Investigation of The Relationship Between Nursing Students' Fear of Death and Their Perceptions of Patient Care (original) (raw)

The Investigation of Nursing Students' Attitudes Towards Death

Turkiye Klinikleri Journal of Medical Ethics-Law and History, 2019

lüm, tüm canlı varlıkların yaşadığı bir olgudur. Ne zaman yaşanılacağı belirsiz olan ölüm, her bireyin ya da canlının fizyolojik ve psikolojik olarak yaşadığı son dönemidir. 1 Ölümü yaklaşmakta olan kişi, yaşamının son evresinde birtakım duygular yaşarken, aynı zamanda ailesi, çevresi, sağlık çalışanları gibi birçok kişinin de emosyonel durumu etkilenmektedir. Hastane ya da ev ortamında bu süreci, hastaya bakım veren sağlık ekip üyeleri de yaşamaktadır. 2 Modern yaşamda ise ölüm olgusunun

Hemşirelik Öğrencilerinin Ölüm Korkusu ve Hasta Bakım Algıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi

Amaç: Bu araştırma hemşirelik öğrencilerinin yaşadıkları ölüm korkusu ile hasta bakım algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Araştırma kesitsel, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olup araştırmanın örneklemini, Ekim-Kasım 2021 tarihleri arasında bir üniversitenin hemşirelik bölümünde öğrenim gören 326 öğrenci oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında, ‘Kişisel bilgi formu’, ‘Ölüm korkusu Ölçeği’ ve ‘Bakım Davranışları ölçeği-24’ kullanılmıştır. Veriler yüz yüze toplanmış olup form ve ölçeklerin doldurulması ortalama 15 dakika sürmüştür. Bulgular: Çalışmaya katılanların çoğunun 280’inin (%85,9) kadın olduğu, 179’unun (%54,9) ölmekte olan hasta bakımı ile ilgili bilgi kaynaklarını okuduğunu, 245 öğrencinin (%75,2) çevresinde ölüm olgusuyla karşılaştığı, 306’sının (%93,9) yaşam sonu dönemde olan hastaya bakım verme deneyiminin olmadığı ve 175’inin (%53,7) ölümden korktuğu belirlenmiştir. Cinsiyete bağlı olarak kadınların hem ölüm korkusunun hem d...

Nursing Attitude to Death

DergiPark (Istanbul University), 2001

Thanatas Yunan mitolojisinde ölüm tanr›s›-d›r. Gece'nin o¤lu ve uyku tanr›s› Hypnos'un kardeflidir. Kardefli ile birlikte Hades'in Ölüler Diyar›'nda yaflar.

Determining death anxiety among health school students

International Journal of Human Sciences, 2012

The descriptive study has been done in order to determination thoughts, feelings and death anxiety in the health school students. This study includes 330 students attending Pamukkale University Denizli School of Health. Sample is comprised of 244 students who accepted to enrolled in the study between 01 st-31 th of May, 2009. Data have been collected with using a questionnaire and Thorson-Powell Death Anxiety Scale and assessed with T-Test, One-Way ANOVA, Kruskal-Walls and Mann-Whitney U-Tests. Average age of students who enrolled in the study was 21.44 ± 2.11. 65.6% of the students were girls, 26.6% were in 3 rd class, 28.3% were seeing death as "ceasing to exist/ending", 35.2% were feeling pain/sadness/anxiety when facing death. 63.1% of the students had cared a dying p a t i e n t , 1 7. 2 % f e l t s a d n e s s w h e n t h e y d i e d , 23.0% continued caring in order to cope with death when they did, 43.9% didn't felt himself enough when caring, 58.2% didn't wan't to take care of a dying patient, 63.9% didn't have enough training at school in order to take care of a dying patient. There were significant relationship between death anxiety point average

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinde Ölüm ve Ölümcül Hastadan Kaçınıcı Tutum Düzeyleri / Abstaining From Death and Dying Patient Attitude Levels in Medical Students of Ankara University School of Medicine

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası / Journal of Ankara University Faculty of Medicine

"TR Amaç: Bu çalışmada, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi (AÜTF) öğrencilerinin “ölüm ve ölümcül hastadan kaçınıcı tutum düzeyleri” ölçülmesi amaçlanmıştır. Elde edilen verilerden zemininde, AÜTF’de yürütülmekte olan mesleki eğitimin “ölüm ve ölümcül hastaya yaklaşım” açısından etkisi tartışılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma kesitsel bir araştırma olup, 2010-2011 akademik yılında AÜTF’de eğitim görmekte olan Dönem 1, 3, 5 ve 6 öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Gereç olarak “Ölüm ve Ölümcül Hastaya Yaklaşım Tutum Ölçeği” (ÖÖHYTÖ) kullanılmıştır. Çalışmada, tıp fakültesi öğrencilerinin, “ölümcül hasta ve yakınları ile iletişim güçlüğü” ve “ölüm ve ölümcül hastadan kaçınma” düzeyleri, dönem, cinsiyet, birinci dereceden akrabalarda ölüm öyküsü varlığı ve ölmekte olan bir kişiye bakım vermiş olma durumu açısından incelenmiştir. Bulgular: Farklı eğitim dönemlerinde bulunan öğrenciler arasında “ölüm ve ölümcül hastadan kaçınma” düzeyleri arasında farklılık saptanmamıştır. “Ölümcül hasta ve yakınlarıyla iletişim güçlüğü” boyutunda Dönem 6 öğrencilerinin puanları, önceki dönemlerdekilere göre düşüktür. İletişim güçlüğü açısından Dönem 1, 3 ve 5’teki kadın öğrencilerin puanları aynı dönemlerdeki erkek öğrencilerinkine göre yüksek iken; Dönem 6 öğrencilerinde her iki cinsiyet arasında farklılık yoktur. Ölmekte olan bir hastanın bakımında veya takibinde rol almış ya da birinci dereceden akrabaları arasında ölüm öyküsü bulunan öğrencilerin hem iletişim güçlüğü, hem kaçınma düzeyleri daha düşüktür. Sonuç: Sonuçlar, AÜTF’de verilmekte olan mesleki eğitimin, öğrencilerin ölüm olgusu ve ölümcül hastalarla yakınlarına yaklaşımlarında tutum değiştirici herhangi bir etkide bulunmadığını düşündürmektedir. Öğrenciler, mesleki eğitim öncesinde sahip oldukları “kaçınıcı tutum” düzeylerini mezun olurken korumaktadırlar. Bu tabloya göre, “ölüm ve ölümcül hastaya yaklaşım” konusuna özgü olarak yapılandırılmış, kapsamlı eğitim çalışmalarının AÜTF için acil bir gereksinim olduğu açıktır. ENG Aim: In this study it was aimed to measure levels of “abstaining from death and dying patient attitude”in undergraduate students of Ankara University School of Medicine (AUSM). Referring the data collected, the effect of professional education conducted in AUSM was discussed in terms of “approach to death and dying patient”. Tools and Methods: This study is a cross-sectional research conducted on Grade 1, 3, 5 and 6 medical students of AUSM in the academic year 2010-2011. The “Approach to Death and Dying Patients Attitude Scale” (ADDPAS) was used as the measurement tool. Medical students’ “hardness in communicating with the dying and her relatives” and “avoidance of death and the dying” levels were examined on the bases of grade, gender, experience of death of a parent or sibling, and whether the participant has taken part in the care of a dying person. Findings: There is no difference between “avoidance of death and the dying” levels of students in different grades. In terms of the “hardness in communicating with the dying and her relatives” dimension Grade 6 students’ points are lower than of those who are in previous grades. While points of female students in Grade 1, 3 and 5 are higher than of male students in the same grades with regard to the hardness in communication, there is no difference in terms of gender between Grade 6 students. Levels of both hardness in communication and avoidance are lower in students who took part in the care or monitoring of a dying patient or who experienced death of a parent or sibling. Results: Overall results can be interpreted that the professional education conducted in AUSM does not have any attitude-changing effect on students’ approach towards death, dying patients and their relatives. The students keep the same levels of “abstaining attitude” they had before entering medical school while graduating from there. According to this picture, it is obvious that a comprehensive education program specific to the issue of “approach to death and dying patient” is an urgent necessity for AUSM."

The Death Awareness Levels of the Nurses Taking a Part in the End-Term Care Process Determining the Effect on Care Behaviors

DergiPark (Istanbul University), 2023

Bireyin kronolojik yaşından bağımsız olarak yaşamının son döneminde olması, hemşirelerin kendi bakım davranışlarına yönelik farkındalıklarının yüksek düzeyde olmasını gerektirir. Çalışmanın amacı son dönemde bakım sürecinde rol alan hemşirelerin ölüm farkındalık düzeylerinin bakım davranışlarına olan etkisinin belirlenmesidir. Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu araştırma 20/11/2021-01/03/2022 tarihleri arasında, bir üniversite hastanesinin reanimasyon yoğun ve palyatif bakım kliniklerinde çalışan 75 hemşire ile tamamlanmıştır. Araştırma verileri katılımcı tanıtım formu, Bakım Davranışları Ölçeği (BDÖ-24) ve Çok Boyutlu Ölüm Farkındalık Ölçeği (ÇBÖFÖ) ile toplanmıştır. Hemşirelerin %72'si 30 yaş altında, %52'si 0-5 yıl yıllık çalışma deneyimine sahip ve %88'i reanimasyon kliniğinde çalışmaktadır. Ayrıca hemşirelerin %69,3'ü çalıştığı klinikten memnun olduğunu, %68'i son dönem bakım hakkında özel bir eğitim almadığını belirtmiş ve %57,3'ü kendini merhametli olarak tanımlamıştır. Hemşirelerin BDÖ-24 toplam puan ortalaması 4,90+1,01 ve ÇBÖFÖ toplam puan ortalaması 122,80+16,8'dir. Çalışılan bölümden memnun olma durumu ölümü kabul etme alt boyutu ve ÇBÖFÖ toplam puan ortalamasını etkileyen bir değişken iken, son dönem/ölüm/yaşam sonu bakımla ilgili bir eğitim alma durumu ise ölümü kabul etme ve ölüm korkusu alt boyutlarını etkileyen bir değişkendir. Çalışılan klinikten memnun olma durumunun BDÖ-24 toplam puan ve tüm alt boyut puan ortalamalarını etkilediği belirlenmiştir. Ölüm anında bireye müdahale etme durumunun ise yalnızca BDÖ-güvence alt boyut puan ortalamasını etkilediği belirlenmiştir. Araştırmaya katılan hemşirelerin ölüm farkındalıklarının çalıştıkları klinikten memnun olma, ölümü kabul etme ve ölüm korkusu kavramlarıyla ilişkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca son dönem bakım alma sürecinde olan bireye yönelik bakım algıları yüksek düzeydedir.

Effect of Neonatal Nurses’ Attitudes to Death on Palliative Care

Turkish Journal of Pediatric Emergency and Intensive Care Medicine, 2021

Neonatal palyatif bakım, yenidoğan ve ailesinin acılarını en aza indirmek için şefkat ile uygulanan bakımdır. Yenidoğan yoğun bakım hemşireleri ölüme karşı tutum geliştirerek hastaya yeterli bakımı veremeyip, başarısızlık duygusu yaşayabilmektedirler. Yenidoğan hemşirelerinin ölüme karşı tepkileri, bu tepkilerin uygulanan palyatif bakıma etkisi hakkında yeterli bilgi ve deneyim bulunmamaktadır. Bu verilerden yola çıkarak bu çalışma yenidoğan yoğun bakım hemşirelerinin ölüme karşı tutumlarının uyguladıkları palyatif bakımı etkileme durumunu belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntemler: Araştırmamızın örneklemini basit rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen beş il oluşturmaktadır. Araştırmaya 96 yenidoğan hemşiresi katılmıştır. Araştırma verileri "yenidoğan palyatif bakım tutum ölçeği (YPBÖ)", ''ölüme karşı tutum ölçeği (ÖKTÖ)" ve araştırmacı tarafından hazırlanan "tanıtıcı özellikler formu" kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde; sürekli ve sayımla elde edilen değişkenlerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, t-testi, Kruskal-Wallis testi kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan korelasyon analizi sonucunda "YPBÖ toplam puanı ile ÖKTÖ toplam puanı ve YPBÖ organizasyon alt boyutu ile ÖKTÖ kaçış kabullenme alt boyutu arasında negatif yönlü düşük düzeyde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Hemşirelerin palyatif bakım uygulamaları ile medeni durumları, bebek kaybetme durumu ve kurumların çeşitliliği arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Sonuç: Yenidoğan palyatif bakıma ilişkin ölüm ile ilişkili kaçış kabullenme alt boyutu ile organizasyon alt boyutu arasında düşük ilişki vardır (r=-0,225). Bu sonuç, hemşirelerin ölüme karşı olumsuz tutum geliştirdiğinde bebeklere palyatif bakım vermekte zorlandıkları şeklinde yorumlanabilir. Çalışmamızdaki katılımcıların, özgül bir birim olan yenidoğan yoğun bakımda çalışan hemşireler olması bu bulgunun dikkat çekici yönüdür. Bu çalışma; ölüme karşı olumsuz tutum geliştiren yenidoğan hemşirelerinin palyatif bakım vermekte zorlandıklarını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Yenidoğan palyatif bakım, ölüme karşı tutum, yenidoğan yoğun bakım hemşireliği Introduction: Neonatal palliative care is administered with compassion to minimize the suffering of the newborn and its family. Neonatal intensive care nurses are unable to provide adequate care to the patient by developing an attitude towards death and are able to experience a sense of failure. There is insufficient knowledge and experience about neonatal nurses' responses to death and the effect of these responses on applied palliative care. Based on these data, this study was conducted to determine the status of neonatal intensive care nurses' attitudes towards death affecting their palliative care. Methods: The sample of our research consists of five provinces selected by simple random sampling method. Ninety-six neonatal nurses participated in the study. The research data were collected using the ''neonatal palliative care attitude scale (NPAS)", "death attitude scale (DAS)'' and ''introductory features form'' prepared by the researcher. In the analysis of the data, descriptive statistics, t-test, Kruskal-Wallis test were used to evaluate continuous and counting variables. Results: As a result of the correlation analysis, there was a low negative correlation between the total score of NPAS and the total score of DAS and between the sub-dimension of NPAS organization and the sub-dimension of DAS escape acceptance. There is a significant relationship between nurses' palliative care practices and their marital status, infant loss status and diversity of institutions. Conclusion: There is a low association between the sub-dimension of escape acceptance associated with death related to neonatal palliative care and the sub-dimension of organization (r=-0.225). This result can be interpreted as nurses have difficulty in giving palliative care to babies when they develop a negative attitude towards death. The remarkable aspect of this finding is that the participants in our study were nurses working in the neonatal intensive care, which is a specific unit.