KÜLTÜREL ÖGELER BAĞLAMINDA TÜRKÇE ESERLERİN İNGİLİZCEYE ÇEVRİLMESİ: AHMET HAMDİ TANPINAR’IN SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’NÜN İNGİLİZCE ÇEVİRİSİNİN AİXELA’NIN ÇEVİRİ STRATEJİLERİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ (original) (raw)

KÜLTÜREL ÇEVİRİ BAĞLAMINDA BİR YÖNTEM ÖNERİSİ: ENİS BATUR’UN ACI BİLGİ ADLI ESERİNİN BİR ÇEVİRİ OLGUSU OLARAK İNCELENMESI

KÜLTÜREL ÇEVİRİ BAĞLAMINDA BİR YÖNTEM ÖNERİSİ: ENİS BATUR’UN ACI BİLGİ ADLI ESERİNİN BİR ÇEVİRİ OLGUSU OLARAK İNCELENMESI, 2022

“Kültürel Çeviri Bağlamında Bir Yöntem Önerisi: Enis Batur’un Acı Bilgi Adlı Eserinin Bir Çeviri Olgusu Olarak İncelenmesi” adlı bu tez çalışması, Acı Bilgi adlı özgün eseri bir çeviri olgusu olarak betimleme ve anlamlandırma çabasıdır. Eser tanımlanmış bir çeviri metin değildir, ancak yol ve yolculuk üzerine anlatılardan oluşan bir kültürlerarası yazım olması dolayısıyla çeviri kavramı ile yakın bir ilişki içindedir. Bu ilişki sebebiyle çevirinin geleneksel ikiliklerine uyum sağlamayarak aykırı bir örnek olarak beliren özgün eserin nasıl olgusallaştırılacağı ve nasıl anlamlandırılacağı bu çalışmanın araştırma sorusu olarak ortaya çıkmıştır. Fakat bu soruya yanıt sunan standartlaştırılmış bir yaklaşım ya da daha önce yapılandırılmış bir çalışma bulunmamaktadır. Bunun için disiplinlerarası bir bakış açısıyla yürütülen nitel çalışmada, inceleme nesnesinin gereklerine uygun olarak geleneksel ve kültürel olmak üzere iki farklı çeviri kavramsallaştırmasına başvurulmuş, özgül bir araştırma deseni tasarlanmış ve inceleme nesnesine uygulanmıştır. Çeviribilimsel yöntem çerçevesinde yürütülen çalışma, geleneksel çeviri ekseninde çevirinin kaynak/erek metin ikiliği üzerine kurulu tanım ve şemalarının yeniden değerlendirilmesi; kültürel çeviri ekseninde ise farklı bir çeviri tasarımının kavramlaştırılması ve işlemselleştirilmesi anlamına gelmektedir. Uygulamada, betimleyici (ürün odaklı, işlev odaklı ve süreç odaklı) ve kuramsal/üstyöntemsel bir çaba söz konusu olmuştur: Varolan çevirilerin betimlenmesi ve çevirinin gözlemlenen işlevlerinin ya da çeviri süreçlerinin çözümlenmesi yoluyla, özgün eserin çeviri kavramıyla ilişkisi iki farklı çeviri ekseninde açığa çıkarılmıştır. Çalışma, çeviri ve özgün eser arasındaki ilişkiyi olgusallaştırma amacına ulaşmıştır. Bu çalışmanın yenilikçi ve önem taşıyan yanı, kültürel çeviri kavramını ön plana çıkarması ve uygulamaya yönelik bir yöntem önerisi sunmasıdır. Anahtar Kelimeler : Kültürel Çeviri, Homi Bhabha, Özgün Eser, Kaynak/Erek Metin İkiliği, Enis Batur This thesis titled “A Method Proposal in The Context of Cultural Translation: The Study of Acı Bilgi by Enis Batur as a Translation Phenomenon” is an effort to describe and make senseof the original work Acı Bilgi as a translation phenomenon. The work is not defined as atranslated text, but it is closely related to the concept of translation, as it is an intercultural writing consisting of narratives on the journey. Due to this relationship, the research question of this study has emerged as how the original work, which appears as a contradictory example by not adapting to the traditional dichotomies of translation, will be established and how one could make sense of it. However, there is no standardized approach or previously structured study that provides an answer to this question. For this, in the qualitative study conducted with an interdisciplary perspective, two different conceptualizations of translation, traditional and cultural were applied in accordance with the requirements of the research object, a specificresearch design was conceived and applied to the study object. Within the framework of translation studies, the study carried out on the axis of traditional translation is the reevaluation of the definitions and schemes of translation based on the source/target text dichotomy; the study carried out on the axis of cultural translation means the conceptualizationand operationalization of a different translation design. In practice, there has been a descriptive (product-oriented, function-oriented and process-oriented) and theoretical/methodical effort. The relationship between the original work with the concept of translation has been highlighted in two different axes, by describing the existing translations and analyzing the observed functions of the translation processes. The study has achieved the aim of actualizingthe relationship between original work and the concept of translation. The innovative and important aspect of this study is that it brings to the fore the concept of cultural translation and offers a method proposal for practice. Key Words : Cultural Translation, Homi Bhabha, Original Work, Source/Target Dichotomy, Enis Batur

KLASİK HİNT METİNLERİNDEN BHAGAVADGĪTĀ’NIN ERMENİCE, İNGİLİZCE VE TÜRKÇE ÇEVİRİLERİNİN “ÇEVİRİ-KÜLTÜR İLİŞKİSİ” BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2023

Depending on the differences between languages, translation differences occur in meaning and perception. The most distinctive differences between languages appear in culture-spesic items to their own cultures. Cultural transference thus requires a manifold approach: it is not merely a matter of language. It is primarily concerned with the authorial relationship to his/her subject matter: narrative technique, metaphorical dimensions and point of view. It is also concerned with author's relationship to his/her reader. And these two relationships of the original work are almost invariably reected in a good translation. In this study, The Bhagavadgītā, which has been attributed to Indian culture and is considered as one of the most valuable works of Classical Sanskrit Literature, was analyzed comparatively with its original Sanskrit language and its Armenian, English and Turkish translations. Likewise, the translations have been evaluated in regard to translation studies. In this context, the Sanskrit original of Bhagavadgītā was used as the source text. Within the scope of our study, one Armenian, one English and two different Turkish translations were used and four different translations were examined in terms of translation and cultural relationships. Sanskrit original text of Bhagavadgītā, Armenian translation by H. Acharian, English translation by Trida i Bhik u Śrīpād Ak ayānanda Mahārāja, Turkish translations by K. Kaya and S. Çalışkan were used in this regard. As a result, the effects of culture on the translated text, through the translation strategies followed by the translators, were revealed through the translations of the Bhagavadgītā text. The relevant theoretical background on the translation-culture relationship in the literature was mentioned by making interpretations within the framework of the discipline of translation studies by the help of the Armenian, English and Turkish translations of the text, originally was Sanskrit. Diller arasındaki değişkenlere bağlı olarak anlam ve algıda birtakım çeviri farklılıkları ortaya çıkabilmektedir. Çeviribilimsel perspektiften diller arasındaki en belirgin farklılıklar, özellikle kültüre özgü ögelerde kendisini göstermektedir. Bu nedenle de kültürel aktarım süreci çeviride, çok yönlü bir yaklaşım yetisi gerektirmektedir. Söz konusu çeviri işlemi yalnızca bir dil meselesi değildir. Çeviri öncelikle yazarın işlediği konuya karşı tutumu, kullandığı anlatı tekniği, metaforik unsurlar ve bakış açısıyla da ilgilidir. Aynı zamanda yazarın okuyucusu ile olan ilişkisi ile de bağlantılıdır. Kanaatimizce orijinal eserdeki bu eşgüdümlü ve ahenkli ikili ilişki, neredeyse her zaman, iyi bir çeviride kendisini göstermektedir.

EVLENME TERCİHLERİNİN DÖNÜŞÜMÜNDE KUŞAKLAR ARASI FARKIN TOPLUMSAL DEĞİŞİM TEMELİNDE İNCELENMESİ: IĞDIR ÜNİVERSİTESİ

EVLENME TERCİHLERİNİN DÖNÜŞÜMÜNDE KUŞAKLARARASI FARKIN TOPLUMSAL DEĞİŞİM TEMELİNDE İNCELENMESİ: IĞDIR ÜNİVERSİTESİ, 2021

Toplumsal değişim, insan ilişkisi, iletişim ve eylemlerini dönüştürmektedir. İnsan, eylemlerini sosyal şartlara göre bina ederken benzer şekilde sosyal şartlar da insan eylemlerini organize eder. Toplum hayatında bireysel ve kurumsal anlamda her alan bu değişimden etkilenir. Toplumun önemli işlevsel mekanizmalarından biri olarak aile, bu değişimi bileşenlerinde hissetmektedir. Evlenme sürecinden evlenme tercihlerine ve ailenin kurumsal mahiyetine kadar temel aşamalarda değişimin etkisi gözlenmektedir. Bu çalışmada evlilik ve evlenmeye dair değişimin ebeveyn olarak X, Y ve Z kuşağı için kuşaklararası görünümü ortaya koyulmaktadır. Çalışmanın amacı X, Y ile Z kuşağının evlenme tercihleri üzerine kanaatlerinin karşılaştırılması ve bu durumun temel dinamiklerinin irdelenmesidir. Çalışmada Iğdır Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Sosyal Hizmet Bölümü kız öğrencileri ve anneleri örneklemi oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma tekniği kullanılarak yorumsamacı metodoloji ile veriler analiz edilmektedir. 13 kız ve 13 anne olmak üzere toplamda 26 katılımcı ile evlenme tercihleri, evliliğin mahiyeti, evlenme yaşı, boşanma sebepleri günümüzdeki evliliklerin değerlendirilmesi ve gelecekte aile kurumunun varlığına dair kanaatleri içeren konularda sorular yöneltilmiştir. Alınan yanıtlarda toplumsal değişim temelinde şartlara göre biçimlendiği görülmüştür. Evlilik tercihleri ve beklentiler noktasında Y ve Z kuşağında farklılıklar dikkat çekmiştir.

II. OSMAN’IN ‘GENÇLEŞTİRİLMESİ’ BAĞLAMINDA SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ VE AHMET ZAMÂNÎ EFENDİ

ASIA PASIFIC 10th INTERNATIONAL MODERN SCIENCES CONGRESS, 2024

Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yazılmış olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, modern Türk edebiyatının klasikleşmiş bir eseridir. Bu eserde bir yandan Doğu ile Batı’nın kültürel çatışmaları ve Batılılaşma sürecinde oluşan yozlaşmalar anlatırken bir yandan da hayata ve insana dair bazı tespitler yapılmaktadır. Eserdeki en dikkat çekici noktalardan birisi ise Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün kurulması esnasında Hayri İrdal’a Ahmet Zamânî adlı hiç yaşamamış bir zat hakkında kitap yazdırılması ve bu kişinin bir anda insan zihinlerinde yaşamaya başlamasıdır. Bu olay, neticesinde II. Osman’ın Genç Osman diye adlandırılmaya başladığı süreç ile benzerlikler içermektedir. Zira kendi devrinde neredeyse hiç methedilmemiş, üstelik Kânûn-ı Kadîm’i bozmaya kalkmış bir padişah olarak tasvir edilmiş olan II. Osman da Mizancı Murat ve yenilikçiler tarafından bir anda ‘Genç’ Osman yapılmış ve asli olanın etrafında oluşturulmuş bu yeni şahsiyete bir yığın idealist fikir ve eylem yüklenmiştir. Diğer bir deyişle yapılan bütün yeniliklerin Batı özentiliğiyle yapıldığı ve köksüz olduğu şeklindeki önyargıyı kırmak ve söz konusu değişikliklere meşruiyet kazandırmak için II. Osman’a XVII. yüzyıl ıslahatçısı ‘Genç’ Osman kişiliği yüklenmiştir. Aynı şekilde Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanında da Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne meşruiyet kazandırmak için hiç yaşamamış olan Ahmet Zamânî Efendi adındaki kurgusal karaktere hayat verilmiştir. Bu çalışmada ise bahsi geçen bu iki hadise arasındaki benzerliklerin keşfedilmesi için gayret gösterilmiştir. Neticede ise Türk modernleşmesinin Tanzimat ve Cumhuriyet devirlerindeki mantıkdışı taraflarını hicveden bu romandaki Ahmet Zamânî karakterinin kurgulanma süreci ile Genç Osman’ın idealist şahsiyetinin oluşturulması arasında paralellikler olduğu görülmüştür. Romanda bu karakter üzerinden absürt bir enstitü yerilirken aslında her şeyin, bilhassa da geçmişin, Tanzimat devrinin ve sonrasının münevverleri tarafından belli çıkarlar doğrultusunda eğilip bükülmesi hicvedilmektedir.

BETİMLEYİCİ ÇEVİRİ ARAŞTIRMALARI IŞIĞINDA TARIK BUĞRA'NIN "KÜÇÜK AĞA" ADLI ESERİNİN FRANSIZCA ÇEVİRİSİ

BETİMLEYİCİ ÇEVİRİ ARAŞTIRMALARI IŞIĞINDA TARIK BUĞRA’NIN “KÜÇÜK AĞA” ADLI ESERİNİN FRANSIZCA ÇEVİRİSİ, 2017

ÖZET Çeviri eylemi çok yönlü, karmaşık ve disiplinlerarası bir olgudur. Edebî çeviride ise çevirmenin görevi yalnızca kaynak metni, hedef dile sözcük bilgisi ve gramer kurallarıyla bire bir aktarmak değil; aynı zamanda kaynak metinde yer alan kültürel ögeleri hedef metne anlaşılır bir biçimde taşıyabilmektir. Dolayısıyla birçok zaman görünmez olsa da çevirmen aslında kilit roldedir. Bu çalışmada, edebiyat alanında Türkçeden Fransızcaya çevrilen eserlerin çeviri sürecinde maruz kaldıkları değişiklikler, ekleme ve çıkarma, alınan kararların çeviri esere yansımaları Türk yazar Tarık Buğra'nın "Küçük Ağa" adlı eseri merkezinde tartışılacaktır. Fransızcaya "Le Petit Agha" olarak çevrilen bu eser, Gideon Toury'nin Betimleyici Çeviri Araştırmaları çerçevesinde karşılaştırmalı olarak incelenecektir. İncelenen eserde, Akşehir'den başlayıp, Konya, Kütahya, Düzce ve Ankara çevresinde gelişen olaylar silsilesinde, Anadolu insanının konuşma şekli, kelimeleri yutuşu, aksanı ve diğer tüm kültürel ögelerin bire bir yansıması, bunun yanı sıra İstanbul Türkçesinin de konuşulduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu çalışmada kültürel ögelerin incelenmesi "dinî ögelerin aktarımı", "deyim ve atasözlerinin aktarımı" ve "özel isimlerin aktarımı" olarak üç genel başlık altında toplanmış olup betimleyici çeviri araştırmaları ışığında kaynak metnin kültürel ögelerinin hedef metinde nasıl yer bulduğu örneklerle açıklanacaktır. Ayrıca eserin çevirmen tarafından doğrudan kaynak dilden çevrildiği, herhangi bir ara dilin söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.

ARŞİV BELGELERİ ÇERÇEVESİNDE TÜRK İSTİKLAL HARBİ DOĞU CEPHESİ MUHAREBELERİ'NDE HORASAN TAYYARE MÜFREZESİ

Ermenilerin Türk köy ve kasabalarına saldırdığı dönemde, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa önderliğinde Millî Mücadele başlamıştır. Bu mücadele, TBMM'nin açılması ile teşkilatlı ve örgütlü bir yapıya dönüşmüştür. TBMM'nin açıldığı dönemde, Mondros Mütarekesi'nin orduların terhis edilmesi kararına karşı çıkarak emrindeki 15'inci Kolordu'yu dağıtmayan Kazım (Karabekir) Paşa, birkaç kez Ermenilere karşı harekât düzenlenmesi için izin talebinde bulunmuştur. Ancak bu talep, iç ve dış politik gelişmeler değerlendirildikten sonra 1920 yılı Eylül ayında karara bağlanmıştır. Bu sırada Kazım Paşa, Doğu Cephesi Komutanlığı'na atanmıştır. Harekât öncesinde Kazım Paşa'nın emri ile Birinci Dünya Harbi'nden kalma 7'nci ve 8'inci Tayyare Bölükleri birleştirilerek 15'inci Tayyare Bölüğü kurulmuştur. Bu tayyare bölüğü, Horasan Müfrezesi olarak anılmış ve millî mücadelenin ilk muharip hava birliği olmuştur. Doğu Cephesi'nde Ermenilerin 6 tayyaresine karşı, Türk ordusunun elinde bulunan 3 tayyare ile bölgede hava harekât görevleri icra edilmiştir. Muharebelerin başından sonuna kadar Horasan Tayyare Müfrezesi, Sarıkamış ve Kars yönündeki harekâta katılarak; keşif, bombardıman ve taarruz faaliyetlerinde bulunmuştur. Muharebeler, 2-3 Aralık 1920'de yapılan Gümrü Antlaşması ile sona ererken, aynı gün Ermenilerden bir tayyare ele geçirilmiştir. Bu çalışmada, Türk İstiklal Harbi Doğu Cephesi Muharebeleri'nde Ermenilere karşı etkinlik gösteren Horasan Tayyare Müfrezesi'nin faaliyetlerine arşiv belgeleri ve tetkik eserler çerçevesinde yer verilecektir.