YAŞAYAN BİR LİDER - FIDEL CASTRO (original) (raw)
Related papers
FİDEL CASTRO’NUN KİŞİSEL İMAJININ VE SİYASETİNE ETKİSİ
Geçmişten günümüze kadar siyasetçilerin önem verdikleri konuların başında imaj gelmektedir. Öyle ki imaj oluşturmak için birçok alışkanlıklarından fedakârlık etmek veya birçok özelliği kendilerine kazandırmak zorunda kalmaktadırlar. Bir siyasetçinin kişisel imajı onun sözlü iletişimi, sözsüz iletişimi, diğer iletişim özellikleri (yazma, sunum, dinleme), karakteri, yeterlilikleri, davranışı, dış görünüşü tavırları zevkleri kişisel kullandığı eşyalar toplamından oluşmaktadır. Bu özelliklerden hangilerinin, ne derece diğer insanlar tarafından önemsendiğini ortaya koymak amacıyla, Küba Eski Devlet Başkanı Fidel Castro'nun kişisel imajının siyasetine etkisini öğrenmek amacıyla kamu oyu yoklaması yapılmış, kişisel imajının siyasetini etkilediği ortaya çıkmıştır.
KASKO -SİGORTA CAİZ Mİ / Faith Kalender Hoca
Garanti, güven, emniyet anlamına gelen sigorta; gelmesi muhtemel olan riski yaygınlaştırmakla güvende olma arayışının bir neticesidir. Sigorta sistemi ilk olarak miladi 14. asırda İtalya da deniz sigortası adı altında ortaya çıktığı ifade edilmektedir. İslam dünyasına çok daha geç intikal ettiğinden evvelki âlimlerimizden bu konu hakkında bir nakil bulamıyoruz. Ancak bu durum, konunun İslam fıkhına göre bir değerlendirilmeye tabi tutulamayacağı anlamına gelmemektedir. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki; sigorta sisteminde, kaza ve zararın meydana gelmediği durumlarda ödenen primlerin karşılıksız kalacağı. Veya kaza ve zararın meydana geldiğinde verilen primlerden daha fazla veya düşük olması klasik akit yapılarına göre bir belirsizlik ve dengesizlik olmasından dolayı şer’i hüküm açısından ciddi manada tereddütler ve itirazlar olmuştur. Fakihlerden bu meseleye ilk temas eden Hanefi âlimlerinden Muhammed Emin b. Abidin (ö.1252) olmuştur.
Tiyatro sanatının maskeyle buluştuğu yerde bu oyunun yaşam felsefesi de anlam bulur: Başkası olarak yaşamak sanatı… İlkel toplulukların animist inançlarına göre, yinelenen doğal olayların ruhları, kişilikleri vardı; bu kişiler, sonradan tapınma nesnelerine, tanrılara, peygamberlere, krallara, padişahlara, dokunulmaz kutsal kimliklere dönüşür. Davul, duman, ateş eşliğinde, kılık değişimiyle yapılan Şaman ayini tiyatro için bir başlangıç ânı olarak da tanımlanabilir. İnsanlık kültürü yeryüzünün çok çeşitli yerlerinde birbirlerinden etkilenmeksizin ve taklit etmeksizin de benzer davranış biçimlerine, benzer oyun donanımlarına ulaşabilmişler. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Hiçbir kültürel kavram tek bir kaynaktan çıkıp yayılmamıştır; tiyatro da öyle. Bugün Gaziantep yöresinde çokça bilinen bir oyun olan Mangala’nın 60 ülkede birden oynanıyor oluşunun temelinde insan kültüründe birden fazla yerde benzer davranış biçimlerinin doğmuş olması yatar. Eski inançların hemen hepsi görülen "ölme ve yeniden dirilme" teması da, insanlara verdiği kılık değiştirme ve kişileştirme olanaklarıyla, tiyatronun çıkış noktalarından biriydi. Mevsimlerin dönüşü, kışın bahara, bereketli yazın ürün toplanan güze dönüşmesi gibi yinelenen doğa olayları, eski yılı temsil eden kralın yeni yılın kralın karşısında yenik düştüğü bir törensel boğuşmayla temsil edilmesi de farklı bir öğe olarak oyunlaşır. Kralın ya da padişahın attan indirilerek bir delinin kral ilan edilmesi, bir din adamının eşeğe hem de tersten bindirilmesi (bizde Nasreddin Hoca, Hıristiyan kültüründe İsa ve Meryem Ana) daha sonra onun da attan indirilmesi bu oyunların önemli alt başlıklarından biriydi.
FİZİKSEL EVREN ÖTESİ YAŞAM: METAVERSE
İşletme Yönetiminde Meta Yaklaşımlar, 2022
Büyük ölçekli toplumsal dönüşümlerin ve yenilikçi yaklaşımların kriz ortamlarında bir fırsat ve çıkış yolu olarak ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Covid-19 Pandemi süreci de dijitalleşmeye ivme kazandırmış ve pek çok sektörde internet tabanlı sanal uygulamalara geçişi hızlandırıcı bir etki oluşturmuştur. Altyapı sistemleri ve içerik üretimi konusunda hazırlıksız yakalanan toplumların eksiklerini tamamlama noktasında yatırımlarına hız verdikleri görülmüştür. Yeni bir siber toplumsal düzen inşa etmenin farklı bir boyutunu ortaya koyan ve sanal evren inşa etme çabası şeklinde ifade edebileceğimiz Metaverse kavramı, fiziksel evrenin ötesindeki sanal bir yapıya işaret eden disiplinlerarası bir anlama sahiptir. Henüz emekleme döneminde olan Metaverse ortamının bireylere ikincil yaşam kurma imkanı tanıyacağı düşünüldüğünde, girişimciler için fırsat niteliğinde yatırım olanaklarının bulunduğu, Second Life gibi öncül nitelikli ortamlardan bilinen bir gerçektir. Bu süreçte firmaların Metaverse evrenini inşa etme noktasında rekabet içinde olduklarını söylemek mümkündür. Literatürde Metaverse çalışmalarının genel olarak interaktif oyunlar, değiştirilemez tokenler (NFT), blockchain, kripto paralar ve davranışsal süreçlerle ilişkilendirildiği görülmektedir. Türkçe literatürde ise Metaverse kavramına yönelik akademik tartışma ortamı açısından araştırmalar henüz yetersizdir. Bu çalışmada, Metaverse hakkında kapsamlı bir literatür araştırması yapılarak, araştırmacıların öncül alanlardaki deneyimlemelerinden yola çıkılarak Metaverse ortamına ilişkin gelecek öngörülerinde bulunulmuştur.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE CİCERO İLE YAŞLILIK
Sosyoloji Dergisi, 2019
Bu makalenin konusu yaşlanma sürecinde meydana gelen değişiklikler ve bu değişikliklerle nasıl mücadele edilmesi gerektiği hakkında Cicero’nun Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine adlı eserinin den hareketle oluşturulmuştur. Antik Çağ’da yazılmış önemli eserler incelendiğinde yaşlılık nedir ve yaşlılık dönemi nasıl geçirilmelidir şeklindeki önemli sorulara Cicero, Platon ve Aristoteles gibi ünlü filozofların da cevap aradıkları görülmektedir. Antik Çağ’dan modern dönem Gerontoloji araştırmalarına kadar uzanan süreçte araştırmaların birbirlerini tetikledikleri ve bu sayede yaşlılık üzerinde merak edilen sorulara cevap aradıkları görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Cicero, Yaşlılık, Yaşlı
Işiğin Heykeltiraşi: Medardo Rosso
The Journal of International Social Research, 2018
Yirminci yüzyıl heykeline yön vermiş sanatçıların içerisinde Medardo Rosso'nun yeri farklıdır. İsmi, o dönemde anılan Rodin, Degas, Mailol gibi öncü sanatçıların arasında sayılan Rosso, kendisinden sonraki kuşakları etkilemiş bir sanatçıdır. Medardo Rosso, 1858 yılında İtalya'da, Turin'de doğmuştur. Orta sınıf sayılabilecek bir ailenin üç çocuğundan en küçüğüdür. Babası, istasyon şefidir, Medardo' ya çok düşkün olan annesi, ona ailenin diğer üyelerinden daha yakındır. Aile, Medardo on iki yaşındayken 1870 yılında Milano'ya taşınmıştır. İtalya bu sıralarda siyasi birlik kurma sürecindeydi. Eğitim hayatı çok parlak geçmeyen sanatçı sık sık okuldan kaçarak Civardaki bir taş ustasının yanına gitmektedir. Yirmi bir yaşındayken büyük kardeşinin yerine orduya katılır. 1881 yılı sonlarında Milano'da bir atölye açmış ve heykel çalışmalarına başlamıştır. Desen ve anatomi konusunda bilgisini arttırmak için Brera Güzel Sanatlar Akademisine başvurur. Sadece anatomi ve desen derslerine katılmak üzere kabul edilmiştir. Ancak aradığını bulamamıştır, çünkü okulda çeşitli sebeplerle okuldaki anatomi derslerinin süresi ve canlı model, kadavra olanakları kısıtlanmıştır. Bunun iyileştirmesi için yazılmış dilekçenin imzaya açılması sürecinde iki kavgaya karışmış ve okul yönetiminin kararıyla okuldan atılmıştır. Çalışmalarını atölyesinde yoğunlaştırmış, heykel yapmaya ve sergilere katılmaya koyulmuş, bir taraftan da siparişlerle geçinmeye çalışmıştır. Rosso'nun bu anlamda Milano'da çeşitli mezarlıklarda yaptığı mezar heykelleri bulunmaktadır. Atölye çalışmalarındaysa tarzını geliştirdiği ve sanatsal fikirlerini uyguladığı çalışmalar yapmıştır. Heykelleri, başta Baudelaire olmak üzere dönemin izlenimci ve romantik eleştirmenlerinin ve sanatçılarının fikirlerinden etkilenmiştir. İzlenime dayanan anlık görüntüleri heykelleştiren yapıtları, tek bakış noktasını dikkate alarak yapılmışlardır. Bu fikre bütün sanat hayatında bağlı kalmış, bu arada malzeme üzerine de çeşitli denemeler yapmıştır. Bronz döküm dışında alçı modelin üzerine balmumu tabakasıyla kaplandığı ve onunla özdeşleşmiş bir teknik geliştirmiştir. Medardo Rosso, 1884 yılında birkaç aylığına Paris'e gitmiş sanat başkenti konumundaki kentin ortamında bulunmuştur. Ziyaret ettiği sergilerin dışında, Jules Dalou'nun atölyesinde asistanlık yapmış, burada Rodin ile tanışma fırsatı da bulmuştur. Aynı yılın sonunda Milano'ya dönmüş ve çok sevdiği annesini kaybetmiştir. Bu kayıp yüzünden düştüğü depresyon, çalışmalarını etkilemiştir. Birkaç ay sonra ani bir kararla Giuditta Pozzi ile evlenmiş ondan Francesco adını verdikleri bir oğlu olmuştur. Bir süre daha Milano'da çalıştıktan sonra 1889 yılında, ailesini ardında bırakarak Paris'e gitmiş ve çalışmalarını orada sürdürmüştür. Hareketli bir sanat çevresine sahip Paris'te bağımsız şekilde çalışmalarını üretmiştir. O zamanki sanat ölçütlerine göre uç düzeydeki heykellerini sergilemek, sanat fikirlerini anlatmak için çabalamıştır. Henri Rouart, Degas gibi sanat çevresinin ileri gelenlerinin dikkatini çekmiştir. Bu arada çalışma ve yaşam şartları sağlığın etkilemiştir. Hastaneye yatmak zorunda kalmıştır. Çalışmaları bu dönemde artık olgunluk kazanmış, balmumuyla kapladığı heykelleri ilgi görmeye başlamıştır. 1900 yılında tanıştığı sanatçı, eleştirmen Etha Fles'in yönlendirmeleriyle ismini duyurmaya yönelik çalışmalara adamıştır. Almanya, Avusturya ve İngiltere'de sergiler açmış daha önce yaptığı heykelleri çoğaltmıştır. 1928 yılında ölünceye kadar sergilere katılmaya devam etmiştir. Ürettiği az sayıda işinde, biçimlendirme, malzeme ilişkileri, kompozisyon gibi birçok meseleye getirdiği yorumların yanında, sanat geleneğine karşı aldığı köktenci tutum da onu diğerlerinden ayırır. Yaşarken ve ölümünden sonra gündemde kalmış araştırmalar yapılmış hakkında yayınlar çıkmıştır. Örneğin 1963 yılında MOMA'da (New York Modern Sanatlar Müzesi) kapsamlı bir sergi açılmış, beraberinde Margaret Scolari Barr tarafından yazılmış ve bu makalede çok yararlanılan bir monografi yayınlanmıştır. Bugün hala bu ilgi sürmekte, sanatçı hakkında ayrıntılı araştırmalar yapılmaktadır.