Kâşif Hamdi Okur, “Osmanlılarda Fıkıh Usûlü Çalışmaları (Hâdimî Örneği), İstanbul: Mizan Yayınevi, 2010, 254 sayfa”, Usûl: İslâm Araştırmaları, 2009 (11), 155-162. (original) (raw)

Osmanlı Ulemasının Fıkıh Usulü Çalışmalarına Katkısı: Hasan Çelebi ve Telvîh Hâşiyesi Örneği

Trabzon İlahiyat Dergisi, 2019

Öz Klasik Dönem Osmanlı Düşüncesini şekillendiren en önemli ilimlerden bir tanesi de fıkıh usulüdür. Bu dönem ulemasının fıkıh usulü telifatına bakıldığında Şadrüşşerîa’nın et-Tenkîh ve et-Tavzîh adlı çalışmalarını merkeze alan eserlerin fazlalığı göze çarpar. Bu noktada mezkûr eserler üzerine ve Teftâzânî tarafından kaleme alınan et-Telvîh adlı hâşiye, ulemanın kendini ifade ve ilmî olgunluğunu ispat imkânı bulduğu bir metin olarak pek çok çalışmaya konu olmuştur. Hasan Çelebi de dönemin medreselerinde okutulan temel metinlerin neredeyse tamamı üzerinde çalışma yapmış kalem erbabı bir ilim adamıdır. Bunlardan bir tanesi et-Telvîh olup 885/1480 yılında tamamlanarak Sultan II. Bâyezid’e takdim edilmiş; dönemin bazı âlimleri tarafından dikkatle incelenip takdirlerini kazanmış bir eserdir. İlgili eser ve yazarı, Osmanlı usul düşüncesine dair önemli tespitlere imkân aralayacağı düşünüldüğünden çalışmanın ana konusu olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: İslam Hukuku, Osmanlı Dönemi Fıkıh Usulü, Sadrüşşerîa, et-Telvîh, Hasan Çelebi. The Contribution of the Ottoman Scholars to the Study of Usūl al-Fiqh: Sample of Hasan Çelebi and the Annotate of al-Talwīh Abstract One of the most important sciences that shape the Classical Period Ottoman thought is undoubtedly Usūl al-Fiqh. When the works of the Ottoman scholars of that period on Usul al-Fiqh are considered, it is seen that there are too many works inspired by the books named al-Tanqīh and al-Tawdīh by Sadrusharı̄ah. In this context, the annotate named al-Talwīh and written by al-Taftāzānī on the aforementioned works has become the subject of much annotates due to being a text in which scholars have the possibility to express themselves and to prove their scientific maturity. Hasan Çelebi was a scholar who had studied almost all of the basic texts taught in the madrasas. al-Talwı̄h, one of these texts, was completed in 885/1480 and presented to Sultan Bayezid II. This work was carefully analyzed and appreciated by some scholars of the period. The related work and its author has been determined to be the main subject of the study because it is thought to provide important findings related to the thought of Ottoman principles. Key Words: Islamic Law, Fiqh of the Ottoman Period, Sadrusharīah, al-Talwı̄h, Hasan Çelebi.

Murtaza Mutahharî. İslâmî İlimlere Giriş 3/ Fıkıh Usûlü ve Fıkıh. Çev: Naci Korkmaz. İstanbul: Önsöz Yayınları, 2020.

Turkish Journal of Shiite Studies, 2021

Murtaza Mutahharî son dönem Caferî âlimlerindendir. İran Devriminin en etkili isimlerinden biridir. O, siyasi yönünün yanında ilmi kişiliğiyle de öne çıkmıştır. Özellikle felsefe ağırlıklı çalışmaları vardır. Elli küsür esere imza atmıştır. Üç seri halinde basılan İslâmî İlimlere Giriş (Aşina-i bi Ulûmi İslamî) kitapları, Tahran Üniversitesi İlahiyat ve İslâmî İlimler Fakültesi birinci ve ikinci sınıf öğrencileri için hazırlanmıştır. Bu serinin birincisi Mantık ve Felsefe, ikincisi Kelam-İrfan ve Hikmetü’l- ‘Ameliyye, üçüncüsü Fıkıh Usûlü ve Fıkıh konularını ihtiva etmektedir. İnceleme konusu edindiğimiz kitap üçüncü seri kitabıdır. Bu kitapta Mutahharî, usûl ve fıkıh tarihi ile konularını efradını cami ve anlaşılır bir dille açıklamıştır. “Ülkemizde Câferîyye/İmamiyye mezhebi âlimlerinin usûlü fıkh ve fıkhı hakkında genel ve kapsayıcı bilgi edinmek isteyen araştırmacıların Türkçe’de ilk başvurması gereken kaynaktır” denilirse yeridir. Çünkü bu alanda ulaşabildiğimiz kaynaklar arasında müstakil olarak basılan ilk ve tek kitaptır.

Osman Bayder. El-Hidâye: Bir Fıkıh Metninin Hanefî Geleneğe Etkisi. İstanbul: Hacıveyiszade İlim ve Kültür Vakfı Yayınları, 2020, 195 sayfa.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021

Klasik eserlerle olan irtibatımız arttıkça klasiklerin nasıl klasikleştiği konusuna olan ilgi ve merakımız da derinleşiyor. Özellikle Hanefî fıkıh literatürünün klasik hüviyetini kazanmış bazı örnekleri, sâir kitaplardan daha fazla ilgi görmüş, birçok çalışmaya konu olmuştur. Mâverâünnehir bölgesi fakihlerinden Ali b. Ebî Bekir el-Merğînânî'nin (ö. 593/1197) el-Hidâye şerhu Bidâyeti'l-mübtedî isimli eseri de üzerine şerh, haşiye, ta'lîk türlerinde yüzün üzerinde çalışma yapılmış bir klasiktir. Osman Bayder, el-Hidâye: Bir Fıkıh Metninin Hanefî Geleneğe Etkisi adlı kitabında Merğînânî'nin meşhur eserinin kendinden sonraki Hanefî geleneğe etkisini incelemektedir. Kitap üç bölümden oluşmaktadır. Kitaptaki yol haritasını ve izlenen yöntemi bölümler özelinde açıklayan detaylı bir giriş bölümü barındırmayan eserin "Öz Söz"ünde yazar, kitaptaki hedefini ve kitabın inceleme alanını şöyle belirtmiştir: "Bu çalışma Hidâye'nin Hanefî literatürü açısından önemini ve sonraki döneme etkisini incelemektedir" (s. 8). Birinci Bölüm' de standart bir âlim biyografisinin aktarımı yerine Merğînânî'nin yer aldığı gelenekten, içinde bulunduğu ilmî çevreden bahsedilmiş ve mezhep içindeki konumu ile içtihat derecesi tartışılmıştır. Bu bölümde müellifin hayatına dair kitabın iddiasını desteklemeyecek bilgilerin bulunmaması kitap için artı olsa da Merğînânî'ye ait eserlerin tamamının burada verilmemesi eksiklik olarak değerlendirilebilir. Ayrıca bazı eserlerin zikredildiği yerde Merğînânî'nin Muhtârâtü'n-nevâzil isimli eseri sehven Muhtârâtu'z-Ziyâdât olarak verilmiştir (s. 19). Zira kaynaklarda Merğînânî'ye böyle bir eser nispet edilmemektedir. Yazar bu bölümde, Merğînânî'nin Hanefî füru fıkhı açısından konumunu tartıştıktan sonra onun mezhebin usulündeki önemini de önemli usul ve kelam kitaplarının aktarım silsilelerini inceleyerek göstermeye çalışmıştır.

Fıkhi Hükümlerde Hikmet Boyutu Kaffâl eş-Şâşî Örnegi

Fıkhi Hükümlerde Hikmet Boyutu Kaffâl eş-Şâşî Örnegi, 2016

Kaffâl Mehâsinü’ş-Şerîa isimli eserinde şer’î hükümlerin vaz’ına esas teşkil eden hikmetlerin tespit ve izahına çalışmış ve Şâfiî fıkıh sistematiği çerçevesinde furû-ı fıkhın tamamını bu açıdan okumaya tabi tutmuştur. Böylece Kaffâl, hükmün zahirî yönü ile derûnî yanı arasındaki ilişkiyi gözler önüne sermeye çabalamış, bu yönlerden birini devre dışı bırakan yaklaşımları kabul edilebilir bulmamıştır.

"Klâsik Şerh Geleneğinde Üslûp Kasîde-i Bürde Örneği", Kenan Mermer, Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 23/3 (Aralık 2019 Fuat Sezgin Anısına): 1431-1436.

"Klâsik Şerh Geleneğinde Üslûp Kasîde-i Bürde Örneği", Kenan Mermer, Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 23/3 (Aralık 2019 Fuat Sezgin Anısına): 1431-1436., 2019

Öz: Türkçe tasavvufî şiirler dâhil olmak üzere Klasik Türk Edebiyatında genel hatlarıyla; Mes-nevî ve Kasîde-i Bürde, Arapça ve Farsça gazel, kasîde, mesnevî vb. nazım şekliyle söylenmiş manzûmeler, lugazlar, özellikle Hâfız, Şevket-i Buhârî, Örfî-i Şirâzî gibi İranlı şairlerin Dîvân'ları gibi pek çok tür ve şekildeki kaynak metinlere şerhler yapılmıştır. Bunun yanı sıra özellikle XIX. yüzyıl ve sonrasında şerh olgusunun bazı problemli, tartışmalı ya da aydınlatıl-ması gerekli yönleri ilmî/bilimsel olarak da ele alınmıştır. Bu bağlamda değerlendirmeye tabi tutulan eser, yazarının kendine has dil ve üslubuyla; Türk Edebiyatı Şerh Geleneğinin başat aktörü "şârih" ve belâğat ve fesâhat açısından onun "üslûbu" konusuna, Bûsîrî'nin defalarca şerh ve tercüme edilen Kasîde-i Bürde adlı na't-ı şerîfi örnekleminde ışık tutmaktadır.

Fıkıh Usûlü Açısından Taklîd

Özet Taklîd, İslâm Hukuk Usûlünde tartışılan önemli hususlardan birisidir. Araş-tırmanın konusu olan taklîd, delilsiz olarak başkasının görüşüne tabi olmak şeklinde yapılan tanımıyla, sebepleriyle ve çeşitleriyle İslâm inanç ilkelerine ve fıkhına olan et-kisiyle önemli bir konudur. Taklîdin tartışılması, içtihadın tartışılması kadar uzun bir geçmişe dayanır. İslâm usûlüne dair yazılan eserlerde önemli bir mevkiyi işgal eden taklîd, genelde içtihad kadar üzerinde durulmamıştır. Bu makale bir bakıma bu açığı gidermeye yöneliktir. Anahtar Kelimeler: Taklîd, İslâm Hukuku, İçtihad Abstract Repitition According to Islavamc Law Methodology Repetition, is one of the important issues discussed in Islamic Law. The research subjetc the repetition, in the form of definition, as the devoid of any evidence of being subject to someone else's opinion, variety of purposes and principles of the Islavamc faith and the influence ofjurispru-dence an important issue. Discussion of repetition, so long a time is based on discussion of ijtihad. Works written about Islavamc Law, the occupying an important position on the repetition generally is not addressed as ijtihad. This article is intended for a way to resolve this vulnerability. Giriş İctihad, tarih boyunca müslümanların din ve dünya yaşantılarında hayatın bir gerçeği olduğu gibi, taklîd de hayatın bir gerçeğidir. Günlük hayatta içtihad gerektiren birçok durum mevcuttur. İçtihat ise her müslümanın yapabileceği bir faaliyet değildir. İçtihat etmek, kişide, alet ilmine sahip olmak, ictihat melekesine sahip olmak gibi belli bir takım şartlar bulunmasını gerekli kılar. Bir bakıma içtihadın zıttı sayılan taklîd ise içtihad etme melekesinden yoksun müslümanın günlük hayatıyla ilgili olarak içtihada nazaran ibadet yaşamında daha fazla yer tutar. Zira, içtihadın sadece fıkıh ilminde ileri bir seviyeye ulaşmış fakihlere has olması, şartlarının ağır olması, taklîdi müslümanların ibadet hayatı için kaçınılmaz bir olgu kılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı, kimler taklîd edebilir, kimler ictihatla kendi görüşlerine göre hareket edebilir; taklîdin caiz olup olmadığı hususlar fakihler arasında ihtilaflı konulardandır. Bu tartışmaların, taklîdi fıkıh usûlünde ayrı bir başlık altında incele