat eserlerinde ve medyada karşılık bularak betimsel bir hale bürünmektedir.

Sinemada Müzelerin Mekansal Olarak Kullanımı

MEKON / Bir İletişim Aracı Olarak Mekan, 2022

Sinema, genç ve dinamik bir sektör olarak, toplumları şekillendirme kapasitesiyle kültürel endüstrinin güçlü bir aracıdır. Ayrıca etkileşimde olduğu tüm bilimleri de dönüştürebilme yönüyle sinema, çağımızda tüm bilimsel disiplinlerle etkileşimde olan güçlü bir iletişim nesnesidir. Günümüzde üç boyutlu her mekân sinema seti haline gelebilirken, boyutsuzluk dahi sinemanın konusu olabilmektedir. Müzeler; koruma, sergileme ve sunum özellikleriyle modernizmin kurucu ve şekillendirici öğeleridir. Ayrıca müzeler; dönüştürücü, demokratikleştirici, kapsayıcı ve çok sesli alanlardır. Sinemanın ve müzelerin büyük kapsayıcılıklarının bir mekânda kesişmesiyle başlayan ilişki, daha çok karşılıklı kazanımlarla karşımıza çıkmaktadır. Bu ilişki, eserlerin müzeolojik değerlerinin sorgulanmasından telif sorunlarına, reklam gücünden müze kurumlarının etik yaklaşımlarına dair çok boyutlu süreçleri de içermektedir. Bu çalışma kapsamında, müzelerin fon olarak kullanıldığı on dokuz kurmaca sinema filmi incelenmiştir. Müze sinema ilişkisi, kurmaca uzun metraj film yapımcılarının ve yönetmenlerinin bir mekân olarak müzeye yaklaşımları üzerinden değerlendirilmiştir. Makale evreni kapsamında on dokuz örnek film üzerinden müze, mekân, müzeolojik eser, sinema ilişkisi değerlendirilmiştir. Yöntem olarak izlemelerin yanı sıra ilgili filmlere dair medya taramaları yapılmış ve veriler sinemada müzelerin gösterimleri bağlamında sınıflandırılmıştır. Çalışmada müzelerin sinemada gösterim biçimleri soyut ve somut veriler ve örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Müze Sinema İlişkisi, Müzeoloji, Müze Filmleri. SPATIAL USE OF MUSEUMS IN CINEMA As a young and dynamic sector, cinema is a powerful tool of the culture industry with its capacity to shape societies. In addition, cinema is a powerful communication object that interacts with all scientific disciplines in our age in terms of transforming all the sciences it interacts with. Today, every three-dimensional space can become a movie set, while even non-dimensionality can be the subject of a movie. Museums; They are the founding and shaping elements of modernism with their preservation, display and presentation features. In addition, museums; They are transformative, democratizing, inclusive and polyphonic spaces. The relationship, which started with the intersection of the great inclusiveness of cinema and museums in one place, appears rather with mutual gains. This relationship includes multidimensional processes from questioning the museological values of the works to copyright problems, from the power of advertising to the ethical approaches of museum institutions.Keywords: Museum-Cinema Relationship, Museology, Museum Films.Within the scope of this study, nineteen fictional films, in which museums are used as a background, were examined. The relationship between museum and cinema has been evaluated through the approaches of feature film producers and directors to the museum as a place. Within the scope of the article universe, the relationship between museum, place, museology work and cinema has been evaluated through nineteen sample films. As a method, besides watching, media scans of the relevant movies were made and the data were classified in the context of the museums screenings. In this study, it has been tried to reveal the ways of showing the museums in the cinema with abstract and concrete data and examples. Keywords: Museum-Cinema Relationship, Museology, Museum Films.

Mimari Temsil Sitemlerine Zaman-Mekân'ın Eklenmesi ile Oluşan Mekânsal Deneyimin Sinema Aracılığı ile İncelenmesi

Mimari Temsil Sitemlerinde Mekânsal Deneyim Sorunlarının Aşılması İçin Disiplinler Arası Denemeler: Bêka ve Lemoine’nin Yaşanan Mimarisinde Mekânın Duyusal Gücü, 2023

Architecture resorts to an interdisciplinary approach as a need to solve the problems it encounters. Representation of experience creates a serious problem in representation systems that are transformed into aesthetic objects through standardized methods, freed from time-related thoughts. Applying architectural representation systems in which time-space can come to life depending on time and experiences in space can overcome this problem. In the study, spatial experience in architecture was limited within the representation, and the changes and transformations created in spatial experience by the use of different architectural representations were examined. In this study, whether it is possible to overcome the weakness of representation systems in terms of experience by using movement in which the audience is involved through cinema is questioned through two films directed by Ila Bêka and Louise Lemoine. As a result of the study, it was seen that Bêka and Lemoine produced films on architecture by including the time-space dimension, which they defined as the 'emotional power of space', and it was possible to overcome the weakness of the representation systems in terms of experience.

Başrolde Mimarlık: Yeşilçam Filmlerinde Mekân ve Modernite

2023

BAŞROLDE MİMARLIK Modern mimarlık ve sinema, yaklaşık aynı zamanlarda ortaya çıkan iki üretim olarak her zaman ortak, doğurgan bir ilişki içinde olmuştur. Sinema filmleri, mekânın kavranmasından kurgulanmasına, üretiminden sunulmasına kadar pek çok aşamada modern mimarlar için esin kaynağıdır. Benzer şekilde, modern mimarlık da sinemacılar için yansıtılmak istenen anlatının nesnelleşmesi yönünde en önemli araçlardan biri olarak görülmüştür. Son yıllarda modern mimarlık ve sinema arasındaki ilişki, modern mimarlık, tasarım ve sanat tarihi araştırmalarında da giderek önem kazanmaktadır. Sinema filmleri, yıkılmış olan modern mimarlık eserlerinin belgelenmesinde, hâlâ ayakta duran yapıların korunması, özgün durumlarının ve zaman içindeki değişimlerinin gözlemlenmesi için önemli veriler sunmaktadır. Fiziki belgelemeye sunduğu katkı yanında, sinema filmlerinin diğer bir önemi de bu yapıların kullanım ve ânı değerine ilişkin söyledikleridir. Sinema filmleri sunduğu hareketli görüntülerle, mimarlık tarihyazımının durağan ve ‘sessiz’ imgelerinden farklılaşır ve modern mimarlık mirasının sadece nasıl gözüktüğüne değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel anlamda nasıl kullanıldığı, kentsel yaşama nasıl bir izler bıraktığı ve kolektif bellekte nasıl hatırlandığı üzerine de birçok şey ortaya koyar. Bu kapsamda, Türkiye bağlamında modern mimarlık mirasının araştırılması, belgelenmesi ve korunması için Türk filmlerinin önemli bir kaynak olduğu dile getirilebilir. Özellikle 1950’li yıllardan sonra çekilen Türk filmleri, her geçen gün daha da fazla yitirdiğimiz modern mimarlık mirasımıza ilişkin bizlere çok fazla veri sunar. Çekilen film sayısında ciddi artışın yaşandığı ve özellikle set ortamında yapılan filmler yerine, gerçek mekân çekimlerinin önemsendiği bu dönemde kentsel alanlardan mahallelere, değişik ölçeklerdeki mimari yapılardan bu yapıların iç mekânlarına kadar kaybettiğimiz ya da daha iyi anlamaya çalıştığımız modern mimarlık kültürümüze ilişkin önemli bilgiler elde ederiz. Bu kitap projesi, Türk filmlerinin Türkiye bağlamında modern mimarlığın belgelenmesinde ve yorumlanmasındaki kurucu rolünün fark edildiği noktada başladı. Beş yıl boyunca seyredilen yüzlerce Türk filmi üzerinden, değişik ölçek ve işlevde pek çok modern mimarlık mirasına ilişkin görsel bir arşiv oluşturuldu. Bu arşiv malzemesinin bir kısmı kullanılarak çeşitli dergilere yazılar yazıldı. Arşivden üretilen yazılara ek olarak, Türkiye bağlamında modern mimarlık mirasına ilişkin daha önce yayınlar yapmış yazarlarla bu arşiv paylaşılmış ve araştırdıkları yapıları bu ‘yeni’ imgelerle yeniden yorumlamalarına çalışılmıştır. Arşivde hâlâ çok sayıda imge ve hareketli görüntü üzerine araştırma yapılmayı beklemektedir. Bu haliyle bu kitap, bir serinin ilk yayını olarak değerlendirilebilir. Daha çok konut, otel ve mağaza yapılarına odaklanan bu kitap için yazılarıyla desteğini esirgemeyen; Tuba Bülbül Bahtiyar, Esra Yaldız, Deniz Avcı Hosanlı, Hande Atmaca Çetin, Funda Uz, Zeynep Tuna Ultav, Hande Tulum Okur, Nur Ayalp ve Neslihan Dostoğlu’na çok teşekkür ederim. Benim açımdan birlikte olmaktan mutluluk duyduğum ve her birinden ayrı ayrı çok şey öğrendiğim bir süreç oldu. Son olarak, bu kitap projesinin gerçekleşmesini sağlayan ve kitabı hayal ettiğim noktanın çok ötesine taşıyan, Everest Yayınları Yayın Yönetmeni Saadet Özen ve dizi editörü Elmas Aksu başta olmak üzere, yaptığı titiz okuma ile kitaba çok önemli katkılar sunan Simlâ Sunay’a, sayfa tasarımıyla Yusuf Yıldız’a, kapak tasarımıyla Kardelen Akçam’a , düzeltmen Yılmaz Akan’a ve kişisel olarak tanışmamış olsak da kitabın yayımlanmasına yardımcı olan tüm Everest Yayınları emekçilerine teşekkür ederim.

Türk Sinemasında Sosyal Yaşam Kurgusunun Mekan Kullanımına Yansıması

2010

Çizelge A.20: Bekçiler Kralı (1979) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………….…………………………….155 Çizelge A.21: At (1981) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım İlişkisi…………………….………………………………………157 Çizelge A.22: Faize Hücum(1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi……………………..……………………………159 Çizelge A.23: Çiçek Abbas (1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi………………………..…………………………161 Çizelge A.24: Bir Yudum Sevgi(1984) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………. ………………………………163 Çizelge A.25: Züğürt Ağa(1985) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………..………………………………165 xiii ŞEKİL LİSTESİ Sayfa Şekil 2.2 Lumiére Kardeşler'in ilk gösterimde(sağda) kullandıkları sinematograf(solda).16 Şekil 2.3 İlk konulu film "Büyük Tren Soygunu" (1903).17 Şekil 3.1 Türkiye'de ilk film çeken yabancılardan Romanya uyruklu Weinberg. 31 Şekil 3.2 Weinberg tarafından düzenlenen ilk film gösteriminin ilanı.32 Şekil 3.3 Fuat Özkınay, İlk sinemacımız (solda)-Aya Stefanos'taki Rus Abidesi (sağda).32