Kemal Beydilli | Istanbul 29 Mayis University (original) (raw)
Papers by Kemal Beydilli
II. ABDÜLHAMİD DEVRİNDE MAKEDONYA MESELESİNE DÂİR* *Bu makale aynı başlık altında Osmanlı Araştır... more II. ABDÜLHAMİD DEVRİNDE MAKEDONYA MESELESİNE DÂİR* *Bu makale aynı başlık altında Osmanlı Araştırmaları Dergisiʼnde (IX, İstanbul 1989, sy. 9, s. 77-99) yayımlanmış çalışmanın gözden geçirilmiş ve geliştirilmiş halidir. XIV. yüzyıldan 1912/13 Balkan Savaşı'na kadar bir Osmanlı toprağı olarak Türk idaresi altında kalan Makedonya, Osmanlı İmparatorluğu'nun tasfiyesine giden yolda, "Şark Meselesi"nin en önemli duraklarından biri olarak yakın tarihimizde ayrı bir yer işgal etmiştir. Makedonya, hiçbir zaman Osmanlı mülkî idaresinde kullanılan resmî bir terminoloji olmamıştır. Dolayısıyla bu bölgenin sınırlarını da tespit etmek her zaman sıhhatle yapılan bir iş olamamıştır. Kesin olan bir şey varsa, o da Makedonya'nın, son dönem Osmanlı tanımlamasıyla "Rumeli"nin, yakın devrin sivil ve asker Osmanlı-Türk aydınlarının en önde gelen fikrî gelişme, siyâsî bilinçlenme ve aydınlanma merkezi olmasıdır. 1 Tarihin en eski zamanlarından beri üzerinde pek çok ırkın yaşadığı, çeşitli dillerin konuşulduğu, ayrı ayrı medeniyetlerin yükseldiği, farklı din ve mezheplerin barındığı bir yer olan Makedonya, Osmanlı idaresi altına girdiği andan itibaren, bu özelliğini korumaya devam etmiş ve imparatorluk idaresinin çeşitli unsurları, kendi düzeni içinde teşkilatlandırıp, aslî özellikleri bozmadan koruyup idâme ettiren sistemi, Makedonya'nın Osmanlı öncesi etnografyasını,
Akdedilen muâhedelere riâyet olunmadığını dile getiren Alman elçisi David Ungnadʼın, kendisine yö... more Akdedilen muâhedelere riâyet olunmadığını dile getiren Alman elçisi David Ungnadʼın, kendisine yönelttiği şikâyetler üzerine Sokullu Mehmet Paşa'nın cevaben ifade ettiği şu sözler, Osmanlı klâsik dönemlerinde devletlerarası ilişkilerdeki temel unsurun ne derecelerde gerçekçi bir tarzda kavranmış olduğunun bir göstergesidir: "Ahdnâmeler ölü doğmuş birer vücuttur. Onlara hayatiyet bahşedecek olan şey, tarafların bunları yaşatmak için duydukları arzu ve azimdir". 1 Dolayısıyla bir antlaşma yapılmış olabilir, ancak hemen akabinde değişen şartlar, bundan beklenen hedeflere erişilmesini imkânsız kılabilir veya o haliyle devletin çıkarlarına ters düşebilir. Bu durumda, sırf yapılmış diye, devlet çıkarlarına ters düşen bir antlaşmayı yürürlükte tutmanın ve tatbike çalışmanın gerçekçi bir politika takip etme ile ilgisi olabilir mi? Dış politikada, subjektiv değerler ve yaklaşımlarla yön tutmak, sırf verilen söze riâyet etme telâkkisi doğrultusunda hareket etmek, belki bireyler için övünülecek bir meziyet sayılabilse de devlet ahlâkı ve anlayışı içinde yeri olmaması icâb eden bir davranıştır. Zirâ devletler arasında asıl olan, bireylere özgü niteliklerle hareket, dolayısıyla namuslu, ahlâklı, dürüst, riyâsız ve göründüğü gibi olma veya dini ölçü alarak hareket etme değil, yalnızca 1
Almanya'nın Doğu Politikası Uzerine ... l: • tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ... more Almanya'nın Doğu Politikası Uzerine ... l: • tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim ıiyesi Prof. Dr. Beydilli ile yaptı ğımız konuşma özlü bilgiler sunuyor. islam: Osmanlı'nın son döneminde Almanya'nın Osmanlı'ya ve İslam dünyasına karşı alternatif bir politika i1lediğini söyleyebilir miyiz? Almanya imparatoru il. Wilhelm' in "Şarka doğru" politikasını ve "Kendimi 300 milyon müslümanın hamisi hissediyorum" sözünü nasıl değerlendiriyorsu nuz?
Osmanlı araştırmaları, Jun 1, 1995
Saltanatı boyunca devletin ayakta kalması için mücadele eden ve son on yıllık dönemini ağır iç ve... more Saltanatı boyunca devletin ayakta kalması için mücadele eden ve son on yıllık dönemini ağır iç ve dış meselelere rağmen yoğun reformlarla geçiren II.
II. ABDÜLHAMİD DEVRİNDE MAKEDONYA MESELESİNE DÂİR* *Bu makale aynı başlık altında Osmanlı Araştır... more II. ABDÜLHAMİD DEVRİNDE MAKEDONYA MESELESİNE DÂİR* *Bu makale aynı başlık altında Osmanlı Araştırmaları Dergisiʼnde (IX, İstanbul 1989, sy. 9, s. 77-99) yayımlanmış çalışmanın gözden geçirilmiş ve geliştirilmiş halidir. XIV. yüzyıldan 1912/13 Balkan Savaşı'na kadar bir Osmanlı toprağı olarak Türk idaresi altında kalan Makedonya, Osmanlı İmparatorluğu'nun tasfiyesine giden yolda, "Şark Meselesi"nin en önemli duraklarından biri olarak yakın tarihimizde ayrı bir yer işgal etmiştir. Makedonya, hiçbir zaman Osmanlı mülkî idaresinde kullanılan resmî bir terminoloji olmamıştır. Dolayısıyla bu bölgenin sınırlarını da tespit etmek her zaman sıhhatle yapılan bir iş olamamıştır. Kesin olan bir şey varsa, o da Makedonya'nın, son dönem Osmanlı tanımlamasıyla "Rumeli"nin, yakın devrin sivil ve asker Osmanlı-Türk aydınlarının en önde gelen fikrî gelişme, siyâsî bilinçlenme ve aydınlanma merkezi olmasıdır. 1 Tarihin en eski zamanlarından beri üzerinde pek çok ırkın yaşadığı, çeşitli dillerin konuşulduğu, ayrı ayrı medeniyetlerin yükseldiği, farklı din ve mezheplerin barındığı bir yer olan Makedonya, Osmanlı idaresi altına girdiği andan itibaren, bu özelliğini korumaya devam etmiş ve imparatorluk idaresinin çeşitli unsurları, kendi düzeni içinde teşkilatlandırıp, aslî özellikleri bozmadan koruyup idâme ettiren sistemi, Makedonya'nın Osmanlı öncesi etnografyasını,
Akdedilen muâhedelere riâyet olunmadığını dile getiren Alman elçisi David Ungnadʼın, kendisine yö... more Akdedilen muâhedelere riâyet olunmadığını dile getiren Alman elçisi David Ungnadʼın, kendisine yönelttiği şikâyetler üzerine Sokullu Mehmet Paşa'nın cevaben ifade ettiği şu sözler, Osmanlı klâsik dönemlerinde devletlerarası ilişkilerdeki temel unsurun ne derecelerde gerçekçi bir tarzda kavranmış olduğunun bir göstergesidir: "Ahdnâmeler ölü doğmuş birer vücuttur. Onlara hayatiyet bahşedecek olan şey, tarafların bunları yaşatmak için duydukları arzu ve azimdir". 1 Dolayısıyla bir antlaşma yapılmış olabilir, ancak hemen akabinde değişen şartlar, bundan beklenen hedeflere erişilmesini imkânsız kılabilir veya o haliyle devletin çıkarlarına ters düşebilir. Bu durumda, sırf yapılmış diye, devlet çıkarlarına ters düşen bir antlaşmayı yürürlükte tutmanın ve tatbike çalışmanın gerçekçi bir politika takip etme ile ilgisi olabilir mi? Dış politikada, subjektiv değerler ve yaklaşımlarla yön tutmak, sırf verilen söze riâyet etme telâkkisi doğrultusunda hareket etmek, belki bireyler için övünülecek bir meziyet sayılabilse de devlet ahlâkı ve anlayışı içinde yeri olmaması icâb eden bir davranıştır. Zirâ devletler arasında asıl olan, bireylere özgü niteliklerle hareket, dolayısıyla namuslu, ahlâklı, dürüst, riyâsız ve göründüğü gibi olma veya dini ölçü alarak hareket etme değil, yalnızca 1
Almanya'nın Doğu Politikası Uzerine ... l: • tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ... more Almanya'nın Doğu Politikası Uzerine ... l: • tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim ıiyesi Prof. Dr. Beydilli ile yaptı ğımız konuşma özlü bilgiler sunuyor. islam: Osmanlı'nın son döneminde Almanya'nın Osmanlı'ya ve İslam dünyasına karşı alternatif bir politika i1lediğini söyleyebilir miyiz? Almanya imparatoru il. Wilhelm' in "Şarka doğru" politikasını ve "Kendimi 300 milyon müslümanın hamisi hissediyorum" sözünü nasıl değerlendiriyorsu nuz?
Osmanlı araştırmaları, Jun 1, 1995
Saltanatı boyunca devletin ayakta kalması için mücadele eden ve son on yıllık dönemini ağır iç ve... more Saltanatı boyunca devletin ayakta kalması için mücadele eden ve son on yıllık dönemini ağır iç ve dış meselelere rağmen yoğun reformlarla geçiren II.
Magdeburglu Müşir Mehmed Ali Paşa hakkında daha kapsamlı bir çalışma Cengiz Yolcu tarafından yürü... more Magdeburglu Müşir Mehmed Ali Paşa hakkında daha kapsamlı bir çalışma Cengiz Yolcu tarafından yürütülmektedir.
Encyclopedia of Islam (DİA), 2016
Encyclopedia of Islam (DİA)
Encyclopedia of Islam (DİA)
Encyclopedia of Islam (DİA)
Encylopedia of Islam (DİA)
Encyclopedia of Islam (DİA)
Hazine-i Evrak Arşiv ve Tarih Araştırmaları Dergisi, 2020
Defterde yer alan iki devlet arasındaki ilişkilerin en önemli belgelerinden ilki 13 Temmuz 1700 t... more Defterde yer alan iki devlet arasındaki ilişkilerin en önemli belgelerinden ilki 13 Temmuz 1700 tarihli olarak tanzim edilen ve Rusya ile 30 sene süreli olarak akdedilen ve genelde İstanbul Antlaşması olarak bilinen barış metnidir. (Belge no: 1). Genelde en çok 20 sene ile mukayyed olan ve ebedî / müebbed barış tanımlamasının da hükümdarların ölümüyle sınırlı olduğu Osmanlı uygulamasına göre belirlenen 30 senelik bu süre oldukça sıra dışı bir örneklemedir. Rusça tercümesine Traktat (Трактат) olarak aktarılan Latince kökenli (Tractatus) teknik tabirinin Osmanlıca karşılığı Ahidnâme'dir. Görüşme, müzakere etme, kâğıda dökme anlamındaki tractatus kelimesi, özellikle açıklamalar ve şerh düşmeler anlamını da içermek üzere genelde dini metinler için istimal edilen özel bir kavram olup, Osmanlı dünyasında yapılan anlaşmaları dinî bir yaklaşımla ele alan ve bunları o istikamette teyîd eden Ahidnâme kelimesinin bununla karşılanmış olması isabetlidir.
Osmanlı Araştırmaları, 2010
*Bu çalışma, daha önce aynı başlık altında Halil İnalcık Armağanıʼnda yayımlanmış makalenin (Doğu... more *Bu çalışma, daha önce aynı başlık altında Halil İnalcık Armağanıʼnda yayımlanmış makalenin (Doğu-Batı Dergisi, I, Ankara 2008, s. 386-403) gözden geçirilmiş ve geliştirilmiş halidir. 1876 Anayasası, Madde 1: Devlet-i Osmâniyye memâlik ve kıtaât-ı hâzırayı ve eyâlet-i mümtâzeyi muhtevî ve yek vücûd olmağla hiçbir zamanda hiçbir sebeple tefrik kabul etmez.
Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan gayri müslim ahalinin 1 ibadethâneleri olarak kilise genel tanı... more Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan gayri müslim ahalinin 1 ibadethâneleri olarak kilise genel tanımlaması altında, hıristiyanlara mahsus olan kilise, manastır ve yahudilere ait olan sinagog/havra 2 adıyla anılan mâbedleri
KÜÇÜK KAYNARCA'DAN YIKILIŞA OSMANLI SON DÖNEMİ (1774-1924) * UZUN SONUN BAŞLANGICI: KÜÇÜK KAYNARC... more KÜÇÜK KAYNARCA'DAN YIKILIŞA OSMANLI SON DÖNEMİ (1774-1924) * UZUN SONUN BAŞLANGICI: KÜÇÜK KAYNARCA VE SONRASI I. Abdülhamid (1774-1789) tahta çıktığında selefi III. Mustafa zamanında başlamış olan Osmanlı-Rus Savaşı (1768-1774) son safhasına gelmiş bulunuyordu. Devlet bir yandan bu savaşla meşgul olurken, diğer yandan da uzun savaş yıllarının yol açtığı yıkıntılar ve çeşitli eyaletlerde görülen karışıklıklarla uğraşmak ve had safhaya varan malî sıkıntılara bir çözüm aramak zorunda kalıyordu. I. Abdülhamid'in devraldığı Rus savaşına devam etme arzusu, askerî sahadaki başarısızlıklar yüzünden olumlu bir netice vermemiş, Osmanlı kuvvetlerinin en son Kozluca (Varna yakınları) mevkiinde düşmana mağlûp olmaları ve Serdar Muhsinzâde Mehmed Paşa'nın perişan bir halde Şumnu'daki karargâhına çekilmesiyle Rusya'nın ileri sürdüğü ağır şartları kabul etmekten başka bir çıkar yol kalmamıştı. Barış antlaşması 21 Temmuz 1774'te Küçük Kaynarca'da imzalandı. 1 Prusya Kralı II. Friedrich'in, körlerle tek * Bu çalışma ilk olarak Prof Dr. Ekmeleddin İhsanoğluʼnun editörlüğünde hazırlanan ve IRCICA tarafından 1994 yılında İstanbulʼda basılan Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi başlıklı kitabın birinci cildinde (s. 66-135) yer almıştır. Burada sunulan metnin gözden geçirilmiş ve geliştirilmiş halidir.
Annesi (Yedinci Kadınefendi) Nakşidil Sultan'ın (ö. 1817) Fransız asıllı olduğu iddiası doğru değ... more Annesi (Yedinci Kadınefendi) Nakşidil Sultan'ın (ö. 1817) Fransız asıllı olduğu iddiası doğru değildir. 1 Adlî mahlası ise-genelde zannedildiği gibi sonradan değildoğumuyla birlikte verilmiştir. Doğumla birlikte isimlerin yanına mahlas ilave edilmesi daha önceleri pek yaygın olmayan bir uygulamadır. 2 Kabakçı isyanı 1 Babası I. Abdülhamid hakkında müstesna bir çalışma olarak bk. Fikret