İlker Türkmen | Ahi Evran University (original) (raw)
Papers by İlker Türkmen
Rusya Araştırmaları Dergisi RUSAD, 2024
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2024
Throughout centuries, the Turks, representatives of the ancient steppe culture, resiliently maint... more Throughout centuries, the Turks, representatives of the ancient steppe culture, resiliently maintaining an independent way of life, have found themselves lacking unity due to dispersal across vast territories. Those migrating from the north of the Black Sea and from the south of the Caspian Sea have become politically and culturally divided. Russia, which embarked on the state formation process from the 9th century onwards, started posing a threat to the Northern Turks. The emergence of the Mongols in the 13th century and the dominance of the Golden Horde over the Desht-i Kipchak prevented Russia from advancing southward for two centuries. With the weakening of the Golden Horde, Khanates such as Crimea, Kazan, Kasim, and Astrakhan were established. Russia's aspirations to expand towards "warm seas" necessitated the eradication of these Khanates. Indeed, the process of Russia's occupation of Turkish lands, which began with the occupation of the Kazan Khanate in 1552, continued until the last quarter of the 19th century. Russia's expansionist policy manifested in the north of the Black Sea, the Balkans, the Caucasus, and Turkestan. At the beginning of the 18th century, Peter the Great's reformed Russian army swiftly adopted Western warfare technology. The Turks, lacking unity and lagging behind in warfare technology, had no chance of success against this army. Turkish intellectuals, realizing they couldn't halt Russia's advance through warfare, chose to continue the struggle through the pen and paper. Particularly, Tatar intellectuals contributed to the emergence of a conscious generation through their educational policies. The importance of unity against Russia's newly proposed language approach based on dialect differences for dividing the Turkic peoples became evident. İsmail Gaspıralı, one of the most prominent thinkers of the Turkic world, advocated the necessity of this unity throughout all Turkic territories through his publication, the Tercüman newspaper. Through his Usul-i Cedit method, Gaspıralı rapidly taught thousands of students to read and write. Additionally, the slogan "Unity in Language, Labor, Thought" became the symbol of unity in the Turkic world and the sole formula for liberation. Gaspıralı's publishing activities, initiated in Bahçesaray, quickly spread throughout the entire Turkic geography. Turkish intellectuals who chose the path of migration continued their publishing activities in different countries. The Ottoman Empire and subsequently the young Republic of Turkiye became significant publishing centers in this context. The Russian Turks, eager to gain independence from Russia and fervently publicize their aspirations to the world, considered Turkiye as a second homeland. The names and duration of the journals published were determined according to the conditions of the time. Turkiye, a destination for those seeking independence, sometimes banned these newspapers and at other times supported them. Turkiye, evaluating events within the framework of its own foreign policy, acted in accordance with the requirements of the era. Intellectuals of the Turkic world have always been aware of the situation and regarded Turkiye as a fraternal homeland. It is observed that the contents of these publications include not only political messages but also cultural subjects and news from Turkestan. The purpose of this study is to examine and evaluate the publishing activities conducted by the migrant Russian Turks in Turkiye to shape public opinion against Russia.
GEÇMİŞTEN GELECEĞE TÜRK DÜNYASI SEMPOZYUMU
Ferghana Valley, which has hosted various nations for centuries, has created a unique civilizatio... more Ferghana Valley, which has hosted various nations for centuries, has created a unique civilization in terms of culture and politics. The Kokand Khanate was established in 1709 in the valley, which was home to various Turkish states until the 18th century. The khanate, which did not have a homogeneous appearance as an ethnic element, included different nationalities and religious beliefs. The khanate, which was managed according to the old Turkish traditions and Islamic principles, fell into the position of a "market/bazaar" for England and Russia, which could not keep up with the technological developments after the industrial revolution. As a result of centuries of incomplete or wrong religious education, the people and rulers, who had a "fatalistic" understanding, ignored the modernization of the army. Russia, which is approaching from the north day by day and seeing the Fergana Valley as a "white gold" (cotton) reserve, has stood at the gates of the valley by establishing first commercial and then political relations. Kokand rulers competed with each other for the throne instead of fighting with Russia. By the time of 1876, Russia had achieved its goal and annexed the valley with the name of "Fergana Oblast". The fact that the valley, which was ruled by the Turks for centuries, suddenly became open to Russian invasion is an issue that needs to be carefully examined.
Uluslararası Yunus Emre Sosyal Bilimler Dergisi
Özet Geriye dönüp bakıldığı zaman Türkler, M.Ö. 3000'li yıllardan başlayan köklü bir tarihin kadi... more Özet Geriye dönüp bakıldığı zaman Türkler, M.Ö. 3000'li yıllardan başlayan köklü bir tarihin kadim sahipleri olarak görülür. Türklerin çağdaşlarına nazaran üstün bir uygarlığa eriştikleri, tarih ve arkeoloji alanlarındaki çalışmalarla kanıtlanmıştır. Her insan topluluğunda olduğu gibi Türkler de tarih boyunca bulundukları coğrafyada, aynı ortamı paylaştıkları canlı/cansız unsurları içselleştirmiş, hayatlarına dolayısıyla da kültürlerine nakşetmiş ve kimliklerinin bir parçası haline getirmiştir. Kadim Türk yurdu Orta Asya (Türkistan) bozkırlarında yaşayan ve ekosistemde "süper avcı" olarak tanımlanan kurt, herhangi bir avcısı olmadığı için, bulunduğu ortamdaki en güçlü avcıdır. Dolayısı ile sosyal yaşam ve savaş meydanında adeta kurt gibi gözü pek, korkusuz ve güçlü olan Türk milletinin kendini kurt ile bağdaştırması kaçınılmazdır. Farklı coğrafyalarda büyük devletler kurmuş olan Türklerin kurt kültürünü de beraberinde götürdükleri görülmüştür. Hatta farklı medeniyetlerin ve inanışların etkisinde kalsalar bile kurt ile ilgili gelenek ve göreneklerini terk etmemişlerdir. Bu çalışmada sözlü ve yazılı kültürel geçmiş Kurt-Türk bağlamında irdelenerek Kurt mitosunun kökenlerine ışık tutmak amaçlanmıştır. Ayrıca kurt (böri-börü) adının Türk tarihinde özel ad, yer adları gibi kullanımlarına da yer verilmiştir.
Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi (UTAD) The Journal of International History Researches, 2023
Göçebe Bozkır Kültürünü hayat tarzı edinen Türkler için doğa her zaman vazgeçilmez bir unsur olmu... more Göçebe Bozkır Kültürünü hayat tarzı edinen Türkler için doğa her zaman vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Doğa ile iç içe yaşayan ve her türlü ihtiyacını doğadan karşılayan bir toplumun inancı da buna göre şekillenecektir. Şamanizm inancının Türkler tarafından benimsenmesiyle birlikte doğaya birtakım kutsiyetler de atfedilmeye başlanmıştır. Türkler, doğada var olan dağ, ay, güneş, ağaç, taş ve su gibi varlıkların bir ruhunun (iyesinin) olduğuna inanarak onları canlı bir varlık olarak düşünmüşlerdir. Doğadaki varlıklara yılın belirli günlerinde kurbanlar kesip, onları hoşnut ettikten sonra, kendileri için huzur ve sağlık dilemeyi de ihmal etmemişlerdir. Bunun yanında doğanın zengin kaynaklarını hor kullanmayarak gelecek nesillere de doğaya karşı saygılı olmayı aşılamaya çalışmışlardır. Biz bu çalışmamızda Şamanizm inancını benimsemiş Türklerin doğadaki varlıklara karşı tutumunu ve ne tür inançlara sahip olduğunu çeşitli kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler ışığında değerlendirmeye çalışacağız.
Çeşitli kaynaklarda Türkistan'ın kalbi olarak isimlendirilen Fergana Vadisi, üzerinden geçen tica... more Çeşitli kaynaklarda Türkistan'ın kalbi olarak isimlendirilen Fergana Vadisi, üzerinden geçen ticaret yollarının ve verimli tarım arazilerinin sayesinde yüzyıllarca bölgeyi kalkındırmıştır. Rusya'nın güneyde ulaştığı son nokta olan vadi, Çin ve İngiltere'nin de dikkatini celbeden bir vahadır. Tüccarların uğrak yeri olan vadi Doğu'da Kaşgar'a, Batı'da Semerkant ve Buhara'ya, Kuzeybatı'da ticaretin bir başka merkezi olan Taşkent'e bağlanmaktadır. Bu şehirlerden gelen yerli ve yabancı tüccarlar XIX. yüzyılda Fergana şehirlerine oldukça canlı bir görünüm kazandırmıştır. Vadinin yamaçlarında yaşayan göçebeler ile ovalarda yaşayan yerlilerin buluşma noktası da ticaretin merkezi olan pazarlar olmuştur. Ticaret dolayısıyla maddi alışverişin yanında kültürel alışveriş her daim canlı kalmıştır. Vadiyi sulayan birçok nehir ve kanalın yanında mikroklima iklimin olması, Türkistan coğrafyasının başka yerinde yetişmeyen çeşitli ürünlerin burada yetişmesine olanak sağlamıştır. XIX. yüzyılda vadi, rekoltenin yüksek olması dolayısıyla pamuk tarımına yönelmiştir.
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, 2019
Cappadocıa Journal Of Hıstory And Socıal Scıences (CAHIJ)
Cappadocıa Journal Of Hıstory And Socıal Scıences (CAHIJ),, 2019
Rusların Asya'daki Coğrafi Operasyonları
Özet Çarlık Rusya'nın, XVI. yüzyılın ortalarında başlayan Türk Dünyası toprakları üzerinde yayılm... more Özet Çarlık Rusya'nın, XVI. yüzyılın ortalarında başlayan Türk Dünyası toprakları üzerinde yayılma siyaseti, XIX. yüzyılın sonlarına gelindiğinde büyük oranda hedefine ulaşmıştı. Bu süreçte, işgal edilen Azerbaycan toprakları üzerinde Rusların varlığının daimi olması için, sistemli bir toprak siyaseti uygulanmıştır. Rus göçmenlerin, en verimli ve en değerli Türk topraklarına yerleştirilmesine dayalı olan bu siyaset, Türk Dünyasının dört bir yanında sürekli olarak isyanlara sebep olmuştur. Çarlık Rusya'nın akabinde, Sovyetler tarafından da uygulanan aynı iskân siyaseti, medreselerde yetişmiş olan Azerbaycan aydınları tarafından çıkarılan basın ile dünya kamuoyuna duyurulmuştur. İskân siyasetinin uygulamalarındaki haksızlıkları ve usulsüzlükleri dile getiren bu yazarlara, kendi yurtlarında kısa süre içerisinde Rusya tarafından yayın yasağı getirilmiştir. Türkiye'yi ikinci vatan olarak gören bu aydınlar, yayın hayatlarına muhacir olarak Türkiye'de devam etmişlerdir. Makalemizin konusuyla ilgili olarak, Türkiye'de neşredilmiş olan Azerbaycan Yurt Bilgisi ve Odlu Yurt dergileri taranmıştır. Yardımcı kaynaklar ile birlikte elde edilen veriler ışığında, Sovyetlerin Azerbaycan topraklarında uyguladığı toprak siyaseti okuyucuya aktarılmaya çalışılmıştır. Abstract Tsarist Russian policies of expansion in the lands of the Turkish World that started in middle of the 16th century became successful to a great extent when it was the end of the 19th century. In this period, a systematic land policy was carried out so that the Russian existence in Azerbaijani territories could be permanent. This policy depending on the settlement of the Russian migrants in to the most fertile and valuable Turkish lands which caused steady revolts in all the corners of Turkish World. The same settlement policy fulfilled also by the Soviet following the Tsarist Russia was exposed to the world public view by help of the press of the Azerbaijani intellectuals people educated in medreses. In their own land, a publication ban by Russia was soon imposed to these writers who expressed the in justice and irregularities in the application of settlement policies. These intellectuals regarding Turkey as a second homeland continued their publication life in Turkey as refugees. Concerned with our article, the journals published in Turkey, Azerbaycan Yurt Bilgisi and Odlu Yurt were surveyed. In light of the domestic data as well as that from the foreign sources, the Soviet's land policy that she performed in Azerbaijan territories was aimed here by to be given to readers.
Books by İlker Türkmen
Kadim Türk Yurdu Fergana Vadisi ve Büyük Güçlerin Hakimiyet Mücadelesi, 2020
Genel Türk Tarihi Araştırmaları ve Günümüzdeki Durumu, 2023
Talks by İlker Türkmen
XIX. TÜRK TARİH KONGRESİ BİLDİRİLERİ Ankara: 3-7 Ekim 2022, 2024
The Fergana Valley, which has been home to various societies for centuries, is a geography where ... more The Fergana Valley, which has been home to various societies for centuries, is a geography where di erent cultures living together are integrated. The valley, as distinct from the surrounding areas in terms of both soil structure and climatic conditions, has fed the geography of Turkestan for centuries. The valley where the Chinese produced grapes to make wine in the early ages became an oasis where di erent agricultural products were grown over time. Following the arrival of the Turks at the valley as early as BC 7th century, animal husbandry began to be practiced alongside agriculture and the valley went down in history as the "Land of Blood Sweating Horses". The Turks, who adopted the nomadic lifestyle, brought this culture over to the geographies they went to. The Turks, settling on the slopes of the Fergana Valley, have comfortably maintained animal husbandry, which is an indispensable part of nomadic life, for centuries. A vast number of cities established on the plains of the valley mingled di erent ethnic elements together with the trade route passing herein. The urban culture in these cities contributed to creating a mosaic where di erent civilizations came together. Nomads living on the slopes of the valley ocked to the city markets to sell their animals. The nomads, who obtained the tools and agricultural products they needed from the markets, participated in trade without being excluded by the citizens of the city. Di erent crafts were also practiced in the cities of Fergana, which advanced with the in uence of trade and grew greatly in numbers. The reputation of the craftsmen of Fergana, who were especially skilled in copper work, spread well beyond the region. A large number of Russian immigrants were brought to the valley, which was occupied by the Russians in the second half of the 19th century, resulting in signi cant changes in the cultural structure of the valley in a short time. However, they did not interfere too much with the harmonious lifestyles of nomads and urbanites. In this study, the mutual interaction between Nomadic and Urban culture, which was shaped over the centuries in the Fergana Valley and became clearly visible in the period when the Russians ruled the valley, will be examined.
Rusya Araştırmaları Dergisi RUSAD, 2024
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2024
Throughout centuries, the Turks, representatives of the ancient steppe culture, resiliently maint... more Throughout centuries, the Turks, representatives of the ancient steppe culture, resiliently maintaining an independent way of life, have found themselves lacking unity due to dispersal across vast territories. Those migrating from the north of the Black Sea and from the south of the Caspian Sea have become politically and culturally divided. Russia, which embarked on the state formation process from the 9th century onwards, started posing a threat to the Northern Turks. The emergence of the Mongols in the 13th century and the dominance of the Golden Horde over the Desht-i Kipchak prevented Russia from advancing southward for two centuries. With the weakening of the Golden Horde, Khanates such as Crimea, Kazan, Kasim, and Astrakhan were established. Russia's aspirations to expand towards "warm seas" necessitated the eradication of these Khanates. Indeed, the process of Russia's occupation of Turkish lands, which began with the occupation of the Kazan Khanate in 1552, continued until the last quarter of the 19th century. Russia's expansionist policy manifested in the north of the Black Sea, the Balkans, the Caucasus, and Turkestan. At the beginning of the 18th century, Peter the Great's reformed Russian army swiftly adopted Western warfare technology. The Turks, lacking unity and lagging behind in warfare technology, had no chance of success against this army. Turkish intellectuals, realizing they couldn't halt Russia's advance through warfare, chose to continue the struggle through the pen and paper. Particularly, Tatar intellectuals contributed to the emergence of a conscious generation through their educational policies. The importance of unity against Russia's newly proposed language approach based on dialect differences for dividing the Turkic peoples became evident. İsmail Gaspıralı, one of the most prominent thinkers of the Turkic world, advocated the necessity of this unity throughout all Turkic territories through his publication, the Tercüman newspaper. Through his Usul-i Cedit method, Gaspıralı rapidly taught thousands of students to read and write. Additionally, the slogan "Unity in Language, Labor, Thought" became the symbol of unity in the Turkic world and the sole formula for liberation. Gaspıralı's publishing activities, initiated in Bahçesaray, quickly spread throughout the entire Turkic geography. Turkish intellectuals who chose the path of migration continued their publishing activities in different countries. The Ottoman Empire and subsequently the young Republic of Turkiye became significant publishing centers in this context. The Russian Turks, eager to gain independence from Russia and fervently publicize their aspirations to the world, considered Turkiye as a second homeland. The names and duration of the journals published were determined according to the conditions of the time. Turkiye, a destination for those seeking independence, sometimes banned these newspapers and at other times supported them. Turkiye, evaluating events within the framework of its own foreign policy, acted in accordance with the requirements of the era. Intellectuals of the Turkic world have always been aware of the situation and regarded Turkiye as a fraternal homeland. It is observed that the contents of these publications include not only political messages but also cultural subjects and news from Turkestan. The purpose of this study is to examine and evaluate the publishing activities conducted by the migrant Russian Turks in Turkiye to shape public opinion against Russia.
GEÇMİŞTEN GELECEĞE TÜRK DÜNYASI SEMPOZYUMU
Ferghana Valley, which has hosted various nations for centuries, has created a unique civilizatio... more Ferghana Valley, which has hosted various nations for centuries, has created a unique civilization in terms of culture and politics. The Kokand Khanate was established in 1709 in the valley, which was home to various Turkish states until the 18th century. The khanate, which did not have a homogeneous appearance as an ethnic element, included different nationalities and religious beliefs. The khanate, which was managed according to the old Turkish traditions and Islamic principles, fell into the position of a "market/bazaar" for England and Russia, which could not keep up with the technological developments after the industrial revolution. As a result of centuries of incomplete or wrong religious education, the people and rulers, who had a "fatalistic" understanding, ignored the modernization of the army. Russia, which is approaching from the north day by day and seeing the Fergana Valley as a "white gold" (cotton) reserve, has stood at the gates of the valley by establishing first commercial and then political relations. Kokand rulers competed with each other for the throne instead of fighting with Russia. By the time of 1876, Russia had achieved its goal and annexed the valley with the name of "Fergana Oblast". The fact that the valley, which was ruled by the Turks for centuries, suddenly became open to Russian invasion is an issue that needs to be carefully examined.
Uluslararası Yunus Emre Sosyal Bilimler Dergisi
Özet Geriye dönüp bakıldığı zaman Türkler, M.Ö. 3000'li yıllardan başlayan köklü bir tarihin kadi... more Özet Geriye dönüp bakıldığı zaman Türkler, M.Ö. 3000'li yıllardan başlayan köklü bir tarihin kadim sahipleri olarak görülür. Türklerin çağdaşlarına nazaran üstün bir uygarlığa eriştikleri, tarih ve arkeoloji alanlarındaki çalışmalarla kanıtlanmıştır. Her insan topluluğunda olduğu gibi Türkler de tarih boyunca bulundukları coğrafyada, aynı ortamı paylaştıkları canlı/cansız unsurları içselleştirmiş, hayatlarına dolayısıyla da kültürlerine nakşetmiş ve kimliklerinin bir parçası haline getirmiştir. Kadim Türk yurdu Orta Asya (Türkistan) bozkırlarında yaşayan ve ekosistemde "süper avcı" olarak tanımlanan kurt, herhangi bir avcısı olmadığı için, bulunduğu ortamdaki en güçlü avcıdır. Dolayısı ile sosyal yaşam ve savaş meydanında adeta kurt gibi gözü pek, korkusuz ve güçlü olan Türk milletinin kendini kurt ile bağdaştırması kaçınılmazdır. Farklı coğrafyalarda büyük devletler kurmuş olan Türklerin kurt kültürünü de beraberinde götürdükleri görülmüştür. Hatta farklı medeniyetlerin ve inanışların etkisinde kalsalar bile kurt ile ilgili gelenek ve göreneklerini terk etmemişlerdir. Bu çalışmada sözlü ve yazılı kültürel geçmiş Kurt-Türk bağlamında irdelenerek Kurt mitosunun kökenlerine ışık tutmak amaçlanmıştır. Ayrıca kurt (böri-börü) adının Türk tarihinde özel ad, yer adları gibi kullanımlarına da yer verilmiştir.
Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi (UTAD) The Journal of International History Researches, 2023
Göçebe Bozkır Kültürünü hayat tarzı edinen Türkler için doğa her zaman vazgeçilmez bir unsur olmu... more Göçebe Bozkır Kültürünü hayat tarzı edinen Türkler için doğa her zaman vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Doğa ile iç içe yaşayan ve her türlü ihtiyacını doğadan karşılayan bir toplumun inancı da buna göre şekillenecektir. Şamanizm inancının Türkler tarafından benimsenmesiyle birlikte doğaya birtakım kutsiyetler de atfedilmeye başlanmıştır. Türkler, doğada var olan dağ, ay, güneş, ağaç, taş ve su gibi varlıkların bir ruhunun (iyesinin) olduğuna inanarak onları canlı bir varlık olarak düşünmüşlerdir. Doğadaki varlıklara yılın belirli günlerinde kurbanlar kesip, onları hoşnut ettikten sonra, kendileri için huzur ve sağlık dilemeyi de ihmal etmemişlerdir. Bunun yanında doğanın zengin kaynaklarını hor kullanmayarak gelecek nesillere de doğaya karşı saygılı olmayı aşılamaya çalışmışlardır. Biz bu çalışmamızda Şamanizm inancını benimsemiş Türklerin doğadaki varlıklara karşı tutumunu ve ne tür inançlara sahip olduğunu çeşitli kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler ışığında değerlendirmeye çalışacağız.
Çeşitli kaynaklarda Türkistan'ın kalbi olarak isimlendirilen Fergana Vadisi, üzerinden geçen tica... more Çeşitli kaynaklarda Türkistan'ın kalbi olarak isimlendirilen Fergana Vadisi, üzerinden geçen ticaret yollarının ve verimli tarım arazilerinin sayesinde yüzyıllarca bölgeyi kalkındırmıştır. Rusya'nın güneyde ulaştığı son nokta olan vadi, Çin ve İngiltere'nin de dikkatini celbeden bir vahadır. Tüccarların uğrak yeri olan vadi Doğu'da Kaşgar'a, Batı'da Semerkant ve Buhara'ya, Kuzeybatı'da ticaretin bir başka merkezi olan Taşkent'e bağlanmaktadır. Bu şehirlerden gelen yerli ve yabancı tüccarlar XIX. yüzyılda Fergana şehirlerine oldukça canlı bir görünüm kazandırmıştır. Vadinin yamaçlarında yaşayan göçebeler ile ovalarda yaşayan yerlilerin buluşma noktası da ticaretin merkezi olan pazarlar olmuştur. Ticaret dolayısıyla maddi alışverişin yanında kültürel alışveriş her daim canlı kalmıştır. Vadiyi sulayan birçok nehir ve kanalın yanında mikroklima iklimin olması, Türkistan coğrafyasının başka yerinde yetişmeyen çeşitli ürünlerin burada yetişmesine olanak sağlamıştır. XIX. yüzyılda vadi, rekoltenin yüksek olması dolayısıyla pamuk tarımına yönelmiştir.
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, 2019
Cappadocıa Journal Of Hıstory And Socıal Scıences (CAHIJ)
Cappadocıa Journal Of Hıstory And Socıal Scıences (CAHIJ),, 2019
Rusların Asya'daki Coğrafi Operasyonları
Özet Çarlık Rusya'nın, XVI. yüzyılın ortalarında başlayan Türk Dünyası toprakları üzerinde yayılm... more Özet Çarlık Rusya'nın, XVI. yüzyılın ortalarında başlayan Türk Dünyası toprakları üzerinde yayılma siyaseti, XIX. yüzyılın sonlarına gelindiğinde büyük oranda hedefine ulaşmıştı. Bu süreçte, işgal edilen Azerbaycan toprakları üzerinde Rusların varlığının daimi olması için, sistemli bir toprak siyaseti uygulanmıştır. Rus göçmenlerin, en verimli ve en değerli Türk topraklarına yerleştirilmesine dayalı olan bu siyaset, Türk Dünyasının dört bir yanında sürekli olarak isyanlara sebep olmuştur. Çarlık Rusya'nın akabinde, Sovyetler tarafından da uygulanan aynı iskân siyaseti, medreselerde yetişmiş olan Azerbaycan aydınları tarafından çıkarılan basın ile dünya kamuoyuna duyurulmuştur. İskân siyasetinin uygulamalarındaki haksızlıkları ve usulsüzlükleri dile getiren bu yazarlara, kendi yurtlarında kısa süre içerisinde Rusya tarafından yayın yasağı getirilmiştir. Türkiye'yi ikinci vatan olarak gören bu aydınlar, yayın hayatlarına muhacir olarak Türkiye'de devam etmişlerdir. Makalemizin konusuyla ilgili olarak, Türkiye'de neşredilmiş olan Azerbaycan Yurt Bilgisi ve Odlu Yurt dergileri taranmıştır. Yardımcı kaynaklar ile birlikte elde edilen veriler ışığında, Sovyetlerin Azerbaycan topraklarında uyguladığı toprak siyaseti okuyucuya aktarılmaya çalışılmıştır. Abstract Tsarist Russian policies of expansion in the lands of the Turkish World that started in middle of the 16th century became successful to a great extent when it was the end of the 19th century. In this period, a systematic land policy was carried out so that the Russian existence in Azerbaijani territories could be permanent. This policy depending on the settlement of the Russian migrants in to the most fertile and valuable Turkish lands which caused steady revolts in all the corners of Turkish World. The same settlement policy fulfilled also by the Soviet following the Tsarist Russia was exposed to the world public view by help of the press of the Azerbaijani intellectuals people educated in medreses. In their own land, a publication ban by Russia was soon imposed to these writers who expressed the in justice and irregularities in the application of settlement policies. These intellectuals regarding Turkey as a second homeland continued their publication life in Turkey as refugees. Concerned with our article, the journals published in Turkey, Azerbaycan Yurt Bilgisi and Odlu Yurt were surveyed. In light of the domestic data as well as that from the foreign sources, the Soviet's land policy that she performed in Azerbaijan territories was aimed here by to be given to readers.
Kadim Türk Yurdu Fergana Vadisi ve Büyük Güçlerin Hakimiyet Mücadelesi, 2020
Genel Türk Tarihi Araştırmaları ve Günümüzdeki Durumu, 2023
XIX. TÜRK TARİH KONGRESİ BİLDİRİLERİ Ankara: 3-7 Ekim 2022, 2024
The Fergana Valley, which has been home to various societies for centuries, is a geography where ... more The Fergana Valley, which has been home to various societies for centuries, is a geography where di erent cultures living together are integrated. The valley, as distinct from the surrounding areas in terms of both soil structure and climatic conditions, has fed the geography of Turkestan for centuries. The valley where the Chinese produced grapes to make wine in the early ages became an oasis where di erent agricultural products were grown over time. Following the arrival of the Turks at the valley as early as BC 7th century, animal husbandry began to be practiced alongside agriculture and the valley went down in history as the "Land of Blood Sweating Horses". The Turks, who adopted the nomadic lifestyle, brought this culture over to the geographies they went to. The Turks, settling on the slopes of the Fergana Valley, have comfortably maintained animal husbandry, which is an indispensable part of nomadic life, for centuries. A vast number of cities established on the plains of the valley mingled di erent ethnic elements together with the trade route passing herein. The urban culture in these cities contributed to creating a mosaic where di erent civilizations came together. Nomads living on the slopes of the valley ocked to the city markets to sell their animals. The nomads, who obtained the tools and agricultural products they needed from the markets, participated in trade without being excluded by the citizens of the city. Di erent crafts were also practiced in the cities of Fergana, which advanced with the in uence of trade and grew greatly in numbers. The reputation of the craftsmen of Fergana, who were especially skilled in copper work, spread well beyond the region. A large number of Russian immigrants were brought to the valley, which was occupied by the Russians in the second half of the 19th century, resulting in signi cant changes in the cultural structure of the valley in a short time. However, they did not interfere too much with the harmonious lifestyles of nomads and urbanites. In this study, the mutual interaction between Nomadic and Urban culture, which was shaped over the centuries in the Fergana Valley and became clearly visible in the period when the Russians ruled the valley, will be examined.