Hüseyin Kahraman - Academia.edu (original) (raw)
Uploads
Papers by Hüseyin Kahraman
ÖZET Bu tezimizde, Cüveynî‟nin illiyet anlayışını iki düşünsel döneme ayırarak tartışmaktayız. Bu... more ÖZET Bu tezimizde, Cüveynî‟nin illiyet anlayışını iki düşünsel döneme ayırarak tartışmaktayız. Bunlardan biri, her ne kadar ontolojik anlamda nedenselliği kabul etmese de kıyâsu'l-ğâib ale'ş-Ģâhid yöntemini kullandığından dolayı epistemolojik nedenselliği kabul ettiği dönem; diğeri ise âlemdeki benzerlik iliĢkisi üzerine kurulu olan kelâmî tüm yöntemleri eleĢtirdiği dönemdir. Ġlk dönemde Cüveynî, fâil-i muhtâr ilah anlayıĢını daha güçlü bir Ģekilde ortaya koymak için illet-malül ilişkisini hâl teorisi üzerine bina etmektedir. Ne var ki hâl teorisi fâil-i muhtâr ilâh anlayıĢına uygun bir teori değildir. Çünkü teori, âlemde algıladığımız kavramlar ile onların hakikatleri arasında zorunlu nedensel bir ilişkinin varlığı iddiasını taĢımaktadır. Oysa fâil-i muhtâr ilah anlayıĢı âlemdeki hiçbir zorunluluğu kabul etmemeye dayalı bir anlayıĢtır. Hâl anlayıĢını fâil-i muhtâr ilah anlayıĢı içerisinde savunmak için Cüveynî her ne kadar hâlleri varlık ve yoklukla nitelenemeyen itibarlar ...
Mütefekkir, 2021
el-İktisâd fi’l-iʿtikâd Gazzâlî’nin başlı başına kelam disiplinine ayırdığı nadide bir eserdir. E... more el-İktisâd fi’l-iʿtikâd Gazzâlî’nin başlı başına kelam disiplinine ayırdığı nadide bir eserdir. Eserin kelam disiplini açısından en önemli özelliği mütekaddimîn döneminden müteahhirîn dönemine geçiş sürecine dair önemli bilgiler ihtiva etmesidir. Gazzâlî el-İktisâd’ı daha önce kelamın mütekaddimîn dönemi metodolojisine yapılan eleştirileri dikkate alarak kaleme almıştır. Mütekaddimîn döneminin burhâna dayanmayan zayıf yöntemlerinin terkedildiği ilk eser olma özelliğini haiz olan el-İktisâd, daha sonra mantığın İslâm düşüncesine taşınmasına giden süreci temsil etmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Özellikle subûtî sıfatların ilâhi zatta bulunma tarzını temellendirmeye dair yöntem değişimini temsil eden bu eserde subûtî sıfatlar için tecrübe dünyamızdan benzerlik ilişkisi kurularak yapılan delillendirme yöntemleri terk edilmiştir. Bunun yerine kelamî disiplinin en temel iddialarından biri olan fâil-i muhtâr Tanrı tasavvuru ile tutarlı olan Allah âlem arasındaki fail-fiil ilişki...
Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Bir insanda bulunması gereken birçok erdeme sahip olma özelliği peygamberleri toplumlara rol mode... more Bir insanda bulunması gereken birçok erdeme sahip olma özelliği peygamberleri toplumlara rol model olma konusunda vazgeçilmez kılmaktadır. Peygamberlerin sahip olduğu bu üstün va-sıfların her biri onlara mutlak hakikate yönelmede farklı bir katkı sunmaktadır. Diğer insanlar-dan farklı olarak, peygamberlerde bulunan erdemlerin bir bütün olarak bulunması, onları mutlak hakikate götüren yolu en isabetli ve mükemmel şekilde takip etmelerine imkân sağlamıştır. Özel-likle içerisinde yaşadıkları toplumların normal insanların fark edemeyeceği hassas problemlerini, güçlü erdemleriyle keşfetmek ve o toplumları evrensel ahlâkî değerler etrafında buluşturmak adına peygamberlerin verdikleri zorlu mücadeleleri dikkate aldığımızda, onlarsız bir dünyada insanların bütün insanlığı ilgilendiren mutlak hakikati bulmalarının o kadar da kolay olmayaca-ğını söylemek mümkündür. Bu anlamda, yeryüzünde ahlâkî erdemleri yayma konusunda pey-gamberleri diğer insanlardan ayıran ve onlara uymayı aklî ve ahlâkî b...
Ebu Hâsim el Cubbâi, ilâhi sifatlarin ontolojik bir varliga sahip olmadigi gorusu ile bunlarin il... more Ebu Hâsim el Cubbâi, ilâhi sifatlarin ontolojik bir varliga sahip olmadigi gorusu ile bunlarin ilâhi zâtta bulunan sonsuz manalar oldugu gorusu arasinda ara bir cozum bulma amaciyla ahval teorisine basvurmustur. Bu teoriye gore sifatlar ontolojik varliklar degil sadece ilâhi zâtin birer halleridirler. Bâkillâni ise bu teoriyi Es'ari sifat anlayisini daha tutarli bir sekilde ortaya koymak amaciyla donusturerek sitemine tasidi. Buna gore haller ilâhi zâtin degil, ilâhi sifatlarin halleri idi. Ayrica teori, âlemde nesnelerdeki manalar ile bu manalarin idrakimize konu olan yonleri arasinda zorunlu bir nedenselligin varligi iddiasini tasimaktadir. Teori her ne kadar yari determinist olan Mu'tezile kelamcilari icin uygun olmussa da kâdir-i muhtâr Tanri fikri temelli olan Es'ari anlayisi ile tutarli olmamistir. Cunku bu anlayista bir nesnedeki mana ile onun hâli arasinda dogrudan bir nedensellik iliskisi soz konusu degil; aksine bunlar arasinda ilâhi irade ve kudretin taalluku ...
Cuveyni tum kelâm anlayisini Allah'in en temelde sorgulanmaz bir irade ve kudrete sahip oldug... more Cuveyni tum kelâm anlayisini Allah'in en temelde sorgulanmaz bir irade ve kudrete sahip oldugu gorusu uzerine insa etmektedir. Bu anlayis Allah'in aleme an be an ve her hangi bir illet olmaksizin mudahalede bulundugu anlamina gelmektedir. Insan ozgurlugu problemi her an aleme sorgulanmaz iradesiyle mudahalede bulunan Allah'in yaratmis oldugu alem icerisinde insana bu mudahelenin mutlakligina halel getirme anlamina gelmektedir. Bundan dolayi Cuveyni insan ozgurlugune inanmasina ragmen bu ilah tasavvuru icerisinde insan ozgurlugunu temellendirmede zorlanmaktadir.
Mütefekkir, 2018
Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve bir intihal yazılımı ile taranmıştır. İntihal ... more Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve bir intihal yazılımı ile taranmıştır. İntihal yapılmadığı tespit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. No plagiarism has been detected.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2019
Atomculuk nazariyesi âlemdeki birlik-çokluk problemine çözüm bulma sürecinde ortaya atılmış; anca... more Atomculuk nazariyesi âlemdeki birlik-çokluk problemine çözüm bulma sürecinde ortaya atılmış; ancak teori özellikle Antik Yunan’da âlemde bir müdahaleciyi gerektirmeyecek şekilde ortaya konmuş ve ilkeleri de buna göre vazedilmişti. Kelâmcılar bu teoriyi dini düşüncenin bir gereği olarak âlemdeki her bir cüz ile aralıksız ilişki içerisinde olan tanrı anlayışını ortaya koymada bir argüman olarak yeniden formüle ettiler. Âlemin ancak fâil-i muhtar bir tanrı anlayışı ile izah edilebileceğini iddia eden kelâmcılar, bunu cevher-araz teorisiyle mükemmel bir şekilde savundular. Eş'arî kelâmının sistemleşmesinde hatırı sayılır bir katkıya sahip Cüveynî de ne antik düşünürlere ne de Mu'tezileye ait atom düşüncesinin gerçek anlamda fâil tanrı anlayışını ortaya koyamayacağını iddia etmekte ve cevher-araz görüşünü bu ilke üzerinden ortaya koymaktadır.
Dini dusuncenin en temel problemlerinden biri akil-nakil, diger bir isimlendirme ile bilim-din il... more Dini dusuncenin en temel problemlerinden biri akil-nakil, diger bir isimlendirme ile bilim-din iliskisidir. Bu problem, Islâm dusunce geleneklerinin olusumunda belirleyici etkenlerin basinda gelir. Akil-vahiy iliskisi mezheplerin tesekkulunu etkilemesinin yani sira onlarin temel ilkelerinin tumune sirayet eden cok onemli bir meseledir. Islâm dusuncesinin kurucu unsurlarindan biri olan Mu‘tezile ekolu, dinin dogru anlasilabilmesinin aklin yorumlayici gucu ile mumkun olacagini dusunduklerinden, nassi da bu temel ilke uzerinden anlamayi tercih ettiler ve bu tavir Mu‘tezile kelamcilarini soyut bir tanri anlayisina ve insan aklini ve ozgurlugunu vurgulayan bir dusunsel yapiya goturdu. Buna mukabil Islâm dusuncesinin onemli bir gelenegi olan Es‘ariyye ise dinin anlasilmasi ile metne sadik kalma arasinda dogrudan bir iliski kurdu. Diger bir ifade ile aklin yorumlamasini lafzin delalet imkânlari ile sinirladi. Dini metinlerin anlasilmasi tamamen saf akla birakildiginda kulun kendi beklentil...
ÖZET Bu tezimizde, Cüveynî‟nin illiyet anlayışını iki düşünsel döneme ayırarak tartışmaktayız. Bu... more ÖZET Bu tezimizde, Cüveynî‟nin illiyet anlayışını iki düşünsel döneme ayırarak tartışmaktayız. Bunlardan biri, her ne kadar ontolojik anlamda nedenselliği kabul etmese de kıyâsu'l-ğâib ale'ş-Ģâhid yöntemini kullandığından dolayı epistemolojik nedenselliği kabul ettiği dönem; diğeri ise âlemdeki benzerlik iliĢkisi üzerine kurulu olan kelâmî tüm yöntemleri eleĢtirdiği dönemdir. Ġlk dönemde Cüveynî, fâil-i muhtâr ilah anlayıĢını daha güçlü bir Ģekilde ortaya koymak için illet-malül ilişkisini hâl teorisi üzerine bina etmektedir. Ne var ki hâl teorisi fâil-i muhtâr ilâh anlayıĢına uygun bir teori değildir. Çünkü teori, âlemde algıladığımız kavramlar ile onların hakikatleri arasında zorunlu nedensel bir ilişkinin varlığı iddiasını taĢımaktadır. Oysa fâil-i muhtâr ilah anlayıĢı âlemdeki hiçbir zorunluluğu kabul etmemeye dayalı bir anlayıĢtır. Hâl anlayıĢını fâil-i muhtâr ilah anlayıĢı içerisinde savunmak için Cüveynî her ne kadar hâlleri varlık ve yoklukla nitelenemeyen itibarlar ...
Mütefekkir, 2021
el-İktisâd fi’l-iʿtikâd Gazzâlî’nin başlı başına kelam disiplinine ayırdığı nadide bir eserdir. E... more el-İktisâd fi’l-iʿtikâd Gazzâlî’nin başlı başına kelam disiplinine ayırdığı nadide bir eserdir. Eserin kelam disiplini açısından en önemli özelliği mütekaddimîn döneminden müteahhirîn dönemine geçiş sürecine dair önemli bilgiler ihtiva etmesidir. Gazzâlî el-İktisâd’ı daha önce kelamın mütekaddimîn dönemi metodolojisine yapılan eleştirileri dikkate alarak kaleme almıştır. Mütekaddimîn döneminin burhâna dayanmayan zayıf yöntemlerinin terkedildiği ilk eser olma özelliğini haiz olan el-İktisâd, daha sonra mantığın İslâm düşüncesine taşınmasına giden süreci temsil etmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Özellikle subûtî sıfatların ilâhi zatta bulunma tarzını temellendirmeye dair yöntem değişimini temsil eden bu eserde subûtî sıfatlar için tecrübe dünyamızdan benzerlik ilişkisi kurularak yapılan delillendirme yöntemleri terk edilmiştir. Bunun yerine kelamî disiplinin en temel iddialarından biri olan fâil-i muhtâr Tanrı tasavvuru ile tutarlı olan Allah âlem arasındaki fail-fiil ilişki...
Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Bir insanda bulunması gereken birçok erdeme sahip olma özelliği peygamberleri toplumlara rol mode... more Bir insanda bulunması gereken birçok erdeme sahip olma özelliği peygamberleri toplumlara rol model olma konusunda vazgeçilmez kılmaktadır. Peygamberlerin sahip olduğu bu üstün va-sıfların her biri onlara mutlak hakikate yönelmede farklı bir katkı sunmaktadır. Diğer insanlar-dan farklı olarak, peygamberlerde bulunan erdemlerin bir bütün olarak bulunması, onları mutlak hakikate götüren yolu en isabetli ve mükemmel şekilde takip etmelerine imkân sağlamıştır. Özel-likle içerisinde yaşadıkları toplumların normal insanların fark edemeyeceği hassas problemlerini, güçlü erdemleriyle keşfetmek ve o toplumları evrensel ahlâkî değerler etrafında buluşturmak adına peygamberlerin verdikleri zorlu mücadeleleri dikkate aldığımızda, onlarsız bir dünyada insanların bütün insanlığı ilgilendiren mutlak hakikati bulmalarının o kadar da kolay olmayaca-ğını söylemek mümkündür. Bu anlamda, yeryüzünde ahlâkî erdemleri yayma konusunda pey-gamberleri diğer insanlardan ayıran ve onlara uymayı aklî ve ahlâkî b...
Ebu Hâsim el Cubbâi, ilâhi sifatlarin ontolojik bir varliga sahip olmadigi gorusu ile bunlarin il... more Ebu Hâsim el Cubbâi, ilâhi sifatlarin ontolojik bir varliga sahip olmadigi gorusu ile bunlarin ilâhi zâtta bulunan sonsuz manalar oldugu gorusu arasinda ara bir cozum bulma amaciyla ahval teorisine basvurmustur. Bu teoriye gore sifatlar ontolojik varliklar degil sadece ilâhi zâtin birer halleridirler. Bâkillâni ise bu teoriyi Es'ari sifat anlayisini daha tutarli bir sekilde ortaya koymak amaciyla donusturerek sitemine tasidi. Buna gore haller ilâhi zâtin degil, ilâhi sifatlarin halleri idi. Ayrica teori, âlemde nesnelerdeki manalar ile bu manalarin idrakimize konu olan yonleri arasinda zorunlu bir nedenselligin varligi iddiasini tasimaktadir. Teori her ne kadar yari determinist olan Mu'tezile kelamcilari icin uygun olmussa da kâdir-i muhtâr Tanri fikri temelli olan Es'ari anlayisi ile tutarli olmamistir. Cunku bu anlayista bir nesnedeki mana ile onun hâli arasinda dogrudan bir nedensellik iliskisi soz konusu degil; aksine bunlar arasinda ilâhi irade ve kudretin taalluku ...
Cuveyni tum kelâm anlayisini Allah'in en temelde sorgulanmaz bir irade ve kudrete sahip oldug... more Cuveyni tum kelâm anlayisini Allah'in en temelde sorgulanmaz bir irade ve kudrete sahip oldugu gorusu uzerine insa etmektedir. Bu anlayis Allah'in aleme an be an ve her hangi bir illet olmaksizin mudahalede bulundugu anlamina gelmektedir. Insan ozgurlugu problemi her an aleme sorgulanmaz iradesiyle mudahalede bulunan Allah'in yaratmis oldugu alem icerisinde insana bu mudahelenin mutlakligina halel getirme anlamina gelmektedir. Bundan dolayi Cuveyni insan ozgurlugune inanmasina ragmen bu ilah tasavvuru icerisinde insan ozgurlugunu temellendirmede zorlanmaktadir.
Mütefekkir, 2018
Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve bir intihal yazılımı ile taranmıştır. İntihal ... more Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve bir intihal yazılımı ile taranmıştır. İntihal yapılmadığı tespit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. No plagiarism has been detected.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2019
Atomculuk nazariyesi âlemdeki birlik-çokluk problemine çözüm bulma sürecinde ortaya atılmış; anca... more Atomculuk nazariyesi âlemdeki birlik-çokluk problemine çözüm bulma sürecinde ortaya atılmış; ancak teori özellikle Antik Yunan’da âlemde bir müdahaleciyi gerektirmeyecek şekilde ortaya konmuş ve ilkeleri de buna göre vazedilmişti. Kelâmcılar bu teoriyi dini düşüncenin bir gereği olarak âlemdeki her bir cüz ile aralıksız ilişki içerisinde olan tanrı anlayışını ortaya koymada bir argüman olarak yeniden formüle ettiler. Âlemin ancak fâil-i muhtar bir tanrı anlayışı ile izah edilebileceğini iddia eden kelâmcılar, bunu cevher-araz teorisiyle mükemmel bir şekilde savundular. Eş'arî kelâmının sistemleşmesinde hatırı sayılır bir katkıya sahip Cüveynî de ne antik düşünürlere ne de Mu'tezileye ait atom düşüncesinin gerçek anlamda fâil tanrı anlayışını ortaya koyamayacağını iddia etmekte ve cevher-araz görüşünü bu ilke üzerinden ortaya koymaktadır.
Dini dusuncenin en temel problemlerinden biri akil-nakil, diger bir isimlendirme ile bilim-din il... more Dini dusuncenin en temel problemlerinden biri akil-nakil, diger bir isimlendirme ile bilim-din iliskisidir. Bu problem, Islâm dusunce geleneklerinin olusumunda belirleyici etkenlerin basinda gelir. Akil-vahiy iliskisi mezheplerin tesekkulunu etkilemesinin yani sira onlarin temel ilkelerinin tumune sirayet eden cok onemli bir meseledir. Islâm dusuncesinin kurucu unsurlarindan biri olan Mu‘tezile ekolu, dinin dogru anlasilabilmesinin aklin yorumlayici gucu ile mumkun olacagini dusunduklerinden, nassi da bu temel ilke uzerinden anlamayi tercih ettiler ve bu tavir Mu‘tezile kelamcilarini soyut bir tanri anlayisina ve insan aklini ve ozgurlugunu vurgulayan bir dusunsel yapiya goturdu. Buna mukabil Islâm dusuncesinin onemli bir gelenegi olan Es‘ariyye ise dinin anlasilmasi ile metne sadik kalma arasinda dogrudan bir iliski kurdu. Diger bir ifade ile aklin yorumlamasini lafzin delalet imkânlari ile sinirladi. Dini metinlerin anlasilmasi tamamen saf akla birakildiginda kulun kendi beklentil...