İsmet Tekerek - Academia.edu (original) (raw)

Papers by İsmet Tekerek

Research paper thumbnail of Connection Between Ethics and Poetics in Aristoteles

Journal of Arts and Humanities, 2012

Action and character are two major concepts which called human into being in the past and also fo... more Action and character are two major concepts which called human into being in the past and also for the moment and will render human exist in the future. If action is being executed through the preference of free will of a conscious and prudent person then character of that person can be spoken. Action, character and preference of free will have an important position at the ethical and aesthetical views of Aristotle. He presents his views on the function of action, character and tragedia at his work Poetics in which he composed theatre aesthetics of the era by analysing tragedias originated from rituals and mythology and which are played for thousands of people. According to his views, sciences can be classified as practical and theoretical. Since practical sciences deal with human-character which is the source of action, theatre can be evaluated as practical art by following his views on tragedia and examples. Because tragedia is the imitation of an action which is experienced by a character who is better than the average, and this action orients the person to the good through catharsis which it creates. Aeschylus' "Prometheus Bound" and Sophocles' "Antigone", which are among the most important and mature tragedias, are two examples projecting Aristotle's ideas on action, character, free will, individual preference and average ethics. Only a tragic hero who executes his action by using his individual preference with his free will and carries out this action coherently can create catharsis on the audience. The audience watchs the conflict between equal powers developed by the tragedia, gets into catharsis; and the calmness after catharsis serves the view of good-wise citizen which is the target of Atistotle's total views. Thinking once more on this dialectical relation between action, character, free will and individual preference which are also the basis of Aristotle's philosophy is important in terms of interrogating the human and his values, of enriching the human.

Research paper thumbnail of Aristoteles'te Etik

Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi... more Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi etiktir. Özellikle onun teori ve pratik ayrımında etiğin yeri hakkındaki düşünceleri önemlidir. Hayatın amacı olarak "iyi" kavramı, düşünce ve karakter erdemleri ayrımı, orta olma ahlâkı ve etikopolitik bir erdem olarak adalet, bir mutluluk etiği şeklinde ele alınabilecek Aristotelesçi Etik'in öne çıkan yanlarıdır. Temaşa etkinliği ise Aristotelesçi Etik'te ulaşılması gereken bir zirve olarak yerini bulur.
Anahtar Kelimeler: Aristoteles, Etik, Erdem, Politika, Temaşa.

Research paper thumbnail of Ethics in Aristoteles

Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi... more Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi etiktir. Özellikle onun teori ve pratik ayrımında etiğin yeri hakkındaki düşünceleri önemlidir. Hayatın amacı olarak “iyi” kavramı, düşünce ve karakter erdemleri ayrımı, orta olma ahlâkı ve etikopolitik bir erdem olarak adalet, bir mutluluk etiği şeklinde ele alınabilecek Aristotelesçi Etik’in öne çıkan yanlarıdır. Temaşa etkinliği ise Aristotelesçi Etik’te ulaşılması gereken bir zirve olarak yerini bulur.To be sure, one of the important sources that feeds some contemporary philosophies of ethics is Aristotelian ethics. Especially his thougths concerning the place of ethics in the distinction of theory and practice are important. The concept of “good” as the aim of life, the distiction between intellectual and character virtues, morals of being middle, and justice as an ethicopolitical virtue are the themes that stand out the most in Aristotelian athics, which could also be ...

Research paper thumbnail of Hegel'in hukuk felsefesi ve özgürlük

Hegel felsefesi bir bütün olarak özgürlük kavramını kendine mesele edinmiştir. Sisteminin her par... more Hegel felsefesi bir bütün olarak özgürlük kavramını kendine mesele edinmiştir. Sisteminin her parçasında özgürlüğün izine rastlamak mümkündür. Ama özgürlüğün bir zirve olarak ele alındığı eseri Hukuk Felsefesi'dir. Soyut hukuk, öznel ahlâklılık ve etik yaşam dünyası olarak iradenin üç momentine, sırasıyla evrenselliğe, tikelliğe ve bireyselliğe tekabül eden bir şekilde ele alınan özgürlük kavramsallaştırması diyalektik olarak en üst aşamasına aile, sivil toplum ve devleti içeren etik yaşam dünyasında ulaşır. Son üçlemenin nihai noktası ise devlettir. Bu araştırmada özgürlüğün Hukuk Felsefesi boyunca aldığı yol izlenecektir. Sonuçta devletin bir güç odağı değil ama bir özgürlük metafiziği olduğu tespit edilecektir. Bunun için özgürlüğün Hegel'in iddia ettiği gibi evrensel ile tikelin buluştuğu noktada tecelli edip etmediği incelenecektir. Aynı zamanda Hegelci özgürlüğün ilkesi arzu mu akıl yahut eylem mi mülkiyet mi sorularına da bir yanıt aranacaktır. Bu irdelemeler sırasınd...

Research paper thumbnail of Connection Between Ethics and Poetics in Aristoteles

Quality Research Award Editorial Information Editorial Summary Editorial Board Search Home Journa... more Quality Research Award Editorial Information Editorial Summary Editorial Board Search Home Journal Archive Vol.1,no.1,2012,Abstract10 Connection Between Ethics and Poetics in Aristoteles Ismet TEKEREK Ph.D., Aegean University, Izmir. ABSTRACT Action and character are two major concepts which called human into being in the past and also for the moment and will render human exist in the future. If action is being executed through the preference of free will of a conscious and prudent person then character of that person can be spoken. Action, character and preference of free will have an important position at the ethical and aesthetical views of Aristotle. He presents his views on the function of action, character and tragedia at his work Poetics in which he composed theatre aesthetics of the era by analysing tragedias originated from rituals and mythology and which are played for thousands of people. According to his views, sciences can be classified as practical and theoretical. Sin...

Research paper thumbnail of Aristoteles'te Etik

Research paper thumbnail of Is the Principle of Freedom Property in Hegel ?

The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the ques... more The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the question of Hegel’s being libertarian or communitarian.In this essay, we will try to trace the concept of property in Phenomenology of Spirit (PS) and Hegel’s Philosophy of Right (HPR). In PS, we will show how property is, or is not, related to freedom in Master-Slave Dialectics, in Contradiction Principle and in Spiritual Animal Kingdom. After deducing that there is a much more strong liaison between action and freedom, we will analyse the property claim in Abstract Right of HPR. After concluding that property of Right is individualistic and possessive rather than intersubjective, we will see its effect in Hegel from the standpoints of Marxism and Liberalism. The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the question of Hegel’s being libertarian or communitarian.According to Hegelian method, answering this question by supporting one side would be a...

Research paper thumbnail of Adalet ve tiyatro

Research paper thumbnail of Is Property the Principle of Freedom for Hegel?

Research paper thumbnail of Aristoteles'te Poetik ve Etik Bütünlük Örneklerle Eylem, Karakter ve Erdem

Research paper thumbnail of Devlet, İşletmecilik, Meta-Ürün ve Tiyatro İlişkisi

Research paper thumbnail of Devlet, İşletmecilik, Meta-Ürün ve Tiyatro İlişkisi

Research paper thumbnail of tez 6.rapor Hukukun Yapılandırılması Construction of Law

“Hukuk, mutlak kavramın, kendi kendisi hakkında bilinç sahibi olan (kendilik bilincine sahip) öz... more “Hukuk, mutlak kavramın, kendi kendisi hakkında bilinç sahibi olan (kendilik bilincine sahip) özgürlüğün mevcudiyet tarzı olduğu için, sırf bunun için, genellikle kutsal sayılır”

Hegel, Hukuk Felsefesinin Prensipleri,s. 55

Hegel, HFP eserinde “soyut hukuk” bölümüne geçmeden önce, okura genel olarak hukuk ve onun bir yapılandırmasını, başka bir deyişle, sınıflandırmasını sunar.

Hukuk, “genel olarak bir mevcudiyetin, özgür iradenin mevcudiyeti olması” demektir. Daha kısa bir tanımla, hukuk, tarifi gereği, “İdea olarak özgürlüktür” (HFP, s. 54).

Kantçı hukuk anlayışının kısa bir eleştirisini veren Hegel, bize Kant’ın ünlü kategorik imperatifini kendi sözleriyle hatırlatır:

“Özgürlüğümün (yahut keyfi irademin), herkesin keyfi iradesiyle uyuşmasını sağlayacak bir evrensel kanuna göre sınırlandırılması” (HFP, s.54).

Hegel’e göre, bu ilke, bir açıdan yalnızca negatif bir belirlenimi (sınırlama belirlenimi), diğer açıdan pozitif bir yönü içerir. İlkenin pozitif yönü, yani Evrensel kanun ya da Hegel için sözde “aklın kanunu”, bireyin özel iradesinin, başkalarının özel iradesiyle uyuşması, yani “aynılık” (ayniyet) unsuruna ve çelişki ilkesine varmak demektir. Hegel, bu ilkenin Rousseau’dan bu yana pek popüler olan inancı taşıdığını savunur. Bu inanca göre başlangıç noktası, “kendinde ve kendisi-için mevcut irade ve aklî irade değil, hakikati içindeki tin değil, fakat özelliği içindeki bireyin iradesidir” (HFP, s.55). Bu irade, kendi “keyfî” iradesine göre davranan bireyin iradesidir. Bu ilkede kabul edilen rasyonellik, özgürlüğü sınırlayan bir rasyonellik olup, dolayısıyla “içkin” bir rasyonellik değil, dışsal ve formel bir evrenselliktir. Hegel felsefesine göre, bu inanç ve ilke, her tür spekülatif düşünceden yoksun olduğu üzere reddedilmelidir.

Research paper thumbnail of tez 5.rapor-aralık  2009.doc Hegel'in Hukuk Felsefesi ve Özgürlük

Hyppolite'e göre Hegel'in hareket noktası, insanlık tarihi üzerine düşünme ve bu tarihin tinsel a... more Hyppolite'e göre Hegel'in hareket noktası, insanlık tarihi üzerine düşünme ve bu tarihin tinsel anlamıdır. Gençlik yıllarından çok daha sonra Berlin Üniversitesi profesörüyken verdiği felsefe tarihi ve hukuk felsefesi derslerinde, gençlik çalışmalarında ve daha sonraki bir tarihte Jena üniversitesindeki derslerinde ya da el yazmalarında nüve halinde bulunan şeyleri sistematik bir şekilde tekrarlamıştır.
Hegel, Hukuk Felsefesinin Prensipleri'ni 1821'de Berlin'de yayınlamıştır.Eser, Ansiklöpedi'den sonra basılmıştır.
Hukuk Felsefesinin Prensipleri, Ansiklöpedi’nin bir bölümünün geliştirilmiş bir şeklidir. Hegel, aslında Jena’da sistemini olgunlaştırırken, sistemin bir bölümünü “Naturrecht”e ayırmayı düşünmüştü. Hukuk felsefesinin bu ilk şekli yayımlanmamış nesnel ahlâklılık sistemine (“System der Sittlichkeit”; etik yaşam ya da sosyal etik)ait fragmanlardan ve doğal hukuk üzerine yazılmış çok önemli bir makaleden oluşur.
Dolayısıyla Hukuk Felsefesi’ndeki tüm bölümler ve anlamları, Hegel sistemi içindeki bütün ilkeleriyle birlikte anlaşılabilir. Bu ilkeler Hegel’in gençlik eserlerine, Jena derslerine ve hatta Tinin Görüngübilimi diyalektiğine gönderme yaparlar.
Hegel hukuku, “özgür iradenin mevcudiyeti” olarak tanımlar:
“Hukukun alanı genel olarak tinsel bir alandır; bu zemin üzerinde onun da temeli, hareket noktası özgür iradedir.” (HFP, § 4)
“Şu halde hukuk, ide olarak özgürlüktür.” (HFP, § 29)

Research paper thumbnail of tez 4.rapor "Söz" Söyleme Üstüne Bir Kolaj Denemesi

Hegel's Synthesis I. HEGEL’DE SENTEZ Hegel’in “tinsel hayvanlar alemi” adını verdiği pratik dü... more Hegel's Synthesis

I. HEGEL’DE SENTEZ

Hegel’in “tinsel hayvanlar alemi” adını verdiği pratik dünya ya da ahlak felsefesinin evreni, ve bunların da uzantısı olan hukuk felsefesi, düşünceden kaynaklanmakta.

Özgür irade Hegel’de, birlik, farklılık ve birliğin tekrar kurulması momentlerinde belirir.

Kant’ın düalizmi aşamaması Hegel’in Hukuk Felsefesi’nde daha çok belirtilmekte.

Research paper thumbnail of tez 3.rapor "Söz" söyleme üzerine bir kolaj denemesi

“Bireysel çıkar ile genel iyilik arasındaki karşıtlık, ancak bireyin çıkarı genel iyilikle çakışı... more “Bireysel çıkar ile genel iyilik arasındaki karşıtlık, ancak bireyin çıkarı genel iyilikle çakışır duruma getirilerek ortadan kaldırılabilir”

WHITEHEAD

"Conflict between individual interest and common goodness can be overcome if individual interest and common goodness collide with each other." WHITEHEAD

"Günümüzde özgür düşüncenin yahut daha genel bir deyişle, özgür tinin, ancak kamuca benimsenmiş değerlere muhalefet ederek ve hatta düşmanlık göstererek kendini kanıtlayabileceğine ilişkinin fikirlerin en güçlü şekilde kök saldığı yer, denilebilir ki devletle ilgili sorunlardır. Bu nedenle, bir devlet felsefesine düşen görevin, her şeyden önce, mevcuda ilâve yani –yeni ve tabiî özel- bir teori daha kotarmak ve sunmak olduğu sanılabilir. Bu anlayışa ve bundan çıkan sonuçlara bakıldığında, yeryüzünde şimdiye kadar ne bir devlet, ne de bir anayasa bulunmuş olduğu ve bunların şimdi de bulunmadığı düşünülebilir. Ancak şimdiden (ve bu ‘şimdi’ ilânihaye yenilenip durur) sonra her şeye yeni baştan başlanacaktır, ve ahlâk [törellik] dünyası şu âna kadar kendisinin esaslı bir şekilde düşünülmesini ve bir temele oturtulmasını bekleyip durmuştur. Tabiat söz konusu olduğunda, felsefenin onu olduğu gibi bilmesi gerektiği, eğer ‘filozof taşı’ herhangi bir yerde saklıysa, olsa olsa yine bizzat tabiatın içinde saklı olacağı, tabiatın kendi sebebini kendinde taşıdığı ve bilimin tabiatta var olan bu gerçek sebebi –yüzeyde gözüken olağan [olumsal] şekilleri değil, fakat tabiatın ezeli ve ebedi âhengini– kavraması, tabiatın immanent kanununu, mahiyetini araştırması gerektiği kabul edilir. Ama buna karşın ahlâk [törellik] dünyası, devlet –yani kendilik bilinci düzeyinde mevcut şekliyle akıl- söz konusu oldu mu, bunun aslında, aklın kuvvet kudret kazandığı, çeşitli kurumlar içinde, bunların immanent esası olarak, yer aldığı dünya olduğuna hiç bakılmaz. Spiritüel [tinsel] evren sanki olağanlığa [olumsallığa] ve keyfîliğe bırakılmış, tanrı tarafından terk edilmiştir. Nitekim bu ahlâk dünyası ateizmine göre, hakikat bu dünyanın dışındadır, ya da –her şeye rağmen bu dünyada akla yer vermek gerektiğine göre- hakikat burada ancak problematik bir varlığa sahip olabilir. İşte, her düşüncenin kendi başına kanatlanıp uçma hakkı ve, aynı zamanda, vazifesi buradan kaynaklanmaktadır. . . . Başka hiçbir sanat, hiçbir bilim, böyle herkesin ona [felsefeye] hemen kolayca tasarruf edebileceğini sanması gibi son derece aşağılayıcı bir muameleye uğramamıştır.
. . . Gerçekten de, çağdaş felsefenin büyük bir iddia ile, devlet hakkında yayınladığı şeylere baktığımızda, aklına esip de işe karışmak isteyen herhangi bir kimsenin, bunlara benzer bir şeyi pekâlâ kendi karinasından çıkarabileceğine haklı olarak inanabileceğini görürüz. Bu kimse, böylece, felsefeye tasarrufunu kendi kendisine kanıtlamış olacaktır. Esasen, bu sözümona felsefe, hakikatin kendisinin bilinemeyeceğini, ama ahlâki konular ve özellikle de devlet, hükümet, siyasi anayapı üzerine herkesin kendi yüreğinden, duygularından ve heyecanından bulup çıkardığı şeyin hakikat olduğunu açıkça ilân etmiştir.”

Hegel, Önsöz, Hukuk Felsefesinin Prensipleri (Berlin, 1821)

Research paper thumbnail of TC EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ 2. ÇALIŞMA RAPORU Hegel'de Özgürlük III

Bir çok uzman gibi Peter Singer da, Hegel’i, geçmişin bütün olaylarının, kısacası tarihin, “özgür... more Bir çok uzman gibi Peter Singer da, Hegel’i, geçmişin bütün olaylarının, kısacası tarihin, “özgürlük” amacına yöneldiğine inanmış bulmaktadır. Kimi yazarlar, Hegel’in “özgür toplum” ya da “ideal devlet” olarak aslında dönemin Prusya’sına işaret etmek istediğini belirtirken (örneğin, Hegel’den kuşkulanan Schopenhauer, aklından onu geçirerek “yönetimler, felsefeyi, Devlet çıkarlarına hizmet eder hale mi getiriyorlar ve filozoflar da bir ticaret metası?...” diyebilmiştir. Karl Popper ise daha da ileriye giderek Hegel’in tek amacının “açık toplumla savaşmak ve böylece âmiri Prusya Kralı Friedrich Wilhelm’e hizmet etmek” olduğunu ilan etmiştir. ) Singer, nasıl olup da Hegel’in, Kral ve birkaç aile egemenliğindeki, parlamentosu bulunmayan, vatandaşlarını inkâr eden ve katı bir sansür uygulayan dönemin Prusyası’nı insan özgürlüğünün zirvesi olarak göstermiş olabileceğine inanmamakta ve öne sürülen görüşlere pek de katılmamaktadır.
Hegel’in en kısa tanımıyla, “felsefe düşüncedir”, ancak “içeriği genel olan genel” düşüncedir. Felsefe izleği, genelin izleğidir. Hegelce söyleyecek olursak, “genelin belirlenmemiş olduğunu düşünebiliriz ilkin; [ama] genelin belirlenmiş olması gerekir ya da daha çok, kendini, kendisi tarafından belirlemesi gerekir”. Bu “kendini kendisi tarafından belirlemek”, sadece felsefenin tanımı için geçerli değildir; söz konusu motifi, düşünsel alanda gözlemlediğimiz gibi siyasal alanda da gözlemlemekteyiz. Aslında, Hegel’in felsefe ve siyaset arasında kurduğu paralellik, bir ve aynı Tin’in farklı alanlardaki tezahürü gibidir. Karşımıza çıkan, Tin’in (ya da Logic terimiyle Idea’nın) kendini farklı –farklı olmakla birlikte aynı öze sahip katmanlarda ya da bir iç içelikte– alanlarda belirlemesidir, kendinden çıkıp yine kendine dönmesidir. Bu farklı alanlarda ise tek bir Tin’den söz edilmektedir, söz konusu olan aynı Tin’in açılımları ya da yansımalarıdır.

Research paper thumbnail of Tez 1.Rapor   Hegel'de Özgürlük I

"Beginning and end of all philosophies is freedom" Schelling "Bütün felsefelerin sonu ve başlang... more "Beginning and end of all philosophies is freedom" Schelling

"Bütün felsefelerin sonu ve başlangıcı özgürlüktür!" Schelling

Fichte ve Schelling’in Felsefe Sistemleri Arasındaki Fark adlı eserinde Hegel, felsefede doğa ve özgürlük, özne ve nesne, kavram ve sezgi gibi karşıtlıkların filozofların önüne 1800’lerde gelmesinin, aslında meselenin çok daha önemli olduğuna işaret ettiğine dikkat çeker:“ Birliğin gücü insanların hayatından çekildiğinde ve karşıtlıklar canlı birliklerini ve karşılıklılıklarını kaybedip bağımsızlaştığında, felsefeye duyulan ihtiyaç artar.”

Research paper thumbnail of IS THE PRINCIPLE OF FREEDOM PROPERTY IN HEGEL

ABSTRACT The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated wit... more ABSTRACT
The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the question of Hegel’s being libertarian or communitarian.
In this essay, we will try to trace the concept of property in Phenomenology of Spirit [PS} and Hegel’s Philosophy of Right [HPR]. In PS, we will show how property is, or is not, related to freedom in Master-Slave Dialectics, in Contradiction Principle and in Spiritual Animal Kingdom. After deducing that there is a much more strong liaison between action and freedom, we will analyse the property claim in Abstract Right of HPR. After concluding that property of Right is individualistic and possessive rather than inter-subjective, we will see its effect in Hegel from the standpoints of Marxism and Liberalism.
Key Words: Hegel, property, freedom, Master-Slave Dialectics, abstract right, Liberalism, Marxism

ABSTRAKT

Die Frage, ob "das Prinzip der Freiheit Eigentum ist" oder nicht, hängt mit der Frage zusammen, ob Hegel libertär oder gemeinschaftlich sei.
In diesem Aufsatz werden wir versuchen, den Begriff des Eigentums in der Phänomenologie des Geistes und Hegels Rechtsphilosophie zu verfolgen. In PS werden wir zeigen, wie Eigentum mit Freiheit in der Master-Slave-Dialektik, im Widerspruchsprinzip und im Spirituellen Tierreich zusammenhängt oder nicht. Nach der Schlussfolgerung, dass es eine viel stärkere Verbindung zwischen Aktion und Freiheit gibt, werden wir den Eigentumsanspruch im Abstract Right of HPR analysieren. Nach dem Schluss, dass die Eigenschaft der Rechten individualistisch und besitzergreifend und nicht intersubjektiv ist, werden wir ihre Wirkung in Hegel vom Standpunkt des Marxismus und des Liberalismus sehen. (google translate checked by myself)

Research paper thumbnail of Modernizm Kavramı Çerçevesinde Herder, Romantikler ve Hegel

Çalışmamızın temel kaynağı olan Charles Taylor, Hegel'i 1 ele alırken kendi zihnindeki meseleye p... more Çalışmamızın temel kaynağı olan Charles Taylor, Hegel'i 1 ele alırken kendi zihnindeki meseleye paralel bir inceleme ortaya koyar; bildiğimiz gibi Taylor komüniteryendir. Bu meselenin iskeletini ise modernizm ve modernizm-karşıtları oluşturmakta. , siyasi açıdan Fransız devrimiyle sonuçlanan bir sürecin felsefi altyapısını modern düşünce olarak ele alıyor. Ve buradaki değişimin yeni bir "kendi" [self] anlayışına dayandığından söz ediyor 2 (ve Marksist bakışı nerdeyse ters çevirerek, sanki felsefi atmosfer [e.d. teori] siyasi devrimi [e.d.

Research paper thumbnail of Connection Between Ethics and Poetics in Aristoteles

Journal of Arts and Humanities, 2012

Action and character are two major concepts which called human into being in the past and also fo... more Action and character are two major concepts which called human into being in the past and also for the moment and will render human exist in the future. If action is being executed through the preference of free will of a conscious and prudent person then character of that person can be spoken. Action, character and preference of free will have an important position at the ethical and aesthetical views of Aristotle. He presents his views on the function of action, character and tragedia at his work Poetics in which he composed theatre aesthetics of the era by analysing tragedias originated from rituals and mythology and which are played for thousands of people. According to his views, sciences can be classified as practical and theoretical. Since practical sciences deal with human-character which is the source of action, theatre can be evaluated as practical art by following his views on tragedia and examples. Because tragedia is the imitation of an action which is experienced by a character who is better than the average, and this action orients the person to the good through catharsis which it creates. Aeschylus' "Prometheus Bound" and Sophocles' "Antigone", which are among the most important and mature tragedias, are two examples projecting Aristotle's ideas on action, character, free will, individual preference and average ethics. Only a tragic hero who executes his action by using his individual preference with his free will and carries out this action coherently can create catharsis on the audience. The audience watchs the conflict between equal powers developed by the tragedia, gets into catharsis; and the calmness after catharsis serves the view of good-wise citizen which is the target of Atistotle's total views. Thinking once more on this dialectical relation between action, character, free will and individual preference which are also the basis of Aristotle's philosophy is important in terms of interrogating the human and his values, of enriching the human.

Research paper thumbnail of Aristoteles'te Etik

Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi... more Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi etiktir. Özellikle onun teori ve pratik ayrımında etiğin yeri hakkındaki düşünceleri önemlidir. Hayatın amacı olarak "iyi" kavramı, düşünce ve karakter erdemleri ayrımı, orta olma ahlâkı ve etikopolitik bir erdem olarak adalet, bir mutluluk etiği şeklinde ele alınabilecek Aristotelesçi Etik'in öne çıkan yanlarıdır. Temaşa etkinliği ise Aristotelesçi Etik'te ulaşılması gereken bir zirve olarak yerini bulur.
Anahtar Kelimeler: Aristoteles, Etik, Erdem, Politika, Temaşa.

Research paper thumbnail of Ethics in Aristoteles

Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi... more Kimi çağdaş etik felsefelerini de besleyen en önemli kaynaklardan biri hiç kuşkusuz Aristotelesçi etiktir. Özellikle onun teori ve pratik ayrımında etiğin yeri hakkındaki düşünceleri önemlidir. Hayatın amacı olarak “iyi” kavramı, düşünce ve karakter erdemleri ayrımı, orta olma ahlâkı ve etikopolitik bir erdem olarak adalet, bir mutluluk etiği şeklinde ele alınabilecek Aristotelesçi Etik’in öne çıkan yanlarıdır. Temaşa etkinliği ise Aristotelesçi Etik’te ulaşılması gereken bir zirve olarak yerini bulur.To be sure, one of the important sources that feeds some contemporary philosophies of ethics is Aristotelian ethics. Especially his thougths concerning the place of ethics in the distinction of theory and practice are important. The concept of “good” as the aim of life, the distiction between intellectual and character virtues, morals of being middle, and justice as an ethicopolitical virtue are the themes that stand out the most in Aristotelian athics, which could also be ...

Research paper thumbnail of Hegel'in hukuk felsefesi ve özgürlük

Hegel felsefesi bir bütün olarak özgürlük kavramını kendine mesele edinmiştir. Sisteminin her par... more Hegel felsefesi bir bütün olarak özgürlük kavramını kendine mesele edinmiştir. Sisteminin her parçasında özgürlüğün izine rastlamak mümkündür. Ama özgürlüğün bir zirve olarak ele alındığı eseri Hukuk Felsefesi'dir. Soyut hukuk, öznel ahlâklılık ve etik yaşam dünyası olarak iradenin üç momentine, sırasıyla evrenselliğe, tikelliğe ve bireyselliğe tekabül eden bir şekilde ele alınan özgürlük kavramsallaştırması diyalektik olarak en üst aşamasına aile, sivil toplum ve devleti içeren etik yaşam dünyasında ulaşır. Son üçlemenin nihai noktası ise devlettir. Bu araştırmada özgürlüğün Hukuk Felsefesi boyunca aldığı yol izlenecektir. Sonuçta devletin bir güç odağı değil ama bir özgürlük metafiziği olduğu tespit edilecektir. Bunun için özgürlüğün Hegel'in iddia ettiği gibi evrensel ile tikelin buluştuğu noktada tecelli edip etmediği incelenecektir. Aynı zamanda Hegelci özgürlüğün ilkesi arzu mu akıl yahut eylem mi mülkiyet mi sorularına da bir yanıt aranacaktır. Bu irdelemeler sırasınd...

Research paper thumbnail of Connection Between Ethics and Poetics in Aristoteles

Quality Research Award Editorial Information Editorial Summary Editorial Board Search Home Journa... more Quality Research Award Editorial Information Editorial Summary Editorial Board Search Home Journal Archive Vol.1,no.1,2012,Abstract10 Connection Between Ethics and Poetics in Aristoteles Ismet TEKEREK Ph.D., Aegean University, Izmir. ABSTRACT Action and character are two major concepts which called human into being in the past and also for the moment and will render human exist in the future. If action is being executed through the preference of free will of a conscious and prudent person then character of that person can be spoken. Action, character and preference of free will have an important position at the ethical and aesthetical views of Aristotle. He presents his views on the function of action, character and tragedia at his work Poetics in which he composed theatre aesthetics of the era by analysing tragedias originated from rituals and mythology and which are played for thousands of people. According to his views, sciences can be classified as practical and theoretical. Sin...

Research paper thumbnail of Aristoteles'te Etik

Research paper thumbnail of Is the Principle of Freedom Property in Hegel ?

The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the ques... more The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the question of Hegel’s being libertarian or communitarian.In this essay, we will try to trace the concept of property in Phenomenology of Spirit (PS) and Hegel’s Philosophy of Right (HPR). In PS, we will show how property is, or is not, related to freedom in Master-Slave Dialectics, in Contradiction Principle and in Spiritual Animal Kingdom. After deducing that there is a much more strong liaison between action and freedom, we will analyse the property claim in Abstract Right of HPR. After concluding that property of Right is individualistic and possessive rather than intersubjective, we will see its effect in Hegel from the standpoints of Marxism and Liberalism. The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the question of Hegel’s being libertarian or communitarian.According to Hegelian method, answering this question by supporting one side would be a...

Research paper thumbnail of Adalet ve tiyatro

Research paper thumbnail of Is Property the Principle of Freedom for Hegel?

Research paper thumbnail of Aristoteles'te Poetik ve Etik Bütünlük Örneklerle Eylem, Karakter ve Erdem

Research paper thumbnail of Devlet, İşletmecilik, Meta-Ürün ve Tiyatro İlişkisi

Research paper thumbnail of Devlet, İşletmecilik, Meta-Ürün ve Tiyatro İlişkisi

Research paper thumbnail of tez 6.rapor Hukukun Yapılandırılması Construction of Law

“Hukuk, mutlak kavramın, kendi kendisi hakkında bilinç sahibi olan (kendilik bilincine sahip) öz... more “Hukuk, mutlak kavramın, kendi kendisi hakkında bilinç sahibi olan (kendilik bilincine sahip) özgürlüğün mevcudiyet tarzı olduğu için, sırf bunun için, genellikle kutsal sayılır”

Hegel, Hukuk Felsefesinin Prensipleri,s. 55

Hegel, HFP eserinde “soyut hukuk” bölümüne geçmeden önce, okura genel olarak hukuk ve onun bir yapılandırmasını, başka bir deyişle, sınıflandırmasını sunar.

Hukuk, “genel olarak bir mevcudiyetin, özgür iradenin mevcudiyeti olması” demektir. Daha kısa bir tanımla, hukuk, tarifi gereği, “İdea olarak özgürlüktür” (HFP, s. 54).

Kantçı hukuk anlayışının kısa bir eleştirisini veren Hegel, bize Kant’ın ünlü kategorik imperatifini kendi sözleriyle hatırlatır:

“Özgürlüğümün (yahut keyfi irademin), herkesin keyfi iradesiyle uyuşmasını sağlayacak bir evrensel kanuna göre sınırlandırılması” (HFP, s.54).

Hegel’e göre, bu ilke, bir açıdan yalnızca negatif bir belirlenimi (sınırlama belirlenimi), diğer açıdan pozitif bir yönü içerir. İlkenin pozitif yönü, yani Evrensel kanun ya da Hegel için sözde “aklın kanunu”, bireyin özel iradesinin, başkalarının özel iradesiyle uyuşması, yani “aynılık” (ayniyet) unsuruna ve çelişki ilkesine varmak demektir. Hegel, bu ilkenin Rousseau’dan bu yana pek popüler olan inancı taşıdığını savunur. Bu inanca göre başlangıç noktası, “kendinde ve kendisi-için mevcut irade ve aklî irade değil, hakikati içindeki tin değil, fakat özelliği içindeki bireyin iradesidir” (HFP, s.55). Bu irade, kendi “keyfî” iradesine göre davranan bireyin iradesidir. Bu ilkede kabul edilen rasyonellik, özgürlüğü sınırlayan bir rasyonellik olup, dolayısıyla “içkin” bir rasyonellik değil, dışsal ve formel bir evrenselliktir. Hegel felsefesine göre, bu inanç ve ilke, her tür spekülatif düşünceden yoksun olduğu üzere reddedilmelidir.

Research paper thumbnail of tez 5.rapor-aralık  2009.doc Hegel'in Hukuk Felsefesi ve Özgürlük

Hyppolite'e göre Hegel'in hareket noktası, insanlık tarihi üzerine düşünme ve bu tarihin tinsel a... more Hyppolite'e göre Hegel'in hareket noktası, insanlık tarihi üzerine düşünme ve bu tarihin tinsel anlamıdır. Gençlik yıllarından çok daha sonra Berlin Üniversitesi profesörüyken verdiği felsefe tarihi ve hukuk felsefesi derslerinde, gençlik çalışmalarında ve daha sonraki bir tarihte Jena üniversitesindeki derslerinde ya da el yazmalarında nüve halinde bulunan şeyleri sistematik bir şekilde tekrarlamıştır.
Hegel, Hukuk Felsefesinin Prensipleri'ni 1821'de Berlin'de yayınlamıştır.Eser, Ansiklöpedi'den sonra basılmıştır.
Hukuk Felsefesinin Prensipleri, Ansiklöpedi’nin bir bölümünün geliştirilmiş bir şeklidir. Hegel, aslında Jena’da sistemini olgunlaştırırken, sistemin bir bölümünü “Naturrecht”e ayırmayı düşünmüştü. Hukuk felsefesinin bu ilk şekli yayımlanmamış nesnel ahlâklılık sistemine (“System der Sittlichkeit”; etik yaşam ya da sosyal etik)ait fragmanlardan ve doğal hukuk üzerine yazılmış çok önemli bir makaleden oluşur.
Dolayısıyla Hukuk Felsefesi’ndeki tüm bölümler ve anlamları, Hegel sistemi içindeki bütün ilkeleriyle birlikte anlaşılabilir. Bu ilkeler Hegel’in gençlik eserlerine, Jena derslerine ve hatta Tinin Görüngübilimi diyalektiğine gönderme yaparlar.
Hegel hukuku, “özgür iradenin mevcudiyeti” olarak tanımlar:
“Hukukun alanı genel olarak tinsel bir alandır; bu zemin üzerinde onun da temeli, hareket noktası özgür iradedir.” (HFP, § 4)
“Şu halde hukuk, ide olarak özgürlüktür.” (HFP, § 29)

Research paper thumbnail of tez 4.rapor "Söz" Söyleme Üstüne Bir Kolaj Denemesi

Hegel's Synthesis I. HEGEL’DE SENTEZ Hegel’in “tinsel hayvanlar alemi” adını verdiği pratik dü... more Hegel's Synthesis

I. HEGEL’DE SENTEZ

Hegel’in “tinsel hayvanlar alemi” adını verdiği pratik dünya ya da ahlak felsefesinin evreni, ve bunların da uzantısı olan hukuk felsefesi, düşünceden kaynaklanmakta.

Özgür irade Hegel’de, birlik, farklılık ve birliğin tekrar kurulması momentlerinde belirir.

Kant’ın düalizmi aşamaması Hegel’in Hukuk Felsefesi’nde daha çok belirtilmekte.

Research paper thumbnail of tez 3.rapor "Söz" söyleme üzerine bir kolaj denemesi

“Bireysel çıkar ile genel iyilik arasındaki karşıtlık, ancak bireyin çıkarı genel iyilikle çakışı... more “Bireysel çıkar ile genel iyilik arasındaki karşıtlık, ancak bireyin çıkarı genel iyilikle çakışır duruma getirilerek ortadan kaldırılabilir”

WHITEHEAD

"Conflict between individual interest and common goodness can be overcome if individual interest and common goodness collide with each other." WHITEHEAD

"Günümüzde özgür düşüncenin yahut daha genel bir deyişle, özgür tinin, ancak kamuca benimsenmiş değerlere muhalefet ederek ve hatta düşmanlık göstererek kendini kanıtlayabileceğine ilişkinin fikirlerin en güçlü şekilde kök saldığı yer, denilebilir ki devletle ilgili sorunlardır. Bu nedenle, bir devlet felsefesine düşen görevin, her şeyden önce, mevcuda ilâve yani –yeni ve tabiî özel- bir teori daha kotarmak ve sunmak olduğu sanılabilir. Bu anlayışa ve bundan çıkan sonuçlara bakıldığında, yeryüzünde şimdiye kadar ne bir devlet, ne de bir anayasa bulunmuş olduğu ve bunların şimdi de bulunmadığı düşünülebilir. Ancak şimdiden (ve bu ‘şimdi’ ilânihaye yenilenip durur) sonra her şeye yeni baştan başlanacaktır, ve ahlâk [törellik] dünyası şu âna kadar kendisinin esaslı bir şekilde düşünülmesini ve bir temele oturtulmasını bekleyip durmuştur. Tabiat söz konusu olduğunda, felsefenin onu olduğu gibi bilmesi gerektiği, eğer ‘filozof taşı’ herhangi bir yerde saklıysa, olsa olsa yine bizzat tabiatın içinde saklı olacağı, tabiatın kendi sebebini kendinde taşıdığı ve bilimin tabiatta var olan bu gerçek sebebi –yüzeyde gözüken olağan [olumsal] şekilleri değil, fakat tabiatın ezeli ve ebedi âhengini– kavraması, tabiatın immanent kanununu, mahiyetini araştırması gerektiği kabul edilir. Ama buna karşın ahlâk [törellik] dünyası, devlet –yani kendilik bilinci düzeyinde mevcut şekliyle akıl- söz konusu oldu mu, bunun aslında, aklın kuvvet kudret kazandığı, çeşitli kurumlar içinde, bunların immanent esası olarak, yer aldığı dünya olduğuna hiç bakılmaz. Spiritüel [tinsel] evren sanki olağanlığa [olumsallığa] ve keyfîliğe bırakılmış, tanrı tarafından terk edilmiştir. Nitekim bu ahlâk dünyası ateizmine göre, hakikat bu dünyanın dışındadır, ya da –her şeye rağmen bu dünyada akla yer vermek gerektiğine göre- hakikat burada ancak problematik bir varlığa sahip olabilir. İşte, her düşüncenin kendi başına kanatlanıp uçma hakkı ve, aynı zamanda, vazifesi buradan kaynaklanmaktadır. . . . Başka hiçbir sanat, hiçbir bilim, böyle herkesin ona [felsefeye] hemen kolayca tasarruf edebileceğini sanması gibi son derece aşağılayıcı bir muameleye uğramamıştır.
. . . Gerçekten de, çağdaş felsefenin büyük bir iddia ile, devlet hakkında yayınladığı şeylere baktığımızda, aklına esip de işe karışmak isteyen herhangi bir kimsenin, bunlara benzer bir şeyi pekâlâ kendi karinasından çıkarabileceğine haklı olarak inanabileceğini görürüz. Bu kimse, böylece, felsefeye tasarrufunu kendi kendisine kanıtlamış olacaktır. Esasen, bu sözümona felsefe, hakikatin kendisinin bilinemeyeceğini, ama ahlâki konular ve özellikle de devlet, hükümet, siyasi anayapı üzerine herkesin kendi yüreğinden, duygularından ve heyecanından bulup çıkardığı şeyin hakikat olduğunu açıkça ilân etmiştir.”

Hegel, Önsöz, Hukuk Felsefesinin Prensipleri (Berlin, 1821)

Research paper thumbnail of TC EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ 2. ÇALIŞMA RAPORU Hegel'de Özgürlük III

Bir çok uzman gibi Peter Singer da, Hegel’i, geçmişin bütün olaylarının, kısacası tarihin, “özgür... more Bir çok uzman gibi Peter Singer da, Hegel’i, geçmişin bütün olaylarının, kısacası tarihin, “özgürlük” amacına yöneldiğine inanmış bulmaktadır. Kimi yazarlar, Hegel’in “özgür toplum” ya da “ideal devlet” olarak aslında dönemin Prusya’sına işaret etmek istediğini belirtirken (örneğin, Hegel’den kuşkulanan Schopenhauer, aklından onu geçirerek “yönetimler, felsefeyi, Devlet çıkarlarına hizmet eder hale mi getiriyorlar ve filozoflar da bir ticaret metası?...” diyebilmiştir. Karl Popper ise daha da ileriye giderek Hegel’in tek amacının “açık toplumla savaşmak ve böylece âmiri Prusya Kralı Friedrich Wilhelm’e hizmet etmek” olduğunu ilan etmiştir. ) Singer, nasıl olup da Hegel’in, Kral ve birkaç aile egemenliğindeki, parlamentosu bulunmayan, vatandaşlarını inkâr eden ve katı bir sansür uygulayan dönemin Prusyası’nı insan özgürlüğünün zirvesi olarak göstermiş olabileceğine inanmamakta ve öne sürülen görüşlere pek de katılmamaktadır.
Hegel’in en kısa tanımıyla, “felsefe düşüncedir”, ancak “içeriği genel olan genel” düşüncedir. Felsefe izleği, genelin izleğidir. Hegelce söyleyecek olursak, “genelin belirlenmemiş olduğunu düşünebiliriz ilkin; [ama] genelin belirlenmiş olması gerekir ya da daha çok, kendini, kendisi tarafından belirlemesi gerekir”. Bu “kendini kendisi tarafından belirlemek”, sadece felsefenin tanımı için geçerli değildir; söz konusu motifi, düşünsel alanda gözlemlediğimiz gibi siyasal alanda da gözlemlemekteyiz. Aslında, Hegel’in felsefe ve siyaset arasında kurduğu paralellik, bir ve aynı Tin’in farklı alanlardaki tezahürü gibidir. Karşımıza çıkan, Tin’in (ya da Logic terimiyle Idea’nın) kendini farklı –farklı olmakla birlikte aynı öze sahip katmanlarda ya da bir iç içelikte– alanlarda belirlemesidir, kendinden çıkıp yine kendine dönmesidir. Bu farklı alanlarda ise tek bir Tin’den söz edilmektedir, söz konusu olan aynı Tin’in açılımları ya da yansımalarıdır.

Research paper thumbnail of Tez 1.Rapor   Hegel'de Özgürlük I

"Beginning and end of all philosophies is freedom" Schelling "Bütün felsefelerin sonu ve başlang... more "Beginning and end of all philosophies is freedom" Schelling

"Bütün felsefelerin sonu ve başlangıcı özgürlüktür!" Schelling

Fichte ve Schelling’in Felsefe Sistemleri Arasındaki Fark adlı eserinde Hegel, felsefede doğa ve özgürlük, özne ve nesne, kavram ve sezgi gibi karşıtlıkların filozofların önüne 1800’lerde gelmesinin, aslında meselenin çok daha önemli olduğuna işaret ettiğine dikkat çeker:“ Birliğin gücü insanların hayatından çekildiğinde ve karşıtlıklar canlı birliklerini ve karşılıklılıklarını kaybedip bağımsızlaştığında, felsefeye duyulan ihtiyaç artar.”

Research paper thumbnail of IS THE PRINCIPLE OF FREEDOM PROPERTY IN HEGEL

ABSTRACT The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated wit... more ABSTRACT
The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the question of Hegel’s being libertarian or communitarian.
In this essay, we will try to trace the concept of property in Phenomenology of Spirit [PS} and Hegel’s Philosophy of Right [HPR]. In PS, we will show how property is, or is not, related to freedom in Master-Slave Dialectics, in Contradiction Principle and in Spiritual Animal Kingdom. After deducing that there is a much more strong liaison between action and freedom, we will analyse the property claim in Abstract Right of HPR. After concluding that property of Right is individualistic and possessive rather than inter-subjective, we will see its effect in Hegel from the standpoints of Marxism and Liberalism.
Key Words: Hegel, property, freedom, Master-Slave Dialectics, abstract right, Liberalism, Marxism

ABSTRAKT

Die Frage, ob "das Prinzip der Freiheit Eigentum ist" oder nicht, hängt mit der Frage zusammen, ob Hegel libertär oder gemeinschaftlich sei.
In diesem Aufsatz werden wir versuchen, den Begriff des Eigentums in der Phänomenologie des Geistes und Hegels Rechtsphilosophie zu verfolgen. In PS werden wir zeigen, wie Eigentum mit Freiheit in der Master-Slave-Dialektik, im Widerspruchsprinzip und im Spirituellen Tierreich zusammenhängt oder nicht. Nach der Schlussfolgerung, dass es eine viel stärkere Verbindung zwischen Aktion und Freiheit gibt, werden wir den Eigentumsanspruch im Abstract Right of HPR analysieren. Nach dem Schluss, dass die Eigenschaft der Rechten individualistisch und besitzergreifend und nicht intersubjektiv ist, werden wir ihre Wirkung in Hegel vom Standpunkt des Marxismus und des Liberalismus sehen. (google translate checked by myself)

Research paper thumbnail of Modernizm Kavramı Çerçevesinde Herder, Romantikler ve Hegel

Çalışmamızın temel kaynağı olan Charles Taylor, Hegel'i 1 ele alırken kendi zihnindeki meseleye p... more Çalışmamızın temel kaynağı olan Charles Taylor, Hegel'i 1 ele alırken kendi zihnindeki meseleye paralel bir inceleme ortaya koyar; bildiğimiz gibi Taylor komüniteryendir. Bu meselenin iskeletini ise modernizm ve modernizm-karşıtları oluşturmakta. , siyasi açıdan Fransız devrimiyle sonuçlanan bir sürecin felsefi altyapısını modern düşünce olarak ele alıyor. Ve buradaki değişimin yeni bir "kendi" [self] anlayışına dayandığından söz ediyor 2 (ve Marksist bakışı nerdeyse ters çevirerek, sanki felsefi atmosfer [e.d. teori] siyasi devrimi [e.d.

Research paper thumbnail of kant.doc

Kant's philosophy through three moments. Kant'ın üç moment üzerinden felsefesi. Bu çalışmada K... more Kant's philosophy through three moments.

Kant'ın üç moment üzerinden felsefesi.

Bu çalışmada Kant’ın eleştirel felsefesinin üç uğrağı, başka deyişle Saf Aklın Eleştirisi (1781), Pratik Aklın Eleştirisi (1788) ve Yargıgücünün Eleştirisi (1790) adlı eserleri bağlamında ele alınmaya çalışılacaktır.
Kant, 1770-1 kışı sırasında, Duyulur ve Anlaşılır Dünyanın Biçim ve İlkeleri adlı başlangıç söylemini kaleme aldıktan sonra, bu eseri bir kenara bırakmaya ve yeni bir çalışmaya girme düşüncesini geliştirir. Haziran 1771’de Öğrencisi Marcus Herz’e gönderdiği bir mektupta Duyarlığın ve Aklın Sınırları başlıklı yeni bir kitap üzerinde çalışmaya başladığını yazar. Söz konusu çalışmada duyulur dünyanın deneyiminden önce belirlenmiş olarak alınan temel ilke ve yasaların, beğeni teorisinde, metafizikte ve ahlâkta kapsanan konularla ilişkilerini ele almayı öneriyordu. Kant, bu niyetinin sonucunda yaklaşık on yıllık bir sessizlikten sonra Saf Aklın Eleştirisi’ni ve diğer eleştirilerini kamuya sunar. Saf Akıl uğrağındaki eleştiriye geçebilmek için önce, Kant’ın bu çalışmanın içeriğini ve niyetini aktardığı Önsöz(ler)e değinelim.

Research paper thumbnail of Hegel'in " Tersine Çevrilmiş Dünyası " 1

Görüngübilim’in “Kuvvet ve Anlama Yetisi” başlıklı bölümünde yer alan “tersine çevrilmiş dünya”... more Görüngübilim’in “Kuvvet ve Anlama Yetisi” başlıklı bölümünde yer alan “tersine çevrilmiş dünya” temasının Tinin Görüngübilimi’nin yapısında merkezi bir rol oynadığını düşünen Gadamer, bu temanın işlevinin diğer bölümlerinkine kıyasla anlaşılması en zor kısım olduğunu belirterek bu tema hakkındaki argümanını R. Wiehl’in ortaya koyduğu şu görüşe bağlar: Görüngübilim’nin başlangıcı , Kant’ın felsefesine doğrudan bir gönderme yapılmadan kavranamaz. Bu görüşe göre, –tıpkı sezgi, anlama yetisi, ve tamalgının birliği ya da özbilinç arasındaki etkileşimi inceleyen Kant gibi– Hegel de bilinç fenomenolojisinin ana bölümlerinde bilginin farklı türlerinin içsel olarak nasıl ilişkilendiğini gösterir.

Gadamer için Hegel’in temel amacı bilincin özbilince nasıl dönüştüğünü, e.d. bilincin kendisinin bir özbilinç olduğunun nasıl bilincine vardığını göstermektir. Bilincin özbilinç “olduğu” tezinin Descartes’tan bu yana modern felsefenin merkezinde bulunduğunu vurgulayan Gadamer’e göre Hegel’in görüngübilimi de kartezyen gelenek içinde yer almaktadır.

Research paper thumbnail of Hegel'de Tin Kavramı

Hegel’in sistematik felsefesinin üç ana bölümü şöyle sıralanır: 1-) MANTIK: Düşüncenin/düşünmenin... more Hegel’in sistematik felsefesinin üç ana bölümü şöyle sıralanır:
1-) MANTIK: Düşüncenin/düşünmenin yasa ve formlarını içerir.
2-) DOĞA FELSEFESİ: Atomik, parçalı, etkisiz –hareketsiz– ve âtıl olandan, canlı, bütünsel ve organik olana değin tüm doğa fenomenlerinin hiyerarşik düzenini inceler.
3-) TİN FELSEFESİ: İnsan öznelliğinin, toplumsal ve politik hayatının edimleri ve gelişiminin yanı sıra insanların (sonsuzlukta) paylaştığı alanları da inceler.
Tin felsefesi adı altında üç ayrı Tin aşaması irdelenir. Sırasıyla;
a-) Öznel Tin, antropoloji, fenomenoloji (ya da bilincin bilimi) ve psikolojiyi içerir. Öznel Tin’de öznellik, doğadan ve doğal hayattan, psikolojik olarak karmaşık, etkin ve dışavurucu [expressive] özbilinçlere doğru gelişir.
b-) Nesnel Tin, özgür insan öznelerinin, yasal formlar, ahlâkî buyruklar ve Sittlichkeit’in nesnel dünyasındaki yaşamlarını kapsar. Sittlichkeit’te [sosyal etik ya da törelilik] toplumsal etkileşimler, hem bireysel öznelliği dışavurur, hem de nesnel bir töz olarak varolur.
c-) Mutlak Tin aşamasında öznellik ve nesnelliğin sonluluğu ve sınırları, sanatsal yaratım, dinsel duygular ve felsefi düşüncenin birliğinde ve sonsuzluğunda aşılır.
Hegel, Tin felsefesini, “Temelleriyle Felsefi Bilimler Ansiklöpedisi” [Enzyklopädia der Philosophischen Wissenschaften im Grundrisse] adlı eserinde –kısaca Ansiklöpedi’de– işlemiştir. Bu eserin ilk basım tarihi 1817 olup, 1827 ve 1830’da iki kez gözden geçirilmiştir. Günümüzde başvurulan versiyonu ise 1830 tarihli basımıdır.
Hegel, Ansiklöpedi ve Hukuk Felsefesi’nin yazarken iki amaç gütmüştür. Bunlardan birisi, düşüncelerini kamuya duyurmak, diğeri ise üniversite öğrencilerine verdiği derslerde izlenecek metinler oluşturmaktır. Bu nedenle kendisinin de söylediği gibi bu metinlerde “ayrıntıya girilmemiş; [ve bunlar] özel bilimlerin bir başlangıcı olarak sınırlı tutulmuştur”. Hegel, Victor Cousin’e yazdığı bir mektupta Ansiklöpedi’yi “art arda gelen tezler” diye tanımlamıştır.
Hegel’in öğretme yöntemi –Alman geleneğini takiben–: Hegel önce tahtaya bir paragraflık bir metin yazar ve ders boyu o metnin anlamını ve içerimini irdeler. Ansiklöpedi’nin numaralandırılmış paragrafları, Hegel’in sistemini süssüz bir biçimde sunar. 19. yüzyılın sonuna doğru eseri İngilizce’ye çeviren William Wallace’a göre bu paragraftaki düşünceler “veciz”, “sıkıştırılmış” ve “yoğun” bir haldedir. Bu düşünceleri açıp, yorumlamak ise okura düşmektedir. Hegel, okura yardımcı olacak “Notlar” [Anmerkungen; Remarks] da kaleme almıştır. Ayrıca Hegel’in ölümünden sonra, bu paragraflara öğrencilerinin ya da yine kendinin tuttuğu başka notlardan oluşan “Ekler” [Zusätze; Additions] adı altında açıklamalar da eklenmiştir.

Research paper thumbnail of Polis, Politika ve Felsefe

Türlü anlamlara çekilen “politika” sözcüğünün kökeni incelendiğinde, Eski Yunan’ın toplumsal ve p... more Türlü anlamlara çekilen “politika” sözcüğünün kökeni incelendiğinde, Eski Yunan’ın toplumsal ve politik organizasyonunu ifade eden polis [site devleti] ile karşılaşılır. Polisin çağrıştırdığı ilk site ise Atina’dır. Site devletlerine, İlk Çağ’da Eski Yunan dışında da rastlanır. Ancak polis kendine özgü yapısıyla, kendi yasalarını kendileri koyan yurttaşların birlikte yaşama etkinliği olarak politikanın doğduğu yer diye tarihe geçerken, diğer site devletlerinde ise keyfi iradesiyle “yöneten” (Eski Yunanların deyişiyle tiranın, despotun) ve onun yasalarına, emirlerine boyun eğen yönetilenler –tebâ– söz konusurdur. O halde, Eski Yunan anlayışına göre polis ve politika ilişkisinin temel ilkelerini daha öz bir biçimde şöyle ifade edebiliriz: Poliste yöneten-yönetilen ayrımı bulunmaz. Ayrıca politika, “yurttaşlık” kavramı üzerinden kurulur.

İnsanı tür-insan değil de yurttaş-insan kabul eden Eski Yunan geleneğinde politika, yurttaşların birlikte yaşamalarını yine birlikte kurmaları olarak tanımlanır. Polisin yönetimine “doğrudan” katılma, bu yönetimde kararlar alma “hak”kına sahip olan yurttaşın bu hakları isonomia ve isogoria ile teminat altına alınmıştır.

Polis, insanların yalnızca hayatlarını idame ettirmek için ihtiyaçlarını karşılamak üzere, zorunluluktan dolayı biraraya gelmeleri değil, özellikle Aristoteles’te açık ifadesini bulan “iyi hayat”ı yaşayabilecekleri tek yerdir. Politika, bu “iyi hayat”ın hem içindedir, hem de onu kurandır. Bu nedenle “polis dışında ancak ya Tanrı ya da hayvan yaşar” (Aristoteles). Bu ifadedeki “hayvan”, polis dışında yaşayan, insanı insan kılan politikadan mahrum bir halde “egemen”in –tiranın– boyunduruğu altındaki “dilsiz” barbarları da kapsar. Polisin insanını, yurttaşı özgürleştiren “söz”ü ve “eylem”idir. Buna ilişkin olarak polisteki köleler ise “dilsiz”dir.

Research paper thumbnail of Hobbes'un Ölümlü Tanrısı Leviathan

Politika Felsefesini Doğal ve Siyasal Hukukun Öğeleri [The Elements of Law, 1640], Yurttaş Üzerin... more Politika Felsefesini Doğal ve Siyasal Hukukun Öğeleri [The Elements of Law, 1640], Yurttaş Üzerine [De Cive, 1642] ve Leviathan [1651] adlı üç kitapta sunan Hobbes’un ilgisi, Strauss’un belirttiğine göre, iki aks üzerinde gider: 1) Ahlâk ve politika felsefesini, ilk kez, bilimsel bir temele oturtmak; 2) sivil barışa katkıda bulunmak. Bu iki ilgi, Hobbes’un zihninde teorik ve pratik olarak birbiriyle bağıntılıdır. Hobbes, ikinci ilgiyi, sivilleşmeyi –toplumsallaşmayı–, Sokrates, Platon, Aristoteles, Plutarch ve Cicero gibi isimlerden oluştuğunu düşündüğü politika felsefesi geleneği ile tanımlar. Hobbes’a göre, bütün bu gelenek, hem hakikat arayışında hem de insanlığı barışa kavuşturma yolunda yenilgiye uğramıştır. Strauss, Hobbes’un bu gelenekten kopuşunun Machiavelli, ardından Bacon tarafından hazırlandığını öne sürüyor. Machiavelli’ye göre, eskilerin başarısızlığının nedeni, hedefi yüksek tutmalarıdır. Politika öğretilerini insanın yüksek amaçları, erdemli hayat, ve erdemin yüceltilmesine adanmış bir toplum kavrayışına dayandırdıkları için, eskiler kendilerini etkisizleştirmiştir. Bacon da aynı görüşü şu ifadeyle yeniden dillendirir: Eskiler “hayal ürünü bir toplum için hayal ürünü yasalar” yapmışlardır. Machiavelli’nin gerçekçiliğinde, politik hayatın standartlarını bilinçli olarak düşürmek ve politik hayatın amaçları olarak insanın mükemmelleşmesi yerine çoğu zaman çoğu toplumda çoğu insanın peşinde koştuğu daha düşük amaçları almak bulunur. Bu görüşe göre insanın daha düşük ama daha güçlü itkileriyle uyumlu politik modeller, klasiklerin ütopyalarına kıyasla daha gerçekleşbilirdir. Strauss’a göre Machaivelli ile Hobbes arasındaki fark, ikincisinin sivil toplumun amaçlarını belirleyen ahlâken bağlayıcı bir doğal hukuk, e.d. ahlâk ya da doğal hukuk işlemiş olmasıdır. Ancak, Hobbes da Machiavelli’nin gerçekçiliğini izleyerek doğal hukuk öğretisini, insanın mükemmelleşmesi fikrinden ayırmıştır. Hobbes, doğal hukuku çoğu zaman çoğu insanda en güçlü olan şeyden akıl yerine tutkudan çıkarsamıştır. Hobbes, insan davranışının gerçek kökeni hakkındaki bulguları, insan doğasına dair bilgisi ve bilimsel işleyiş tarzı bağlamında, diğerlerinin başaramadığını başararak ilk gerçek politika filozofu olduğuna inanmaktadır.

Research paper thumbnail of Odev 04 Platonun siyaset felsefesi.doc

“. . . Bugün biz de aynı şeyi evcil hayvan sürülerine yapıyoruz: sığırların başına sığır, keçile... more “. . . Bugün biz de aynı şeyi evcil hayvan sürülerine yapıyoruz: sığırların başına sığır, keçilerin başına keçi yöneticiler koymuyoruz, onlardan daha üstün bir soy olarak biz kendimiz yönetiyoruz . . .”
Yasalar, 713-d

Research paper thumbnail of Odev 03 24-05-2005 Platonun Bilgi Kurami.doc

Platon’un bilgi kuramını incelemeye geçmeden önce, araştırmacıların vurguladığı bir kaç noktayı o... more Platon’un bilgi kuramını incelemeye geçmeden önce, araştırmacıların vurguladığı bir kaç noktayı ortaya koymak gerekiyor. Her şeyden önce Platon bilgi kuramını belli bir diyalogta sistematik olarak sunmuş ve işlemiş değildir; her ne kadar Theaitetos diyalogu baştan sona bilgi meselesine ayrılmış olsa da, bu diyalogta “negatif” bir öğreti geliştirilmiş, bilginin ne olduğu değil, tam tersine “ne olmadığı” belirlenmiştir. Bilginin “pozitif” öğretisini öne çıkaran diyaloglar ise, Platon’un geç döneminde yazdığı kaydedilen Theaitetos’tan önce kaleme alınmış Menon (erdem üzerine), Phaidon (ruh üzerine), Şölen (güzellik üzerine), Devlet ve aynı diyalogtan sonra yazılmış olan Sofist ve Devlet Adamı adlı diyaloglardır. Önemli bir başka nokta ise, Platon’un felsefesini oluşturan parçaların birbiri içine dokunmuşluğundan dolayı söz konusu parçaların –bilgi kuramı, metafizik, ahlâk felsefesi, psikoloji, siyaset felsefesi vs.- yalıtık olarak irdelenmesinin zorluğudur. Üçüncü olarak, metafiziğinin merkezini oluşturan İdealar kuramında gözlemlenen evrimin yanı sıra –ya da bu evrime paralel denilebilir– bilgi kuramında da bir değişimin izinin sürülebileceği belirtilir. Kimi yorumcular tarafından, özellikle Theaitetos diyaloğunda bu değişimin radikal bir niteliğe sahip olduğu iddia edilerek, Platon’un bilgi kuramında duyusal dünyanın artık daha fazla bir rol oynadığı ve hatta onun idealardan vaz geçtiği gösterilmeye çalışılır.

Geleneksel sunuma uyularak bu incelemede de önce negatif bilgi kuramı ele alınacak, ardından pozitif bilgi kuramı dört başlık altında –hatırlama olarak bilgi, bölünmüş çizgi benzetmesi (varlık-bilgi ilişkisi), mistik bilgi, ikili bölme yöntemi– ana hatlarıyla aktarılmaya çalışılacaktır.

Research paper thumbnail of Odev 02-Platona Giris.doc

İlk politika filozofu addedilen Atina’lı Platon, İlk Çağ’da ortaya çıkan, Batı Orta Çağı’nda Hıri... more İlk politika filozofu addedilen Atina’lı Platon, İlk Çağ’da ortaya çıkan, Batı Orta Çağı’nda Hıristiyan düşüncesinin ana kaynaklarından biri olan Yeni-Platonculuk ile süren ve dahası ileride modern felsefenin iki büyük akımından biri olacak İdealizm’in kurucusudur.

Kendisinden önce ahlâk felsefesinin temellerini atmış olan Sokrates’in izinden yürüyen Platon, Eski Yunan’ın birbirine karşıt görüşler sunan Herakleitos ve Parmenides gibi doğa filozoflarının yanı sıra yine aynı dönemde ortaya çıkan Pythagorasçıların görüşlerini de harmayanlarak “eklektik” denebilecek bir felsefi sistem ortaya koymuş, ardıllarına, özellikle “öğrencisi” Aristoteles’e, varlık felsefesi, politika, epistemoloji ve estetik alanlarında birbiriyle tutarlı görüşler sunan bir öğreti devretmiştir. Aristoteles, devraldığı bu öğretiyi Metafizik adlı eserinde eleştirmekten çekinmese de, Hocası Platon’un varlık felsefesine en büyük katkısı olan “idealar teorisi”nden bizzat faydalanmıştır.

Yalnızca eserleriyle değil, kurucusu olduğu ve Batı dünyasının ilk “üniversite”si sayılan “Akademya” (Akademi) ile –hem yaşadığı dönemde, hem de ölümünden yüzyıllar sonra– Platon’un felsefe dünyasında yarattığı etkinlik, salt “ilkleri” başlatmış olmasından değil, bu ilklerin içeriksel zenginliğinden de kaynaklanır.

Platon felsefesine bir “giriş” yapma niyetiyle hazırlanan bu metinde, filozofun hayatı ve eserleri hakkında ön bilgi verileceği gibi, “Platonculuk” konusuna, Platon’un temel meselesine, yöntemine, genel olarak “idealar teorisi”ne ve başlangıcına değinilecektir.

Research paper thumbnail of Odev 01-Sokrates.doc

Adı, felsefe tarihinin sınırlarını aşarak tüm insanlık tarihi içinde ölümsüzlüğe kavuşmuş ve ide... more Adı, felsefe tarihinin sınırlarını aşarak tüm insanlık tarihi içinde ölümsüzlüğe kavuşmuş ve idealleşmiş yegâne filozof, İlk Çağ’da yaşamış Atina’lı Sokrates’tir. Felsefeyle doğrudan ilgilenmeyen insanlar için bile Sokrates adı büyük bir anlam taşır. Şüphesiz, bu anlamı yaratan, Sokrates’in yalnızca düşünceleri ya da bu düşüncelerini kendi hayatına uygulamış olması değil, aynı zamanda onlar uğruna “ölümü” bile göze almış olmasıdır. Felsefe tarihine baktığımızda, kendi ahlâk görüşlerine uygun bir hayat sürmüş başka filozoflara da rastlarız, ama bunlardan hiçbiri Sokrates gibi ne düşünceleri yüzünden yargılanmış ne de böyle bir yargılama sonunda “kendi isteğiyle” ölüme gitmiştir.

Research paper thumbnail of Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi / Islamic Thought in Turkey

“Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi ve Siyaset” başlıklı ve “Pozitivist Yönetim İdeolojisinin İslâm’... more “Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi ve Siyaset” başlıklı ve “Pozitivist Yönetim İdeolojisinin İslâm’ın Siyasallaşmasına Katkısı” alt başlıklı makale, İslâmcılığın genel bir tanımını vererek söze başlıyor. Bu tanıma göre İslâmcılık, Müslüman devletleri Batı’nın sömürgeciliğinden kurtarmak üzere tesis edilmiş bir “kurtuluş” ideolojisi, dahası siyasal bir projedir. Geçmişten bu yana hep bir siyasal görünüme sahip olan İslâm dini, ilk kez İslâmcılık akımıyla bir siyasal eylem planına da kavuşmuştur. İslâm dininin bir siyasal kurtuluş projesi olarak yeniden sunulmasının en önemli nedeni, modern Batı’nın siyasal, ekonomik, teknolojik ve kültürel gücüyle birlikte Müslüman dünyanın bilincinde yarattığı kırılmadır. Zira modern Batı, İslâm ülkelerini sadece fiziksel olarak sömürmekle kalmamış, bu ülkeleri kendi kavram ve ideleriyle de istila etmiştir. Buna karşı direnmeye çalışan Müslüman bilinç ise söz konusu kırılmayı ilgili kavramları yerlileştirerek tamir etmeye çalışmıştır.

Research paper thumbnail of On turkler ve dilleri  / Proto-turks and their languages

İsmet TEKEREK Bir tarih meraklisi olarak, 29 Haziran tarihli, Sn.Prof.Dr. Bozkurt Guvenc ve Sn.Ha... more İsmet TEKEREK Bir tarih meraklisi olarak, 29 Haziran tarihli, Sn.Prof.Dr. Bozkurt Guvenc ve Sn.Haluk Tarcan'in konuk olarak katildigi tartismanizi sonuna kadar ilgiyle izlemis bulunuyorum. Bu tartisma sonunda, Sn. Kazim Sirman'in "mevcut" yazitlari tarayarak ve yeniden desifre ederek yaptigi dile ait saptamalarinin incelenmeye ve ele alinmaya deger bilgiler oldugu kanisina vardim. Ancak sozkonusu tarih/dil tartismalari, program konuklarinizin belirttigi gibi cok da yeni ve kimsenin haberi olmadigi tartismalar degil kanimca. Izninizle asagida bazi linkleri dikkatinize sunuyorum (ps1): www.turcoman.btinternet.co.uk icerdigi, oldukca bilimsel olduguna inandigim kimi makaleleriyle turklerle ilgili her turlu konuda kaynak olarak kullanilabilecek bir site. http://www.turcoman.btinternet.co.uk/orkhon-inscription.htm (Orhon yazitlarini ve Turk soylencelerinin aktarildigi bilgilendirici bir yazi. Yazinin sonunda belirtildigi ve asagida alintilandigi gibi antik Turk anitlari hakkinda bir arastirma projesi yurutuluyor. Icinde bulundugumuz 2002 yili, 1997'de baslatilan projenin sonuclarinin alinabilecegi yildir. Kanimca "Turkish International Cooperation Agency TICA" ile iliskiye gecilip, ne gibi incelemeler yaptiklari degerlendirilebilir. Bu kurumun niteligi hakkinda bilgi sahibi degilim. Turkiye'den bagimsiz bir kurulus olabilir. "In June 1997 the Turkish International Cooperation Agency (TICA) reached an agreement with the Mongolian Government for a five-year project of archaeological research and excavations, restoration and repair of ancient Turkish monuments found in three regions of Mongolia." Bir baska onemli nokta, TV'de yayinladiginiz tartismada bir kac kez dile getirilen ve programa canli telefon baglantisiyla katilan (Sn.Kazim Sirman adina konusan) Sn.Turgay Tufekcioglu'nun da belirttigi Futhark alfabesi (diger bir adi runik) meselesedir. Isvec ve Norvec gibi Kuzey Avrupa ulkelerinde yer alan yazitlarda kullanilmis olan bu yazinin Gokturk alfabesiyle baglantisini ortaya koyan ve Sn.Turgay Kurum tarafindan kaleme alinmis bir makaleyi bu mesaja ekledim. (makalenin aslini su linkte bulabilirsiniz :

Research paper thumbnail of İslami Birlik- İslami Kalvinizm.docx

İslami Birlik ve İslami Kalvinizm üzerine kısa bir eleştiri. A short essay on Islamic union and ... more İslami Birlik ve İslami Kalvinizm üzerine kısa bir eleştiri.

A short essay on Islamic union and islamic calvinizm.

Research paper thumbnail of SPINOZA VE HEGEL'DE BİLİNÇ Çetin Türkyılmaz

Bu yazıda, öncelikle G. Deleuze’ün Spinoza yorumundan hareketle, Spinoza’da bilinçten ne anlaşıld... more Bu yazıda, öncelikle G. Deleuze’ün Spinoza yorumundan hareketle, Spinoza’da bilinçten ne anlaşıldığını ele alacağım; daha sonra Hegel’in Spinoza’ya yönelik eleştirilerini göz önünde tutarak, bu iki filozofun bilince ilişkin yaklaşımları bakımından bir sonuca varacağım.
Çetin Türkyılmaz

Research paper thumbnail of MIZAHTA KRIZ VAR Otomatik olarak kaydedildi Dr. İsmet Tekerek

Mizah hakkında yazı yazmak bana mı düştü diye düşündüm önce. Fakat sonra bir arkadaşımla aramızd... more Mizah hakkında yazı yazmak bana mı düştü diye düşündüm önce. Fakat sonra bir arkadaşımla aramızda geçen bir diyalog aklıma geldi. Ona her şey hakkında fikir beyan etmemesi gerektiğini, dahası kapasitesi gereği de edemeyeceğini belirtmiştim. “Doğal olarak” herkes her şeyi bilemezdi. Ama o vatandaş olması itibariyle her şey hakkında konuşabileceğini, buna da kimsenin engel olamayacağını söyledi. İlk başta antipatik gelen bu düşünce aslında yüzyıllar önce Rousseau tarafından dile getirilmişti. Toplum Sözleşmesi’nin ithaf bölümünde yönetici değil, vatandaş olma durumundan kaynaklı olarak devlet üzerine yazı yazdığını, yönetici olsaydı konuşmayıp zaten uygulamaya geçeceğini söyler. Aynı şekilde, ama bu sefer çağdaş dönemde, gelenekten yana olan, daha doğrusu geleneği rehabilite eden Gadamer, uzmanlığın yurttaşın özgürlüğü bağlamındaki tehlikelerinden söz eder. Aristokratik Aristoteles ise, ancak eşitlerin birbiriyle tartışabileceğini öne sürer; bir konuda iki kişiden biri diğerine göre daha bilgiliyse, burada bir tartışma yürütülemez. Demek ki, bu her şey hakkında fikir beyan etme meselesi büyük filozofların da meselesi olmuştur. Ben bu seferlik hakkımı Aristoteles’ten değil Rousseau’dan yana kullanarak, yazmaya girişeceğim.
Dr. İsmet Tekerek

Research paper thumbnail of KOMÜNİSTLER İÇİN SPİNOZA NEYE İYİ GELİR - Dr.İsmet Tekerek.docx WHAT DOES SPINOZA MEAN FOR COMMUNISTS?

ABSTRAKT Politika teorisine yönelik bir metinin nasıl olması gerektiğinin arketipi Lenin'in "Ne Y... more ABSTRAKT
Politika teorisine yönelik bir metinin nasıl olması gerektiğinin arketipi Lenin'in "Ne Yapmalı?" adlı eseridir. Sol düşüncede, yüzyılı aşkın süredir baskın olan popüler zihniyetin yapılanması hakkında bir fikir edinebilmek için, sözkonusu eserin başlığı bile tek başına çok şey anlatıyor; bir kere böyle bir başlık, sorunu tanımlama, yani teşhis aşamasının geçildiği ökabulünü ima eder: Sorun belli de, çözmek için "Ne Yapmalı?"
"Ne Yapmalı?" daha başlığında hitap ettiği kitlenin zihinsel yönelimi hakkında net bir ipucuj vermekle kalmaz, herkesin bildiği bariz teşhisin ortaya koyduğu sorunun çözümüne yönelik akıl yürütmenin günümüze kadar gelen yöntemine dair de standartları da belirler; konumuz açısından detaya girmeye yok, ama genel olarak bu standartların Savaş "Sanatı"nın teorisine yönelik standartlar olduğunu söylebiliriz. Bu açıdan Lenin, Savaş Sanatı teorisyenlerinleriyle, Clausewitz ve SunTzu ile aynı okul içinde yeralır: düşünmenin ana eksenini "biz" ve "onlar" ayrımı üzerine kuruludur. Bu açıdan teori, savaş meydanında düşmanın ve kendimizin güçlerini mühendislik analizlerine tabi tutup, elde bulunan "güç" ile orantılı, kısa vadeli taktik ve uzun vadeli strateji geliştirmekle sınırlıdır.
Devam etmeden önce belirtelim; Lenin'in de dahil olduğu "savaş sanatı" teorisini dışlamak değildir derdimiz. Savaşlar olmaya devam edeceğine göre, ve sınıf mücadelesi de deklare edilmeden yürütülen bir tür savaş olduğuna göre Lenin'in eserleri komunistlerin önemli kaynağı olmayı sürdürecektir. Dolayısıya derdim, bir "ya o ya bu" indirgemeci mantığıyla, egemen komunist akıl yürütme tarzına karşı diğer alternatiflerin avukatlığını yapmak değildir. "Ya o, ya bu" değil "Hem o, hem bu" diyorum. Lenin'in ideal temsilcisi olduğu klasik komunist düşünsel yöntem ile Spinoza ve Nietzcshe, Deleuze, Negri gibi çıraklarının şimdi kendimce açıklamaya çalışacağım yöntemleri, dışsal/antagonistik değil, birbirlerini tamamlayıcı bir ilişki içindedir, basitçe analize tabi tuttukları alanlar farklıdır.

Research paper thumbnail of 3 FİLM.docx Three films, One Essay, State is over (?)

Üç film ışığında devletin varlığının sorgulanması Interrogation of state's existence through thr... more Üç film ışığında devletin varlığının sorgulanması

Interrogation of state's existence through three films.

Research paper thumbnail of HEGEL VE ÖZGÜRLÜK - HEGEL'DE ÖZGÜRLÜĞÜN TARİHSEL BOYUTU.docx

ABSTRACT Subject of Hegel and (historical) freedom is a difficult one beceause of its two compon... more ABSTRACT

Subject of Hegel and (historical) freedom is a difficult one beceause of its two compononets. First component, Hegel, as a difficult philosopher who influenced the ones after him and on whom critics can not accord, developed original theses on freedom and rejected negative freedom, understanding of liberal freedom. Freedom which has many definitions is one of the difficult concept to be categorized. “Two Freedom concepts” (negative and positive) which was developed by I. Berlin through past accumulations can enlighten the researches. In this article too, these two concepts have been used as a guide. Freedom in Hegel can be conceptualized in broad sense by autonomy, independence and self-determination. If freedom is disclosed in Law as a concept, then it is realized in History. History is no secondary. Historical dimension of freedom in Hegel could be understood by its rational aim, dialectic progress of Geist and freedom and “great men” thesis. Geist as freedom can know and actualize itself if it is carried by social life. Process of getting consciousness is dialectical. A “Volkgeist” which embodies freedom resolves and leaves its place to e new form. The process is historical as well as logical. The key of transferring to a new moment is in the hands of “great men”. But some critiques can be forwarded against great men thesis.

Key Words: Hegel, freedom, negative freedom, positive freedom, Autonomy, independence, self-determination, historical dimension of freedom, history, heros, great men.

Research paper thumbnail of blog-ilegalite.docx

İllegalite hakkında… İllegal örgütlerin ya da mücadelenin karşısında şöyle bir ikilem var: 1 –Öze... more İllegalite hakkında…
İllegal örgütlerin ya da mücadelenin karşısında şöyle bir ikilem var:
1 –Özellikle şiddet içeren– illegal bir eylem gerçekleştirdiğinizde o eylemi sahiplenen başka birileri de çıkabilir. Eylemin altına imzanızı atamayacağınıza göre, o eylem anonimdir (başka bir deyişle faili meçhuldur). Sizin yanınızda başkaları da o eylemi sahiplenebilir. Sizin olan bir eylem artık sizin değildir.
2 Terside doğru. Başkalarının yaptığı illegal eylemler size mal edilebilir. Siz ne kadar reddetseniz de o eylemin size ait olmadığını ispatlayamazsınız. (Rüşvetin belgesi olmaz kabilinden). Sonuç olarak, o eylem ya da suç sizin üstünüze yıkılabilir. Bu kez de sizin olmayan bir eylem artık sizindir.
Mafya, eylemlerinin (cinayetlerinin) kendine ait olduğunu belirtmek için cesedin yanına ölmüş bir kanarya bırakırmış. Ama o kuşu herhangi biri de bırakabilir.

...

Abstract: Concerning Illegalité

Research paper thumbnail of İsrail-Filistin Meselesi - 1 - Dr. İsmet Tekerek.docx

İSRAİL-FİLİSTİN MESELESİ – 1 Yazan: Dr. İsmet Tekerek Kenan ili… Kenaniler… Sami (İsrail/Israel)... more İSRAİL-FİLİSTİN MESELESİ – 1
Yazan: Dr. İsmet Tekerek

Kenan ili… Kenaniler…
Sami (İsrail/Israel) … Hami (İsmail/Samuel)… İbrahim/Abraham oğulları… Babaları bir anaları ayrı.
Arami…
İbranice’de sesli harfler yazılmıyor; Arapça’da da öyle.
İsrail kendi topraklarından da kovulmuş olabilir.
...
İsrail’in uluslaşma süreci…
İsrailliler devletin adını bir kişi adı almışlar. İbrahim oğlu Israel. “Osmanlı/Ottoman” gibi.
Israrla “Yahudi devleti” deniyor. Bu devletin adı İsrail Devleti. Tıpkı Osmanlı Devleti gibi. Osman-lı; Osman’ı olan. Osman, unsurlardan biri. Osman var, Orhan var vs. Müslüman Devleti değil, Osmanlı Devleti. İsrail de Yahudi devleti değil, İsrail devleti.
Dünyada yaklaşık 25 milyon Yahudi var. (İsrail nüfusu: 8 milyon civarı.) Bir de kendini Yahudi olarak kabul ettirmek isteyenler var. Bir anekdot dinlemiştim. İsrail’e göçen Rus Yahudileri alkol içtiği için yerli ve tutucu İsrail nüfusu tarafından hoş karşılanmıyor. İsrail’e göç etmek isteyen çok insan var. Yahudi mi, değiller mi belli değil. israil ince eleyip sık dokuyor; bırak vatandaşlığı, vize verirken bile. İsrail, Sabetayistlere vize vermiyor, örneğin. Sabetayist olanlar var, bir de Sabetayist görünenler.
...

Research paper thumbnail of IS THE PRINCIPLE OF FREEDOM PROPERTY IN HEGEL?

ABSTRACT The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated wit... more ABSTRACT
The question of whether “the principle of freedom is property” or not is associated with the question of Hegel’s being libertarian or communitarian.
In this essay, we will try to trace the concept of property in Phenomenology of Spirit and Hegel’s Philosophy of Right. In PS, we will show how property is, or is not, related to freedom in Master-Slave Dialectics, in Contradiction Principle and in Spiritual Animal Kingdom. After deducing that there is a much more strong liaison between action and freedom, we will analyse the property claim in Abstract Right of HPR. After concluding that property of Right is individualistic and possessive rather than inter-subjective, we will see its effect in Hegel from the standpoints of Marxism and Liberalism.

Abstrakt

Die Frage, ob "das Prinzip der Freiheit Eigentum ist" oder nicht, hängt mit der Frage zusammen, ob Hegel libertär oder gemeinschaftlich sei.
In diesem Aufsatz werden wir versuchen, den Begriff des Eigentums in der Phänomenologie des Geistes und Hegels Rechtsphilosophie zu verfolgen. In PS werden wir zeigen, wie Eigentum mit Freiheit in der Master-Slave-Dialektik, im Widerspruchsprinzip und im Spirituellen Tierreich zusammenhängt oder nicht. Nach der Schlussfolgerung, dass es eine viel stärkere Verbindung zwischen Aktion und Freiheit gibt, werden wir den Eigentumsanspruch im Abstract Right of HPR analysieren. Nach dem Schluss, dass die Eigenschaft der Rechten individualistisch und besitzergreifend und nicht intersubjektiv ist, werden wir ihre Wirkung in Hegel vom Standpunkt des Marxismus und des Liberalismus sehen. (google translate)

Research paper thumbnail of Modernizm Kavramı Çerçevesinde Herder, Romantikler ve Hegel

Abstrakt Çalışmamızın temel kaynağı olan Charles Taylor, Hegel'i ele alırken kendi zihnindeki me... more Abstrakt

Çalışmamızın temel kaynağı olan Charles Taylor, Hegel'i ele alırken kendi zihnindeki meseleye paralel bir inceleme ortaya koyar; bildiğimiz gibi Taylor komüniteryendir. Bu meselenin iskeletini ise modernizm ve modernizm-karşıtları oluşturmakta. Taylor, siyasi açıdan Fransız devrimiyle sonuçlanan bir sürecin felsefi altyapısını modern düşünce olarak ele alıyor. Ve buradaki değişimin yeni bir " kendi " [self] anlayışına dayandığından söz ediyor 2 (ve Marksist bakışı nerdeyse ters çevirerek, sanki felsefi atmosfer [e.d. teori] siyasi devrimi [e.d. pratiği] yaratmış gibi bir manzara sunmuyor da değil). Modern bilimin gelişmesiyle de desteklenen bu süreçte, kadimlerin " anlam " lı bir evren düzeni ve bu düzende ona uyumlu bir şekilde yer alan insan modeli iptal ediliyor-aşina olduğumuz deyimle " dünyanın büyüsünün bozulması "-ve " anlam " dan arındırılmış bir evrende insan tek başına, başka bir deyişle Descartes'in solipsist öznesi, ve dolayısıyla başına buyruk, yani yasalarını bu sefer tek başına " belirlemesi " gereken bir dünya ile karşılaşıyor. Bu yasalar, fizik yasaları olduğu gibi (Mekanik evren tasarımı), siyasi yasalar da (feodal düzenin yıkılışı, yurttaş birey, sekülerleşme vs. bunlar kronolojik bir düzende değil de, farklı zamana ve mekâna bağlı olarak yer yer ortaya çıkmış olabilir, ama tüm bunların zirvesini Fransız Devrimi olarak tanımlamakta bir mahsur yok sanırım). Modernler, özellikle bilimde ve siyasette ama hayatın her alanında bir alt-üst oluşa neden olurken, deyim yerindeyse ortalığı hallaç pamuğu gibi atarken, birileri (özellikle Almanlar), adıyla sanıyla Herder ve onu kendileri için zengin bir kaynak olarak gören Romantikler sahneye çıkıyor. Herder sistematiği, biraz eklektik dursa da, daha doğrusu takip ederken eklektik dursa da, sonunda tatmin edici bir resim sunuyor. Herder formülasyonu en basitinden şöyle özetlenebilir, biz doğadan (ki doğa, ardılları Romantiklerde, ve de Schelling'te, Hegel'de çok önemli), daha doğrusu " bütün " den koptuk, şu an kendimizin ne olduğunu bilmiyoruz, algılayamıyoruz, tabiri caizse memeden kesildik, o doğal ilişkiden. Ve Modernlerin tek çıpası " akıl " , yetersiz kalıyor. Çünkü, insan salt akıldan müteşekkil değil, " duygu " ları da olan bir varlık

Abstract

This article is about modernism and anti-modernism in the context of Herder, the Romantics and Hegel. Human being is not made of only "intellect" but also "feeling".

Research paper thumbnail of Çaycuma - Çeviri - 18 Kasım 2016 - Dr. ismet Tekerek.docx

Babil Kulesi efsanesini duymuşsunuzdur. Bu efsane ya da söylence kutsal kitaplarda da geçmektedir... more Babil Kulesi efsanesini duymuşsunuzdur. Bu efsane ya da söylence kutsal kitaplarda da geçmektedir. Burada tekrar hatırlatalım.
İnsanlar Tanrı’ya ulaşmak ve ona daha yakın olmak için uyum içerisinde ve büyük bir istekle Babil’de bir kule inşa etmeye girişir. Bütün halklar ayrı gayrı olmadan bu inşaatta yer alır. Kule çok geçmeden yükselmeye başlar. Bunu gören Tanrı, insanlığın bu kibrine kızar. Ve halklara farklı diller verir. İnsanlar anlaşamayınca da kule inşaatı durur. Böylece dünya üzerinde halklar farklı dillere sahip olur. O gün bugündür farklı dillerde konuşuyoruz.
Bu işin söylence yanı. Bilimsel yanına gelince Antropologlar, arkeologlar, filozoflar insanlığın ilk eyleminin dil olduğu konusunda birleşiyor. Kimi filozofların dediği gibi, “adlandırmak var etmektir”. İlk insan çevresinde gördüklerini adlandırıyor. Bu zihinsel ya da bilişsel bir edim. Dolayısıyla, bir doğa, yani nesneler dünyası var. Nesnel dünya. Bir de bu nesnelere karşılık gelen adları içeren bir dil dünyası, bir zihinsel dünya var. Öznel dünya. Birincisi doğal, ikincisi yapay. Ve bu iki dünya arasında sürekli bir etkileşim, bir gidiş geliş var.
Tekrar inanç söylemine dönersek, Tanrı ilk insan Adem’e adları öğretir. Adem, çevresindeki nesneleri adlarıyla bilir. Kibirli şeytan, Tanrı’ya ve onun yaratığı Adem’e isyan eder. Tanrı bir yarışma düzenler. Adem bu bilgi yarışmasında öğrendiği bütün adları söyler ve şeytanı yener.

Research paper thumbnail of BİR ETİK GELENEK OLARAK YENİDEN HEGEL'İN SITTLICHKEIT'I

Hegel's Sittlichkeit Again as an Ethical Tradition ABSTRACT Hegel's Sittlichkeit and beyond. ... more Hegel's Sittlichkeit Again as an Ethical Tradition

ABSTRACT

Hegel's Sittlichkeit and beyond.

ABSTRAKT

Hegels Sittlichkeit und darüber hinaus.

Абстрактные

Ситтлихейт Гегеля и за его пределами

ÖZET

“Sittlichkeit” (etik yaşam dünyası ya da törellik) kavramı Hegel’in sisteminde gençlik döneminden beri tutarlı bir şekilde alıkonulmuştur. Knowles’un yorumuna göre, Sittlichkeit kavramı ahlâk felsefesine büyük bir katkıdır ve Aristoteles’in Etik ve Politika eserleri, ruh olarak ona yakın eserlerdir. İngiliz, Amerikan ve İtalyan idealistler hariç çok fazla takip edilmemiştir. Günümüzde komüniteryen yazarlar Hegel’in bu kavramını yeniden keşfetmektedirler. Robert Pippin’e göre, Hegel’in etik yaşam dünyası ya da etik topluluk üzerine olgunlaşmış görüşü (ki Ansiklöpedi’de “nesnel tin” olarak ele alınmış ve Hukuk Felsefesi üzerine derslerde tekrar işlenmiştir), orijinal ya da Jena dönemi tanıma teorisinin bir iptali değil ama bir uzantısıdır. S.C. Bosworth’a göreyse, bu kavram, daha önce işlenen “soyut hukuk” ve “öznel ahlâklılık” başlığı altında sunulan unsurların bir sentezidir. Bu önceki unsurlar, hep beraber Hegel’in akılsal devletini oluşturacakları etik yaşam dünyasının koşulları ya da öğeleridir.
Hegel’in etik yaşam dünyası görüşü (Hukuk Felsefesi’nin 3. momenti) üç kurumda işlenir: Aile, sivil toplum ve devlet. Bunlar, hayatın evcil, ekonomik, yasal, idari ve politik formlarını yöneten alanlardır. Sivil toplum ailelerden oluşabilir. Akılsal devlet ise kendinde yer alan tüm kurumları bir bütün olarak kapsar. Kavramın genel ve yakından incelenişine geçmeden önce, etimolojik kökenine bir göz atmak faydalı olabilir.
Gündelik Almanca’da Sittlichkeit, “törel ahlâk” anlamına gelmektedir. Özellikle etik kurallar ile toplumsal töre ya da alışkanlık (Sitte) arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmektedir. İngilizce’de ise bu çağrışımlar, “ahlâk” ve “kurallar” (mores) arasındaki yakınlıkla alâkalıdır. Ancak “ahlâk” (Morality), “ahlâkçılığın” süslü tonlamalarına da yol açmaktadır. Bütün bunlardan anlaşılan Sittlichkeit sözcüğünü çevirirken “etik” sözcüğüne ihtiyaç duyduğumuzdur. Hegel, Yunanca “ethos” sözcüğünü hatırlatmak üzere çok sınırlı bir şekilde kullanmış olsa da, “Ethisch” sözcüğü de aynı yan anlamlara sahiptir. Özetle söz konusu sözcüğün yerine kullanılan “etik yaşam dünyası”, bir teoriden ziyade bir hayat tarzına yöneliktir.

Edit 1: O gün bir takım etkiler nedeniyle "Sittlichkeit"ı "etik yaşam dünyası" olarak kullanmak durumunda kalmıştım. En iyisi sözcüğü olduğu gibi bırakmalı ya da çevirmek gerekirse "törel ahlak", daha iyisi "törellik" olarak çevirmeli.

Edit 2: III. Geleneksel Felsefe Kongresi'nde bildiri olarak sunulmuştur; 23-25 Ekim 2014, Uludağ Üniversitesi, Bursa.

Research paper thumbnail of Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi.doc

“Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi ve Siyaset” başlıklı ve “Pozitivist Yönetim İdeolojisinin İslâm’... more “Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi ve Siyaset” başlıklı ve “Pozitivist Yönetim İdeolojisinin İslâm’ın Siyasallaşmasına Katkısı” alt başlıklı makale, İslâmcılığın genel bir tanımını vererek söze başlıyor. Bu tanıma göre İslâmcılık, Müslüman devletleri Batı’nın sömürgeciliğinden kurtarmak üzere tesis edilmiş bir “kurtuluş” ideolojisi, dahası siyasal bir projedir. Geçmişten bu yana hep bir siyasal görünüme sahip olan İslâm dini, ilk kez İslâmcılık akımıyla bir siyasal eylem planına da kavuşmuştur. İslâm dininin bir siyasal kurtuluş projesi olarak yeniden sunulmasının en önemli nedeni, modern Batı’nın siyasal, ekonomik, teknolojik ve kültürel gücüyle birlikte Müslüman dünyanın bilincinde yarattığı kırılmadır. Zira modern Batı, İslâm ülkelerini sadece fiziksel olarak sömürmekle kalmamış, bu ülkeleri kendi kavram ve ideleriyle de istila etmiştir. Buna karşı direnmeye çalışan Müslüman bilinç ise söz konusu kırılmayı ilgili kavramları yerlileştirerek tamir etmeye çalışmıştır.