EDEBÎ METİNLERİN İNCELENMESİNDE YARDIMCI BİR YÖNTEM OLARAK "BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜK": MEZÂKÎ DİVANI ÖRNEĞİ (original) (raw)
Related papers
2022
Klasik Türk edebiyatında metin neşri çalışmaları devam etmekle birlikte diğer bir çalışma alanı olan metin yorumlama biçimleri daha geniş bir çerçevede ilerlemektedir. Bu yorumlama biçimlerinden biri de Batı’da ilk örnekleri verilmeye başlanan concordance (bağlamlı dizin) çalışmalarıdır. Türkiye’deki ilk örnekleri özel concordance programları vasıtasıyla hazırlanmış olan bu çalışmalar, son on yıllık dönemde daha sistematik ve bütüncül bir biçimde sürdürülmektedir. Günümüz dijital altyapılarının verdiği imkânlar ile metin yorumlamalarında yeni metotlar denenmeye başlanmıştır. Kısa ismi TEBDİZ olan “Tarih ve Edebiyat Metinleri Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlüğü” projesi, bu girişimlerden birisidir. Bu çalışmada TEBDİZ altyapısı kullanılarak hazırlanan “Hayâlî Bey Dîvânı’nın İncelenmesi-Bağlamlı Dizini ve İşlevsel Sözlüğü” adlı tez çalışmasının verilerinden yararlanılarak şair ve üslubuna dair bazı kesitler sunulmuştur. Hazırlanan sözlükten hareketle şairin hayatı, şiir ve şair üzerine düşünceleri ve sıklık olarak dikkat çeken kavramlar ilk bölümde; dil ve üsluba dair kullanımlara ilişkin tespit edilen veriler ikinci bölümde tanıklar üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışmada Hayâlî Bey ile ilgili olarak kaynaklarda verilen genel geçer bilgiler sayısal verilerle bir zemine oturtulmaya çalışılmış, şairin hem kişiliği hem de şiirine ilişkin tespitler Divan’ın bağlamsal dizini ve yapıların sıklığı üzerinden verilmeye çalışılmıştır.
TARİHÎ METİNLER ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALARDA BAĞLAMLI SÖZLÜK VE İŞLEVSEL DİZİNİN ÖNEMİ
Yeni Türkiye-Türk Dili Özel Sayısı-I, 2019
Türkçe, yazılı kaynaklardan takip edebildiğimiz kadarıyla, Eski Türkçe döneminden itibaren edebî bir dil olarak kullanılmaktadır. Bu edebî dille oluşturulan ve Türkçenin çeşitli dönemlerine ait olan tarihî metinler ise Türkçe uzmanlarının üzerine en çok araştırma yaptığı kaynaklardır. Tarihî metinler üzerine yapılan çalışmalar genellikle inceleme-metin-dizin / sözlüklü dizin bölümlerinden oluşmaktadır. Bu bölümler içerisinde hakkıyla hazırlanması ciddi bir emek isteyen bölüm ise dizin / sözlüklü dizin bölümüdür. Çünkü, ilgili metindeki sözcük veya sözcük öbeklerinin metinde geçtiği yerlerle birlikte bağlam içerisinde anlamlarının verilmesi dikkatli ve titiz bir çalışmayı gerektirir. Ancak, bugüne kadar tarihî metinler üzerine yapılan çalışmaların önemli bir kısmı bağlamlı ve işlevsel sözlük tekniği göz önünde bulundurulmadan hazırlanmıştır. Burada karşımıza genellikle sözcüğün anlamını metin bağlamında değil de herhangi bir sözlükte geçtiği gibi kısaca verme, bazı sözcükleri madde başındaki hâliyle tekrar yazma, terim niteliği taşıyan sözcük veya sözcük öbeklerinin metinde tarifi varsa bunlara dikkat etmeden kısaca karşılığını yazma, bir sözcüğün hangi anIamlarla nerelerde kaç defa geçtiğini belirtmeme gibi sorunlar çıkmaktadır. Bu sorunlar da Türkçe sözcüklerin geçmişten gelen anlam dünyasını tümüyle ortaya koymamıza engel olmaktadır. Dolayısıyla, yapılan araştırmalar bir yönüyle eksik kalmaktadır. Bu çalışmada, "bağlamlı sözlük ve işlevsel dizin nedir ve nasıl hazırlanmalıdır?" konularına değinildikten sonra Türkçe yazılmış tarihî metinler üzerine yapılan bazı çalışmalar konuyu örneklendirmesi adına bağlamlı dizin ve işlevsel sözlük açısından değerlendirilmiştir. Tarihî metinlerden tespit edilen örnekler üzerinden sözcük veya sözcük öbeklerinin bağlamdan uzak olarak nasıl anlamlandırıldığı, bağlama dikkat edilse bile yeterli tarifinin yapılmadığı açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda, taranan birçok dizinli sözlük çalışmasında özellikle fiillerin bağlama göre anlamlandınlmasına dikkat edilmediği, terim niteliği taşıyan sözcük veya sözcük öbeklerinin tanım ve tarifinin okuyucuları veya daha sonraki araştırmacıları aydınlatacak biçimde verilmediği ve araştırmacıları doğru yönlendirecek biçimde dizinlerin işlevsel olarak hazırlanmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanında, Türkçenin tarihî metinleri üzerine yapılan çalışmaların Türkçenin anlam dünyasına daha fazla katkıda bulunması adına dizin / sözlüklü dizin kısımlarında nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda da önerilerde bulunulmuştur.
DÎVÂN EDEBİYATI'NIN ANLAŞILMASINDA SÖZLÜKLERİN ROLÜ VE BİR METİN SÖZLÜĞÜ İNŞA ETMEK
Bilimname, 2020
Öz Toplumumuzun yüzünü Batı dünyasına çevirmesiyle düşünce, zevk ve hayal dünyası değişmiş ve bu değişim Dîvân Edebiyatı'na te'sir edip bu edebiyatın tedricen tedavülden kalkmasına sebep olmuştur. Dîvân Edebiyatı'nın yeterince bilinememesi ve anlaşılamaması önce okuyucuların onu görmezden gelmesine hatta ona düşman olmasına sebep olmuştur. Bir okuyucunun yaşadığı yüzyılda bir edebî eseri anlayabilmesi onun için sorun teşkil etmeyebilir ama o eserin üzerinden bir ya da birkaç asır geçip zamanın ruhu, dili, zevk ve hayal dünyası değişince bir asır sonraki okuyucunun o esere hakkıyla nüfûz edebilmesi için geçmişle kurulacak bazı köprülere ihtiyaç vardır. Bu köprüler: şair ve metin sözlükleri, yüzyıla has söz varlığı sözlükleri, kavram sözlükleri, tarama, derleme ve arkaik kelimeler sözlükleri vb. sözlüklerdir. Kısa bir tanımla bir sanatçının tek eseri üzerine yazılan sözlüğe o eserin "metin sözlüğü"; o sanatçıya ait tüm eserlerin sözvarlığının bir araya getirildiği sözlüğe de "sanatçı sözlüğü" denebilir. Bu çalışmada amacımız bir "metin sözlüğü"nün nasıl vücuda getirileceği konusunda bilgisayar araçları kullanılarak yol göstermektir. Bir araştırmacının edebî değeri yüksek ve mana açısından girift bir eser üzerinde çalışıp isabetli değerlendirmeler yapabilmesi için önce eseri kendisi iyi anlamalı ve tahlil etmelidir. Bunun için araştırmacının bilhassa Dîvân Edebiyatı'nda öncelikle kendisi için o esere ait bir sözlük çıkarması ve bu sözlüğü esere dahil ederek okuyucuya yol göstermesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Türk İslâm Edebiyatı, sözlük, metin sözlüğü, sanatçı sözlüğü, metin sözlüğü hazırlamak, sözlükbilim.
TÜRKÜ METNİ ÇALIŞMALARINDA İLK AŞAMA: METİN TESPİTİ (“BAHÇALARDA ÜZERLİK” ÖRNEĞİ)
4. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri Ve Sosyal Bilimler Kongresi, 2022
Türkü; edebî, müzikal ve sosyal boyutları olan çok yönlü bir kültür varlığıdır. Bu çerçevede türküler, özellikle kültür tarihi açısından önemli veriler içerebilme özelliğine sahiptir. Bu özelliği dolayısıyla da kültürel ve sanatsal bir ürün olarak türkü; özellikle edebiyat, müzik, dans, tiyatro ve sinema gibi sanat dallarıyla yakından ilgilidir. Türkü aynı zamanda halk bilimi, edebiyat, müzik, eğitim, dil bilimi, psikoloji, sosyoloji, tarih, sanat tarihi, coğrafya, antropoloji, etnoloji, etnografya ve iletişim başta olmak üzere birçok bilim alanını da doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Ancak ilgili disiplinlerin; türküyü, kültürel bir veri kaynağı kabul edip inceleme altına almaları söz konusu olduğunda, elbette türkülerin daha çok metinleri üzerinde yoğunlaştıkları görülmektedir. Bu bakımdan türkü metinlerinin doğru tespit edilmesi, bu metinlerin farklı disiplinlerce veri kaynağı olarak kullanılabildiği gerçeği dikkate alındığında, çok daha önemli bir mesai hâline gelir. Bu bildiride, önce, türkü metinleri üzerinde yapılacak çalışmaların ilk aşaması niteliğindeki "metin tespiti" konusu üzerinde durulmuş, bu konuda izlenebilecek yöntemler tartışılmış; ardından da metin tespiti esasları çerçevesinde, TRT Türk Halk Müziği Repertuvarı'nda 2794 numarasıyla kayıtlı "Bahçalarda Üzerlik" adlı türkünün mevcut metni incelenmiştir. Söz konusu türkünün mevcut metninde önemli yanlış aktarmalar tespit edilmiş; bu yanlışlıkların sebepleri ve sonuçları tartışılmış, daha sonra da belgelere dayanılarak metnin doğru şekli verilmiştir. Böylece hem bir türkünün metnindeki önemli yanlışlıklar düzeltilmiş, hem de türkü metinlerinin tespit edilmesinde izlenebilecek yöntemler, örnek üzerinde uygulanarak da gösterilmeye çalışılmıştır.
MİTOLOJİK BİR ÖGE OLAN IŞIĞIN NECÂTÎ BEY DİVANI'NA YANSIMASI
TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , 2015
Özet Işık ve ışık yayan unsurlar hem mitolojide hem dini inanç sistemlerinde hem de edebiyatta özel bir yere sahiptir. Bu unsurlar, yüce yaratıcı ve sevilen varlık ile ilişkilendirilerek kutsal bir boyut kazanmış, onun ayrılmaz bir parçası olarak düşünülmüştür. Kozmogoni mitlerinde kaostan kozmosa geçiş, inanç sistemlerindeki kutsal zaman ve kutsal mekânlar, insanlığın bir döneminde tapınılmış Güneş, Ay, yıldız gibi gök cisimleri yine insanların kıymet atfettikleri mücevher ve eşyalar; parlaklıkları ve aydınlık olmaları dolayısıyla ışıkla ilişkilendirilmiş, tüm bu unsur ve kavramlara olumlu anlamlar yüklenilmiştir. Necâtî Bey de Türkçe Divanı'nda sevdiği ve saygı duyduğu tüm varlıkları ışık ve ışık yayan unsurlarla ilişkilendirerek onları yüceltmeye, onlara tanrısal bir boyut kazandırmaya çalışmıştır. O'nda sevgilinin bulunduğu her ortam ve her an aydınlıktır, parlaktır ve yine sevgilinin güzelliğini anlatmak için kullandığı tüm sıfatlar ışıklı ögelerle ilişkilidir. Âşık, sevgilinin olmadığı her yerde ve her anda karanlıklar içindedir ve kaos halindedir. Necâtî Bey Divanı'nda sevgiliye ulaşmayı engelleyen her şey karanlıktır, kötüdür. Abstract Light and the elements which spread light have special meaning for both mythology and religious belief systems and also for literature. These elements have been regarded as related things with supreme God and beloved ones therefore they have gained a blessed aspect. They were
AŞKA VE ZEVKE ADANMIŞLIĞIN SİMGESİ BİR ESRİKLİK MEKÂNI DİVAN ŞİİRİNDE MEYHANE
AŞKA VE ZEVKE ADANMIŞLIĞIN SİMGESİ BİR ESRİKLİK MEKÂNI DİVAN ŞİİRİNDE MEYHANE, 2023
Şâdmân ol bu gün Emrî ki leb-i rûze gibi Hamdüli'llah ki açıldı der-i meyhâne yine (Emrî, g.497/5) Divan şiirinde irfanî boyuttan dünyevî boyuta doğru geniş bir perspektifte ele alınan ve aşkın kaynağı olarak konumlanan MEYHANE algılarının çok çeşitli söylemleri bulunmaktadır. Bu algılarda dünyevi ve gerçek anlamda şarabın konu edildiği sayısız örnek te bulunmaktadır. Bu kitap, meyhane algısının irfanî/manevî boyutlarını değil, DÜNYEVÎ/MADDÎ çehresini aydınlatmak amacıyla yazılmıştır. Konunun dünyevilik bağlamında sayısız örnekleri bulunmasına rağmen, yeterince dillendirilmediği bir gerçeklik olarak durmaktadır. Bu bağlamda kitap, meyhane algısının dünyevi boyutlarını içermekle alandaki boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Çünkü kaynaklarda da görüldüğü gibi meyhane ve rintlik konulu beyitlerin tamamını tasavvufî boyutuyla değerlendirmemiz mümkün değildir. Onların gerçek anlamda şarabı ve meyhaneye adanmışlığı içeren örneklerinden de bahsetmek gerekmektedir. Bunlar aşka ve zevke adanmışlığın estetik numuneleri olarak sayısız Divanı doldurmuş bulunmaktadır. İşlenmediği takdirde klasik şiirin geniş perspektifi ve şiirsel söylem dili de eksik bırakılmış olacaktır. Kitabın içeriğindeki beyitler, meyhane konulu şiirlerin birincil kaynağı durumundaki Arap şiiri ve ağırlıklı olarak Fars şiirindeki örnekleri ile mukayeseli olarak ele alınıp işlenmiş, Klasik Türk şiirindeki farklı ve orijinal söylemleri ortaya konulmuştur. Söz konusu beyitlere bakıldığında meyhane ve ona ait birincil zevk unsuru şarap ile şaraba dair diğer olguların (saki, kadeh, sürahi, küp, fıçı vs.) Divan şiirinin aşk anlayışı ile bağını kuran zevk unsurları hâlini aldığı ve bu yönde bir kullanıma sahip oldukları görülür. Bu yönüyle meyhane, dünyevi manada bakıldığında zevkin âdeta simgeleştirildiği bir mekân olma vasfını da taşımaktadır. Böyle söylemlerde Ortaköy, Kumkapı ve en önemlisi Galata sırtlarını bir dilberdudağı misali sahil boyunca kuşattığı görülen meyhanelerin şaraba olan tutkunluk ve vazgeçilmezlik hissini pekiştirme görevi üstlendikleri de görülmektedir. Bu betimlemelerde Ramazan’da bayram muştusu veren açılışının “elhamdüllillah” denilerek bir şükür sözü ile pekiştirilip sunulmasına dahi rastlanabilmektedir. Böylece meyhane, Divan şiirinin sosyal hayata açılan pencerelerinden biri olarak zevke dayalı yaşam biçiminin dünyevî alandaki en önemli timsallerinden biri hâline gelmektedir. Bu kitap meyhanenin bu yöndeki niteliklerini derli toplu bütünleyerek, maddî ve dünyevî hemen tüm yönlerine açıklık getirmesiyle alandaki önemli bir boşluğu doldurmuş olacağı aşikârdır.
MUHİBBÎ DÎVÂNI'NDA EĞLENCE MECLİSLERİ VE ÇEŞİTLİ UNSURLARI
Öz insanoğlunun en eski geleneklerinden biri olan eğlence gerek toplumsal / gündelik hayatın gerekse Divan şiirinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. şairler teşbih, istiare, mecaz, vb. sanatlar ile gündelik yaşamdaki eğlenceye dair unsurları şiirlerine yansıtmışlardır. Muhibbi " nin 16. asrın önemli şairlerinden ve Osmanlı Devleti " nin en önemli hükümdarlarından biri olması sebebiyle onun şiirlerine yansıyan eğlence meclisleri ve çeşitli unsurlarının incelenmesinin hem Osmanlı gündelik hayatının saray penceresinden görünüşü hem de Divan şiirinin toplumsal hayattan kopuk olmadığının bir kez daha gözler önüne serilmesi açısından önemli olduğu kanaatindeyiz. Muhibbî Dîvânı " nın Coşkun Ak tarafından yapılan neşrinde yer alan 3122 şiirde eğlence meclisleri ve bu meclislerin çeşitli unsurları ile ilgili beyitlerin taranması ve elde edilen toplam 1083 adet beytin incelenmesi ile oluşturulmuş olan bu makalede söz konusu unsurların hangi yönleri ile Muhibbî " nin şiirlerine yansıdığının tespit ve değerlendirilmesine çalışılmıştır.
OSMANLI EDEBÎ METİNLERİNE KULAK VERMEK: KULAK ETRAFINDA OLUŞAN BENZETME VE SÖYLEYİŞLER
Öz Klâsik Türk şiirinde kulak, hem gerçek hem de mecaz anlamlı terkip, deyim ve ata-sözlerinde şairlerin duygu ve düşünce dünyalarını yansıtmak için kullandıkları bir organdır. Şekil yönünden kulağın güle, sadefe, menekşeye, bazen bir kuyuya bazen de bir kadehe benzetilmesi yaygındır. Ayrıca şiirde kulak etrafında oluşan mecazî söyleyişlere yer veren şair, farklı söyleyişler yakalama çabası içerisine girmektedir. Bu makalede yaygın kullanımlar dışında Klâsik Türk şiirinde kullanılan kulak ile ilgili farklı benzetme ve söyleyişlere örnek beyitler verilecek ve söz konusu beyit-lerden yola çıkarak oluşturulan benzetmelerin anlam dünyası ortaya konmaya çalı-şılacaktır.
GELENBEVİ MEKTEB-İ İDADİSİ'NİN MİMARİSİ VE BAZI MEKÂNLARIN İLK KEŞFİ EVVEL İNŞAAT DEFTERİ
AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, 2023
to modern education and the idea of Ottomanism, ensured the implementation of the Maarif-i Umumiye Nizamnamesi. During this period, importance was given to the opening of rü diye, idadi and sultanates and their spread throughout the country. Gelenbevi School of Higher Education (Gelenbevi Mekteb-i dadisi), now known as Gelenbevi Anatolian High School, was established in 1910/11 and was raised to the level of Sultanate in 1913 /14. The building, which was devastated by the Sultanselim fire in 1918, was rebuilt in 1924. The place of idadis in the Ottoman education system is one of the most frequently studied topics in terms of content. However, in the 19th century Ottoman lands, there are few studies on the investigation of the idadi school buildings built with a method defined as a type project within the scope of architectural history. The original plan and façade drawings of the Gelenbevi School of Higher Education, which are the subject of this study, give an idea about the architect and civil engineer of the building, and also give an idea about the architect of the buildings of higher secondary schools. The construction notebook of the building contains detailed information such as the methods, techniques, materials and space descriptions used in the construction of the building. However, this construction book does not cover the entire building; it deals with the garden units, wet areas and some furnishing elements added later to the main spaces, as well as some of the remaining woodwork. Analysing the data of the construction book is also important in terms of giving an idea about the construction processes and other details of other idadi buildings built in the same period as in the case of Gelenbevi School of Higher Education. When the original plan and front drawings of the building and the construction book before the discovery are evaluated together, it is important in terms of obtaining information about the plan of Gelenbevi School of Higher Education, the materials used in the building and even the brand of the materials, architectural and engineering terms.