ADANA İLİ KARATAŞ ÖRNEĞİ ( ARAP YEMEKLERİ ) (original) (raw)
Related papers
Özet: Dünya üzerinde pek çok farklı toplum ve söz konusu toplumlara ait çok çeşitli ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel özellikler bulunmaktadır. Yemek ve mutfak kültürü de toplumların kimliğini, yaşam şekillerini, beslenme alışkanlıklarını ve özgünlüğünü ortaya koyan önemli kültürel miraslar arasında yer almaktadır. Günümüzde dünyanın en ünlü mutfakları arasında sayılan Türk mutfağı da tarihsel süreç içerisinde farklı toplumlarla girdiği kültürel etkileşim ile pek çok değişik kültürden etkilenmiş ve bunun sonucunda da kendi zengin mutfak kültürünü meydana getirmiştir. Araştırma konusunu teşkil eden Arap mutfağı da Türklerin İslam dinine geçişinden itibaren Türk mutfak kültürünü etkileyen ana mutfaklardan biridir. Çalışmada, Doğu Akdeniz bölgesine hâkim olan Arap yemek ve mutfak kültürünün özelliklerinin gelenekler ve din etkisi çerçevesinde irdelenmesi, Adana iline ait yemek kültürü, özellikleri ve bu kültüre etki eden unsurların üzerinde durulması amaçlanmıştır. Makale, Adana'da Arap yemek ve mutfak kültürünün sürdürülebilmesi ve geliştirilmesi için turizm sektörüne yönelik öneriler ile son bulmaktadır.
İSTANBUL'UN GİZLİ HAZİNESİ: ARAP CAMİİ
2018
“İstanbul’un Gizli Hazinesi: Arap Camii” adlı seminer çalışması bugün İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Galata semtinde yer alan caminin yaklaşık 1300 yıllık yolculuğu, bu yolculuk boyunca farklı toplumların bıraktığı izleri, geçirdiği onarımları ve eşsiz freskolarını kapsamaktadır. Dünya ülkelerinin çoğu nadir olan eserleri kültür değeri göz önüne alarak sergilemeyi tercih ederken, bizim varolanı saklama ve kaderine terk etme gibi tavır sergilememizin ne derece doğru olduğu tartışmaya açıktır. Arap Camii; konumu, geçmişi ve yakın coğrafyalarda hala devam eden kültürel etkisi göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’ye örnek oluşturan bir yapıdadır.
KARAİM TÜRKÇESİNDE ARAPÇA-FARSÇA ALINTILAR
Karaim Türkçesinde Arapça-Farsça Alıntılar. Türkbilig, 2024/Sayı: 47 Sayfa:1-9, 2024
Tarihî süreçleri içinde Museviliği kabul etmiş olan Karaim (veya Karay) Türkleri, günümüzdeki Türk toplulukları arasında dil ve kültür bakımından son derecede ilgi çekici özelliklere sahiptir. Eski yurtları olan Kırım'dan tarihî göçlerle Polonya'ya ve Litvanya'ya göç eden Karay grupları, iç içe yaşadıkları komşu toplulukların dillerinden yaptıkları alıntılarla da kendisine has bir Türk lehçesi geliştirmiştir. Karay dininin kutsal dili olan İbranice din terimlerinin yanı sıra, Kırım tarihinin başlıca yerleşik Türk grubunu meydana getiren Tatar Türkleri vasıtasıyla geçen Arap-Fars alıntıları ve nihayet Rus egemenliğinin güçlü bir şekilde hissedilmeye başladığı XIX. yüzyılda görülen Rusça alıntılar söz konusudur. Bunlara Karay gruplarının halen yaşadıkları Ukrayna, Rusya, Polonya ve Litvanya'daki yerel alıntıları da katınca Karay Türkçesi söz varlığının renkli yapısı ortaya çıkmış olur. Karay Türkçesinin eldeki en geniş sözlüğünden (Karaimsko-russko-pol'skiy slovar') ve matbu edebî kaynaklardan yararlanarak tespit edilen söz varlığındaki Arap-Fars alıntılarının leksikolojik özellikleri makalenin esas konusudur. Böylece aslında İslam dairesindeki Türk topluluklarının dillerinde ve yazılı abidelerinde görüle gelen bu Arap-Fars alıntılarının Musevi inancına bağlı Karaimlerin söz varlığında hangi anlam tabakalarını meydana getirdiği tahlil edilmektedir. Ayrıca bu alıntıların var olan Türkçe varyantları da karşılaştırılmaktadır.
Tarih Kültür Dergisi, 2005
Dağlık değil bağlık Karabağ! Azerbaycan'ın 44 gün savaşın ardından (2 bin 700 şehit asker, 90 savunmasız sivilin ölümü) işgalden kurtardıkları Dağlık Karabağ 6 ilden ibarettir. Karabağ, genel görünüşüyle orman ve yaylalardan ibarettir. Buraya "dağlık" denilmesi politiktir. Dağlık kelimesi, eski Sovyetler Birliği (SSCB) acısından stratejik öneme haiz yerler için, bir küçültme ve bölge halkının gözünden düşürme aracı olarak kullanılmıştır. Hem “dağlık” hem “bağ” (!) dağda, bağın bulunması dünyanın neresinde görülmüştür. Karabağ’da altın dahil önemli maden yatakları bulunmaktadır. Karabağ’da iki bin bitki çeşidi vardır. Çok çeşitli ağaçların olduğu orman arazi ve av hayvanları bakımından oldukça zengindir. Karabağ dağlıktan ziyade bağlıktır.
Umut Işık , 2019
ÖZET Karataş (Adana) Balıkçı Barınağından Tüketime Sunulan Ekonomik Öneme Sahip Balık Türlerindeki Ağır Metal Düzeyleri Doğal koşullar altında yürütülen bu araştırmada, Eylül 2016-Ağustos 2017 tarihleri arasında Karataş bölgesinden avlanan pelajik (Trachurus mediterraneus (Steindachner, 1868)), bentopelajik (Sparus aurata (Linnaeus, 1758)), bentik (Pegusa lascaris (Risso, 1810)) bölgelerde yaşamlarını sürdüren ve tüketime sunulan balık türleri materyal olarak seçilmiş, karaciğer, solungaç, böbrek ve kas dokularındaki Cu, Zn, Cr, Cd, Pb, As ve Hg gibi iz ve toksik metal düzeyleri belirlenmiştir. Örnekleme yapılan deniz suyunun bazı fiziko-kimyasal özellikleri ölçülmüş, mevsimsel olarak farklılıklar olduğu saptanmıştır. İncelenen metal ve dokular bakımından türler arasında mevsimsel farklılıklar gözlenmiş, en yüksek birikim Zn için (7.21±1.09µg/g) yaz mevsiminde S. aurata’nın böbrek dokusunda; Cu için (66.12±2.08 µg/g) kış mevsiminde P. lascaris’in karaciğer dokusunda; Cr için (1.47±0.13 µg/g) sonbahar mevsiminde S. aurata’nın böbrek dokusunda; Cd için (0.32±0.018 µg/g) sonbahar mevsiminde T. mediterraneus’un karaciğer dokusunda; Pb için (0.72±0.05 µg/g) ilkbahar mevsiminde S. aurata’nın böbrek dokusunda; As için (0.75±0.03 µg/g) kış mevsiminde P. lascaris’in karaciğer dokusunda; Hg için ise (0.28±0.02 µg/g) kış mevsiminde S. aurata’nın böbrek dokusunda olduğu gözlenmiştir. Çalışma kapsamında örneklenen türlerden elde edilen verilerin istatistiki analiz sonrası TGK, WHO ve FAO standartları ile kıyaslamaları yapılmış, kas dokusunda incelenen metal düzeylerinin insan tüketimi için kabul edilebilir düzeylerde olduğu saptanmıştır.
KAZAN TATAR TÜRKÇESİ DEYİMLERİNDE ARAP HARFLERİ
Türkler geçmişten günümüze Köktürk, Uygur, Arap, Kiril, Latin gibi pek çok alfabe kullanmıştır.Bunlar içinde en uzun sürelisi ve en yaygını tarihî ve bazı çağdaş Türk lehçelerinin yazımı için kullanılan Arap alfabesidir. Bu alfabeye ait bazı harflerin kalıplaşmış ifadeler olan deyimlerde kullanıldığı görülmektedir. Söz konusu alfabedeki harfler, Türkiye Türkçesinde olduğu gibi ( “elifi mertek sanmak”, “lâmı cimi yok”, “mim koymak” vd. ) Kazan Tatar Türkçesinin söz varlığında da kullanılmaya devam etmektedir. Bu çalışmada, Arap alfabesinin günümüz Kazan Tatar Türkçesi deyimlerindeki izlerinden bahsedilecektir.
YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE ANA DİLİN ETKİSİ: ARAPÇA ÖRNEĞİ
Yabancı dil öğrenimi ve öğretimi yıllardan beri süregelen tarihi, siyasi, ekonomik ve kültürel etkileşim ve gelişimler çerçevesinde ele alındığında bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda düşünülecek olursa Arap dilinin öğretimine, ülkemizin gerek siyasi ve ekonomik gerekse kültürel etkileşimlerinin bir sonucu olarak çeşitli alanlarda doğan ihtiyaçlar doğrultusunda başlanmıştır. Öğrenimi gün geçtikçe artan Arap dili de, tarih boyunca yabancı dilin nasıl öğretileceği tartışmalarıyla ortaya çıkan çeşitli yöntemler yoluyla edindirilmeye çalışılmaktadır. 1950’li yıllara kadar geleneksel dilbilgisi çeviri yöntemiyle öğretilen yabancı dil, daha sonra çeşitlendirilen farklı yöntemlerle devam etmiştir. Ancak geliştirilen öğretim yöntem ve tekniklerinin günümüzde mükemmelliğe ulaşmadığı açıktır. Bu da, dil öğretiminde etkili olan veya olumsuz sonuçlar doğuran unsurların incelenmesi gerekliliğini doğurur. Bu noktada yabancı dil öğretiminde ana dil kullanımı araştırmalara konu edilmeye ve tartışılmaya başlanmıştır. Çalışmamızda, yabancı dil olarak Arapçanın öğretildiği derslerde ana dilin ne ölçüde ve ne sıklıkla kullanılması gerektiğini ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır. Çalışma, nitel bir araştırma olup hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme sorularıyla veriler toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Ankara Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden ve Gazi Üniversitesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı’ndan seçilen toplam 10 öğrenci ve 10 eğitimci oluşturmaktadır.