Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi SEMA | Necmettin Erbakan University (original) (raw)
Uploads
Papers by Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi SEMA
Gazneli Devleti Sultan Mahmud’un otuz üç yıllık (998- 1030) saltanatında en parlak dönemini yaşam... more Gazneli Devleti Sultan Mahmud’un otuz üç yıllık (998-
1030) saltanatında en parlak dönemini yaşamıştır.
Devletin sınırları Mâverâünnehir’den Kuzey
Hindistan’ın içlerine kadar genişlemiştir. Ancak Gazneli
Mahmud’un vefatından sonra tüm bu gelişmeler
duraklamış, devlet sınırları daralmış, gün geçtikçe
egemenlik alanları azalmıştır. Özellikle Sultan
Muhammed ve Sultan Mesud’un dirayetsiz davranışları
ve olumsuz rekabetleri neticesinde devlet parçalanmış,
431/1040 yılında Selçuklu Türkmenleri Horasan’da
muktedir bir devlet olarak ortaya çıkmıştır. Sultan
Mesud, Selçuklulara karşı yenildikten sonra öldürülmüş,
ikinci kez Sultan Muhammed devletin başına geçmiştir.
Sultan Muhammed kısa bir müddet sonra Sultam
Mesud’un oğlu Mevdud tarafından öldürülmüştür.
Sultan Muhammed’in öldürülmesinin ardından
şehzadeler arasında sonu gelmeyen taht kavgaları
başlamıştır. Devlet içindeki taht mücadelelerini fırsat
Tuğrul Bozan 443/1052 yılında yönetime koymuş,
başta Sultan Abdürreşid olmak üzere ele geçirdiği tüm
hanedan mensuplarını katletmiştir. Böylece büyük bir
yıkıma uğrayan devlet bir kırk gün sonra tekrar
hanedanın eline geçmiştir. Fakat şehzadeler arasındaki
çekişmeler nedeniyle Sultan Behram Şah döneminde
Selçuklulara bağlı bir hanedan haline gelmiştir.
Anahtar Kelimeler:
Gazneli Mesud
Gazne
İslam Tarihi
Hindistan
At the beginning of the 14th century, one of the centers in the Mediterranean has been occupied b... more At the beginning of the 14th century, one of
the centers in the Mediterranean has been
occupied by a reputable statesman,
Turcoman Dündar Bey, whom took the
advantage of the change of thrown of the
neighboring principality, İlhanlı. Depending
on the declaration of the pilgrims of
721/1321, it was known that Hamidoğulları,
an independent principality, remained in the
region between Antalya and Konya, yet after
the Seljukians influence, told by Ebu’l-Feda,
one of the localities was in power.
Surrounded by well-built walls and having
two gates, one from the sea, the other from
the land, on his way to see the surroundings,
the ruler of Antalya was captured by
Hamidoğulları Turcomans (by al-Tarakimin
Bani al-Hamid), and Feleküddin Dündar Bey
occupied the city.1 This article examines the
Mediterrenean conquer in the 14th century
and its influence on the neighboring regions
and states.
Keywords:
Yunus Bey
Zincirkıran Mehmed
Korkuteli
Kıbrıs
Eski Türklerin kahramanlık ve başarılarında kullanmış oldukları savaş araç-gereçleri önemli bir y... more Eski Türklerin kahramanlık ve başarılarında
kullanmış oldukları savaş araç-gereçleri önemli
bir yer tutuyordu. Şüphesiz bu başarılarında en
önemli araç at idi. Çünkü at Türkleri askeri
başarılara götürmekte ve birçok kavim
üzerinde hakimiyet sağlamalarına imkan
vermekte idi. At, manevra yeteneği, savaşlarda
yıldırım hızıyla delip geçme özelliği ile
Türklerin başarılarında önemli rol oynuyordu.
Türkler hızlı atlıları ve akınları sayesinde
kolaylıkla istilalara girişiyor, uzak- yakın
ülkeleri fethediyorlardı. Türk askerlerinin
“kasırgalar gibi birden görünüp kuşlar gibi
uzaklaşmaları” atın kendilerine sağlamış
olduğu imkanla bağlantılıydı. Eski Türk
silahları arasında ok ilk sırayı alıyordu. Oklar
tunç, demir, kemik ya da taş uca sahipti.
Türkler çeşitli oklar icat etmişlerdi. Onlar ıslıklı
ve zehirli oklar da kullanıyorlardı. Yaylar
genelde düz ya da içeriye doğru kıvrık bir
beden ve buna iki tarafta tutturulmuş ve geriye
bükülmüş iki kısa koldan oluşmaktaydı. Yaylar
en çok kayın ağacından yapılıyordu. Yayların
kirişleri genelde sığır sinirindendi.
Kahramanların yaylarının kirişleri kurt sinirinden yapılıyordu. Kullanılan silahlar
arasında kılıç önemli bir yere sahipti. Kılıç
yakın dövüşlerde kullanılıyordu. Yakın dövüş
silahı olarak kama da kullanmaktaydılar. Ayrıca
mızraklar da kullandıkları silahlar arasında
önemli bir yere sahipti. Türkler
mücadelelerinde savunma silahları da
kullanmaktaydılar. Bunlar zırh, miğfer ve
kalkandı. Türkler savaşlarda uzaktan savaş
taktiğini benimsemişlerdi. Bundan dolayı
düşmana yay gerip ok atıyorlardı. Bu durum
kendileri için kan kaybını azaltıyordu. Türk
ordusu savaşlarda saldırıya yönelik
yapılandırılmıştı. Onlar savaş meydanlarında
“kurt oyunu” ya da “turan taktiği” denilen savaş
taktiğini başarıyla uygulamaktaydılar.
Anahtar Kelimeler:
Türk
At
Ok-Yay
Kılıç
Zırh
Kurt Oyunu
Tarih boyunca savaşlarda birçok savaş âleti kullanılmıştır. Kılıçlar bu savaş âletlerinden birisi... more Tarih boyunca savaşlarda birçok savaş âleti
kullanılmıştır. Kılıçlar bu savaş âletlerinden
birisidir. Kılıçların pek çok çeşidi vardır. Bu
çalışmada Ortaçağ İslâm dünyasında kullanılan
karaçori isimli kılıç incelenecektir. Karaçori
isminin nereden geldiği bilinmemektedir. Ancak
bir hükümdar veya devlet yöneticisine nispet
edilebileceği düşünülmektedir. Bu savaş âleti
birçok kaynakta farklı şekillerde
zikredilmektedir. Kaynaklardan anlaşıldığı
kadarıyla, bu kılıç bir süvari silâhıydı. Namlusu
uzun ve eğriydi. Karaçori, Ortaçağ İslâm
dünyasında, doğuda Çin sınırlarından batıda
Anadolu ve Mısır’a kadar geniş bir coğrafyada
kullanılmıştır. Bu kılıç, Türk süvarileri tarafından
fazla kullanılması nedeniyle edebî eserlere de
konu olmuştur. Bu anlamda Esîru’d-dîn-i
Âhsiketî ve Mevlânâ Celâlu’d-dîn-i Rûmî gibi
Ortaçağ şairleri bu silâhı zikretmişlerdir.
Anahtar Kelimeler:
Karaçori
Kılıç
Savaş
Ortaçağ İslâm
Dünyası’nda Silâh
“Haçlılar” meselesi tarihin tozlu raflarında yerini almışken son yıllarda Afganistan ve ardından ... more “Haçlılar” meselesi tarihin tozlu raflarında
yerini almışken son yıllarda Afganistan ve
ardından Ortadoğu’da Irak ve Suriye krizleriyle
tekrar yine gündeme oturmuştur. Dünyanın şu
anki egemen gücü olan Amerika Birleşik
Devletleri ve onun yöneticileri eliyle “Haçlı
ruhu” tekrar dile getirilerek küresel anlamda
medya ve ülke gündemlerini yeniden işgal
etmeye başlamıştır. Ortaçağ’da tarihsel bir olgu
olarak Haçlılar ile mücadelede Türkiye Selçuklu
Devleti ve onun başkenti Konya’nın önemi
büyüktür. Bu makalede Konya’da öğrenim
gören üniversite öğrencilerinin günümüzde
yaşanan olaylar çerçevesinde Haçlı gerçeğini
tanıma düzeyi ölçülmeye çalışılmıştır. Konya,
Anadolu’ya gelen Müslümanlara uzun bir süre
başkentlik yapmış ve Haçlı saldırılarını büyük
ölçüde akamete uğratmış bir şehirdir. Alâeddin
Tepesi’nde metfun bulunan başta Sultan
Alâeddin ve II. Kılıçarslan olmak üzere,
Haçlılara karşı direnişin sembol ismi olan sekiz
Selçuklu sultanını Konya, bağrında
taşımaktadır. Bu önemli tarihsel arka plan,
özellikle Konya’da eğitim gören öğrenciler
tarafından ne ölçüde tanınıyor? Bugüne kadar
cevabı tam verilmemiş bir soru olarak
karşımızda durmaktadır. Konya’da öğrenim
gören üniversite öğrencilerine bilimsel bir
araştırma biçimi olarak anket tekniği
ISSN: 2651-2602, e-ISSN: 2548-0367
88
uygulanmış ve sonuçları SPSS ile analiz
edilerek gençlerin Haçlı tanınırlığı ölçülmeye
çalışılmış olup gençlerde Haçlılar hakkında
yeterli seviyede bir bilgi ve bilinç düzeyi
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tarih eğitimi
alanında faaliyet yürüten kurumlar başta olmak
üzere kültür ve sosyal alanda halkla ilişkiler
çalışması yaparak tarih bilincini artırmaya
dönük faaliyetler yapan yerel yönetimlerin
makale sonuçlarından yararlanacakları
düşünülmektedir.
Haçlılar
Türkiye Selçuklu
Devleti
Konya
Ortaçağ
Anket
Büyük Selçuklu Devletinin, kendinden önceki sanatsal birikimin, sonraki dönem sanat çevrelerine a... more Büyük Selçuklu Devletinin, kendinden önceki
sanatsal birikimin, sonraki dönem sanat
çevrelerine aktarılmasında önemli bir yeri
olduğu görülmektedir. Başlangıçta kendisine
bağlı bölgesel güçlerin zamanla bağımsız
devletler olmaları ve Anadolu Selçuklu Devleti
örneğinde olduğu gibi sadece bölgesinin değil,
çevre güçlerle mücadele edecek ve mimaride
kendine özgü bir gelenek başlatacak devletlerin
oluşması da Büyük Selçuklu Devleti mimari ve
kitabe geleneğine ayrı bir anlam
kazandırmaktadır.
Büyük Selçuklu Devleti’nin Nişâbur ve Rey’den
sonraki başkenti olan İsfahan, Melikşah gibi
güçlü bir sultan döneminde, kapsamlı bir imar
faaliyeti ile geniş bir alana yayılan devlet için
adeta tüm Selçuklu sanatının özeti olan bir şehir
konumuna gelmiştir.
Büyük Selçuklu cami mimarisinin öncü
yapılarının aynı zamanda Selçuklu kitabelerin de
iddialı yapıları olduğu dikkat çekmektedir.
Başkent İsfahan’da, Büyük Selçuklu mimarisi
kitabelerinde yazı türü, kitabelerin dili,
kitabelerin mimari elemanlardaki konumu,
kitabelerin yazıldığı malzeme, ayet-i kerimeler,
hadis-i şerifler, dua, tekbir, kitabelerde yer alan
devlet ricâlinin isim ve unvanları, ayrıca bani ve inşa sürecinde görev alan zevata ilişkin elkâb ve
unvanlar bu çalışmanın konusudur. Ayrıca yapım
emirleri ve inşaya ilişkin terminoloji, dönemin
politik yapısıyla ilgili siyasal mesajlar, tarih ve
takvim ifadeleri de ele alınacak konular
arasındadır.
Anahtar Kelimeler:
İsfahan
Büyük Selçuklular
Mimari
Kitabeler
Bu çalışmada, Konya merkez ilçelerinde bulunan Karamanoğlu Beyliği dönemine tarihlenen yapılar al... more Bu çalışmada, Konya merkez ilçelerinde bulunan Karamanoğlu Beyliği dönemine tarihlenen yapılar alfabetik sırayla kısaca tanıtılmış, bu yapıların üzerinde bulunan kitabeler incelenerek detaylı bir araştırmaya tabi tutulmuşlardır. Konya merkez ilçelerinde Karamanoğulları dönemine ait sekiz adet kitabeli yapı tespit edilmiştir. Kültür Bakanlığından alınan izinle, bir Yüzey Araştırması dahilinde bu kitabelerin fotoğrafları çekilerek elektronik ortama aktarılmış, sanat tarihi ve filolojik açılardan incelenerek kitabelerin hattı, dili, üslubu, kitabe üzerinde yer alan çeşitli süslemeler ve bunların sembolik anlamları ile malzeme ve teknik açılardan çeşitli tespitler yapılmıştır. Kitabelerin fotoğrafları üzerinden çizimleri de kaydedilmiştir. Yedi asır öncesinden günümüze gelmeyi başarabilen kitabelerin araştırılmasının, tarih ve kültürümüz açısından önemli olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler
Karamanoğulları yapıları, Karamanoğulları kitabeleri, Fakih dede türbesi, Hasbeyoğlu mescidi, Hasbeyoğlu Hamamı, İplikci Camii
Tarihte gülle ve mancınık kullanımı özellikle ortaçağ döneminde yaygınlaşmıştır. Devletlerin ülke... more Tarihte gülle ve mancınık kullanımı özellikle ortaçağ döneminde yaygınlaşmıştır. Devletlerin ülkelerini müdafaa etmek ve diğer ülke vilayetlerinin fethedilmesinde sıklıkla kullanılan gülle ve bunun fırlatılmasına yarayan mancınık, dönemin ağır silahları olarak kabul edilmektedir. Farklı çalışma prensiplerine sahip birçok mancınığın varlığı devletleri bu mancınıklar üzerinde çalışmalarına, daha fazla menzile sahip ve daha ağır gülleleri fırlatabilen mancınıklar icat etme yoluna götürmüştür. Karşı ağırlık prensibine dayanan ve Türk mancınığı adıyla adlandırılan mancınıklar özellikle Türklerin Anadolu’ya girmesiyle birlikte pek çok kalenin fethinde kullanılmıştır. Bu kaleler feth edildikten sonra da kalelerin muhafaza edilmesi yine bu gülle ve bunların fırlatılmasını sağlayan mancınıklarla sağlanmıştır. Günümüze sağlam olarak ulaşamayan bu ilkel fakat etkili silahlar ateşli silahların icadına kadar kendine kullanım alanı bulmuştur. Ateşli silahların ve barutun icadıyla yavaş yavaş ortadan kalkan gülle ve mancınıklar günümüzde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmakta ve dönemin teknolojisi hakkında bizlere bilgiler sunmaktadır. Bu çalışmamızda da Anadolu’nun kilit noktalarından olan Konya Gevale kalesinde 2013–2016 yılları arasında yapılan kazılarda ele geçirilen gülleler ele alınmıştır. Bu çalışmada güllelerin dönemi ve kullanım şekilleri hakkında siz sevgili okuyuculara birtakım bilgiler sunacağız.
Anahtar Kelimeler
Konya, Selçuklular, Gevale, Kale, Gülle, Mancınık
Filobad’ın yeri bugüne kadar tespit edilememiştir. Fakat yazılı kaynaklarda Konya’nın batısında, ... more Filobad’ın yeri bugüne kadar tespit edilememiştir. Fakat yazılı kaynaklarda Konya’nın batısında, Hocacihan yakınlarında olduğunu bazen doğrudan, bazen de dolaylı olarak veya satır aralarında ifade edilmekteydi. Bu bilgilerden hareketle Anadolu Selçuklu başkenti Konya’ya oldukça yakın bir noktadaki bu sarayın tespit edilmesi gerekliydi. İşte bu bilinmezi kendimize bir mecburiyet atfederek bu mesele ile hemhal olmaya koyulduk.
Anahtar Kelimeler
Filobad, Selçuklu, Saray, Köşk
Bu çalışma, Türk-İslam dünyasının olgunluk evresinin geç dönemlerinde kurulan Anadolu Selçuklu, A... more Bu çalışma, Türk-İslam dünyasının olgunluk evresinin geç dönemlerinde kurulan Anadolu Selçuklu, Artuklu, Musul ve Erbil Atabekleri ve Eyyûbî devletlerinde büyük bir gelişme gösteren tababet kültürü ve çalışmalarını kapsamaktadır. Türk-İslam dünyasının olgunluk evresinin erken döneminde olduğu gibi bu dönemde de hastanelerde hem hastaları tedavi etmeye çalışan hemde tıp tahsili yapan öğrencilere hocalık yapan bilgili ve yetenekli tabiplerin çığır açtıklarını görmek mümkündür. Dirayetli hükümdarların tabaeti ve tabipleri maddî ve manevî yönden desteklemeleri yanında bu evrede İslam dünyasını kıskacı altına alan Haçlı vge Moğol saldırılarının da etkisiyle tıp sektörüne ilgi ve ihtiyaç bir hayli artmış; sonuçta sağlık eğitimi ve öğretiminde ve tababetin pratik alanında gözle görülür sıçramalar kaydedilmiştir. Ayrıca bu dönemde Avrupa ile Türk-İslam dünyası arasında bütün bilimlerde olduğu gibi tababet bilimi ve çalışmalarında da bilgi alış verişi ve transferi gerçekleşmiştir. Ancak bu bilgi ve beceri transferinin daha ziyade Doğudan Batıya yönelik bir seyir takip ettiği gözlenmektedir.
Anahtar Kelimeler
Türk-İslam Dünyası, tabip, tababet, sağlık eğitimi
Gazneli Devleti Sultan Mahmud’un otuz üç yıllık (998- 1030) saltanatında en parlak dönemini yaşam... more Gazneli Devleti Sultan Mahmud’un otuz üç yıllık (998-
1030) saltanatında en parlak dönemini yaşamıştır.
Devletin sınırları Mâverâünnehir’den Kuzey
Hindistan’ın içlerine kadar genişlemiştir. Ancak Gazneli
Mahmud’un vefatından sonra tüm bu gelişmeler
duraklamış, devlet sınırları daralmış, gün geçtikçe
egemenlik alanları azalmıştır. Özellikle Sultan
Muhammed ve Sultan Mesud’un dirayetsiz davranışları
ve olumsuz rekabetleri neticesinde devlet parçalanmış,
431/1040 yılında Selçuklu Türkmenleri Horasan’da
muktedir bir devlet olarak ortaya çıkmıştır. Sultan
Mesud, Selçuklulara karşı yenildikten sonra öldürülmüş,
ikinci kez Sultan Muhammed devletin başına geçmiştir.
Sultan Muhammed kısa bir müddet sonra Sultam
Mesud’un oğlu Mevdud tarafından öldürülmüştür.
Sultan Muhammed’in öldürülmesinin ardından
şehzadeler arasında sonu gelmeyen taht kavgaları
başlamıştır. Devlet içindeki taht mücadelelerini fırsat
Tuğrul Bozan 443/1052 yılında yönetime koymuş,
başta Sultan Abdürreşid olmak üzere ele geçirdiği tüm
hanedan mensuplarını katletmiştir. Böylece büyük bir
yıkıma uğrayan devlet bir kırk gün sonra tekrar
hanedanın eline geçmiştir. Fakat şehzadeler arasındaki
çekişmeler nedeniyle Sultan Behram Şah döneminde
Selçuklulara bağlı bir hanedan haline gelmiştir.
Anahtar Kelimeler:
Gazneli Mesud
Gazne
İslam Tarihi
Hindistan
At the beginning of the 14th century, one of the centers in the Mediterranean has been occupied b... more At the beginning of the 14th century, one of
the centers in the Mediterranean has been
occupied by a reputable statesman,
Turcoman Dündar Bey, whom took the
advantage of the change of thrown of the
neighboring principality, İlhanlı. Depending
on the declaration of the pilgrims of
721/1321, it was known that Hamidoğulları,
an independent principality, remained in the
region between Antalya and Konya, yet after
the Seljukians influence, told by Ebu’l-Feda,
one of the localities was in power.
Surrounded by well-built walls and having
two gates, one from the sea, the other from
the land, on his way to see the surroundings,
the ruler of Antalya was captured by
Hamidoğulları Turcomans (by al-Tarakimin
Bani al-Hamid), and Feleküddin Dündar Bey
occupied the city.1 This article examines the
Mediterrenean conquer in the 14th century
and its influence on the neighboring regions
and states.
Keywords:
Yunus Bey
Zincirkıran Mehmed
Korkuteli
Kıbrıs
Eski Türklerin kahramanlık ve başarılarında kullanmış oldukları savaş araç-gereçleri önemli bir y... more Eski Türklerin kahramanlık ve başarılarında
kullanmış oldukları savaş araç-gereçleri önemli
bir yer tutuyordu. Şüphesiz bu başarılarında en
önemli araç at idi. Çünkü at Türkleri askeri
başarılara götürmekte ve birçok kavim
üzerinde hakimiyet sağlamalarına imkan
vermekte idi. At, manevra yeteneği, savaşlarda
yıldırım hızıyla delip geçme özelliği ile
Türklerin başarılarında önemli rol oynuyordu.
Türkler hızlı atlıları ve akınları sayesinde
kolaylıkla istilalara girişiyor, uzak- yakın
ülkeleri fethediyorlardı. Türk askerlerinin
“kasırgalar gibi birden görünüp kuşlar gibi
uzaklaşmaları” atın kendilerine sağlamış
olduğu imkanla bağlantılıydı. Eski Türk
silahları arasında ok ilk sırayı alıyordu. Oklar
tunç, demir, kemik ya da taş uca sahipti.
Türkler çeşitli oklar icat etmişlerdi. Onlar ıslıklı
ve zehirli oklar da kullanıyorlardı. Yaylar
genelde düz ya da içeriye doğru kıvrık bir
beden ve buna iki tarafta tutturulmuş ve geriye
bükülmüş iki kısa koldan oluşmaktaydı. Yaylar
en çok kayın ağacından yapılıyordu. Yayların
kirişleri genelde sığır sinirindendi.
Kahramanların yaylarının kirişleri kurt sinirinden yapılıyordu. Kullanılan silahlar
arasında kılıç önemli bir yere sahipti. Kılıç
yakın dövüşlerde kullanılıyordu. Yakın dövüş
silahı olarak kama da kullanmaktaydılar. Ayrıca
mızraklar da kullandıkları silahlar arasında
önemli bir yere sahipti. Türkler
mücadelelerinde savunma silahları da
kullanmaktaydılar. Bunlar zırh, miğfer ve
kalkandı. Türkler savaşlarda uzaktan savaş
taktiğini benimsemişlerdi. Bundan dolayı
düşmana yay gerip ok atıyorlardı. Bu durum
kendileri için kan kaybını azaltıyordu. Türk
ordusu savaşlarda saldırıya yönelik
yapılandırılmıştı. Onlar savaş meydanlarında
“kurt oyunu” ya da “turan taktiği” denilen savaş
taktiğini başarıyla uygulamaktaydılar.
Anahtar Kelimeler:
Türk
At
Ok-Yay
Kılıç
Zırh
Kurt Oyunu
Tarih boyunca savaşlarda birçok savaş âleti kullanılmıştır. Kılıçlar bu savaş âletlerinden birisi... more Tarih boyunca savaşlarda birçok savaş âleti
kullanılmıştır. Kılıçlar bu savaş âletlerinden
birisidir. Kılıçların pek çok çeşidi vardır. Bu
çalışmada Ortaçağ İslâm dünyasında kullanılan
karaçori isimli kılıç incelenecektir. Karaçori
isminin nereden geldiği bilinmemektedir. Ancak
bir hükümdar veya devlet yöneticisine nispet
edilebileceği düşünülmektedir. Bu savaş âleti
birçok kaynakta farklı şekillerde
zikredilmektedir. Kaynaklardan anlaşıldığı
kadarıyla, bu kılıç bir süvari silâhıydı. Namlusu
uzun ve eğriydi. Karaçori, Ortaçağ İslâm
dünyasında, doğuda Çin sınırlarından batıda
Anadolu ve Mısır’a kadar geniş bir coğrafyada
kullanılmıştır. Bu kılıç, Türk süvarileri tarafından
fazla kullanılması nedeniyle edebî eserlere de
konu olmuştur. Bu anlamda Esîru’d-dîn-i
Âhsiketî ve Mevlânâ Celâlu’d-dîn-i Rûmî gibi
Ortaçağ şairleri bu silâhı zikretmişlerdir.
Anahtar Kelimeler:
Karaçori
Kılıç
Savaş
Ortaçağ İslâm
Dünyası’nda Silâh
“Haçlılar” meselesi tarihin tozlu raflarında yerini almışken son yıllarda Afganistan ve ardından ... more “Haçlılar” meselesi tarihin tozlu raflarında
yerini almışken son yıllarda Afganistan ve
ardından Ortadoğu’da Irak ve Suriye krizleriyle
tekrar yine gündeme oturmuştur. Dünyanın şu
anki egemen gücü olan Amerika Birleşik
Devletleri ve onun yöneticileri eliyle “Haçlı
ruhu” tekrar dile getirilerek küresel anlamda
medya ve ülke gündemlerini yeniden işgal
etmeye başlamıştır. Ortaçağ’da tarihsel bir olgu
olarak Haçlılar ile mücadelede Türkiye Selçuklu
Devleti ve onun başkenti Konya’nın önemi
büyüktür. Bu makalede Konya’da öğrenim
gören üniversite öğrencilerinin günümüzde
yaşanan olaylar çerçevesinde Haçlı gerçeğini
tanıma düzeyi ölçülmeye çalışılmıştır. Konya,
Anadolu’ya gelen Müslümanlara uzun bir süre
başkentlik yapmış ve Haçlı saldırılarını büyük
ölçüde akamete uğratmış bir şehirdir. Alâeddin
Tepesi’nde metfun bulunan başta Sultan
Alâeddin ve II. Kılıçarslan olmak üzere,
Haçlılara karşı direnişin sembol ismi olan sekiz
Selçuklu sultanını Konya, bağrında
taşımaktadır. Bu önemli tarihsel arka plan,
özellikle Konya’da eğitim gören öğrenciler
tarafından ne ölçüde tanınıyor? Bugüne kadar
cevabı tam verilmemiş bir soru olarak
karşımızda durmaktadır. Konya’da öğrenim
gören üniversite öğrencilerine bilimsel bir
araştırma biçimi olarak anket tekniği
ISSN: 2651-2602, e-ISSN: 2548-0367
88
uygulanmış ve sonuçları SPSS ile analiz
edilerek gençlerin Haçlı tanınırlığı ölçülmeye
çalışılmış olup gençlerde Haçlılar hakkında
yeterli seviyede bir bilgi ve bilinç düzeyi
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tarih eğitimi
alanında faaliyet yürüten kurumlar başta olmak
üzere kültür ve sosyal alanda halkla ilişkiler
çalışması yaparak tarih bilincini artırmaya
dönük faaliyetler yapan yerel yönetimlerin
makale sonuçlarından yararlanacakları
düşünülmektedir.
Haçlılar
Türkiye Selçuklu
Devleti
Konya
Ortaçağ
Anket
Büyük Selçuklu Devletinin, kendinden önceki sanatsal birikimin, sonraki dönem sanat çevrelerine a... more Büyük Selçuklu Devletinin, kendinden önceki
sanatsal birikimin, sonraki dönem sanat
çevrelerine aktarılmasında önemli bir yeri
olduğu görülmektedir. Başlangıçta kendisine
bağlı bölgesel güçlerin zamanla bağımsız
devletler olmaları ve Anadolu Selçuklu Devleti
örneğinde olduğu gibi sadece bölgesinin değil,
çevre güçlerle mücadele edecek ve mimaride
kendine özgü bir gelenek başlatacak devletlerin
oluşması da Büyük Selçuklu Devleti mimari ve
kitabe geleneğine ayrı bir anlam
kazandırmaktadır.
Büyük Selçuklu Devleti’nin Nişâbur ve Rey’den
sonraki başkenti olan İsfahan, Melikşah gibi
güçlü bir sultan döneminde, kapsamlı bir imar
faaliyeti ile geniş bir alana yayılan devlet için
adeta tüm Selçuklu sanatının özeti olan bir şehir
konumuna gelmiştir.
Büyük Selçuklu cami mimarisinin öncü
yapılarının aynı zamanda Selçuklu kitabelerin de
iddialı yapıları olduğu dikkat çekmektedir.
Başkent İsfahan’da, Büyük Selçuklu mimarisi
kitabelerinde yazı türü, kitabelerin dili,
kitabelerin mimari elemanlardaki konumu,
kitabelerin yazıldığı malzeme, ayet-i kerimeler,
hadis-i şerifler, dua, tekbir, kitabelerde yer alan
devlet ricâlinin isim ve unvanları, ayrıca bani ve inşa sürecinde görev alan zevata ilişkin elkâb ve
unvanlar bu çalışmanın konusudur. Ayrıca yapım
emirleri ve inşaya ilişkin terminoloji, dönemin
politik yapısıyla ilgili siyasal mesajlar, tarih ve
takvim ifadeleri de ele alınacak konular
arasındadır.
Anahtar Kelimeler:
İsfahan
Büyük Selçuklular
Mimari
Kitabeler
Bu çalışmada, Konya merkez ilçelerinde bulunan Karamanoğlu Beyliği dönemine tarihlenen yapılar al... more Bu çalışmada, Konya merkez ilçelerinde bulunan Karamanoğlu Beyliği dönemine tarihlenen yapılar alfabetik sırayla kısaca tanıtılmış, bu yapıların üzerinde bulunan kitabeler incelenerek detaylı bir araştırmaya tabi tutulmuşlardır. Konya merkez ilçelerinde Karamanoğulları dönemine ait sekiz adet kitabeli yapı tespit edilmiştir. Kültür Bakanlığından alınan izinle, bir Yüzey Araştırması dahilinde bu kitabelerin fotoğrafları çekilerek elektronik ortama aktarılmış, sanat tarihi ve filolojik açılardan incelenerek kitabelerin hattı, dili, üslubu, kitabe üzerinde yer alan çeşitli süslemeler ve bunların sembolik anlamları ile malzeme ve teknik açılardan çeşitli tespitler yapılmıştır. Kitabelerin fotoğrafları üzerinden çizimleri de kaydedilmiştir. Yedi asır öncesinden günümüze gelmeyi başarabilen kitabelerin araştırılmasının, tarih ve kültürümüz açısından önemli olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler
Karamanoğulları yapıları, Karamanoğulları kitabeleri, Fakih dede türbesi, Hasbeyoğlu mescidi, Hasbeyoğlu Hamamı, İplikci Camii
Tarihte gülle ve mancınık kullanımı özellikle ortaçağ döneminde yaygınlaşmıştır. Devletlerin ülke... more Tarihte gülle ve mancınık kullanımı özellikle ortaçağ döneminde yaygınlaşmıştır. Devletlerin ülkelerini müdafaa etmek ve diğer ülke vilayetlerinin fethedilmesinde sıklıkla kullanılan gülle ve bunun fırlatılmasına yarayan mancınık, dönemin ağır silahları olarak kabul edilmektedir. Farklı çalışma prensiplerine sahip birçok mancınığın varlığı devletleri bu mancınıklar üzerinde çalışmalarına, daha fazla menzile sahip ve daha ağır gülleleri fırlatabilen mancınıklar icat etme yoluna götürmüştür. Karşı ağırlık prensibine dayanan ve Türk mancınığı adıyla adlandırılan mancınıklar özellikle Türklerin Anadolu’ya girmesiyle birlikte pek çok kalenin fethinde kullanılmıştır. Bu kaleler feth edildikten sonra da kalelerin muhafaza edilmesi yine bu gülle ve bunların fırlatılmasını sağlayan mancınıklarla sağlanmıştır. Günümüze sağlam olarak ulaşamayan bu ilkel fakat etkili silahlar ateşli silahların icadına kadar kendine kullanım alanı bulmuştur. Ateşli silahların ve barutun icadıyla yavaş yavaş ortadan kalkan gülle ve mancınıklar günümüzde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmakta ve dönemin teknolojisi hakkında bizlere bilgiler sunmaktadır. Bu çalışmamızda da Anadolu’nun kilit noktalarından olan Konya Gevale kalesinde 2013–2016 yılları arasında yapılan kazılarda ele geçirilen gülleler ele alınmıştır. Bu çalışmada güllelerin dönemi ve kullanım şekilleri hakkında siz sevgili okuyuculara birtakım bilgiler sunacağız.
Anahtar Kelimeler
Konya, Selçuklular, Gevale, Kale, Gülle, Mancınık
Filobad’ın yeri bugüne kadar tespit edilememiştir. Fakat yazılı kaynaklarda Konya’nın batısında, ... more Filobad’ın yeri bugüne kadar tespit edilememiştir. Fakat yazılı kaynaklarda Konya’nın batısında, Hocacihan yakınlarında olduğunu bazen doğrudan, bazen de dolaylı olarak veya satır aralarında ifade edilmekteydi. Bu bilgilerden hareketle Anadolu Selçuklu başkenti Konya’ya oldukça yakın bir noktadaki bu sarayın tespit edilmesi gerekliydi. İşte bu bilinmezi kendimize bir mecburiyet atfederek bu mesele ile hemhal olmaya koyulduk.
Anahtar Kelimeler
Filobad, Selçuklu, Saray, Köşk
Bu çalışma, Türk-İslam dünyasının olgunluk evresinin geç dönemlerinde kurulan Anadolu Selçuklu, A... more Bu çalışma, Türk-İslam dünyasının olgunluk evresinin geç dönemlerinde kurulan Anadolu Selçuklu, Artuklu, Musul ve Erbil Atabekleri ve Eyyûbî devletlerinde büyük bir gelişme gösteren tababet kültürü ve çalışmalarını kapsamaktadır. Türk-İslam dünyasının olgunluk evresinin erken döneminde olduğu gibi bu dönemde de hastanelerde hem hastaları tedavi etmeye çalışan hemde tıp tahsili yapan öğrencilere hocalık yapan bilgili ve yetenekli tabiplerin çığır açtıklarını görmek mümkündür. Dirayetli hükümdarların tabaeti ve tabipleri maddî ve manevî yönden desteklemeleri yanında bu evrede İslam dünyasını kıskacı altına alan Haçlı vge Moğol saldırılarının da etkisiyle tıp sektörüne ilgi ve ihtiyaç bir hayli artmış; sonuçta sağlık eğitimi ve öğretiminde ve tababetin pratik alanında gözle görülür sıçramalar kaydedilmiştir. Ayrıca bu dönemde Avrupa ile Türk-İslam dünyası arasında bütün bilimlerde olduğu gibi tababet bilimi ve çalışmalarında da bilgi alış verişi ve transferi gerçekleşmiştir. Ancak bu bilgi ve beceri transferinin daha ziyade Doğudan Batıya yönelik bir seyir takip ettiği gözlenmektedir.
Anahtar Kelimeler
Türk-İslam Dünyası, tabip, tababet, sağlık eğitimi