Ahmet Küçükkalfa - Academia.edu (original) (raw)

Papers by Ahmet Küçükkalfa

Research paper thumbnail of KÜRT Etimolojisi / KURD Etymology / Yemen Krallığından Abbasi Halifeliğine (250-1250) / From the Kingdom Yemen to Abbasid Caliphate (250-1250)

KÜRT Etimolojisi / KURD Etymology, 2025

ÖZET Arap kültürünün temel kaynaklarından biri olan İbn Manzur’un (1233-1312), “Lisânü’l Ar... more ÖZET

Arap kültürünün temel kaynaklarından biri olan İbn Manzur’un (1233-1312), “Lisânü’l Arab” adlı sözlüğün (1290 yılı) Kürd maddesinde Kürtler; Güney Yemen’li Ezdi Araplar’ından Amr bin Amir’in soyundandır.

Rivayetlere (efsanelere, duyumlara) göre yaklaşık M.S. 250 yılında “Amr bin Amir” diye bilinen Amr Mezikiya ile birlikte hareket eden Yemen-Himyeri devleti halkından Ezdiler, Kızıldeniz kıyısındaki Tihame bölgesinden geçen ticaret yolları boyunca yerleştiler.

Yemen Arapları veya Güney Arapları, İslâm öncesi Gassani ve Lâhmi krallıklarını kurdular. Ticaret yolu üzerindeki yerleşimlerde tutunamayanlar ticaret yollarını çevreleyen dağlarda ve çöllerde, yoksul bir yaşam sürüyorlardı. Yerleşiklerin gözünde, onlar kurtlar gibi yaşayan, yerleşik yaşamdan sürülenler, kovulanlardı. Arapça’da Kürd: “kovulanlar, sürgün edilenler” anlamındaydı. . Arapça sözlüklerinde de (Lane 1863, Almaany…) bu “Kürt Kürdi” sözcüğünün anlamları korunmuştur.

Araplar’ın Kürtleri (Ekrad-ı Arab), Arap yerleşimleri ve ticaret kervanları için tehdit unsuruydular. Onlar, dağların vadilerinden avlarına saldırmak üzere bekleyen kurtlar (*zi’b: kurt, çoğul: zû’bân, Zû’bânu’l Arab: Arap Kurtları ) gibiydiler. Bir Arap Kurdu olan ünlü şair Şenferâ’nın şiirlerinde Kürt yaşamı betimlenmiştir.

Güney Yemenli Ezdiler’den Huzayllar Mekke’yi yönetiyorlardı. Kuzey Arapları’ndan Kureyşliler, (yaklaşık M.S. 440 yılında) Mekke’de yönetimi ele geçirdiler. Huzayllar Mekke’yi terkettiler. Mekke civarındaki dağlara yerleştiler. Cahiz (781 - 868) , “Huzayllar, Araplar’ın Kürtleri’dir” derken onların dağlarda yaşamak zorunda kaldığına işaret ediyordu.

Arap-İslâm devletinin sınırları kısa sürede hızla genişlemiş, İspanya’dan-Çin sınırına yakın Seyhun (Siriderya) nehrine ulaşmıştı. Fethedilen topraklarda Arap karakollarına (garnizon, kışla karargâh) ve savaşçılara ihtiyaç vardı. Arap Kurtları, Arap ordularında katılmışlar, Arap kahramanları olmuşlardı.

Abbasi İhtilâli ile birlikte Abbasiler, Emeviler’e ve Emevileri destekleyen Arap kabilelerine karşı yok etme siyaseti gütmüşlerdir. Özellikle Son Emevi halifesi II. Mervan’ı (744-750) destekleyen Kuzey Arapları’ndan Rebia ve Mudar kabileleri, Filistin’de yerleşik Güney Arapları yani Ezdiler, Abbasiler’in hedefi olmuşlar. Abbasiler’in hedefindeki Araplar, dağlık bölgelerde çoban-göçebe yaşam sürdürmüşlerdir ve Kürt olarak adlandırılmışlardır. (Ezidi veya Yezidiler’in ataları Yemenli Ezdiler’dir.)

İki Türk devleti olan Osmanlı ve İran-Safevi devletleri arasındaki 1514 ve 1534 yıllarındaki savaşlar, Osmanlı devleti lehine neticelenmiştir. Her iki devlet arasındaki dağlık Doğu Anadolu Ve Zağros dağlık bölgesi Osmanlı devletinin egemenliğine geçmiştir. Dağlık bölgelerde çoban-göçebe yaşam sürüyordu. Yönetilmesi zordu. 1541 tarihli “Çemişgezek Kanunnamesi’nde” izlendiği gibi, dağlık bölgelerdeki göçebe-çobanların yaşamları Kürt yaşamıydı. Yeni Kürtler, İran-Türk devletinin destekleyen Türklerdi. Onlar Osmanlı belgelerine Türkmen Kürdü (Ekrad-ı Türkmen) olarak yer aldılar.

Ünlü Kürdolog Minorsky’ninde işaret ettiği gibi, Kürt adı ile örtülen bir tabaka altında, birçok halk tabakası bulunmaktadır. Dil, inanç ve gelenek açısından çok farklı toplulukların Kürt oldukları tezi, ülke gündeminin ilk sıralarındadır.

Abstract:

In the Kurdish people of Ibn Manzur's (1233-1312), "Lisânü'l Arab" dictionary (1290), which is one of the main sources of Arab culture; Amr bin Amir, one of the Yazidi Arabs from South Yemen. Is descended from.

According to legends, around 250 AD, Ezdis (Ezidis) from the Yemen-Himyeri state, who acted together with Amr Mezikiya, known as "Amr bin Amir", settled along the trade routes passing through the Tihame region on the Red Sea coast. Yemen Arabs or Southern Arabs established the “Ghassanids / The Ghassinids Jafna and Lakhm Kingdom” kingdoms before Islam Religion. Some of them those could not succeed to settle around the locations near to the trading routes were trying to survive on the mountains or deserts in very poor conditions. They were considered as the creatures living like wolfs those relegated or dismissed by the domestics. “Kurd” was meaning“ relegated or dismissed” in Arabic. In Arabic dictionaries (Lane 1863, Almaany…) this “Kürt, Kürdi (Kurd, Kurdi)” meaning were kept.

“Kurds of Arabs (Akrad-ı Arab)” were serious threat for the caravans of traders and local settlements. They were like the wolfs waiting in the dark valleys of mountains to attack their victims. It was depicted as a life of “Kurd and Wolf” in the poems of Şenfera “Kurd of Arab” poet.

Azdis of Yemen “Hudhayls tribe” were governing Mecca. In 440 a.C. Qurayshs of Northern Arabs concured Mecca and the governance. Hudhayls left the territory and moved to the mountains around Mecca. Cahiz (781 -868 a.C.) said “ Hudhayls are the Kurds of Arabs” while he was adressing that fact to let the Kurds bound to live in mountains.

The bounderies of Arab-Islam State rapidly expanded to reach a vast territory i.e. From Spain upto Chine very close to the river Sry Darya. There should be some soldiers and garrisons over the conquered territory. “Arab Kurds (Arab wolfs)” joined the Arab Armies and became Arab Heroes.

During insurrection of Abbasi movement and governance they applied a strong policy to exterminate Emevi's and Arab Tribes those supporting Emevi's. Notedly, Rabia and Mudar tribes who were Northern Arabs and Yemen Arabs who were living in Palestine have been targets of II. Mervan (744-750) since they were supporting Emevi's. (*Marwan II, last caliph of the Umayyad Caliphate) Arab's in the target of Abbasi Caliphate called (Kurd) and survived in the higher places (mountains) while sheepherding and/or living as nomads. (Azidis or Yazidis are the Azdis of Yemen).

Wars between the two Türk states as Ottoman's and İran Safawi's as from 1514 to 1534 have been finalised in favor of Ottoman Empire and the territory called East Anatolia and Zagros mountains zone have entered the Sovereignty of Ottoman Empire. Through out the mountains zone the nomads and sheephering were exile hence the management was quite difficult. As indicated in the “Çemişgezek Decree/rules” the lives over the mountains zone was typical “Wolf and Kurd people” life. New Kurds were the Turcomans supporting The İran-Türk state those were named “Türkmen Kürtler; Kurd of Turcoman or Akrad-ı Turcomans” in The Ottoman official books/archive. (*Kurds: plural in Arabic Akrad, Ekrad)

As the famous Kurdologist Minorsky points out, there are many layers of tribes/peoples under a layer covered with the name Kurdish." Nowadays a thesis is prevailing in Turkey to name many groups are Kurds as the people having too many differences by religion, language, believes, traditions and cultural aspects.

Research paper thumbnail of The rise and fall of the holy peacock (Malak Tâwûs). Condolences to Bruinessen: In Guran region, they killed the peacock, cooked it and eat, They hid their bones for “rebirth”

Uluslararası insan çalışmaları dergisi :, Jun 27, 2024

Research paper thumbnail of Vefâiyye Taraftarlarına Taziye; İki Ebu’l Vefâ, İki Vefâiyye, Efsaneler ve Gerçekler. / Condolences to Wafâiyye Fans; Two Ebu'l Vefâ, Two Wafâiyye, Legends and Realitys.

JOTS: Journal of Turkic Studies, 2024

Timurlu devletinin himayesinde entelektüel bir tarikat olan Sünni-Zeyniyye tarikatı, İslâm coğraf... more Timurlu devletinin himayesinde entelektüel bir tarikat olan Sünni-Zeyniyye tarikatı, İslâm coğrafyasında çok yaygındı. Fatih Sultan Mehmed döneminde Karamanoğulları devletinin himayesindeki Sünni-Zeyniyye tarikatının en önemli şeyhi Ebu'l Vefâ'ydı. Karaman devleti hükümdarı II. İbrahim Bey (1423-1464), Şeyh Ebu'l Vefâ için bir cami ve tekke (hankâh, dergâh, zaviye) yaptırdı. Şeyh Ebu'l Vefâ, İbrahim Bey'in vefatından sonra Fatih Sultan Mehmed'in davetini kabul etti. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'da Ebu'l Vefâ adını taşıyan bir külliye yaptırmış ve Ebu'l Vefa'yı en yüksek dini otorite olarak tanımıştır. Şeyh Ebu'l Vefâ sayesinde Zeyniyye tarikatı "Zeyniyye-Vefâiyye" adıyla tanınmış ve yaygınlaşmıştır.

Fatih dönemi belgelerinde, Aşıkpaşazâde ve damadı Seyyid Velâyed’in adları geçmemektedir yani onlar tanınmıyorlardı.

Fatih Sultan Mehmed 1481 yılında, Zeyniyye-Vefâiyye şeyhi Ebu'l Vefâ 1491 yılında vefat etti.

Seyyid Velayed'in Sünni Zeyniyye mezhebi'nin faaliyet gösterdiği Abdullah Ağa Camii, 1492 yılında Bayezid döneminde tamamlandı.

Seyyid Velâyed 2. Hac yolculuğuna 1494 yılında başladı. Seyyid Velâyed, Mekke şehrinde Sünni Zeyniyye şeyhi olmaya (icâzetnâme) lâyık görüldü. .

Fatih Sultan Mehmed döneminin en yüksek dini otoritesi (Ortodoks) Sünni Zeyniyye-Vefâiyye mezhebine alternatif bir proje olan Seyyid Velâyed'in" Irak Heterodoks Ebu'l Vefâ Bağdadi veya Ebul Vefâ Vasıti tarikatını tanıtma projesi; Seyyid Velâyed'in Sünni-Zeyniyye mezhebinin şeyhi olmasıyla sona erdi.

"Şeyh Ebu'l Vefâ'nın Menâkıbnâme'si (Ebu'l Vefâ Bağdadi veya Ebu'l Vefâ Vâsıti'nin Menâkıbnâme'si)" 1976 yılında yeniden keşfedilmiş, 1980'lerde A. Y. Ocak'ın makalelerinden sonra yeni ve tutkulu siyasi taraftarlar kazanmıştır.

Bu araştırmamızda bahsettiğimiz sebeplerle Iraklı Şeyh Ebu’l Vefâ’nın (1020-1107) Menâkıbnâmesi, Şeyh’in ölümü sonrasındaki kişi ve olayları kapsaması veya benzerlikler sebebiyle yapısal olarak sorunludur. A. Y. Ocak’ında vurguladığı gibi, çağdaşı hiçbir kaynakta doğrulayacak bir bilgi de yoktur.
.
Aşıkpaşazâde ile Aşıkpaşazâde'nin damadı Seyyid Velâyed ile Irak Şeyhi Ebu'l Vefâ-Vefâiyye arasında akrabalık bağının kurulmasının sebebine gelince; Seyyid Velayed'in müdahalesinden başka seçeneğimiz yoktur.

Seyyid Velâyed'in önce keşfettiği ve daha sonra terk ettiği Irak Ebu'l Vefâ Menâkıbnâme'sinin "1500 öncesi ve sonrası" Anadolu Tasavvufunu şekillendirdiği iddiası, "Anadolu Tasavvufunun tarihi sürecinin” göz ardı edilmesiyle mümkündür.

Abstract:

The Sunni-Zayniyye cult, which was an intellectual cult under the auspices of the Timurid state, was quite widespread in the Islâmic geography. During the reign of Fatih Sultan Mehmed (1451-1481), the king of the Ottoman Empire, the most important sheikh of the Sunni-Zayniyye cult under the auspices of the Karamanoğulları reign was Abu'l Wafâ. Karamanoğlu King II. Ibrahim Bey (1423-1464) had a mosque and lodge (hankâh, zawiya, dervish lodge, Islamic Monastry) built for Sheikh Abu'l Wafâ. Sheikh Abu'l Wafâ accepted the invitation of Fatih Sultan Mehmed after the death of Ibrahim Bey. Fatih Sultan Mehmed had a social complex (Islamic Monastry) named after Abu'l Wafâ built in Istanbul and recognized Abu'l Wafâ as the highest religious authority. Thanks to Sheikh Abu'l Wafâ, the Zayniyye cult was known as "Zayniyye-Wafâiyye" and became widespread.

Ashik Pashazâda and his son-in-law Sayyid Walayâd were not mentioned in the documents of the Fatih Sultan Mehmed period and they were unknown.

Fatih Sultan Mehmed passed away in 1481. Zayniyye- Wafâiyye sheikh Ebu'l Wafâ passed away in 1491.

Abdullah Agha Mosque, where Sayyid Walayâd’s Sunni-Zayniyye cult operated, was completed in 1492 during the reign of Bayezid II.

Bayezid II, appointed Balim Sultan as the sheikh of Haji Bektash Dervish Lodge (Islamic Monastry) in 1501. During the reign of Balim Sultan, a solid heterodox Bektashi organization was established throughout the Ottoman geography. The center of Anatolian heterodoxy was Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli Dervish Lodge (Islamic Monastry).

Sayyid Walayâd started his 2nd Hajj journey (pilgrim's journey) in 1494. Sayyid Walayâd was deemed worthy of becoming (icâzatnâma) the Sunni-Zayniyya sheikh in the city of Mecca.

The project to promote "Sayyid Walayâd's" Iraqi Heterodox Abu'l Wafâ Baghdadi or Abu’l Wafâ Vasıti cult, which is an alternative project to the (Orthodox) Sunni-Zayniyye-Wafâiyye cult, which represents the official religion of Mehmed the Conqueror; it ended with Sayyid Velayed becoming the sheikh of the Sunni-Zayniyya cult (Sayyid Walayâd is Ashik Pashazâda's son-in-law). "Sheikh Abu'l Wafâ's Menâkıbnâme (Abu'l Wafâ Bağdadi or Abu'l Wafâ Vâsıti's Menâkıbnâme)" was rediscovered in 1976 and after the writings of A. Y. Ocak in the 1980s, it gained new and passionate political supporters.

As followed in our research paper, the Menâkıbname of the Iraqi Sheikh Abu'l Wafâ (1020-1107) is structurally problematic due to fact that it includes people and events after the sheikh's death or similarities. As A. Y. Ocak emphasizes, there is no information to confirm this in any contemporary source.

Regarding the reason for the establishment of a kinship bond between Ashik Pashazâda and Ashik Pashazâda's son-in-law Sayyid Walayâd and the Iraqi Sheikh Abu'l Wafâ-Wafâ’iyya, we have no option other than Sayyid Velayed's intervention.

The claim that the Iraqi Ebu'l Vefâ Menâkıbnâme, which Seyyid Velâyed had previously discovered and later abandoned, shaped Anatolian Sufism "before and after 1500" is possible by ignoring the "historical process of Anatolian Sufism".

Research paper thumbnail of Vefaiyye Taraftarlarına Taziye: İki Ebu'l Vefâ, İki Vefâiyye, Efsaneler ve Gerçekler

in the 1980s after A. Y. Ocak's articles. Sayyid Walayâd's claim to the Sunni-Zayniyya sheikh tit... more in the 1980s after A. Y. Ocak's articles. Sayyid Walayâd's claim to the Sunni-Zayniyya sheikh title in 1494 is disputed, as contemporary sources lack evidence, and documents linking him to Ašikpashazâda and Abu'l Wafâ are from Sayyid Walayâd himself. Claims about the Menâkıbname's impact on Anatolian Sufism overlook its historical development.

Research paper thumbnail of Melek Tavus'un Yükselişi ve Düşüşü - The Rise and Fall of the Holy Peacock-Condolences to Mr. Bruinessen: In Guran region, they killed the peacock, cooked it and eat, They hid their bones for “rebirth”

International Journal of Human Studies, 2024

Melek Tavus’un Yükselişi ve Düşüşü Mr. Bruinessen’e Taziye: Ehl-i Haklar Maalesef Melek Tavusu Ö... more Melek Tavus’un Yükselişi ve Düşüşü

Mr. Bruinessen’e Taziye: Ehl-i Haklar Maalesef Melek Tavusu Öldürdüler. Etini Yediler, “Yeniden Doğum” ve “Yeniden Ziyafet” İçin Kemiklerini Özenle Ayırdılar.

2023 yılı Şubat ayında “www.academia.edu” internet sitesi tarafından, Hollanda Utrecht Üniversitesi’nde 2022 yılında gerçekleşen konferansta, ünlü Kürdolog Martin van Bruinessen’e ait "Islâm's margins: Ahl-e Haqq, angels and peacocks, and the marginal scholars who loved them / İslâm'ın marjinalleri: Ehl-i Hak, melekler ve tavus kuşları ve onları seven marjinal bilgeler " konu başlıklı bildiriye yorum yapmam istenmişti. Bu konu için uzun yıllarımı vermiştim. Sayın Mr. Bruinessen’den çok farklı tespitlerim vardı. Kapsamlı bir makale ile konuya açıklama getirmemin faydalı olacağı kararına vardım. Yazarın diğer iki makalesi de bu konuyla ilgiliydi. Konunun bütünlüğü açısından diğer ünlü Kürdolog Philip G. Kreyenbroek’un “Ehl-i Hak Dini Metinsel Mirası” üzerine makalesine de bir açıklama getirmenin gerekliliği doğmuştu. Ehl-i Haklar konusuna ilgi duyan çevrelerin sorularına cevap vermiş olmayı ümit ediyorum.

İlâhi / Elâhi ailesi hakkında bilgilerimizin ana kaynağı; bizzat aile üyelerinin kendileri hakkındaki sezgileri, duyumları (rivayetleri) ve anlatımlarıdır. Bu anlatımların yayınladığı Nur Ali Elâhi’nin resmi-official internet sitesindeki bilgilere ek olarak, diğer ana kaynağımız, oğul Behram / Bahram Elâhi’nin, Mr. Bruinesssen’in makalesinde geçen sözleridir. (Bruinessen, 2022, Bruinessen, 2020, Bruinessen, 2014, Kreyenbroek, 2022, www. ostadelahi.com; 24 Mart 2023)
35 yaşına kadar, saç ve sakalları ve uzun bir derviş giysisi ile dolaşan Nur Ali Elâhi, daha 11 yaşında Ehl-i Hakk inancının “Hünkârı-Havendigârı” Sultan İshak’ın varlığını bedeninde hissetmişti.

Behram Elâhi’nin 1982 yılında kurguladığı “kuş tüylerini geride bırakıp, mezarından uçarak kaybolan kutsal ölü Nur Ali Elâhi…” senaryosu, geleneksel Ehl-i Hak pirlerini öfkelendirdi. 1987 yılında toplanan Ehl-i Hak Meclisi’nde “Elâhi ailesi ve eserleri, inanç dışı kabul edilerek” aforoz edildi.

Ehl-i Hak dini metinlerinde (Serencam ve Kelâmlar), “Kara Davut/ Şeytan/ İblis/ Melek Tavus” bulunmaz.

Yezidi dini metinlerinde yenilmesi ve kurban edilmesi yasak olan kutsal canlılar; Tavus Melek’in avatarı horoz dâhil, Ehl-i Haklar tarafından yenilmekte ve kurban edilmektedir.

Başlangıçtan itibaren Bayrak Kuşcuoğlu ile başlayan 24 şairlik (+ şair Sail) Kelâm külliyatı (Canon) başlangıçtan itibaren Türkçe’dir.

************

The rise and fall of the holy peacock (Malak Tâwûs).

Condolences to Mr. Bruinessen: In Guran region, they killed the peacock, cooked it and eat, They hid their bones for “rebirth”.

In February 2023, “www.academia.edu” asked me to comment on a statement titled "Islâm's margins: Ahl-e Haqq, angels and peacocks, and the marginal scholars who loved them" by the famous Kurdologist Martin van Bruinessen, one of the conference papers held at the Netherlands Utrecht University in 2022. I spent many years on this subject. I had very different determinations from Mr. bruinnessen I decided that it would be useful to explain the subject with a comprehensive article. In terms of the integrity of the subject, it became necessary to provide an explanation for another famous Kurdologist Philip G. Kreyenbroek's article on “The Religious Textual Heritage of the People of the Haqq.” I hope to have answered the questions of the circles interested in the issue of Ahl-i Haqq.

The main source of our information about the Divine / Elahi family; are the intuitions, sensations (rumours) and narratives of family members about themselves. In addition to the information on the official website of Nur Ali Elâhi, published by these narratives, our other main source, son Bahram / Bahram Elâhi, Mr. These are the words of Bruinesssen in his article. (Bruinessen, 2022, Bruinessen, 2020, Bruinessen, 2014, Kreyenbroek, 2022, www. ostadelahi.com; 24 Mart 2023)

Nur Ali Elâhi, who was a bearded dervish until the age of 35, felt himself as the avatar of Sultan İshak, the "Hünkârı-Havendigâr" of the Ahl-i Hakk belief, when he was only 11 years old. Bahram Elâhi's commemoration of "The blessed deceased Nur Ali Elâhi, who left feathers in his grave and disappeared..." in 1982 angered traditional Ahl al-Haqq sages. In 1987 (Iranian Guide, Shamsi 1386) "The Elâhi family, who rejected the Ahl al-Haqq belief and was hostile," was excommunicated by the Ahl al-Haqq Council.

"Black David / Satan / Iblis / Malek Tavus" is not found in the religious texts of Ahl-i Haqq (Seranjam & Kalāms).

Sacred creatures that are forbidden to be eaten and sacrificed in Yazidi religious texts; Tavus Melek's avatar, including his rooster, is eaten and sacrificed by the Ahl-e Haqqs.

The Kalâm Collection (Canon) belonging to 24 poets (+poet Sail), starting with Bayrak Kuşçuoğlu in the 14th century, is in Turkish.

Research paper thumbnail of Nimatullahi Sufi Order, Safavids and Interviews on Nimatullahi Sufi Order (2014-2015)

Alevilik-bektaşilik araştirmalari dergisi, Jul 1, 2017

Nimetullâhiller'in Safevi Türk tarihi içindeki özel konumu, Ahmet Yaşar Ocak'ın "Marjinal Sufilik... more Nimetullâhiller'in Safevi Türk tarihi içindeki özel konumu, Ahmet Yaşar Ocak'ın "Marjinal Sufilik" adlı ünlü eserinde dikkatimi çekmişti. Mısır'da Kaygusuz Abdal Zaviyesinde, Kalenderiler'le buluşmuş olan Şah Nimetullâh-i Veli'nin müritlerine 12 dilimli başlık giydirmiş olduğu, Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın müritlerinin de 12 dilimli başlık giymeleri Nimetullâhilik, konusunu daha da ilginç kılıyor. Fuad Köprülü, Şah Nimetullah'ın Anadolu'dan Hindistan'a ve Türkistan'a kadar her yöne dağılan müritleri sayesinde Safeviler'in Şiiliğe geçişinde önemli rolü olduğuna işaret eder. Safevilerle aile ilişkileri de (akrabalık) kuran Nimetullahiye ailesi; Şah İsmail zamanında, Şah Nimetullah'ın soyundan gelen ve Mir Nizamuddin Abdulbâki'nin (ö. 1514), 1511 yılında sadr (bakan, vekil) ilan edilmesiyle, devlet yönetiminde de yer almıştır. Safeviler zamanında Şah Nimetullah'ın Mahan'daki (İran) türbesi genişletilmiş ve günümüze kadar süren önemli ziyaret yerlerinden olmuştur. Nimetulahilik'in en üst konumunda olan kişilerle yaptığım bu röportajlarımın, çok uzun bir tarihe sahip bu sufi topluluğun, günümüzdeki durumuna dair bir objektif bir bakış sağlamasını umuyorum.

Research paper thumbnail of TÜRKMEN KÜRTLER / TURCOMAN’S KURDS  / Ekrad-ı Türkmen : Hem Öz-be-Öz Türk, Hem Kürt / Turcoman’s Kurds : Both Original Turc and Either Kurd

Muslim identity was important and had priority within the limited area of the cities surr... more Muslim identity was important and had priority within the limited area of the cities surrounded by the walls.In the cities, there could be some people, soldiers, clergy, professionals and or merchants related or connected to the Palace. Turkish was mainly the name of the nomads in the countryside. In the words of Keykavus (1062 AC ), “A Turkish had two sons those did not stay in Turkishness but went down to the city” should be one of the austere expressions of the belives of he Urban-Muslim towners.) In the city dwellers point of view, a wide variety of ethnic, cultural and sociological definitions were prevailing for those outside thecity.There are some notes in Western documents that rural Turks are also referred as "bedouins". (Cahen, 1994: 105)

“People in Istanbul and other cities would not call themselves Turks.They call the name Turkish for the villagers and nomads of Anatolia. Educated people living in cities started to define themselves in ethnic terms in modern times under the influence of nationalist ideas that swept Europe after 1789 French Revolution.” (Lewis, 2007: 403-404) 1789 French Revolution, wich disintegradet the empires with despite the "nationalist" ideas, neither the Turkish soldiers who fought on the Caucasian front in 1915 and the Turkish villager of Central Anatolia (1918-1923) did not know that he was Turkish either. (Aydemir, 2009:112, Karaosmanoğlu, 1998: 173).

As seen in Şeref Han's work “Şerefname”, which is one of the main sources* of Kurdology, the communities mentioned as Kurds are mostly “Ulu Yörük Turkmens (High Country Nomadic Turcoman) / Turkmen Kurds”.

In accordance with the definition made by famous Kurdologist Minorsky, “There are a lot of ancient people covered with the Kurdish name who are not traditional Kurds as per the examples of Zazas (Non-Kurd), Gorans ( Görens ) and Küresins.” (Minorsky, 1977: 6/1091, Bruinessen, 2013:171-172)

Research paper thumbnail of Ayasofya kütüphanesi

Donated by Klaus KreiserReprinted from in : İlgi Mecmuası, Sayı: 37, 1983

Research paper thumbnail of Hünkâr’ın Aslanları (Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin Aslanları)

ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2017

Ülkemiz araştırmacıları, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan- Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati s... more Ülkemiz araştırmacıları, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan- Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı Sahra’dan, orada taşa çevirdiği aslanlardan genellikle uzak durmuşlardır. Bu araştırma yazımız, bölgeye yapılan iki keşif gezisini de kapsamaktadır. Luristan bölgesindeki aslan mezar taşlarının oluşumu ve tarihi incelenmiştir. Oryantalistlerin sürekli ilgi alanında bulunan bölge, kültürel tarihimizin bir parçasıdır.

Research paper thumbnail of Şehid Ali Paşa Kütüphanesi

Türk Kütüphaneciliği/Turkish Librarianship, 1984

Eski kütüphane yapıları, Geleneksel Kütüphaneciliğimiz'™ bugüne gelebilmiş somut ve en çarpıcı öğ... more Eski kütüphane yapıları, Geleneksel Kütüphaneciliğimiz'™ bugüne gelebilmiş somut ve en çarpıcı öğelerindendir. Genelde tartışma götür se de, böyle bir yargı, hiç değilse İstanbul ölçeğinde tutarlı sayılmak gerekir ve pek çok olgunun çekim merkezi olagelmiş bu Kent, sadece Sultanahmet'ten Aksaray'a , uzanan çizgide, sağlı-sollu, (XVII. Yy.'dan XIX. Yy.'a) iki yüzyıllık mimari etkinliğin kütüphane türünde azımsan mayacak sayıda örneğini sergiler.

Research paper thumbnail of FİRDEVSİ ve ŞAHNAME'NİN KAYIP HİKAYELERİ

Iran’li sair Firdevsi’nin (940-1020) eseri Şahnâme’nin ilk ve en onemli destani “Iran hukumdari F... more Iran’li sair Firdevsi’nin (940-1020) eseri Şahnâme’nin ilk ve en onemli destani “Iran hukumdari Feridun, Demirci Kavâ ve Arap hukumdari Dahhâk” konusuna yogunlasarak; eserin ortaya cikisi, gelisimi ve un kazanma sureci incelenmistir. Iran hukumdari Feridun’un hikâyesi birebir Pers hukumdari Kirus’un yasami uzerinden kurgulanmistir. Herodot, Ksenophon ve Tevrat’ta Pers hukumdari Kirus’un yasami cok ayrintili anlatilmistir. Iran sozlu anlatim geleneginde Part donemi kahramanlik hikâyeleri onem kazanmisti. Pers donemi hatirlanmiyordu. Pers hukumdari Kirus’un hikâyesi, ancak Part donemi kahramanlik hikâyelerinde yer buldu. Part hukumdarligini yikan Sasaniler, Part kahramanlik hikâyelerini, “Keyanlar-Kavian” olarak yeniden adlandirdilar. Hint Caynaizm ve Budist-Uygur hikâyelerinde Demirci Kavâ destani’na ilham verecek hikâyelere rastladim. Yazimi uzerinden gecen 1.000 yillik donemde Şahnâme ve sair Firdevsi hakkinda, bazi yazarlara ait hos satirlar vardi. Iyi bir hikâye kolayca olusmustu...

Research paper thumbnail of Hünkâriler Luristan Hünkârileri: Lekler, Zendler, Lurlar, Bahtiyariler ve Türkler

ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan-Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı ... more Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan-Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı Sahra’da taşa çevirdiği aslanlar konusu ilgimi çekmiş ve 2016 yılında Luristan’a gerçekleştirdiğim keşif gezisi bir araştırmaya dönüşmüştü. Hünkâr, geleneksel Doğu- Batı “Hac ve Göç” yolundan yani Hemedan-Kuzey Luristan (Lek–Delfan) toprakları üzerinden Irak topraklarına geçmişti. Hünkâr’ın Vilayetnamesi’nde izlendiği gibi bölgede Hünkâr’a bağlı Hünkâri inancı yeşermişti.Günümüz Hünkâri inancı, Hünkâr’dan yaklaşık yüz yıl sonra bölgede (Lek–Delfan’da) faaliyet gösteren Sultan İshak’ı inanç kurucusu olarak kabul eder. Öğreti de (İnanışta) yüce yaratıcının adı Farsça “Havendkâr” idi. (Havendkâr, Handkâr, Havendigâr, Hüdâvendigâr, Hünkâr) Türkiye Türkçe’sinde “Hünkâr” ve “Hüdâvendigâr” biçimi önem kazanarak, dünyevileşmiştir. Sadık Safizade’nin derlediği “Name-i Serencam” adlı inanca ait kutsal kitapta, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli, yaşadığı zamanın Hünkâr’ıdır. İnancın ilk ve en önemli şairi ...

Research paper thumbnail of BAYRAK KUŞCUOĞLU Ehl-i Hak / Hünkâri İnancının Ulu Ozanı BAYRAK KUSHCUOGLU : Holy Poet of Ahle Haqq - Hünkâri Sufi Order Belief

Ehl-i Hak/ Hünkâri inancının kurucusu Sultan İshak'tan (Sahak) sonra inancın liderliğini üstlenen... more Ehl-i Hak/ Hünkâri inancının kurucusu Sultan İshak'tan (Sahak) sonra inancın liderliğini üstlenen Şah İbrahim'dir. Bayrak Kuşcuoğlu, Şah İbrahim döneminin şairi ve en ünlü ozanıdır. Bayrak Kuşcuoğlu'nun şiirlerinde İran-İlhanlı devletinin başkenti Zencan-Sultaniye'den bahsetmesi ve Şah İbrahim döneminin şairi olması; onun 14. Yüzyılın ilk yarısında yaşadığına dair güçlü kanıttır.

Research paper thumbnail of Orman-Oraman etimolojisi üzerine

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 2014

Sibirya ormanlarında başlayan Türk yaşamında orman ile ilgili çok zengin söz varlığı bulunmaktadı... more Sibirya ormanlarında başlayan Türk yaşamında orman ile ilgili çok zengin söz varlığı bulunmaktadır. Orman yaşamıyla ilgili zengin söz varlığı, Gök Tanrıcı Şamanlar ile Türk-Moğol coğrafyalarının bir ucundan diğer uçlarına taşınır. Türkçe'de "Oraman" kelimesine en yakın kelime Orman'dır. Orman, ağaçlardan meydana gelse de "orman" kelimesi etimolojik olarak "ağaç" kelimesinin çoğulu değildir. Ağaç ile orman-oraman'ın bağı için çoban yaşam kültürü belirleyici olmalıdır. Altay-Türk dillerindeki "orak" sözcüğünün "or: biçmek" kökünün "orman-oraman"a da kök olduğu kabul edilmektedir. 762 yılında Mani dinine geçen Uygurlar'ın "kurt doğuş" efsanesinden, "ağaç doğuş" efsanesine geçmeleri, Moğollar'ın kayıtlarını tutan Uygur bilgelerin ve şamanların Moğollarla birlikte Azerbaycan'a ve Yakındoğu'ya gelmeleri, Uygurlar'ın ağaç ve ilahi nurla ilgili inançlarının akraba ve komşu halklardaki (Ehl-i Hakk topluluklar) sürekliliği, orman-oraman bağına da güçlü bir işarettir. Arapça yazımda orman ve oraman yazımları aynıdır. Arapça yazıda sesli harflerin olmaması ve yazılı eğitime uzak halkın dilinde "orman" sözcüğü, kuralsız olarak "oraman" sözcüğüne dönüşmüş olmalıdır.

Research paper thumbnail of Hatâyiler: Etimoloji, Tarih ve Kültür

ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile bağlantılı olarak değerlendirmişler ve ... more Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile bağlantılı olarak değerlendirmişler ve Arapça yazım kurallarına bağlı olarak Hatayi sözcüğünü “Hatalı” olarak okumuşlardır. Bu okuma, bu yönde bir söylentiye (rivayet) sebep olmuş görünüyor. Azerbaycanlı yazar Abbaslı’nın yayınladığı bu söylenti, Şah İsmail şiirlerine odaklanan yazarlar tarafından sürekli tekrarlanmıştır. Hatâyi sözcüğünün ardında Doğu tarih ve kültürünü etkileyen çok zengin bir Hatayi kültürü vardır. Bu kültür batıya taşınarak, İslâmi güzel sanatların mayası olmuştur. Şah İsmail de bu kültürü himaye eden, geliştiren ünlü Türk hükümdarı ve şairlerindendir. Şiirlerinde “Hatayi” mahlâsını seçmesinin asıl sebebi, güzel sanatlarla yoğrulmuş Hatâyi kültürü olmalıdır.

Research paper thumbnail of FİRDEVSİ VE ŞAHNAME'NİN KAYIP HİKÂYELERİ / FERDOWSI AND LOST STORIES OF SHAHNAMEH (THE BOOK/ EPIC OF KINGS)

Journal of General Turkish History Research / Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2021

FERDOWSI AND LOST STORIES OF SHAHNAMEH (THE BOOK/ EPIC OF KINGS) Focusing on “King Feridoun of I... more FERDOWSI AND LOST STORIES OF SHAHNAMEH (THE BOOK/ EPIC OF KINGS)

Focusing on “King Feridoun of Iran, Ironmaster Kawah and King Zohak of Arab”, the first and the most important epic of Shahnameh (The Book / Epic of Kings), the work of Iranian poet Ferdowsi (940-1020), creation of the work, its development and reputation process have been examined hereunder. In this work, the Story of King Feridoun of Iran, is literally fictionalized over the life of Persian King Cyrus. In Herodotus, Xenophon, and Torah, the life of Persian King Cyrus was told in detail.

In the Iranian oral narrative tradition, heroic stories of the Parthian empire period have gained importance. Persian empire period was not being remembered. The story of Persian King Cyrus has taken a place, solely in heroic stories during Parthian Empire. The Sassanids, who had destroyed the last Parthian kingdom, have renamed the Partian heroic stories as “Kaianides” legends. I have come across stories which would inspire the Ironmaster Kawah epic, in Indian Jainism and Buddhist – Uyghur stories.

There were pleasant lines of several authors about Shahnameh (The Book/Epic of Kings) and poet Ferdowsi, throughout the period of 1.000 years, passed since its writing. A good story was easily created. According to the story; “King of Ghazni Turkish State, Mahmud, promised poet Ferdowsi one gold dinar for each couplet. The King was obliged to pay 60.000 gold dinars for 60.000 couplets. The treasury of King was insufficient then he paid 60.000 silver dirhams to the poet. The poet did not accept and…”. According toorientalist Helmut Ritter, the story between poet and the king was not true. When Mahmud became The King of Ghazni (in 999), the poet had already written the half of Shahnameh (The Book / Epic of Kings). King Mahmud had never been interested in the epics of Iranian Kings. “Ironmaster Kawah” which was not in the previous epics, was added to the epic.

Research paper thumbnail of ALİ İLAHİLER: Ali İlahi İnancı ve Seyyid İnayed Öyküleri Üzerine Röportaj (2014)

Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi / Forschungszeitschrift über das Alevitentum und das Bektaschitentum, 2019

19. yüzyılda ve 20. Yüzyılın başında Ehli Hak toplulukları inceleyen Rus oryantalistle... more 19. yüzyılda ve 20. Yüzyılın başında Ehli Hak toplulukları inceleyen Rus oryantalistlerin dikkatini çeken Ali İlâhiler’in bir çok dini pratiği Ehl-i Haklar’la aynı olmasına rağmen, temel bazı farklılıkları da göze çarpmaktadır:
Ehl-i Hak inancının merkezi olan Kerend-Oraman (Orman, Horoman, Hewraman) Lek –Delfan bölgesi, Hemedan - Kerkük yolu üzerinde, günümüz İran-Irak sınırında, Orta Zağroslar’da, İran-Luristanı’nın (günümüz Kirmanşah vilayetinin) kuzeybatı köşesidir. Yüzyıllar boyunca bölgedeki çoban toplulukların yazın yaylalara çıkış ve kışın kışlaklara (kışlak: kışla, ordugâh, karargâh) sıcak düzlüklere iniş yolunun tam merkezinde olan Lek-Delfan bölgesi, aynı zamanda Doğu –Batı yönündeki en önemli Hac-Göç ve Ticaret yolu üzerindedir. (Küçükkalfa, 2015: 69-79, Küçükkalfa 2018) Günümüzde Ali İlâhiler ve Ehl-i Haklar’da bir çok dini pratik ortaktır. Ali İlâhiler’de, kendilerini genellikle Ehl-i Hak (Hünkâri, Hâvendigâri, Hüdavendigâri) olarak tanımlamaktadırlar. Bölgede farklı inanç ve etnik yapıdan doğan çeşitlilikten bahsedileceği gibi, aynı coğrafyayı paylaşan bu gruplar arasında benzeşmeler ve geçişlerde kaçınılmaz bir gerçekliktir. Röportajımızı yaptığımız İltimas Ahmediyan’da İran Azerbaycanı’nda doğan ve Tebriz’de yaşayan bir Türk olarak, kendisini Ali İlâhi olarak tanımlamaktadır.

Ali İlâhi inancının merkezinde Hz. Ali’nin ilâhiliği (tanrılığı) bulunmasına karşılık, Ehl-i Hak inancının merkezinde kutsal kitap Serencam’da izlendiği gibi Sultan İshak (ve donları yani görünümleri) yer alır. (* İslâmın 4. halifesi Ali’yi referans alan değinmeleri ret etmiyorum.)

Ali İlâhiler ve Ehl-i Haklar konusunda diğer bir temel farklılık 3 (üç) günlük oruç tarihi konusundadır. Astronomik hesaplamalarla ve Arap aylarına bağlı olarak her iki topluluğun oruçları arasında 33 (otuz üç) günlük fark vardır. 2016-2017 dönemi için 3 (üç) günlük oruç tarihleri Ali İlâhiler için 12-13-14 Aralık 2016, Ehl-i Haklar için 14-15-16 Ocak 2017’dir.

Bayrak Kuşcuoğlu ile başlayan 24 kutsal şaire ait nefeslerde, Ali İlâhiler’e ait 3 (üç) günlük oruca dair hiçbir işarete rastlanmaz.

Ali İlâhiler, Irak kökenli Seyyid Abdullah Musavi el-Iraki’nin manevi liderliğine bağlıdırlar. Ali İlâhiler’in aksine, Ehl-i Haklar’da halen merkezi liderlik yoktur.

Röportaj yaptığım İltimas Ahmediyan’ın babası, Seyyid İnayed öykülerinin doğrudan tanığı ve anlatıcısıdır. Ahmediyan’ın evinde ve köyünde tekrar edile gelen, inanca ait değerli hatıralardır.

Bu röportajın Ali İlâhiler ve inançları hakkında daha objektif bakış sağlamasını umuyorum. Röportaj 2014 yılında Tebriz’de gerçekleştirilmiştir. 2015 yılında Ehl-i Hak inancının yoğun olduğu Luristan bölgesine bir seyahatim oldu.

ABSTRACT :
Although many religious practices of Ali Ilâhi Sufi Order, which has drawn attention of Russian orientalists examining Ahl-e Haqq Sufi Orders in the beginning of 19th and 20th centuries, are same with Ahl-e Haqq Sufi Order, several main differences are also noticeable:

Kerend-Oraman (Orman, Horoman, Hewraman) Leq (Laki) –Delfan region, which is the center of the Ahl-e Haqq Sufi Order, is on the road of Hemedan - Kirkuk, on today’s Iran-Iraq border, at Middle Zagros, in the northwest corner of Iran-Luristan (today’s Kermanshah province). Leq-Delfan region, which is in the center of the road which is used by the shepherd communities in the region throughout centuries for climbing to plateaus on summer and for descending to winter quarters (winter quarters: barracks, camp, headquarters), hot flats, is also on the road of the most important Haj-Migration& Trade Road in direction of East-West. (Küçükkalfa, 2015: 69-79, Küçükkalfa 2018). Today, most of the religious practices are common in Ali Ilâhi Sufi Order and Ahl-e Haqq Sufi Order. Ali Ilâhi Sufi Order usually defines itself as Ahl-e Haqq (Hünkâri, Hâvendigâri, Hüdavendigâri). The variety in the region, generated from different beliefs and ethnicity, may be mentioned while it is an inevitable truth that there are similitudes and transmissions between the groups, which are sharing the same geography.

Iltimas Ahmediyan, with whom we have made an interview, defines himself as Ali Ilâhi, as a Turkish, born in Iran’s Azerbaijan and living in Tabriz.

While Hz. Ali’s divinity is the center of the Ali Ilâhi Sufi Order belief, Sultan Ishak (and his appearances) is the center of the Ahl-e Haqq Sufi Order, as it may be seen from Serencam, the Holy Scripture. (* I do not reject the mentions referring to Hz. Ali, 4th khalifa of the Islam.)

Another main differance between Ali Ilâhi Sufi Order and Ahl-e Haqq Sufi Order is the date of 3 (three) days of fasting. There is a difference of 33 (thirty three) days between the fasting of the both communities, depending upon the astronomical calculations and Arabian months. As per the 2016-2017 period, dates of the 3 (three) days fasting were 12-13-14 December 2016 for Ali Ilâhi Sufi Order and 14-15-16 January 2017 for Ahl-e Haqq Sufi Order.

There is no sign on 3 (three) days fasting pertaining to Ali Ilâhi Sufi Order, in the nefes (poems) of the 24 holy poets, beginning with Bayrak Kuşcuoğlu.

Ali Ilâhi Sufi Order is depending on spiritual leadership of Seyyid Abdullah Musavi el-Iraki, with Iraq origin. Contrary to Ali Ilâhi Sufi Order, there is still no central leadership in Ahl-e Haqq Sufi Order.

Iltimas Ahmediyan, with whom I made an interview, is son of a direct witness and narrator of Seyyid Inayed stories. These stories about belief, repeated in Ahmediyan's home and village, are precious memories.

I hope that this interview will provide a more objective perspective to Ali Ilâhi Sufi Order and their beliefs. The interview took place in Tabriz, in 2014. I had a journey to Luristan area, in where Ahl-e Haqq Sufi Order belief is intense, in 2015.

Research paper thumbnail of HÜNKARİLER / Hunkaris / Die Hunkari

“Hünkâr, bir kavmin içinde bir müddet eğleşti. Orada, bir bacının, doğan oğlunu oğul edindi. O il... more “Hünkâr, bir kavmin içinde bir müddet eğleşti. Orada, bir bacının, doğan oğlunu oğul edindi. O ilde, birçok kerametler gösterdi. Bir gün, o ilde, bir toplulukla giderken bir ırmağa yaklaştılar, Irmaktaki balıklar, baş çıkarıp Hünkâra selâm verdiler. Hünkâr, selâmlarını alıp sağ olun, varın, tespihinizde* (*tespih ile tanrının adını anmak,
dua) olun” dedi. Bu çeşit mucizelerle o halkı, kendisine muhip etti. Şimdi o kavme Hünkâriler derler.”
Vilâyetname (Gölpınarlı, 1958: 17)

Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan-Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı Sahra’da taşa çevirdiği aslanlar konusu ilgimi çekmiş ve 2016 yılında, Luristan’a keşif gezim, bir araştırmaya dönüşmüştü. Hünkâr, geleneksel Doğu- Batı “Hac ve Göç” yolundan yani Hemedan-Kuzey Luristan (Lek–Delfan) toprakları üzerinden Irak topraklarına geçmişti. Hünkâr’ın Vilayetnamesi’nde izlendiği gibi bölgede Hünkâr’a bağlı Hünkâri inancı yeşermişti. Günümüz Hünkâri inancı, Hünkâr’dan yaklaşık yüz yıl sonra bölgede (Lek–Delfan’da) faaliyet gösteren Sultan İshak’ı inanç kurucusu olarak kabul eder. Öğreti de (İnanışta) yüce yaratıcının adı Farsça “Havendkâr” idi. (Havendkâr, Handkâr, Havendigâr, Hüdâvendigâr,, Hünkâr) Türkiye Türkçe’sinde “Hünkâr”ve “Hüdâvendigâr” biçimi önem kazanarak, dünyevileşmiştir. Sadık Safizade’nin derlediği “Name-i Serencam” adlı inanca ait kutsal kitapta, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli, yaşadığı zamanın Hünkâr’ıdır. İnancın ilk ve en önemli şairi Bayrak Kuşcuoğlu’nun şiirleri de Türkçe’dir.

Sultan İshak’ın takipçileri Hünkâriler günümüz İran sahasında “Ehl-i Hak” (ve Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi”) topluluklarıdır. İnançları esas olarak şiir formunda korunmuştur. “Farsça: Guyende, Arapça: Kelâmgu, Türkçe: Söyleyici” olarak hitap edilen 24 sufi söyleyici, başlangıç tarihlerinden itibaren inancı, Türkçe şiir-nefeslerle ifade etmişlerdir. İnanç kurucusu Sultan İshak’tan sonra inancın en kutlu kişisi, inanç kurucusunun torunu ve aynı zamanda Sultan İshak’tan sonra inancın liderliğini üstlenen Şah İbrahim’dir. Şah İbrahim döneminin söyleyicisi (kelâmgu, guyende) Bayrak Kuşcuoğlu, Ehl-i Hak inancın ilk söyleyicisi ve en önemli, en bilinen ve en ünlü şairidir. (Kuşkusuz sonraki dönemlerde diğer etnik gruplara hitap eden şairler de vardır.) Ehl-i Haklar’la ilgili çevreler, 24 guyendeden Kul Veli ve Kuloğlu’nun Hacı Bektaş’la, Yunus’un Yunus Emre ile ilgili olduklarını düşünmektedirler. (Bu konunun da araştırılması umuduyla.) İnancın takipçilerinden özellikle Türk-Ateş Beyli topluluğu, en büyük topluluk olup, çeşitli tahminlere göre, Ateşbeyliler’in oranı %30-40 arasındadır. (Hünkâri inancı yani “Ehl-i Hak’lar” ve Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi’ler” ayrı bir yazı konusudur.)

Orta Doğu coğrafyasında bin yıllık Türk egemenliğinin başlamasıyla birlikte, Hünkâri inancının yeşerdiği Hemedan-Musul arasındaki bu “Hac ve Göç” yoluna, Türk soylu toplulukları yerleşmiş, yüzyıllar boyunca yolun güvenliği, öncelikle Türk soylu topluluklara emanet edilmiştir. (Kanuni’nin 1533-1535 seferi sonrası Hemedan şehrinden Musul’a kadar topraklar Osmanlı yönetimindedir.)

Günümüzde Luristan bölgesinin ve Lekler’in etnik yapısı hakkında tartışmalar sürmektedir. Bu araştırmamızın gösterdiği gibi Lekler, Anadolu’da hatta İran’da soydaşları olan, Türk asıllı topluluklardır.

Oryantalistlerin sürekli ilgi alanında bulunan bölge, kültürel tarihimizin bir parçasıdır.

Abstract :
I was interested with the subject of The lions (in the Lions Sahara gorgonised by Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli during his journey from Horasan-Nişabur to Anatolia ) and than in my exploration jurney to Luristan in 2016 has been transformed into a research study .Hünkâr had reached to Iraq passing through the traditional East-West “Pilgrimage and Migration” route which is known as Hemedan-North Luristan (Leq-Delfan) lands. As it is told in the itinary ie “Hünkâr’s Vilayetname” Hünkâri belief (faith) had been raised and spread based on Hünkâr himself. Today Hünkâri belief deem Sultan Ishak who was active in the area (at Leq-Delfan) as the founder of that belief roughly 100 years after Hünkâr himself.In teaching (belief/practice), the supreme creator's (God) Persian name were “Havendkâr” (Havendkâr, Handkâr, Havendigâr, Hüdâvendigâr, Hünkâr). In Turkey, Turkish saying as “Hünkâr”and/or “Hüdâvendigâr” took over and have gained importance and been planetary. Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli recognised as Hünkâr of his time as it is indicated in the holy scripture compiled by Sadık Safizade among the belivers called “Name-i Serencam” Poems of Bayrak Kuşcuoğlu are also Turkish, who was the first and most important poet of that belief.

Today, in terrytory of Iran, followers of Sultan Ishak are communities called as “Ehl-i Hak” (and Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi”). Their beliefs are principally expressed(protected) in poem form. 24 Sufi narrators who are called as Guyende (in Persian) , Kelâmgu (in Arabic), Söyleyici (in Turkish) have expressed the belief in Turkish in poem and/or breath (nefes) form. Most blessed person of the belief is Shah Ibrahim who is Ishak Sultan's grandson and also undertook the leadership of the belief after Ishak Sultan who was the founder of the belief.

Bayrak Kuşcuoğlu was the first , well known and the most improtant narrator (kelâmgu in Arabic, guyende in Turkish) and famous poet of Ehl-i Hak belief in Shah Ibrahim's period. ( No doubt that there are poets addressed to other ethnic groups in later periods.) Communities interested in Ehl-i Hak think that among the 24 guyende, Kul Veli and Kuloğlu are related to Hacı Bektaş, Yunus is related with Yunus Emre (we hope this matter is deeply being searched ). Especially, Turkish-Ateş Beyli is the biggest community of followers of that belief that Ateşbeyliler with regard to several estimations might cover between 30-40% .(Hünkâri belief, in other saying, "Ehl-i Hak” and Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi” groups are subject to another article)

Turkish noble communities were settled in this “Pilgrimage and Migration” path between Hemedan and Musul where Hünkâri belief had risen upon one thousand year of Turkish sovereignty had begun in Middle East geography that the security of the path was entrusted to primarily Turkish noble communities for hundreds of years. (The terrytory from Hemedan city to Musul were under Ottoman reign after Kanuni’s campaign to conquer in 1533-1535 )

At present, debates about Luristan region and Leks’ ethnicity continue. As our research shows that Leks are Turkish origin communities those have cognates/relatives in Anatolia and even in Iran.

The area which is constantly in the scope of orientalists’ is a part of our cultural history.

Research paper thumbnail of Şahlar Sufiler Türkmenler  -  Shahs, Sufis & Turcomans (1036-1925)

Şahlar, Sufiler, Türkmenler (1036-1925) Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Kaçarl... more Şahlar, Sufiler, Türkmenler (1036-1925)
Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Kaçarlar,
Kızılbaşlar, Şahsevenler, Aleviler, Şah İsmail

Shahs, Sufis & Turcomans (1036-1925)
Garagoyunlus, Aghgoyunlus, Safavids, Afshar & Qajar Dynastys,
Qizilbashs, Shahsavans, Alevitens, Shah Ismail

Research paper thumbnail of HATÂYİLER: ETİMOLOJİ, TARİH, KÜLTÜR / Hatâyi’s: Etymology, History and Culture / Die Hatâyi: İhre Ethomologie, ihre Geschichte und Kultur

Alevilik - Bektaşilik Araştırmaları Dergisi / Forschungszeitschrift über Alevitentum und Bektaschitentum, 2018

Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile bağlantılı olarak değerlendirmişler ve... more Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile
bağlantılı olarak değerlendirmişler ve Arapça yazım kuralarına
bağlı olarak Hatayi sözcüğünü “Hatalı” olarak okumuşlardır.
Bu okuma, bu yönde bir söylentiye (rivayet) sebep olmuş görünüyor.
Azerbaycanlı yazar Abbaslı’nın yayınladığı bu söylenti,
Şah İsmail şiirlerine odaklanan yazarlar tarafından sürekli tekrarlanmıştır.

Hatâyi sözcüğünün ardında Doğu tarih ve kültürünü etkileyen
çok zengin bir Hatayi kültürü vardır. Bu kültür batıya taşınarak,
İslâmi güzel sanatlarının mayası olmuştur. Şah
İsmail’de bu kültürü himaye eden, geliştiren ünlü Türk hükümdarı
ve şairlerindendir. Şiirlerinde “Hatayi” mahlâsını seçmesinin
asıl sebebi, güzel sanatlarla yoğrulmuş Hatâyi kültürü
olmalıdır.

/

Researchers usually evaluate the word " Hatâyi" related with
Shah Ismail and read the word "Hatayi" as "Hatalı" according to
the Arabic writing rules. This reading seems to be caused such
a rumor. This rumor issued by Azerbaijani writer Abbaslı for the
first time and constantly repeated by the writers who focused
on Shah Ismail poems.

Behind the word " Hatâyi", there is a very rich " Hatâyi" culture
which effected Eastern history and culture. This culture is
carried to the west and became the yeast of the islamic fine arts.
Shah Ismail is one of the famous Turkish sovereigns and poets
who protected and improved this culture. The real reason for
him to choose Hatayi pseudonym in his poets should be Hatâyi
history and culture which is molded by fine arts.

/

Die Forscher haben des Öfteren das Wort Hatâyi in Zusammenhang mit
dem Schah Ismail interpretiert und dieses Wort abhängig von den arabischen
Schreibregeln als “fehlerhaft” (“Hatalı”) gelesen und gedeutet. Diese Lesart
scheint der Grund für die Entstehung eines Gerüchts (Überlieferung) in dieser
Richtung zu sein. Dieses von dem Aserbaidschanischen Autor Abbaslı verbreitete
Gerücht ist auch von jenen Autoren, die sich auf die Gedichte von Schah
Ismail konzentriert haben, kontinuierlich wiederholt worden.

Hinter dem Wort Hatâyi steckt jedoch eine sehr reichhaltige Hatayi-Kultur,
welche die Geschichte und Kultur des Ostens geprägt hat. Diese Kultur,
die nach Westen gebracht wurde, bildete den Kern der Schönen Künste des
Islams. Schah Ismail gehört zu den türkischen Herrschern und Dichtern, die
diese Kultur schüMten und förderten.

Der wahre Grund dafür, warum er sich in seinen Gedichten das Pseudonym
“Hatayi” aussuchte, hängt wohl damit zusammen, dass die Hatâyi-Kultur von
den Schönen Künsten geprägt ist.

/

Reference: Published in https://www.abked.de/index.php/abked/article/view/77

Research paper thumbnail of KÜRT Etimolojisi / KURD Etymology / Yemen Krallığından Abbasi Halifeliğine (250-1250) / From the Kingdom Yemen to Abbasid Caliphate (250-1250)

KÜRT Etimolojisi / KURD Etymology, 2025

ÖZET Arap kültürünün temel kaynaklarından biri olan İbn Manzur’un (1233-1312), “Lisânü’l Ar... more ÖZET

Arap kültürünün temel kaynaklarından biri olan İbn Manzur’un (1233-1312), “Lisânü’l Arab” adlı sözlüğün (1290 yılı) Kürd maddesinde Kürtler; Güney Yemen’li Ezdi Araplar’ından Amr bin Amir’in soyundandır.

Rivayetlere (efsanelere, duyumlara) göre yaklaşık M.S. 250 yılında “Amr bin Amir” diye bilinen Amr Mezikiya ile birlikte hareket eden Yemen-Himyeri devleti halkından Ezdiler, Kızıldeniz kıyısındaki Tihame bölgesinden geçen ticaret yolları boyunca yerleştiler.

Yemen Arapları veya Güney Arapları, İslâm öncesi Gassani ve Lâhmi krallıklarını kurdular. Ticaret yolu üzerindeki yerleşimlerde tutunamayanlar ticaret yollarını çevreleyen dağlarda ve çöllerde, yoksul bir yaşam sürüyorlardı. Yerleşiklerin gözünde, onlar kurtlar gibi yaşayan, yerleşik yaşamdan sürülenler, kovulanlardı. Arapça’da Kürd: “kovulanlar, sürgün edilenler” anlamındaydı. . Arapça sözlüklerinde de (Lane 1863, Almaany…) bu “Kürt Kürdi” sözcüğünün anlamları korunmuştur.

Araplar’ın Kürtleri (Ekrad-ı Arab), Arap yerleşimleri ve ticaret kervanları için tehdit unsuruydular. Onlar, dağların vadilerinden avlarına saldırmak üzere bekleyen kurtlar (*zi’b: kurt, çoğul: zû’bân, Zû’bânu’l Arab: Arap Kurtları ) gibiydiler. Bir Arap Kurdu olan ünlü şair Şenferâ’nın şiirlerinde Kürt yaşamı betimlenmiştir.

Güney Yemenli Ezdiler’den Huzayllar Mekke’yi yönetiyorlardı. Kuzey Arapları’ndan Kureyşliler, (yaklaşık M.S. 440 yılında) Mekke’de yönetimi ele geçirdiler. Huzayllar Mekke’yi terkettiler. Mekke civarındaki dağlara yerleştiler. Cahiz (781 - 868) , “Huzayllar, Araplar’ın Kürtleri’dir” derken onların dağlarda yaşamak zorunda kaldığına işaret ediyordu.

Arap-İslâm devletinin sınırları kısa sürede hızla genişlemiş, İspanya’dan-Çin sınırına yakın Seyhun (Siriderya) nehrine ulaşmıştı. Fethedilen topraklarda Arap karakollarına (garnizon, kışla karargâh) ve savaşçılara ihtiyaç vardı. Arap Kurtları, Arap ordularında katılmışlar, Arap kahramanları olmuşlardı.

Abbasi İhtilâli ile birlikte Abbasiler, Emeviler’e ve Emevileri destekleyen Arap kabilelerine karşı yok etme siyaseti gütmüşlerdir. Özellikle Son Emevi halifesi II. Mervan’ı (744-750) destekleyen Kuzey Arapları’ndan Rebia ve Mudar kabileleri, Filistin’de yerleşik Güney Arapları yani Ezdiler, Abbasiler’in hedefi olmuşlar. Abbasiler’in hedefindeki Araplar, dağlık bölgelerde çoban-göçebe yaşam sürdürmüşlerdir ve Kürt olarak adlandırılmışlardır. (Ezidi veya Yezidiler’in ataları Yemenli Ezdiler’dir.)

İki Türk devleti olan Osmanlı ve İran-Safevi devletleri arasındaki 1514 ve 1534 yıllarındaki savaşlar, Osmanlı devleti lehine neticelenmiştir. Her iki devlet arasındaki dağlık Doğu Anadolu Ve Zağros dağlık bölgesi Osmanlı devletinin egemenliğine geçmiştir. Dağlık bölgelerde çoban-göçebe yaşam sürüyordu. Yönetilmesi zordu. 1541 tarihli “Çemişgezek Kanunnamesi’nde” izlendiği gibi, dağlık bölgelerdeki göçebe-çobanların yaşamları Kürt yaşamıydı. Yeni Kürtler, İran-Türk devletinin destekleyen Türklerdi. Onlar Osmanlı belgelerine Türkmen Kürdü (Ekrad-ı Türkmen) olarak yer aldılar.

Ünlü Kürdolog Minorsky’ninde işaret ettiği gibi, Kürt adı ile örtülen bir tabaka altında, birçok halk tabakası bulunmaktadır. Dil, inanç ve gelenek açısından çok farklı toplulukların Kürt oldukları tezi, ülke gündeminin ilk sıralarındadır.

Abstract:

In the Kurdish people of Ibn Manzur's (1233-1312), "Lisânü'l Arab" dictionary (1290), which is one of the main sources of Arab culture; Amr bin Amir, one of the Yazidi Arabs from South Yemen. Is descended from.

According to legends, around 250 AD, Ezdis (Ezidis) from the Yemen-Himyeri state, who acted together with Amr Mezikiya, known as "Amr bin Amir", settled along the trade routes passing through the Tihame region on the Red Sea coast. Yemen Arabs or Southern Arabs established the “Ghassanids / The Ghassinids Jafna and Lakhm Kingdom” kingdoms before Islam Religion. Some of them those could not succeed to settle around the locations near to the trading routes were trying to survive on the mountains or deserts in very poor conditions. They were considered as the creatures living like wolfs those relegated or dismissed by the domestics. “Kurd” was meaning“ relegated or dismissed” in Arabic. In Arabic dictionaries (Lane 1863, Almaany…) this “Kürt, Kürdi (Kurd, Kurdi)” meaning were kept.

“Kurds of Arabs (Akrad-ı Arab)” were serious threat for the caravans of traders and local settlements. They were like the wolfs waiting in the dark valleys of mountains to attack their victims. It was depicted as a life of “Kurd and Wolf” in the poems of Şenfera “Kurd of Arab” poet.

Azdis of Yemen “Hudhayls tribe” were governing Mecca. In 440 a.C. Qurayshs of Northern Arabs concured Mecca and the governance. Hudhayls left the territory and moved to the mountains around Mecca. Cahiz (781 -868 a.C.) said “ Hudhayls are the Kurds of Arabs” while he was adressing that fact to let the Kurds bound to live in mountains.

The bounderies of Arab-Islam State rapidly expanded to reach a vast territory i.e. From Spain upto Chine very close to the river Sry Darya. There should be some soldiers and garrisons over the conquered territory. “Arab Kurds (Arab wolfs)” joined the Arab Armies and became Arab Heroes.

During insurrection of Abbasi movement and governance they applied a strong policy to exterminate Emevi's and Arab Tribes those supporting Emevi's. Notedly, Rabia and Mudar tribes who were Northern Arabs and Yemen Arabs who were living in Palestine have been targets of II. Mervan (744-750) since they were supporting Emevi's. (*Marwan II, last caliph of the Umayyad Caliphate) Arab's in the target of Abbasi Caliphate called (Kurd) and survived in the higher places (mountains) while sheepherding and/or living as nomads. (Azidis or Yazidis are the Azdis of Yemen).

Wars between the two Türk states as Ottoman's and İran Safawi's as from 1514 to 1534 have been finalised in favor of Ottoman Empire and the territory called East Anatolia and Zagros mountains zone have entered the Sovereignty of Ottoman Empire. Through out the mountains zone the nomads and sheephering were exile hence the management was quite difficult. As indicated in the “Çemişgezek Decree/rules” the lives over the mountains zone was typical “Wolf and Kurd people” life. New Kurds were the Turcomans supporting The İran-Türk state those were named “Türkmen Kürtler; Kurd of Turcoman or Akrad-ı Turcomans” in The Ottoman official books/archive. (*Kurds: plural in Arabic Akrad, Ekrad)

As the famous Kurdologist Minorsky points out, there are many layers of tribes/peoples under a layer covered with the name Kurdish." Nowadays a thesis is prevailing in Turkey to name many groups are Kurds as the people having too many differences by religion, language, believes, traditions and cultural aspects.

Research paper thumbnail of The rise and fall of the holy peacock (Malak Tâwûs). Condolences to Bruinessen: In Guran region, they killed the peacock, cooked it and eat, They hid their bones for “rebirth”

Uluslararası insan çalışmaları dergisi :, Jun 27, 2024

Research paper thumbnail of Vefâiyye Taraftarlarına Taziye; İki Ebu’l Vefâ, İki Vefâiyye, Efsaneler ve Gerçekler. / Condolences to Wafâiyye Fans; Two Ebu'l Vefâ, Two Wafâiyye, Legends and Realitys.

JOTS: Journal of Turkic Studies, 2024

Timurlu devletinin himayesinde entelektüel bir tarikat olan Sünni-Zeyniyye tarikatı, İslâm coğraf... more Timurlu devletinin himayesinde entelektüel bir tarikat olan Sünni-Zeyniyye tarikatı, İslâm coğrafyasında çok yaygındı. Fatih Sultan Mehmed döneminde Karamanoğulları devletinin himayesindeki Sünni-Zeyniyye tarikatının en önemli şeyhi Ebu'l Vefâ'ydı. Karaman devleti hükümdarı II. İbrahim Bey (1423-1464), Şeyh Ebu'l Vefâ için bir cami ve tekke (hankâh, dergâh, zaviye) yaptırdı. Şeyh Ebu'l Vefâ, İbrahim Bey'in vefatından sonra Fatih Sultan Mehmed'in davetini kabul etti. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'da Ebu'l Vefâ adını taşıyan bir külliye yaptırmış ve Ebu'l Vefa'yı en yüksek dini otorite olarak tanımıştır. Şeyh Ebu'l Vefâ sayesinde Zeyniyye tarikatı "Zeyniyye-Vefâiyye" adıyla tanınmış ve yaygınlaşmıştır.

Fatih dönemi belgelerinde, Aşıkpaşazâde ve damadı Seyyid Velâyed’in adları geçmemektedir yani onlar tanınmıyorlardı.

Fatih Sultan Mehmed 1481 yılında, Zeyniyye-Vefâiyye şeyhi Ebu'l Vefâ 1491 yılında vefat etti.

Seyyid Velayed'in Sünni Zeyniyye mezhebi'nin faaliyet gösterdiği Abdullah Ağa Camii, 1492 yılında Bayezid döneminde tamamlandı.

Seyyid Velâyed 2. Hac yolculuğuna 1494 yılında başladı. Seyyid Velâyed, Mekke şehrinde Sünni Zeyniyye şeyhi olmaya (icâzetnâme) lâyık görüldü. .

Fatih Sultan Mehmed döneminin en yüksek dini otoritesi (Ortodoks) Sünni Zeyniyye-Vefâiyye mezhebine alternatif bir proje olan Seyyid Velâyed'in" Irak Heterodoks Ebu'l Vefâ Bağdadi veya Ebul Vefâ Vasıti tarikatını tanıtma projesi; Seyyid Velâyed'in Sünni-Zeyniyye mezhebinin şeyhi olmasıyla sona erdi.

"Şeyh Ebu'l Vefâ'nın Menâkıbnâme'si (Ebu'l Vefâ Bağdadi veya Ebu'l Vefâ Vâsıti'nin Menâkıbnâme'si)" 1976 yılında yeniden keşfedilmiş, 1980'lerde A. Y. Ocak'ın makalelerinden sonra yeni ve tutkulu siyasi taraftarlar kazanmıştır.

Bu araştırmamızda bahsettiğimiz sebeplerle Iraklı Şeyh Ebu’l Vefâ’nın (1020-1107) Menâkıbnâmesi, Şeyh’in ölümü sonrasındaki kişi ve olayları kapsaması veya benzerlikler sebebiyle yapısal olarak sorunludur. A. Y. Ocak’ında vurguladığı gibi, çağdaşı hiçbir kaynakta doğrulayacak bir bilgi de yoktur.
.
Aşıkpaşazâde ile Aşıkpaşazâde'nin damadı Seyyid Velâyed ile Irak Şeyhi Ebu'l Vefâ-Vefâiyye arasında akrabalık bağının kurulmasının sebebine gelince; Seyyid Velayed'in müdahalesinden başka seçeneğimiz yoktur.

Seyyid Velâyed'in önce keşfettiği ve daha sonra terk ettiği Irak Ebu'l Vefâ Menâkıbnâme'sinin "1500 öncesi ve sonrası" Anadolu Tasavvufunu şekillendirdiği iddiası, "Anadolu Tasavvufunun tarihi sürecinin” göz ardı edilmesiyle mümkündür.

Abstract:

The Sunni-Zayniyye cult, which was an intellectual cult under the auspices of the Timurid state, was quite widespread in the Islâmic geography. During the reign of Fatih Sultan Mehmed (1451-1481), the king of the Ottoman Empire, the most important sheikh of the Sunni-Zayniyye cult under the auspices of the Karamanoğulları reign was Abu'l Wafâ. Karamanoğlu King II. Ibrahim Bey (1423-1464) had a mosque and lodge (hankâh, zawiya, dervish lodge, Islamic Monastry) built for Sheikh Abu'l Wafâ. Sheikh Abu'l Wafâ accepted the invitation of Fatih Sultan Mehmed after the death of Ibrahim Bey. Fatih Sultan Mehmed had a social complex (Islamic Monastry) named after Abu'l Wafâ built in Istanbul and recognized Abu'l Wafâ as the highest religious authority. Thanks to Sheikh Abu'l Wafâ, the Zayniyye cult was known as "Zayniyye-Wafâiyye" and became widespread.

Ashik Pashazâda and his son-in-law Sayyid Walayâd were not mentioned in the documents of the Fatih Sultan Mehmed period and they were unknown.

Fatih Sultan Mehmed passed away in 1481. Zayniyye- Wafâiyye sheikh Ebu'l Wafâ passed away in 1491.

Abdullah Agha Mosque, where Sayyid Walayâd’s Sunni-Zayniyye cult operated, was completed in 1492 during the reign of Bayezid II.

Bayezid II, appointed Balim Sultan as the sheikh of Haji Bektash Dervish Lodge (Islamic Monastry) in 1501. During the reign of Balim Sultan, a solid heterodox Bektashi organization was established throughout the Ottoman geography. The center of Anatolian heterodoxy was Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli Dervish Lodge (Islamic Monastry).

Sayyid Walayâd started his 2nd Hajj journey (pilgrim's journey) in 1494. Sayyid Walayâd was deemed worthy of becoming (icâzatnâma) the Sunni-Zayniyya sheikh in the city of Mecca.

The project to promote "Sayyid Walayâd's" Iraqi Heterodox Abu'l Wafâ Baghdadi or Abu’l Wafâ Vasıti cult, which is an alternative project to the (Orthodox) Sunni-Zayniyye-Wafâiyye cult, which represents the official religion of Mehmed the Conqueror; it ended with Sayyid Velayed becoming the sheikh of the Sunni-Zayniyya cult (Sayyid Walayâd is Ashik Pashazâda's son-in-law). "Sheikh Abu'l Wafâ's Menâkıbnâme (Abu'l Wafâ Bağdadi or Abu'l Wafâ Vâsıti's Menâkıbnâme)" was rediscovered in 1976 and after the writings of A. Y. Ocak in the 1980s, it gained new and passionate political supporters.

As followed in our research paper, the Menâkıbname of the Iraqi Sheikh Abu'l Wafâ (1020-1107) is structurally problematic due to fact that it includes people and events after the sheikh's death or similarities. As A. Y. Ocak emphasizes, there is no information to confirm this in any contemporary source.

Regarding the reason for the establishment of a kinship bond between Ashik Pashazâda and Ashik Pashazâda's son-in-law Sayyid Walayâd and the Iraqi Sheikh Abu'l Wafâ-Wafâ’iyya, we have no option other than Sayyid Velayed's intervention.

The claim that the Iraqi Ebu'l Vefâ Menâkıbnâme, which Seyyid Velâyed had previously discovered and later abandoned, shaped Anatolian Sufism "before and after 1500" is possible by ignoring the "historical process of Anatolian Sufism".

Research paper thumbnail of Vefaiyye Taraftarlarına Taziye: İki Ebu'l Vefâ, İki Vefâiyye, Efsaneler ve Gerçekler

in the 1980s after A. Y. Ocak's articles. Sayyid Walayâd's claim to the Sunni-Zayniyya sheikh tit... more in the 1980s after A. Y. Ocak's articles. Sayyid Walayâd's claim to the Sunni-Zayniyya sheikh title in 1494 is disputed, as contemporary sources lack evidence, and documents linking him to Ašikpashazâda and Abu'l Wafâ are from Sayyid Walayâd himself. Claims about the Menâkıbname's impact on Anatolian Sufism overlook its historical development.

Research paper thumbnail of Melek Tavus'un Yükselişi ve Düşüşü - The Rise and Fall of the Holy Peacock-Condolences to Mr. Bruinessen: In Guran region, they killed the peacock, cooked it and eat, They hid their bones for “rebirth”

International Journal of Human Studies, 2024

Melek Tavus’un Yükselişi ve Düşüşü Mr. Bruinessen’e Taziye: Ehl-i Haklar Maalesef Melek Tavusu Ö... more Melek Tavus’un Yükselişi ve Düşüşü

Mr. Bruinessen’e Taziye: Ehl-i Haklar Maalesef Melek Tavusu Öldürdüler. Etini Yediler, “Yeniden Doğum” ve “Yeniden Ziyafet” İçin Kemiklerini Özenle Ayırdılar.

2023 yılı Şubat ayında “www.academia.edu” internet sitesi tarafından, Hollanda Utrecht Üniversitesi’nde 2022 yılında gerçekleşen konferansta, ünlü Kürdolog Martin van Bruinessen’e ait "Islâm's margins: Ahl-e Haqq, angels and peacocks, and the marginal scholars who loved them / İslâm'ın marjinalleri: Ehl-i Hak, melekler ve tavus kuşları ve onları seven marjinal bilgeler " konu başlıklı bildiriye yorum yapmam istenmişti. Bu konu için uzun yıllarımı vermiştim. Sayın Mr. Bruinessen’den çok farklı tespitlerim vardı. Kapsamlı bir makale ile konuya açıklama getirmemin faydalı olacağı kararına vardım. Yazarın diğer iki makalesi de bu konuyla ilgiliydi. Konunun bütünlüğü açısından diğer ünlü Kürdolog Philip G. Kreyenbroek’un “Ehl-i Hak Dini Metinsel Mirası” üzerine makalesine de bir açıklama getirmenin gerekliliği doğmuştu. Ehl-i Haklar konusuna ilgi duyan çevrelerin sorularına cevap vermiş olmayı ümit ediyorum.

İlâhi / Elâhi ailesi hakkında bilgilerimizin ana kaynağı; bizzat aile üyelerinin kendileri hakkındaki sezgileri, duyumları (rivayetleri) ve anlatımlarıdır. Bu anlatımların yayınladığı Nur Ali Elâhi’nin resmi-official internet sitesindeki bilgilere ek olarak, diğer ana kaynağımız, oğul Behram / Bahram Elâhi’nin, Mr. Bruinesssen’in makalesinde geçen sözleridir. (Bruinessen, 2022, Bruinessen, 2020, Bruinessen, 2014, Kreyenbroek, 2022, www. ostadelahi.com; 24 Mart 2023)
35 yaşına kadar, saç ve sakalları ve uzun bir derviş giysisi ile dolaşan Nur Ali Elâhi, daha 11 yaşında Ehl-i Hakk inancının “Hünkârı-Havendigârı” Sultan İshak’ın varlığını bedeninde hissetmişti.

Behram Elâhi’nin 1982 yılında kurguladığı “kuş tüylerini geride bırakıp, mezarından uçarak kaybolan kutsal ölü Nur Ali Elâhi…” senaryosu, geleneksel Ehl-i Hak pirlerini öfkelendirdi. 1987 yılında toplanan Ehl-i Hak Meclisi’nde “Elâhi ailesi ve eserleri, inanç dışı kabul edilerek” aforoz edildi.

Ehl-i Hak dini metinlerinde (Serencam ve Kelâmlar), “Kara Davut/ Şeytan/ İblis/ Melek Tavus” bulunmaz.

Yezidi dini metinlerinde yenilmesi ve kurban edilmesi yasak olan kutsal canlılar; Tavus Melek’in avatarı horoz dâhil, Ehl-i Haklar tarafından yenilmekte ve kurban edilmektedir.

Başlangıçtan itibaren Bayrak Kuşcuoğlu ile başlayan 24 şairlik (+ şair Sail) Kelâm külliyatı (Canon) başlangıçtan itibaren Türkçe’dir.

************

The rise and fall of the holy peacock (Malak Tâwûs).

Condolences to Mr. Bruinessen: In Guran region, they killed the peacock, cooked it and eat, They hid their bones for “rebirth”.

In February 2023, “www.academia.edu” asked me to comment on a statement titled "Islâm's margins: Ahl-e Haqq, angels and peacocks, and the marginal scholars who loved them" by the famous Kurdologist Martin van Bruinessen, one of the conference papers held at the Netherlands Utrecht University in 2022. I spent many years on this subject. I had very different determinations from Mr. bruinnessen I decided that it would be useful to explain the subject with a comprehensive article. In terms of the integrity of the subject, it became necessary to provide an explanation for another famous Kurdologist Philip G. Kreyenbroek's article on “The Religious Textual Heritage of the People of the Haqq.” I hope to have answered the questions of the circles interested in the issue of Ahl-i Haqq.

The main source of our information about the Divine / Elahi family; are the intuitions, sensations (rumours) and narratives of family members about themselves. In addition to the information on the official website of Nur Ali Elâhi, published by these narratives, our other main source, son Bahram / Bahram Elâhi, Mr. These are the words of Bruinesssen in his article. (Bruinessen, 2022, Bruinessen, 2020, Bruinessen, 2014, Kreyenbroek, 2022, www. ostadelahi.com; 24 Mart 2023)

Nur Ali Elâhi, who was a bearded dervish until the age of 35, felt himself as the avatar of Sultan İshak, the "Hünkârı-Havendigâr" of the Ahl-i Hakk belief, when he was only 11 years old. Bahram Elâhi's commemoration of "The blessed deceased Nur Ali Elâhi, who left feathers in his grave and disappeared..." in 1982 angered traditional Ahl al-Haqq sages. In 1987 (Iranian Guide, Shamsi 1386) "The Elâhi family, who rejected the Ahl al-Haqq belief and was hostile," was excommunicated by the Ahl al-Haqq Council.

"Black David / Satan / Iblis / Malek Tavus" is not found in the religious texts of Ahl-i Haqq (Seranjam & Kalāms).

Sacred creatures that are forbidden to be eaten and sacrificed in Yazidi religious texts; Tavus Melek's avatar, including his rooster, is eaten and sacrificed by the Ahl-e Haqqs.

The Kalâm Collection (Canon) belonging to 24 poets (+poet Sail), starting with Bayrak Kuşçuoğlu in the 14th century, is in Turkish.

Research paper thumbnail of Nimatullahi Sufi Order, Safavids and Interviews on Nimatullahi Sufi Order (2014-2015)

Alevilik-bektaşilik araştirmalari dergisi, Jul 1, 2017

Nimetullâhiller'in Safevi Türk tarihi içindeki özel konumu, Ahmet Yaşar Ocak'ın "Marjinal Sufilik... more Nimetullâhiller'in Safevi Türk tarihi içindeki özel konumu, Ahmet Yaşar Ocak'ın "Marjinal Sufilik" adlı ünlü eserinde dikkatimi çekmişti. Mısır'da Kaygusuz Abdal Zaviyesinde, Kalenderiler'le buluşmuş olan Şah Nimetullâh-i Veli'nin müritlerine 12 dilimli başlık giydirmiş olduğu, Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın müritlerinin de 12 dilimli başlık giymeleri Nimetullâhilik, konusunu daha da ilginç kılıyor. Fuad Köprülü, Şah Nimetullah'ın Anadolu'dan Hindistan'a ve Türkistan'a kadar her yöne dağılan müritleri sayesinde Safeviler'in Şiiliğe geçişinde önemli rolü olduğuna işaret eder. Safevilerle aile ilişkileri de (akrabalık) kuran Nimetullahiye ailesi; Şah İsmail zamanında, Şah Nimetullah'ın soyundan gelen ve Mir Nizamuddin Abdulbâki'nin (ö. 1514), 1511 yılında sadr (bakan, vekil) ilan edilmesiyle, devlet yönetiminde de yer almıştır. Safeviler zamanında Şah Nimetullah'ın Mahan'daki (İran) türbesi genişletilmiş ve günümüze kadar süren önemli ziyaret yerlerinden olmuştur. Nimetulahilik'in en üst konumunda olan kişilerle yaptığım bu röportajlarımın, çok uzun bir tarihe sahip bu sufi topluluğun, günümüzdeki durumuna dair bir objektif bir bakış sağlamasını umuyorum.

Research paper thumbnail of TÜRKMEN KÜRTLER / TURCOMAN’S KURDS  / Ekrad-ı Türkmen : Hem Öz-be-Öz Türk, Hem Kürt / Turcoman’s Kurds : Both Original Turc and Either Kurd

Muslim identity was important and had priority within the limited area of the cities surr... more Muslim identity was important and had priority within the limited area of the cities surrounded by the walls.In the cities, there could be some people, soldiers, clergy, professionals and or merchants related or connected to the Palace. Turkish was mainly the name of the nomads in the countryside. In the words of Keykavus (1062 AC ), “A Turkish had two sons those did not stay in Turkishness but went down to the city” should be one of the austere expressions of the belives of he Urban-Muslim towners.) In the city dwellers point of view, a wide variety of ethnic, cultural and sociological definitions were prevailing for those outside thecity.There are some notes in Western documents that rural Turks are also referred as "bedouins". (Cahen, 1994: 105)

“People in Istanbul and other cities would not call themselves Turks.They call the name Turkish for the villagers and nomads of Anatolia. Educated people living in cities started to define themselves in ethnic terms in modern times under the influence of nationalist ideas that swept Europe after 1789 French Revolution.” (Lewis, 2007: 403-404) 1789 French Revolution, wich disintegradet the empires with despite the "nationalist" ideas, neither the Turkish soldiers who fought on the Caucasian front in 1915 and the Turkish villager of Central Anatolia (1918-1923) did not know that he was Turkish either. (Aydemir, 2009:112, Karaosmanoğlu, 1998: 173).

As seen in Şeref Han's work “Şerefname”, which is one of the main sources* of Kurdology, the communities mentioned as Kurds are mostly “Ulu Yörük Turkmens (High Country Nomadic Turcoman) / Turkmen Kurds”.

In accordance with the definition made by famous Kurdologist Minorsky, “There are a lot of ancient people covered with the Kurdish name who are not traditional Kurds as per the examples of Zazas (Non-Kurd), Gorans ( Görens ) and Küresins.” (Minorsky, 1977: 6/1091, Bruinessen, 2013:171-172)

Research paper thumbnail of Ayasofya kütüphanesi

Donated by Klaus KreiserReprinted from in : İlgi Mecmuası, Sayı: 37, 1983

Research paper thumbnail of Hünkâr’ın Aslanları (Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin Aslanları)

ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2017

Ülkemiz araştırmacıları, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan- Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati s... more Ülkemiz araştırmacıları, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan- Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı Sahra’dan, orada taşa çevirdiği aslanlardan genellikle uzak durmuşlardır. Bu araştırma yazımız, bölgeye yapılan iki keşif gezisini de kapsamaktadır. Luristan bölgesindeki aslan mezar taşlarının oluşumu ve tarihi incelenmiştir. Oryantalistlerin sürekli ilgi alanında bulunan bölge, kültürel tarihimizin bir parçasıdır.

Research paper thumbnail of Şehid Ali Paşa Kütüphanesi

Türk Kütüphaneciliği/Turkish Librarianship, 1984

Eski kütüphane yapıları, Geleneksel Kütüphaneciliğimiz'™ bugüne gelebilmiş somut ve en çarpıcı öğ... more Eski kütüphane yapıları, Geleneksel Kütüphaneciliğimiz'™ bugüne gelebilmiş somut ve en çarpıcı öğelerindendir. Genelde tartışma götür se de, böyle bir yargı, hiç değilse İstanbul ölçeğinde tutarlı sayılmak gerekir ve pek çok olgunun çekim merkezi olagelmiş bu Kent, sadece Sultanahmet'ten Aksaray'a , uzanan çizgide, sağlı-sollu, (XVII. Yy.'dan XIX. Yy.'a) iki yüzyıllık mimari etkinliğin kütüphane türünde azımsan mayacak sayıda örneğini sergiler.

Research paper thumbnail of FİRDEVSİ ve ŞAHNAME'NİN KAYIP HİKAYELERİ

Iran’li sair Firdevsi’nin (940-1020) eseri Şahnâme’nin ilk ve en onemli destani “Iran hukumdari F... more Iran’li sair Firdevsi’nin (940-1020) eseri Şahnâme’nin ilk ve en onemli destani “Iran hukumdari Feridun, Demirci Kavâ ve Arap hukumdari Dahhâk” konusuna yogunlasarak; eserin ortaya cikisi, gelisimi ve un kazanma sureci incelenmistir. Iran hukumdari Feridun’un hikâyesi birebir Pers hukumdari Kirus’un yasami uzerinden kurgulanmistir. Herodot, Ksenophon ve Tevrat’ta Pers hukumdari Kirus’un yasami cok ayrintili anlatilmistir. Iran sozlu anlatim geleneginde Part donemi kahramanlik hikâyeleri onem kazanmisti. Pers donemi hatirlanmiyordu. Pers hukumdari Kirus’un hikâyesi, ancak Part donemi kahramanlik hikâyelerinde yer buldu. Part hukumdarligini yikan Sasaniler, Part kahramanlik hikâyelerini, “Keyanlar-Kavian” olarak yeniden adlandirdilar. Hint Caynaizm ve Budist-Uygur hikâyelerinde Demirci Kavâ destani’na ilham verecek hikâyelere rastladim. Yazimi uzerinden gecen 1.000 yillik donemde Şahnâme ve sair Firdevsi hakkinda, bazi yazarlara ait hos satirlar vardi. Iyi bir hikâye kolayca olusmustu...

Research paper thumbnail of Hünkâriler Luristan Hünkârileri: Lekler, Zendler, Lurlar, Bahtiyariler ve Türkler

ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan-Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı ... more Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan-Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı Sahra’da taşa çevirdiği aslanlar konusu ilgimi çekmiş ve 2016 yılında Luristan’a gerçekleştirdiğim keşif gezisi bir araştırmaya dönüşmüştü. Hünkâr, geleneksel Doğu- Batı “Hac ve Göç” yolundan yani Hemedan-Kuzey Luristan (Lek–Delfan) toprakları üzerinden Irak topraklarına geçmişti. Hünkâr’ın Vilayetnamesi’nde izlendiği gibi bölgede Hünkâr’a bağlı Hünkâri inancı yeşermişti.Günümüz Hünkâri inancı, Hünkâr’dan yaklaşık yüz yıl sonra bölgede (Lek–Delfan’da) faaliyet gösteren Sultan İshak’ı inanç kurucusu olarak kabul eder. Öğreti de (İnanışta) yüce yaratıcının adı Farsça “Havendkâr” idi. (Havendkâr, Handkâr, Havendigâr, Hüdâvendigâr, Hünkâr) Türkiye Türkçe’sinde “Hünkâr” ve “Hüdâvendigâr” biçimi önem kazanarak, dünyevileşmiştir. Sadık Safizade’nin derlediği “Name-i Serencam” adlı inanca ait kutsal kitapta, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli, yaşadığı zamanın Hünkâr’ıdır. İnancın ilk ve en önemli şairi ...

Research paper thumbnail of BAYRAK KUŞCUOĞLU Ehl-i Hak / Hünkâri İnancının Ulu Ozanı BAYRAK KUSHCUOGLU : Holy Poet of Ahle Haqq - Hünkâri Sufi Order Belief

Ehl-i Hak/ Hünkâri inancının kurucusu Sultan İshak'tan (Sahak) sonra inancın liderliğini üstlenen... more Ehl-i Hak/ Hünkâri inancının kurucusu Sultan İshak'tan (Sahak) sonra inancın liderliğini üstlenen Şah İbrahim'dir. Bayrak Kuşcuoğlu, Şah İbrahim döneminin şairi ve en ünlü ozanıdır. Bayrak Kuşcuoğlu'nun şiirlerinde İran-İlhanlı devletinin başkenti Zencan-Sultaniye'den bahsetmesi ve Şah İbrahim döneminin şairi olması; onun 14. Yüzyılın ilk yarısında yaşadığına dair güçlü kanıttır.

Research paper thumbnail of Orman-Oraman etimolojisi üzerine

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 2014

Sibirya ormanlarında başlayan Türk yaşamında orman ile ilgili çok zengin söz varlığı bulunmaktadı... more Sibirya ormanlarında başlayan Türk yaşamında orman ile ilgili çok zengin söz varlığı bulunmaktadır. Orman yaşamıyla ilgili zengin söz varlığı, Gök Tanrıcı Şamanlar ile Türk-Moğol coğrafyalarının bir ucundan diğer uçlarına taşınır. Türkçe'de "Oraman" kelimesine en yakın kelime Orman'dır. Orman, ağaçlardan meydana gelse de "orman" kelimesi etimolojik olarak "ağaç" kelimesinin çoğulu değildir. Ağaç ile orman-oraman'ın bağı için çoban yaşam kültürü belirleyici olmalıdır. Altay-Türk dillerindeki "orak" sözcüğünün "or: biçmek" kökünün "orman-oraman"a da kök olduğu kabul edilmektedir. 762 yılında Mani dinine geçen Uygurlar'ın "kurt doğuş" efsanesinden, "ağaç doğuş" efsanesine geçmeleri, Moğollar'ın kayıtlarını tutan Uygur bilgelerin ve şamanların Moğollarla birlikte Azerbaycan'a ve Yakındoğu'ya gelmeleri, Uygurlar'ın ağaç ve ilahi nurla ilgili inançlarının akraba ve komşu halklardaki (Ehl-i Hakk topluluklar) sürekliliği, orman-oraman bağına da güçlü bir işarettir. Arapça yazımda orman ve oraman yazımları aynıdır. Arapça yazıda sesli harflerin olmaması ve yazılı eğitime uzak halkın dilinde "orman" sözcüğü, kuralsız olarak "oraman" sözcüğüne dönüşmüş olmalıdır.

Research paper thumbnail of Hatâyiler: Etimoloji, Tarih ve Kültür

ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile bağlantılı olarak değerlendirmişler ve ... more Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile bağlantılı olarak değerlendirmişler ve Arapça yazım kurallarına bağlı olarak Hatayi sözcüğünü “Hatalı” olarak okumuşlardır. Bu okuma, bu yönde bir söylentiye (rivayet) sebep olmuş görünüyor. Azerbaycanlı yazar Abbaslı’nın yayınladığı bu söylenti, Şah İsmail şiirlerine odaklanan yazarlar tarafından sürekli tekrarlanmıştır. Hatâyi sözcüğünün ardında Doğu tarih ve kültürünü etkileyen çok zengin bir Hatayi kültürü vardır. Bu kültür batıya taşınarak, İslâmi güzel sanatların mayası olmuştur. Şah İsmail de bu kültürü himaye eden, geliştiren ünlü Türk hükümdarı ve şairlerindendir. Şiirlerinde “Hatayi” mahlâsını seçmesinin asıl sebebi, güzel sanatlarla yoğrulmuş Hatâyi kültürü olmalıdır.

Research paper thumbnail of FİRDEVSİ VE ŞAHNAME'NİN KAYIP HİKÂYELERİ / FERDOWSI AND LOST STORIES OF SHAHNAMEH (THE BOOK/ EPIC OF KINGS)

Journal of General Turkish History Research / Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2021

FERDOWSI AND LOST STORIES OF SHAHNAMEH (THE BOOK/ EPIC OF KINGS) Focusing on “King Feridoun of I... more FERDOWSI AND LOST STORIES OF SHAHNAMEH (THE BOOK/ EPIC OF KINGS)

Focusing on “King Feridoun of Iran, Ironmaster Kawah and King Zohak of Arab”, the first and the most important epic of Shahnameh (The Book / Epic of Kings), the work of Iranian poet Ferdowsi (940-1020), creation of the work, its development and reputation process have been examined hereunder. In this work, the Story of King Feridoun of Iran, is literally fictionalized over the life of Persian King Cyrus. In Herodotus, Xenophon, and Torah, the life of Persian King Cyrus was told in detail.

In the Iranian oral narrative tradition, heroic stories of the Parthian empire period have gained importance. Persian empire period was not being remembered. The story of Persian King Cyrus has taken a place, solely in heroic stories during Parthian Empire. The Sassanids, who had destroyed the last Parthian kingdom, have renamed the Partian heroic stories as “Kaianides” legends. I have come across stories which would inspire the Ironmaster Kawah epic, in Indian Jainism and Buddhist – Uyghur stories.

There were pleasant lines of several authors about Shahnameh (The Book/Epic of Kings) and poet Ferdowsi, throughout the period of 1.000 years, passed since its writing. A good story was easily created. According to the story; “King of Ghazni Turkish State, Mahmud, promised poet Ferdowsi one gold dinar for each couplet. The King was obliged to pay 60.000 gold dinars for 60.000 couplets. The treasury of King was insufficient then he paid 60.000 silver dirhams to the poet. The poet did not accept and…”. According toorientalist Helmut Ritter, the story between poet and the king was not true. When Mahmud became The King of Ghazni (in 999), the poet had already written the half of Shahnameh (The Book / Epic of Kings). King Mahmud had never been interested in the epics of Iranian Kings. “Ironmaster Kawah” which was not in the previous epics, was added to the epic.

Research paper thumbnail of ALİ İLAHİLER: Ali İlahi İnancı ve Seyyid İnayed Öyküleri Üzerine Röportaj (2014)

Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi / Forschungszeitschrift über das Alevitentum und das Bektaschitentum, 2019

19. yüzyılda ve 20. Yüzyılın başında Ehli Hak toplulukları inceleyen Rus oryantalistle... more 19. yüzyılda ve 20. Yüzyılın başında Ehli Hak toplulukları inceleyen Rus oryantalistlerin dikkatini çeken Ali İlâhiler’in bir çok dini pratiği Ehl-i Haklar’la aynı olmasına rağmen, temel bazı farklılıkları da göze çarpmaktadır:
Ehl-i Hak inancının merkezi olan Kerend-Oraman (Orman, Horoman, Hewraman) Lek –Delfan bölgesi, Hemedan - Kerkük yolu üzerinde, günümüz İran-Irak sınırında, Orta Zağroslar’da, İran-Luristanı’nın (günümüz Kirmanşah vilayetinin) kuzeybatı köşesidir. Yüzyıllar boyunca bölgedeki çoban toplulukların yazın yaylalara çıkış ve kışın kışlaklara (kışlak: kışla, ordugâh, karargâh) sıcak düzlüklere iniş yolunun tam merkezinde olan Lek-Delfan bölgesi, aynı zamanda Doğu –Batı yönündeki en önemli Hac-Göç ve Ticaret yolu üzerindedir. (Küçükkalfa, 2015: 69-79, Küçükkalfa 2018) Günümüzde Ali İlâhiler ve Ehl-i Haklar’da bir çok dini pratik ortaktır. Ali İlâhiler’de, kendilerini genellikle Ehl-i Hak (Hünkâri, Hâvendigâri, Hüdavendigâri) olarak tanımlamaktadırlar. Bölgede farklı inanç ve etnik yapıdan doğan çeşitlilikten bahsedileceği gibi, aynı coğrafyayı paylaşan bu gruplar arasında benzeşmeler ve geçişlerde kaçınılmaz bir gerçekliktir. Röportajımızı yaptığımız İltimas Ahmediyan’da İran Azerbaycanı’nda doğan ve Tebriz’de yaşayan bir Türk olarak, kendisini Ali İlâhi olarak tanımlamaktadır.

Ali İlâhi inancının merkezinde Hz. Ali’nin ilâhiliği (tanrılığı) bulunmasına karşılık, Ehl-i Hak inancının merkezinde kutsal kitap Serencam’da izlendiği gibi Sultan İshak (ve donları yani görünümleri) yer alır. (* İslâmın 4. halifesi Ali’yi referans alan değinmeleri ret etmiyorum.)

Ali İlâhiler ve Ehl-i Haklar konusunda diğer bir temel farklılık 3 (üç) günlük oruç tarihi konusundadır. Astronomik hesaplamalarla ve Arap aylarına bağlı olarak her iki topluluğun oruçları arasında 33 (otuz üç) günlük fark vardır. 2016-2017 dönemi için 3 (üç) günlük oruç tarihleri Ali İlâhiler için 12-13-14 Aralık 2016, Ehl-i Haklar için 14-15-16 Ocak 2017’dir.

Bayrak Kuşcuoğlu ile başlayan 24 kutsal şaire ait nefeslerde, Ali İlâhiler’e ait 3 (üç) günlük oruca dair hiçbir işarete rastlanmaz.

Ali İlâhiler, Irak kökenli Seyyid Abdullah Musavi el-Iraki’nin manevi liderliğine bağlıdırlar. Ali İlâhiler’in aksine, Ehl-i Haklar’da halen merkezi liderlik yoktur.

Röportaj yaptığım İltimas Ahmediyan’ın babası, Seyyid İnayed öykülerinin doğrudan tanığı ve anlatıcısıdır. Ahmediyan’ın evinde ve köyünde tekrar edile gelen, inanca ait değerli hatıralardır.

Bu röportajın Ali İlâhiler ve inançları hakkında daha objektif bakış sağlamasını umuyorum. Röportaj 2014 yılında Tebriz’de gerçekleştirilmiştir. 2015 yılında Ehl-i Hak inancının yoğun olduğu Luristan bölgesine bir seyahatim oldu.

ABSTRACT :
Although many religious practices of Ali Ilâhi Sufi Order, which has drawn attention of Russian orientalists examining Ahl-e Haqq Sufi Orders in the beginning of 19th and 20th centuries, are same with Ahl-e Haqq Sufi Order, several main differences are also noticeable:

Kerend-Oraman (Orman, Horoman, Hewraman) Leq (Laki) –Delfan region, which is the center of the Ahl-e Haqq Sufi Order, is on the road of Hemedan - Kirkuk, on today’s Iran-Iraq border, at Middle Zagros, in the northwest corner of Iran-Luristan (today’s Kermanshah province). Leq-Delfan region, which is in the center of the road which is used by the shepherd communities in the region throughout centuries for climbing to plateaus on summer and for descending to winter quarters (winter quarters: barracks, camp, headquarters), hot flats, is also on the road of the most important Haj-Migration& Trade Road in direction of East-West. (Küçükkalfa, 2015: 69-79, Küçükkalfa 2018). Today, most of the religious practices are common in Ali Ilâhi Sufi Order and Ahl-e Haqq Sufi Order. Ali Ilâhi Sufi Order usually defines itself as Ahl-e Haqq (Hünkâri, Hâvendigâri, Hüdavendigâri). The variety in the region, generated from different beliefs and ethnicity, may be mentioned while it is an inevitable truth that there are similitudes and transmissions between the groups, which are sharing the same geography.

Iltimas Ahmediyan, with whom we have made an interview, defines himself as Ali Ilâhi, as a Turkish, born in Iran’s Azerbaijan and living in Tabriz.

While Hz. Ali’s divinity is the center of the Ali Ilâhi Sufi Order belief, Sultan Ishak (and his appearances) is the center of the Ahl-e Haqq Sufi Order, as it may be seen from Serencam, the Holy Scripture. (* I do not reject the mentions referring to Hz. Ali, 4th khalifa of the Islam.)

Another main differance between Ali Ilâhi Sufi Order and Ahl-e Haqq Sufi Order is the date of 3 (three) days of fasting. There is a difference of 33 (thirty three) days between the fasting of the both communities, depending upon the astronomical calculations and Arabian months. As per the 2016-2017 period, dates of the 3 (three) days fasting were 12-13-14 December 2016 for Ali Ilâhi Sufi Order and 14-15-16 January 2017 for Ahl-e Haqq Sufi Order.

There is no sign on 3 (three) days fasting pertaining to Ali Ilâhi Sufi Order, in the nefes (poems) of the 24 holy poets, beginning with Bayrak Kuşcuoğlu.

Ali Ilâhi Sufi Order is depending on spiritual leadership of Seyyid Abdullah Musavi el-Iraki, with Iraq origin. Contrary to Ali Ilâhi Sufi Order, there is still no central leadership in Ahl-e Haqq Sufi Order.

Iltimas Ahmediyan, with whom I made an interview, is son of a direct witness and narrator of Seyyid Inayed stories. These stories about belief, repeated in Ahmediyan's home and village, are precious memories.

I hope that this interview will provide a more objective perspective to Ali Ilâhi Sufi Order and their beliefs. The interview took place in Tabriz, in 2014. I had a journey to Luristan area, in where Ahl-e Haqq Sufi Order belief is intense, in 2015.

Research paper thumbnail of HÜNKARİLER / Hunkaris / Die Hunkari

“Hünkâr, bir kavmin içinde bir müddet eğleşti. Orada, bir bacının, doğan oğlunu oğul edindi. O il... more “Hünkâr, bir kavmin içinde bir müddet eğleşti. Orada, bir bacının, doğan oğlunu oğul edindi. O ilde, birçok kerametler gösterdi. Bir gün, o ilde, bir toplulukla giderken bir ırmağa yaklaştılar, Irmaktaki balıklar, baş çıkarıp Hünkâra selâm verdiler. Hünkâr, selâmlarını alıp sağ olun, varın, tespihinizde* (*tespih ile tanrının adını anmak,
dua) olun” dedi. Bu çeşit mucizelerle o halkı, kendisine muhip etti. Şimdi o kavme Hünkâriler derler.”
Vilâyetname (Gölpınarlı, 1958: 17)

Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin Horasan-Nişabur’dan Anadolu’ya seyahati sırasında uğradığı Aslanlı Sahra’da taşa çevirdiği aslanlar konusu ilgimi çekmiş ve 2016 yılında, Luristan’a keşif gezim, bir araştırmaya dönüşmüştü. Hünkâr, geleneksel Doğu- Batı “Hac ve Göç” yolundan yani Hemedan-Kuzey Luristan (Lek–Delfan) toprakları üzerinden Irak topraklarına geçmişti. Hünkâr’ın Vilayetnamesi’nde izlendiği gibi bölgede Hünkâr’a bağlı Hünkâri inancı yeşermişti. Günümüz Hünkâri inancı, Hünkâr’dan yaklaşık yüz yıl sonra bölgede (Lek–Delfan’da) faaliyet gösteren Sultan İshak’ı inanç kurucusu olarak kabul eder. Öğreti de (İnanışta) yüce yaratıcının adı Farsça “Havendkâr” idi. (Havendkâr, Handkâr, Havendigâr, Hüdâvendigâr,, Hünkâr) Türkiye Türkçe’sinde “Hünkâr”ve “Hüdâvendigâr” biçimi önem kazanarak, dünyevileşmiştir. Sadık Safizade’nin derlediği “Name-i Serencam” adlı inanca ait kutsal kitapta, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli, yaşadığı zamanın Hünkâr’ıdır. İnancın ilk ve en önemli şairi Bayrak Kuşcuoğlu’nun şiirleri de Türkçe’dir.

Sultan İshak’ın takipçileri Hünkâriler günümüz İran sahasında “Ehl-i Hak” (ve Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi”) topluluklarıdır. İnançları esas olarak şiir formunda korunmuştur. “Farsça: Guyende, Arapça: Kelâmgu, Türkçe: Söyleyici” olarak hitap edilen 24 sufi söyleyici, başlangıç tarihlerinden itibaren inancı, Türkçe şiir-nefeslerle ifade etmişlerdir. İnanç kurucusu Sultan İshak’tan sonra inancın en kutlu kişisi, inanç kurucusunun torunu ve aynı zamanda Sultan İshak’tan sonra inancın liderliğini üstlenen Şah İbrahim’dir. Şah İbrahim döneminin söyleyicisi (kelâmgu, guyende) Bayrak Kuşcuoğlu, Ehl-i Hak inancın ilk söyleyicisi ve en önemli, en bilinen ve en ünlü şairidir. (Kuşkusuz sonraki dönemlerde diğer etnik gruplara hitap eden şairler de vardır.) Ehl-i Haklar’la ilgili çevreler, 24 guyendeden Kul Veli ve Kuloğlu’nun Hacı Bektaş’la, Yunus’un Yunus Emre ile ilgili olduklarını düşünmektedirler. (Bu konunun da araştırılması umuduyla.) İnancın takipçilerinden özellikle Türk-Ateş Beyli topluluğu, en büyük topluluk olup, çeşitli tahminlere göre, Ateşbeyliler’in oranı %30-40 arasındadır. (Hünkâri inancı yani “Ehl-i Hak’lar” ve Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi’ler” ayrı bir yazı konusudur.)

Orta Doğu coğrafyasında bin yıllık Türk egemenliğinin başlamasıyla birlikte, Hünkâri inancının yeşerdiği Hemedan-Musul arasındaki bu “Hac ve Göç” yoluna, Türk soylu toplulukları yerleşmiş, yüzyıllar boyunca yolun güvenliği, öncelikle Türk soylu topluluklara emanet edilmiştir. (Kanuni’nin 1533-1535 seferi sonrası Hemedan şehrinden Musul’a kadar topraklar Osmanlı yönetimindedir.)

Günümüzde Luristan bölgesinin ve Lekler’in etnik yapısı hakkında tartışmalar sürmektedir. Bu araştırmamızın gösterdiği gibi Lekler, Anadolu’da hatta İran’da soydaşları olan, Türk asıllı topluluklardır.

Oryantalistlerin sürekli ilgi alanında bulunan bölge, kültürel tarihimizin bir parçasıdır.

Abstract :
I was interested with the subject of The lions (in the Lions Sahara gorgonised by Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli during his journey from Horasan-Nişabur to Anatolia ) and than in my exploration jurney to Luristan in 2016 has been transformed into a research study .Hünkâr had reached to Iraq passing through the traditional East-West “Pilgrimage and Migration” route which is known as Hemedan-North Luristan (Leq-Delfan) lands. As it is told in the itinary ie “Hünkâr’s Vilayetname” Hünkâri belief (faith) had been raised and spread based on Hünkâr himself. Today Hünkâri belief deem Sultan Ishak who was active in the area (at Leq-Delfan) as the founder of that belief roughly 100 years after Hünkâr himself.In teaching (belief/practice), the supreme creator's (God) Persian name were “Havendkâr” (Havendkâr, Handkâr, Havendigâr, Hüdâvendigâr, Hünkâr). In Turkey, Turkish saying as “Hünkâr”and/or “Hüdâvendigâr” took over and have gained importance and been planetary. Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli recognised as Hünkâr of his time as it is indicated in the holy scripture compiled by Sadık Safizade among the belivers called “Name-i Serencam” Poems of Bayrak Kuşcuoğlu are also Turkish, who was the first and most important poet of that belief.

Today, in terrytory of Iran, followers of Sultan Ishak are communities called as “Ehl-i Hak” (and Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi”). Their beliefs are principally expressed(protected) in poem form. 24 Sufi narrators who are called as Guyende (in Persian) , Kelâmgu (in Arabic), Söyleyici (in Turkish) have expressed the belief in Turkish in poem and/or breath (nefes) form. Most blessed person of the belief is Shah Ibrahim who is Ishak Sultan's grandson and also undertook the leadership of the belief after Ishak Sultan who was the founder of the belief.

Bayrak Kuşcuoğlu was the first , well known and the most improtant narrator (kelâmgu in Arabic, guyende in Turkish) and famous poet of Ehl-i Hak belief in Shah Ibrahim's period. ( No doubt that there are poets addressed to other ethnic groups in later periods.) Communities interested in Ehl-i Hak think that among the 24 guyende, Kul Veli and Kuloğlu are related to Hacı Bektaş, Yunus is related with Yunus Emre (we hope this matter is deeply being searched ). Especially, Turkish-Ateş Beyli is the biggest community of followers of that belief that Ateşbeyliler with regard to several estimations might cover between 30-40% .(Hünkâri belief, in other saying, "Ehl-i Hak” and Ali İlâhi /Aliyü’l İlâhi” groups are subject to another article)

Turkish noble communities were settled in this “Pilgrimage and Migration” path between Hemedan and Musul where Hünkâri belief had risen upon one thousand year of Turkish sovereignty had begun in Middle East geography that the security of the path was entrusted to primarily Turkish noble communities for hundreds of years. (The terrytory from Hemedan city to Musul were under Ottoman reign after Kanuni’s campaign to conquer in 1533-1535 )

At present, debates about Luristan region and Leks’ ethnicity continue. As our research shows that Leks are Turkish origin communities those have cognates/relatives in Anatolia and even in Iran.

The area which is constantly in the scope of orientalists’ is a part of our cultural history.

Research paper thumbnail of Şahlar Sufiler Türkmenler  -  Shahs, Sufis & Turcomans (1036-1925)

Şahlar, Sufiler, Türkmenler (1036-1925) Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Kaçarl... more Şahlar, Sufiler, Türkmenler (1036-1925)
Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Kaçarlar,
Kızılbaşlar, Şahsevenler, Aleviler, Şah İsmail

Shahs, Sufis & Turcomans (1036-1925)
Garagoyunlus, Aghgoyunlus, Safavids, Afshar & Qajar Dynastys,
Qizilbashs, Shahsavans, Alevitens, Shah Ismail

Research paper thumbnail of HATÂYİLER: ETİMOLOJİ, TARİH, KÜLTÜR / Hatâyi’s: Etymology, History and Culture / Die Hatâyi: İhre Ethomologie, ihre Geschichte und Kultur

Alevilik - Bektaşilik Araştırmaları Dergisi / Forschungszeitschrift über Alevitentum und Bektaschitentum, 2018

Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile bağlantılı olarak değerlendirmişler ve... more Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile
bağlantılı olarak değerlendirmişler ve Arapça yazım kuralarına
bağlı olarak Hatayi sözcüğünü “Hatalı” olarak okumuşlardır.
Bu okuma, bu yönde bir söylentiye (rivayet) sebep olmuş görünüyor.
Azerbaycanlı yazar Abbaslı’nın yayınladığı bu söylenti,
Şah İsmail şiirlerine odaklanan yazarlar tarafından sürekli tekrarlanmıştır.

Hatâyi sözcüğünün ardında Doğu tarih ve kültürünü etkileyen
çok zengin bir Hatayi kültürü vardır. Bu kültür batıya taşınarak,
İslâmi güzel sanatlarının mayası olmuştur. Şah
İsmail’de bu kültürü himaye eden, geliştiren ünlü Türk hükümdarı
ve şairlerindendir. Şiirlerinde “Hatayi” mahlâsını seçmesinin
asıl sebebi, güzel sanatlarla yoğrulmuş Hatâyi kültürü
olmalıdır.

/

Researchers usually evaluate the word " Hatâyi" related with
Shah Ismail and read the word "Hatayi" as "Hatalı" according to
the Arabic writing rules. This reading seems to be caused such
a rumor. This rumor issued by Azerbaijani writer Abbaslı for the
first time and constantly repeated by the writers who focused
on Shah Ismail poems.

Behind the word " Hatâyi", there is a very rich " Hatâyi" culture
which effected Eastern history and culture. This culture is
carried to the west and became the yeast of the islamic fine arts.
Shah Ismail is one of the famous Turkish sovereigns and poets
who protected and improved this culture. The real reason for
him to choose Hatayi pseudonym in his poets should be Hatâyi
history and culture which is molded by fine arts.

/

Die Forscher haben des Öfteren das Wort Hatâyi in Zusammenhang mit
dem Schah Ismail interpretiert und dieses Wort abhängig von den arabischen
Schreibregeln als “fehlerhaft” (“Hatalı”) gelesen und gedeutet. Diese Lesart
scheint der Grund für die Entstehung eines Gerüchts (Überlieferung) in dieser
Richtung zu sein. Dieses von dem Aserbaidschanischen Autor Abbaslı verbreitete
Gerücht ist auch von jenen Autoren, die sich auf die Gedichte von Schah
Ismail konzentriert haben, kontinuierlich wiederholt worden.

Hinter dem Wort Hatâyi steckt jedoch eine sehr reichhaltige Hatayi-Kultur,
welche die Geschichte und Kultur des Ostens geprägt hat. Diese Kultur,
die nach Westen gebracht wurde, bildete den Kern der Schönen Künste des
Islams. Schah Ismail gehört zu den türkischen Herrschern und Dichtern, die
diese Kultur schüMten und förderten.

Der wahre Grund dafür, warum er sich in seinen Gedichten das Pseudonym
“Hatayi” aussuchte, hängt wohl damit zusammen, dass die Hatâyi-Kultur von
den Schönen Künsten geprägt ist.

/

Reference: Published in https://www.abked.de/index.php/abked/article/view/77

Research paper thumbnail of ALİ İLÂHİLER: Ali İlahi İnancı ve Seyyid İnayed Öyküleri Üzerine Röportaj (2014

. Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi /Forschungszeitschrift über das Alevitentum und das Bektaschitentum , 2019

19. yüzyılda ve 20. Yüzyılın başında Ehli Hak toplulukları inceleyen Rus oryantalistle... more 19. yüzyılda ve 20. Yüzyılın başında Ehli Hak toplulukları inceleyen Rus oryantalistlerin dikkatini çeken Ali İlâhiler’in bir çok dini pratiği Ehl-i Haklar’la aynı olmasına rağmen, temel bazı farklılıkları da göze çarpmaktadır:
Ehl-i Hak inancının merkezi olan Kerend-Oraman (Orman, Horoman, Hewraman) Lek –Delfan bölgesi, Hemedan - Kerkük yolu üzerinde, günümüz İran-Irak sınırında, Orta Zağroslar’da, İran-Luristanı’nın (günümüz Kirmanşah vilayetinin) kuzeybatı köşesidir. Yüzyıllar boyunca bölgedeki çoban toplulukların yazın yaylalara çıkış ve kışın kışlaklara (kışlak: kışla, ordugâh, karargâh) sıcak düzlüklere iniş yolunun tam merkezinde olan Lek-Delfan bölgesi, aynı zamanda Doğu –Batı yönündeki en önemli Hac-Göç ve Ticaret yolu üzerindedir. (Küçükkalfa, 2015: 69-79, Küçükkalfa 2018) Günümüzde Ali İlâhiler ve Ehl-i Haklar’da bir çok dini pratik ortaktır. Ali İlâhiler’de, kendilerini genellikle Ehl-i Hak (Hünkâri, Hâvendigâri, Hüdavendigâri) olarak tanımlamaktadırlar. Bölgede farklı inanç ve etnik yapıdan doğan çeşitlilikten bahsedileceği gibi, aynı coğrafyayı paylaşan bu gruplar arasında benzeşmeler ve geçişlerde kaçınılmaz bir gerçekliktir. Röportajımızı yaptığımız İltimas Ahmediyan’da İran Azerbaycanı’nda doğan ve Tebriz’de yaşayan bir Türk olarak, kendisini Ali İlâhi olarak tanımlamaktadır.

Ali İlâhi inancının merkezinde Hz. Ali’nin ilâhiliği (tanrılığı) bulunmasına karşılık, Ehl-i Hak inancının merkezinde kutsal kitap Serencam’da izlendiği gibi Sultan İshak (ve donları yani görünümleri) yer alır. (* İslâmın 4. halifesi Ali’yi referans alan değinmeleri ret etmiyorum.)

Ali İlâhiler ve Ehl-i Haklar konusunda diğer bir temel farklılık 3 (üç) günlük oruç tarihi konusundadır. Astronomik hesaplamalarla ve Arap aylarına bağlı olarak her iki topluluğun oruçları arasında 33 (otuz üç) günlük fark vardır. 2016-2017 dönemi için 3 (üç) günlük oruç tarihleri Ali İlâhiler için 12-13-14 Aralık 2016, Ehl-i Haklar için 14-15-16 Ocak 2017’dir.

Bayrak Kuşcuoğlu ile başlayan 24 kutsal şaire ait nefeslerde, Ali İlâhiler’e ait 3 (üç) günlük oruca dair hiçbir işarete rastlanmaz.

Ali İlâhiler, Irak kökenli Seyyid Abdullah Musavi el-Iraki’nin manevi liderliğine bağlıdırlar. Ali İlâhiler’in aksine, Ehl-i Haklar’da halen merkezi liderlik yoktur.

Röportaj yaptığım İltimas Ahmediyan’ın babası, Seyyid İnayed öykülerinin doğrudan tanığı ve anlatıcısıdır. Ahmediyan’ın evinde ve köyünde tekrar edile gelen, inanca ait değerli hatıralardır.

Bu röportajın Ali İlâhiler ve inançları hakkında daha objektif bakış sağlamasını umuyorum. Röportaj 2014 yılında Tebriz’de gerçekleştirilmiştir. 2015 yılında Ehl-i Hak inancının yoğun olduğu Luristan bölgesine bir seyahatim oldu.

ABSTRACT :
Although many religious practices of Ali Ilâhi Sufi Order, which has drawn attention of Russian orientalists examining Ahl-e Haqq Sufi Orders in the beginning of 19th and 20th centuries, are same with Ahl-e Haqq Sufi Order, several main differences are also noticeable:

Kerend-Oraman (Orman, Horoman, Hewraman) Leq (Laki) –Delfan region, which is the center of the Ahl-e Haqq Sufi Order, is on the road of Hemedan - Kirkuk, on today’s Iran-Iraq border, at Middle Zagros, in the northwest corner of Iran-Luristan (today’s Kermanshah province). Leq-Delfan region, which is in the center of the road which is used by the shepherd communities in the region throughout centuries for climbing to plateaus on summer and for descending to winter quarters (winter quarters: barracks, camp, headquarters), hot flats, is also on the road of the most important Haj-Migration& Trade Road in direction of East-West. (Küçükkalfa, 2015: 69-79, Küçükkalfa 2018). Today, most of the religious practices are common in Ali Ilâhi Sufi Order and Ahl-e Haqq Sufi Order. Ali Ilâhi Sufi Order usually defines itself as Ahl-e Haqq (Hünkâri, Hâvendigâri, Hüdavendigâri). The variety in the region, generated from different beliefs and ethnicity, may be mentioned while it is an inevitable truth that there are similitudes and transmissions between the groups, which are sharing the same geography.

Iltimas Ahmediyan, with whom we have made an interview, defines himself as Ali Ilâhi, as a Turkish, born in Iran’s Azerbaijan and living in Tabriz.

While Hz. Ali’s divinity is the center of the Ali Ilâhi Sufi Order belief, Sultan Ishak (and his appearances) is the center of the Ahl-e Haqq Sufi Order, as it may be seen from Serencam, the Holy Scripture. (* I do not reject the mentions referring to Hz. Ali, 4th khalifa of the Islam.)

Another main differance between Ali Ilâhi Sufi Order and Ahl-e Haqq Sufi Order is the date of 3 (three) days of fasting. There is a difference of 33 (thirty three) days between the fasting of the both communities, depending upon the astronomical calculations and Arabian months. As per the 2016-2017 period, dates of the 3 (three) days fasting were 12-13-14 December 2016 for Ali Ilâhi Sufi Order and 14-15-16 January 2017 for Ahl-e Haqq Sufi Order.

There is no sign on 3 (three) days fasting pertaining to Ali Ilâhi Sufi Order, in the nefes (poems) of the 24 holy poets, beginning with Bayrak Kuşcuoğlu.

Ali Ilâhi Sufi Order is depending on spiritual leadership of Seyyid Abdullah Musavi el-Iraki, with Iraq origin. Contrary to Ali Ilâhi Sufi Order, there is still no central leadership in Ahl-e Haqq Sufi Order.

Iltimas Ahmediyan, with whom I made an interview, is son of a direct witness and narrator of Seyyid Inayed stories. These stories about belief, repeated in Ahmediyan's home and village, are precious memories.

I hope that this interview will provide a more objective perspective to Ali Ilâhi Sufi Order and their beliefs. The interview took place in Tabriz, in 2014. I had a journey to Luristan area, in where Ahl-e Haqq Sufi Order belief is intense, in 2015.