İsveç ve Türkiye’de erken çocukluk dönemi eğitim politikalarının eğitim programlarına yansımaları (original) (raw)

Finlandiya, İngiltere ve Türkiye’nin Okul Öncesine Yönelik Sosyal Politika Uygulamaları

International Journal of Social and Educational Sciences, 2018

Sosyal politika alanında yapılan reformlardan en fazla payı alanlardan biri de eğitim olmuştur. 19. yüzyıldan itibaren çocuk ve gençler gerek sosyal, gerekse ekonomik yönlerden dezavantajlı duruma düşmüşlerdir. Günümüzde sosyal politikanın alanı olarak kabul edilen çocuk bakımı ve eğitimi, zamanla devletlerin ilgisini çekmiş ve yapılan politikalarda okul öncesi yaşlar için yenilikler düzenlenmiştir. Bu çalışmanın amacı; okul öncesine yönelik sosyal politikalar ve uygulamalar arasındaki benzerlik ve farklılıkların ortaya konulması ve somut önerilerin geliştirilmesidir. Bu bağlamda Avrupa Birliği’ne üye olan İngiltere, Finlandiya ve üyelik için müzakerelere devam eden Türkiye örnekleri incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Okul Öncesi Eğitim, Türkiye, İngiltere, Finlandiya

Finlandiya İsveç ve Norveç’te, Okul Öncesi Dönemde Özel Gereksinimli Çocuklara Sunulan Kaynaştırma Eğitimi Uygulamaları

Kastamonu Eğitim Dergisi, 2019

Türkiye'de okul öncesi dönemde kaynaştırma eğitimine yönelik önemli adımlar atılmıştır. Ancak araştırmalar, uygulamaların genel olarak yetersiz kaldığını göstermektedir. Bu noktada farklı ülkelerdeki uygulamaları görmek önemlidir. İngilizce dışında diller konuşulduğu için bilgi birikiminin sınırlı olduğu ve uluslararası öğrenci değerlendirme raporlarında başarı gösteren Finlandiya, Norveç ve İsveç gibi Kuzey Avrupa ülkelerindeki uygulamaların ülkemizdeki uygulamalara ışık tutacağı düşünülmektedir. Bu doğrultuda bu derlemenin amacı Finlandiya, Norveç ve İsveç'te okul öncesi dönemde özel gereksinimli çocuklara sunulan kaynaştırma eğitiminin özelliklerini aktarabilmektir. Çalışma kapsamında bu ülkelerdeki çalışmalar ve yasal dokümanlar taranmıştır. Alan yazın taraması sonucunda önemli sonuçlara ulaşılmıştır: Üç ülkede de okul öncesi eğitim yerel yönetimlerin yetki alanı içindedir ve özel gereksinimli çocuklar kaynaştırma eğitimine dâhil olma hakkına yasal olarak sahiptir. Finlandiya'da erken tanılama ön plandadır. Özel gereksinimli çocukların kaynaştırma eğitimine dâhil olma oranı yüksektir. İsveç'te öğretmen yetiştirme programlarında tüm alanlarda özel gereksinimli bireylere yönelik eğitime yer verilmektedir. Norveç'te özel gereksinimli çocuklar için hazırlanan planlarda disiplinler arası çalışılmaktadır.

Türkiye’de Erken Çocukluk Eğitimine Uluslararası Bir Bakış: OECD Karnesi

2017

Bu calismanin amaci, 15 Eylul 2016 tarihinde yayinlanan ‘Egitime Kisa Bir Bakis 2016: OECD Gostergeleri” ve 21 Haziran 2017 tarihinde yayinlanan “2017’ye Guclu Bir Baslangic: Erken Cocukluk Egitimi ve Bakiminda Anahtar OECD Gostergeleri” raporlarindan yola cikarak Turkiye’deki erken cocukluk egitimi ve politikalarini; okullasma, okula devam, finansal destek miktari ve egitim programlari acisindan degerlendirmektir. Calismada, bu raporda yer alan; 3-4 yas cocuklarinin egitime kayit oranlari, okul oncesi donemde devlet okullarina kayit oranlari, okul oncesi ve ilkokulda yaslara gore okullasma oranlari, okul oncesi egitime ayrilan finansal destek oranlari (kamu-ozel), egitimci basina dusen ogrenci sayisi, OECD ulkelerindeki erken cocukluk egitimi programlarinin kapsami ve okul oncesi egitim programlarinin icerigi kapsaminda OECD ulkeleri ve Turkiye kiyaslamasi yapilarak incelenmistir. Yapilan incelemeler sonucunda; OECD ulkeleri ile karsilastirildiginda, Turkiye’deki okul oncesi egi...

2023 Eğitim Vizyonu’nda Erken Çocukluk Eğitimi

2023 Eğitim Vizyonu’nda Erken Çocukluk Eğitimi, 2018

• Türkiye’de erken çocukluk eğitimi uygulamaları hangi aşamadadır? • OECD ülkelerinde erken çocukluk eğitiminin durumu nedir? • 2023 Eğitim Vizyonu’nun erken çocukluk eğitimiyle ilgili hedefleri nelerdir? • 2023 Eğitim Vizyonu kapsamında erken çocukluğun niteliğini artırıcı ne tür çalışmalar yapılabilir?

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE TÜRKÇE EĞİTİMİNE İLİŞKİN EBEVEYN VE ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI

Erken çocukluk dönemi, insanın hayatı boyunca algısının en açık olduğu ve en hızlı öğrendiği yılları kapsamaktadır. İnsanlar hayatları boyunca bütün isteklerini, düşüncelerini, değerlerini, tercihlerini dil kullanımı ile ifade ederler. Dili doğru ve etkili kullanabilmeyi öğrenmek, insanın hayatını şekillendiren önemli unsurlardan biridir. Türkçe eğitiminin önemi ile erken çocukluk döneminin kritikliği göz önüne alınarak yapılan bu çalışma, ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocukların dil gelişimine ne gibi katkılar sunabileceğini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizinden faydalanılmıştır. Dil gelişim dönemleri, dil sistemleri, temel dil becerileri, dil öğrenme kuramları ortaya konarak erken çocukluk döneminde Türkçenin eğitimine ilişkin nelere dikkat edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Çalışmanın sonucunda, Türkçe eğitiminin sadece örgün eğitim kurumlarında yapılmasının, aile tarafından erken çocukluk döneminde desteklenmemesinin çocuğun dil gelişiminde istenilen düzeye varılamamasına sebep olduğu ortaya konmuştur. Dil gelişimi için ebeveynlerin çocukla yakın ilişkisinin önemli olduğu, çocuğun en çok dikkat ettiği rol modelinin anne olduğu belirlenmiştir. Buradan hareketle erken çocukluk döneminde evde ebeveynlerin ve eğitim kurumlarında öğretmenlerin, Türkçenin eğitimi konusunda nasıl davranmaları gerektiğine ilişkin önerilerde bulunulmuştur. Bu öneriler kapsamında; çocukların farklı gelişim düzeyleri dikkate alınarak Türkçe eğitiminde konuşma, okuma, yazma ve dinleme becerilerini geliştirmek amacıyla uygulanabilecek etkinlik önerileri sunulmuştur. Dil becerileri ile ilgili etkinlikler anlama ve anlatma becerileri olarak iki kapsamda ele alınmıştır. Çocukların anlama becerilerini geliştirmek için onlarla sürekli iletişim içinde olunması, iyi bir dinleyici modeli oluşturulması, masal/hikâye okuma saatlerinin planlanması, kuklaların konuşturulması, çocuklara kitapları tanıtma ve sevdirme, çocukların yaş ve seviyelerine uygun kitapların temin edilmesi, çocuklarla iletişim halindeyken onların anlayabileceği hızda ve basitlikte net cümleler kurulması, bir kelimeyi öğretmek için kelimenin farklı yapıdaki cümleler içinde kullanılması, zamirlerden çok nesnelerin isimlerinin telaffuz edilmesi gibi önerilerde bulunulmuştur. Dilde anlatma becerilerini geliştirmek amacıyla çocuğun kas gelişimine uygun boya kalemleri ve resim defterlerini temin etmek ve onlarla boyama/çizim çalışmaları yaptırmak, çocuğa bir şeyler anlatmasını sağlayacak roller vermek (sunucu, masal anlatıcısı gibi) ve onu dikkatle dinlemek, çocuğun farklı rollere uygun jest-mimik kullanımını sağlamak için onu teşvik edecek kostüm ve aksesuarlar temin etmek, çocuğa resimler yaptırıp onları anlatmasını istemek gibi önerilerde bulunulmuştur.

Tepe Çocuk Yoksulluğu Risklerini Engellemeye Yönelik Politika Olarak Türkiye’de Okul Öncesi Eğitimde Fırsat Eşitliği

Finans Politik ve Ekonomik Yorumlar, 2017

Çocuk yoksulluğunun yol açtığı beşeri sermaye eşitsizliği sosyal devlet müdahalesinin olmadığı koşullarda derinleşmekte ve yoksulluğu nesiller arasında kalıcı kılmaktadır. Bilişsel gelişime, okul ve iş başarısına olan etkisi sebebiyle erken çocukluk eğitimine yönelik politikalar çocuk yoksulluğunun olumsuz etkilerini azaltmada çok önemlidir. Türkiye son yıllarda insani yoksulluk ve mutlak yoksullukda ciddi ilerlemeler, kaydetmesine rağmen yüksek göreli yoksulluk oranı ve insani yoksulluğun eğitim boyutunda gerçekleşen düşük seviye nedeniyle eğitimde yüksek fırsat eşitsizliğine sahiptir. Yetersiz kamu harcamasından dolayı, OECD içinde hanelerin en fazla özel eğitim harcaması yapmak zorunda kalan ülkeler arasındadır. Aile çevresi çocukların çoğunluğu için okul öncesi eğitimi gerekli kılsa da yoksul aileler çocuklarını okul öncesi eğitime gönderememektedir. Okul öncesi eğitime yönelik sosyal harcamalar olması gerekeninin çok altındadır. Ekonomik kalkınmada beşeri sermaye sorunu yaşayan bir ülke olarak Türkiye, okul öncesi eğitime ekonomik ve insani kalkınmanın bir unsuru olarak yaklaşmalı ve eğitim politikasının yanı sıra, ekonomi ve sosyal politika gereği olarak bu alanda fırsat eşitliğini sağlamak için ciddi yatırımlar yapmalıdır.

Avrupa’da Erken Çocukluk Bakımı ve Eğitiminin Mukayeseli Analizi

2015

Bu çalışmada erken çocukluk bakımı ve eğitimi, refah rejimi kavramsal çerçevesinde Avrupa Birliği (AB) verileri kullanılarak tartışılmaktadır. Bu çalışmaya göre, AB üyesi ülkeler birbiriyle benzer sosyal ve ekonomik yükümlülükleri yerine getirmek zorunda olsalar da, erken çocukluk bakımı ve eğitimi genellikle refah rejimlerinin kendi özelliklerine göre şekillenmektedir. İskandinav refah rejiminde daha gelişmiş ve yaygın bir formel erken çocukluk eğitim sistemi varken, Kıta Avrupası ve Güney Avrupa refah rejimlerinde özellikle 0-3 yaş grubunda yaygın bir formel bakım ve eğitim hizmetinden söz etmek mümkün değildir. Ayrıca bireylerin iş-aile dengesini yakalayabilmeleri açısından önemli bir sosyal politika aracı olan formel çocuk bakım ve eğitim hizmetleri, çocuk ve aile üzerindeki olumlu etkileri açısından da incelenmiştir. Buna göre bu bakım ve eğitim hizmetlerinin çocukların gelişimi, isitihdam, doğurganlık ve sosyal eşitlik üzerinde olumlu etkileri olduğu görülmüştür. Erken çocukluk bakımı ve eğitimi ile ilgili politika önerilerinde ise devlet destekli mahalle kreşlerinin artırılması ve bakımda enformalitenin önüne geçilip bakıcılara temel eğitimlerin verilmesi öne çıkmaktadır. In this study, early childhood care and education is discussed within the welfare regime conceptual framework by using data from the European Union. According to the current study, although all ten of the selected countries are members of the European Union and are obliged to fulfill similar social and economic requirements, early childhood care and education is generally shaped by the characteristics of their respective welfare regimes. While the formal early childhood education system is more developed and available in the Scandinavian welfare regimes, it is not possible to speak of a common formal care and educational services especially for the 0-3 age group in the Continental European and South European welfare regimes. It is claimed that even though the countries try to pursue the social and economic objectives of the European Union, they remain dependent on their own welfare regimes in early childhood care and education. Additionally, formal care and educational services, which are important social policy tools for individuals to achieve work-life balance, are discussed for their impacts on children and families. In this regard, childcare and education services have significant positive effects on children’s development, increase in labor force participation, fertility, and social equity. When policy recommendations for early childhood care and education services are considered, two important issues emerge: the number of state funded local childcare centers should be increased and informality in childcare should be eliminated.

Türkiye’de Eğitimde Eşitsizlikleri Azaltmak İçin Uygulanan Politikalar

2020

Tum dunyada egitimin kitlesellesmesinden sonra one cikan en onemli sorun alanini egitimde esitsizlikler olusturmaktadir. Ozellikle TIMSS ve PISA gibi uluslararasi ogrenci basari arastirma izleme calismalarinda bu sorun detayli olarak ele alinmaktadir. Turkiye’de de bu sorun okullar arasi basari farklarinda kendisini gostermektedir. Sorunun farkinda olan Milli Egitim Bakanligi uzun zamandan beri egitimde esitligi artirabilmek icin cok sayida proje gelistirmis ve hukumetler bu projeleri onemli miktarda butce ile desteklemistir. Bu calismada MEB’in egitimde esitsizlikleri azaltmak icin uyguladigi politikalar bir butunluk icerisinde ele alinmakta, kapsami ve hedefi degerlendirilmekte ve son yillarda her bir projede atilan adimlar ve saglanan destekler sunulmaktadir. Calismada bu projelerin sadece egitimde ogrencilerin temel beceri eksikliklerini telafi edici egitim destekleri saglamadigi, ayrica sosyal ve ekonomik cok sayida destekleyici politikalarin yillardan beri basarili bir sekilde...