Abdulgazi YIKICI | Karadeniz Technical University (original) (raw)
Papers by Abdulgazi YIKICI
Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2024
6360 sayılı Kanun’un büyükşehirlerde ortaya çıkardığı bütünşehir modeli, Türk yerel yönetim siste... more 6360 sayılı Kanun’un büyükşehirlerde ortaya çıkardığı bütünşehir modeli, Türk yerel yönetim sistematiği açısından kilit bir reform hamlesidir. Yetki paylaşımı ve kaynak dağılımı gibi konularda idari ve mali açıdan kapsamlı bir dönüşüme zemin hazırlayan bu kanun, aynı zamanda tüzel kişiliği sonlandırılan belde belediyeleri ve köylerin büyükşehir ve büyükşehir ilçe belediyelerinin sınırlarına dâhil edilmesiyle yerel yönetimlerin hizmet sınırlarında da değişikliğe yol açmıştır. Nitekim seçim çevreleri ve seçmen yapılarının değişmesine aracılık eden bu durum, yerel seçim sonuçlarını da etkileme potansiyeli taşımaktadır. Buradan hareketle çalışmanın amacı, bütünşehir modelinin seçim sonuçlarını etkileyip etkilemediğini Trabzon büyükşehir ilçeleri örneğinde ortaya koymaktır. Bu çerçevede ilk olarak büyükşehir ilçe belediyelerinin 6360 sayılı Kanun’dan önceki sınırları baz alınarak bütünşehir modeli öncesindeki seçim çevreleri tespit edilmiştir. Ardından Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kurumsal internet sayfası üzerinden son üç yerel seçimde bu sınırlarda alınan oylara ulaşılmıştır. Son olarak eski seçim çevrelerinden elde edilen veriler ile mevcut sonuçlar karşılaştırılmış ve bütünşehir modelinin büyükşehir ilçe belediye başkanlığı seçim sonuçlarına etkisi üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Khazar journal of humanities and social sciences, Mar 1, 2024
The Council of Europe (CoE) has attached great importance to local governments and local self-gov... more The Council of Europe (CoE) has attached great importance to local governments and local self-government in constructing an integrated Europe and, as a sign of this, has created an international convention entitled "the European Charter of Local Self-Government (ECLSG)". The core aim of this investigation is to evaluate the local government legislation of Türkiye and Azerbaijan, which are contracting parties, within the framework of the principles and standards of the ECLSG. The assessment found that some of the articles/sub-articles on which both countries had made reservations have disappeared in practice, while some approved articles/sub-articles have yet not been incorporated into domestic legislation. Ultimately, Türkiye accepted twenty sub-articles (the minimum number required to accept the Charter) and made reservations for ten sub-articles. However, Türkiye is not applying the three articles it accepted and is actually applying nine of the ten articles for which it made reservations. On the other hand, Azerbaijan accepted twenty-six sub-articles and made reservations to four sub-articles. Like Türkiye, Azerbaijan does not apply the four articles it accepted, but actually applies three of the four articles to which it made reservations.
DergiPark (Istanbul University), Oct 23, 2023
Çalışma, kırsal mahallelerin ve kırsal yerleşik alanların tespit sürecini ele almakta ve bu süreç... more Çalışma, kırsal mahallelerin ve kırsal yerleşik alanların tespit sürecini ele almakta ve bu süreçte ilgili yönetmelikte belirlenen koşulların ne ölçüde sağlandığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmanın örneklemini, Trabzon ilinde 6360 sayılı Kanun kapsamında mahalleye dönüşen 57 belde ve 478 köy ile sonradan kurulan 11 yeni mahalle oluşturmaktadır. Örnek olay ve doküman analizi yöntemlerinin birlikte uygulandığı bu çalışma sonucunda toplam 430 kırsal mahalle ve 76 kırsal yerleşik alan olarak tespit edildiğine ulaşılmıştır. Bu kapsamdaki 40 mahallenin ise merkez mahalle statüsünü korumasına karar verilmiştir. Bu süreçte ulaşılan en dikkat çekici bulgular; ilçe belediye başkan ve meclislerinin bazılarının yönetmeliğin amaç ve içeriğinden habersiz olması, bununla bağlantılı olarak ilçe belediyelerince alınan ilk kararlardan bazılarının yönetmeliğe aykırılık teşkil etmesi ve sürecin yönetmeliğe uygun hâle getirilmesinde Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonunun hatırı sayılır bir çaba göstermesidir.
Kent akademisi, Mar 20, 2023
Günümüzde şehirlerde, küresel ısınma, nüfus artışı ve kaynakların tükenmesi gibi sorunları çözmek... more Günümüzde şehirlerde, küresel ısınma, nüfus artışı ve kaynakların tükenmesi gibi sorunları çözmek ve kamusal hizmet sunumunu güçlendirmek için teknolojik gelişmelere de paralel olarak bir arayış mevcuttur. Etkili çözümler üretilmesinde ise bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yenilikler önemli bir rol oynamaktadır. Dijital ikiz şehir fenomeni de bu arayışların ve teknolojideki yeniliklerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Türkçe literatürde akıllı şehirler ile ilgili çok sayıda çalışma bulunmasına rağmen uluslararası literatürün gündeminde yer alan ve akıllı şehirlerin inşasında yeni bir başlangıç noktası olarak kabul edilen dijital ikiz şehirlere ilişkin herhangi bir araştırmaya rastlanılmamaktadır. Söz konusu eksiklikten hareketle çalışmanın amacı, dijital ikiz şehir fenomeninin teori ve uygulama boyutuyla ortaya konulmasıdır. Nitel bir araştırma tasarımına sahip olan bu çalışmada, literatür incelemesi ve doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu bağlamda çalışmada dijital çağ yönetişimi, dijital ikiz ve dijital ikiz şehir kavramları ele alınmakta, ardından dünyanın çeşitli şehirlerinden dijital ikiz örneklerine yer verilmekte ve son olarak ise dijital ikiz şehirler ile ilgili Türkiye'deki mevcut durum ve yönelimler değerlendirilmektedir. Sonuç olarak dijital ikiz şehirlerin kent yaşamının sürdürülebilirliğini olumlu yönde etkileme potansiyeli taşıdığı söylenebilir. Bununla birlikte dijital ikiz şehir teknolojisi çerçevesinde pratikte gerçekleştirilenlerin teorideki beklentileri karşılayacak düzeye henüz ulaşmadığı, bunun arka planında ise teknik ve ekonomik yetersizliklerin yanı sıra güvenlik endişelerinin yer aldığı belirtilmelidir. Ancak dijital ikiz şehirlerin teknolojik yeniliklere paralel bir şekilde gelişmesi ve bu fenomene verilen önemin ve gösterilen ilginin giderek artması teori ile pratik arasındaki farkın kapanacağına işaret etmektedir.
Akademik Yaklaşımlar Dergisi
Merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki yetki ve görev paylaşımını rasyonel esaslar çerçeves... more Merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki yetki ve görev paylaşımını rasyonel esaslar çerçevesinde düzenleyen subsidiarite ilkesi, ihtiyaçların halka en yakın birimler tarafından karşılanmasının yanı sıra, yerel yönetimleri güvenceye kavuşturup özerkliklerini güçlendirme ve halkın katılım düzeyini artırma niteliğini de bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Kırgızistan yerel yönetim sisteminin subsidiarite ilkesi bağlamında incelenmesidir. Yapılan incelemede Kırgız yerel yönetimlerinin; mevzuat çerçevesinde geniş bir görev yelpazesine sahip olmaları, kanunların çizdiği sınırlar dâhilinde serbestçe karar alıp uygulamaları, kararların kamu kurumları ve vatandaşlar için bağlayıcılık taşıması ve mevzuata aykırı bir düzenleme yapmaları durumunda müdahalenin yargı eliyle gerçekleştirilmesi açısından subsidiarite ilkesiyle uyumlu olduğu görülmüştür. Bununla birlikte belediye ve köy yönetimi başkanlarının görevine onları atamaya yetkili birimler olan Cumhurbaşkanı ve “akim” (v...
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
Kentsel alanlarda yaşayan nüfusun yaklaşık olarak yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Buna karşılı... more Kentsel alanlarda yaşayan nüfusun yaklaşık olarak yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Buna karşılık kadınlar, genellikle özel alanla sınırlandırılıp kenti ilgilendiren konularda karar alma ve uygulama süreçlerinde ikinci planda kalmaktadır. Söz konusu durumun ortadan kaldırılmasına ve kentsel alanların daha eşitlikçi bir yapıya kavuşturulmasına yönelik ihtiyaç, “Kadın Dostu Kentler Projesi”nin hayata geçirilmesinde etkili olmuştur. Buradan hareketle araştırmanın amacı, kadın-kent ilişkisinin Trabzon özelinde incelenmesi ve kentin, kadın dostu olma hedefine ulaşıp ulaşmadığının değerlendirilmesidir. Bu bağlamda, Trabzon’da kadın-kent ilişkisini konu edinen akademik çalışmalarda literatür incelemesi, Yerel Eşitlik Eylem Planı (YEEP) metninde ise doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Trabzon Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nden veriler alınıp yorumlanmıştır. İnceleme sonucunda, Kadı...
Hava kirliliği, temelde atmosferin doğal özelliklerinde olumsuz yönde yaşanan değişim şeklinde if... more Hava kirliliği, temelde atmosferin doğal özelliklerinde olumsuz yönde yaşanan değişim şeklinde ifade edilmektedir. Bu değişime yol açan kimyasal, fiziksel ve biyolojik maddeler ise hava kirletici olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu maddeleri ortaya çıkaran çeşitli doğal faktörler bulunsa da, bu maddeler ağırlıklı olarak beşeri faaliyetlerden kaynaklanmaktadır. Covid-19 salgını kapsamında alınan tedbirlerin, bu faaliyetlerde bir daralmaya yol açtığı düşünülmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, Türkiye'nin hava kalitesinde Covid-19 salgını döneminde bir değişim olup olmadığını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda Covid-19 öncesi dönem ve Covid-19 dönemini kapsayan Nisan 2019-Mart 2021 tarih aralığında Türkiye'de seçilen illerin hava kalitesi; PM 10 , O 3 , NO 2 ve SO 2 değişkenleri kullanılarak TOPSIS yöntemi ile analiz edilmiştir. Söz konusu tarih aralığı altı aylık dört dönem şeklinde ele alınmıştır. Değişkenler açısından dönemler arasındaki farklılık, Kruskall-Wallis H ve Tamhane's T2 testleri ile kontrol edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda seçilmiş illerin Covid-19 döneminde hava kalitelerinde kısmi bir iyileşme olduğu tespit edilmiştir. Bu iyileşme üzerinde mevsimsel değişimlerin yanı sıra Covid-19 salgını kapsamında alınan önlemlerin de etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Memleket Siyaset Yönetim, Jun 30, 2021
Demokratik yaşamın vazgeçilmez öğelerinden biri olan belediyelerin idari ve mali özerklik düzeyle... more Demokratik yaşamın vazgeçilmez öğelerinden biri olan belediyelerin idari ve mali özerklik düzeyleri, mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanabilmesinde belirleyici bir unsurdur. Ülkelerin idari, tarihi, toplumsal, ekonomik ve kültürel özellikleri, belediyelerin yerel özerklikleri üzerinde ve teşkilatlandırılmasında etkilidir. Bu çalışmanın amacı yerel özerklik bağlamında Türkiye'deki ve Kazakistan'daki belediye organlarının seçilmeleri, görevlerine son verilme usulleri, yetkileri, görevleri, mali yapıları ve merkezle olan ilişkilerinin karşılaştırmalı bir şekilde incelenmesidir. Yapılan incelemede, Kazakistan'da belediye başkanlarının atama ile göreve geldikleri ve hizmet sürelerinin belirsiz olduğu, meclis üye sayısının yerleşim kademesine göre farklılaştığı ve bütçe yapma yetkisinin sadece eyalet belediyelerine tanındığı; Türkiye'de ise belediye başkanlarının 5 yıllık bir süre için seçildiği, meclis üye sayısının belirlenmesinde yerleşim alanındaki nüfusun etkili olduğu ve bütçe yapma yetkisinin tüm belediyelere tanındığı tespit edilmiştir. Sonuçta, Türkiye'deki belediyelerin, yerel özerklik konusunda daha ileri bir seviyede olduğu görülmüştür.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2021
Yerel yönetim birimlerinin şekillenmesinde, bulundukları ülkelerin tarihî, sosyal, ekonomik ve kü... more Yerel yönetim birimlerinin şekillenmesinde, bulundukları ülkelerin tarihî, sosyal, ekonomik ve kültürel özellikleri gibi birden çok parametrenin etkili olması yerel yönetim sistemlerinin farklılaşmasına yol açmaktadır. Bu kapsamda Avrupa'da yer alan ülkelerin yerel yönetim sistemlerini açıklamak için Anglo-Sakson, Kuzey ve Orta Avrupa ve Fransız modelleri ortaya konulmuştur. Ancak bu modeller kıtanın doğusundaki ülkelerin yerel yönetim sistemlerini açıklamakta yetersiz kalmıştır. Söz konusu eksikliği gidermek adına Swianiewicz (2014) tarafından 19 Doğu Avrupa ülkesinin yerel yönetim sisteminin incelendiği bir araştırma yapılmıştır. Ancak bu araştırmada Azerbaycan, kapsamlı ve tatmin edici bir şekilde ele alınmamıştır. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, Doğu Avrupa ülkelerinden biri olan Azerbaycan'ın yerel yönetim yapısının ve merkez-yerel ilişkilerinin yerel yönetim sistemi bağlamında hangi model(ler)le uyumlu olduğunun değerlendirilmesidir. Yapılan incelemede Azerbaycan'daki yerel yönetim sisteminin genel olarak Doğu Avrupa modelinin özelliklerini taşıdığına ulaşılmıştır. Buna ilave olarak mevcut yerel yönetim yapısının anayasal güvenceye sahip olması açısından Kuzey ve Orta Avrupa modeliyle; yerel birimlerin yetki ve görevlerini kullanırken mevzuatın yanı sıra hükümet tasarrufları ile de sınırlanmaları bağlamında ise Fransız modeliyle benzeştiği tespit edilmiştir.
Kazakistanda Yerel Yönetimler, 2022
Kazakistan, 20. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olan SSCB’nin dağılışının ardından bağıms... more Kazakistan, 20. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olan SSCB’nin dağılışının ardından bağımsızlığına kavuşmuştur. Uzun süre Sovyet rejimi altında yönetilen Kazakistan, bağımsızlığın ardından hukuki, siyasi, idari ve ekonomik alanlarda çeşitli reform planlarını uygulamaya koymuştur. Yerelleşme ve yönetişimin geliştirilmesi, kamu yönetimi reformlarının önemli alanlarından biri olarak düşünülmüştür. Buradan hareketle, yerel yönetim sisteminin kurulmasına yönelik düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, Kazakistan yerel yönetim sisteminin mevzuat çerçevesinde incelenmesidir. Yapılan değerlendirmede, yerel yönetim sistemini atanmış belediye başkanları ile seçilmiş yerel meclislerin karakterize ettiği ve belediye kademeleri arasında görülen hiyerarşik ilişkinin, yerel meclisler bağlamında yerini adem-i merkeziyetçiliğe bıraktığı görülmüştür. Bununla birlikte Kazakistan’da yerel yönetim birimlerinin özerkliğinin güçlendirilmesine yönelik adımlar atıldığı, ancak söz konusu birimlerin ve genel itibariyle yerel yönetim sisteminin modern çağın yerel yönetim pratiklerini karşılamaktan uzak bir görünüme sahip olduğu tespit edilmiştir.
Conference Presentations by Abdulgazi YIKICI
POL-IR2024: 7. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kongresi, 2024
İklim değişikliği, 21. yüzyılda uluslararası politika gündeminin olduğu gibi bilim dünyasının da ... more İklim değişikliği, 21. yüzyılda uluslararası politika gündeminin olduğu gibi bilim dünyasının da temel konularından birisi hâline gelmiştir. Literatür incelendiğinde iklim değişikliğinin dünya genelinde olumsuz sonuçlara yol açması açısından “küresel kötü (global bad)”, çözümünün karmaşık ve zor olmasına ithafen “habis sorun (wicked problem)”, hatta çözülmesinin neredeyse imkânsız olduğunun vurgulanması bağlamında ise “süper habis sorun (super wicked problem)” olarak nitelendirildiği görülmektedir. Nitekim “Birleşmiş Milletler (BM)”, iklim değişikliğini geleceğe dönük vizyon planlarında mücadele edilmesi gereken en önemli fenomen olarak tasvir etmektedir. Ayrıca BM, küresel kapsamda ve eşi benzeri görülmemiş ölçekte etkileri olan bir sorun şeklinde tanımladığı iklim değişikliğine karşı köklü eylemlerde bulunulmadığı takdirde gelecekte bu etkilere uyum sağlamanın zor ve maliyetli olacağının altını çizmektedir. Ancak bu fenomenle mücadele noktasında yalnızca küresel veya ulus-üstü örgütlenmelerden değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin oluşturduğu uluslararası ağlardan da faydalanılması gerekmektedir. Zira iklim değişikliğinin, genel itibarıyla kentlerde gerçekleşen antropojenik faaliyetlerin bir sonucu olduğu bilinmektedir. Dünya üzerindeki toprakların yaklaşık %3’ünü kapsamasına karşılık küresel enerjinin %60 ila %80’inin kentlerde tüketilmesi ve buna koşut olarak küresel sera gazı emisyonlarının %70’inin de yine bu alanlarda salınması, söz konusu ifadeyi destekleyen en güçlü argümanlardan biridir. Yerel yönetimlerin arasında gerek mücadele ve strateji gerekse de uygulama açısından iş birliği ve koordinasyonun sağlanmasının iklim değişikliği ile mücadele bağlamında olumlu sonuçlar elde etme potansiyelini artıracağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede girişimlerde bulunan öncü kuruluşlar arasında “Uluslararası Yerel Çevre Girişimleri Konseyi (International Council for Local Environmental Initiatives)”, “Küresel Belediye Başkanları Sözleşmesi (Global Covenant of Mayors)”, “C40 Kentler İklim Liderlik Grubu (C40 Cities Climate Leadership Group)”, “Yerel Topluluklar ve Yerli Halklar Platformu (Local Communities and Indigenous Peoples Platform)” ve “İklim İttifakı (Climate Alliance)” yer almaktadır. Buradan hareketle çalışmanın amacı, iklim değişikliği ile mücadelede ve sürdürülebilir kentsel mekânların inşasında yerel yönetimlerden oluşan uluslararası ağların rolünü ortaya koymaktır. Doküman analizi yönteminden yararlanılan bu çalışma, söz konusu ağların iklim değişikliği ile mücadele ve kentsel sürdürülebilirlik vizyonu açısından önemli fonksiyonlar üstlendiğini gözler önüne sermektedir.
KAYFOR 23: Uluslararası Kamu Yönetimi Forumu (Cumhuriyet), 2023
Türkiye’de büyükşehir yönetim modeline ilişkin son kapsamlı düzenleme 2012 yılında yayımlanan ve ... more Türkiye’de büyükşehir yönetim modeline ilişkin son kapsamlı düzenleme 2012 yılında yayımlanan ve takip eden yerel seçimlerin ardından yürürlüğe giren 6360 Sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’dur. Yönetsel, mekânsal, sosyal ve ekonomik alanlarda esaslı değişim ve dönüşümleri beraberinde getiren bu kanun ile yalnızca 14 il daha büyükşehir yönetim modeline dahil edilmemiş, bunun yanı sıra büyükşehir belediyelerinin hizmet alanı il mülki sınırlarını, ilçe belediyelerinin hizmet alanı ise ilçe mülki sınırlarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ayrıca 30 büyükşehirin tamamında il özel idareleri kaldırılmış; belde belediyeleri ve köyler de mahalleye dönüştürülmek suretiyle mülki sınırları içerisinde yer aldıkları ilçe belediyesine bağlanmıştır. Mezkûr değişiklikler ile birlikte “büyükşehir” yönetim modeli kamuoyunda “bütünşehir” modeli olarak anılmaya başlamıştır. Üstelik söz konusu modelin büyükşehir yönetim modeli dışında kalan alanlarda da uygulanmasına yönelik çabalar gündemde sıklıkla yer almıştır.
6360 Sayılı Kanun’un özellikle sosyo-ekonomik açıdan en tartışmalı yönünü, büyükşehir yönetim alanlarında kent-kır ayrımının ortadan kalkması oluşturmaktadır. Belde belediyeleri ve köylerin tüzel kişiliklerinin sona erdirilerek il ya da ilçe merkezlerinde yer alan merkez mahalleri ile aynı statüye dönüştürülmeleri gerek sosyal gerekse ekonomik saiklerden hareketle sürekli tartışılmıştır. Hatta Türkiye İstatistik Kurumunun demografik verilerinde bile söz konusu illerin mülki sınırlarında yaşayanların tamamı kentsel nüfus kategorisinde değerlendirilmiştir. Bu durumun, hem toplum hem de coğrafya gerçekleriyle bağdaşmadığı bu süre içerisinde deneyimlenmiştir. Bu kanun ile bir yandan kentsel yaşam pratiklerine yönelik yerel yönetim birimleri olan belediyelere kırsal yükümlülükler yüklenmiş, diğer yandan ise kırsal alanlarda yaşayanlar yerel vergi ve yükümlülüklerle karşı karşıya bırakılmıştır. Her ne kadar kanun metninde söz konusu yükümlülüklere yönelik geçici süreli birtakım muafiyet ve indirimler uygulamaya konulmuşsa da, bunların kalıcı hâle getirilmesinin elzem olduğu kısa sürede ortaya çıkmış ve bu bağlamda kentsel alanlar ile kırsal alanlara aynı mevzuat hükümlerinin uygulanamayacağı net bir şekilde anlaşılmıştır. Bunun sonucunda kırsal alanda ikamet edenlerin yerel vergi ve su ücretleri karşısında zor durumda kalacağı algısı, muafiyet ve indirimlerin süresiz hâle getirilmesi düşüncesini ön plana çıkarmış ve bu konuda kapsamlı bir düzenleme yapılması zarureti doğmuştur.
Bu çerçevede ilk olarak 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’na bir madde (Ek Madde 3) ilave edilmiş ve daha önce belde belediyesi veya köy iken mahalleye dönüştürülen birimlerin belirli koşulları sağlamaları durumunda “kırsal mahalle” ya da “kırsal yerleşik alan” olarak belirlenebilecekleri öngörülmüştür. Bu değişiklik bir yandan muafiyet ve indirimleri süresiz hâle getirmiş, diğer yandan ise söz konusu birimlerin tespitinde büyükşehir ve ilçe belediye meclislerini yetkili kılmıştır. Ardından uygulamaya rehber olması için Kırsal Mahalle ve Kırsal Yerleşik Alan Yönetmeliği 15 Nisan 2021’de 31455 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelikte kırsal mahalle tespiti için “kırsal yerleşim özelliğinin devam edip etmemesi”, “şehir merkezine olan uzaklık ve ulaştırma durumu”, “belediye hizmetlerine erişebilirlik”, “mevcut yapılaşma durumunun kırsal niteliğinin devam edip etmemesi”, “imar mevzuatı uyarınca yerleşik ve gelişme alanları içerisinde olup olmaması” ve “sosyo-ekonomik durum” gibi ölçütlerin belirleyici olacağına yer verilmiş; ayrıca bu ölçütleri sağlamamasından ötürü kırsal mahalle tespiti yapılamayan ve 10.000 m2’den az olmayan alanların “kırsal yerleşik alan” olarak belirlenebileceği ifade edilmiştir.
Kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan tespiti işlemi için ilçe belediye meclisinde alınan ve gerekçeli bir şekilde büyükşehir belediye başkanlığına iletilen karar, kayıtlara intikal ettiği tarihten sonraki ilk büyükşehir belediye meclis toplantısında görüşülmektedir. Büyükşehir belediye meclisinin ilçe belediye meclisince gönderilen kararlar üzerinde aynen veya değiştirerek kabul etme ya da reddetme yetkisi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra büyükşehir belediye meclisi, ilçe belediye meclisince belirlenen kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan sınırlarını ekonomik ve sosyal bütünlük gerekçesiyle genişletme veya daraltma yetkisine de sahiptir.
Buradan hareketle, çalışmada kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alanların tespit edilmesi süreci konu edilmekte ve bu süreçte ilgili yönetmelikte öngörülen koşullara ne ölçüde uyulduğunun ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın örneklemini 6360 Sayılı Kanun kapsamında Trabzon ilindeki mahalleye dönüştürülen 57 belde ve 478 köy ile bu kanun sonrasında kurulan 11 yeni mahalle oluşturmaktadır. Örnek olay incelemesi ve doküman analizi yöntemlerinin bir arada kullanıldığı bu çalışmanın sonucunda Trabzon’da toplam 430 kırsal mahalle ve 76 kırsal yerleşik alan belirlendiğine ulaşılmıştır. Örneklemdeki 40 mahallenin ise merkez mahalle statüsünde kalacağı kararı alınmıştır. İlçe belediyeleri tarafından alınan kararlar, Trabzon Büyükşehir Belediyesi İmar ve Bayındırlık Komisyonu tarafından incelenmiş ve her biri “merkeze uzaklık”, “kırsalda yer alma”, “tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğun olması”, “coğrafyanın eğimi” ve “iklim koşullarının zor olması” ölçütleri üzerinden karara bağlanmıştır. 18 ilçeden gelen belediye meclis kararının 8’i geldiği şekilde, 10’u ise komisyon tarafından değiştirilerek kabul edilmiştir. Son olarak, Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi 14.12.2022 tarihli toplantısının 48. Birleşimi 1. Oturumunda “Kırsal Mahalle ve Kırsal Yerleşik Alan” tespitini yaparak 884 Nolu Karar’ı almıştır. Ayrıca bu kapsamda kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerdeki imar planı bulunan alanların ilgili yönetmelik kapsamında uygulanacak muafiyetlerin dışında bırakılmasının uygun olacağına karar verilmiştir. Bu süreçte ulaşılan en dikkat çekici bulgular; ilçe belediye başkan ve meclislerinin bazılarının yönetmeliğin amaç ve içeriğinden habersiz olması, bununla bağlantılı olarak alınan ilk kararlardan bazılarının yönetmeliğe aykırılık teşkil etmesi ve sürecin yönetmeliğe uygun hâle getirilmesinde Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonunun hatırı sayılır bir çaba göstermesidir.
Anahtar Kelimeler: 6360 Sayılı Kanun, Belde, Köy, Kırsal Mahalle, Kırsal Yerleşik Alan.
The study discusses the detection process of rural neighborhoods and rural built-up areas and aims to show the extent to which the conditions established in the relevant regulation are met in this process. In this context, the sample of the study consists of 57 towns and 478 villages that were transformed into neighborhoods in Trabzon Province under Law No. 6360, and 11 new neighborhoods that were established afterwards. As a result of this study, in which the methods of case study and document analysis were applied together, a total of 430 rural neighborhoods and 76 rural built-up areas were identified. It was decided that 40 neighborhoods within this scope retain the status of central neighborhood. The most notable results of this process: some of the mayors and municipal councils of the sub-province are unaware of the purpose and content of the regulation, some of the first decisions made in this context violate the regulation, and finally, the Reconstruction and Public Works Commission makes significant efforts to bring the process in line with the regulation.
Keywords: Law No. 6360, Town, Village, Rural Neighborhood, Rural Built-Up Area.
Books by Abdulgazi YIKICI
İklim Değişikliği ile Mücadelede Karbon Nötr Kent: Karbon Nötr Kentler Birliği Örneği, 2024
Çevre ve Ekonomisi: Politika, Yönetim ve Uygulama, 2023
Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları Ansiklopedisi, 2022
Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları Ansiklopedisi, 2022
Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları Ansiklopedisi, 2022
Turkey in a Changing World Order Economics, Politics and Foreign Policy, 2022
Çevre, İklim ve Afet: Dirençli Şehirler İçin Yol Haritası, 2022
Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2024
6360 sayılı Kanun’un büyükşehirlerde ortaya çıkardığı bütünşehir modeli, Türk yerel yönetim siste... more 6360 sayılı Kanun’un büyükşehirlerde ortaya çıkardığı bütünşehir modeli, Türk yerel yönetim sistematiği açısından kilit bir reform hamlesidir. Yetki paylaşımı ve kaynak dağılımı gibi konularda idari ve mali açıdan kapsamlı bir dönüşüme zemin hazırlayan bu kanun, aynı zamanda tüzel kişiliği sonlandırılan belde belediyeleri ve köylerin büyükşehir ve büyükşehir ilçe belediyelerinin sınırlarına dâhil edilmesiyle yerel yönetimlerin hizmet sınırlarında da değişikliğe yol açmıştır. Nitekim seçim çevreleri ve seçmen yapılarının değişmesine aracılık eden bu durum, yerel seçim sonuçlarını da etkileme potansiyeli taşımaktadır. Buradan hareketle çalışmanın amacı, bütünşehir modelinin seçim sonuçlarını etkileyip etkilemediğini Trabzon büyükşehir ilçeleri örneğinde ortaya koymaktır. Bu çerçevede ilk olarak büyükşehir ilçe belediyelerinin 6360 sayılı Kanun’dan önceki sınırları baz alınarak bütünşehir modeli öncesindeki seçim çevreleri tespit edilmiştir. Ardından Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kurumsal internet sayfası üzerinden son üç yerel seçimde bu sınırlarda alınan oylara ulaşılmıştır. Son olarak eski seçim çevrelerinden elde edilen veriler ile mevcut sonuçlar karşılaştırılmış ve bütünşehir modelinin büyükşehir ilçe belediye başkanlığı seçim sonuçlarına etkisi üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Khazar journal of humanities and social sciences, Mar 1, 2024
The Council of Europe (CoE) has attached great importance to local governments and local self-gov... more The Council of Europe (CoE) has attached great importance to local governments and local self-government in constructing an integrated Europe and, as a sign of this, has created an international convention entitled "the European Charter of Local Self-Government (ECLSG)". The core aim of this investigation is to evaluate the local government legislation of Türkiye and Azerbaijan, which are contracting parties, within the framework of the principles and standards of the ECLSG. The assessment found that some of the articles/sub-articles on which both countries had made reservations have disappeared in practice, while some approved articles/sub-articles have yet not been incorporated into domestic legislation. Ultimately, Türkiye accepted twenty sub-articles (the minimum number required to accept the Charter) and made reservations for ten sub-articles. However, Türkiye is not applying the three articles it accepted and is actually applying nine of the ten articles for which it made reservations. On the other hand, Azerbaijan accepted twenty-six sub-articles and made reservations to four sub-articles. Like Türkiye, Azerbaijan does not apply the four articles it accepted, but actually applies three of the four articles to which it made reservations.
DergiPark (Istanbul University), Oct 23, 2023
Çalışma, kırsal mahallelerin ve kırsal yerleşik alanların tespit sürecini ele almakta ve bu süreç... more Çalışma, kırsal mahallelerin ve kırsal yerleşik alanların tespit sürecini ele almakta ve bu süreçte ilgili yönetmelikte belirlenen koşulların ne ölçüde sağlandığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmanın örneklemini, Trabzon ilinde 6360 sayılı Kanun kapsamında mahalleye dönüşen 57 belde ve 478 köy ile sonradan kurulan 11 yeni mahalle oluşturmaktadır. Örnek olay ve doküman analizi yöntemlerinin birlikte uygulandığı bu çalışma sonucunda toplam 430 kırsal mahalle ve 76 kırsal yerleşik alan olarak tespit edildiğine ulaşılmıştır. Bu kapsamdaki 40 mahallenin ise merkez mahalle statüsünü korumasına karar verilmiştir. Bu süreçte ulaşılan en dikkat çekici bulgular; ilçe belediye başkan ve meclislerinin bazılarının yönetmeliğin amaç ve içeriğinden habersiz olması, bununla bağlantılı olarak ilçe belediyelerince alınan ilk kararlardan bazılarının yönetmeliğe aykırılık teşkil etmesi ve sürecin yönetmeliğe uygun hâle getirilmesinde Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonunun hatırı sayılır bir çaba göstermesidir.
Kent akademisi, Mar 20, 2023
Günümüzde şehirlerde, küresel ısınma, nüfus artışı ve kaynakların tükenmesi gibi sorunları çözmek... more Günümüzde şehirlerde, küresel ısınma, nüfus artışı ve kaynakların tükenmesi gibi sorunları çözmek ve kamusal hizmet sunumunu güçlendirmek için teknolojik gelişmelere de paralel olarak bir arayış mevcuttur. Etkili çözümler üretilmesinde ise bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yenilikler önemli bir rol oynamaktadır. Dijital ikiz şehir fenomeni de bu arayışların ve teknolojideki yeniliklerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Türkçe literatürde akıllı şehirler ile ilgili çok sayıda çalışma bulunmasına rağmen uluslararası literatürün gündeminde yer alan ve akıllı şehirlerin inşasında yeni bir başlangıç noktası olarak kabul edilen dijital ikiz şehirlere ilişkin herhangi bir araştırmaya rastlanılmamaktadır. Söz konusu eksiklikten hareketle çalışmanın amacı, dijital ikiz şehir fenomeninin teori ve uygulama boyutuyla ortaya konulmasıdır. Nitel bir araştırma tasarımına sahip olan bu çalışmada, literatür incelemesi ve doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu bağlamda çalışmada dijital çağ yönetişimi, dijital ikiz ve dijital ikiz şehir kavramları ele alınmakta, ardından dünyanın çeşitli şehirlerinden dijital ikiz örneklerine yer verilmekte ve son olarak ise dijital ikiz şehirler ile ilgili Türkiye'deki mevcut durum ve yönelimler değerlendirilmektedir. Sonuç olarak dijital ikiz şehirlerin kent yaşamının sürdürülebilirliğini olumlu yönde etkileme potansiyeli taşıdığı söylenebilir. Bununla birlikte dijital ikiz şehir teknolojisi çerçevesinde pratikte gerçekleştirilenlerin teorideki beklentileri karşılayacak düzeye henüz ulaşmadığı, bunun arka planında ise teknik ve ekonomik yetersizliklerin yanı sıra güvenlik endişelerinin yer aldığı belirtilmelidir. Ancak dijital ikiz şehirlerin teknolojik yeniliklere paralel bir şekilde gelişmesi ve bu fenomene verilen önemin ve gösterilen ilginin giderek artması teori ile pratik arasındaki farkın kapanacağına işaret etmektedir.
Akademik Yaklaşımlar Dergisi
Merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki yetki ve görev paylaşımını rasyonel esaslar çerçeves... more Merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki yetki ve görev paylaşımını rasyonel esaslar çerçevesinde düzenleyen subsidiarite ilkesi, ihtiyaçların halka en yakın birimler tarafından karşılanmasının yanı sıra, yerel yönetimleri güvenceye kavuşturup özerkliklerini güçlendirme ve halkın katılım düzeyini artırma niteliğini de bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Kırgızistan yerel yönetim sisteminin subsidiarite ilkesi bağlamında incelenmesidir. Yapılan incelemede Kırgız yerel yönetimlerinin; mevzuat çerçevesinde geniş bir görev yelpazesine sahip olmaları, kanunların çizdiği sınırlar dâhilinde serbestçe karar alıp uygulamaları, kararların kamu kurumları ve vatandaşlar için bağlayıcılık taşıması ve mevzuata aykırı bir düzenleme yapmaları durumunda müdahalenin yargı eliyle gerçekleştirilmesi açısından subsidiarite ilkesiyle uyumlu olduğu görülmüştür. Bununla birlikte belediye ve köy yönetimi başkanlarının görevine onları atamaya yetkili birimler olan Cumhurbaşkanı ve “akim” (v...
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
Kentsel alanlarda yaşayan nüfusun yaklaşık olarak yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Buna karşılı... more Kentsel alanlarda yaşayan nüfusun yaklaşık olarak yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Buna karşılık kadınlar, genellikle özel alanla sınırlandırılıp kenti ilgilendiren konularda karar alma ve uygulama süreçlerinde ikinci planda kalmaktadır. Söz konusu durumun ortadan kaldırılmasına ve kentsel alanların daha eşitlikçi bir yapıya kavuşturulmasına yönelik ihtiyaç, “Kadın Dostu Kentler Projesi”nin hayata geçirilmesinde etkili olmuştur. Buradan hareketle araştırmanın amacı, kadın-kent ilişkisinin Trabzon özelinde incelenmesi ve kentin, kadın dostu olma hedefine ulaşıp ulaşmadığının değerlendirilmesidir. Bu bağlamda, Trabzon’da kadın-kent ilişkisini konu edinen akademik çalışmalarda literatür incelemesi, Yerel Eşitlik Eylem Planı (YEEP) metninde ise doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Trabzon Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nden veriler alınıp yorumlanmıştır. İnceleme sonucunda, Kadı...
Hava kirliliği, temelde atmosferin doğal özelliklerinde olumsuz yönde yaşanan değişim şeklinde if... more Hava kirliliği, temelde atmosferin doğal özelliklerinde olumsuz yönde yaşanan değişim şeklinde ifade edilmektedir. Bu değişime yol açan kimyasal, fiziksel ve biyolojik maddeler ise hava kirletici olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu maddeleri ortaya çıkaran çeşitli doğal faktörler bulunsa da, bu maddeler ağırlıklı olarak beşeri faaliyetlerden kaynaklanmaktadır. Covid-19 salgını kapsamında alınan tedbirlerin, bu faaliyetlerde bir daralmaya yol açtığı düşünülmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, Türkiye'nin hava kalitesinde Covid-19 salgını döneminde bir değişim olup olmadığını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda Covid-19 öncesi dönem ve Covid-19 dönemini kapsayan Nisan 2019-Mart 2021 tarih aralığında Türkiye'de seçilen illerin hava kalitesi; PM 10 , O 3 , NO 2 ve SO 2 değişkenleri kullanılarak TOPSIS yöntemi ile analiz edilmiştir. Söz konusu tarih aralığı altı aylık dört dönem şeklinde ele alınmıştır. Değişkenler açısından dönemler arasındaki farklılık, Kruskall-Wallis H ve Tamhane's T2 testleri ile kontrol edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda seçilmiş illerin Covid-19 döneminde hava kalitelerinde kısmi bir iyileşme olduğu tespit edilmiştir. Bu iyileşme üzerinde mevsimsel değişimlerin yanı sıra Covid-19 salgını kapsamında alınan önlemlerin de etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Memleket Siyaset Yönetim, Jun 30, 2021
Demokratik yaşamın vazgeçilmez öğelerinden biri olan belediyelerin idari ve mali özerklik düzeyle... more Demokratik yaşamın vazgeçilmez öğelerinden biri olan belediyelerin idari ve mali özerklik düzeyleri, mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanabilmesinde belirleyici bir unsurdur. Ülkelerin idari, tarihi, toplumsal, ekonomik ve kültürel özellikleri, belediyelerin yerel özerklikleri üzerinde ve teşkilatlandırılmasında etkilidir. Bu çalışmanın amacı yerel özerklik bağlamında Türkiye'deki ve Kazakistan'daki belediye organlarının seçilmeleri, görevlerine son verilme usulleri, yetkileri, görevleri, mali yapıları ve merkezle olan ilişkilerinin karşılaştırmalı bir şekilde incelenmesidir. Yapılan incelemede, Kazakistan'da belediye başkanlarının atama ile göreve geldikleri ve hizmet sürelerinin belirsiz olduğu, meclis üye sayısının yerleşim kademesine göre farklılaştığı ve bütçe yapma yetkisinin sadece eyalet belediyelerine tanındığı; Türkiye'de ise belediye başkanlarının 5 yıllık bir süre için seçildiği, meclis üye sayısının belirlenmesinde yerleşim alanındaki nüfusun etkili olduğu ve bütçe yapma yetkisinin tüm belediyelere tanındığı tespit edilmiştir. Sonuçta, Türkiye'deki belediyelerin, yerel özerklik konusunda daha ileri bir seviyede olduğu görülmüştür.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2021
Yerel yönetim birimlerinin şekillenmesinde, bulundukları ülkelerin tarihî, sosyal, ekonomik ve kü... more Yerel yönetim birimlerinin şekillenmesinde, bulundukları ülkelerin tarihî, sosyal, ekonomik ve kültürel özellikleri gibi birden çok parametrenin etkili olması yerel yönetim sistemlerinin farklılaşmasına yol açmaktadır. Bu kapsamda Avrupa'da yer alan ülkelerin yerel yönetim sistemlerini açıklamak için Anglo-Sakson, Kuzey ve Orta Avrupa ve Fransız modelleri ortaya konulmuştur. Ancak bu modeller kıtanın doğusundaki ülkelerin yerel yönetim sistemlerini açıklamakta yetersiz kalmıştır. Söz konusu eksikliği gidermek adına Swianiewicz (2014) tarafından 19 Doğu Avrupa ülkesinin yerel yönetim sisteminin incelendiği bir araştırma yapılmıştır. Ancak bu araştırmada Azerbaycan, kapsamlı ve tatmin edici bir şekilde ele alınmamıştır. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, Doğu Avrupa ülkelerinden biri olan Azerbaycan'ın yerel yönetim yapısının ve merkez-yerel ilişkilerinin yerel yönetim sistemi bağlamında hangi model(ler)le uyumlu olduğunun değerlendirilmesidir. Yapılan incelemede Azerbaycan'daki yerel yönetim sisteminin genel olarak Doğu Avrupa modelinin özelliklerini taşıdığına ulaşılmıştır. Buna ilave olarak mevcut yerel yönetim yapısının anayasal güvenceye sahip olması açısından Kuzey ve Orta Avrupa modeliyle; yerel birimlerin yetki ve görevlerini kullanırken mevzuatın yanı sıra hükümet tasarrufları ile de sınırlanmaları bağlamında ise Fransız modeliyle benzeştiği tespit edilmiştir.
Kazakistanda Yerel Yönetimler, 2022
Kazakistan, 20. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olan SSCB’nin dağılışının ardından bağıms... more Kazakistan, 20. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olan SSCB’nin dağılışının ardından bağımsızlığına kavuşmuştur. Uzun süre Sovyet rejimi altında yönetilen Kazakistan, bağımsızlığın ardından hukuki, siyasi, idari ve ekonomik alanlarda çeşitli reform planlarını uygulamaya koymuştur. Yerelleşme ve yönetişimin geliştirilmesi, kamu yönetimi reformlarının önemli alanlarından biri olarak düşünülmüştür. Buradan hareketle, yerel yönetim sisteminin kurulmasına yönelik düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, Kazakistan yerel yönetim sisteminin mevzuat çerçevesinde incelenmesidir. Yapılan değerlendirmede, yerel yönetim sistemini atanmış belediye başkanları ile seçilmiş yerel meclislerin karakterize ettiği ve belediye kademeleri arasında görülen hiyerarşik ilişkinin, yerel meclisler bağlamında yerini adem-i merkeziyetçiliğe bıraktığı görülmüştür. Bununla birlikte Kazakistan’da yerel yönetim birimlerinin özerkliğinin güçlendirilmesine yönelik adımlar atıldığı, ancak söz konusu birimlerin ve genel itibariyle yerel yönetim sisteminin modern çağın yerel yönetim pratiklerini karşılamaktan uzak bir görünüme sahip olduğu tespit edilmiştir.
POL-IR2024: 7. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kongresi, 2024
İklim değişikliği, 21. yüzyılda uluslararası politika gündeminin olduğu gibi bilim dünyasının da ... more İklim değişikliği, 21. yüzyılda uluslararası politika gündeminin olduğu gibi bilim dünyasının da temel konularından birisi hâline gelmiştir. Literatür incelendiğinde iklim değişikliğinin dünya genelinde olumsuz sonuçlara yol açması açısından “küresel kötü (global bad)”, çözümünün karmaşık ve zor olmasına ithafen “habis sorun (wicked problem)”, hatta çözülmesinin neredeyse imkânsız olduğunun vurgulanması bağlamında ise “süper habis sorun (super wicked problem)” olarak nitelendirildiği görülmektedir. Nitekim “Birleşmiş Milletler (BM)”, iklim değişikliğini geleceğe dönük vizyon planlarında mücadele edilmesi gereken en önemli fenomen olarak tasvir etmektedir. Ayrıca BM, küresel kapsamda ve eşi benzeri görülmemiş ölçekte etkileri olan bir sorun şeklinde tanımladığı iklim değişikliğine karşı köklü eylemlerde bulunulmadığı takdirde gelecekte bu etkilere uyum sağlamanın zor ve maliyetli olacağının altını çizmektedir. Ancak bu fenomenle mücadele noktasında yalnızca küresel veya ulus-üstü örgütlenmelerden değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin oluşturduğu uluslararası ağlardan da faydalanılması gerekmektedir. Zira iklim değişikliğinin, genel itibarıyla kentlerde gerçekleşen antropojenik faaliyetlerin bir sonucu olduğu bilinmektedir. Dünya üzerindeki toprakların yaklaşık %3’ünü kapsamasına karşılık küresel enerjinin %60 ila %80’inin kentlerde tüketilmesi ve buna koşut olarak küresel sera gazı emisyonlarının %70’inin de yine bu alanlarda salınması, söz konusu ifadeyi destekleyen en güçlü argümanlardan biridir. Yerel yönetimlerin arasında gerek mücadele ve strateji gerekse de uygulama açısından iş birliği ve koordinasyonun sağlanmasının iklim değişikliği ile mücadele bağlamında olumlu sonuçlar elde etme potansiyelini artıracağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede girişimlerde bulunan öncü kuruluşlar arasında “Uluslararası Yerel Çevre Girişimleri Konseyi (International Council for Local Environmental Initiatives)”, “Küresel Belediye Başkanları Sözleşmesi (Global Covenant of Mayors)”, “C40 Kentler İklim Liderlik Grubu (C40 Cities Climate Leadership Group)”, “Yerel Topluluklar ve Yerli Halklar Platformu (Local Communities and Indigenous Peoples Platform)” ve “İklim İttifakı (Climate Alliance)” yer almaktadır. Buradan hareketle çalışmanın amacı, iklim değişikliği ile mücadelede ve sürdürülebilir kentsel mekânların inşasında yerel yönetimlerden oluşan uluslararası ağların rolünü ortaya koymaktır. Doküman analizi yönteminden yararlanılan bu çalışma, söz konusu ağların iklim değişikliği ile mücadele ve kentsel sürdürülebilirlik vizyonu açısından önemli fonksiyonlar üstlendiğini gözler önüne sermektedir.
KAYFOR 23: Uluslararası Kamu Yönetimi Forumu (Cumhuriyet), 2023
Türkiye’de büyükşehir yönetim modeline ilişkin son kapsamlı düzenleme 2012 yılında yayımlanan ve ... more Türkiye’de büyükşehir yönetim modeline ilişkin son kapsamlı düzenleme 2012 yılında yayımlanan ve takip eden yerel seçimlerin ardından yürürlüğe giren 6360 Sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’dur. Yönetsel, mekânsal, sosyal ve ekonomik alanlarda esaslı değişim ve dönüşümleri beraberinde getiren bu kanun ile yalnızca 14 il daha büyükşehir yönetim modeline dahil edilmemiş, bunun yanı sıra büyükşehir belediyelerinin hizmet alanı il mülki sınırlarını, ilçe belediyelerinin hizmet alanı ise ilçe mülki sınırlarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ayrıca 30 büyükşehirin tamamında il özel idareleri kaldırılmış; belde belediyeleri ve köyler de mahalleye dönüştürülmek suretiyle mülki sınırları içerisinde yer aldıkları ilçe belediyesine bağlanmıştır. Mezkûr değişiklikler ile birlikte “büyükşehir” yönetim modeli kamuoyunda “bütünşehir” modeli olarak anılmaya başlamıştır. Üstelik söz konusu modelin büyükşehir yönetim modeli dışında kalan alanlarda da uygulanmasına yönelik çabalar gündemde sıklıkla yer almıştır.
6360 Sayılı Kanun’un özellikle sosyo-ekonomik açıdan en tartışmalı yönünü, büyükşehir yönetim alanlarında kent-kır ayrımının ortadan kalkması oluşturmaktadır. Belde belediyeleri ve köylerin tüzel kişiliklerinin sona erdirilerek il ya da ilçe merkezlerinde yer alan merkez mahalleri ile aynı statüye dönüştürülmeleri gerek sosyal gerekse ekonomik saiklerden hareketle sürekli tartışılmıştır. Hatta Türkiye İstatistik Kurumunun demografik verilerinde bile söz konusu illerin mülki sınırlarında yaşayanların tamamı kentsel nüfus kategorisinde değerlendirilmiştir. Bu durumun, hem toplum hem de coğrafya gerçekleriyle bağdaşmadığı bu süre içerisinde deneyimlenmiştir. Bu kanun ile bir yandan kentsel yaşam pratiklerine yönelik yerel yönetim birimleri olan belediyelere kırsal yükümlülükler yüklenmiş, diğer yandan ise kırsal alanlarda yaşayanlar yerel vergi ve yükümlülüklerle karşı karşıya bırakılmıştır. Her ne kadar kanun metninde söz konusu yükümlülüklere yönelik geçici süreli birtakım muafiyet ve indirimler uygulamaya konulmuşsa da, bunların kalıcı hâle getirilmesinin elzem olduğu kısa sürede ortaya çıkmış ve bu bağlamda kentsel alanlar ile kırsal alanlara aynı mevzuat hükümlerinin uygulanamayacağı net bir şekilde anlaşılmıştır. Bunun sonucunda kırsal alanda ikamet edenlerin yerel vergi ve su ücretleri karşısında zor durumda kalacağı algısı, muafiyet ve indirimlerin süresiz hâle getirilmesi düşüncesini ön plana çıkarmış ve bu konuda kapsamlı bir düzenleme yapılması zarureti doğmuştur.
Bu çerçevede ilk olarak 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’na bir madde (Ek Madde 3) ilave edilmiş ve daha önce belde belediyesi veya köy iken mahalleye dönüştürülen birimlerin belirli koşulları sağlamaları durumunda “kırsal mahalle” ya da “kırsal yerleşik alan” olarak belirlenebilecekleri öngörülmüştür. Bu değişiklik bir yandan muafiyet ve indirimleri süresiz hâle getirmiş, diğer yandan ise söz konusu birimlerin tespitinde büyükşehir ve ilçe belediye meclislerini yetkili kılmıştır. Ardından uygulamaya rehber olması için Kırsal Mahalle ve Kırsal Yerleşik Alan Yönetmeliği 15 Nisan 2021’de 31455 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelikte kırsal mahalle tespiti için “kırsal yerleşim özelliğinin devam edip etmemesi”, “şehir merkezine olan uzaklık ve ulaştırma durumu”, “belediye hizmetlerine erişebilirlik”, “mevcut yapılaşma durumunun kırsal niteliğinin devam edip etmemesi”, “imar mevzuatı uyarınca yerleşik ve gelişme alanları içerisinde olup olmaması” ve “sosyo-ekonomik durum” gibi ölçütlerin belirleyici olacağına yer verilmiş; ayrıca bu ölçütleri sağlamamasından ötürü kırsal mahalle tespiti yapılamayan ve 10.000 m2’den az olmayan alanların “kırsal yerleşik alan” olarak belirlenebileceği ifade edilmiştir.
Kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan tespiti işlemi için ilçe belediye meclisinde alınan ve gerekçeli bir şekilde büyükşehir belediye başkanlığına iletilen karar, kayıtlara intikal ettiği tarihten sonraki ilk büyükşehir belediye meclis toplantısında görüşülmektedir. Büyükşehir belediye meclisinin ilçe belediye meclisince gönderilen kararlar üzerinde aynen veya değiştirerek kabul etme ya da reddetme yetkisi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra büyükşehir belediye meclisi, ilçe belediye meclisince belirlenen kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan sınırlarını ekonomik ve sosyal bütünlük gerekçesiyle genişletme veya daraltma yetkisine de sahiptir.
Buradan hareketle, çalışmada kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alanların tespit edilmesi süreci konu edilmekte ve bu süreçte ilgili yönetmelikte öngörülen koşullara ne ölçüde uyulduğunun ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın örneklemini 6360 Sayılı Kanun kapsamında Trabzon ilindeki mahalleye dönüştürülen 57 belde ve 478 köy ile bu kanun sonrasında kurulan 11 yeni mahalle oluşturmaktadır. Örnek olay incelemesi ve doküman analizi yöntemlerinin bir arada kullanıldığı bu çalışmanın sonucunda Trabzon’da toplam 430 kırsal mahalle ve 76 kırsal yerleşik alan belirlendiğine ulaşılmıştır. Örneklemdeki 40 mahallenin ise merkez mahalle statüsünde kalacağı kararı alınmıştır. İlçe belediyeleri tarafından alınan kararlar, Trabzon Büyükşehir Belediyesi İmar ve Bayındırlık Komisyonu tarafından incelenmiş ve her biri “merkeze uzaklık”, “kırsalda yer alma”, “tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğun olması”, “coğrafyanın eğimi” ve “iklim koşullarının zor olması” ölçütleri üzerinden karara bağlanmıştır. 18 ilçeden gelen belediye meclis kararının 8’i geldiği şekilde, 10’u ise komisyon tarafından değiştirilerek kabul edilmiştir. Son olarak, Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi 14.12.2022 tarihli toplantısının 48. Birleşimi 1. Oturumunda “Kırsal Mahalle ve Kırsal Yerleşik Alan” tespitini yaparak 884 Nolu Karar’ı almıştır. Ayrıca bu kapsamda kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerdeki imar planı bulunan alanların ilgili yönetmelik kapsamında uygulanacak muafiyetlerin dışında bırakılmasının uygun olacağına karar verilmiştir. Bu süreçte ulaşılan en dikkat çekici bulgular; ilçe belediye başkan ve meclislerinin bazılarının yönetmeliğin amaç ve içeriğinden habersiz olması, bununla bağlantılı olarak alınan ilk kararlardan bazılarının yönetmeliğe aykırılık teşkil etmesi ve sürecin yönetmeliğe uygun hâle getirilmesinde Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonunun hatırı sayılır bir çaba göstermesidir.
Anahtar Kelimeler: 6360 Sayılı Kanun, Belde, Köy, Kırsal Mahalle, Kırsal Yerleşik Alan.
The study discusses the detection process of rural neighborhoods and rural built-up areas and aims to show the extent to which the conditions established in the relevant regulation are met in this process. In this context, the sample of the study consists of 57 towns and 478 villages that were transformed into neighborhoods in Trabzon Province under Law No. 6360, and 11 new neighborhoods that were established afterwards. As a result of this study, in which the methods of case study and document analysis were applied together, a total of 430 rural neighborhoods and 76 rural built-up areas were identified. It was decided that 40 neighborhoods within this scope retain the status of central neighborhood. The most notable results of this process: some of the mayors and municipal councils of the sub-province are unaware of the purpose and content of the regulation, some of the first decisions made in this context violate the regulation, and finally, the Reconstruction and Public Works Commission makes significant efforts to bring the process in line with the regulation.
Keywords: Law No. 6360, Town, Village, Rural Neighborhood, Rural Built-Up Area.
İklim Değişikliği ile Mücadelede Karbon Nötr Kent: Karbon Nötr Kentler Birliği Örneği, 2024
Çevre ve Ekonomisi: Politika, Yönetim ve Uygulama, 2023
Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları Ansiklopedisi, 2022
Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları Ansiklopedisi, 2022
Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları Ansiklopedisi, 2022
Turkey in a Changing World Order Economics, Politics and Foreign Policy, 2022
Çevre, İklim ve Afet: Dirençli Şehirler İçin Yol Haritası, 2022
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Konularında Bilimsel Değerlendirmeler , 2022
Artvin'in Ekonomik Yapısı, 2022