IRAK DEĞERLENDIRMESI TÜRKMENLERIN DURUMU VE 2021’DEN BEKLENTILER (original) (raw)
Related papers
TÜRKİYE’DEKİ YEREL VERGİLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME: 2006-2021 DÖNEMİ
SOSYAL BEŞERİ VE İDARİ BİLİMLER ALANINDA ULUSLARARASI ARAŞTIRMALAR XIII, 2023
Copyright © Bu kitabın Türkiye'deki her türlü yayın hakkı Eğitim Yayınevi'ne aittir. Bütün hakları saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre kitabı yayımlayan firmanın ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik/mekanik yolla, fotokopi yoluyla ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayımlanamaz.
ORTADOĞU DENKLEMİNDE IRAK TÜRKMENLERİ VE GELECEĞİ
Irak Türkleri, bugün Irak topraklarında yaĢayan milletler içerisinde yaklaĢık üç milyon nüfusu ile üçüncü sırada yer almaktadır. Dünyanın üçüncü büyük petrol rezervine sahip olan Irak, geçmiĢte olduğu gibi günümüzde de Avrupa Devletleri ve ABD"nin güç mücadelelerine sahne olmuĢtur. Uzun yıllar diktatörlükle idare edilen, savaĢlarla ve iç karıĢıklıklarla uğraĢan Irak"ta, Türkmenlerin hayatı da, ülkenin kaderiyle özdeĢleĢmiĢtir. Ancak, en fazla kenara itilen ve ötekileĢtirilmeye çalıĢılan millet Türkmenler olmuĢtur.
2018 YILINDA TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ
2018 Yılında Türkiye-İran İlişkileri , 2018
Türkiye 21. yüzyılda yükselen bir güç olarak ortaya çıkmış ve bölge jeopolitiğinin şekillenmesinde giderek belirleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Türkiye’nin Ortadoğu politikaları kapsamında son on yıldır İran’la geliştirdiği ilişkiler, küresel sistemdeki güç merkezlerini sarsabilecek bir kapasiteye ulaşmıştır. İran uzun yıllardır devam eden uluslararası yaptırımlar nedeniyle bölgede yalnızlaşmamak adına Türkiye’yi önemli bir partner olarak seçmiştir. Fakat Arap Baharı sonrası özellikle Arap yarımadasında giriştiği istikrarsızlaştırıcı faaliyetler nedeniyle Tahran, Türkiye’nin güvenini kazanmayı başaramamıştır. 1990’lı yıllarda Türkiye-İran ilişkilerine siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarında rekabet, çatışma ve güven bunalımı hâkim olmuştur. 2002-2010 yılları arasında ikili ilişkilerde yumuşama, karşılıklı anlayış ve uzlaşının görülmeye başlandığı bir süreç olmuş, güvenlik başta olmak üzere ekonomik ve siyasi ilişkilerde işbirliğinin temelleri atılmıştır. 2010-2013 yılları bölgesel krizlerle birlikte tarafların birbirleriyle açıktan rekabet ettikleri bir dönemi ifade etmiştir. Kasım 2010 tarihinde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) düzenlediği Lizbon Zirvesi sonrası ortaya çıkan kriz, 2011 yılının Şubat ayında Suriye’de ayaklanmaların patlak vermesiyle daha da derinleşmiştir. Suriye Krizi, Türkiye ve İran’ın bölgede ilk kez ve doğrudan karşı karşıya geldiği bir çatışma ortamı olmuştur. Ankara ve Tahran arasında 2013-2017 yılları ikili münasebetlerin restore edilerek yeniden geliştirilmeye çalışıldığı bir periyot olmuştur. Siyasi ilişkilerde kısa süre zarfında işbirliği trendi yakalanmış ve taraflar bölgesel rekabet ile işbirliği sürecini eş zamanlı yürütebilmeyi öğrenmişlerdir. Bu dönemde iki ülkenin en önemli kazanımı; Suriye meselesinde Astana Müzakereleriyle bir araya gelmeyi başarmak olmuştur. 2018 yılında Türkiye-İran ilişkilerinde yaşanacak muhtemel zorluklar; Suriye meselesi ve Türkiye’nin terör operasyonları, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile olan ilişkiler ve Irak seçimleri ile nükleer anlaşmabalistik füze krizi ve İran protestolarıyla gündeme gelen İslami yönetimin geleceği gibi konularıdır. İşbirliği fırsatları ise; Astana Müzakereleri ve Soçi Zirveleri, bölgesel güvenlik, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ortadoğu planına karşı mücadele ve ekonomi başlıklarıyla özetlenebilir.
Irak’ta yaşanan her önemli gelişme bu ülkenin asli unsurlarından olan Türkmenleri de doğrudan etkilemektedir. Özellikle Irak’ın çalkantılı tarihi boyunca yaşadığı inişli çıkışlı dönemlerde maruz kaldıkları uygulamalar Irak Türkmen toplumu ile ilgili karamsar bir tablo ortaya koymuştur. Arap milliyetçisi politikalar, ülke içinde diğer etnik gruplara karşı güvensizlik olarak kendini gösterirken, 1946’da Gavurbağı ve 1959 Kerkük olaylarında olduğu gibi doğrudan Türkmenleri hedef alan şiddet uygulamaları da yaşanmıştır. Ancak Irak Türkmenleri için en önemli toplumsal kırılmalar, Saddam Hüseyin idaresinin 1990’daki Kuveyt işgali ile başlayan izolasyon sonrasında başladı. Uluslararası ambargo ve peşi sıra gelen savaşlar Irak’ta büyük bir yıkım ve çözülme getirirken, Türkmenler için çok daha zorlu bir dönemi başlattı. 1991 Körfez Savaşı, 2003 Amerikan işgali, 2006 sonrası Irak iç savaşı, 2013’ten itibaren DAEŞ katliamları ile kendini gösteren kaos sürecinde Iraklı Türkmenlerin en önemli sığınağı Türkiye oldu. Bu çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk olarak Irak’ta Türkmen varlığı ve yerleşim bölgeleri hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Irak Türkmenlerinin kaynaklarda geçen tanımı, Irak’taki varlıkları ve yaşadıkları coğrafyalar hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Böylece Irak Türkmenleri hakkında ana vatanlarındaki yaşam ve kültürleri hakkında genel bilgilerin oluşturulması hedeflenmiştir. İkinci olarak Irak Türkmenlerinin siyasal yapılanmaları üzerinde durulmaya çalışılmıştır. 1920’den itibaren karşılaştıkları sıkıntılar, maruz kaldıkları katliamlar incelenmiştir. Yaşanılan acı olaylar sonrasında birlik içerisinde hareket etmeleri için kurdukları siyasi yapılar incelenmiştir. Günümüze kadar sürecek olan siyasi mücadelelerinde 2015 yılı itibarıyla Irak parlamentosundaki milletvekili sayıları güncel olarak verilmiştir. Yine bu bölümde 2003 yılında Amerika’nın Irak’ı işgali ile oluşan sözde demokrasi ortamı içerisinde Türkmenlerin siyasi mücadeleleri ve Irak siyaseti içerisindeki rollerine değinilmiştir. Son olarak Türk dış politikasında Irak Türkmenlerinin konumu tartışılmıştır. “İki ülke arasındaki ilişkilerde Irak Türkmenlerinin yeri nedir?” sorusuna cevap aranmıştır. Dönemsel olarak incelenen Türk dış politikasında 2015 yılına kadar icra edilen politikalar ele alınmış, dönemin getirdiği şartlar dâhilinde incelenmeye çalışılmıştır.
TÜRKİYE’DE İHRACAT ÇEŞİTLENDİRMESİ VE BÜYÜME İLİŞKİSİ
The main purpose of this study was to examine the relationship between economic growth and export diversification in Turkey. For this purpose, unit root test used to test stationary of time series and the Granger causality test has been tested to find presence and direction of the relationship between variables. Export dataset that needed to determine the level of diversification has been taken from UNs Foreign Trade Database. Other macroeconomic variables has been taken from the WDI Database. According to the results in the period between 1962 and 2008 of Turkey, there is casual relationship from economic growth towards export and also from export towards export diversification but contrary to expectations there is no casual relationship between export diversification and economic growth. Keywords: Export, Export Diversification, Economic Growth JEL Code: F13, F14
Bu raporun içeriğinin telif hakları ORSAM'a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM'ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır. Tarihçe Türkiye'de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum, çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır. Ortadoğu'ya Bakış Ortadoğu'nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkûm edilmemelidir. Ortadoğu ülkeleri, halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak potansiyele sahiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik haklarına, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek ulusal ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu'daki sorunların kavranmasında adil ve gerçekçi çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir. Sözkonusu çerçevede, Türkiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı katkılarını sürdürmelidir. Cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam etmesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendirebilmesi, bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir. Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM'ın Çalışmaları ORSAM, Ortadoğu algılamasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kavranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM, bölgesel gelişmeleri ve trendleri titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM; web sitesiyle, aylık Ortadoğu Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye'de konuk edilmesini kolaylaştırarak, bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır.
2003'TEN SONRA IRAK'TAKİ IRAN'IN SİYASİ HEDEFLERİ
After the Islamic revolution in 1979, the Islamic Republic of Iran, as a regional power, formulated its political goals differently. The Iranian political goals are inconsistent with the western countries especially, the United States, and other countries in the region. One of the countries in which Iran had severe struggle with was Iraq under the Baathist party. But after changing the Baathist regime by the United States and its allies, many problems between Iran and Iraq ceased to exist. Therefore, for the Iranians, removing the Baathist regime by the US was a positive turning point, as since 2003 Iraq became one of the Iranian allies. Additionally, the Iranians are unwilling to see a new and strong Iraq challenging to them. Moreover, Iran wanted to challenge the American forces in Iraq and supported withdrawal of coalition forces from that country in order to allow Iran to play a major role in the Iraqi political process as well as using Iraq as a gateway to spread its influence in the region. Key Words; Iran, Iraq, The Toppling of Ba'ath Regime, US. Intervention In Iraq, Political Targets.