MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANLARIMIZDAN: DENİZLİ MÜFTÜSÜ AHMET HULUSİ EFENDİ (original) (raw)

MİLLÎ MÜCADELE'DE KUVVACI BİR MÜFTÜ: HAYMANA MÜFTÜSÜ AHMET VEHBİ EFENDİ

Atatürk Yolu Dergisi, 2019

ÖZ Mondros Mütarekesi sonrasında, ayrışmış gibi görünmelerine rağmen aralarında sadece işlev ayrılığı bulunan eşraf, esnaf, asker, bürokrat, din görevlileri ve geniş halk kitlesi içinden bir kesim,-geleneksel düşüncenin de etkisiyle-Padişah ve İstanbul Hükümetinin yanında yer alırken, aynı grupların içindeki başka bir kesim ise Millî Mücadele'den yana olup etkin görevler üstlendiler. Milli Mücadelenin yanında yer alarak işgal ve esarete karşı çıkan Türk milleti, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde birlik olmuş ve "Ya İstiklal Ya Ölüm" parolasıyla bağımsızlık mücadelesine girişmişti. Bu mücadele içerisinde, Kütahya-Eskişehir Savaşlarının sonunda geri çekilen Türk ordusunu takip eden Yunanlılar işgal bölgesini Haymana'ya kadar genişletmiş, özellikle Sakarya Savaşı'nda Haymana milletin kaderinin yazıldığı yer olmuştu. Milli Mücadelede milli liderin rüyasını gerçeğe dönüştüren, bozkırdaki diriliş Ankara şehri ise, bu dirilişe yön veren yerel liderlerden biri de Haymana müftüsü Ahmet Vehbi Efendi'dir. Haymana'da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurularak Ankara'nın yanında yer alındığında Cemiyet başkanı Müftü Ahmet Vehbi Efendi'dir. Şeyhülissam Dürri-zade Abdullah Efendi tarafından Anadolu'daki milli hareketi engellemek amacıyla verilen fetvaya karşı Anadolu halkının tek ses tek yürek olarak İstanbul'a karşı sesini duyurduğu, yerini açıkladığı Ankara fetvasında da Ankara Müftüsü Börekçizade Mehmet Rıfat Efendi yanında, Haymana Müftüsü Ahmet Vehbi Efendi'nin imzası vardır. İstanbul'da Sadarete, Meclisi Mebusan'a ve işgal kuvvetlerine çekilen protesto telgraflarında yine onun imzası vardır. Bu nedenle, çalışmamızda Milli Mücadele yıllarında Haymana'da önemli hizmetlerde bulunan din adamlarımızdan Haymana Müftüsü Ahmet Vehbi Efendi ve dönemde yaşanan olaylar bir bütün olarak ele alınacaktır.  Bu makale, 2017 yılında düzenlenen İkinci Uluslararası Sakarya Meydan Muharebesi ve Haymana Sempozyumu'nda gerçekleştirilen sözlü sunumun hem metne eklenen cümle ve paragraflarla, hem de metin altı dipnot ve açıklamalarla gözden geçirilip genişletilmiş halidir.

HARPUT ULEMASINDAN BİLİNMEYEN BİR ÂLİM: DELLALZÂDE MÜFTÜ HACI MEHMET EFENDİ

DİYALEKTOLOG, 2019

ÖZET Tarihin her döneminde önemli bir yerleĢme merkezi olan Harput, bölgesinin bir ilim ve irfan yuvası olmuĢtur. Bu yönüyle Harput‟tan yüzyıllar boyunca birçok manevi Ģahsiyet, ilmi ve edebi Ģahsiyet, bestekâr ve müzisyen, askeri ve siyasi Ģahsiyet yetiĢmiĢtir. Harput‟un yetiĢtirdiği ilmi ve manevi Ģahsiyetlerden biride Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi‟dir. Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi, 1805 yılında Harput‟ta doğmuĢtur. Harput ve Ġstanbul‟daki tahsil hayatından sonra Harput‟ta Süleyman PaĢa Medresesi müderrisliğine tayin edilmiĢtir. Müderrislik görevinin yanı sıra uzun yıllar Harput ve Mamuretülaziz Vilâyeti Müftülüğü görevinde bulunmuĢtur. Bu arada birçok talebe yetiĢtirmiĢtir. Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi, 1900 yılında Harput‟ta vefat etmiĢtir. Bu çalıĢmada, XIX. yüzyılda Harput‟ta yetiĢen en önemli müderris ve müelliflerden biri olan Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi‟nin hayatı, eserleri ve onun Harput uleması içindeki yeri ele alınmıĢtır. Anahtar Kelimeler: Harput, Medrese, Müderris, Müftü, Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi AN UNKNOWN SCHOLAR FROM THE HARPUT CLERĠAL: DELLALZADE MÜFTÜ HACI MEHMET EFENDĠ ABSTRACT Harput, which is an important settlement center in every period of history, has been a science and wisdom nest of its region. From Harput, which a distinguished example of Turkish culture, many spiritual personalities, scientific and literary figures, composers and musicians, military and political figures have been trained throughout the centuries. One of the scholarly and spiritual figures trained by Harput is Dellalzâde Mufti Hacı Mehmet Efendi. Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi was born in 1805 in Harput. After his life of education in Harput and Istanbul. He was appointed as a professor of Suleyman Pasha Medrese in Harput. In addition to his duty as a professor, he served as the Mufti of Harput and the Mamuretülaziz Province for many years. Meanwhile, he has trained many students. Dellalzâde Mufti Hacı Mehmet Efendi died in 1900 in Harput. In this study, it wil be tried to explain the life of Dellalzâde Mufti Hacı Mehmet Efendi, one of the most important professors and writers who grew up in Harput in the 19th century, and his place in the Harput Clerical. Keywords; Harput, Madrasah, Professor, Mufti, Dellalzade Müftü Hacı Mehmet Efendi.

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ’IN HİKÂYELERİNDE, MİLLİ DUYGU ÇERÇEVESİNDE, BİR MİLLİ ÜSLÛP DENEMESİ

Anlatımın doğru yapılması için o dilin özellikleri ve ince ayrıntıları bilinmelidir. Dile ait unsurların doğru bir şekilde kullanımı edebi eserlerde kendini gösterir. Edebi metnin gereği gibi çözümlenmesi etkili bir okuma sayesinde gerçekleşir. Metnin çözümlenmesi esnasında nasıl bir okumanın yapılacağının bilinmesi, metnin dile ait unsurları arasındaki anlam yapılarının belirlenmesi için metin bilim ve üslûp bilimin yöntemlerinden yararlanmak gerekir. Yazara ve buna bağlı olarak metne ait olan üslûp, aslında millete ait olan üslûbun bir parçası ya da temsilcisi durumundadır. Millete ait olan üslûp özelliği milli üslûp tanımıyla karşılanır. Milli üslûp özelliklerinin tespit edilmesi, herhangi bir konunun aktarılmasında o dile ait yapı unsurlarının belirlemesini sağlayacağı gibi, o dili konuşan fertlere düşüncelerini aktarmada ve iletişim kurmada kolaylık sağlar, onların okuma becerilerine geliştirir.

DENİZLİ MİLLETVEKİLİ MAZHAR MÜFİT KANSU

Türk siyasi hayatının önemli simalarından biri olan Mazhar Müfit Kansu, Mülkiye Mektebi mezunudur. Meslek hayatına öğretmen olarak başlamış, eğitim kurumlarında üstlendiği idari görevlerden sonra, kaymakam, mutasarrıf ve valilik görevlerinde bulunmuştur. Mütareke döneminde Bitlis valisi iken bu görevinden istifa etmiştir. Sivas Kongresi’nde Heyet-i Temsiliye üyesi seçilen Mazhar Müfit Bey, Milli Mücadele döneminin çekirdek yönetim kadrosunda yer almış, Mustafa Kemal Atatürk ve diğer önemli şahsiyetler ile birlikte hareket etmiştir. Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda ve ilk Büyük Millet Meclisi’nde Hakkâri milletvekili olan Mazhar Müfit Kansu, Anadolu’nun yabancı işgalinden kurtarılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması yolunda atılan ilk adımlarda da önemli roller üstlenmiştir. Mazhar Müfit Kansu, Milli Mücadele döneminin ve Türk siyasi tarihinin seçkin simalarından biri olduğu kadar Denizli siyasi tarihi bakımından da önemli bir şahsiyettir. Çalışmamıza konu olan ve Mazhar Müfit Kansu’nun hayatının önemli bir kesitini oluşturan Denizli milletvekili olarak faaliyet gösterdiği 1923- 1939 yılları, aynı zamanda yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumsallaşma sürecidir.

MİLLİ MÜCADELE'DE AYDIN VE ÇEVRESİNDEKİ EFELERİN HİZMETLERİ

Efeler had led the local resistance detachments established after the occupation of Izmir on May 15, 1919 and the massacres during the occupation. The zeybek guards, who had become the armed force of the Kuvayi Milliye, had become the protectors of the people instead of the army, which had been rendered passive in accordance with the Armistice of Mudros. In the Aydin district, 57. The efes, who gathered volunteers under the guidance of divisional officers and started to fight the invaders, prevented the expansion of the occupation with the raids they carried out and enabled the people to join the resistance fronts. In this study, the contributions of Aydın and the efes around him to the National Struggle will be transferred within the scope of available sources and memories.

AMASYALI ÂKİFZÂDE ABDURRAHİM EFENDİ VE “MİR'ÂTÜ'N-NÂZIRÎN” ADLI ESERİNDEKİ TASAVVUFÎ GÖRÜŞLERİ

ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU - INTERNATIONAL AMASYA SCHOLARS’ SYMPOSIUM - 21-23 NİSAN 2017 ● AMASYA

İlk çağlardan beri muhtelif medeniyetlere ev sahipliği yapan Amasya, Anadolu coğrafyası üzerinde yer alan en köklü şehirlerden biridir. Amasya‟nın tarihî dokusuna bakıldığında, mezkûr kentte çok sayıda ilim, fikir sanat ve devlet adamının yetiştiği anlaşılmaktadır. Bu anlamda Osmanlı Devleti‟nde XVIII. Yüzyılın sonu ile XIX. Yüzyılın başında yaşayan Âkifzâde Abdurrahim Efendi muallim, mütefekkir ve mutasavvıf yönü ile Amasya‟nın yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden biridir. Bu çalışmada, eserleri ve icrâ ettiği görevleri ile iyi bir ilmî birikime sahip olan Âkifzâde Abdurrahim Efendi ve onun tasavvufa dair kaleme aldığı Mir„ âtü‟n - N âzırîn adlı eseri tanınmaya çalışılacaktır. Bu amaca yönelik olarak ele alınan bildiri metni, giriş ve iki bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde Âkifzâde Abdurrahim Efendi‟nin hayatı ve eserlerine, ikinci bölümde ise Mir„ âtü‟n - N âzırîn ‟deki tasavvufî görüşlerine yer verilecektir. Sonuç kısmında ise konuyla ilgili bir değerlendirme yapılacaktır/ Amasya has hosted several civilizations since ancient times, and is one of the most profound cities located on the Anatolian geographical area. When the historical tissue of Amasya is considered, it is understood that many statesmen, men of letter and men of art were raised in this city throughout history. In this context, Âkifzâde Abdurrahim Efendi, who lived in late XVIII. Century and early XIX. Century in the Ottoman State, comes to the forefront as a teacher, thinker, and Sufi raised in the city of Amasya. Âkifzâde Abdurrahim Efendi, who had a good scientific knowledge compilation with his works and duties, and his work “ Mir‟âtü‟n - Nâzırîn ”, which was written by him on Sufism, will be introduced in this study. The review, which will be designed in agreement with this purpose, will consist of an Introduction and two subsequent sections. In the first section, the life and works of Âkifzâde Abdurrahim Efendi will be included, and in the second section, his sufic viewpoints written in M ir‟âtü‟n Nâzırîn will be included. In the Conclusion section, a general evaluation will be made about the study topic.

HÂKİM MEHMED EFENDİ'NİN "HECSÜ'L-HÂCİS VE HEMSÜ'N- NÂ' İS" ADLI LÛGATI (İNCELEME-TENKİTLİ METİN) YÜKSEK LİSANS TEZİ

Ocak, 2021, 171 sayfa Kelime anlamı itibariyle bir dilin bütün sözcük ve deyimlerini veya belli bir alandaki kelimelerini, belli bir dönemde kullanılmış olan sözcük ve deyimlerin abece sıralamasına uygun verilerek, anlamların açıklandığı ve başka dillerdeki karşılıklarını gösteren eserlere sözlük denilmektedir. Kültür ve medeniyetimizde kendisine önemli bir yer edinen sözlükler, bir milletin edebî hafızası konumunda olmakla birlikte Türk kültür ve edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Bu sözlüklerden bir tanesi de 18. yüzyılda tercüme yoluyla hazırlanan ve tasavvuf edebiyatı için önem arzeden "Hecsü'l-Hâcis ve Hemsü'n-Nâ'is"tir. Bu çalışmanın amacı, 18. yüzyılda yaşamış şair/ tarihçi/ devlet adamı Hâkim Seyyid Mehmed Efendi'nin "Hecsü'l-Hâcis ve Hemsü'n-Nâ'is" adlı tercüme eserinin ilmî yöntemlere göre hazırlayarak sözlükçülük alanında yapılcak olan çalışmalara kaynaklık edebilecek bir metin oluşturmaktır. İyi düzeyde Arapça ve Farsça bilen Seyyid Mehmed Efendi'nin İbnü'l-Arabî'den çevirdiği eser, tasavvufî terimleri ihtiva etmesi ve manzummensur bir şekilde hazırlanması açısından dikkat çekicidir. Her meslek erbabının bir dili olduğu gibi tasavvuf erbabının da kendine özgü bir dili mevcuttur. Sûfilerin kendi aralarında anlaşılabilir bir dil ağı oluşturmaları ve buna önem vermeleri tasavvuf cereyanı açısından önem arzetmektedir. Çalışmamızı oluşturan tasavvufî ıstılâhlar işte bu dil ağı içerisinde kendine yer edinmiş terimlerden müteşekkildir. Eserde yer alan tasavvufî terimleri tasavvuf literatürüne kazandırmak ve sözlükçülük geleneğine bakıldığında alışılmışın dışında ii hazırlanmış olan bu sözlükde kullanılan metotun ilim dünyasına tanıtılması önemli bir husustur. Yapılan bu çalışmada Türk Sözlükçülük Gelenği, Osmanlı Sahasında Sözlükçülük Geleneği, Cumhuriyet Sonrasında Sözlükçülük Geleneği ile Cumhuriyet Dönemi Taavvufî Sözlükler hakkında genel bilgiler verilmiştir. Akabinde Hâkim Seyyid Mehmed Efendi'nin hayatı, edebi kişiliği ve eserlerine değinilmiştir. Üç nüshası tespit edilen eserin, İstanbul Millet Kütüphanesi Ali Emiri nüshası müellif hattı olması sebebiyle karşılaştırılmalı metinde ana nüsha olarak temel alınmış ve ilmî transkripsiyon sistemine uygun olarak günümüz Latin harflerine aktarımı yapılmıştır. Karşılaştırmalı metin hazırlandıktan sonra eser, şekil ve muhteva açısından incelemeye tâbi tutulmuştur.