harun tepe - Academia.edu (original) (raw)

Papers by harun tepe

Research paper thumbnail of Cumhuriyet'in 100. Yılında Türkiye’de Etik Çalışmaları

Gaziantep University Journal of Social Sciences, Oct 27, 2023

Research paper thumbnail of Türkiye'de etik çalışmaları

DergiPark (Istanbul University), Jun 15, 1999

Research paper thumbnail of İnsan Hakları Eleştirileri Üzerine Düşünmek

İnsan hakları "çağın en önemli başarısı", "dünya çapında seküler bir din" olarak ilan edilmiş olm... more İnsan hakları "çağın en önemli başarısı", "dünya çapında seküler bir din" olarak ilan edilmiş olmasına karşın, geleceğini tehdit eden pek çok eleştiriyle karşı karşıyadır. Bunlar hem insan hakları düşüncesinin kendisine hem de onun pratiğine yöneltilmiş eleştirilerdir. İnsan hakları kavramının genellikle çok açık bir kavram olduğu düşünülse de, insan haklarına yöneltilen eleştiriler onun oldukça belirsiz bir kavram olduğunu göstermektedir. Kavramsal veya teorik eleştiriler büyük oranda insan hakları kavramının belirsizliğine ve soyutluğuna, insan hakları kavramının dayandığı varsayılan insan veya insan doğası kavramına ve evrensellik iddiasına yöneliktirler. Evrensellik, soyutluk ve belirsizlik eleştirilerine ek olarak, dayanışma ve diğer toplumsal değerleri bir yana bırakması, insan haklarına yönelik diğer eleştirilerdir. Başka bazı eleştiriler ise insan hakları teorisi ile pratiği arasındaki uçurumdan kaynaklanan pratikteki başarısızlıklara odaklanmakta ve insan hakları hareketlerinin insan haklarını devrimci özlerinden kopararak hükümetlerin bir aracı haline getirmekle suçlamaktadırlar. Bu yazı insan hakları tartışmaları ışığında bu kavramsal ve pratik eleştirileri ele almaktadır.

Research paper thumbnail of Çözümlemeden Tedaviye: Wittgenstein "Felsefesi" Üzerine Notlar

Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Jul 19, 2018

Wittgenstein kişiliğiyle olduğu kadar görüşleriyle de aykırı bir filozoftur. Geleneksel felsefeni... more Wittgenstein kişiliğiyle olduğu kadar görüşleriyle de aykırı bir filozoftur. Geleneksel felsefenin kalıplarını zorlayan görüşleriyle hep bir eleştiri filozofu olmuş, yeri geldiğinde kendi görüşlerini de eleştirmekten geri durmamıştır. Onun görüşleri genellikle iki döneme ayrılmakla birlikte, kimi zaman üç ya da daha fazla döneme ayrıldığı da olmuştur. Tractatus'ta mantıkçı pozitivizm çizgisinde bir felsefe eleştirisi yapan Wittgenstein, felsefe önermelerinin yanlış değil, tümüyle anlamsız olduğunu söyler. Dünya şeylerden değil olgulardan oluşmaktadır. Olguların resimleri de tümcelerdir. Bu tümceler ise tümüyle doğa bilimlerini oluşturmaktadır. Felsefede böyle tümceler bulunmaz. Felsefeye kalan dünyaya ilişkin hiçbir şey söylememek, sadece dilin çözümlemesini yapmaktır. Daha sonra bu dil görüşündeki yanlışları gören Wittgenstein, dilin farklı amaçlarla ve hep bir yaşam biçimi içinde kullanıldığı görüşüne ulaşır. Bu görüşünü de dil oyunları ve yaşam biçimi kavramları çerçevesinde ortaya koyar. Felsefeye düşen farklı dil oyunlarının söz konusu olduğunu ve bunların farklı amaçlarla oynandığını, ama bunun hep bir yaşam biçiminin içinde yaşandığını göstermesidir. Felsefe dilin kullanımına karışmamalıdır, onu olduğu gibi bırakmalıdır. Bu nedenle filozofları kullandıkları felsefi terimleri günlük dille sınamaya çağırır. Felsefe dilin kullanımına karışmadan, felsefede kullandığımız dilin düşünmemizi nasıl sakatladığını ortaya koyarak iyileşmeye kapı aralar. Çözümlemeden sadece olanı göstermeye giden yolda Wittgenstein hep bir dil filozofu, bir felsefe karşıtı olarak kalır. Ama felsefe 21. yüzyılda onun açtığı bu yolda yürüyüşünü sürdürür.

Research paper thumbnail of Değer ve Anlam: Değerler Anlamlar mıdır?

F L S F / Süleyman Demirel Üniversitesi Felsefe Dergisi, 2009

Research paper thumbnail of Değer Ve Anlam: Değerler Anlamlar Midir?

DergiPark (Istanbul University), Apr 1, 2009

Anlam sorunu dil sorunudur, dile ilişkin bir sorundur, ama yalnız dil içinde kalan bir sorun deği... more Anlam sorunu dil sorunudur, dile ilişkin bir sorundur, ama yalnız dil içinde kalan bir sorun değildir. Dil ile dil dışı arasındaki bağlantıda kök bulan bir sorundur. Bu hem teorik alana hem de pratik alana ilişkin anlam tartışmaları için geçerlidir. İlişkinin bir ucunda dil, dilsel öğeler bulunurken, öbür ucunda şeyler, nesneler, etkinlikler ya da yaşam vardır. Sözcüğün gösterdiği şeyle ilişkisinde, ama sözcükten ayrı, kendi başına varolan bir şeyle-bu şey de bir sözcükle dile getirilmiş olsa bile-ilişkisinde ortaya çıkmaktadır anlam. Bu nedenle temelde anlam sorunu bir dil sorunu olarak görülse bile, yalnız dil içinde kalan yalnızca dilbilgisel, gramerle ilgili bir sorun değildir. Dil ve dille uzanılmaya çalışılan dil dışı arasındaki bir sorundur anlam. Değer nedir? Bir şeyi değerli kılan nedir? Bir şeyin değeri ona yüklenen anlam mıdır ya da şeyler bu yüklenen anlamla mı değer kazanmaktadır? Günlük konuşma dilinde bu ikisi neredeyse eş anlamlı gibi kullanılır. Kuşkusuz değer ve anlam insan dünyasının olgularıdır. Dünyaya anlam katan insandır, insanın, en azından kimi insanların yapıp ettikleri, ortaya koydukları ürünlerdir dünyayı anlamlı kılan. Bu nedenle insanın olmadığı bir dünyada anlam ve değerden de söz edilemezdi. Ama değerin insan dünyasının bir gerçeği olması anlamında görülen, birisinin gördüğü, farkına varıp dile getirdiği bir şey olması, anlamı ve değeri "öznel"; sonuçta da göreli kılmaz.

Research paper thumbnail of Human rights and human nature

Human Rights

Whether a viable account of human rights requires an accompanying account of human nature is a ha... more Whether a viable account of human rights requires an accompanying account of human nature is a hard question. h e assumption made by proponents of the international human rights regime has usually been that an account of human nature is neither desirable in its own terms, nor necessary for the task of promoting human rights. I want to suggest that both elements of this assumption are now highly contestable and contested and that the international human rights regime is under considerable strain as a result. h is chapter is devoted to examining why so many people have been reluctant to associate human rights with a theory of human nature, why this reluctance has now become counter-productive and why we should now be prepared to reexamine the issue. To tell a familiar story very briel y, from relatively modest beginnings in 1948 the international human rights regime now purports to grant very extensive rights to individuals; however, this expansion has been accompanied by criticisms to the ef ect that the regime represents a specii cally Western, and perhaps masculine, vision of the world (

Research paper thumbnail of İnsan Haklari Başari Testi̇ Ve İnsan Haklari Görüşme Formu

Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 2015

Hak ve adalet kavramının oluĢabilmesi, insan haklarının toplumdaki bireylerin muamele görme ilkel... more Hak ve adalet kavramının oluĢabilmesi, insan haklarının toplumdaki bireylerin muamele görme ilkeleri olduğu kadar muamele etme ilkeleri olarak da algılanabilmesi, akıl ve onur sahibi olan insanın değerinin ortaya konabilmesi için; insan haklarını koruyan uluslararası beyanname ve sözleĢmeler, hukuki süreçler ve yaptırımlar, ulusal ve uluslararası insan hakları kurumları konusunda kiĢilerin bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Ġnsan onurunun korunabilmesi ve insan hakları ihlallerinin önlenebilmesi için toplumdaki bireylerin tek tek kiĢiler olarak doğuĢtan sahip oldukları haklar ve talep edebilecekleri haklar konusunda bilinçlenmeleri için insan hakları eğitimi bir gerekliliktir. Ġnsan hakları eğitimi önemli olduğu kadar bu eğitimin etkililiğinin değerlendirilebilecek ölçme araçlarının olması büyük bir önem taĢımaktadır. Bu çalıĢmada, yetiĢkinlere uygulanabilecek insan hakları eğitimlerinin verimliliğini ölçme amacı ile geliĢtirilmiĢ olan "Ġnsan Hakları BaĢarı Testi" ve "Ġnsan Hakları GörüĢme Formu" ölçme araçlarının geliĢtirilme süreci ve istatistik çözümlemeleri açıklanmıĢtır.

Research paper thumbnail of Çalişma İli̇şki̇leri̇ Ve Eti̇k

Istanbul University - DergiPark, Nov 1, 2003

Research paper thumbnail of Tropes and Relations

Relations and Predicates, 2004

Research paper thumbnail of Salgından Öğrenmek: Birey-Toplum İkilemi

Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, Dec 23, 2020

Yaşadığımız küresel salgın bizi bir kez daha birey-toplum ilişkisi üzerinde düşünmeye zorladı. Öz... more Yaşadığımız küresel salgın bizi bir kez daha birey-toplum ilişkisi üzerinde düşünmeye zorladı. Özgürlüğü bir kişi hakkı olarak görenler salgın için alınması gereken önlemlere karşı çıkıyorlar. Bu da kendileri de içinde olmak üzere herkesin hayatını tehlikeye atıyor. Salgın için alınan tedbirlere uymayanlar, birlikte yaşadıkları aile büyüklerinin ve çalışma arkadaşlarının ölümüne yol açıyorlar. Bunu da özgürlük adına savunuyorlar. Bu yazıda birey-toplum ikilemi, "birey mi toplum mu önceliklidir?" sorusu üzerinde duruluyor. Bu da felsefe tarihinde kısa bir yolculukla, Aristoteles, I. Kant ve M. Horkheimer'ın bu ikileme ilişkin görüşleri ve Kuçuradi'nin özgürlük çözümlemesinden hareketle yapılıyor. Birey-toplum ikileminin, çıkarları merkeze alan bir bakış açısından ve "özgürlük kişinin istediğini yapmasıdır" biçiminde anlaşılan sorunlu bir özgürlük anlayışından kaynaklandığını göstermeye çalışıyor. Çıkarlar değil de haklar merkeze alındığında, bir kişinin haklarının korunmasının, diğer bireylere ve topluma zarar vermeyeceği; bireylerin ancak diğerleri ve toplumla birlikte kendileri olabilecekleri, özgürce yaşayabilecekleri ileri sürülüyor. Sorunun ya da ikilemin bireysellik ile bireyciliğin veya bencilliğin karıştırılmasından kaynaklandığı temellendirilmeye çalışılıyor.

Research paper thumbnail of Bir Şemsiye Kavram Olarak Adalet:Platon’dan Rawls’a Adalet Kavramı

Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020

Research paper thumbnail of Etik ve meta-etik

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1997

Research paper thumbnail of Pozitivizm ve insan sorunu

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1991

Research paper thumbnail of Günümüz Eti̇ği̇ni̇n Epi̇stemoloji̇k İki̇lemleri̇

Cagdas etik sikca kendisinin epistemolojik temellerine iliskin sorularla karsi karsiya gelmekte. ... more Cagdas etik sikca kendisinin epistemolojik temellerine iliskin sorularla karsi karsiya gelmekte. Hatta bu turden sorunlarin etigin ana ilgi alani haline geldigini soylemek bile yanlis olmaz.Ote yandan etigin temellerine iliskin sorular da cogunlukla ikilemlerle sonuclandi. Bu ikilemlerden ilki normatiflik ikilemidir. Etik normatif midir? Etik bilgi mumkun mudur? Normlardan olusan bir alan bilgi alani olabilir mi? Etik onermelerin dogru ya da yanlis olmalari mumkun mudur? Bu ve benzeri sorularla dile gelen bu ikilem bugun cagdas etigin ana tartisma konulari arasindadir. Bunun kadar eski bir baska ikilem de nesnellik ikilemidir. “Etik yargilar nesnel midir? “Etik olgulardan soz edilebilir mi?” “Degerler, fizik nesneler gibi dunyanin bir parcasi midir?” gibi sorularla dile gelen nesnellik sorunu, bir yandan ontolojik bir sorun iken bir yandan epistemolojik bir sorun niteligi tasimaktadir. Son olarak “Hangi ilkelerin ya da onermelerin dogru oldugunu bize gosterecek herhangi bir olcut va...

Research paper thumbnail of Philosophical Ecology and Anthropology: Does Ecology Need Philosophical Anthropology?

Research paper thumbnail of Ethics in Turkey

Research paper thumbnail of NationaIism and patriotism from the perspective of human rights

Research paper thumbnail of “Bi̇r Arada Yaşamanin Kural(Lar)I: Bi̇r Keşi̇f Mi̇di̇r Yoksa Bi̇r İcat MI?”

Birlikte yasam kimi kural ya da ilkelere dayanarak yasamayi gerektirir. Ama hicbir tek ilke birli... more Birlikte yasam kimi kural ya da ilkelere dayanarak yasamayi gerektirir. Ama hicbir tek ilke birlikte ozgur yasam icin gereken ortami saglayamaz. Hangi turden ilke, neye iliskin bir ilke olursa olsun, hicbir tek ilkeye dayanarak birlikte yasam, etik degerlerin korundugu bir yasam saglanamaz. Ama gerek yasamin kendisinde, gerekse yasananlardan yola cikilarak ortaya konulan felsefi-siyasi goruslerde boyle ilkeler bulmak guc degildir. Etik tarihi bu turden ilke ve degerlerle doludur. Filozoflar tarafindan ortaya atilan, onerilen ilkeler de yasamdan, yasananlardan yola cikilarak ortaya konulmaktadir. Degerler ve ilkeler insan yasamanin onsuz olunamayan olusturucularindandir, ama filozoflarca kavramlastirilmalari gerekmektedir. Kavramlastirma ise ne bir icattir ne de bir kesif.

Research paper thumbnail of Türkiye'de etik çalışmaları

Edebiyat Fakultesi Dergisi, 1999

adresinden Edebiyat Fakültesi Dergisi ile iletişime geçiniz.

Research paper thumbnail of Cumhuriyet'in 100. Yılında Türkiye’de Etik Çalışmaları

Gaziantep University Journal of Social Sciences, Oct 27, 2023

Research paper thumbnail of Türkiye'de etik çalışmaları

DergiPark (Istanbul University), Jun 15, 1999

Research paper thumbnail of İnsan Hakları Eleştirileri Üzerine Düşünmek

İnsan hakları "çağın en önemli başarısı", "dünya çapında seküler bir din" olarak ilan edilmiş olm... more İnsan hakları "çağın en önemli başarısı", "dünya çapında seküler bir din" olarak ilan edilmiş olmasına karşın, geleceğini tehdit eden pek çok eleştiriyle karşı karşıyadır. Bunlar hem insan hakları düşüncesinin kendisine hem de onun pratiğine yöneltilmiş eleştirilerdir. İnsan hakları kavramının genellikle çok açık bir kavram olduğu düşünülse de, insan haklarına yöneltilen eleştiriler onun oldukça belirsiz bir kavram olduğunu göstermektedir. Kavramsal veya teorik eleştiriler büyük oranda insan hakları kavramının belirsizliğine ve soyutluğuna, insan hakları kavramının dayandığı varsayılan insan veya insan doğası kavramına ve evrensellik iddiasına yöneliktirler. Evrensellik, soyutluk ve belirsizlik eleştirilerine ek olarak, dayanışma ve diğer toplumsal değerleri bir yana bırakması, insan haklarına yönelik diğer eleştirilerdir. Başka bazı eleştiriler ise insan hakları teorisi ile pratiği arasındaki uçurumdan kaynaklanan pratikteki başarısızlıklara odaklanmakta ve insan hakları hareketlerinin insan haklarını devrimci özlerinden kopararak hükümetlerin bir aracı haline getirmekle suçlamaktadırlar. Bu yazı insan hakları tartışmaları ışığında bu kavramsal ve pratik eleştirileri ele almaktadır.

Research paper thumbnail of Çözümlemeden Tedaviye: Wittgenstein "Felsefesi" Üzerine Notlar

Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Jul 19, 2018

Wittgenstein kişiliğiyle olduğu kadar görüşleriyle de aykırı bir filozoftur. Geleneksel felsefeni... more Wittgenstein kişiliğiyle olduğu kadar görüşleriyle de aykırı bir filozoftur. Geleneksel felsefenin kalıplarını zorlayan görüşleriyle hep bir eleştiri filozofu olmuş, yeri geldiğinde kendi görüşlerini de eleştirmekten geri durmamıştır. Onun görüşleri genellikle iki döneme ayrılmakla birlikte, kimi zaman üç ya da daha fazla döneme ayrıldığı da olmuştur. Tractatus'ta mantıkçı pozitivizm çizgisinde bir felsefe eleştirisi yapan Wittgenstein, felsefe önermelerinin yanlış değil, tümüyle anlamsız olduğunu söyler. Dünya şeylerden değil olgulardan oluşmaktadır. Olguların resimleri de tümcelerdir. Bu tümceler ise tümüyle doğa bilimlerini oluşturmaktadır. Felsefede böyle tümceler bulunmaz. Felsefeye kalan dünyaya ilişkin hiçbir şey söylememek, sadece dilin çözümlemesini yapmaktır. Daha sonra bu dil görüşündeki yanlışları gören Wittgenstein, dilin farklı amaçlarla ve hep bir yaşam biçimi içinde kullanıldığı görüşüne ulaşır. Bu görüşünü de dil oyunları ve yaşam biçimi kavramları çerçevesinde ortaya koyar. Felsefeye düşen farklı dil oyunlarının söz konusu olduğunu ve bunların farklı amaçlarla oynandığını, ama bunun hep bir yaşam biçiminin içinde yaşandığını göstermesidir. Felsefe dilin kullanımına karışmamalıdır, onu olduğu gibi bırakmalıdır. Bu nedenle filozofları kullandıkları felsefi terimleri günlük dille sınamaya çağırır. Felsefe dilin kullanımına karışmadan, felsefede kullandığımız dilin düşünmemizi nasıl sakatladığını ortaya koyarak iyileşmeye kapı aralar. Çözümlemeden sadece olanı göstermeye giden yolda Wittgenstein hep bir dil filozofu, bir felsefe karşıtı olarak kalır. Ama felsefe 21. yüzyılda onun açtığı bu yolda yürüyüşünü sürdürür.

Research paper thumbnail of Değer ve Anlam: Değerler Anlamlar mıdır?

F L S F / Süleyman Demirel Üniversitesi Felsefe Dergisi, 2009

Research paper thumbnail of Değer Ve Anlam: Değerler Anlamlar Midir?

DergiPark (Istanbul University), Apr 1, 2009

Anlam sorunu dil sorunudur, dile ilişkin bir sorundur, ama yalnız dil içinde kalan bir sorun deği... more Anlam sorunu dil sorunudur, dile ilişkin bir sorundur, ama yalnız dil içinde kalan bir sorun değildir. Dil ile dil dışı arasındaki bağlantıda kök bulan bir sorundur. Bu hem teorik alana hem de pratik alana ilişkin anlam tartışmaları için geçerlidir. İlişkinin bir ucunda dil, dilsel öğeler bulunurken, öbür ucunda şeyler, nesneler, etkinlikler ya da yaşam vardır. Sözcüğün gösterdiği şeyle ilişkisinde, ama sözcükten ayrı, kendi başına varolan bir şeyle-bu şey de bir sözcükle dile getirilmiş olsa bile-ilişkisinde ortaya çıkmaktadır anlam. Bu nedenle temelde anlam sorunu bir dil sorunu olarak görülse bile, yalnız dil içinde kalan yalnızca dilbilgisel, gramerle ilgili bir sorun değildir. Dil ve dille uzanılmaya çalışılan dil dışı arasındaki bir sorundur anlam. Değer nedir? Bir şeyi değerli kılan nedir? Bir şeyin değeri ona yüklenen anlam mıdır ya da şeyler bu yüklenen anlamla mı değer kazanmaktadır? Günlük konuşma dilinde bu ikisi neredeyse eş anlamlı gibi kullanılır. Kuşkusuz değer ve anlam insan dünyasının olgularıdır. Dünyaya anlam katan insandır, insanın, en azından kimi insanların yapıp ettikleri, ortaya koydukları ürünlerdir dünyayı anlamlı kılan. Bu nedenle insanın olmadığı bir dünyada anlam ve değerden de söz edilemezdi. Ama değerin insan dünyasının bir gerçeği olması anlamında görülen, birisinin gördüğü, farkına varıp dile getirdiği bir şey olması, anlamı ve değeri "öznel"; sonuçta da göreli kılmaz.

Research paper thumbnail of Human rights and human nature

Human Rights

Whether a viable account of human rights requires an accompanying account of human nature is a ha... more Whether a viable account of human rights requires an accompanying account of human nature is a hard question. h e assumption made by proponents of the international human rights regime has usually been that an account of human nature is neither desirable in its own terms, nor necessary for the task of promoting human rights. I want to suggest that both elements of this assumption are now highly contestable and contested and that the international human rights regime is under considerable strain as a result. h is chapter is devoted to examining why so many people have been reluctant to associate human rights with a theory of human nature, why this reluctance has now become counter-productive and why we should now be prepared to reexamine the issue. To tell a familiar story very briel y, from relatively modest beginnings in 1948 the international human rights regime now purports to grant very extensive rights to individuals; however, this expansion has been accompanied by criticisms to the ef ect that the regime represents a specii cally Western, and perhaps masculine, vision of the world (

Research paper thumbnail of İnsan Haklari Başari Testi̇ Ve İnsan Haklari Görüşme Formu

Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 2015

Hak ve adalet kavramının oluĢabilmesi, insan haklarının toplumdaki bireylerin muamele görme ilkel... more Hak ve adalet kavramının oluĢabilmesi, insan haklarının toplumdaki bireylerin muamele görme ilkeleri olduğu kadar muamele etme ilkeleri olarak da algılanabilmesi, akıl ve onur sahibi olan insanın değerinin ortaya konabilmesi için; insan haklarını koruyan uluslararası beyanname ve sözleĢmeler, hukuki süreçler ve yaptırımlar, ulusal ve uluslararası insan hakları kurumları konusunda kiĢilerin bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Ġnsan onurunun korunabilmesi ve insan hakları ihlallerinin önlenebilmesi için toplumdaki bireylerin tek tek kiĢiler olarak doğuĢtan sahip oldukları haklar ve talep edebilecekleri haklar konusunda bilinçlenmeleri için insan hakları eğitimi bir gerekliliktir. Ġnsan hakları eğitimi önemli olduğu kadar bu eğitimin etkililiğinin değerlendirilebilecek ölçme araçlarının olması büyük bir önem taĢımaktadır. Bu çalıĢmada, yetiĢkinlere uygulanabilecek insan hakları eğitimlerinin verimliliğini ölçme amacı ile geliĢtirilmiĢ olan "Ġnsan Hakları BaĢarı Testi" ve "Ġnsan Hakları GörüĢme Formu" ölçme araçlarının geliĢtirilme süreci ve istatistik çözümlemeleri açıklanmıĢtır.

Research paper thumbnail of Çalişma İli̇şki̇leri̇ Ve Eti̇k

Istanbul University - DergiPark, Nov 1, 2003

Research paper thumbnail of Tropes and Relations

Relations and Predicates, 2004

Research paper thumbnail of Salgından Öğrenmek: Birey-Toplum İkilemi

Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, Dec 23, 2020

Yaşadığımız küresel salgın bizi bir kez daha birey-toplum ilişkisi üzerinde düşünmeye zorladı. Öz... more Yaşadığımız küresel salgın bizi bir kez daha birey-toplum ilişkisi üzerinde düşünmeye zorladı. Özgürlüğü bir kişi hakkı olarak görenler salgın için alınması gereken önlemlere karşı çıkıyorlar. Bu da kendileri de içinde olmak üzere herkesin hayatını tehlikeye atıyor. Salgın için alınan tedbirlere uymayanlar, birlikte yaşadıkları aile büyüklerinin ve çalışma arkadaşlarının ölümüne yol açıyorlar. Bunu da özgürlük adına savunuyorlar. Bu yazıda birey-toplum ikilemi, "birey mi toplum mu önceliklidir?" sorusu üzerinde duruluyor. Bu da felsefe tarihinde kısa bir yolculukla, Aristoteles, I. Kant ve M. Horkheimer'ın bu ikileme ilişkin görüşleri ve Kuçuradi'nin özgürlük çözümlemesinden hareketle yapılıyor. Birey-toplum ikileminin, çıkarları merkeze alan bir bakış açısından ve "özgürlük kişinin istediğini yapmasıdır" biçiminde anlaşılan sorunlu bir özgürlük anlayışından kaynaklandığını göstermeye çalışıyor. Çıkarlar değil de haklar merkeze alındığında, bir kişinin haklarının korunmasının, diğer bireylere ve topluma zarar vermeyeceği; bireylerin ancak diğerleri ve toplumla birlikte kendileri olabilecekleri, özgürce yaşayabilecekleri ileri sürülüyor. Sorunun ya da ikilemin bireysellik ile bireyciliğin veya bencilliğin karıştırılmasından kaynaklandığı temellendirilmeye çalışılıyor.

Research paper thumbnail of Bir Şemsiye Kavram Olarak Adalet:Platon’dan Rawls’a Adalet Kavramı

Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020

Research paper thumbnail of Etik ve meta-etik

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1997

Research paper thumbnail of Pozitivizm ve insan sorunu

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1991

Research paper thumbnail of Günümüz Eti̇ği̇ni̇n Epi̇stemoloji̇k İki̇lemleri̇

Cagdas etik sikca kendisinin epistemolojik temellerine iliskin sorularla karsi karsiya gelmekte. ... more Cagdas etik sikca kendisinin epistemolojik temellerine iliskin sorularla karsi karsiya gelmekte. Hatta bu turden sorunlarin etigin ana ilgi alani haline geldigini soylemek bile yanlis olmaz.Ote yandan etigin temellerine iliskin sorular da cogunlukla ikilemlerle sonuclandi. Bu ikilemlerden ilki normatiflik ikilemidir. Etik normatif midir? Etik bilgi mumkun mudur? Normlardan olusan bir alan bilgi alani olabilir mi? Etik onermelerin dogru ya da yanlis olmalari mumkun mudur? Bu ve benzeri sorularla dile gelen bu ikilem bugun cagdas etigin ana tartisma konulari arasindadir. Bunun kadar eski bir baska ikilem de nesnellik ikilemidir. “Etik yargilar nesnel midir? “Etik olgulardan soz edilebilir mi?” “Degerler, fizik nesneler gibi dunyanin bir parcasi midir?” gibi sorularla dile gelen nesnellik sorunu, bir yandan ontolojik bir sorun iken bir yandan epistemolojik bir sorun niteligi tasimaktadir. Son olarak “Hangi ilkelerin ya da onermelerin dogru oldugunu bize gosterecek herhangi bir olcut va...

Research paper thumbnail of Philosophical Ecology and Anthropology: Does Ecology Need Philosophical Anthropology?

Research paper thumbnail of Ethics in Turkey

Research paper thumbnail of NationaIism and patriotism from the perspective of human rights

Research paper thumbnail of “Bi̇r Arada Yaşamanin Kural(Lar)I: Bi̇r Keşi̇f Mi̇di̇r Yoksa Bi̇r İcat MI?”

Birlikte yasam kimi kural ya da ilkelere dayanarak yasamayi gerektirir. Ama hicbir tek ilke birli... more Birlikte yasam kimi kural ya da ilkelere dayanarak yasamayi gerektirir. Ama hicbir tek ilke birlikte ozgur yasam icin gereken ortami saglayamaz. Hangi turden ilke, neye iliskin bir ilke olursa olsun, hicbir tek ilkeye dayanarak birlikte yasam, etik degerlerin korundugu bir yasam saglanamaz. Ama gerek yasamin kendisinde, gerekse yasananlardan yola cikilarak ortaya konulan felsefi-siyasi goruslerde boyle ilkeler bulmak guc degildir. Etik tarihi bu turden ilke ve degerlerle doludur. Filozoflar tarafindan ortaya atilan, onerilen ilkeler de yasamdan, yasananlardan yola cikilarak ortaya konulmaktadir. Degerler ve ilkeler insan yasamanin onsuz olunamayan olusturucularindandir, ama filozoflarca kavramlastirilmalari gerekmektedir. Kavramlastirma ise ne bir icattir ne de bir kesif.

Research paper thumbnail of Türkiye'de etik çalışmaları

Edebiyat Fakultesi Dergisi, 1999

adresinden Edebiyat Fakültesi Dergisi ile iletişime geçiniz.