BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE KIBRIS SORUNU (original) (raw)
Related papers
1570 yılında Osmanlı Devleti tarafından Türk-İslam yurdu kılınan Kıbrıs, yaklaşık 310 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalmıştır. İngiltere’nin 1878 yılında adayı ilk önce kiralaması daha sonra işgal ederek ilhakı karşısında Osmanlı Devleti herhangi bir karşılık verememiş, sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu esnasında da Misak-ı Milli sınırları arasında sayılmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu akabinde Lozan Barış Anlaşması’nın imzalanmasıyla Kıbrıs, resmen Türkiye’nin elinden alınmış ve Türklerin adanın siyasi-sosyal yapısı ile ilgili herhangi bir tasarrufâtı kalmamıştır. Sonraki yıllarda İkinci Dünya Savaşı’ndan yıpranmış bir şekilde çıkan İngiltere, Kıbrıs’tan yeni düzenlemeler yaparak çekileceğini açıklaması ile Yunanistan adayı ilhak etmek adına sürekli siyasi girişimlerde bulunmuş ve Kıbrıs’ta yaşayan Rum halkı kışkırtarak katliama ve anarşiye öncülük etmiştir. Kıbrıs’ta 1950’li yıllarda başlayan Türk-Rum çatışması 1960’lı yıllardan itibaren çok daha ciddi bir beynelmilel meseleye dönüşmüş ve sonraki yıllarda insanlık trajedisi denilebilecek boyutta olaylara ev sahipliği yapmıştır. Kıbrıs sorunu meselesi 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren olumlu ya da olumsuz yönde birçok safhadan geçmiş ve günümüzde dahi dünyada gündemde kalmayı başarabilmiştir. Bu çalışmada, 1950’li yıllardan beri gelen Kıbrıs sorunun tarihsel safhaları, ana başlıklar halinde incelenecektir.
FİNANS GİRDABINDA BOĞULAN İMPARATORLUK MÜLKÜ: KIBRIS
Özet Kıbrıs Adasının yönetimi 1878'de İngiltere'ye devredilmiş, fakat mülkiyeti Osman-lı İmparatorluğu'nda kalmıştı. Babıâli ve İngiliz hükümetleri tarafından 1878'de imzalanan ek konvansiyona göre İngiltere'nin yönetim giderleri düştükten sonra kalan Kıbrıs vergi gelirlerini Osmanlı İmparatorluğu'na ödemesi gerekiyordu. Fakat Babıâli bu parayı hiçbir zaman tahsil edemedi. İngiliz hükümetinin tek ta-raflı kararıyla adanın vergi gelirleri, garantili 1855 borçlanmasının faiz ödemele-rine tahsis edildi. Babıâli 1855 borcunun konvansiyonu yoluyla Kıbrıs vergilerini serbest bıraktırmaya çalıştığında da başarılı olamadı. Abstract Imperial Property Drowned in the Financial Vortex: Cyprus The governance of Cyprus Island was devolved to Britain in 1878 but the property rights of the Ottoman Empire were conserved. According to the additional convention signed by the Sublime Porte and British government in 1878, having deducted the expenses of British administration, Britain was supposed to pay the remaining tax revenues to the Ottoman Empire. However, the Porte was never able to collect this money. With the unilateral decision of the British government, tax revenues of the island were assigned to the interest payments of the Ottoman Empire's 1855 guaranteed loan. The Sublime Porte tried to release Cyprus revenues through the revision of the 1855 loan agreement but could not achieve it. Kıbrıs Tarihi 1855 istikrazı Cyprus history Turkist public debt Türkiye 1855 istikrazı
Bu çalışma 2000'li yıllarda Türkiye'de Kıbrıs sorununun hem resmi devlet politikası bağlamında hem de kamuoyunda algılanış ve ele alı-nışında yaşanan dönüşümü değişik boyutlarıyla betimlemeyi ve tarih-sel bir perspektif ışığında analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda makale, Kıbrıs meselesinin tarihsel gelişiminin eleştirel bir tahlilini, özellikle de 1999 sonrası döneme ve büyük sermaye ve onun temsilcisi TÜSİAD'ın söz konusu dönüşümde oynadığı role odaklanarak, yapmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'nin Kıbrıs politika-sındaki ve kamuoyunun konuya bakışındaki dönüşümü anlamak ve analiz etmek için, bu süreci ülkenin genel siyasi atmosferi ve dönemin hegemonik vizyon/proje/görüşleri ile ilişkilendirmenin gerekliliği savu-nulmaktadır. Kıbrıs hakkındaki resmi politika ve kamuoyu görüşünün özellikle 2000'li yıllarda dönüşmesini, Helsinki Zirvesinin ardından bir hegemonik proje olarak ortaya çıkan AB üyelik sürecinden bağımsız olarak anlamak ve analiz etmek mümkün değildir. Bu çalışma Türki-ye'nin Kıbrıs siyasetinin dönüşümünün 2002 seçimlerinin hemen ar-dından ortaya çıkan AKP-büyük sermaye koalisyonu eliyle hayata ge-çirildiğini ve AB'ye üyelik (hegemonik) projesinin bir boyutu olarak gö-rülmesi gerektiğini savunmaktadır. Anahtar Sözcükler: Kıbrıs, Türkiye'nin AB üyelik süreci, TÜSİAD, hegemonik proje.
BARIŞ ÇALIŞMALARI: BAŞLANGICINDAN GÜNÜMÜZE DEĞİŞİMİ
The increasing of national and international conflict, the emerging of issues depend on ethnic problems, in fact ethnic destruction and its unfavorable results and experiences have raised the requirement to the peace studies discipline. Although the entry of discipline into academia occurred after the Second World War II, the origins of the worrying about war and conflicts, and finding solutions to them was older. The discipline of peace studies focuses on the war and the reasons of conflict situation, effective dynamics and actors. In addition to these, issues that includes to create alternatives to solve the conflict issues, the conversion of violence or to establish comprehensive security as a priority went into the area of research disciplines. In the cold war era, peace studies have assessed as particularly idealist and liberalist phenomenon, but it is not possible to describe with a general theory of peace. Peace terms that has different perspective about definition is divided as positive and negative peace by Galtung who has important contributions to discipline. The conceptual distinction caused to think again about understanding peace and security, especially emphasizes the positive peace in the context of structural violence. Nowadays, discipline condenses that issues particularly to reach an agreement, the components that caused the violence, terrorism that increased security consideration and violation of human rights. In Turkey, discipline also try to gain a seat in academia, as well. Particularly to providing the peace and conciliation become an important tools in foreign policy. Key Words: peace, negative and positive peace, democratic peace theory, structural violence.
KIRGIZ TOPLUMUNDA GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KALIN (BAŞLIK PARASI) GELENEĞİ
Millî Folklor Dergisi, 2021
güz ve kış sayıları olmak üzere yılda dört kez yayınlanır (Öğretmen, Öğrenci, Halk bilimi Araştırmacılarına tanıtım ve teşvik amacıyla %50 indirimlidir. Kurumlar ve Tüzel Kişiler bu uygulamanın dışındadır. / Millî Folklor is published four times a year, in winter, spring, summer, and autumn./La revue de Millî Folklor est publiée quatre fois par an: en printemps, en été, en automne et en hiver.
Türk dilinin Kıbrıs adasında varlığını, mevcut bilgiler ışığında, adanın Osmanlı devleti tarafından 1571 yılında fethine kadar götürebiliyoruz. Fetihten hemen sonra başlayan iskân faaliyetlerini gösteren belgelere baktığımızda, adaya ilk göçlerin orta Anadolu bölgesinden yapıldığını görüyoruz. Başbakanlık arşivinde kayıtlı 1572 yılına ait Mevkufat defterinde ilk göç yerleri ile göç eden aile sayısı şu şekilde verilmiştir: Aksaray 225, Beyşehir 262, Seydişehir 202, Endügi 145, Develihisar 197, Ürgüp 64, Koçhisar 88, Niğde 172, Bor 69, Ilgın 48, İshaklı 87, Akşehir 130. Daha sonra Akdağ kazasından 84, Bozok kazasından 134 göçmen bunlara ilâve olarak kaydedilmişlerdir .
Kriter Yayınevi, 2021
Kıbrıs Sorunu; 1950'li yıllardan sonraki dönemde Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ilişkilerinin belirleyicisi olmuş ve Türk basını da bu tarihlerden sonra Kıbrıs Sorunu’na yoğun olarak ilgi göstermeye başlamıştır. Bu kitap; Kıbrıs Sorunu’nun en önemli safhası olan 1954-1974 yılları arasındaki dönemin Türk basınına yansımalarını ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaçla Türk Basınının iki önemli gazetesi olan Son Posta ve Yeni İstanbul gazeteleri incelenerek, 1954-1974 yılları arasında Kıbrıs Sorunu’na bakış açıları bilimsel bir yaklaşımla ele alınmıştır. “Ulusal Basında Kıbrıs Sorunu (1954-1974)” isimli bu çalışma, 1954-1974 yılları arasında Son Posta ve Yeni İstanbul Gazetelerinde çıkan toplam 2234 haber ile 94 köşe yazısı, üzerinde herhangi bir değerlendirme yapılmadan gazetenin vermek istediği ana mesaj özetleme yapılarak okuyucuya aktarılmıştır. Bu çalışma; giriş, iki ana bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Giriş kısmında konunun tarihsel alt yapısı ele alınırken, ikinci ve üçüncü bölümlerde gazete haberleri ve köze yazıları özetlenmiştir. Sonuç kısmında ise Kıbrıs Sorunu ile ilgili basında çıkan haber ve köşe yazılarının genel bir değerlendirmesi yapılarak, gazetelerin Kıbrıs Sorununa bakış açıları ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca adı geçen gazetelerin soruna yaklaşımları mukayese edilerek bir değerlendirme yapılmıştır.
12 MART DÖNEMİNDE KIBRIS SORUNU
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları: 312 BARIŞ HAREKÂTININ 50. YILINDA ULUSLARARASI KIBRIS SEMPOZYUMU ÖZET BİLDİRİ KİTABI, 2024
Türkiye’de demokratik rejimin ikinci defa kesintiye uğradığı 12 Mart döneminde Kıbrıs sorunu Türk dış politikasının baş gündem maddeleri arasındaydı. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde adadaki gelişmeler sorunun ilgili taraflarını olduğu kadar Batı ve Doğu ittifakı liderlerini de ilgilendirmekteydi. Dolayısıyla bu süreçteki Kıbrıs sorunu 1974’ün hemen öncesinde uluslararası ortamın anlaşılması bakımından önemlidir. 12 Mart ara rejim döneminde iki kez hükûmet kuranNihat Erim 1950 ve 1960’lardaKıbrıs’a ilişkin yürütülen diplomasi sürecinde faal rol aldığı için Kıbrıs sorununa vâkıf bir siyasetçiydi. Türkiye’de demokratik sürecin kesintiye uğradığı bu dönemde adada Rumların Enosis söylemleri artmış, hatta Rum tarafı Çekoslovakya’dan silahithal etmiştir.Rumların1959antlaşmalarınakarşıolumsuz söylemleri, statükoyugerekirse silahyoluyla değiştirebilecekleri mesajına karşılık Erim hükûmetleri mevcut antlaşmaların geçerliliğini savunmuş ve gerekirse bu antlaşmalardan doğan silahlı müdahale hakkının kullanılacağı mesajı uluslararası kamuoyuna verilmiştir. Bu çalışmada BaşbakanNihat Erim’in özel arşivindeki belgeler başta olmak üzere birinci ve ikinci el kaynaklar, arşiv belgeleri, hatıratlar ve süreli yayınlar eşliğinde 12 Mart döneminde Kıbrıs sorunu ve çözüm arayışları ele alınacak ve 1974 öncesi Kıbrıs meselesinin hangi aşamada olduğu ortaya konulacaktır