Kur'an ı Kerim bağlamında psiko sosyal açıdan şirk olgusu (original) (raw)

Kur'an'da Psikolojik Şiddet

Kur'an'da Psikolojik Şiddet, 2021

Kur'an, b rçok sûrede nkârcıların peygamberlere ve mü'm nlere yaptıkları ş ddetten bahsetmekted r. İlg l âyetler ncelend ğ nde bu ş ddet n büyük oranda ps koloj k ş ddet olduğu görülecekt r. İnkârcılar, peygamberler n şahs yetler ne yönel k olarak yalancı, s h rbaz, kâh n ve mecnun g b hakaretler le başladıkları ps koloj k ş ddet g derek arttırmışlar ve hede er ne ulaşamayınca da f z kî ş ddete başvurmuşlardır. Peygamberlere yönel k f z kî ş ddet, onların yaşamları le sınırlıyken, ps koloj k ş ddet bell b r zaman d l m yle sınırlandırılamaz. Peygamberler n k ml k ve k ş l ğ ne yönel k ps koloj k ş ddet n olumsuz etk ler , olayların b zzat şah tler kalmadığı ç n onların yaşadığı dönemden uzaklaşıldıkça çok daha artab lmekted r.

Kur’An Ve Tari̇hselli̇k: Beşeri̇ Eylemi̇n Toplumsal Siniri

Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015

This study deals with the relationship between the Quran and historicism. It tries to indicate the difference between the phenomenon of historicity which human being formed in his age and historicism that is an ideological approach which does not see the religious and spiritual process behind it. In this context, it examines this topic in three sections: The first section focuses on autonomy, the second section analyzes antinomy, and the third section explains it in a more detail through holistic approach. According to this approach, human being can form his cultural human world in his historicity historical conditions freely but by one condition that he is responsible for his behavior based on his human and moral aspect in both in this world and the next. When this is achieved, between religion in general and the Quran in particular and in the cultural and historical world of human being, a true holistic re-*

Kur'an ve Psikoloji

Bilimname, 2019

Muhammet Enes VURAL a    İslam dünyasında, özellikle 1975'li yıllardan itibaren ilk örneklerini gördüğümüz ve yirminci asrın sonlarına kadar canlılığını korumuş Bilginin İslamîleştirilmesi ve İslamî Bilgi vb. yaklaşımlar, beşerî, sosyal ve tabiî bilimleri de kapsayan birtakım iddialara sahip olsa da tartışmalar genellikle sosyal bilimler etrafında şekillenmiştir. Bu yaklaşımlara göre ya Batı bilim dünyasının bilgi ve birikiminin İslamî bir formda ehlîleştirilmesi ya da İslam düşünce geleneğinden hareketle, Batılı paradigmaya hizmet etmeyecek, Ortaçağ'daki gibi İslamî bir bilim inşa edilmelidir. Yapılan tartışmalara farklı alanlardan İsmail Raci Farukî, Nakib el-Attas, S. H. Nasr, Osman Bakar, M. Abduh, Ziyaüddin Serdar, Fazlur Rahman gibi birçok Müslüman düşünür iştirak etmiş olsa da bu tartışmaların psikolojiye sıçradığını söylemek güçtür. Ancak bu noktada M. Osman Necati, Malik Bedri gibi bazı Müslüman psikologların da benzer kaygılarla eserlerini kaleme aldıklarını söylemek yanlış olmaz. Nitekim Malik Bedri'nin, psikanalizi ve davranışçı yaklaşımı temel mefhumları üzerinden eleştirip İslamî bir tefekkür modeli önerdiği Contemplation: An Islamic Psychospiritual Study başlıklı çalışması ile değerlendirmeye konu olan, Necati'nin Kuran ve Psikoloji adlı eserinin özellikle son bölümü olan "Kuran'da Psikoterapi", mevzubahis kaygıların tezahürü niteliğinde okunabilir.

Kur'ân Ve Psikoloji İlişkisi Üzerine

Journal of Turkish Studies, 2013

Bütün yarattıklarını bildiği gibi, insanı da en iyi bilen Allah'tır. Kur'ân'da, psikolojinin inceleme sahası olan insanın rûhî yönü ile ilgili olarak, bazen direkt bazen de dolaylı birçok âyet bulunmaktadır. Kur'ân mesajları, indirildiği dönemde ortaya konulan anlam ve değerlerin yanında, evrensel bir payda oluşturan değer ve delâletlere de sahiptir. Bu sebeple Kur'ân âyetleri, psikolojik bir yaklaşımla ele alınıp tasvir edilmeye elverişlidir. İlgi alanları değişik olmasına rağmen Kur'ân, insana hitap etme, psikoloji de insanı inceleme gibi ortak bir alana sahiptir ve aynı gerçeğe değişik açılardan yaklaşmaktadırlar. Kur'ân-ı Kerîm insanı, kendi nefsini, yaratılışını ve hassas oluşumunu düşünmeye teşvik etmektedir. İnsandan, doğru bilgiye ulaşabilmesi için bütün bilgi edinme yollarını doğru ve etkin bir şekilde kullanmasını istemektedir. Ancak genelde ilmî konulara, özelde de Kur'ân-ı Kerîm'e, sadece belli bir bilim dalının penceresinden bakmanın, insanı çoğu zaman eksik sonuçlara götürdüğü bir gerçektir. Kur'ân ile sistematik bilgi ve ilimler arasındaki ilgi, Kur'ân'ı anlama ve yorumlama biçimleri, her dönemde lehte ve aleyhte görüşlerle, üzerinde önemle durulan konulardan olmuştur. Bu gerçeğin ışığında biz çalışmamızda, Kur'ân-ı Kerîm yorumlanırken müracaat edilecek ilmî disiplinlerin sayısı ne kadar fazla olursa, o kadar kolay ve kapsamlı bir şekilde anlaşılabileceğine işaret edeceğiz. Bunun yanında beşerî bilimleri kabul edip onlardan faydalanmakla birlikte, onlardan başka bilme çeşitlerinin de olduğuna işaret etmeye çalışacağız.

HASTALIK SÜRECİNDE BİREYLERİN DİNÎ EĞİLİMLERİNE PSİKOLOJİK BİR YAKLAŞIM

This study is aimed to reveal individuals’ religious affiliation in disease with open and closed-ended questions. At the end of research, it is concluded that individuals who own religion as a source of reference to struggle disease prefer some phenomenal religious feelings, thoughts and behaviors. Some of these results are; it is increased that tend to God (prayer, religious orientation etc.). In the same way, In addition to physical measures to struggle disease, some religious-spiritual and social applications are seem to be an increase. However, when disease emerged as desperation, it is brought an increase in sense of rebellion against God. Nevertheless, disease increases non-religious but spiritual some tendency, as well as it increases some religious tendency.

Birlikte Yaşamanın Önündeki Bir Engel Olarak Psikolojik Şiddet ve Kur'an'dan Öğütler

2. Uluslararası "İslam Medeniyetinde Birlikte Yaşama Tecrübesi" Sempozyumu, 2024

Günümüzde dünya adeta küçülmüş ve insanlar tarihten bu yana hiç olmadı kadar yoğun bir iletişim ve etkileşim içinde yaşamaya başlamışlardır. Tarih boyunca gerek ülke içinde gerekse ülkeler arası göç trafiği hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Bunun bir sonucu olarak insanlar farklı kültür ve medeniyete sahip komşuları ile birlikte yaşamak zorunda kalmışlardır. Böyle bir ortamda insanların karşı karşıya kaldıkları en önemli problemlerden biri de bireysel veya toplumsal olarak maruz kaldıkları şiddet içerikli davranışlardır. Her ne kadar neredeyse tüm insanlar, şiddete karşı olduklarını söyleseler de görünün o ki, eline fırsat geçen birçok insan, karşısındakine az ya da çok şiddet uygulamaktan kaçınmamaktadır. Bu nedenle şiddet, istemesek de kendini bizlere dayatmakta ve toplumun her kesiminde kendisini hissettirmektedir. Bu nedenle günümüzde sosyal bilimlerin hemen hemen her dalının cevabını aradığı sorulardan biri de şudur: Dünya geçmiş asırlara nazaran bilimsel ve teknolojik açıdan çok daha ileri seviyede ve yaşam şartları açısından da çok daha müreffeh olduğu halde toplumlarda suç ve şiddet neden artıyor? Aydınlanma çağının öngörüleri, modernleşme arttıkça şiddetin azalacağı yönünde olmasına karşın hayat standartlarının yükseldiği, zenginliğin arttığı toplumlarda şiddet neden azalmıyor hatta bitmiyor? İnsanların, hayatın her evresinde ve her alanında şiddet görebileceklerini söylemek mümkündür. Kişisel veya toplumsal dinî hayat da şiddetin bu geniş çerçevesinin içine girmektedir. Tarih boyunca dinî tercihleri nedeniyle şiddet gören insanlar hep var olmuştur. Bireyin dinî hayatını yaşamasının veya dinî sembollerini görünür kılmasının önüne geçmek adına yapılan ve fiziksel olmayan tüm engellemeler, psikolojik şiddet kapsamında değerlendirilebilir. Genellikle toplumdaki hâkim dinî anlayışın kendisinden daha zayıf olan bir grubun dinî anlayışına karşı tavır alması; bireyin yaşadığı toplumun veya bulunduğu yörenin hâkim din anlayışı veya bazı bireylerin sapkın din anlayışları, diğer bireylere yönelik dinî psikolojik şiddet üretebilmektedir. Bu şiddetin öncelikli hedefi, karşıt dinî görüşün toplum hayatındaki görünürlüğünün kısıtlanması, bir sonraki aşamada ise bütünüyle yok edilmesidir. Kur’an, psikolojik şiddet eksenli okunduğunda şiddete en çok maruz kalanların peygamberler olduğu görülecektir. Yeni bir din ve ona bağlı olarak yeni bir yaşam tarzı öneren peygamberler, geleneklerine bağlı yaşam süren halk tarafından önce psikolojik sonra da fiziksel şiddete maruz kalmışlardır. Bu nedenle Kur’an’da haber verilen, peygamberlerin ve onlara inananların maruz kaldıkları psikolojik şiddetin incelenmesi, dinî yaşamlarında psikolojik şiddete maruz kalan günümüz müslümanlarına da yol gösterecektir. Bu tebliğin temel hedefi, Kur’ân’da zikredilen inkârcıların peygamberlere, onlara tabi olan müminlere veya iman etmek isteyen kişilere uyguladıkları psikolojik şiddet çeşitlerinden örnekler vermek, bu tür şiddetin nedenlerini tespit edip şiddeti önleme veya etkisini en aza indirme yolları hakkında Kur’an’ın bizlere sunduğu önerileri tespit edebilmektir.

Neml Suresi̇ 43. Âyeti̇ Bağlaminda Sosyo-Psi̇koloji̇k Bi̇r Tevi̇li̇n Tahli̇li̇

ARTUKLU AKADEMİ, 2021

Öz: Neml Suresi 43. ayeti Hz. Süleyman'ın huzuruna gelerek iman eden Melike'den bahsederken onun içerisinde bulunduğu şartların, hidayeti bulmasına engel teşkil ettiği yönünde bilgi verir. Bu, din psikolojisinde kişinin içinde bulunduğu şartların, inancını şekillendirdiğine dair yorumun bir ifadesidir. Melike zekice yorumlar yaparken, şirk gibi temelsiz ve tutarsız bir durumun içerisinde bulunabilmektedir. Zeki ve akıllı olması, bulunduğu şartları aşarak imana ulaşması için yeterli olamamıştır. Fakat hakikate dair bulduğu ilk fırsatta da hidayete ulaşmaktadır. Diğer taraftan, akıllı bir insan olarak tanıtılan başka bir devlet adamı Firavun'un daha kesin ve etkin mucizeleri müşahede etmesine rağmen iman etmediğini görmekteyiz. Benzer durum Hz. İbrahim ve kavmi arasında da vuku bulmuş, bizzat kendileri yanlış bir inanca sahip olduklarını izhar etmelerine rağmen eski inançlarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Makale, hidayet-dalalet diyalektiğinde kişinin içerisinde bulunduğu sosyal şartların etkinliğini ve kişinin hakikate ulaşma isteğinin ve gayretinin sonuca olan etkisini örnekleriyle incelemeyi amaçlamaktadır.

Dinî tebliğ ve eğitim açısından Kur’an’da insan psikolojisi ve özellikleri

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001

Kur'an'ın tebliğ ve eğitim-öğretim üslûbunda göze çarpan en önemli nokta, izlediği yol ve koyduğu kurallarda insan psikolojisini ve biyolojik varlığını daima göz önünde bulundurduğu gerçeğidir. İnsan tabiatına uygun bir tebliğ ve terbiye sayesinde akıl, kötülüğü (şerri) bırakır ve iyiliğe (hayra) yönelir. Kur'an'da insandan bahseden pek çok ayette onun yaratılış sürecinden, psikolojik hallerinden, insan fıtratının değişen ve değişmeyen yönlerinden bahsedilmektedir. Kur'an, insanı hem olumlu, hem de olumsuz yönleriyle tanıtmakta ve değerlendirmektedir. Böylece onu eğitirken ve ona sorumluluk yüklerken nelerin dikkate alınması gerektiğinin ipuçlarını vermektedir. Kur'an, toplumsal hayatın gerçeklerini ve sosyolojik özellikleri mesajlarında ve tebliğlerinde dikkate almaktadır. Çünkü bu özellikler, muhatabın daha iyi tanınmasında ve onunla iletişim kurmada önemli bir faktördür. Bu, metodların oluşturulmasında veya geliştirilmesinde ve hedefe varmada kolaylaştırıcı bir rol oynamaktadır.