Mustafa Uyar | Ankara University (original) (raw)
Books by Mustafa Uyar
Bookmarks Related papers MentionsView impact
DÜNYA FATİHİ MOĞOL ORDUSUNUN ASKERÎ TAKTİK VE STRATEJİLERİ…On üçüncü yüzyılda Cengiz Han’ın Moğol... more DÜNYA FATİHİ MOĞOL ORDUSUNUN ASKERÎ TAKTİK VE STRATEJİLERİ…On üçüncü yüzyılda Cengiz Han’ın Moğol İmparatorluğu, Asya bozkırlarından Doğu Avrupa’ya uzanan sınırlarıyla tarihteki diğer tüm imparatorluklardan çok daha fazla toprak fethetti. Peki, böylesi muazzam bir askerî başarıyı nasıl sergilediler? Moğollara dair çok sayıda kitap ve makale kaleme alıp alana yeni bir soluk getiren Timothy May, Moğol Savaş Sanatı’nda hem Doğu hem de Batı’nın birincil kaynaklarına dayanarak Moğolların savaşa yaklaşımını detaylı ve büyüleyici şekilde anlatıyor. May, Moğol ordu yapısını, taktik ve stratejilerini, savaş etkinliğine katkıda bulunan psikolojik ve kültürel faktörleri inceliyor. Cengiz Han’ın Moğol ulusunu birleştirme mücadelesiyle başlayan eser, Moğol savaş makinesinin zaman içerisindeki evrimini de maharetle tasvir ediyor. Yazar, Moğol taktikleri ve konar-göçerlerin dünya tarihindeki rolü, askerî terminolojinin gelişimi ve farklı medeniyetler arasındaki etkileşimler gibi konulara da değinerek Moğol ordusunun dünyaya etkisine daha geniş bir pencereden bakıyor. May, Moğol savaş sanatını anlamanın yalnızca Moğol İmparatorluğu’nu değil, aynı zamanda Orta Çağ savaş ve diplomasi dünyasını kavramak için de kilit önem arz ettiğini belirtiyor. Timothy May’in usta kalemi ve Mustafa Uyar’ın yetkin çevirisiyle Moğol ordusunun asker alımından eğitimlerine, talimlerinden teçhizatına, sevk ve idaresinden ikmal sistemlerine kadar bütün yapısına hâkim olacaksınız. Moğol Savaş Sanatı, okuyucuyu tıknaz Moğol atına bindirerek tarihin en azametli ve ürkütücü ordusunun tanığı, hatta bir parçası haline getiriyor. Moğol Savaş Sanatı, askerî tarih, dünya tarihi ve strateji sanatıyla ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Proto-Moğol topluluklarıyla Eski Türklerin kültürel ilişki ve yakınlıklarından başlayarak Cengiz ... more Proto-Moğol topluluklarıyla Eski Türklerin kültürel ilişki ve yakınlıklarından başlayarak Cengiz Han’ın kurduğu muazzam imparatorluk tarafından açılan çığırla daha da pekişen Türk-Moğol alışverişinin sosyal, ekonomik ve siyasi yönlerini temel hatlarıyla ele alıp aydınlatan bu çalışmada, önemli dönemeçler gözetilerek bütünlüklü bir tarih anlayışı çerçevesinde, sonuçlara ulaşılmıştır. Kitap, Moğol bürokrasisinde Türklerin rolünden, Ortadoğu coğrafyasına egemen olan Moğol topluluklarının Türkleşmesi ve İslamlaşmasında Türk dinî anlayışının belirleyiciliğine, Moğol hâkimiyetinde yaşanan idari meselelerden Osmanlı İmparatorluğu’nun kurumlarına yansıyan Moğol etkilerine temel başlıklar üzerinden yol gösterici bir özet ve daha detaylı okumalar için bir kılavuz niteliğindedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Eser, Moğolların Yakın Doğu coğrafyasındaki şubesi İlhanlılar (İran Moğolları) Devleti’nin askerî... more Eser, Moğolların Yakın Doğu coğrafyasındaki şubesi İlhanlılar (İran Moğolları) Devleti’nin askerî teşkilatını geniş bir perspektifte ele almakta; bu devlet özelinde Moğol askerî yapısındaki coğrafyaya ve zamana bağlı dönüşüm/uyum süreçlerini incelemektedir.
Cengiz Han devrindeki Moğol ordu teşkilatını Giriş bölümünde genel hatlarıyla tanımlayan çalışma, ardından İlhanlı askerî yapısını etkiyecek olan Yakın Doğu ordu sistemlerine değinmektedir. Kitap çalışmasının merkezinde, söz konusu Moğol şube devletinin silahlı gücünün dönüşümü ve Yakın Doğu’ya adaptasyonu süreci yer alır. Bu çerçevede Gazan Han’ın gerçekleştirdiği askerî reformlar, eserin önemli bir bölümünü oluşturur. İlhanlı ordusunun birimleri, organizasyonu, görevlileri, hiyerarşisi, teçhizatı ve gerçekleştirdiği savaşların işleyiş süreçleri, eserin diğer ana başlıklarıdır.
Çalışma sayesinde okuyucu, Ortaçağ’a özgü askerî bir yapı hakkında kapsamlı, detaylı ve doyurucu bilgiler edinebildiği gibi, bu yapıda bir asırlık süreçte ortaya çıkan değişimin aşamalarını da açıkça gözleyebilmektedir. Kitabın sonunda yer alan detaylı Dizin ise, askerî tarih alanındaki çalışmalara önemli bir terminoloji kaynağı oluşturacak niteliktedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
XIII. yüzyıl tarihçisi Minhâcü’d-dîn Sirâc el-Cûzcânî’nin Tabakât-ı Nâsırî adlı eseri, Moğol isti... more XIII. yüzyıl tarihçisi Minhâcü’d-dîn Sirâc el-Cûzcânî’nin Tabakât-ı Nâsırî adlı eseri, Moğol istilasına ilişkin verdiği bilgiler sebebiyle Ortaçağ tarihi araştırmaları için müstesna ve önemli bir yere sahiptir. Minhâc-ı Sirâc, Moğol istilasına maruz kalan bazı kentlerde bulunduğundan, istilanın bizzat görgü tanığıdır. Eserini, gördüğü ve güvenilir kişilerden duyduğunu söylediği olayları kaydederek meydana getirmiştir. M. F. Köprülü bu eserin kıymetini “…Tabakât-ı Nâsırî’nin Moğol devri ile uğraşan bir tarihçi için, birinci derecede mühim bir kaynak olduğunu söylemek hiç de yanlış değildir…” diyerek vurgulamaktadır. Kaynak, Moğol siyasi tarihi yanında, hem bu milletin o dönemdeki sosyokültürel yapısı, hem de işgal bölgelerindeki halkın durumu hakkında ilk elden verileri sunmaktadır.
Söz konusu kaynağın Moğol istilasını anlatan kısmının Türkçeye çevrilmesi ve gerekli açıklamaların ilavesiyle elinizdeki eser meydana getirilmiştir. Kaynağın Farsça metni, yine açıklamalarla birlikte çalışmanın ikinci kısmında verilmiştir.
Türkçeye kazandırdığımız bu eserin, başta Moğol tarihi ve kültürü olmak üzere Ortaçağ Asyasına ilişkin akademik çalışmalar için büyük kolaylık sağlayacağını umuyoruz.
Keywords: Minhaj-i Siraj al-Juzjani Tabaqat-i Nasiri
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moğol Dönemi İran'ında Kadın" adlı yapıt, dünyanın önemli mongolistlerinden Prof. Dr. Şîrîn Beyân... more Moğol Dönemi İran'ında Kadın" adlı yapıt, dünyanın önemli mongolistlerinden Prof. Dr. Şîrîn Beyânî’nin kıymetli yapıtlarından sadece biridir. Eser, gerek içerdiği bilgilerin özgünlüğü, gerekse kullanılan yöntem bakımından hayli dikkate değerdir. Ortadoğu kültür araştırmalarına olduğu kadar günümüzde önemli yere sahip kadın çalışmalarına da tarihsel bir perspektif sunmaktadır.
Eser, genelde Moğol, özelde ise İlhanlı (İran Moğolları) döneminde kadının tarihsel bağlamdaki çok yönlü varlığını, dönemin kaynakları ışığında ele almaktadır. Bu zaman diliminde kadının toplum, ekonomi ve yönetim mekanizmalarının hangi alanlarında, ne şekilde var olduğu ve faaliyet gösterdiği, eserin başat sorunsalıdır.
Kadının söz konusu devredeki konumunu, özellikle İslâmiyet’ten sonraki süreçteki ile mukayeseye tabi tutan Beyânî, İran kadınının hiçbir zaman Türk ve Moğol dönemlerindeki kadar yüksek mevki ve itibar sahibi olmadığını sık sık vurgulamakta; muasır kaynaklardan aktardığı verilerle bu iddiasını desteklemektedir.
Türkçeye kazandırdığımız bu değerli eserin, gerek mongolistik ve hatta Türk tarihi çalışmalarına, gerekse kadın konulu araştırmalara katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moğolların Gizli Tarihi ve Altan Topçi adlı Moğolca kaynaklar; Ata Melik Cüveynî’nin Târih-i Cihâ... more Moğolların Gizli Tarihi ve Altan Topçi adlı Moğolca kaynaklar; Ata Melik Cüveynî’nin Târih-i Cihângüşâ’sı ve Reşîdüddin Fazlullah Hemedânî’nin Câmi' el-Tevârîh’i gibi Farsça eserler; Plano Carpini, William von Rubruk ve Marco Polo gibi Batılı seyyahların notları Moğol İmparatorluğu tarihinin muasır kaynakları konumundadırlar. Elinizdeki çalışmada yer alan Shao Hung’un Meng Ta pei lu (Moğol Tatarların Umumî Tarihi) adlı eseri ve Peng Da Ya ile Xiu Ting'in kaleme aldığı Hei Ta shi lu (Kara Tatarlara Dair Muhtasar), yukarıda ismi geçenlerden önce telif edilmiş olmaları ve içerdikleri malumat bakımından, en az onlar kadar önem arz etmektedir. Meng Ta pei lu ve Hei Ta shi lu, 1221 ve 1237 yıllarında Moğol ülkesini bizzat ziyaret eden elçilerin gözlemlerini içermektedir. Söz konusu iki eser, Moğol İmparatorluğu'nun ilk devresi kadar, bu dönem Moğol-Çin ve Moğol-Türk ilişkileri hakkında da önemli malumat vermektedir. Her iki eser de, Moğolların maddi ve manevi kültürüne ilişkin birçok veri sunmaktadır. Ayrıca, elinizdeki eserde, kaynaklardaki bilgilerin açıklanması sırasında, Moğollar hakkında bilgi veren diğer Çin kaynaklarına da müracaat edilmiştir; bu sayede başka kaynaklarda yer alan Moğollar ile ilgili malumattan da haberdar olunabilmektedir. Bir kısmını sayabildiğimiz sebepler ve haiz oldukları öneme binaen, bu iki kaynak eserin Türkçeye kazandırılmasının faydalı olacağı düşünülmüştür. Bu çalışmanın, ülkemizde yapılan Moğol tarihi araştırmalarına ve ilgili çalışmalara önemli bir katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Keyword: Meng-ta pei-lu Hei-ta shih-lüeh
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Papers by Mustafa Uyar
İRAN'DA TARİH KAYNAKLARI V E TARİHYAZIMI, 2021
Bookmarks Related papers MentionsView impact
The study examines the coup attempt orchestrated by Qubilai Khan (1260–94), who desired to re-est... more The study examines the coup attempt orchestrated by Qubilai Khan (1260–94), who desired to re-establish the ‘Yeke Mongol Ulus’ and to unify the separated Mongol khanates under the authority of the Yuan Empire. The coup was mounted against the Ilkhan Arghun (1284–91), who was the ruler of the Mongols in Iran, who had been showing signs of separation from the central administration since the time of Aḥmad Tegüder (1282–84). The protagonist of the unsuccessful coup was Amīr Buqa, a loyal commander of the Great Khanate. The article investigates the process, historical background and the results of the attempt in the light of the contemporary sources and the modern studies.
Keywords: Qubilai Khan, Aḥmad Tegüder, Ilkhan Arghun, Amīr Buqa, Ilkhanid Empire, ching-sang.
KUBİLAY HAN’IN HÜLEGÜ HANEDANLIĞI’NA KARŞI DÜZENLEDİĞİ BAŞARISIZ DARBE GİRİŞİMİNİN ANA KARAKTERİ: BUKA ÇĪNGSĀNG
Çalışma, parçalanmış haldeki Moğol hanlıklarını Yuan İmparatorluğu bünyesinde birleştirerek “Yeke Mongol Ulus”u tekrar kurmak niyetinde olan Kubilay Han’ın (1260–94) düzenlediği darbe girişimini incelemektedir. Söz konusu darbe, Aḥmed Tegüder (1282–84) zamanından itibaren merkezî yönetimden ayrılma belirtileri gösteren İran Moğolları hükümdarı İlhan Argun’a (1284-91) karşı yapılmıştı. Bu başarısız darbenin ana karakteri ise Büyük Hanlık’ın sadık kumandanı Emīr Buka idi. Makale bu girişim sürecini, tarihsel arka planını ve sonuçlarını muasır kaynaklar ve günümüz çalışmaları ışığında ele almaktadır.
Anahtar kelimeler: Kubilay Han, Aḥmed Tegüder, İlhan Argun, Emīr Buka, İlhanlı Devleti, çing-sang.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
The Journal of Middle East and Central Asian Studies, 2018
A Medieval Perspective On the Ongoing "Tar'īb" Movements In the Contemporary Near East
Bookmarks Related papers MentionsView impact
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SELÇUKLU ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2019
Abstract Shah-nāma-i Jangizī is a verse work; its original name is Tārīkh-i Ghāzān Khān, and was... more Abstract
Shah-nāma-i Jangizī is a verse work; its original name is Tārīkh-i Ghāzān Khān, and was written by the poet Shamsuddīn Muḥammad b. ‘Alī Kāshānī. A good preserved copy of the work, which is a summary of the Jāmi’ al-Tawārīkh, and dates back to the time of Ölceytü Khan, is registered in the Museum of Turkish and Islamic Arts under the number 1953. This manuscript, which was copied by Muḥammad b. ‘Alī, was written with 19 lines of taliq style, 25x17,5 cm in size, contains 207 folios and 24 miniatures in it. In the article, this work will be introduced with respect to the physical properties, its historical value, and the reasons and conditions of copyright, in general terms.
Keywords: Shah-nāma-i Jangizī, Jāmi’ al-Tawārīkh, Shamsuddīn Muḥammad b. ‘Alī Kāshānī
Özet
Şehnâme-i Cengizî, asıl ismi Târîh-i Gâzân Hân olan ve şair Şemseddîn Muhammed b. ‘Alî Kâşânî tarafından kaleme alınan manzum bir eserdir. Ölceytü Han zamanına kadar gelen ve Câmi‘ü’t-Tevârîh’in bir muhtasarı niteliğindeki eserin iyi durumdaki bir nüshası, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde, 1953 numara ile kayıtlı bulunmaktadır. Muhammed ‘Alî tarafından istinsah edilen bu nüsha, 207 varağı havi olup 25x17,5cm ebadında, 19 satırlık talik yazıyla kaleme alınmıştır ve içinde 24 adet minyatür vardır. Söz konusu bu eser, fiziksel özellikleri yanında verdiği tarihî kıymeti havi malumat, telif sebebi ve koşulları itibariyle, ana hatlarıyla makalemizde arz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Şehnâme-i Cengizî, Câmi‘ü’t-Tevârîh, Şemseddin Muhammed b. ‘Ali Kâşânî
Bookmarks Related papers MentionsView impact
THE ROLE OF THE TURKISH SŪFĪS IN THE ISLAMIZATION OF THE ILKHANS: THE ILKHAN TEGÜDER AND GHAZAN K... more THE ROLE OF THE TURKISH SŪFĪS IN THE ISLAMIZATION OF THE ILKHANS:
THE ILKHAN TEGÜDER AND GHAZAN KHAN PERIODS
The Islamization of the Ilkhans and the Ilkhanid aristocracy is a multi-faceted and complex process that cannot be fully explained in a single article. The importance of the Turkish popular religious figures in the conversion of the Ilkhans to Islam is known and frequently emphasized; however, a comprehensive study on the subject is still yet to be made. This article tries to draw a general picture of the subject, undertaking the Turkish sūfī sheiks who clearly had an important role in the Ilkhan’s acceptance of Islam as well as the historical perspective of the matter.
First, the article introduces stories involving the relationship the popular sūfī sheiks had with the Mongols, setting out from certain hagiography work. After presenting the information which is of a legendary context, it then continues to describe the Turkish sūfī figures, a subject matter which there is consistent information within the sources and who are known to have religious influence over the Ilkhans.
Kamāl al-Dīn ‛Abd al-Rahman Kawāshī/Rāfi‛ī is the leading name amongst the figures whose biographies and activities are to be examined in respect to their political and cultural effect over the Ilkhans. The sheik ‛Abd al-Rahman played a significant role on Ilkhan Tegüder’s (1282-1284) conversion to Islam and the period that followed, thus leaving a mark on the Ilkhan period in the cultural and political sense. The main topics of the article involve the influence of the sheik, whom Ilkhan Ahmad Tegüder addressed as baba (father) as a sign of his respect, within the palace and his stance in the Ilkhanate-Mamlūk relations.
Īshān Hasan Mangli (Maňli) who had been a disciple of the Qalandarī Sheik Babi Ya‛kūb was also another important heterodox Turkish sūfī sheik within the immediate circle of Ilkhan Ahmed Tegüder. Mangli whom Ilkhan Ahmad Tegüder referred to as qarindash (brother) was to fight against the Zāhidī’s who had possessed great religious and political influence in Persia during that period.
Sa‛d al-Dīn Kutlugh Khwāja Khalidī Kazwinī, a Turkish figure effective in Ilkhan Ghazan’s (1295-1304) conversion to Islam, is introduced in light of sources. Furthermore, even though not a sūfī sheik, Amīr Nawrūz who had a religious and cultural influence over Ghazan Khan is also a subject of analysis. The article also presents the intermediate formulas which were devised on behalf of a shari‘a which is of a moderate Islam understanding that brought about Ghazan Khan’s acceptance of the religion and for him to continue living as a Muslim.
Keywords: Mongol, Ilkhan, Islam, Sufism, Iran.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
New Findings Concerning a Medieval Anatolian Sūfī: Was Āybek Bābā a Sheik or an Amīr? The arti... more New Findings Concerning a Medieval Anatolian Sūfī: Was Āybek Bābā a Sheik or an Amīr?
The article undertakes the erroneously composed biography and certain activities of a Medieval Anatolian sheik, Āybek Bābā. The Turkish sufi Āybek Bābā, who lived during the last quarter of the 13th century, is claimed to be a “tekke sheik,” a “political persona,” a “murshīd who guided the Ilkhānidʿulemā to Islam” as well as a “spy of Ilkhān Abaqa situated in Anatolia;” a “spy” that had enabled Ilkhān Abaqa to uncover the secret correspondences between the Mamlūk Sultan Al-Zāhir Baybars and the Vizier of the Sultanate of Rum Muʿīn al-Dīn Parvāna which had (in the end) lead to the execution of Parvāna. Some modern historians also assert that Āybek Bābā had established contact with the Ilkhān Abaqa and that he was the one to introduce Ilkhān Abaqa to Islam.
Modern historians such as Mehmed Fuad Köprülü have used Ḥüseyin Ḥüsām el-Dīn’s work, Amāsya Tārīhi (The History of Amāsya) as the main reference for Āybek Bābā’s life and religious activities, however, the information on the biography of Āybek Bābā revealed in Amāsya Tārīhi, was largely incorrect due to a spelling error that was made in a copy of ʿIqd al-Jumān fī Taʾrīkh Ahl al-Zamān’s manuscript. This mistake has been repeated for a century in articles written in Turkey involving the sufi sheik whose name does not appear in any of the Ilkhanid sources pertaining to the era.
The aim of this article is to clarify the main cause of the ‘misinformation’ in relation to the story of Āybek Bābā as well as explain the other factors that have contributed to and reinforced such a misconception to take root by making use of the information derived from contemporary Arabic and Persian sources.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Ortaçağ İslam Dünyası’nda isyancıların, hâkimiyet sahibi kişi tarafından yok edildiklerinin kanıt... more Ortaçağ İslam Dünyası’nda isyancıların, hâkimiyet sahibi kişi tarafından yok edildiklerinin kanıtı olarak vücutlarından bir parçanın teşhiri geleneğinin en belirgin biçimi, Abbasi Halifeliği’nde görülmektedir. Abbasi halifeleri, hilafetin tarihsel süreçte birçok azılı isyancıyı bertaraf ettiğini ve halifeliğin hiçbir şekilde son bulmadığı ve de bulmayacağı iddiasını, sadece tarih kitaplarına hapsetmek istemiyorlar; bu “hakikatin” kanıtlarını her an görülebilir kılmayı arzu ediyorlardı. Bu yüzden Abbasi sarayında, adeta bir “İsyanın Affedilmezliği Müzesi”ni tesis etmişlerdi. Bu sergi, aynı zamanda, “Tanrı’nın Yeryüzündeki Gölgesi’ne Başkaldırının Makus Talihi Müzesi”ydi. Burada sergilenen her öğe ile bir taraftan isyancıların acı sonu, diğer taraftan hilafetin başarısı gözler önüne seriliyor, “hilafetin sonsuza dek payidar kalacağı” inancı pekiştirilmek isteniyordu. İşte bu müze, isyancıların başlarının mumyalanarak özenle saklandığı bir hazine olan Hızânetu’r-Ru’ûs (Başlar Hazinesi) idi.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
A New Approach to the Origin and the Meaning of Kharbanda, the Name Given to Ilkhan Öljeitü There... more A New Approach to the Origin and the Meaning of Kharbanda, the Name Given to Ilkhan Öljeitü There are several explanations about the name Kharbanda taken by Ilkhan Öljeitü (1304-1316) in both mediaeval sources and modern studies, but they are far from exposing the real origin and the meaning of this name. The aim of this article is to clarify the origin, the meaning and the reason for Ilkhan taking the name of Kharbanda. First, the explanations about the name in the accounts in the medieval Persian and Arabic sources are presented. Then, modern scholars' comments related to the name are summarized. Finally, I draw my conclusions concerning the name using examples derived from contemporary sources and revealing the meaning, the origin and the reason for Ilkhan Öljeitü taking the name Kharbanda, which has previously been obscured by the name Khudābanda.
ÖZ
İlhan Ölceytü'nün (1304-1316) Ḫarbende ismi hakkında hem muasır kaynaklarda hem de modern çalışmalarda bir kısım tanımlar bulunmaktadır. Fakat bunlar söz konusu ismin kökenini ve anlamını açıklamaktan uzaktır. Makalenin amacı, Ḫarbende kelimesinin menşeini, anlamını ve İlhanın bu ismi almasının nedenini açıklığa kavuşturmaktır. Makalede ilk önce, Ortaçağ Farsça ve Arapça kaynaklardaki bu isimle ilgili rivayetler aktarılmaktadır. Ardından çağdaş bilim adamlarının isim hakkındaki yorumları özetlenmektedir. Son olarak ise, bu veriler ışığında, şimdiye kadar Ḫüdābende ismi tarafından gölgelenen Ḫarbende adının kökeni, anlamı ve İlhan Ölceytü tarafından kullanılma sebebi hakkındaki kanaatimiz ortaya konmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
DÜNYA FATİHİ MOĞOL ORDUSUNUN ASKERÎ TAKTİK VE STRATEJİLERİ…On üçüncü yüzyılda Cengiz Han’ın Moğol... more DÜNYA FATİHİ MOĞOL ORDUSUNUN ASKERÎ TAKTİK VE STRATEJİLERİ…On üçüncü yüzyılda Cengiz Han’ın Moğol İmparatorluğu, Asya bozkırlarından Doğu Avrupa’ya uzanan sınırlarıyla tarihteki diğer tüm imparatorluklardan çok daha fazla toprak fethetti. Peki, böylesi muazzam bir askerî başarıyı nasıl sergilediler? Moğollara dair çok sayıda kitap ve makale kaleme alıp alana yeni bir soluk getiren Timothy May, Moğol Savaş Sanatı’nda hem Doğu hem de Batı’nın birincil kaynaklarına dayanarak Moğolların savaşa yaklaşımını detaylı ve büyüleyici şekilde anlatıyor. May, Moğol ordu yapısını, taktik ve stratejilerini, savaş etkinliğine katkıda bulunan psikolojik ve kültürel faktörleri inceliyor. Cengiz Han’ın Moğol ulusunu birleştirme mücadelesiyle başlayan eser, Moğol savaş makinesinin zaman içerisindeki evrimini de maharetle tasvir ediyor. Yazar, Moğol taktikleri ve konar-göçerlerin dünya tarihindeki rolü, askerî terminolojinin gelişimi ve farklı medeniyetler arasındaki etkileşimler gibi konulara da değinerek Moğol ordusunun dünyaya etkisine daha geniş bir pencereden bakıyor. May, Moğol savaş sanatını anlamanın yalnızca Moğol İmparatorluğu’nu değil, aynı zamanda Orta Çağ savaş ve diplomasi dünyasını kavramak için de kilit önem arz ettiğini belirtiyor. Timothy May’in usta kalemi ve Mustafa Uyar’ın yetkin çevirisiyle Moğol ordusunun asker alımından eğitimlerine, talimlerinden teçhizatına, sevk ve idaresinden ikmal sistemlerine kadar bütün yapısına hâkim olacaksınız. Moğol Savaş Sanatı, okuyucuyu tıknaz Moğol atına bindirerek tarihin en azametli ve ürkütücü ordusunun tanığı, hatta bir parçası haline getiriyor. Moğol Savaş Sanatı, askerî tarih, dünya tarihi ve strateji sanatıyla ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Proto-Moğol topluluklarıyla Eski Türklerin kültürel ilişki ve yakınlıklarından başlayarak Cengiz ... more Proto-Moğol topluluklarıyla Eski Türklerin kültürel ilişki ve yakınlıklarından başlayarak Cengiz Han’ın kurduğu muazzam imparatorluk tarafından açılan çığırla daha da pekişen Türk-Moğol alışverişinin sosyal, ekonomik ve siyasi yönlerini temel hatlarıyla ele alıp aydınlatan bu çalışmada, önemli dönemeçler gözetilerek bütünlüklü bir tarih anlayışı çerçevesinde, sonuçlara ulaşılmıştır. Kitap, Moğol bürokrasisinde Türklerin rolünden, Ortadoğu coğrafyasına egemen olan Moğol topluluklarının Türkleşmesi ve İslamlaşmasında Türk dinî anlayışının belirleyiciliğine, Moğol hâkimiyetinde yaşanan idari meselelerden Osmanlı İmparatorluğu’nun kurumlarına yansıyan Moğol etkilerine temel başlıklar üzerinden yol gösterici bir özet ve daha detaylı okumalar için bir kılavuz niteliğindedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Eser, Moğolların Yakın Doğu coğrafyasındaki şubesi İlhanlılar (İran Moğolları) Devleti’nin askerî... more Eser, Moğolların Yakın Doğu coğrafyasındaki şubesi İlhanlılar (İran Moğolları) Devleti’nin askerî teşkilatını geniş bir perspektifte ele almakta; bu devlet özelinde Moğol askerî yapısındaki coğrafyaya ve zamana bağlı dönüşüm/uyum süreçlerini incelemektedir.
Cengiz Han devrindeki Moğol ordu teşkilatını Giriş bölümünde genel hatlarıyla tanımlayan çalışma, ardından İlhanlı askerî yapısını etkiyecek olan Yakın Doğu ordu sistemlerine değinmektedir. Kitap çalışmasının merkezinde, söz konusu Moğol şube devletinin silahlı gücünün dönüşümü ve Yakın Doğu’ya adaptasyonu süreci yer alır. Bu çerçevede Gazan Han’ın gerçekleştirdiği askerî reformlar, eserin önemli bir bölümünü oluşturur. İlhanlı ordusunun birimleri, organizasyonu, görevlileri, hiyerarşisi, teçhizatı ve gerçekleştirdiği savaşların işleyiş süreçleri, eserin diğer ana başlıklarıdır.
Çalışma sayesinde okuyucu, Ortaçağ’a özgü askerî bir yapı hakkında kapsamlı, detaylı ve doyurucu bilgiler edinebildiği gibi, bu yapıda bir asırlık süreçte ortaya çıkan değişimin aşamalarını da açıkça gözleyebilmektedir. Kitabın sonunda yer alan detaylı Dizin ise, askerî tarih alanındaki çalışmalara önemli bir terminoloji kaynağı oluşturacak niteliktedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
XIII. yüzyıl tarihçisi Minhâcü’d-dîn Sirâc el-Cûzcânî’nin Tabakât-ı Nâsırî adlı eseri, Moğol isti... more XIII. yüzyıl tarihçisi Minhâcü’d-dîn Sirâc el-Cûzcânî’nin Tabakât-ı Nâsırî adlı eseri, Moğol istilasına ilişkin verdiği bilgiler sebebiyle Ortaçağ tarihi araştırmaları için müstesna ve önemli bir yere sahiptir. Minhâc-ı Sirâc, Moğol istilasına maruz kalan bazı kentlerde bulunduğundan, istilanın bizzat görgü tanığıdır. Eserini, gördüğü ve güvenilir kişilerden duyduğunu söylediği olayları kaydederek meydana getirmiştir. M. F. Köprülü bu eserin kıymetini “…Tabakât-ı Nâsırî’nin Moğol devri ile uğraşan bir tarihçi için, birinci derecede mühim bir kaynak olduğunu söylemek hiç de yanlış değildir…” diyerek vurgulamaktadır. Kaynak, Moğol siyasi tarihi yanında, hem bu milletin o dönemdeki sosyokültürel yapısı, hem de işgal bölgelerindeki halkın durumu hakkında ilk elden verileri sunmaktadır.
Söz konusu kaynağın Moğol istilasını anlatan kısmının Türkçeye çevrilmesi ve gerekli açıklamaların ilavesiyle elinizdeki eser meydana getirilmiştir. Kaynağın Farsça metni, yine açıklamalarla birlikte çalışmanın ikinci kısmında verilmiştir.
Türkçeye kazandırdığımız bu eserin, başta Moğol tarihi ve kültürü olmak üzere Ortaçağ Asyasına ilişkin akademik çalışmalar için büyük kolaylık sağlayacağını umuyoruz.
Keywords: Minhaj-i Siraj al-Juzjani Tabaqat-i Nasiri
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moğol Dönemi İran'ında Kadın" adlı yapıt, dünyanın önemli mongolistlerinden Prof. Dr. Şîrîn Beyân... more Moğol Dönemi İran'ında Kadın" adlı yapıt, dünyanın önemli mongolistlerinden Prof. Dr. Şîrîn Beyânî’nin kıymetli yapıtlarından sadece biridir. Eser, gerek içerdiği bilgilerin özgünlüğü, gerekse kullanılan yöntem bakımından hayli dikkate değerdir. Ortadoğu kültür araştırmalarına olduğu kadar günümüzde önemli yere sahip kadın çalışmalarına da tarihsel bir perspektif sunmaktadır.
Eser, genelde Moğol, özelde ise İlhanlı (İran Moğolları) döneminde kadının tarihsel bağlamdaki çok yönlü varlığını, dönemin kaynakları ışığında ele almaktadır. Bu zaman diliminde kadının toplum, ekonomi ve yönetim mekanizmalarının hangi alanlarında, ne şekilde var olduğu ve faaliyet gösterdiği, eserin başat sorunsalıdır.
Kadının söz konusu devredeki konumunu, özellikle İslâmiyet’ten sonraki süreçteki ile mukayeseye tabi tutan Beyânî, İran kadınının hiçbir zaman Türk ve Moğol dönemlerindeki kadar yüksek mevki ve itibar sahibi olmadığını sık sık vurgulamakta; muasır kaynaklardan aktardığı verilerle bu iddiasını desteklemektedir.
Türkçeye kazandırdığımız bu değerli eserin, gerek mongolistik ve hatta Türk tarihi çalışmalarına, gerekse kadın konulu araştırmalara katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moğolların Gizli Tarihi ve Altan Topçi adlı Moğolca kaynaklar; Ata Melik Cüveynî’nin Târih-i Cihâ... more Moğolların Gizli Tarihi ve Altan Topçi adlı Moğolca kaynaklar; Ata Melik Cüveynî’nin Târih-i Cihângüşâ’sı ve Reşîdüddin Fazlullah Hemedânî’nin Câmi' el-Tevârîh’i gibi Farsça eserler; Plano Carpini, William von Rubruk ve Marco Polo gibi Batılı seyyahların notları Moğol İmparatorluğu tarihinin muasır kaynakları konumundadırlar. Elinizdeki çalışmada yer alan Shao Hung’un Meng Ta pei lu (Moğol Tatarların Umumî Tarihi) adlı eseri ve Peng Da Ya ile Xiu Ting'in kaleme aldığı Hei Ta shi lu (Kara Tatarlara Dair Muhtasar), yukarıda ismi geçenlerden önce telif edilmiş olmaları ve içerdikleri malumat bakımından, en az onlar kadar önem arz etmektedir. Meng Ta pei lu ve Hei Ta shi lu, 1221 ve 1237 yıllarında Moğol ülkesini bizzat ziyaret eden elçilerin gözlemlerini içermektedir. Söz konusu iki eser, Moğol İmparatorluğu'nun ilk devresi kadar, bu dönem Moğol-Çin ve Moğol-Türk ilişkileri hakkında da önemli malumat vermektedir. Her iki eser de, Moğolların maddi ve manevi kültürüne ilişkin birçok veri sunmaktadır. Ayrıca, elinizdeki eserde, kaynaklardaki bilgilerin açıklanması sırasında, Moğollar hakkında bilgi veren diğer Çin kaynaklarına da müracaat edilmiştir; bu sayede başka kaynaklarda yer alan Moğollar ile ilgili malumattan da haberdar olunabilmektedir. Bir kısmını sayabildiğimiz sebepler ve haiz oldukları öneme binaen, bu iki kaynak eserin Türkçeye kazandırılmasının faydalı olacağı düşünülmüştür. Bu çalışmanın, ülkemizde yapılan Moğol tarihi araştırmalarına ve ilgili çalışmalara önemli bir katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Keyword: Meng-ta pei-lu Hei-ta shih-lüeh
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İRAN'DA TARİH KAYNAKLARI V E TARİHYAZIMI, 2021
Bookmarks Related papers MentionsView impact
The study examines the coup attempt orchestrated by Qubilai Khan (1260–94), who desired to re-est... more The study examines the coup attempt orchestrated by Qubilai Khan (1260–94), who desired to re-establish the ‘Yeke Mongol Ulus’ and to unify the separated Mongol khanates under the authority of the Yuan Empire. The coup was mounted against the Ilkhan Arghun (1284–91), who was the ruler of the Mongols in Iran, who had been showing signs of separation from the central administration since the time of Aḥmad Tegüder (1282–84). The protagonist of the unsuccessful coup was Amīr Buqa, a loyal commander of the Great Khanate. The article investigates the process, historical background and the results of the attempt in the light of the contemporary sources and the modern studies.
Keywords: Qubilai Khan, Aḥmad Tegüder, Ilkhan Arghun, Amīr Buqa, Ilkhanid Empire, ching-sang.
KUBİLAY HAN’IN HÜLEGÜ HANEDANLIĞI’NA KARŞI DÜZENLEDİĞİ BAŞARISIZ DARBE GİRİŞİMİNİN ANA KARAKTERİ: BUKA ÇĪNGSĀNG
Çalışma, parçalanmış haldeki Moğol hanlıklarını Yuan İmparatorluğu bünyesinde birleştirerek “Yeke Mongol Ulus”u tekrar kurmak niyetinde olan Kubilay Han’ın (1260–94) düzenlediği darbe girişimini incelemektedir. Söz konusu darbe, Aḥmed Tegüder (1282–84) zamanından itibaren merkezî yönetimden ayrılma belirtileri gösteren İran Moğolları hükümdarı İlhan Argun’a (1284-91) karşı yapılmıştı. Bu başarısız darbenin ana karakteri ise Büyük Hanlık’ın sadık kumandanı Emīr Buka idi. Makale bu girişim sürecini, tarihsel arka planını ve sonuçlarını muasır kaynaklar ve günümüz çalışmaları ışığında ele almaktadır.
Anahtar kelimeler: Kubilay Han, Aḥmed Tegüder, İlhan Argun, Emīr Buka, İlhanlı Devleti, çing-sang.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
The Journal of Middle East and Central Asian Studies, 2018
A Medieval Perspective On the Ongoing "Tar'īb" Movements In the Contemporary Near East
Bookmarks Related papers MentionsView impact
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SELÇUKLU ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2019
Abstract Shah-nāma-i Jangizī is a verse work; its original name is Tārīkh-i Ghāzān Khān, and was... more Abstract
Shah-nāma-i Jangizī is a verse work; its original name is Tārīkh-i Ghāzān Khān, and was written by the poet Shamsuddīn Muḥammad b. ‘Alī Kāshānī. A good preserved copy of the work, which is a summary of the Jāmi’ al-Tawārīkh, and dates back to the time of Ölceytü Khan, is registered in the Museum of Turkish and Islamic Arts under the number 1953. This manuscript, which was copied by Muḥammad b. ‘Alī, was written with 19 lines of taliq style, 25x17,5 cm in size, contains 207 folios and 24 miniatures in it. In the article, this work will be introduced with respect to the physical properties, its historical value, and the reasons and conditions of copyright, in general terms.
Keywords: Shah-nāma-i Jangizī, Jāmi’ al-Tawārīkh, Shamsuddīn Muḥammad b. ‘Alī Kāshānī
Özet
Şehnâme-i Cengizî, asıl ismi Târîh-i Gâzân Hân olan ve şair Şemseddîn Muhammed b. ‘Alî Kâşânî tarafından kaleme alınan manzum bir eserdir. Ölceytü Han zamanına kadar gelen ve Câmi‘ü’t-Tevârîh’in bir muhtasarı niteliğindeki eserin iyi durumdaki bir nüshası, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde, 1953 numara ile kayıtlı bulunmaktadır. Muhammed ‘Alî tarafından istinsah edilen bu nüsha, 207 varağı havi olup 25x17,5cm ebadında, 19 satırlık talik yazıyla kaleme alınmıştır ve içinde 24 adet minyatür vardır. Söz konusu bu eser, fiziksel özellikleri yanında verdiği tarihî kıymeti havi malumat, telif sebebi ve koşulları itibariyle, ana hatlarıyla makalemizde arz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Şehnâme-i Cengizî, Câmi‘ü’t-Tevârîh, Şemseddin Muhammed b. ‘Ali Kâşânî
Bookmarks Related papers MentionsView impact
THE ROLE OF THE TURKISH SŪFĪS IN THE ISLAMIZATION OF THE ILKHANS: THE ILKHAN TEGÜDER AND GHAZAN K... more THE ROLE OF THE TURKISH SŪFĪS IN THE ISLAMIZATION OF THE ILKHANS:
THE ILKHAN TEGÜDER AND GHAZAN KHAN PERIODS
The Islamization of the Ilkhans and the Ilkhanid aristocracy is a multi-faceted and complex process that cannot be fully explained in a single article. The importance of the Turkish popular religious figures in the conversion of the Ilkhans to Islam is known and frequently emphasized; however, a comprehensive study on the subject is still yet to be made. This article tries to draw a general picture of the subject, undertaking the Turkish sūfī sheiks who clearly had an important role in the Ilkhan’s acceptance of Islam as well as the historical perspective of the matter.
First, the article introduces stories involving the relationship the popular sūfī sheiks had with the Mongols, setting out from certain hagiography work. After presenting the information which is of a legendary context, it then continues to describe the Turkish sūfī figures, a subject matter which there is consistent information within the sources and who are known to have religious influence over the Ilkhans.
Kamāl al-Dīn ‛Abd al-Rahman Kawāshī/Rāfi‛ī is the leading name amongst the figures whose biographies and activities are to be examined in respect to their political and cultural effect over the Ilkhans. The sheik ‛Abd al-Rahman played a significant role on Ilkhan Tegüder’s (1282-1284) conversion to Islam and the period that followed, thus leaving a mark on the Ilkhan period in the cultural and political sense. The main topics of the article involve the influence of the sheik, whom Ilkhan Ahmad Tegüder addressed as baba (father) as a sign of his respect, within the palace and his stance in the Ilkhanate-Mamlūk relations.
Īshān Hasan Mangli (Maňli) who had been a disciple of the Qalandarī Sheik Babi Ya‛kūb was also another important heterodox Turkish sūfī sheik within the immediate circle of Ilkhan Ahmed Tegüder. Mangli whom Ilkhan Ahmad Tegüder referred to as qarindash (brother) was to fight against the Zāhidī’s who had possessed great religious and political influence in Persia during that period.
Sa‛d al-Dīn Kutlugh Khwāja Khalidī Kazwinī, a Turkish figure effective in Ilkhan Ghazan’s (1295-1304) conversion to Islam, is introduced in light of sources. Furthermore, even though not a sūfī sheik, Amīr Nawrūz who had a religious and cultural influence over Ghazan Khan is also a subject of analysis. The article also presents the intermediate formulas which were devised on behalf of a shari‘a which is of a moderate Islam understanding that brought about Ghazan Khan’s acceptance of the religion and for him to continue living as a Muslim.
Keywords: Mongol, Ilkhan, Islam, Sufism, Iran.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
New Findings Concerning a Medieval Anatolian Sūfī: Was Āybek Bābā a Sheik or an Amīr? The arti... more New Findings Concerning a Medieval Anatolian Sūfī: Was Āybek Bābā a Sheik or an Amīr?
The article undertakes the erroneously composed biography and certain activities of a Medieval Anatolian sheik, Āybek Bābā. The Turkish sufi Āybek Bābā, who lived during the last quarter of the 13th century, is claimed to be a “tekke sheik,” a “political persona,” a “murshīd who guided the Ilkhānidʿulemā to Islam” as well as a “spy of Ilkhān Abaqa situated in Anatolia;” a “spy” that had enabled Ilkhān Abaqa to uncover the secret correspondences between the Mamlūk Sultan Al-Zāhir Baybars and the Vizier of the Sultanate of Rum Muʿīn al-Dīn Parvāna which had (in the end) lead to the execution of Parvāna. Some modern historians also assert that Āybek Bābā had established contact with the Ilkhān Abaqa and that he was the one to introduce Ilkhān Abaqa to Islam.
Modern historians such as Mehmed Fuad Köprülü have used Ḥüseyin Ḥüsām el-Dīn’s work, Amāsya Tārīhi (The History of Amāsya) as the main reference for Āybek Bābā’s life and religious activities, however, the information on the biography of Āybek Bābā revealed in Amāsya Tārīhi, was largely incorrect due to a spelling error that was made in a copy of ʿIqd al-Jumān fī Taʾrīkh Ahl al-Zamān’s manuscript. This mistake has been repeated for a century in articles written in Turkey involving the sufi sheik whose name does not appear in any of the Ilkhanid sources pertaining to the era.
The aim of this article is to clarify the main cause of the ‘misinformation’ in relation to the story of Āybek Bābā as well as explain the other factors that have contributed to and reinforced such a misconception to take root by making use of the information derived from contemporary Arabic and Persian sources.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Ortaçağ İslam Dünyası’nda isyancıların, hâkimiyet sahibi kişi tarafından yok edildiklerinin kanıt... more Ortaçağ İslam Dünyası’nda isyancıların, hâkimiyet sahibi kişi tarafından yok edildiklerinin kanıtı olarak vücutlarından bir parçanın teşhiri geleneğinin en belirgin biçimi, Abbasi Halifeliği’nde görülmektedir. Abbasi halifeleri, hilafetin tarihsel süreçte birçok azılı isyancıyı bertaraf ettiğini ve halifeliğin hiçbir şekilde son bulmadığı ve de bulmayacağı iddiasını, sadece tarih kitaplarına hapsetmek istemiyorlar; bu “hakikatin” kanıtlarını her an görülebilir kılmayı arzu ediyorlardı. Bu yüzden Abbasi sarayında, adeta bir “İsyanın Affedilmezliği Müzesi”ni tesis etmişlerdi. Bu sergi, aynı zamanda, “Tanrı’nın Yeryüzündeki Gölgesi’ne Başkaldırının Makus Talihi Müzesi”ydi. Burada sergilenen her öğe ile bir taraftan isyancıların acı sonu, diğer taraftan hilafetin başarısı gözler önüne seriliyor, “hilafetin sonsuza dek payidar kalacağı” inancı pekiştirilmek isteniyordu. İşte bu müze, isyancıların başlarının mumyalanarak özenle saklandığı bir hazine olan Hızânetu’r-Ru’ûs (Başlar Hazinesi) idi.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
A New Approach to the Origin and the Meaning of Kharbanda, the Name Given to Ilkhan Öljeitü There... more A New Approach to the Origin and the Meaning of Kharbanda, the Name Given to Ilkhan Öljeitü There are several explanations about the name Kharbanda taken by Ilkhan Öljeitü (1304-1316) in both mediaeval sources and modern studies, but they are far from exposing the real origin and the meaning of this name. The aim of this article is to clarify the origin, the meaning and the reason for Ilkhan taking the name of Kharbanda. First, the explanations about the name in the accounts in the medieval Persian and Arabic sources are presented. Then, modern scholars' comments related to the name are summarized. Finally, I draw my conclusions concerning the name using examples derived from contemporary sources and revealing the meaning, the origin and the reason for Ilkhan Öljeitü taking the name Kharbanda, which has previously been obscured by the name Khudābanda.
ÖZ
İlhan Ölceytü'nün (1304-1316) Ḫarbende ismi hakkında hem muasır kaynaklarda hem de modern çalışmalarda bir kısım tanımlar bulunmaktadır. Fakat bunlar söz konusu ismin kökenini ve anlamını açıklamaktan uzaktır. Makalenin amacı, Ḫarbende kelimesinin menşeini, anlamını ve İlhanın bu ismi almasının nedenini açıklığa kavuşturmaktır. Makalede ilk önce, Ortaçağ Farsça ve Arapça kaynaklardaki bu isimle ilgili rivayetler aktarılmaktadır. Ardından çağdaş bilim adamlarının isim hakkındaki yorumları özetlenmektedir. Son olarak ise, bu veriler ışığında, şimdiye kadar Ḫüdābende ismi tarafından gölgelenen Ḫarbende adının kökeni, anlamı ve İlhan Ölceytü tarafından kullanılma sebebi hakkındaki kanaatimiz ortaya konmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Âdâb el-Harb ve el-Şecâ'a'ya Göre Hisar ve Kuşatma Geleneği
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Türkiye Selçuklu Sultanları Külliyatı III. Alâeddin Keykubâd, 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Türkiye Selçuklu Sultanları Külliyatı II. Gıyâseddin Mesud, 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
SELÇUKLU TARİHİ VE TARİHÇİLİĞİNİN TEMEL MESELELERİ, 2019
BATTLE OF KÖSEDAĞ: A MILITARY DEFEAT OR A DIPLOMATIC VICTORY? The Battle of Kösedağ, which took ... more BATTLE OF KÖSEDAĞ: A MILITARY DEFEAT OR A DIPLOMATIC VICTORY?
The Battle of Kösedağ, which took place in 1243, had a great impact on the Anatolian Seljukid State on a small scale and on the Middle Eastern and Turkish history on a larger scale. From a military point of view, the battle ended in favor of the Mongolian troops against the Turkish Seljukid State, and there is no debate whatsoever on the certainty of the result of the war in our literature. However, the sources on the battle from that period, though they should be explaining the complex, chaotic and hard-to-explain reasons that brought about the result of the battle, rather lay the blame on Sultan Ghiyāth al-Dīn Kaykhusraw II's being young, his weak ruling methods, and most importantly, his "turning a deaf ear to the experienced commanders' advice to keep up the defense". This attitude of the sources that explain the cause of the defeat superficially has regrettably affected modern studies as well.
The Battle of Kösedağ is a significant example of Seljukid-Mongolian conflict, or more precisely, of the Seljukid resistance against Mongolian domination. This paper starts off by exploring the question of what kind of descriptions were given for this resistance in the sources written during the Ilkhanate period, such as al-Awāmir al-ʿAlāʾiyya fī al-Umūr al-ʿAlāʾiyya by Ibn Bībī, which was a follow-up to the school of historiography of al-Juwaynī . The main focus of this study is to investigate the diplomatic aspects and results of the Battle of Kösedağ, which was a military defeat for the Seljukid State. Was the Battle of Kösedağ indeed an absolute and total defeat in terms of its outcomes? Was there a covert reason for the dramatization of the outcome of this battle against the Seljukid State in the sources from that time period which were written under the influence of the Ilkhanate so that the success of Seljukid diplomacy could not be repeated? Answers to such questions will be sought in this paper.
Keywords: The Battle of Kösedağ, Seljukid, Mongols, Sultan Ghiyāth al-Dīn Kaykhusraw II.
KÖSEDAĞ SAVAŞI: ASKERÎ HEZİMET Mİ, DİPLOMATİK ZAFER Mİ?
1243 yılında gerçekleşen Kösedağ Savaşı, küçük ölçekte Selçuklu tarihi, büyük ölçekte ise Ortadoğu ve Türk tarihi bakımından önemli bir hadiseyi ifade eder. Savaş, askerî anlamda Türkiye Selçuklu Devleti aleyhine Moğol üstünlüğü ile sonuçlanmıştır ve bu neticenin kesinliği hakkında literatürümüzde herhangi bir tartışma söz konusu değildir. Bununla birlikte savaş hakkında bilgi veren dönemin kaynakları, savaşın sonucunu hazırlayan karmaşık, kaotik ve izahı zor sebepleri anlatmak yerine, mağlubiyeti büyük oranda Sultan II. Giyâseddîn Keyhüsrev’in gençliğine, yönetimdeki zafiyetine ve daha da önemlisi “savunmada kalma tavsiyesinde bulunan tecrübeli emîrlerin sözüne kulak asmayışına” bağlamaktadır. Mağlubiyetin sebebini yüzeyel biçimde açıklayan kaynaklardaki bu tutum, günümüzün modern çalışmalarını da etkisi altına almıştır.
Kösedağ Savaşı, Moğol-Selçuklu çatışmasının, daha doğrusu Moğol hegemonyasına karşı Selçuklu direnişinin önemli bir örneği niteliğindedir. Bu karşı koymanın başta İbn-i Bîbî’ye ait -‘Alâüddîn ‘Atâmelik Cüveynî’nin tarihyazımı ekolünün devamı niteliğindeki- el-Evâmir’ül-‘Alâ’iye fî’l-Umûri’l-‘Alâ’iye olmak üzere İlhanlı himayesi altında kaleme alınan kaynaklarda hangi saiklerle işlendiği, bildirimizin giriş niteliğindeki problemidir. Bildirimizde işlenecek ana sorunsal ve ön plana çıkarılacak problem ise askerî bakımdan başarısızlıkla sonuçlanan Kösedağ Savaşı’nın diplomatik yönü ve neticeleridir. Acaba sonuçları itibariyle Kösedağ Savaşı, gerçek anlamda, kati ve total/bütünsel bir yenilgi midir? İlhanlı etkisindeki dönemin kaynaklarının, bu savaşın sonuçlarını Selçuklular aleyhine dramatize etmelerinin altında, tekrarı istenmeyen bir Selçuklu diplomasi zafer mi yatmaktadır? vb. sorulara da bildirimizde cevap verilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kösedağ Savaşı, Selçuklu, Moğollar, Sultan II. Giyâseddîn Keyhüsrev.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Kuruluşundan Günümüze Ata Yadigârı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi; Ed. Prof. Dr. Levent KAYAPINAR, Doç. Dr. Murat KÜÇÜK, Doç. Dr. Rüya BAYAR, Dr. Öğr. Üyesi Türkan Banu GÜLER, Araş. Gör. Dr. Derya Koray DÜŞÜNCELİ, Araş. Gör. Muhammet ÖKSÜZ , 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
TÜRKİYE SELÇUKLU SULTANLARI KÜLLİYATI, XII. Cilt; ed. Halil İbrahim Gökbörü
Bookmarks Related papers MentionsView impact
TÜRKİYE SELÇUKLU SULTANLARI KÜLLİYATI, XI. Cilt; ed. Mustafa AKKUŞ
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Doğuda Mançurya ormanlarından batıda Karadeniz’e, kuzeyde Sibirya’dan güneyde Hint altkıtasına do... more Doğuda Mançurya ormanlarından batıda Karadeniz’e, kuzeyde Sibirya’dan güneyde Hint altkıtasına doğru uzanan bozkırlar yüzyıllar boyunca dünya tarihinin en önemli devletlerine yurt olmuş İç Asya bölgesinin sınırlarını oluşturuyor. İç Asya Tarihi bu engin topraklar üzerinde 13. yüzyılda kurulan Moğol Cihan İmparatorluğu’nun modern dünya üzerindeki tesirlerini de içerecek şekilde 19. yüzyılda bölgeye Çin ve Rus hegemonyasının kurulmasına değin uzanan tarihini ve mirasını konu ediniyor.
Cambridge Üniversitesi Yayınları bünyesinde, her biri alanının önde gelen ismi olan çok sayıda bilim insanının katkılarıyla hazırlanan İç Asya Tarihi: Cengizliler Çağı, Moğol İmparatorluğu’nun siyasî ve kültürel tarihini, Cengizli halef devletlerini ve bu canlanış sırasında İç Asya’ya egemen olmak üzere gelen diğer hanedanları ele alıyor.
Cengizliler çağı, dünya tarihinde Asya ile Avrupa’nın entegrasyonuna giden süreçte büyük bir adımdı ve Avrupa, Küçük Asya Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’daki dünya bilincini Moğol kontrolündeki sahalara yaydı. Kore, Çin, Hindistan, Rusya ve Kırım’dan Yemen ve Mısır’a kadarki Cengizli idarelerinde çok dilli sözlükler ve gramer kitapları hazırlandı. Birçok açıdan Moğol İmparatorluğu modern dönem öncesindeki dünya sistemlerinin bir doruk noktasını teşkil etmişti. Sistem, Timurlu döneminde parçalanmaya başladığındaysa Avrupa; Asya’nın güneydoğusu, güneyi ve doğusu ile daha başka bağlantılar kurmak üzere “keşif yolculukları” yapmak teşebbüsüyle gemilerine atladı ki bu, Modern Dünya Sistemi’ni haber veriyordu.
Nicola Di Cosmo, Allen J. Frank ve Peter B. Golden editörlüğünde hazırlanan İç Asya Tarihi: Cengizliler Çağı bu coğrafya üzerinde kurulmuş en parlak yönetim olan Cengizli İmparatorluğu’nun oluşum sürecini, fetihlerini, Cengiz Han’ın bıraktığı miras doğrultusunda kurulan yeni devlet ve rejimlerin dünya tarihindeki önemini ortaya koymak adına yeni araştırma yöntemleri ve yaklaşımları ortaya koyuyor. İç Asya Tarihi, bugünkü yazgısı Rusya ve Çin tarafından gölgelenmiş bölgenin önemini gözler önüne seren bir başucu eseri.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Orta Çağ'da Ticaret, ed. Tolgahan Karaimamoğlu, 2022
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moğolistan-Devlet ve Toplum, ed. Onur Ender Aslan, 2021
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Doç. Dr. Mustafa Uyar Tolunoğulları (868-905) İhşîdîler (935-969) İdil (Volga) Bulgarları Sâcoğu... more Doç. Dr. Mustafa Uyar
Tolunoğulları (868-905)
İhşîdîler (935-969)
İdil (Volga) Bulgarları
Sâcoğulları (889-929)
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ON THE ROLE OF THE TURKISH SŪFĪS AND THEIR RELIGIOUS MENTALITY IN THE ISLAMIZATION OF THE MEDIEAV... more ON THE ROLE OF THE TURKISH SŪFĪS AND THEIR RELIGIOUS MENTALITY IN THE ISLAMIZATION OF THE MEDIEAVAL MONGOL RULERS
The Islamization of the Mongols and the Mongol aristocracy is a multi-faceted and complex process that cannot be fully explained in a single article. The importance of the Turkish popular religious figures in the conversion of the Mongols to Islam is known and frequently emphasized. This article tries to draw a general picture of the subject, undertaking the Turkish sūfī sheiks who clearly had an important role in the Mongols’ acceptance of Islam as well as the historical perspective of the matter.
First, the article introduces stories involving the relationship the popular sūfī sheiks had with the Mongols, setting out from certain hagiography work. After presenting the information which is of a legendary context, it then continues to describe the Kubrawiyya and Qalandariyya figures, a subject matter which there is consistent information within the sources and who are known to have religious influence over the Mongols.
ÖZET
Moğolların ve Moğol aristokrasisinin İslâm’a girmeleri çok boyutlu, karmaşık ve bir makale dâhilinde izah edilemeyecek bir süreçtir. Onların İslâm’a geçişlerinde Türk popüler dinî şahsiyetlerin önemi bilinmekte ve sık sık vurgulanmaktadır. Makalede, bu konunun genel bir çerçevesi çizilmeye çalışılmış; Moğolların İslâm’a dönmelerinde önemli rolleri bulunduğu açık bazı Türk sûfî şeyhleri, tarihi perspektifte ele alınmıştır.
Makale, ilk olarak, hagiografi tarzındaki bazı eserlerden yola çıkarak popüler sûfî şeyhlerin Moğollar ile olan ilişkilerine dair rivâyetleri takdim etmektedir. Efsanevî mahiyete sahip bu malumatın takdimi ardından, Moğollar üzerindeki dinî nüfuzları aşikâr olan; kaynaklarda, haklarında tutarlı bilgiler bulunan Türk sûfî şahsiyetlerinin tasvirine girilmektedir.
Moğollar üzerindeki siyasî ve kültürel etkileri bağlamında, biyografilerini ve faaliyetlerini inceleyeceğimiz şahsiyetlerin başında Kübreviyye ve Kalenderiyye şeyhleri gelmektedir. Bu şeyhler, Moğolların İslam’a dönmesinde ve sonrasında büyük rol oynamış; hem kültürel, hem de siyasî manada Moğol dönemine damgasını vurmuşlardır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ULUSLARARASI PROF. DR. HALİL İNALCIK TARİH VE TARİHÇİLİK SEMPOZYUMU BİLDİRİLER II. CİLT
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moğol hâkimiyetinin İran kolunu temsil eden İlhanlılar dönemi, Ortaçağ tarihyazımının güzide örne... more Moğol hâkimiyetinin İran kolunu temsil eden İlhanlılar dönemi, Ortaçağ tarihyazımının güzide örneklerinin meydana getirildiği bir zaman dilimidir. Söz konusu devrede eser telif eden müverrihlerin başat sorunlarından biri, kendi Moğol hamilerinin Ortadoğu topraklarındaki iktidarlarını ne şekilde meşru gösterecekleri, daha doğrusu meşrulaştıracakları idi.
Cengiz Han ile başlayan İslam dünyasının istilası sürecinin, dönemin bu coğrafyada yazılmış çoğu kaynaklarında menfi bir şekilde tanımlandığı bilinen bir gerçektir. Fakat Hülegü hanedanı egemenliği ve himayesi altında yaşayan entelektüellerin, aynı olayları hamilerinin hoşuna gidecek, en azından onları öfkelendirmeyecek ve hatta bu “müstevlilerin” hâkimiyetlerini meşru gösterecek şekilde anlattıklarını da biliyoruz.
Peki, bu dönemde yazılan kaynaklar, hangi soruları/sorunları göz önüne alarak meşruiyet problemine yaklaşmışlardı? Cengiz ve ahfadının İran toplumlarını yönetmeye hakları/yetkileri var mıydı? Eğer var ise bu yetkiyi nereden, nasıl ve hangi yolla edinmişlerdi?
Diğer taraftan, bu “kâfir” ve hatta “İslam düşmanı” Moğolların İslam dünyasına hükmetme kudret ve yetkilerinin kutsal bir kaynağı/dayanağı var mıydı ve bu kaynak ne idi? Halifeliği Mısır’da tekrar ihya eden Memlûk idaresi karşısında, Abbasi Hilafeti’ni ortadan kaldıran İlhanlı Moğolları, Müslümanlığın-Müslümanların koruyucusu ve hamisi haline nasıl gelebilmişlerdi? Yoksa, Hülegü de dâhil olmak üzere “kafir bilinen Moğol hükümdarları gizliden gizliye Müslüman” mı idiler? Bir ilhan, hangi meziyetlerinden ötürü Pâdişâh-i İslâm hüviyetine bürünebilirdi?
Özelde İran, genelde ise tüm Ortadoğu’daki söz konusu Moğol hükümranlığı meşruiyetinin jeneolojik bir kaynağı ve dayanağı var mıydı? Acaba Moğollar, atalarının korunan hakları sayesinde mi İran hâkimiyetini tekrar elde edebilmişlerdi? İran’daki Moğol hâkimiyeti meşruiyetinin pekiştirilmesine dönük olarak yerel hanedanların tarihleri, bu kaynaklarda nasıl ele alınmış ve Moğol tarihi içine nasıl derç edilmişti?
Bildirimiz, sayıları daha da çoğaltılabilecek yukarıda yöneltilen sorular/problemler çerçevesinde, İran Moğolları döneminin önemli tarihi kaynaklarında kullanılan Moğol iktidarını meşru gösterme araç ve argümanlarını inceleyecek, tanımlamaya çalışacaktır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
“Câmi’ü’t-Tevârîh’in Manzum Bir Muhtasarı: Şehnâme-i Cengizî”, Türkiye’deki Farsça Yazmalar ve İr... more “Câmi’ü’t-Tevârîh’in Manzum Bir Muhtasarı: Şehnâme-i Cengizî”, Türkiye’deki Farsça Yazmalar ve İran’daki Türkçe Yazmalar Sempozyumu, 18-19 June 2009, İstanbul-TURKEY.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ON HOW THE LACK OF A LETTER EFFECTS THE COURSE OF HISTORIOGRAPHY: AN EXAMPLE FROM THE MEDIAEVAL T... more ON HOW THE LACK OF A LETTER EFFECTS THE COURSE OF HISTORIOGRAPHY: AN EXAMPLE FROM THE MEDIAEVAL TURKEY HISTORY
Keywords: Historiography, Āybek Bābā, conversation, Ilkhānid, Mongol, Middle/Medieval Age.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Asya'nın Büyük İmparatorlukları, 2021
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Ortaçağ Tarihçiliğinde Bir Duayen, Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın’a Armağan, 2020
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2020
Çalışma, parçalanmış haldeki Moğol hanlıklarını Yuan İmparatorluğu bünyesinde birleştirerek “Yek... more Çalışma, parçalanmış haldeki Moğol hanlıklarını Yuan İmparatorluğu bünyesinde birleştirerek “Yeke Mongol Ulus”u tekrar kurmak niyetinde olan Kubilay Han’ın (1260-94) düzenlediği darbe girişimini incelemektedir. Söz konusu darbe, Aḥmed Tegüder (1282-84) zamanından itibaren merkezî yönetimden ayrılma belirtileri gösteren İran Moğolları hükümdarı İlhan Argun’a (1284-91) karşı yapılmıştı. Bu başarısız darbenin ana karakteri ise Büyük Hanlık’ın sadık kumandanı Emīr Buka idi. Makale bu girişim sürecini, tarihsel arka planını ve sonuçlarını muasır kaynaklar ve günümüz çalışmaları ışığında ele almaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kubilay Han, Aḥmed Tegüder, İlhan Argun, Emīr Buka, İlhanlı Devleti, Çing-sang
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bruno De Nicola, Charles Melville (2016). The Mongols’ Middle East, Continuity and Transformation... more Bruno De Nicola, Charles Melville (2016). The Mongols’ Middle East,
Continuity and Transformation in Ilkhanid Iran, Leiden-Boston: Brill, 346 s.,
ISBN: 978-9004311992. Introduction -Kitap Tanıtma.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2020
Çalışma, parçalanmış haldeki Moğol hanlıklarını Yuan İmparatorluğu bünyesinde birleştirerek “Yeke... more Çalışma, parçalanmış haldeki Moğol hanlıklarını Yuan İmparatorluğu bünyesinde birleştirerek “Yeke Mongol Ulus”u tekrar kurmak niyetinde olan Kubilay Han’ın (1260-94) düzenlediği darbe girişimini incelemektedir. Söz konusu darbe, Aḥmed Tegüder (1282-84) zamanından itibaren merkezî yönetimden ayrılma belirtileri gösteren İran Moğolları hükümdarı İlhan Argun’a (1284-91) karşı yapılmıştı. Bu başarısız darbenin ana karakteri ise Büyük Hanlık’ın sadık kumandanı Emīr Buka idi. Makale bu girişim sürecini, tarihsel arka planını ve sonuçlarını muasır kaynaklar ve günümüz çalışmaları ışığında ele almaktadır. Anahtar Kelimeler: Kubilay Han, Aḥmed Tegüder, İlhan Argun, Emīr Buka, İlhanlı Devleti, Çing-sang
Bookmarks Related papers MentionsView impact