Güç îstenci (original) (raw)
Related papers
EKEV AKADEMİ DERGİSİ, 2023
Bu çalışmada Nietzsche'nin Güç istenci kavramı incelenmiştir. Kavram, Nietzsche'nin genel felsefesi açsısından merkezi bir öneme sahiptir. Nietzsche felsefesi, "bir birey nasıl yaşamalıdır?" sorusu üzerine yoğunlaştığı için, Güç istenci doğrudan değerler ve değer yaratımı ile alakalıdır. Bu nedenle makalede öncelikle, Nietzsche'nin devraldığı değerleri nasıl eleştiriye tabi tuttuğu ele alınacaktır. Nietzsche, Hristiyanlığın, Avrupa kültürünün ve modern dünyanın büyük bir değer kaybı yaşadığını ve değerler açısından çöküş (décadence) içinde olduğunu ileri sürmektedir. Bu değerler, insanları pasifleştiren ve gittikçe hastalıklı hale getiren değerlerdir. Bunun karşısında Nietzsche'nin ortaya koyduğu Güç istenci, bir sağaltım ya da iyileştirme girişimi olarak ortaya çıkmıştır. Makalede daha çok Güç istenci kavramının, yaşamı olumlama özelliğine vurguda bulunulmuştur. Yaşama karşı "öte dünyalar"ın öne sürülmesi, yaşamın yadsınması ya da yaşama kötümser bir şekilde bakılması, Nietzsche'nin asla kabul etmediği düşünme tarzlarıdır. Güç istenci, klasik yaklaşımlardan farklı olarak, insan bedenini olumlayan bir yaklaşımla, tutkuların vazgeçilmezliğini ileri sürer. Bu nedenle, makalede, haz ve acı tutkularının karşılıklı ilişkisel varoluşunun, bireyin kendisi olması açısından önemine vurguda bulunulmuştur. Çünkü yaşam direnişlerle ilerleyen bir mücadele alanıdır. Bireyin yapması gereken, her durum içinde yeni perspektifler geliştirmek ve yorum yapabilmektir. Böylece Güç istencinden itibaren ortaya çıkan etik sonuçlara göre yaşam, özünde Güç istencidir ve her şey olumludur. Kişinin kendisi olması, tutkularını (temelde haz ve acı) karşılıklı bir mücadele içine sokarak, gücünü büyütmesine bağlıdır.
Güçler Dengesi, 2019
Uluslararası İlişkiler disiplini içinde en fazla bahsi geçen kavramlardan bir tanesi güçler dengesidir. Daha çok gerçekçilik yaklaşımını savunanların dile getirdikleri bu kavrama göre uluslararası ortamda istikrar ve barış olması için devletler arasında sürdürülebilir denge ortamının bulunması gerekir. Dengenin bozulmasını tehdit gören devletler ya kendi imkânları ya da benzer tehdit algılamalarına sahip olan devletlerle güçlerini birleştirerek dengeyi bozduğuna inandıkları devleti dengelemeye çalışırlar. Uluslararası siyasetin evrim süreci içinde çok çeşitli güçler dengesi uygulamaları yaşanmıştır. Uluslararası sistemin anarşik yapısı ve insan doğasının kötücül karakteri değişmedikçe güçler dengesi politikaları uluslararası ilişkilerin temel dinamikleri arasında olmaya devam edecektir. Tek-kutuplu bir yapıdan çok-kutuplu bir yapıya geçildiği günümüzde, güçler dengesi pratikleri mevcut küresel aktörlerin dış politika davranışlarını daha fazla şekillendirecektir.
Dönüşümcü Li̇derli̇ği̇n Kullandiği Güç Kayn
Ekev Akademi Dergisi, 2015
Çalışanın bireysel olarak başarısını etkileyen faktörler birbirinden farklı olabilir. Tükenmişlik bir olgu olarak stres kavramından farklıdır. Bireyin sürekli olarak maruz kaldığı ve performansını sergileyebileceği etkinlikten uzaklaşmasına neden olan davranış bütününü ifade etmektedir. Adeta, bireyin kendisini, çevresel etkenlerin akışına kendisini bırakmasına neden olur. Çalışmada yönetici-çalışan ilişkisinin bir boyutu olan dönüşümcü liderlik uygulamaları incelenmiştir. Ek olarak bireyin başarısının değerlendirildiği, fark edilme, takdir edilme, beklenti ve adalet gibi öğelerle aktif ilişki içerisinde olan organizasyonel politikaların bireyin başarısına, duyarlılık düzeyine ve duygusal gücüne etkisini görgül olarak inceledik. Bu inceleme bireyin kendi algısı çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmamızda anket yöntemi kullanılmıştır. 49 kurum ve kuruluştan toplam 401 anket toplanmıştır. Elde edilen veriler ilk önce SPSS istatistik paket programı ile açımlayıcı faktör analizine tabi tutulmuştur. Güvenilirlik analizi ile faktörler değerlendirilmiştir. Analizin ikinci aşamasında ilk önce AMOS programı ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmış, daha sonra da yapısal eşitlik modeli ile hipotezler test edilmiştir. Sonuç olarak ise; dönüşümcü liderliğin güç kaynakları ve organizasyonel politikalar aracılığı ile tükenmişlik üzerindeki etkisi olduğu, hipotezlerimizin büyük bir kısmının kabul edilmesi nedeniyle, ortaya konulmuştur.
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisine sahip olan Çin, hızlı ve istikrarlı bir şekilde büyümesini sürdürdüğü takdirde önünüzdeki 10-15 yıl içerisinde süper güç olacak ve ekonomisinin büyüklüğü ya ABD"ninkine eşitlenecek ya da onu geçecektir. Çin stratejik odağını ekonomi ağırlık merkezli "çok yönlü ulusal güç" ve "stratejik kuvvet projeksiyonu" geliştirme yönünde sürdürmektedir. Çin, "barışçı yükselme" stratejisi ile gücünü artırma sürecindedir. Ancak, Çin"in bu aşamadaki doktrini stratejik savunmadır. Şimdilik ABD"yi hegemon güç üstünlüğünün kendisinde olacağına inandırmak ve iyi bir uluslararası üye olduğu gösterisi yapmak oyunun esasıdır. Çin geleneksel olarak kültürel ve tarihi tecrübesi ile eyleme geçmek için ABD gibi yıllar veya aylar içinde değil on yıllar içinde düşünme ve sabretme eğilimi içindedir.
Turkey, in addition to its military capacity, foreign policy and economy contributes to international security with its soft power resources such as its history, geography, culture, values and institutions. In this context, reorganizing its gendarmerie and the police, Turkey is transferring its experience to other countries. The hypothesis of this study; in the context of use of soft power, Turkey's foreign policy tool TIKA has many activities developed to ensure law and order in a variety of countries and also TİKA contributes to international security, albeit indirectly. The theoretical approach of the work is the theory of constructivism. Constructivism aims at international rules, norms, institutions, cognitive factors, intellectual elements, social expectations, foreign policy and economic developments. The change in these factors leads to a change in the Turkish foreign policy, and hence in the development programs and aid realized by TIKA. TIKA's activities, in a way, is an indicator that Turkey's foreign policy to implement in the face of global challenges with increased capacity in all areas.
Bu makale yeni bir güç dengesinden bahsetmektedir. Savaş teorilerini açıklar niteliktedir.
Güvenlik ve istihbarat ilişkisi uluslararası arenada yeni aktör, yöntem ve vasıtalar kazanmıştır. "Demokrasi", "Çağdaşlaşma" ve "Kalkınma" gibi modeller örtüsü altında, Finansal Yapılar-NGO-Vakıf-Enstitü-Araştırma Merkezi-Çokuluslu Şirket gibi yapılar aracılığıyla, hedef ülkedeki kurumlar ve kitlelerle doğrudan ilişkiye geçilmesi, toplum ile iktidar arasında bir ağ örülmesi hedeflenmektedir. Ülkelerin iç düzenlerinde toplumla devlet arasına giren bir örgütlenme sağlayarak, devlet egemenliğine paralel bir egemenlik kurulmaktadır.