Protestanlığın Oluşum ve Gelişim Sürecine İslam'ın Etkisi: Ünitaryenizm ve İslam (Development and Formation of Protestant Reform and Unitarian movement's relation to Islam) (original) (raw)
Related papers
Toplumsal Geli̇şme Açisindan Protestanlik Ve İslam
sbe.dumlupinar.edu.tr
Bu makalede toplumsal gelişmeyi açıklama modeli olarak protestanlık kuramı üzerinde durulmaktadır. Bu kuramın Weber tarafından nasıl geliştirildiği, Batı toplumlarının modern gelişme sürecini nasıl anlamlandırdığını ve İslamiyet bağlamında erken modern Türk aydınları tarafında nasıl yorumlandığı araştırılmaya çalışılmaktadır. Protestanlık ahlakının, kapitalizmin üretim biçimine uygun bir Hıristiyanlık yorumu olduğunu ileri sürmekteyim. Protestanlık gelişme kuramı Batı modernleşmesinin Hıristiyanlığı kendi paradigmasına uygun bir tarzda yorumlayarak kuramlaştırdığını söyleyebiliriz. Kalkınma, ilerleme, rasyonalite ve bilimsel bilgi gibi modernitenin anlam dünyası içinde dönüşen Hıristiyanlık toplumsal gelişmeyle uyumlu bir söylem haline gelmiştir. Osmanlının dünya egemenliğini kaybetmesine paralel olarak ve Renan'ın gelişme önündeki engel olarak İslamiyet'i göstermesiyle beraber, Türk aydınları arasında da Protestanlık perspektifiyle İslamiyet'i yorumlama arayışları gündeme gelmiştir. Kısaca, Batı toplumsal gelişmesini sadece güdüsel ve sosyal bir takım faktörlerle açıklamak doğru değildir. Toplumsal gelişme, Batı da çeşitli egemenlik ve sömürü ilişkilerinin de içinde yer aldığı bir olgudur.
TÜRK MİNYATÜR SANATININ GELİŞİMİNDE DİNİN (İSLAMİYETİN) ETKİSİ
Özet Türk resim sanatının oluşmasında dinin etkisi göz ardı edilemez. Uzun süre göçer yaşantısını sürdüren Türk dilli halklar yerleşik yaşantıya geçmelerinden önceki ve sonraki hayatları boyunca kendi Şaman inançlarından sonra Asya'nın bütün büyük dinlerini Budizm'i, Manihaizm'i, Hıristiyanlığı, Yahudiliği ve en büyük boyutta da İslamiyet'i seçmişler ve bütün bu dinlerin etkisini sanatlarında yaşamışlardır. Sanatsal yaratılarında özellikle de resim ve tasvir sanatlarında bu dinsel devinimlerin etkisi rahatça görülebilmektedir. Türkler bağlı oldukları dinin ve yaşadıkları çevre-kültürün verileri doğrultusunda sanatsal üretimlerini yapmışlardır. Özellikle de dinsel yasaklar veya güdülenmeler, sanatın şekillenmesinde, kendine uygun açılımlar sağlayacak yol bulmasında çok etkili olmuştur. Arap ordularının Anadolu, Afrika ve Ön Asya'yı istilası ile İslamiyet ile tanışan Türkler bu dini seçtikten sonra kendi geleneklerini devam ettirmekle beraber İslam'ın getirdiği çerçeve içerisinde sanatsal üretimlerini şekillendirmişlerdir. Türk minyatür sanatı da bu süreçte İslam dininin etkisi altında şekillenmiştir. Fakat bu etkiyi anlamak için İslam dininin resim konusuna bakışını incelemek gerekir. Bundan dolayı bu bildiride İslam'da resim yasağı sorunsalı ele alınmıştır. Abstract The influence of religion in the creation of Turkish painting can not be ignored. Turkish-speaking peoples who lived a long time nomadic, believed in all the major religions of Asia's like Buddhism, Manichaeism, Christianity, Judaism and Islam in the largest dimension. They have lived all these religions influence on arts. Painting and art of depicting the effect of these religious reasons can be seen easily. Artistic productions of the Turks influenced by from their environment and cultures and religions. Especially the religious prohibitions or motivation, has been very effective shaping of art's, in finding the way to ensure its proper expansions.
Özet Urartu Devleti'nde din, toplumsal organizasyonların düzenli bir şekilde devam edebilmesi ve toplumda birlikteliğin sağlanması için en büyük rolü oynamıştır. Dolayısıyla devletin siyasi ve idari mekanizmasının dinden etkilenmesi de kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple Urartu dini, krallık tarafından desteklenen bir devlet dini haline gelmiştir. Nitekim kral yazıtlarından anlaşıldığına göre, Urartu Ülkesinde yaşayan Hurrili akraba topluluklarla, farklı etnik kimliğe sahip yabancı toplulukların inançları ve tanrıları birleştirilmek suretiyle geniş katılımlı bir din tesis edilmiştir. Neticede yazıtların baş tanrı Haldi'ye hitapla başlaması, kralların kült merkezlerinde taç giymeleri, savaş ve barış gibi siyasi faaliyetler ile ekonomik verimliliği artırmaya yönelik uygulamaların tanrıların kudretiyle yapıldığının yazıtlarda açıkça beyan edilmesi Urartu Ülkesinde din merkezli bir siyasi yapılanmanın varlığının önemli işaretleridir. Abstract In Urartians, religion played a significant role in the regulation of social organizations and provision of social association. Thus, the political and govermental mechanism was influenced from the religion in Urartians. For this reason, Urartian religion became the legal religion of the Urartu state under the support of the kingdom. It is understood from the inscriptions related to kingdom that a religion with a broad participation was formed by combining varios religious beliefs and gods beloning to Hurrian tribes living in Urartu country and various ethnic groups. As a result, the important indicators of a religion centered political structuring in Urartu country are starting the inscriptions adressing the main god Haldi, inscriptions that exhibit crowning in cult centers, or inscriptions explaining that politic activities such as war and peace or practices to increase economical productivity were all conducted with the power of god.
2. ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ HOŞGÖRÜ VE BARIŞ SEMPOZYUMU 08-10 EKİM 2015 Sempozyum Bildirileri, 2016
Balkanlar’ın ve Bulgaristan’ın Osmanlı hâkimiyetin altına girmesi söz konusu topraklara Gayri-Sünni (özellikle Alevi-Bektaşi dini olguyu temsil eden veya yakın olan) göçebe, yarıgöçebe ve yerleşik hayata da alışmış türkmen toplulukların ve Rum Abdallar geleneğine mensup dervişlerinin yerleşmesini sonucu getirmektedir. Aynı zamanda buraya Osmanlı-Safevi devletleri rekabeti sonucu Safevilere yakın olan ve Kızılbaş gibi tanımlanan topluluklar sürgün edilmektedir. Bu zikredilen toprakların yerleşme ağının gelişiminde büyük rol oynamaktadır ve bu kişiler ve gruplar tarafından birçok köylerin kurulmasında ve tarımla ve hayvancılıkla meşgul olmasında zemin sağlar. Bu süreç Bulgaristan’ın toponimisinde çok açık görülmektedir. Birçok köylerin isimleri Rum Abdalların ve ailevi dini önderlerin tarafından taşınan sıfatlardan gelmektedir – abdal, baba, dede, divane, halife, pir, şeyh, ışık, âşık ve saire. Bu köylerin çoğu Dobruca bölgesindedir, aynı zamanda Deliorman, Gerlovo, Trakya’da da vardır. Aynı zamanda başka yerel adları da söz konusu gelenekle ilişki gösterir. Anahtar Kelimeler: Bulgaristan, Dobruca, Rum Abdallar, Cemaatler, Baba, Dede, Abdal, Köy, Tekke, Alevi-Bektaşi, Kızılbaş
Christian religious architecture it contains. Monasteries were usually built in the regions that are far away from settlements and are more difficult to reach. Similarly, most of the monasteries in the Tur Abdin region were also built in the areas that are far away from settlements. These institutions, which developed around the clergymen who preferred an ascetic life and accordingly maintained their life, were basic building blocks in terms of Christian faith. The fact that some of the monasteries in the Tur Abdin region have survived to the present day in terms of general structure gives us very concrete ideas for a better understanding of the subject. The monastery tradition began to be published in the region in the early history and has evolved over time and has become a comprehensive institution. Tur Abdin is a region rich in Christian religious architecture. It is spread over a wide area, especially Midyat District, which is located in a central location in the region. In these monastery structures belonging to Syriacs, the basic principles and religious principles of Christian faith are taught within the framework of a certain system. After giving general information about Tur Abdin region, brief information will be given about the establishment and development stages of these examples of religious architecture that constitute our research subject and significantly contribute to the development and spread of Christianity in the region. In the final stage, it is aimed to make a general evaluation about the plan and architectural features of the monasteries in the region.
Oryantalizmin İslam'ın Teşekkülüne Bakışı: Samuel M. Zwemer Örneği
Amerikalı oryantalist misyoner Samuel M. Zwemer hayatını İslam’ı araştırmaya ve Müslümanları Hıristiyanlaştırmaya adamıştır. O, İslam’ı ve Müslümanları oryantalist bakış açısıyla incelemiştir. İslam’ı her yönüyle konu edinirken İslam’ın ortaya çıktığı cahiliye dönemi üzerinde özellikle durmuştur. Ona göre bu dönemi kavramadan İslam’ı anlamak mümkün değildir. Zwemer (Hz.) Muhammed’i ortaya çıkartan etkenler üzerinde de durmuş, özellikle politik, dinî ve ailevi etkenlere değinmiştir. Ayrıca (Hz.) Muhammed’in dâhi bir insan olduğunu iddia etmiştir. Öte yandan İslam’ın diğer dinlerden etkilendiğini, bunlar arasında özellikle Yahudilik ve Hıristiyanlığın etkisinin fazla olduğunu ileri sürmüştür. Neticede İslam’ın ilahi kökenli bir din olamayıp pek çok etkenin bir araya gelmesiyle teşekkül etmiş bir din olduğunu iddia etmiştir.
Tarihi ve Sosyal Bir Realite Olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde Gelişen Protestan Fundamentalizmi, 2012
Bu makalede genel olarak modernizme bir tepki olarak gelişen fundamentalizm olgusunun nite- likleri, ortaya çıkış nedenleri ve tezahür biçimleri üzerinde durulmuş; ardından XIX. yüzyıl so- nunda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan Evanjelik Protestan Fundamentalizmi tanı- tılmaya çalışılmıştır. Söz konusu grubun benimsediği öğretiler, toplumsal konulara yaklaşım bi- çimleri ve faaliyetleri ele alınmıştır. This paper examines the multi-layered features, causes and types of fundamentalism which is, by its very definition, a modern phenomenon which emerged as a vital response to modernism. My basic contention in this paper is to explain the Evangelical Protestant Fundamentalism as a major fundamentalist movement emerged in the USA by the end of the nineteenth century. I further try to register the social and political perspectives of the aforementioned group through analyzing their creed and approaches to social issues in a historical context.